- Konu Sahibi mayalihamur
- #1
merhaba sinemasever arkadaşlar tekrardan.
yahu ne zormuş bu iş beni film seçmek değil üç gündür nasıl anket açacağım gerdi.elimden geldiği kadar yapmaya çalışıyorum.
öncelikle ne seçeyim ne seçeyim derken bin tane film değiştirdim durdum. yok bu olmaz yok buda olmaz vs vs.kült filmler seçeyim dedim sevdiklerimden seyretmişsiznizdir diye pas geçtim. en büyük idolüm mickey rourke filmlerini koyayım helekide wrestler olsun dedim bu sefer biri bişi der mickey rourke(eskiden daha havalıdı gibi :)) çok üzülürüm diye pas geçtim..ve işte filmlerim. ortak noktaları zor izleniyor olmaları biraz sabır gerektiriyor. beğenmezsenizde çok sorun değil.üç tanesini sinemada seyrettim sonbahar dışında.
ilk filmimiz Breaking the Waves ( DALGALARI AŞMAK)
Konusu:1970’lerin dünyasında Kuzey ıskoçya’da ufak bir kasaba. Yabancıların hoş karşılanmadığı ve yaşanan her günün Tanrı’nın isteği doğrultusunda yaşanıldığına inanılan tutucu bir kasabada Bess, kendisinin bile hayal edemeyeceği bir güzellikte aşk yaşar.
Danimarka sinemasının en çarpıcı yönetmenlerinden Lars Von Trier’in perspektifinden yine zor bir konu. Aşk, cinsellik ve Tanrı inancı arasında gidip gelerek dalgaları aşmaya çalışan Emily Watson’ın en azından oyunculuk kariyerinde büyük engelleri aştığı gerçek. Güzel oyuncu bu filmdeki performansıyla Oscar ödülüyle tanışmıştı.
ikinci filmimiz bu sene izlediğim en sevdiğim Türk filmlrinden biri. SONBAHAR
Konusu:Yusuf 12 yıl kaldığı cezaevinden birkaç ay ömrü kaldığı için salınır. Çamlıhemşin-Fırtına Vadisi’ndeki köyüne, yaşlı annesinin yanına döner. Köyün bozulan ekonomisi yüzünden sadece yaşlıların kaldığı köyde, zamanını arkadaşı Mikhail ile yaşayamadıkları gençliklerini düşünerek ve akoru bozulan tulumunu onararak geçirir. Çoğu zaman hapishanedeki yaşamının alışkanlığıyla kendini eve kapatır ve iç hesaplaşmasını yaşar
üçüncü filmimiz :Les Amants du Pont-Neuf ( köprü üstü aşıkları)
konusu: Fransız Devrimi'nin 200. yıl kutlamaları için restore edilmeye başlanan Paris'in en eski köprüsü olan Pont-Neuf, sokağa düşmüş alkolik bir sirk cambazı olan genç Alex'e ev sahipliği yapmaktadır. Başarısız bir ilişkinin ardından çektiği üzüntünün giderek körleştirdiği güzel ressam Michèle sokaklarda Alex'le karşılaşır.
ve son filmimiz Trilogia I: To Livadi pou dakryzei (ağlayan çayır) biraz uzun ve izlemsi zor bir film. sinemada beraber gittiğim iki arkadaşımda film boyu uyumuşlardı :)))
konusu:Theo Angelopoulos üçlemesinin ilk filmi olan Ağlayan Çayır'da, 1919-1949 arasında yaşanan bir hayat hikayesini anlatılıyor. Eleni, Odessa'da doğmuş fakat savaş döneminde hem annesi hem de babası ölmüştür. Alexis'in ailesi tarafından evlat edinilir ve aile Odessa'dan göç eder.
Ağlayan Çayır, yeni bir kasabaya yerleşen aileyle beraber büyümeye başlayan çocukların, özellikle de Eleni'nin hikayesedir.
bu arada anketi açmamda büyüük emeği geçen Malice e çok teşekkürlerimi iletiyorum...
iyi seyirler
yahu ne zormuş bu iş beni film seçmek değil üç gündür nasıl anket açacağım gerdi.elimden geldiği kadar yapmaya çalışıyorum.
öncelikle ne seçeyim ne seçeyim derken bin tane film değiştirdim durdum. yok bu olmaz yok buda olmaz vs vs.kült filmler seçeyim dedim sevdiklerimden seyretmişsiznizdir diye pas geçtim. en büyük idolüm mickey rourke filmlerini koyayım helekide wrestler olsun dedim bu sefer biri bişi der mickey rourke(eskiden daha havalıdı gibi :)) çok üzülürüm diye pas geçtim..ve işte filmlerim. ortak noktaları zor izleniyor olmaları biraz sabır gerektiriyor. beğenmezsenizde çok sorun değil.üç tanesini sinemada seyrettim sonbahar dışında.
ilk filmimiz Breaking the Waves ( DALGALARI AŞMAK)

Konusu:1970’lerin dünyasında Kuzey ıskoçya’da ufak bir kasaba. Yabancıların hoş karşılanmadığı ve yaşanan her günün Tanrı’nın isteği doğrultusunda yaşanıldığına inanılan tutucu bir kasabada Bess, kendisinin bile hayal edemeyeceği bir güzellikte aşk yaşar.
Danimarka sinemasının en çarpıcı yönetmenlerinden Lars Von Trier’in perspektifinden yine zor bir konu. Aşk, cinsellik ve Tanrı inancı arasında gidip gelerek dalgaları aşmaya çalışan Emily Watson’ın en azından oyunculuk kariyerinde büyük engelleri aştığı gerçek. Güzel oyuncu bu filmdeki performansıyla Oscar ödülüyle tanışmıştı.
ikinci filmimiz bu sene izlediğim en sevdiğim Türk filmlrinden biri. SONBAHAR

Konusu:Yusuf 12 yıl kaldığı cezaevinden birkaç ay ömrü kaldığı için salınır. Çamlıhemşin-Fırtına Vadisi’ndeki köyüne, yaşlı annesinin yanına döner. Köyün bozulan ekonomisi yüzünden sadece yaşlıların kaldığı köyde, zamanını arkadaşı Mikhail ile yaşayamadıkları gençliklerini düşünerek ve akoru bozulan tulumunu onararak geçirir. Çoğu zaman hapishanedeki yaşamının alışkanlığıyla kendini eve kapatır ve iç hesaplaşmasını yaşar
üçüncü filmimiz :Les Amants du Pont-Neuf ( köprü üstü aşıkları)

konusu: Fransız Devrimi'nin 200. yıl kutlamaları için restore edilmeye başlanan Paris'in en eski köprüsü olan Pont-Neuf, sokağa düşmüş alkolik bir sirk cambazı olan genç Alex'e ev sahipliği yapmaktadır. Başarısız bir ilişkinin ardından çektiği üzüntünün giderek körleştirdiği güzel ressam Michèle sokaklarda Alex'le karşılaşır.
ve son filmimiz Trilogia I: To Livadi pou dakryzei (ağlayan çayır) biraz uzun ve izlemsi zor bir film. sinemada beraber gittiğim iki arkadaşımda film boyu uyumuşlardı :)))

konusu:Theo Angelopoulos üçlemesinin ilk filmi olan Ağlayan Çayır'da, 1919-1949 arasında yaşanan bir hayat hikayesini anlatılıyor. Eleni, Odessa'da doğmuş fakat savaş döneminde hem annesi hem de babası ölmüştür. Alexis'in ailesi tarafından evlat edinilir ve aile Odessa'dan göç eder.
Ağlayan Çayır, yeni bir kasabaya yerleşen aileyle beraber büyümeye başlayan çocukların, özellikle de Eleni'nin hikayesedir.
bu arada anketi açmamda büyüük emeği geçen Malice e çok teşekkürlerimi iletiyorum...
iyi seyirler
Son düzenleme: