Syleyemediiniz, bir kede gzyalarnzla anlattnz zamanlar oluyor mu?

Ayy canım benim bende en son dün ağladım yine hiç bir sebep yokken.Lise dönemimde sabah yatakta gözlerimi açar açmaz ağlardım hiç sebep yokken.Şimdide öyle aniden ağlayıveriyorum.
Dönem dönem herkes yaşıyo böyle duyguları:a015:
 
ağlamanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim
bir şarkı bir anı ufacık bir hayal nasılda gözyaşlarınızı akıtıveriyor gözlerinizden
ağlamak için mimik yapmanıza gerek kalmıyor gözlerinizi yumamıza
sadece uzaklara bakıp gözlerinden dökülen yaşları silmekle yetiniyorsunuz
en kötüsüde sizi anlayan insanların bulunmaması
yalnız kaldığınız her anda başınızı yastığa koyduğunuz her gece
gözyaşlarınızı durdurmaz oluyorsunuz
aslında bu psikolojik bir rahatsızlık
ileride derecede olmasada depresif bir durum
yaşadım çok iyi bilirim
en iyisi kendinizi telkin etmek başka uğraşlar bulmak
düşünmemeye çalışmak
yoksa işin içinden çıkamıyorsunuz :çok üzgünüm::çok üzgünüm:
 
evet her insan bunu ister ağlamayı ama ağlamayı becerebilmekte önemli..Kimi kolay ağlar kimi zor.
Bazen ağlamak zordur.
Geçen cumartesi içim sıkıldı bunaldım eşimden beni çıkarmasını istedim sağ olsun hiç kırmaz. Boğazı tepeden gören ıssız bir yere gittik.Oda şaşırdı nedenini merak etti tabii ama yoktu işte biz kadınlara olur ya öyle aniden.

yanlız kalmak ağlamak istedim o an.Kendimle başbaşa kalmak.Sen arabada otur konuşma hiç dedim anlayış gösterdi .Ah birde arada hadii hasta olucan demeseydi zorla 2-3 damla yaş geldi gözümden.
Bazen ağlamak zordur.
 
Bundan 3-4 sene öncesine kadar ağlayan bir insan değildim...
Yanlış anlaşılmasın ağlamak kötü değil asla....
Ama özellikle 3 yıldır sık sık ağlar oldum...
:çok üzgünüm:
 
daha bu sabah oturdum zırıl zırıl ağladım.. hem makyaj yapıyorum hem ağlıyorum.. işyerinde soranlara da eski bir komşumuz vefat etmiş dedim.. tövbe tövbe..
bazen oluyo işte hele bu aralar daha çok ağlama krizlerim tutuyo maalesef..
 
merak ettiğim biz bayanlar belli bi köşede ağlaya ağlaya rahatlıos acaba erkekler böle durumlarda napar :uhm:
 
benimde oluyor bazen hersey üst üste gelince ve her kücük sey bile olsa icime atinca sinirlerim bosaliyor birden - gözyaslarimi dindire bilene ask olsun.. :1no2:
agladiktan sonra sanki icimi dökmüs gibi oluyorum, rahatliyorum ... niye öyle oluyor hala anlamis degilim allah sonumuzu hayir etsin ..
 
önceden çok ağlardım
benle uğraşıp moralimi bozuyolar diye
eşimi uytur gider salonda ağlardım
kimseye çatamazdım hep susardım

sonunda başardılar istedikleri gibi oldum artık konuşuyorum

öyle sindirildimki
artık kuytu köşelerde bile göz yaşlarımı akıtamıyorum
rahatlayamıyorum
ağlamayı unuttum

ama herzman RABBİM den yardım diledim ona
yavaş yavaşta görüyorum
beni ağlatıp gülenler
şimdi ağlar durumda ve ben gülüyorum
inşlh ta hep güleceğim RABBİM yanımda olduğu sürece
 
bende bayram sabahlarini hic sevmem cünkü benim burada kimsem yok.cocuklar,anne bugün bayram neden gizli gizli agliyorsun derler.dis görüntümle icim cok farklidir.özellikle su durum beni cok üzüyor hatta icimi kemiriyor,annemleri yada ablalarimi aradigim zaman iki kelime konusup,oldu canim bisey diyomusun simdi isim var kapatmam lazim deyip baslarindan savuyorlar.bilemiyorum ama gurbette oldugum icinmidir bilmiyorum ama bunlari düsününce hickiriklarla agliyorum.onlarla sohbet etmeyi cok özledim.neyse canlari sag olsunda tek ben göremeyim.bunlarda benim icimdekiler.daha cok sey varda.su yaziyi yazarken bile burnumun diregi sizlayip gözlerim yas doldu.
 

canım ya inan benim bile burnmun direği sızladı
üzme kendini evliliğinde mutlumusun
evlatların hayırlımı
ne olrsa olsun onlar sana yetiyomu
gerisini boşver
ayakta dur dim dik
sana nasılsalar sende öyle ol
çünki aradığını bulamamak insanı yıkar
ARAYAN OLMA ARANAN OL!!!
 
sagol bm cim,napiyim buda benim icimdekiler iste.allahima sükür esimde cocuklrimda cok anlayislilar.evimde huzurluyum mutluyum ama özlemlerim cok ne yapayim::çok üzgünüm:
 
sagol bm cim,napiyim buda benim icimdekiler iste.allahima sükür esimde cocuklrimda cok anlayislilar.evimde huzurluyum mutluyum ama özlemlerim cok ne yapayim::çok üzgünüm:

bişi diimmi ablacım
özlemek bi acı
ama yakın olupta zararlarını görüp yıkılmak daha acı inan
gün gün evliliğini farkında olmadan zedeleiyolar
ben çok zor günler atlattım
hala var sorunlar
dicezki imtahan dünyası ALLAH sağlık versin beterinden korusun...sabreicez bu dünyanın üstü varsa altıda var herkes yaptıklarının hesabını bi gün vericek....
biz eşimle cok iyiz çok şükür ama başakalrıından dolayı ilk zamanlar cok küserdik birbirimize
ama büyüdük sanırımkaydirigubbakcemile3 öğrendik herkesin iç yüzünü ve dahada bağlandık birbirimize
 
Son düzenleme:
dogru diyorsun güzelim.zaralarini görüp üzülmek elbette cok aci ama birde onlarin üzüntülerinde yasadiklari sikintilarinda yanlarinda olamama dahada aci.gecen gün ablam diyorki,ne kadar güzel uzaktasin,herseyi görmüyorsun,duymuyorsun yerinde olmak isterdim diyor.bilemem belkide oda kendine göre haklidir.
 
bu cümleyi bende kullanmıştım biliyomusun yurt dışında bi yakınım var
eşim kabul etse orda yaşamayı isterdim dedim
inan böylesi daha acı daha zor
insanı öyle bezdiriyolarki herkesten vaz geçip uzaklara gitmek istiyosun
hem yuva kurmanız isteniyo hemde kurulunca farkında olmadan zedeliyolarr
eşlerin arasını hep üçüncü kişiler acıyo
bende sitres ile ilgili bi kitap vardı
bir kadını etkileyen olarların yüzdeleri yazıyodu
biliyomusun kadını %100 etkileyen il başta boşanma ardından evlat ölümü diye sırasıyla gidiyo
 
CAN DÜNDARDAN HARİKA Bİ YAZI


ARADA BİR ÇOK BUNALDIĞINIZDA OKUYUN..

Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı...

Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde..

Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"...

Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım...
Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum...

Ama " kendi ölümümüzü ve cenazemizi " düşünmemiz tavsiye ediliyordu...

Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an...
Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim...

Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız...

Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın...

O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün...

Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...

Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların
yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç
çaresizliğini yaşayın...

Bırakın canınız yansın,
bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz...

Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi...

Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini...

Akıllarından ve yüreklerinden geçen
cümleleri hayal edin...

Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım...

Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine...

Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini...

Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı...

Görüyordum işte "babaaaa..." diye ağlayan biricik oğlumu...

Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu per perişan...

Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu,
o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla...

Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi
hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını...

Kardeşlerim, akrabalarım
"çok erken gitti, doyamadı oğluna.." diyordu acıyan ses tonlarıyla...

Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı...

Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur.." diyordu...

Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.."
demek istedim hayal olduğunu unutup...

Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın...

Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide...

Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar...

Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim...

Almam gereken dersi ve mesajı almıştım...

Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum...

Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum...

Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik...

Biraz kendime geldikten sonra devam ettim
hayatımın en zor hayaline...

Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde
neler söyleyecekleri vardı..

Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında...

Onlarda bıraktığım izleri,
yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek
ben konuşturacaktım hayalimde...

İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak...

Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım...

Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin...

Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu...

Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti..
Ağlayacaktı aklına geldikçe...

Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar
sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları...

Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu...

"hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni...

Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle...

Bak mezuniyet törenimde de babasızdım...

Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine...

Diyecek canı yanarak bir köşede...

Sevgili eşim... Benim muhteşem hatunum...
Nasıl dayanır bensizliğe?...

O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana...

Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı...
Bir daha " Seni seviyorum " diyemeyecekti...
Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı...
Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne...
Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün...

Tek cümlesi takıldı o an içime;

" Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..."

Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak
mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla
kahrolduğum güzel insanlar...

Helaldi şüphesiz hakları...
Bilerek hiç kırmamıştım onları...

Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım....
Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak...
Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir
anlardan olsa gerek...

Diğerlerine geçmiyorum...

Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre
"diğerlerine" artık sizler de dahilsiniz...

Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza "ölmüş“ diye...

Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız...

Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi...

Oysa ki yazarın amacı "Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini" göstermekti...

Benim de öyle...

Lafı çok uzattım farkındayım...
Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek
kadar girintili çıkıntılı...

Ben o gün kurduğum o hayalle, canımın tüm yanmasına rağmen
YENİDEN DOĞDUM...

Bilgisayar diliyle "format attım hayatıma"...

Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim...

Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti...

Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı...

İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı...

Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence...

Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim...

Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki...

Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın...

LÜTFEN ARADA BİR,
BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN,
DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN...

Ölümün kime ve ne zaman geleceğini
Yüce Allah' tan başka bilen yok...

İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve
nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın,
ertelemeyin...

Bilerek - bilmeyerek
kırdığınız kalpleri tamir edin...

Sizi sevenlere ve sevdiklerinize
daha fazla zaman ayırın...

Ve en önemlisi;

VERDİĞİ-VERMEDİĞİ,
ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,
TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A....
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…