sazan gelinin öyküsü....

Sizin bu saf haliniz onun sizi sevmesine neden olmuş işte.Diğer konuştuklarından sizi ayıran bu saf,temiz kalbiniz olmuş,eşinizde bunu farkedip sizinle evlenmek istemiş.Bencede çok romantik bir evlilik hikayesi:16:
 
ay canım yaaa buna mı üzüldün.
bak işte herşey nasip kısmet, sen ondan hoşlanmışsın,
eşinde seni görmeden o şiiri göndermiş.
seni görmeden güzelse takılırız derken seni görünce oda seni beğenmiş.
ciidi düşünmüşkü hocaların elini öpmüşsünüz.
seninle evlenmeyi düşünmeseydi, bir süre sonra senden ayrılırdı.
eşine bak ben senin kısmetinmişim ne güzel.
sen takılmayı düşünürken aşık oldun evlendik dersin.
sakın üzme kendini çok hoş bir evlenme hikayesi olmuş.
 
Son düzenleme:
ya kızzzz ne güzel bi evlilik, tamamen değişik olmuş:9:. bence takma kafana yaaaa, hamde guzel bi yuvan olmuş,yıkmak yazık olmazmı????? hiiiiiç olmuyorsa kitablarını kafasına geçir en azında için rahatlar:1:
 
çok şekersiniz ya :1: ben de edebiyat okuyorum derslerde o şairlerin pek duygu yüklü şiirlerini işledikçe hep eşimde keşke şair falan olsa diye düşünürdüm ama anlatıklarınızla tüm hayallerimi yıktınız:1: şaka bir yana bence eşiniz sizi çok seviyor hiç sinirlenmeniz gereken bir durum yok hatta ben eşinizin bu olayı sizi kızdırmak için uydurduğunu bile düşündüm :1:erkeklerin var böyle huyları :ssz:
 
canım eşin bunu itiraf etmiş ama seni tercih etmişki seninle evlenmiş bence bu kadar üzüleceğin bişey yok bak ne güzel bi oğlunuz olmuş geçmişi düşünme bence geleceğe bakın
 
ilk mesaja öykünün başını ekledim.ilk mesajın devamı...

9 nisandan 15 nisana kadar sabahlara kadar konuştuk. 15inde yanıma geldi... otobüsten indiğinde heyecandan ölecektim. nasıl biri bilmiyordum. kamera açmamıştık büyü bozulmasın diye. nasıl güler, nasıl kızar bilmiyordum.

otobüsten indiğinde, kendime verdiğim onlarca sözü unuttum. el değildi, bendi...yanıma gelir gelmez sarıldı. ama yalandan değil, sıcacık..sanki hep benimdi de beş dakika önce otobüse binip gitmekten vazgeçmişti. yine de toparlandım, geri çekildim. taksiye bindik, yol üstündeki ilk kuyumcuda durdurdu taksiyi. asla yapmam dediğim şeyler listesi hızla doluyordu ve benim başım dönmeye başlamıştı.
alyans seçmemi istedi. "herkes benim olduğunu bilsin" dedi. en yakın arkadaşımı arattı. en yakın pastanede 3 kişilik sade bir törenle yüzük taktık...oradan fakülteye...hocaların koridorunda her bulduğu kapıya girdi, "biz evleniyoruz el öpmeye geldik" dedi...

bir kaç gün kalıp gitti.

o zaman "türkmen düğünü" isimli oyunda başroldeydim. ilk zorbalığını oyunda sevgilimi oynayan arkadaşı dövmeye kalkarak gösterdi.zorla dışarı çıkardık. neymiş çocuk bir maniyi çok manalı okumuş...
sonra bir gün face şifremi istedi. vermedim, kavga çıktı...verince de anında listedeki tüm erkekler silindi..kısıtlamaları günden güne arttı...ama ben aptal aşık umursamadım.
sonra bir gün "oyunu bırakacaksın" dedi. dinlemedim.
sonra bir gün "artık kantinde erkeklerle grupça oturmayacaksın" dedi...ne yapsam aynı şehirdeki arkadaşları hemen yetiştiriyordu..
 
Son düzenleme:
yaza kadar arada gelip giderek sürdü...

bu arada ben babamları arayıp durumu saygı çerçevesinde anlattım. "evlenmek istiyor" dedim. "gelmek istiyorlar" dedim.babam izin vermedi. haziranda eve geldim. babam annem de dahil kimseyle konuşmuyordu. sonunda ikna oldu, temmuz başında hem nişanımız hem dini nikahımız yapıldı.
benim kabusum da resmen başladı...
o yaz bir kere uyandım ve anneme ayrılmak istediğimi söyledim, tokat attı.
okul başlayınca, hangi derse girip girmeyeceğime bile karışıyordu. mesela tiyatro hocasına gıcıktı bu yüzden o ders yasaktı. neredeyse kalıyordum. sahte raporla kurtuldum.
okuldan yurda, yurttan okula...yemekhaneye giderken haber veriyor, tuvalete girerken "işim uzun açamazsam kızma" diyordum. her şeyimi esir almıştı.

ben bu arada kendime zarar vermeye başlamıştım. koluma kesici aletlerle çizik atıyor, saçlarımı yolarak tutam tutam koparıyordum. şiir yazmam yasaktı.adını ilk duyduğum hocaların topluluğu da...nişanlı kızın ne işi vardı orada...

alışveriş, dışarda yemek, sinema...hepsi izin almalar ve izin çıkmaması döngüsünde yitti...
 
ilk mesaja öykünün başını ekledim.ilk mesajın devamı...

9 nisandan 15 nisana kadar sabahlara kadar konuştuk. 15inde yanıma geldi... Otobüsten indiğinde heyecandan ölecektim. Nasıl biri bilmiyordum. Kamera açmamıştık büyü bozulmasın diye. Nasıl güler, nasıl kızar bilmiyordum.

Otobüsten indiğinde, kendime verdiğim onlarca sözü unuttum. El değildi, bendi...yanıma gelir gelmez sarıldı. Ama yalandan değil, sıcacık..sanki hep benimdi de beş dakika önce otobüse binip gitmekten vazgeçmişti. Yine de toparlandım, geri çekildim. Taksiye bindik, yol üstündeki ilk kuyumcuda durdurdu taksiyi. Asla yapmam dediğim şeyler listesi hızla doluyordu ve benim başım dönmeye başlamıştı.
Alyans seçmemi istedi. "herkes benim olduğunu bilsin" dedi. En yakın arkadaşımı arattı. En yakın pastanede 3 kişilik sade bir törenle yüzük taktık...oradan fakülteye...hocaların koridorunda her bulduğu kapıya girdi, "biz evleniyoruz el öpmeye geldik" dedi...

Bir kaç gün kalıp gitti.

O zaman "türkmen düğünü" isimli oyunda başroldeydim. Ilk zorbalığını oyunda sevgilimi oynayan arkadaşı dövmeye kalkarak gösterdi.zorla dışarı çıkardık. Neymiş çocuk bir maniyi çok manalı okumuş...
Sonra bir gün face şifremi istedi. Vermedim, kavga çıktı...verince de anında listedeki tüm erkekler silindi..kısıtlamaları günden güne arttı...ama ben aptal aşık umursamadım.
Sonra bir gün "oyunu bırakacaksın" dedi. Dinlemedim.
Sonra bir gün "artık kantinde erkeklerle grupça oturmayacaksın" dedi...ne yapsam aynı şehirdeki arkadaşları hemen yetiştiriyordu..
ben çok beğendim:)
 
yaza kadar arada gelip giderek sürdü...

Bu arada ben babamları arayıp durumu saygı çerçevesinde anlattım. "evlenmek istiyor" dedim. "gelmek istiyorlar" dedim.babam izin vermedi. Haziranda eve geldim. Babam annem de dahil kimseyle konuşmuyordu. Sonunda ikna oldu, temmuz başında hem nişanımız hem dini nikahımız yapıldı.
Benim kabusum da resmen başladı...
O yaz bir kere uyandım ve anneme ayrılmak istediğimi söyledim, tokat attı.
Okul başlayınca, hangi derse girip girmeyeceğime bile karışıyordu. Mesela tiyatro hocasına gıcıktı bu yüzden o ders yasaktı. Neredeyse kalıyordum. Sahte raporla kurtuldum.
Okuldan yurda, yurttan okula...yemekhaneye giderken haber veriyor, tuvalete girerken "işim uzun açamazsam kızma" diyordum. Her şeyimi esir almıştı.

Ben bu arada kendime zarar vermeye başlamıştım. Koluma kesici aletlerle çizik atıyor, saçlarımı yolarak tutam tutam koparıyordum. şiir yazmam yasaktı.adını ilk duyduğum hocaların topluluğu da...nişanlı kızın ne işi vardı orada...

Alışveriş, dışarda yemek, sinema...hepsi izin almalar ve izin çıkmaması döngüsünde yitti...

vazgeçtim bu kadarı fazla ama şimdi nasıl evliliğiniz düzeldimi bari bu huyları....
 
eğer sana ilk anda vurulmasaydı sanıyor musun ki ilk kuyumcunun önünde durup alyans seç diyeceğini. erkekler bu konularda daha çabuk karar veriyor. benimki de benimle ünv. aynı sınıftaydı ve ilk gördüğü an ben bu kızla evlencem demiş. nerden biliyorsun huyumu dedim ben olsam o kadar kararlı olmazdım dedim.

bence şu an seni kızdırmak istiyor şakayla karışık. çünkü hiç bir erkek bu kız gariban ben evleneyim demez. seni çok seviyor. bunları düşünüp kendini üzme.
 
bir gün o kadar bunalmıştım ki ona "tüm gün ders çalışacağaım, tel kapalı olacak" dedim. arkadaşlarımla çarşıya inip gezdim, sinemaya gittim. ilk yarısı bitince arkadaşımın telefonu çaldı. kız bilmeden açmış bana verdi." bitti" dedi.
meğer fakültede asistan olan arkadaşını yurda yollamış, adımı anons ettirmiş.yurt arkadaşımı aramış, orada olmadığımı öğrenmiş...bana ağıza alınmayacak hakaretler etti. babamı arayıp "senin kızından bana karı olmaz " demiş...

sessizce sinemadan çıktım, fakülte arabasına bindim. yurttaki odama girdim, boş çuval gibiydim.zaten önden çekerek, arkadan iterek gidiyordu hayat. daha fazla gitsin istemedim. yarın olsun istemedim. çekmecedeki tüm antidepresanları elime boşaltıp.....

.......

ben acildeyken arayp "bana yalan söyleyeceğine ölseydin" dedi...

kızlar oğlum ağlıyor. ayrıca o günlere dönmek yordu beni.. biraz müsaade..
 
gerçek aşk hikayelerine bayılırım,
üzülecek birşey yok,senle gezip tozup bırakmamış ki,
ne güzel evlenmişsiniz,mutlu mesut bir ömür geçirin inşallah:)
 
:53::53::53::53::53::53: ayy bu ne böyle türkmengelını en heycanlı yerınde bıraktın ama ne zaman yazarsın devam :9:

keşke hepsını bı başlık altında yazsaydın canım ya çok merak ettım şımdı :122:
 
her şeyi yazmak uzun ve yorucu...

ama o gün acile gelen psikiyatr bana borderline teşhisi koydu. 10 gün hastanede yattım.annecim geldi, o gelmedi.. ilk zaman sinirinden, sonra utandığından gelememiş...

ne yazık ki ilk intihar girişimim olmadı. vazgeçemedim ondan. psikiyatr ilaçları yüzünden 20 kilo aldım. biz hep bir küs bir barışık devam ettik...

evlenene kadar ilaçları kullandım. sonra kaynanamın zoruyla çocuk sahibi olmaya karar verdik. kesik izleriyle dolu kollarıma baktım. "bu kollarla mı bebeğimi kucaklayacağım" dedim. tüm ilaçları tuvalete attım.
ben o gün iyileştim.

eşim aynı bedende 2 farklı kişidir.
biri romantik şair, diğeri kaba dağlı...

evet şiddet de gördüm.azar da...hakaret de...belki gerçekten hasta olduğum için katlanabildim ona. ama oğlum doğunca, onu kucağıma alınca, güçlendim... artık ezik saf şehirli kız değilim karşısında zırlayan...

dün ben de ona vurdum. şaşırdı, çekti gitti. yarım saat sonra geri geldi. "biz böyle olmayalım, seni seviyorum" dedi...

ne yapayım şimdi? o kadar fırtınalı ki ilişkimiz, terlikler uçuyor, yastıklar fırlatılıyor ama 5 dakika sonra dizime başını koyup şiir okuyor.

kıskançlığı soran olmuş..aynı sayılır. artık gözünün önünde ve tecrit edilmiş bir köydeyiz diye mevzu bahis olmuyor sadece...kıskanacak insan mı var ki...
 
Back
X