6.Sinema Günleri 5.Hafta Anketi 'Orchidea'

6.Sinema Günleri 5. Hafta Anketi 'Orchidea'

  • Sling Blade

    OY: 3 33,3%
  • Taare Zameen Par

    OY: 1 11,1%
  • Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street

    OY: 4 44,4%
  • Magnolia

    OY: 1 11,1%

  • Ankete Katılan
    9
Sinemaya ilgin nasıl başladı?
benim aslında sinema ilgim yeni diyebiliriz. lise yıllarımda öss sorumluluğumdan hiç film izlemezdim. çevremde genelde kitap okuma tutkumla tanınırım. üniversite yıllarında gerek öğrenci evinin verdiği o hava,gerek hocalarımın önerdiği filmlerden dolyı izleme imkanı buldum. izledikçe daha çok izleme isteği doğuyordu. ancak öyle seçerek izlemiyordum,arkadaşlarımın önersiyle izlediğim filmlerdi. daha çok romantik-komedi tarzı. ancak bundan ibaret değil,bölümümüzde sık sık yapılan sinema gösterimleri ve sınav konusu filmlerle asıl bir sinema zevkimin oluştuğunu gördüm. üniyi bitirdikten sonra(2010 mezunuyum daha) da devam etti ama sizlerin yanında ben daha amatörüm.

Hangi tür filmleri tercih edersin?
ilgi alanım her zaman psikoloji oldu. önceleri 'psikolojik' filmleri tercih ederken,artık her filmin içinden psikolojiyi çekip çıkarabildiğim için her türlü filmi izleyebilirim. ancak yine de dram ve fantastik temalı filmleri daha çok severim.

Takip ettiğin yönetmen, oyuncu var mı?
David Lynch hala çözümlemeye çalıştığım bir yönetmen ve filmlerindeki derinliği seviyorum. Atlantis'in etkisiyle Bergman filmlerini de hala beğeniyle izliyorum. Oyuncu olarak Jhonny Depp, Sean Penn,Jack Nicolson sayılabilir. helena bonham carter(yukarda da belirttiğim gibi),Naomi Watts beğendiğim isimler.
En sevdiğin 3 film?
Sweeney Todd,Lost Highway,Reader

En nefret ettiğin 3 film?
Revolutionary Road(sonunu getiremediğim ilk film),Ocean's serisi,The ninth gate

sinema diyince aklına gelen kült bir sahne var mı?
The Elephant Man'in meşhur sahnesi beni de çok etkilemiştir:
'I am Human'

Türk sinemasıyla aran nasıl, takip ettiğin bir yönetmen ve sevdiğin filmler var mı?
Türk sinemasına dstek amaçlı hepTürk filmleri tarcih ederim ama hala bende hayranlık uyandıran bir yönetmen yok. Tam bir Şener Şen hayranı olduğum için tek seçici noktam diyebiliriz.Gönül Yarası favorim olmakla birlikte Şalvar Davası,Çiçek Abbas gibi filmlerini de hala severek izlerim.

'Bu benim' dediğin bir karakter var mı?
şu ana kadar duygularını hissettiğim çok karakter oldu ama hiçbiri ben değildim.

'Bu karakteri ben oynamalıydım' dediğin oldu mu?
Fight Clup'ın Marla'sını.
 
Filmi nihayet dün izleme fırsatı buldum,öncelikle filmin izlenmesinde gecikme yaşanmasının ardında umursamazlık yahut anketi açan kişiye yönelik bir saygısızlık aranmaması gerektiği inancındayım. Organizasyon başlangıcında herkes yoğunluğuna göre katılım gösteriyor, gerek özel gerek iş hayatında yoğun döneme girenler de kimi zaman o organizasyondan uzak kalıyor lakin aylar süren bu etkinliğin içinde de o yoğun dönem değişebiliyor ve listede adı yazılı olanlar istemedikleri durumlarla karşılaşıp birkaç gün erteleyebiliyorlar filmi izlemeyi.her neyse hemen yorumuma geçeyim, gecikme için de kusura bakmayın...

Ailenin insan hayatındaki yerini etkileyici bir dille anlatan, uzun süresine rağmen sıkmadan Karl'ın içinde bulunduğu durumu duygu sömürüsüne yer vermeden aktarabilen bir öyküydü. Karl ile Frank arasındaki iletişim çok güçlüydü, sanırım Frank'ın da ailesiyle aynı kopukluğu yaşaması ve sonunda Karl'ın Frank'ı koruma içgüdüsüyle harekete geçmesi filmin dramatik unsurunu oluşturup daha sarsıcı bir hal aldı.
 
kendi adıma asla bir saygısızlık ya da umursamazlık olarak algılamadım bu durumu. sadece gecikeceği için üzgün olduğumu belirten ifadeler kullandım. tabii ki hepimizin yoğun dönemleri olabilir,benim için de bir yoğun dönem başlıyor örneğin.

bunun dışında filmin izleyenler tarafından beğenilmiş olması beni mutlu etti. Filmin ve Karl'ın hayatın 'herhangi bir' parçası olduğunu ve abartılmamış yalnızlığının da olası bir durum olduğunu çok güzel anlatıyordu. bana sanki bir kitabı okuyormuşum gibi bir tat verdi. filmin süresi uzun olmasına karşın, sanki insan hayatından bir kesit izlemiş oldum. Yalnızlıkların ve yalıtılmışlıkların tekrarlandığı bir hayat kesiti.özellikle oyuncunun o kendine özgü konuşma aksanı öylesine doğaldı ki sanki Karl'ı tanıyormuşum gibiydi.filmin süslemesiz bir sunuşunun oluşundan sanırım.
 
Orchidea cevaplarını keyifle okudum. Aslında son soruya vereceğin yanıtı az buçuk tahmin ediyordum :KK70:
Bu arada filmin izlenmemesi elbetteki saygısızlık değil , öylede denmedi zannediyorum. Herkes birden yoğunlaşınca anketlerin haftalara sarkmasına ince bir sitemdi sadece, sanıyorum az olmamızında bunda etkisi büyük , normalde iki üç kişi izlemese ilgisizlik gibi görünmezdi, ama maalesef toplamımız dört beş kişi :)
 
kızlar çok üzgünüm gerçekten, yarın nihayetinde izleyebilicem. ama istersen anketi aç prenses. zaten oylama da bir iki gün sürüyo mutlaka.
 
izlediysen filmi yorumunu bekleriz=) böylece yeni anket de açabiliriz.

çok üzgünüm izlemeyi planladığım gün izleyemedim ve hard diske kopyalamıştım bütün fimlerle beraber hardiskimi arkadaşıma verdim hardiskimi aldığım gün izlemeye çalışacağım.Organizasyondan soğuma ve isteksizlik gibi durumum yok.Bir haftadır hiç bir filmi izleme imkanım olmadı seçilmiş olan filme karşı soğuk bir tutum değil yanlış anlaşılmasın. Bu organizasyon sayesinde çok güzel filmler keşfettim.Dahil olamasam da umarım sinema günleri topiklerini yine görürüm.(Bu arada daha önce yazacaktım ceza aldığım için 3 gün kk dan uzaklaştırıldım nickim kapatıldı yazamadım kusura bakmayın.:))
 
Son düzenleme:
Fight Clup ı izleyeli çoook olmuştu, Marla'yı pek hatırlamıyorum, ama sen Marla dan bahsedince merakım tavan yaptı :KK52: Helena'nın favori filmi hangisi?? Fight Clup olması olası ama yine de emin olmak istedim :)

Buarada film hakkında az konuşuldu, ben aklımda kalan bir kaç birşeyi paylaşmak istiyorum: Karl'ın zeka seviyesini abartmadan karakteri işlemeleri çok hoşuma gitti. Karl ile homoseksüel arkadaşın öğle yemeği yedikleri sahnede, Vaughan'ın Karl'ı filozof gibi görüp, "Ne düşünüyorsun?" diye sormasının ardından Karl ın sadece yemekle ilgili yanıt vermesi favorimdi. :) Linda üzgünken, ona fıkra anlatışı da çok güzeldi. Filmle ilgili tek eleştirim Linda karakteri... hiç gerçekçi değildi bana göre. Karl ın kendiyle ilgili gerçekleri anlattıktan sonra verdiği tepki bu konudaki görüşümü sabitledi.

Tekrardan teşekkürler, bu sıralar anlatım tarzı bu şekilde dinlendirici film arayışım vardı, hala da devam etmekte. Önerilerini beklerim :KK34:
 
Fight Clup ı izleyeli çoook olmuştu, Marla'yı pek hatırlamıyorum, ama sen Marla dan bahsedince merakım tavan yaptı :KK52: Helena'nın favori filmi hangisi?? Fight Clup olması olası ama yine de emin olmak istedim :)

Buarada film hakkında az konuşuldu, ben aklımda kalan bir kaç birşeyi paylaşmak istiyorum: Karl'ın zeka seviyesini abartmadan karakteri işlemeleri çok hoşuma gitti. Karl ile homoseksüel arkadaşın öğle yemeği yedikleri sahnede, Vaughan'ın Karl'ı filozof gibi görüp, "Ne düşünüyorsun?" diye sormasının ardından Karl ın sadece yemekle ilgili yanıt vermesi favorimdi. :) Linda üzgünken, ona fıkra anlatışı da çok güzeldi. Filmle ilgili tek eleştirim Linda karakteri... hiç gerçekçi değildi bana göre. Karl ın kendiyle ilgili gerçekleri anlattıktan sonra verdiği tepki bu konudaki görüşümü sabitledi.

Tekrardan teşekkürler, bu sıralar anlatım tarzı bu şekilde dinlendirici film arayışım vardı, hala da devam etmekte. Önerilerini beklerim :KK34:

marlayı oynamayı istesem de favorim her zaman Bayan Levitt olacaktır. en çok o performansını seviyorum. film önerime de bayağı bir yansıtmıştım.

filmimize gelecek olursam en sevdiğim sahne Carl ilk çıktığında bir fast food restoranta gidip patates aldıktan sonra işe başladığında öğlen yemeklerinin ordan yendiğini öğrendiğinde 'patateslerini severim.' deyişi çok hoşuma gitti. yaşanılan küçücük de olsa hayatını ve farkedilmeyen varlığını yansıtması adına güzel bir değinmeydi. ben de senin gibi Linda'yı sevemedim çok fazla. erkek arkadaşına tahammül şekli de sebepleri de inandırıcı gelmemişti. belki de kadının mazoşist duygularına hitap ediyordu,orası muğlak.

dinlendirici film tavsiyeleri istemişsin ama tam olarak nasıl bir film izlemek istediğini anlayamadığımdan,yanlış yönlendirmemek adına cevap veremedim.
 
filmimize gelecek olursam en sevdiğim sahne Carl ilk çıktığında bir fast food restoranta gidip patates aldıktan sonra işe başladığında öğlen yemeklerinin ordan yendiğini öğrendiğinde 'patateslerini severim.' deyişi çok hoşuma gitti. yaşanılan küçücük de olsa hayatını ve farkedilmeyen varlığını yansıtması adına güzel bir değinmeydi.

Senin bu yorumun o sahneye olan beğenimi daha da arttırdı açıkçası :KK69:

Dinlendirici derken, aslında durağan ve sade anlatımı olup da çok güzel anlamlar barındıran filmleri kastediyorum. Özellikle Broken Flowers dan sonra, bu arayışım tavan yaptı açıkçası :84:
 
straight, la double vie de véronique,another year bunları tavsiye edebilirim. aklıma şimdilik bunlar geldi.
 
Sling Blade

Karl devlet hastanesinden çıktıktan sonra toplum tarafından yargılanacak,
itilip kakılacak ve insanların arasında bir yer edinemeyecek ve bu temanın üzerinde
durulacak diye düşünmüştüm.Bu şekilde insanları ağlatmak yerine Karl'ın geçmişinde
işlediği suçun Frank'in yaşamına girmesiyle, Karl'ın (doktorun deyişiyle) tarihini hatırlaması
ve yaptıklarıyla hesaplaşması çok daha yerinde olmuş.

Anlatım oldukça doğaldı ve anlaşılırdı.Karl'ın konuşma tarzı Frank gibi benim de çok hoşuma gitti.Karşı tarafın her isteğine düşüncesine "all right" demesi de aslında Karl'ın çok pozitif
ve insanlara karşı yaklaşımının gayet normal olduğunu gösteriyor.Bu durum filmin başında
gazetecinin odaya alınması, ışıkların karl'a göre ayarlanması ve gazetecinin Karl'ın gözlerine bakmamasının istenmesiyle biraz çelişki oluşturmuş.

Orchidea filmi beğendim ve hiç sıkılmadan izledim. Sayende arşivime Sling Blade eklemiş oldum.
Teşekkür ederim.
 
Sling Blade

Karl devlet hastanesinden çıktıktan sonra toplum tarafından yargılanacak,
itilip kakılacak ve insanların arasında bir yer edinemeyecek ve bu temanın üzerinde
durulacak diye düşünmüştüm.Bu şekilde insanları ağlatmak yerine Karl'ın geçmişinde
işlediği suçun Frank'in yaşamına girmesiyle, Karl'ın (doktorun deyişiyle) tarihini hatırlaması
ve yaptıklarıyla hesaplaşması çok daha yerinde olmuş.

Anlatım oldukça doğaldı ve anlaşılırdı.Karl'ın konuşma tarzı Frank gibi benim de çok hoşuma gitti.Karşı tarafın her isteğine düşüncesine "all right" demesi de aslında Karl'ın çok pozitif
ve insanlara karşı yaklaşımının gayet normal olduğunu gösteriyor.Bu durum filmin başında
gazetecinin odaya alınması, ışıkların karl'a göre ayarlanması ve gazetecinin Karl'ın gözlerine bakmamasının istenmesiyle biraz çelişki oluşturmuş.

Orchidea filmi beğendim ve hiç sıkılmadan izledim. Sayende arşivime Sling Blade eklemiş oldum.
Teşekkür ederim.

Beğenmiş olmana çok sevindim.
 
Filmden ,en sevdiğim replik ...

Frank : Hiç aklından kendini öldürmek geçti mi, Babamın yaptığı gibi?

Karl : Bu konuda biraz kafa yordum. İncil bunu yasaklıyor.Eğer yaparsan, mahşere gidermişsin. Bazıları 'cehennem' der. Ben 'mahşer' derim.

Frank :İncil, insanları öldürenler.için de aynısını söylüyor.

Karl :Evet, bayım.
Sanıyorum öyle.


:)
 
Bu filmi malicenin haftasında izlemiştik:26: ama gelin görün ki hiçbirşey hatırlamıyorum .

Bu replik nerde geçiyordu prenses ?
 
Bu filmi malicenin haftasında izlemiştik:26: ama gelin görün ki hiçbirşey hatırlamıyorum .

Bu replik nerde geçiyordu prenses ?

Çocukla birlikte ormanda dertleşirken geçiyordu bu dialog...

---------

Bu replikten sonra Karl ın sessizce uzaklara bakışı daha da çok hoşuma gitmişti :)
 
X