Bir arkadasimin dedigi aklima geldi guldum simdiArkadaşlarımlada ayda 1-2 kere görüşüyorum ama Allahtan görüştüklerim trip ne bilmeyen insanlar. Deşarj oluyorum olmasına da, ay boyu diğer taraftan atılan trip illallah ettiriyor.
Çocuk olduktan sonra ailelere bir şey oldu asıl. O kadar çocuk odaklı oldular ki, ne bizi dinliyorlar ne bizimle ilgili bir şey konuşuyorlar. Çocuğu doğuran benim, benim vücudum alt üst. Gece çocuk ağlıyor, uykusuz kalan eşim, işe uykusuz giden eşim. Niye sürekli ama sürekli çocuğun çişini kakasını kekini böreğini konuşuyoruz ki? Biz orada çocuğu oraya götürmek zorunda olan 2 insan gibiyiz. Elbette bizi de seviyorlar özlüyorlar. Ama attıkları taş ürküttükleri kuşa değmiyor.Bence bu kadar yabani olmak bana fazla geldi. hepimizin çocukları var. ben onu 2 saat görmesem özlüyorum. büyüyünce de bu değişmeyecek biliyorum. hele ki çocukları olsa aklımı kaçırırım. bir anne babanın sesinizi duymak sizi görmek istemesi en doğal sonuçlardan. zorunda mıyım lafı biraz ağır bence. konuşulan konuların içeriklerine takılıp kendinize gitmeme bahaneleri uydurmuşsunuz ama ne yüzünüzü görüyorlar ne telefon ediyorsunuz konuşacak konunuz kalmamış ki. neyden bahsedecekler çocuktan bahsedecekler.
Ay annemde bana buzdolabı der. Çok şükür eşimde buzdolabı da çatışma yaşamıyoruz.Oldu ...
Zaman artık 24 saat gibi değil zaten
Bi bakiyosun sabah bi bakiyosun akşam.
Herkesin apayrı sorunları var .
Valla annemde öyleydi
Kandil ara bayram ara yok biri askere gitcekmiş ara .
Artık bıktı söylemiyo :)
Ona gore ben gerçekten buzdolabiyim
Hahaha en güzeli ya, gerçekten özeti bu. Kendime yapacağım her şey, birini aramaktan daha önemli.Ben egoist bir insanim. Her işim bittikten sonra ararim sorarim.
Her iş derken yani ojem bile benim icin daha önemlidir.
Ay evet. Çocuklarının düğününü kiminle yapıcaksın diyor annemde. Sanki çocuklarım bin kişilik düğün salonunda düğün yapmak isteyeceklermiş gibi.Aynı benim annem.
Sürekli eşimin ailesini arayayım, çağırayım falan istiyor.
40'ından sonra pişman olursun, insan arar bulamazsın diyor.
Haftada 1 gitmesem kayınvalidemi zaten bende ararım. Ama gittiğim insanı arayıp ne diyeyim? Herkesin işi gücü var bide. Geçen abimi aradım, ben seni ararım güzelim sen yengeni ara bi dedi. Şimdi ikisini de aramıyorum. Abim içinde ikinci babam derim yani, o kadar severim. Ama sürekli direktif verilince ters tepiyor.Haftaiçi çalışıyoruz. 2 haftada 1 anne babama gideriz. Bazen 3 haftada 1.. Haftada 1-2 ararım..
Kv her gün görüyorum oğlumuza bakıyor. Yakında değilken de sürekli aramazdım. Haftada 1..
Kp hiç aramam..
Ablamlarla whatsapp tan yazışırız.
Teyze, hala, dayı bayramdan bayrama ziyaret ederim. Gitmezsem telefonda kutlarım..
Kimsenin dayatmasına gelemem. Hayat eskilerinki gibi değil artık..
Ay ilk aylarımda bende epeyce gezmiştim. Çok şükür elimi eteğimi yavaşça çektim. Oda tamamen eşim sayesinde, hiç sevmez oda çünkü. Ama gerçekten 1-2 kere gideyim desen kızının kınasından torunun sünnet düğününe, gelinin çeyiz düzmesinden hastalığına hapşırığına her şeye gidip geliyorsun.Bir arkadasimin dedigi aklima geldi guldum simdi
Kizcagiz fazlaca kalabalik bir aileye gelin oldu. Nasilsin iyi misin diye aradigimda demisti ki “ay dark nasil olayim,bugun nisanlaniyorlar gidiyorum,yarin dugunleri var gidiyorum,sonra cocuklari oluyor doguma gidiyorum,40i cikiyor ona da gidiyorum,bayramda gidiyorum,kandilde gidiyorum,hacca gidiyorlar ugurluyorum,umreye gidiyorlar ugurluyorum,donduklerinde yine gidiyorum,ölüyorlar ona da gidiyorum,sonra duasina gidiyorum bitmiyor bitmiyor”demisti
Uc gunde yildirdilar kadini
Sonrasinda insan “yeter ulayyn”seklinde isyan ediyorAy ilk aylarımda bende epeyce gezmiştim. Çok şükür elimi eteğimi yavaşça çektim. Oda tamamen eşim sayesinde, hiç sevmez oda çünkü. Ama gerçekten 1-2 kere gideyim desen kızının kınasından torunun sünnet düğününe, gelinin çeyiz düzmesinden hastalığına hapşırığına her şeye gidip geliyorsun.
Evet maalesef. Geçen kayınpederim 4 çocuk talebini iletirken bana “köyde kadınlar 10 çocuk doğurup inek güdüyorlardı. Bezleride ellerinde yıkıyordu” örneklendirmesini yaptı. Ne diyeyim ki? Eyvallah baba dedim. Ama bu kuşak farkı gönlümü yoruyor artık.eskiden çocuğa bakıp hem iş yapıp hem hizmet vardı büyüklere. üstelik çamasır makinesi bulaşık makinesi gibi hayatı kolaylaştıran aletler yoktu. o yüzden anlamamaları normal. günümüzde kolaylıklar var ama yine yetişemiyoruz. o yüzden söylenenleri çokta takmamak lazım. ben artık söylemiyorum çok takmıyorum
Galiba sorun “koca insan” olarak görülememekte. Bu “sen benim çocuğumsun. 50 yaşınada gelsen öylesin” meselesi hep bi akıl vermeye yönlendiriyor aileleri. Terslesem her uymayan konuda, üzülüyorum, yaşlanıyorlar. Böylede ben kendimi sorguluyorum.Ya annenizin dedikleri normal olabilir mi? En son kendinizi düşünün o zaman, nasıl mutlu olduğunuz değil, hal hatır sorup milletin gönlünü hoş etmek daha önemli olsun... Kim olsa ara, gel, ara, gel baskısını sürekli duysa, yapacağı varsa da yapmaz, boğulur. Hoş değil koca insanlara sürekli ne yapması gerektiğini söylemek. Nasıl çözülür bilmiyorum ama yapmak zorunda değilsiniz. Yapmayın da...
Elbette anne, baba kıymetlidir, kırıp geçirmeyin ama kendinizden taviz vererek de yaşanmaz ki... Eşimin ailesiyle (benim ailem hayatta değil) kırk yılda bir, bir araya geliriz, onlar da hemen başlarlar karşılarında 10 yaşında çocuklar varmış gibi şunu şöyle yapın böyle yapın demeye. 35 yaşındayım, 16 yaşından beri hayatımın sorumluluğu bende. Siz mi bileceksiniz neyi nasıl yapmam gerektiğini? İnsan, kırılmasınlar diye böyle demek istemiyor tabi. Kırk yılda bir olan bir olay, nasılsa bildiğimizi yapacağız diye pek takmıyorum ama yine de o an beni boğmaya yetiyor. Sizi düşününce, bu sürekli bir taciz gibi... Ben bir süre telefon ilişkilerine de ara verirdim mesela. Sade, basit, sakin bir hayat istiyorsunuz alt tarafı, onu da gereksiz sorumluluklarla boğmaya kimsenin hakkı yok.Galiba sorun “koca insan” olarak görülememekte. Bu “sen benim çocuğumsun. 50 yaşınada gelsen öylesin” meselesi hep bi akıl vermeye yönlendiriyor aileleri. Terslesem her uymayan konuda, üzülüyorum, yaşlanıyorlar. Böylede ben kendimi sorguluyorum.
Merhaba efendim.
Şehrin biraz dışındayım. Yeşillik, arnavut kaldırımı, sağda solda hayvan evleri olan, gayet nezih ve denizli bi bölge. Ben buraya bir adapte oldum, pir adapte oldum. Resmen huzura erdim. Şehrin içine geçipte hiçbir yere gitmek, kimseyle iletişime geçmek istemiyorum. Her haftsonu aileleri ziyarete geliyoruz 1 gün -ki aramızda 50 km var.- Ona bile erinir oldum. Çünkü trafikle o 50 km oluyor 150 km. Açıkçası gittiğimizde de bizim iyiliğimizden hoşluğumuzdan ziyade kızımı, onu nasıl yetiştirmem gerektiğini, konuşuyoruz/tartışıyoruz. Bu bi göreve döndü yani, özlemekle alakası yok.
Ben gidip gelmeye bile üşenirken her telefonda annemden “anneanneni/babaanneni aradın mı? Yengeni ara. Kayınvalideni hiç arıyor musun?” laflarını işitiyorum. Kayınvalidem, yengem, kayınpederim, bazı arkadaşlarım da aramadığım için tripli ve laf sokuyor tabi ki. Bende her seferinde “niye aramıyorsun” diyene çemkiriyorum. “Yahu adam, hamileyim canım burnumda. Evde iş bitmiyor. Boş her vakitte çocukla oynuyorum. Vizelerim geldi çattı, çayımı bile sorular eşliğinde içiyorum. Kocama ayırdığım vakit yetmiyor, siz ne söylenip duruyorsunuz?” diyorum. Ama sonuç aynı, hep aynı. “Her hafta gelin, haftanın 1 günü bize 1 günü diğer aileye gidin. Her hafta görüşsekte arayın. İşiniz olsa da arayın.”
Aramak zorunda mıyım? Gitmek, görmek, vefa göstermek, kendime ayırdığım için mutlu olacağım dakikaları başkasına ayırmak zorunda mıyım? Anneme göre olgun düşünmüyorum. Bunun açıklaması bu mu gerçekten? Hayat dediğimiz şey hep bi dayatma, mecburiyet ve kendinden çaldığınız zaman demek mi?
Başınız sağolsun, Allah rahmet eylesin.Elbette anne, baba kıymetlidir, kırıp geçirmeyin ama kendinizden taviz vererek de yaşanmaz ki... Eşimin ailesiyle (benim ailem hayatta değil) kırk yılda bir, bir araya geliriz, onlar da hemen başlarlar karşılarında 10 yaşında çocuklar varmış gibi şunu şöyle yapın böyle yapın demeye. 35 yaşındayım, 16 yaşından beri hayatımın sorumluluğu bende. Siz mi bileceksiniz neyi nasıl yapmam gerektiğini? İnsan, kırılmasınlar diye böyle demek istemiyor tabi. Kırk yılda bir olan bir olay, nasılsa bildiğimizi yapacağız diye pek takmıyorum ama yine de o an beni boğmaya yetiyor. Sizi düşününce, bu sürekli bir taciz gibi... Ben bir süre telefon ilişkilerine de ara verirdim mesela. Sade, basit, sakin bir hayat istiyorsunuz alt tarafı, onu da gereksiz sorumluluklarla boğmaya kimsenin hakkı yok.
Buraya alışınca insan “yemişim insanları, bana hayvanları gönderin” diyor vallahi. :)Benim için mahsuru yokyalnız yaşadığınız yer için yaptığınız tasvir beni benden aldı tam hayalim nasıl mutlu olacaksınız öyle davranin ben öyle yapıyorum kafam pırıl pırıl
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?