Benim bir arkadaşım var çocukluk arkadaşım.
Birlikte telefon sapıklıkları yaptık, ilk buluşmalara birlikte gittik karşı masadan gözledik birbirimizi öyle yakın düşün.
Ondan örnek vereceğim sana..
İlk sevgilisi oldu çok aşık oldu. İlkler de başka olur bilirsin.
Salak gibi seviyorsun akıl dışı

Oğlan böyle lay lay lom bir tip çok umursamadı. Bir kaç ay çıktılar.
Bir engelde de bıraktı gitti. Arkadaşım çok ağladı, düş yakamdan sevmiyorum seni lafını da duydu.
İşte bu yaralı dönemde biriyle tanıştı.
Oğlan deli gibi aşık oldu kıza.
Kız hiç sevmedi, elektrik sıfır fiziksel olarak bile hiç beğenmedi.
Ama kalbi çok güzel artısı çok, çok iyi biri, beni seviyor.
Ben bir daha hiç aşık olmayacağım nasıl olsa..
Sevmek önemli değil sevilmek önemli diyerek başladı çocukla..
Tam 7 yıl çıktı ama.. Aklı hep başka ilişkilerde kaldı..
Aşk dolu çiftlerle kendini kıyasladı benim kalbim niye böyle atmıyor dedi.
Kıyasladı durdu. Çocuğun tipine taktı, artık diline vurdu hissettikleri.
O güzel kalpli dediği insanı kırmaya başladı artık.
Ayrıldı sevmiyorum diye yalnız kalmak istemedi hiç dayanamayıp geri döndü.
Beni böyle seven biri daha da çıkmaz diye bencillik ederek 7 yılı bitirdi.
Sonunda da böyle nereye kadar deyip sözlendiler..
Düğün hazırlığı, aileler işin içine girince oluyor tabi pürüzler.
Aşk yok tabi fedakarlık da olmuyor insanda o zaman beklentiler tavan..
Olmuyor dedi sözü attı..
Oğlan 7 ay oldu hala peşinde önünü kesiyor falan cevap vermeyince tehdit ediyor..
O güzel kalpli insan evet..
Arkadaşım mı?
Sözü attıktan 3 ay sonra biri ile tanıştırıldı.
İçi ısındı, gayet sevdi. O da kendine şaştı.
Diğeri ile evlilik dediğinde heyecanlanmayan insan hemen evlenmek istiyor..
Sonuç kalbi kırık birini bıraktı geride.. Ve kendi de huzursuz çünkü çocuk hala peşinde..