- 3 Eylül 2025
- 22
- 26
- 3
- 21
- Konu Sahibi alexandra vaselyeva
- #1
Merhabalar, uzun zamandır uzaktan takip ettiğim; fikirlerine ve bakış açılarına güvendiğim insanları barındıran bir topluluk burası. Umarım sizleri çok sıkmadan derdimi anlatabilirim. Şimdiden herkese teşekkür ediyorum.
22 yaşındayım. En son kendi hayatımı ne zaman yaşadığımı hatırlayamıyorum. Dini konulara hiç girmeden üstten anlatacağım, yasak olduğunu biliyorum. Uzun zamandır maruz kaldığım baskılar var. Düşüncelerim, sevdiğim kişi veya fikirler, belirli bir giyim tarzını benimseme, belli kurumlarda kalma/kalmama... Derinlere inmiyorum, anladığınıza eminim. Bu baskılar sonucu şu anda etkilerini yaşadığım psikolojik sıkıntılar çekiyorum maalesef. Üniversiteyi kazanmam da bu sebepten dolayı oldukça gecikti. Bu sene kazandım. Hem de İstanbul'da çok istediğim güzel bir devlet üniversitesinde. Bilerek tüm tercihlerimi aile evinden uzağa yazdım. Uzağa gideceğim diye üzülüyorlar. Ama gerçekten uzağa gideceğim için mi üzülüyorlar? Bu soruyu sık sık düşünürdüm zaten ama bugün annemin benimle yaptığı konuşma sanki bana cevabı da verdi. Ne olursa olsun belli bir çizgiyi (dini kurallardan bahsediyor) aşmamam gerektiğini, benim dik başlı ve asi olduğumu ; bundan dolayı da beni gönderme konusunda tereddütleri olduğunu söyledi. Aslında üzüntülerinin gitmem değil de, beni kontrol edememe düşüncesi olduğunu anladım. Ben asi veya dediğim dedik biri olmadım. Keşke olsaydım diyorum, orası ayrı. Mesela şu an onların istedikleri gibi bir hayat yaşıyorum, giyiniyorum, konuşuyorum ve hatta yiyorum :) Asi olarak görüldüğüm konular genelde kadın hakları veya insanların cinsel yönelimlerine saygı duymam. Bir fenomen hayat görüşünü değiştirip farklı bir yöne geçiyor diyelim ,aklıma gelen en yakın örnek bu oldu, çok şaşırıyor ve kızıyorlar. Ben de onlarla ister istemez tartışıyorum. Kadınların bedeni üzerinde söz sahibi olamayacağımızı, insanların dilediği gibi yaşamaya hakkı olduğunu ve bu tarz cümleleri kullanıyorum. Bu sefer bana ''sen de kesin öyle olacaksın'' diyorlar. ''Öyle'' olmak ne demek ki?
Ben bilerek farklı bir şehir seçtim, kendimi gerçekleştirmek için. İstediğim gibi rüzgarı hissedebilmek için. Biliyorum ki o rüzgarı hissetmemin bedeli bana aile yalnızlığı olarak geri dönecek. Şu anda da yalnızsın zaten diyeceksiniz, haklısınız. Sanırım ailemi diğer baskıcı ailelerden bir nebze de olsa ayıran şey dini konular harici aramızda hiçbir sorun olmaması. Önceden bunu kaybetmeye hiç cesaret edemezdim ve kendimi ''belki benim ömrüm çok uzun olmaz, belki de bu hayatta çok yaşamam'' diye avuturdum. Ama artık yapamıyorum. Gülerken, konuşurken hep bir şeyler yarım sanki. Aslında o kadar çok sorum var ki, konudan konuya atlıyorum, özür dilerim bunun için. İçim karmakarışık. Babam geçenlerde kahvaltı yaparken okulumu bir sene dondurup donduramayacağımı sordu. Nedenini sorduğumda ise bana güvenmediğini, ibadetlerimi tamamen yerine getirmediğimi ve eğer uzağa gidersem daha da uzaklaşacağımı söyledi. Üniversiteyi kazanmak için ailemden hiçbir destek almadım, kitaplarımı ve gerektiği zamanlarda özel öğretmen desteğini günübirlik işlerde çalışarak kendim sağladım. Güneş doğmadan kalkıp gece yarılarına kadar çalıştım. Bu rutini 3 sene tekrar etmek zorunda kaldım. Kazandığım ilk sene göndermedi, sonralarında ben istediğim gibi bir puan yapamadım, bu sene ise hiç sormadı. Tercihleri yanında yaptım, sonuçlar yanında açıklandı (ki ilk on bin içindeydim sayısalda), herkes kutlarken bulunduğum odadan çıkıp gitti. Benimle konuşmak istediği konu yurt işleri, maddi olarak nasıl bir yol izleyeceğim değildi; göndermemekti. Baştan okuyunca sanırım ailemi diğer baskıcı ailelerden bir nebze de olsa ayıran şey dini konular harici aramızda hiçbir sorun olmaması kısmı absürt geldi ya.
Kapıdan çıktıktan sonra aynı kişi olmayacağımı, aile içinde zaten az olan kredimin neredeyse sıfıra ineceğini biliyorum; bile bile de lades diyorum. Kendime nasıl yetebilirim, olduğum kişiyle mutlu olmayı ve seçimlerimin ağırlığını da güzelliklerini de sırtlanmayı nasıl başarabilirim?
22 yaşındayım. En son kendi hayatımı ne zaman yaşadığımı hatırlayamıyorum. Dini konulara hiç girmeden üstten anlatacağım, yasak olduğunu biliyorum. Uzun zamandır maruz kaldığım baskılar var. Düşüncelerim, sevdiğim kişi veya fikirler, belirli bir giyim tarzını benimseme, belli kurumlarda kalma/kalmama... Derinlere inmiyorum, anladığınıza eminim. Bu baskılar sonucu şu anda etkilerini yaşadığım psikolojik sıkıntılar çekiyorum maalesef. Üniversiteyi kazanmam da bu sebepten dolayı oldukça gecikti. Bu sene kazandım. Hem de İstanbul'da çok istediğim güzel bir devlet üniversitesinde. Bilerek tüm tercihlerimi aile evinden uzağa yazdım. Uzağa gideceğim diye üzülüyorlar. Ama gerçekten uzağa gideceğim için mi üzülüyorlar? Bu soruyu sık sık düşünürdüm zaten ama bugün annemin benimle yaptığı konuşma sanki bana cevabı da verdi. Ne olursa olsun belli bir çizgiyi (dini kurallardan bahsediyor) aşmamam gerektiğini, benim dik başlı ve asi olduğumu ; bundan dolayı da beni gönderme konusunda tereddütleri olduğunu söyledi. Aslında üzüntülerinin gitmem değil de, beni kontrol edememe düşüncesi olduğunu anladım. Ben asi veya dediğim dedik biri olmadım. Keşke olsaydım diyorum, orası ayrı. Mesela şu an onların istedikleri gibi bir hayat yaşıyorum, giyiniyorum, konuşuyorum ve hatta yiyorum :) Asi olarak görüldüğüm konular genelde kadın hakları veya insanların cinsel yönelimlerine saygı duymam. Bir fenomen hayat görüşünü değiştirip farklı bir yöne geçiyor diyelim ,aklıma gelen en yakın örnek bu oldu, çok şaşırıyor ve kızıyorlar. Ben de onlarla ister istemez tartışıyorum. Kadınların bedeni üzerinde söz sahibi olamayacağımızı, insanların dilediği gibi yaşamaya hakkı olduğunu ve bu tarz cümleleri kullanıyorum. Bu sefer bana ''sen de kesin öyle olacaksın'' diyorlar. ''Öyle'' olmak ne demek ki?
Ben bilerek farklı bir şehir seçtim, kendimi gerçekleştirmek için. İstediğim gibi rüzgarı hissedebilmek için. Biliyorum ki o rüzgarı hissetmemin bedeli bana aile yalnızlığı olarak geri dönecek. Şu anda da yalnızsın zaten diyeceksiniz, haklısınız. Sanırım ailemi diğer baskıcı ailelerden bir nebze de olsa ayıran şey dini konular harici aramızda hiçbir sorun olmaması. Önceden bunu kaybetmeye hiç cesaret edemezdim ve kendimi ''belki benim ömrüm çok uzun olmaz, belki de bu hayatta çok yaşamam'' diye avuturdum. Ama artık yapamıyorum. Gülerken, konuşurken hep bir şeyler yarım sanki. Aslında o kadar çok sorum var ki, konudan konuya atlıyorum, özür dilerim bunun için. İçim karmakarışık. Babam geçenlerde kahvaltı yaparken okulumu bir sene dondurup donduramayacağımı sordu. Nedenini sorduğumda ise bana güvenmediğini, ibadetlerimi tamamen yerine getirmediğimi ve eğer uzağa gidersem daha da uzaklaşacağımı söyledi. Üniversiteyi kazanmak için ailemden hiçbir destek almadım, kitaplarımı ve gerektiği zamanlarda özel öğretmen desteğini günübirlik işlerde çalışarak kendim sağladım. Güneş doğmadan kalkıp gece yarılarına kadar çalıştım. Bu rutini 3 sene tekrar etmek zorunda kaldım. Kazandığım ilk sene göndermedi, sonralarında ben istediğim gibi bir puan yapamadım, bu sene ise hiç sormadı. Tercihleri yanında yaptım, sonuçlar yanında açıklandı (ki ilk on bin içindeydim sayısalda), herkes kutlarken bulunduğum odadan çıkıp gitti. Benimle konuşmak istediği konu yurt işleri, maddi olarak nasıl bir yol izleyeceğim değildi; göndermemekti. Baştan okuyunca sanırım ailemi diğer baskıcı ailelerden bir nebze de olsa ayıran şey dini konular harici aramızda hiçbir sorun olmaması kısmı absürt geldi ya.
Kapıdan çıktıktan sonra aynı kişi olmayacağımı, aile içinde zaten az olan kredimin neredeyse sıfıra ineceğini biliyorum; bile bile de lades diyorum. Kendime nasıl yetebilirim, olduğum kişiyle mutlu olmayı ve seçimlerimin ağırlığını da güzelliklerini de sırtlanmayı nasıl başarabilirim?