Popüler Konu Sevdiğim sözler

İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar;
Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar.
Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.​
 
Anneciğim-babacığım,hep size,sizi ne kadar sevdiğimi,
küçücük yüreğimdeki kocaman yerinizi anlatmak isterdim.
Ama başaramadım.
Çünkü hiç anlamaya çalışmadınız.

Anneciğim,
bir gün sana bahçeden çiçek topladım.
Bardağa koydum sana getiriyordum ki
bardak birden elimden düştü,kırıldı.
Çiçekle sana sevgimi anlatacaktım.
Kırılan bardak için o kadar çok bağırdın ki
bir daha kimseye çiçek vermemeye yemin ettim.

Babacığım,
benim yüreğimde herkesi sevecek kadar yer vardı.
Ben herkesi çok seviyordum.
Ama sen insanların hep kötü olduklarını,
onlara güvenilmemesi gerektiğini söyledin.
Ben de artık insanları sevmiyorum.

Anneciğim,babacığım
bir türlü küçük kafam almıyor,
başkasına vurmayı siz öğrettiniz.
Ben doğduğumda vurmayı bilmiyordum ki,
neden şimdi kardeşime vurmama kızıyorsunuz.
Ben ona vurunca elime vuruyorsunuz.

Ben bir şeyi bağırmadan vermiyorsunuz.
Bağırarak istersem veriyorsunuz,
o yüzden ben de hep bağırarak,ağlayarak istiyorum.
Hem de dediğinizi yapmak için bağırmanızı bekliyorum.
Biliyor musunuz sizi bağırtmak hoşuma gidiyor.
O zaman benimle ilgilendiğinizi düşünüyorum.

Anneciğim,babacığım size güzel haberim var:
Artık yemeklerimi yiyeceğim.
Bir an önce büyümek istiyorum.
Neden mi?
Sizinle konuşurken yukarılara bakmaktan bıktım.
Artı boynum ağrıyor.
Eğer büyümem daha çok sürecekse,
neden siz çömelerek benimle konuşmuyorsunuz?
O zaman kendimi daha iyi hissedeceğim.
Konuşurken gözlerinizi görmek istiyorum.
Gözlerinizin derinliğinde sevildiğimi anlamak istiyorum.

Anneciğim,babacığım
neden o çok sevdiğiniz arkadaşlarınızın çocuklarına
kendi eşyalarınızı vermiyorsunuz?
Onlara oyuncaklarımı vermekten hoşlanmıyorum.
Oyuncakları bana mı,yoksa arkadaşlarınızın çocuklarına mı aldınız?
Onlar kırınca kızmıyorsunuz,
ben kırınca"Sende hiç insaf yok mu?"diye beni cezalandırıyorsunuz.
Artık ona da çözüm buldum,kırınca saklayacak,
başkaları kırmış gibi,misafirler gelince size göstereceğim.

Anneciğim,babacığım
beni neden dinlemiyorsunuz?
Benim çizgi film kahramanlarım,
kırılan oyuncağım,
kaybolan kalemim neden sizi ilgilendirmiyor?
Beni de sizin şefiniz,
arkadaşının aldığı çanta,araba ilgilendirmiyor.
Onları dinlemek istemiyorum.
Sizin beni dinlemenizi,
onların benim için ne kadar önemli olduğunu anlamanızı istiyorum.
Sadece büyüklere ait şeyler mi önemlidir?

Anne,
yeni bakıcımı hiç sevmedim.
Saçlarımı senin taradığın gibi taramıyor,
bana senin baktığın gibi şefkatle bakmıyor.

Anne,
evdeki eşyaları,sehpayı,kül tablasını,televizyonu kıskanıyorum,
onları kırmak,yok etmek istiyorum.
Onlar olmazsa beni daha çok seveceğini düşünüyorum.
Hem de rahatça,onları kırma korkusu olmadan
evin içinde koşup oynayabileceğim.
Onları temizlemek için ayırdığın vakti bana ayırmıyorsun.
Demek ki onları benden daha çok seviyrosun.

Anneciğim,babacığım
evde oynamaktan bıktım.
Dışarılarda koşup oynamak,
minik su birikintilerine ayaklarımı sokmak,
dökerek pasta yemek,
elimle makarna yemek,
ayranı üstüme dökmek istiyorum.
Ben yaşamak istiyorum.
'Yapma'ların,'etme'lerin olmadığı,
sevginin çok olduğu,
annelerin-babaların çocuklarını anladığı bir yer istiyorum.
Çok büyük değil,
yüreğim kadar bir yer istiyorum.
O yeri bulmak için buradan gitmek istiyorum.
Belki bir kuşun kanadında,
belki bir çiçeğin yaprağında,
belki de bir balığın akvaryumunda...


Nesrin Bilkan
 
Son düzenleme:
'Senin aşktan yana nasibin varsa;
dokunsan da yanacaksın, dokunmasan da.
İyi bil ki; bazıları hasrette yanar,
bazıları da vuslatta.''
 
Düşüncen konuşmana,konuşman hareketine,hareketin kaderine yansır.Güzel düşün,güzel yaşa!...
 
Allah derki ;"Kimi benden çok seversen onu senden alırım..

ve ekler, onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.."


Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur..

Aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya..

Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur..Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.


En garibi de budur ya, öldüm der durur, yine de yaşarsın...
 
Yol sizi nereye götürüyorsa oraya gitmeyin, yol olmayan yerden gidin ki ; iz bırakın
 

Can dündar.

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.

Zamanı öğr...endim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.


Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün....
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
"lezzet" kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ....
 
Son düzenleme:
'Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur. '
 
Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu,
dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
 
İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey
görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun
diye bu alem yok değildir.
 
Anladım ki: İnsanlar; Susanı korkak. Görmezden geleni aptal. Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysa ki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar. ... Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..!
 
Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor ? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor ? Öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin ? O zaman güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü; Her insan ölecek yaşta…
 
Back
X