Anne olmadan insan bunu çok idrak edemeyebilir, kendi çocuğunu elbette çok ama çok seviyorsun göze alman gereken durumlar şunlar: hamilelik sürekli kusmak, bedeninin hormonlara adaptasyonu demek. Doğum diğer hormonlara adapte olma süreci iki seneye yakın beden kendine gelemiyor.
Her 15-20 dakikada uyanıp bir canın hayatta kalmasını sağlıyorsun. Acıktı mı, tıkandı mı, hazımlı var, altı mı pişik oldu vs. Anlatamıyor çünkü sadece ağlıyor. Kolikse hele yandın.
Ameliyatlı doğum yaptıysan 2 seneye yakın acısı geçmiyor (bu abartı değil tam 7 kat kesik iyileşiyor), memeler emzirmeye alışırken acayip ağrıyor master vs durumları olursa daha zor. Sütün olmazsa ayrı dert hiperlaktasyon olursa ayrı dert. Memelerin sarkıyor, beden çatlıyor her tarafın toparlanmaya çalışıyor.
Eşle ilişki hamilelikle beraber değişiyor. Doğum sonrası da bebeğe alışma sürecinde yerine gelmesi 2 sene sürüyor.
Sabrın kalmıyor. En temel ihtiyaçlarını görmek lüks haline geliyor (tuvalet, beslenme, duş) anne olduktan sonra hasta bile olamıyorsun çünkü bakım vereceğin biri var sana muhtaç.
Eş yardım ederse, eve yardımcı ya da aileden birileri gelirse bile kafanı dinleyemiyorsun. Aman ya nolacak şunu yeriz diye geçiştiremiyorsun.
Sabrın tükenirse ilişkine de bebeğine de faydan olmuyor ve o sabır muhakkak tükeniyor.
Tatile bile gitsen tatil olmuyor mesela, bebeğin peşinde öncelikleriyle ilgileniyorsun. Lohusa depresyonuna girenler var hatta konular var keşke zamanı geri alsam diye. Herkes de içini öyle dökmez, anneliğe methiyeler düzer tıpkı “mükemmel ilişki instagram pozları” gibi içi başka onların.
Oğlumu dünyalara değişmem, eşimi çok seviyorum, biz 35+ ebeveyn olduk öncesinde yapsam bu kadar sabırlı ve mantıklı davranamazdım -ki ben dünyadaki en sabırlı 5 kişiden biri olabilirim-
Bunları göze alabiliyorsan bebek denemeye başla. Ben ilk defada gebe kaldım bu arada, üç beş sene olmaz nasılsa yaşım geç diyordum. O şokla bir süre kabul edememiştim. Olacağı varsa oluyor yani olmaz diye düşünme.