akşam sofradayız...bir süredir her şey tam sadece peçete getirmeyi unutuyorum..lazım olduğunda denizden getirmesini istiyorum...sızlana sızlana hep...mümkün olduğunca bana yaptırmaya çalışarak..akşam:
deniz

eçete
ben:ay yine unutmuşum annem kalk getir...
deniz: uff bi senedir ben getiriyorum(bir haftadır )
b :_ne olmuş biz bir takımız her şeyi birlikte yapıyoruz.ben de yemeği yapıyorum sofrayı kuruyorum yiyoruz topluyorum kaldırıyorum...sen de bir peçete getiriver..hem ben seve seve yapıyorum..
yine sızlanma...bir sene nakaratı...
b:ben de 2 senedir senin çantanı taşıyorum okula giderken(aslında 3 ama ağzımdan öyle çıktı)
istersen şöyle yapalım...şu peçete işini bir görev haline getirelim.sen peçeteyi getir ben de çantanı taşımaya devam edeyim....ya da peçete getirme işini de ben üstleneyim..ama çantanı artık sen taşı..
işine gelmedi..
peki şöyle de yapabiliriz...bir akşam peçeteyi kim getirirse sofraya ertesi gün diğerimiz çantayı taşısın...
bu söylediklerim yaşanırken elleri büyük bir su bardağı dolusu kompostonun içinde tanelerini alıp elleri kompostolu kompostolu üzerine akıta akıta ağzına götürmekte..
bu hareketin doğru olmadığını görgü kurallarına uymadığını daha önceden defalarca söylemiştim...yakın zamana kadar boş veriyordum hoş görüyordum evde yapsın yesin de içsin de diye....ama dışarıda yoktu...sonra sonra artık büyüdüğünü bir ortam içinde bulunduğumuzda böyle bir hareketin hiç hoş olmayacağını artık bir büyük gibi yiyebileceğini söyledim..yanında kaşığı da çatalı da var..komposto tanelerini bunlarla alıp yiyebilir.
bu arada tv kumandasını bir kaç zamandır ona kaptırdığımın farkındayım.yalnız izlediği şeylerden haberdarım...ben de izliyorum genelde onunla.derslerini aksatmadığı ve gözlerini fazlaca yormadığı sürece izin veriyorum.
mutfak toplanıp banyo suyu hazır olana kadar dağıttıklatrını toplamasını ve banyoya hazır olmasını istedim.(ki biliyordu banyo olacağını her pazar akşamı okul öncesi banyo akşamıdır.hafta içi terlediyse o başka ,yazın hemen her gün...bazen günde birden fazla)
banyo yapmıycam diye şiddetli bağırdı...dağıttıklarını da toplamıyacağını da....pek tabii bu konuşmalar yüksek sesle oluyor ikimiz tarafından..
bu gibi durumlarda babanın yokluğu...........bana ya da denize bizi sakinleştirecek bir ses.......
bir keresinde babanın resmine kızgınca peçete rulosunu fırlatmıştım...trajikomik mi?
böyle durumlarda üzerimi giyinir balkona çıkarım...göğe bakar derin derin nefesler alırım...kendimi sakinleştirmeye çalışırım..denize de lütfen bir yarım saat kadar benimle konuşma,sessiz kal.sakinleşmeliyim derim.
onu değil kendimi dinlemem lazım böyle anlarda....
zilli;beni giyinirken hayrola yolculuk mu var? demesin mi?
ben sessiz...balkona çıktım...bir süre sonra...y.odasına çekildim.yanıma gelmemesini birazdan içeri geleceğimi söyledim..denizden de başı havluya sarılı beklemisini istemiştim..
ne arada yıkadım onu şimdi yazarken tam net hatırlayamadım..saçlarını kurutmaya girecektim içeri...bir gece öncesi sabah 5 te uyanmış bir daha uyumamıştım..uyumuş kalmışım....
bir uyandım.hiii! oldum.hemen saç kurutmayı alıp içeri girdim sersem..deniz odayı toplamış.dağınık hiçbirşey bırakmamış...hiç bir zaman üzerinde masa örtüsü olmayan masamıza örtü bile sermiş.havlu serili yastıkta uyumuş..saçları da kurumuş...üzeri örtülü değildi ama....yatırdım birlikte yattığımız büyük yatağa.......
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................