- 4 Mayıs 2011
- 24.320
- 45.697
- 798
Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Iyi geceler herkese. Belki dert olarak görmeyeceksiniz ama beni rahatsız eden bir konu bu. Eşimle üniversiteden tanışıyoruz. Öğrencilikten itibaren maddi pek çok sıkıntı yaşadık. Ay sonunu bozukluklarla getirdiğimiz çok zaman oldu. Hep çalıştım çabaladım eşimin yetmediği yerde açığı ben kapattım.
Özel sektörde çalıştım önceleri. Tempo zorlayınca işi bıraktım ama çeviri büroları ile anlaşıp sabahlara kadar çeviri yaparak 1 yıl boyunca düğün borçlarımızı ben ödedim. Sonra devlete atandım.
Tabii zaman geçtikçe eşim de tecrübelendi işinde uzmanlaştı. Eşim yazılım mühendisi. Şu an küçük bir şehirde bir fabrikanın bilgi işlem yöneticiliğini yapıyor. Ben de burda bir lise de öğretmenim. Küçük bir yer olduğundan mıdır nedir buradaki insanlar, meslektaşlarım resmen benim eşimi kafaladığımı, yani eşimin iyi kısmet olup benim onu bulan kişi olduğumu düşünüyor. Ben öyle düşünmüyorum açıkça ifade ediyorlar bunu.
2 ay önce rehber öğretmen çocukları meslekler konusunda bilgilendirmek için dersime girdi. Çocuklar mühendisliklerle ilgili bilgi almak isteyince "öğretmeninize sorsanız ya. Ohh sırtını dayamış mühendise" dedi. Dumur oldum çocukların önünde, tüm imajım yerle bir. Bir defasında da müdür yeni nişanlanan İngilizce öğretmeninin arkasından "İngilizce öğretmenleri işini bilir. Yaş tahtaya basmaz" dedi gülerek (ben de İngilizce öğretmeniyim). Ne bileyim ağırıma gidiyor insanların böyle düşünmeleri. Sürekli ihtiyaçtan değil keyfen çalıştığıma vurgu yapmaları. Oysa disiplinli olan benim. Eşim belki de benim sayemde mezun olabildi okulundan. Evet küçük çocuklarım olduğu için etüd, özel ders istemiyorum ama ihtiyaç olmadığından değil bu. Bu konularda açıklama yapmak, maddi konularımıza başkalarını dahil etmek istemiyorum ama bu tavırdan mutsuzum.
inşallah öyle olmayanlarla da karşılaşırsınız da bu genellemede yanıldığınızı anlarsınızeğitim camiasından oluşan bir sülalede büyüdüm. onlar eski topraklardı. onlarda bu tip şeyler konuşulmazdı, okullarını boya-badana yapan, fakir çocukları okutan öğretmenlerin jenerasyonundan. ama emekliliklerine 2-3 yıl kala kendileri de bu durumu çok dillendirir olmuşlardı.
önyargıyla yaklaştım. tek-tük öyledir benim jenerasyonum daha zeki, akıllı derdim. ama 2 farklı kursa öğretmen çoğunluktan oluşan gruplarla alınca fikrim sabitlendi. maalesef yeni nesiller (aralarında azmi ve başarılarıyla basına yansıyan çok değerli öğretmenlerimi tenzih ederim ancak sayıları eski yıllara göre çok az ve onların şu an yaptığı "özveri" sayılan şeyler eskiden "görev ve öğretmenlik bunu gerektirir" idi.).
doktor veya diğer mühendislerle de (ki bu grubu da bir kenara koymam gerekir ki giderek yozlaşan, bozuşan diğer bir zümre bence) bir arada çok bulundum ve bulunmaya devam ediyorum. kitap, sanat, siyaset, gezi, keşifler gibi konuları konuşabildiğim nadir insanlar bu zümrelerden çıktı. ha bir de sanatçılar elbette. sanatçıları da ayrı bir yere koymak gerek. keşke sayıları artsa.
not: konu sahibinden özür diliyorum, konu dışında çıkıldı ancak mesele temelde bu insanların bu kafa yapısıyla yaşamaları. sosyal çevrenizi değiştirin lütfen ama lütfen.
Cherry o değil de ben seni çok merak ediyorum :)
konu sahibinin öyle bir eğitimci olmadığını düşündüğüm tavsiye verdim. benim adıma konuşmaktan men ederim sizi.sayın konu sahibi dolaylı yoldan burdanda sizin meslek küçümsendi o
inşallah öyle olmayanlarla da karşılaşırsınız da bu genellemede yanıldığınızı anlarsınız
Senin gibi güzel bir hatunu tavlayamam kendimde o ısıgı görmüyorumCakal sen de beni mi avlayacaksin nedirFoto olmaz bosuna istemeyin
![]()
Bu da genelde öğretmenlerin aynı bölge ya da okulda uzun süre kalmalarından kaynaklanıyor bence. Kendini geliştirme ihtiyacının doğması için mekan değiştirmek, rahatını bozmak gerekiyor. Ama rotasyon deyince meslektaşlarım küfür işitmiş gibi davranıyor. Çalıştığım okullarda gözünü dikerek milletin ayakkabısını çantasını inceleyen, sıkça aynı şeyleri giyenlerin dedikodusunu yapanları bile gördüm. Bu anlamda görüşünüzü paylaşıyorum.üzgünüm ama bence mesleki sürmenaj diye bir şey var. bazı mesleklerde de bu durum çok erkenden beliriyor. bir noktadan sonra kendini geliştirmekten çok çevreleriyle ilgilenme hastalığına yakalanıyorlar. öğretmen camiasında çok sık gözlemliyorum. benzer meslek dallarında da vardır eminim. ama hiç bir doktor meclisinde "aaa görüyor musun kocası kadından daha çok kazanıyor, üstüne daha çok nöbeti var cık cık cık" lafları duymadım.
Özgüvenle ilgili problemim yok. Tam tersi sürekli cevap vermeye çalışsam kompleksim olduğunu düşüneceklerdir bence. Başta da söylediğim gibi kimi için çok da önemli bir dert değil benimki. Hayatı kendime dar edecek kadar değil de huzursuz olacak kadar diyelim. Netice de bu amaç değil araç. Herşey mükemmel olsa ne güzel ama hepsi bir arada olmuyor ne yazik ki. Cevap için teşekkürler."Günümüzün amansız hastalığı olan Kıskançlığa sizde mi yakalandınız?" Der ve kahkahayı patlatırdım.
Vız tırıs milletin ağzına bakarak yaşamak başkaları ne dedi ne der düşüncesiyle kendinize hayatı dar etmek sizin gibi akıllı tahsil görmüş disiplinli birinin yapmaması gereken bir davranış.
Bahsettiğiniz gibi meziyetleriniz varsa neden çevrenizde ki ufku dar kişilerin ne dediğini umursuyorsunuz ki?
Ben eşimi küçük düşürmeden nasıl cevap verebilirim diye düşünmek yerine karşımdakini nasıl DUMUR ederim diyr düşünürüm
Hadi ama özgüven lütfen.
Ayrıca kimseye kendinizi kanıtlamak zorunda değilsiniz.
Sevgili nery hanım, bu biraz kendi aralarında da "grupdüşün" dediğimiz şeyi yapmalarını çağrıştıyor bana. kendi çevrelerini oluşturmuşlar, zamanla dedikodu mekanizmaları kendi içlerinde kabul görmüş olabilir ve benzer çevreler, benzer işlere sahip eşler vs ile bu giderek perçinlenmiş. işin kötü yanı bu durum gruplarda ve zümrelerde "sosyal kaytarma" dan tutun da aralarında belirledikleri adı konulmamış bir sözüm ona "liderlik" vasfı nedeniyle de tek bir kişinin düşüncesinin peşine takılıp gitme durumu da yaratır.Bu da genelde öğretmenlerin aynı bölge ya da okulda uzun süre kalmalarından kaynaklanıyor bence. Kendini geliştirme ihtiyacının doğması için mekan değiştirmek, rahatını bozmak gerekiyor. Ama rotasyon deyince meslektaşlarım küfür işitmiş gibi davranıyor. Çalıştığım okullarda gözünü dikerek milletin ayakkabısını çantasını inceleyen, sıkça aynı şeyleri giyenlerin dedikodusunu yapanları bile gördüm. Bu anlamda görüşünüzü paylaşıyorum.
kiskanclik var etrafinda bol dua ve sadaka ravsiyesinde bulunabilirimIyi geceler herkese. Belki dert olarak görmeyeceksiniz ama beni rahatsız eden bir konu bu. Eşimle üniversiteden tanışıyoruz. Öğrencilikten itibaren maddi pek çok sıkıntı yaşadık. Ay sonunu bozukluklarla getirdiğimiz çok zaman oldu. Hep çalıştım çabaladım eşimin yetmediği yerde açığı ben kapattım.
Özel sektörde çalıştım önceleri. Tempo zorlayınca işi bıraktım ama çeviri büroları ile anlaşıp sabahlara kadar çeviri yaparak 1 yıl boyunca düğün borçlarımızı ben ödedim. Sonra devlete atandım.
Tabii zaman geçtikçe eşim de tecrübelendi işinde uzmanlaştı. Eşim yazılım mühendisi. Şu an küçük bir şehirde bir fabrikanın bilgi işlem yöneticiliğini yapıyor. Ben de burda bir lise de öğretmenim. Küçük bir yer olduğundan mıdır nedir buradaki insanlar, meslektaşlarım resmen benim eşimi kafaladığımı, yani eşimin iyi kısmet olup benim onu bulan kişi olduğumu düşünüyor. Ben öyle düşünmüyorum açıkça ifade ediyorlar bunu.
2 ay önce rehber öğretmen çocukları meslekler konusunda bilgilendirmek için dersime girdi. Çocuklar mühendisliklerle ilgili bilgi almak isteyince "öğretmeninize sorsanız ya. Ohh sırtını dayamış mühendise" dedi. Dumur oldum çocukların önünde, tüm imajım yerle bir. Bir defasında da müdür yeni nişanlanan İngilizce öğretmeninin arkasından "İngilizce öğretmenleri işini bilir. Yaş tahtaya basmaz" dedi gülerek (ben de İngilizce öğretmeniyim). Ne bileyim ağırıma gidiyor insanların böyle düşünmeleri. Sürekli ihtiyaçtan değil keyfen çalıştığıma vurgu yapmaları. Oysa disiplinli olan benim. Eşim belki de benim sayemde mezun olabildi okulundan. Evet küçük çocuklarım olduğu için etüd, özel ders istemiyorum ama ihtiyaç olmadığından değil bu. Bu konularda açıklama yapmak, maddi konularımıza başkalarını dahil etmek istemiyorum ama bu tavırdan mutsuzum.
Bırak ne düşünürlerse düşünsünler kompleksi desinler kendini beğenmiş desinler sonradan görme desinler çıkarcı menfaatçi desinler vrak vrak vraklasın onlar.Özgüvenle ilgili problemim yok. Tam tersi sürekli cevap vermeye çalışsam kompleksim olduğunu düşüneceklerdir bence. Başta da söylediğim gibi kimi için çok da önemli bir dert değil benimki. Hayatı kendime dar edecek kadar değil de huzursuz olacak kadar diyelim. Netice de bu amaç değil araç. Herşey mükemmel olsa ne güzel ama hepsi bir arada olmuyor ne yazik ki. Cevap için teşekkürler.
Konuyu okuyunca tahmin ettim ortamı ve evet yanılmamışım.Canım aslında bozulduğumu mimiklerimden, ses tonumdan vs anlıyorlar. Ama onlar beni takdir ettiklerini, iltifat ettiklerini düşünüyorlar. O yüzden eminim ki tavırlarımı manasız buluyorlar. Anlayış bu. Bu öğretmenlerin çoğu bu okulda göreve başlamış 20 küsür yıldır yerinden kıpramamış. Resmen kök salmışlar buraya. O yüzden kim kimle evlenmiş, kimin kocası ne kadar kazanıyor, kimin ne kadar gayrimenkulü var herşeyi bilmek istiyorlar.