Daha yadin kucu
daha yasin cok kucuk Allah hayirli ömür verirse ins mutlu olcagin zamnlar cok olur yeterki Allah saglik sihhat versin kendine dikkat etMerhabalaar. Öncelikle şunu belirteyim ki, bu konuyu neden açıyorum bilmiyorum. Sadece kendi küçük dünyamda boğulduğumu düşünüyorum artık. Okuyan ya da yorum yazan, derdime ortak olan olur mu bilmiyorum ama birileriyle paylaşmaya ihtiyacım var, ben yine de yazıyorum.. Neyse kendimden biraz bahsedeyim. Ben 18 yaşındayım. Allahın izniyle bu sene tıp fakültesine başlayacağım. Öncelikle bir kilo problemin var. İlk başlarda kendi isteğimle biraz kilo vermiştim sonra psikolojik olarak baya zor zamanlardan geçtim ve haliyle kendimi toparlayamadım. Toplamda 20 kilo verdim, iskelete dönmüştüm bildiğiniz. Sonra sınav stresi ve yaşadığım sorunlar derken kendimi iyice yemeğe verdim. Kilo aldım da aldım şimdi kendimi durduramıyorum sürekli bir şeyler yeme isteğim var, zaman mekan fark etmiyor yanı çok kısa sürede çok fazla şey yiyebiliyorum. Tabi sonrasında fena halde pişman oluyorum hatta oturup sinirimden ağlıyorum çoğu zaman ama buna bir türlü çözüm bulamadım. Ailem de eski iskelet halime dönmemden korktukları için hiç yardımcı olmuyor bana bu iştah konusunda. Sonraaa o yaşadığım sıkıntılara gelecek olursam.. Daha doğrusu hepsini yazmama gerek yok, beni en çok yıpratanı yazmam kafi sanırım. Erkek arkadaşım vardı, 5 sene birlikteydik. Tüm dünya bize karşıyken, her zorluğun üstesinden gelebilmiştik biz. O kadar temiz, o kadar saftı ki aşkımız. Sonra gitti bir gün, bu kadarı bana yeter dedi. Sustum elbet, kabullendim yokluğunu. Yeter ki mutlu olsun dedim, buydu gerçek aşk. Her neyse 2 sene ayrı kaldık. Sonra telefon geldi bir gün. O telefonla tepetaklak oldum ben. Vefat etmiş dediler. Bir anda değişmişti bütün hayatım. Bir daha hiç eskisi gibi olamadım. İçimde kopan fırtınaları anlatamam size, ki kimseden beni anlamasını da bekleyemem. Yaşamayan bilemez bu acıyı. Ben hep pozitiftim hayata karşı. Her şeyin üstesinden gelinebileceğine, dermansız derdin olmadığına inanırdım hep. Çaresizlik diye bir şey yoktu Lügatimde. Ama o gün, gözlerimin önünde onun üzerine toprak atıldığında anladım çaresizliğin ne olduğunu. Birazcık imanınız olmasa dayanilacak bir şey değil bu. Her sokağa çıktığımda bak dedim bak bir arabalık işin var kurtulmak için. Her sabah uyandığımda Rabbim bugün de beni nefsime uydurma diye dua ettim. Her neyse bu uzar gider susamam ben, zaten konudan konuya atladım :) özetle ruh gibi yaşıyorum, üzüntüden hunharca yiyorum, etrafımdaki herkesi kırıp döküyorum ve sanki düştüğüm bu batağa battıkça batıyorum. Kusura bakmayın ağzım fazla laf yapmaz, bu kadar kisaltabildim, bu kadar anlatabildim. Ne anlamanızı, ne de yardımcı olmanızı sanırım beklemiyorum. Neden bilmiyorum sadece yazdım.. Belki bir gün okurum ileride. Belki ben başardım diyebilirim, kalkarsam düştüğüm yerden. Belki ders olurum birilerine. Belki umut. Şuan için bilemiyorum, ben sadece bekliyorum..