O kadar dertler var ki benimki biraz şımarıklık gibi kalacak belki ama kendime bile anlatamıyorum.
3 yıllık bir evliliğim, bir de bebeğim var. Evliliğin ilk 6 ayı farklı şehirlerde yaşadık tayinden dolayı sonrasında her şey çok güzeldi. Karantina dönemleri evden çalışıyorduk, bir yere çıkmıyorduk ama çok mutluyduk. Sonra bir bebeğimiz oldu ağır bir hastalıkla dünyaya geldi 3 ay yoğun bakımda kaldı. Bu süreçte hep umutlu olduk ve yavrumuzla evimize dönmek de nasip oldu çok şükür. Tam tekrar modumuzu yakaladık derken bu sefer de kv karaciğer kanserine yakalandı. Kemoterapi vs görüyor henüz tedavinin başında.
Ben evliliğim öncesi sosyal hayatı oldukça hareketli birisiydim, işlerim de oldukça yoğundu. Şu an ücretsiz izindeyim, bir yere gitmiyorum, akşama kadar 2 yıldır hep evdeyim. Arada annemin yanına uğruyorum o kadar. Bu esnada dünyalar iyisi olan eşim de yıprandı ancak bana hiçbir şey anlatmıyor, derdini söylemiyor. Hep beni teselli etmenin peşinde. Bana içini dökme gibi bir şeyi hiç yok. Ben her şeyi anlatıyorum, ağlıyorum karşısında beni üzmek istemiyor belki.
Tüm bu kadar sıkıntının arasında bir de benim sevgi arsızlığım tutuyor. Kendime kızıyorum bunun için de. Tüm gün evde, bebekle güneşin gitmesini bekliyorum, eşim geliyor, günlük bir yarım saat yürüyüş hızlıca o kadar. Dönünce de evi toparla, uyu. En son bana ne zaman seni seviyorum dediğini hatırlamıyorum. Halbuki tüm bunlardan önce sık sık gelir sarılır, öper, söylerdi. Şimdi ben sarıldığımda bile sanki sadece karşılık vermek için yapıyor gibi hissediyorum. Sorsam sevdiğini söyleyecek, ben dedikten sonra da ilgili davransa bu sefer de "ben söyledim diye" yapıyor diye tribe giriyorum.
Cicim ayları mi geçti, biz mi her şeye isteksiz kaldık bilmiyorum. İnsan gerçekten sevildiğini bilip de hissedemeyebilir mi?