Toplumsal felaketlerden sonra normal hayata dönememek.

artemisia_gentileschi

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
10 Ekim 2020
169
732
53
Üzgünüm. İçim paramparça. İzmir depreminde yaşanan acıları, yarım kalan hayatları, eksik kalan aileleri ben aşamıyorum. İyi hissedemiyorum. Pırıl pırıl gençler. Ufacık yavrular. Düşünmek istemiyorum ama başaramıyorum. Keyif almak amacıyla yaptığım günlük sıradan şeyler bile, bir kahve içmek bile zul geliyor bana. İnanın duş almak bile gelmiyor içimden. O hevesle aldığım kıyafetlerin hiçbirine gitmiyor elim, bulduğumu zorla geçiriyorum sırtıma. İşe gitmek zorunda olmaya dahi isyan edesim var. Pazartesi sabah başımda dikilen vatandaşlara “derdin bu mu gerizekalı insanlar ölüyor şu an” dememek için kendimi öyle zor tuttum ki... Böyle bir felaketten sonra o insanlar hayatına nasıl devam edecek allahım nasıl... Okulundan izin alıp eve gelen ve ölen gençler, arkadaşına kahve içmeye gidip depreme yakalanan genç kadın, markette ölen insanlar, dişçide ölen insanlar... Günlük en basit, en sıradan hareketlerimiz. Anlık seçimlerimiz. Acaba salon yerine mutfakta oturuyor olsa kurtulacaklar mıydı. Ya da merdivene koşmasa küçükyumuk ailesi. Helim amca marketten ne alacaktı acaba. Durmuyor düşüncelerim. Biliyorum normal değil. Duyarsız bir insan olmak istemezdim asla, cadılar bayramı partisine katılmaktan bahsetmiyorum ama ben bu kadar güçsüz hissetmekten yoruldum. Beynim canımı yakıyor.
 
Herkesin bir kıyameti var. Ölüm var. Bunun bilincinde olmak gerek. Hayata onun bilincinde kıymet vermek gerek. Kıyafetten önce yaşamaya insanlara faydalı olmaya öncelik vermek gerek. Hepimiz bir şekilde öleceğiz hepimizin hikayesi yarım kalacak. Bugün ne yaptım, kimi mutlu ettim, kime faydam dokundu, daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeliyiz. Bir tebessüme sebep olabilirsek ne mutlu bize. Rabbim kardeşlerimizin ve bizim imtihanlarımızı kolaylaştırsın..
 
Geçen bi tanıdık aracılığı ile sosyal medyada olmayan enkazla ilgili bir görüntü ulaştı elime. Durum görünenden çok daha vahim. Videoyu izlediğimden beri yaşama amacımı sorguluyorum. Ne yaptık ne sığdırabildik şu hayatımıza diye. Hayat bir anlık malesef bende sizinle aynı durumdayım. Çok zor bi travma. İzmirde değilim ama buradan o acıyı hissedebiliyorum
 
Hepimizin başı sağolsun🥺 Çıkarılan her bir cansız beden için canımdan can gitti. 21 yıl önce yaşanan depremden hiç ders alınmamış. Hiç fark yok, aynı kaos, aynı ihmalkarlık yüzünden aynı ölümler. Aynı deprem Japonya’da olsaydı bir kişinin bile burnu kanamazdı. Çok üzgünüm.
 
Geçen bi tanıdık aracılığı ile sosyal medyada olmayan enkazla ilgili bir görüntü ulaştı elime. Durum görünenden çok daha vahim. Videoyu izlediğimden beri yaşama amacımı sorguluyorum. Ne yaptık ne sığdırabildik şu hayatımıza diye. Hayat bir anlık malesef bende sizinle aynı durumdayım. Çok zor bi travma. İzmirde değilim ama buradan o acıyı hissedebiliyorum

Hikayeler öyle keşkelerle dolu ki. Birçok kurbanla uzaktan da olsa ortak tanıdıklar var. O geride kalan aile fertleriyle bir saniye dahi empati yaptığımda yaşadığım hüznü anlatamam. Anlatıp kimseyi üzmek de istemiyorum. Kimse böyle bir acıyla sınanmasın.
 
0DA025B7-E6D9-447C-9221-ECF74AF37EB7.webp
 
Üzgünüm. İçim paramparça. İzmir depreminde yaşanan acıları, yarım kalan hayatları, eksik kalan aileleri ben aşamıyorum. İyi hissedemiyorum. Pırıl pırıl gençler. Ufacık yavrular. Düşünmek istemiyorum ama başaramıyorum. Keyif almak amacıyla yaptığım günlük sıradan şeyler bile, bir kahve içmek bile zul geliyor bana. İnanın duş almak bile gelmiyor içimden. O hevesle aldığım kıyafetlerin hiçbirine gitmiyor elim, bulduğumu zorla geçiriyorum sırtıma. İşe gitmek zorunda olmaya dahi isyan edesim var. Pazartesi sabah başımda dikilen vatandaşlara “derdin bu mu gerizekalı insanlar ölüyor şu an” dememek için kendimi öyle zor tuttum ki... Böyle bir felaketten sonra o insanlar hayatına nasıl devam edecek allahım nasıl... Okulundan izin alıp eve gelen ve ölen gençler, arkadaşına kahve içmeye gidip depreme yakalanan genç kadın, markette ölen insanlar, dişçide ölen insanlar... Günlük en basit, en sıradan hareketlerimiz. Anlık seçimlerimiz. Acaba salon yerine mutfakta oturuyor olsa kurtulacaklar mıydı. Ya da merdivene koşmasa küçükyumuk ailesi. Helim amca marketten ne alacaktı acaba. Durmuyor düşüncelerim. Biliyorum normal değil. Duyarsız bir insan olmak istemezdim asla, cadılar bayramı partisine katılmaktan bahsetmiyorum ama ben bu kadar güçsüz hissetmekten yoruldum. Beynim canımı yakıyor.
Çünkü vicdan sahibisiniz. İyi ki böylesiniz.

Normalde haber izletmem. Çocuklarımı <6 ve 8 yaş) yanıma alıp Ayda ile ilgili videoları izlettim. Bu acıyı kısmen de olsa yasasınlar görsünler istedim. Saklamadan ağladım izlerken. Annelerinin tanımadığı Bi yavruya agladıgını görsünler istedim. Hayat sadece güzelliklerden ibaret değil. Felaketler yaralanma sabır ölüm. Belki bizlerin de basına gelecek. Belki gelmeyecek ama baskaları için endise etmek, üzülmek, sevinmek, empati kurabilmek hepsi bizi insan eden değerler.
 
Keske bende orada olabilseydim elimden geldiğince yardım etseydim, hic bisey yapamazsam yemek dagitip çocuklarla oynayıp bir anlık gulumsetebilseydim, enkaz altından çıkan minik patileri sahiplenebilseydim..
Çok üzgünüm çok, icim yanıyor. Her videoda ağlama krizlerine giriyorum.
Ama bunuda unutacağız 99 depremi, van depremi gibi.. hatta bu yılın başında elazığ depremi olmuştu değil mi? Sonrasında kalbimizi acıtan onlarca şehit haberi.. hepsinin acısı geçti ama o günden bugüne ne yaptik hayatımızda önemli olan o bence..
Keske yarından itibaren tüm Turkiyedeki hasarlı binalar boşaltılsa, sağlam evler yapılsa güvenle otursak.. en azindan birde depremde ne yapmalıyız diye düşünmek zorunda kalmasak..
Cokmu zor sağlam bina yapmak?
 
Aynı durumdayız..O Küçükyumuk ailesinin aile fotoğrafı beni bitirdi,o minicik yavrunun fotoğrafları...Gencecik hayatlar,o fotoğraflarındaki gülüşleri,eşyaları...O kurtarılan evcil hayvanlar..Hele bi tane muhabbet kuşu vardı,hala unutamıyorum..Dua ediyorum “bir daha olmasın bir daha yaşamayalım bunları beterinden koru Allah’ım” diye ama ilk defa yaptığım bi duaya inanamıyorum...
 
17 agustosu merkezinde yasadim
Inanin bizler icin hic bir zaman gecmiyor gecmedi. 17 agustos oncesi ve sonrasi.
Ama hayat akiyor. Yavas yavas. Once o yil bitiyor. Sonra bir bakmissin 5 10 yil gelmis gecmis
Simdi herkes icin cok taze
Ama yasamayanlar unutacak. Alisacak.
Sonra orda evsiz kalanlar ev tutacak. Ise geri donecek. Terapi alacak. Okul sinav derken....
Depremin acisi cok tuhaf. Senin acin olmasada hissediyorsun helede yasadigin yerdeyse iyi olduguna utaniyorsun.
En kotusu ne olu ne diri bulunamayanlar. O aileler bile yarimda olsa hayata devam etmis. Benim canimi en cok onlar yakiyor.
Hic yasamamis olmak. Bilmiyorum nasil olurdu. Deprem benim yumusak karnim. En gecmeyen yaram. Ama oyle boyle devam ediyor.
 
Hikayeler öyle keşkelerle dolu ki. Birçok kurbanla uzaktan da olsa ortak tanıdıklar var. O geride kalan aile fertleriyle bir saniye dahi empati yaptığımda yaşadığım hüznü anlatamam. Anlatıp kimseyi üzmek de istemiyorum. Kimse böyle bir acıyla sınanmasın.
Amin amin amin. Biz bu travmaları malesef her beş yılda bir yaşıyoruz ama ders alıyormuyuz hayır. Tv kanalları enkazdan çıkarılanları haber yaptı primini kazand geçti bugun neyi konuşuyorlar amerikan seçimlerini ve insanlar bunu normal karşılıyor. Sanki izmirde insanlar kasım soğuğunda sokakta değilmiş gibi unutup devam ediyorlar. Sanki amerikanın seçimlerinin bize bi çıkarı var. Neden mütaahitleri sorgulamıyoruz neden medyanın sesi çıkmıyor neden neden neden. İnsanların durumu ise daha da vahim apartmanlarına çürük raporu verildiği halde yıkım kararı alamıyorlar ve ev dedikleri yerler mezarları oldu. İşin en ciddi tarafı ise çürük raporu olduğu halde ne belediye ne bakanlık bişey yapmamış. Bir taraf insanların acısından siyaset yapıyor bi taraf ölenleri geri getirecekmiş gibi ev vericem para vericem diyor. Ben artık hayretle izliyorum olanı biteni. Kahroluyorum. İstanbulda yaşanacak bi depremden sonra türkiyede depremzede olmayan insan kalmayacak. O zaman nasıl sarılacak bu yaralar? 17 apartmanın 5 tanesini daha hala bitiremediler tam anlamı ile istanbulda binlerden bahsediliyor bu apartmanlar içinde ölecek insanların hesabını kim verecek neden hala bir arpa boyu yol alamadık bilmiyorum. Aşırı doluyum bu konuda.
 
Ben de kaç gündür sürekli bunu düşünüyorum. O insanların o an ne hissettiğini düşünüyorum sürekli. Enkaz altında Çocukların nasıl korktuğunu, annelerinin kendinden çok yanında ya da ötesinde olup göremediği yavruları için nasıl çaresizce çırpındığını.. kendimi bir an düşününce bile nefesim kesiliyor. Ne kadar büyük bir acı. Geride kalanların belki türlü pişmanlıkları. Oraya gitmeseydim. Şurda durmasaydı düşünceleri... Çok üzgünüm çok.
 
Haberde bu :(
Tüm dünyada 2020 yılında depremlerde toplam 198 kişi hayatını kaybetti. Bu can kayıplarının 160'ı Türkiye'de yaşandı. Şu ana kadar 110 canın yitirildiği İzmir depremi 2020 yılında açık ara en ölümcül deprem olarak kayıtlara geçti
 
17 agustosu merkezinde yasadim
Inanin bizler icin hic bir zaman gecmiyor gecmedi. 17 agustos oncesi ve sonrasi.
Ama hayat akiyor. Yavas yavas. Once o yil bitiyor. Sonra bir bakmissin 5 10 yil gelmis gecmis
Simdi herkes icin cok taze
Ama yasamayanlar unutacak. Alisacak.
Sonra orda evsiz kalanlar ev tutacak. Ise geri donecek. Terapi alacak. Okul sinav derken....
Depremin acisi cok tuhaf. Senin acin olmasada hissediyorsun helede yasadigin yerdeyse iyi olduguna utaniyorsun.
En kotusu ne olu ne diri bulunamayanlar. O aileler bile yarimda olsa hayata devam etmis. Benim canimi en cok onlar yakiyor.
Hic yasamamis olmak. Bilmiyorum nasil olurdu. Deprem benim yumusak karnim. En gecmeyen yaram. Ama oyle boyle devam ediyor.

Hiçbir acı birbiriyle kıyaslanmaz ama deprem bambaşkaymış. En kötüsü de enkaz altında umutsuzca beklediklerini ve yavaş yavaş öldüklerini düşünmek. 21.yüzyılda hala doğa karşısında bu kadar aciz oluşumuz! Enkazı elleriyle tırnaklarıyla kazımak zorunda kalan ve yetişemeyen gönüllüler. Depremden saatler sonra bile yakınlarının konuştuğu ama en sonunda cansız bedenine ulaşılan insanlar. Çok yazık.
 
Köfte ve ayran istiyor bir bebek ama annesi ona bir daha köfte yapamayacak ve bu öyle ağır ki sabahtan beri buna ağlıyorum sadece buna kızlarıma bakıp içimden hep ağlamak geldi. Bu yaşananlar çok ağır. Annesiz kalan yavruların hesabını bu ağır yükün ağırlığını kim alacak kim verecek. Biz bir süre sonra normal hayatımıza devam edeceğiz ya onlar. Kızlarım doğduğundan beri bana bir şey olursa kızlarıma kim bakar dedim hep hep hep bu depremle bir kez daha dedim kş bana birşey olsa meleklerime ne olur? Ölüme ne kadar yakınız aslında ve ne kadar uzakmış gibi yaşıyoruz. Kırıyoruz kızıyoruz yoruluyor yoruyoruz gerek var mı acaba? İşte bakalım gidiyor insanlar hayatlar bir bir. Hiii birde işi magazine dökenler var. Acıya saygı duymadan acılı insanlara soru soyuyorlar ne yaşadınız? Ne hissettiniz? Sonra boy boy küçük bebeklerin yıllar sonra isterlerse bulabilecekleri fotoğraflar yayınlanıyor. Kimsenin hayatını düşünen yok. Ölen öldüğü ile kalıyor kalan acıları ile. Çok ağır ben aklıma o bebeğin annesini çağrışını nasıl unuturum bilmem.
 
Back
X