Tüp Bebek Sürecinde Yaşananlar

merhaba benim eşimdede azosperm sorunu var dün bahçeci kliniğine mustafa beye gittik ve hiç bekletmeden tedaviye baslattı martın 3-4 ü gibi adet olacağım o güne kadar 1 haftalık enfeksiyon ilacı ve sürekli kullanmak kosuluyla vitamin verdi sonra adetimin 2. günü tekrar gidip 15 günlük diğer tedavi sürecine geçeceğiz Martın 20 si gibide eşim ameliyat olacak eger bulunursa benden yumurta toplanacak aynı zamanda rahim filmi istemedi İnşallah Rabbim isteyen herkese bebeğini kucağına almayı nasip eder.

teşekkür ederim bilgilerin için...başka hiçbişey yapmadın mustafa beyemi gittiniz yani direk?başka aşamalardan gecmedinizmi?mustafa bey umut tüp bebek merkezindeydi dimi?:KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43:
 
teşekkür ederim bilgilerin için...başka hiçbişey yapmadın mustafa beyemi gittiniz yani direk?başka aşamalardan gecmedinizmi?mustafa bey umut tüp bebek merkezindeydi dimi?:KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43::KK43:

canım biz bu durumumuzu öğreneli 1 sene oldu.Eşim bu süre içerisinde çapaya ve özel olarak emre bakırcıoğluna gitti yapılacak bir şey olmadığını söylediler ve tüp bebege yönlerdiler. Arkadaşımda mustafa beyin hastasıydı ve suan bebeğini kucağına aldı cok araştırdım ve mustafa beyın gerçekten bu konuda çok iyi olduğunu öğrendim.ilk denememiz olacak inşallah üzülmem. mustafa bey fulya tüp bebek merkezinde.
 
size burdan güzel haber vermeyi çok ama çok isterdim fakat 10. günüm ve sıfırı çektim arkadaşlar tedviye başlıycak olanların ALLAH yardımcısı olsun bekleyenlerede RABBİM sabır versin

işallah rabbim ikincide yüüzünü güldürsün tez zamanda hayırlı sağlıklı evlatlar versin ..aminn senin senin sorun neydi canım özel yaptığın bir şey varmı..
 
Kısırlık hiç kimsenin kendisi için düşünmediği ancak her on çiftten birinin yaşadığı bir problemdir. Stres kısırlığın hem sebebi hem de sonucu olabilir. Biz hekimler hastalarımızı tedavi ederken mutlaka stres faktörünü hesaba katmak zorundayız, stresi en aza indirmek hem tedaviyi kolaylaştırır, hem de başarının yüksek olmasını sağlar.

Kısır çiftlerde stres birden fazla sebeplidir. Öncelikle eşlerden kısırlık sebebi kendinde olan "neden ben" sorusunu kendine sorar, bir piyango çekilmiş ve kötü kart ona çıkmıştır. Daha zorlu bir psikolojik yük ise aile içi baskılar ve bitmek bilmez sorulardır, özellikle anne baba kayınvalide ve kayınpeder Türkiye koşullarında genelde işin içine karışmakta ve çift için önemli bir stres kaynağı olmaktadır.

Tedavi sırasındaki beklentiler ise değişik bir stres kaynağıdır. Kaç yumurtam oluşacak, döllenecekler mi acaba ve en önemli soru "bu ay hamilelik oluşacak mı?" özellikle transferden gebelik testine kadar geçen 12 günde çiftin sabırlarının neredeyse son noktalarına gelmesine neden olur.

Peki bu konuda tüp bebek merkezlerine ne görevler düşmektedir?

Öncelikle hastalarımızla aynı dili konuşabilmeli, konuşulması zor olan kısırlık konusunda onları tam olarak anlamalı ve ne demek istediğimizi anladıklarından kesinlikle emin olmalıyız. Bu da ancak hastalarımıza yeterli zamanı ayırmamızla mümkün olur. Tedavi programlarının basitleştirilmesi diğer önemli bir noktadır. Tedavi süresini kısalması, hastaların merkezde kaybettiği zamanın – özellikle bekleme süresinin - azaltılması, ilaçların kolay uygulanabilir ve yan etkilerinin olmaması, yapılan operasyonların genel anestezi altında tamamen ağrısız gerçekleşmesi hasta stresini büyük ölçüde azaltmaktadır.

En önemli stres faktörünün tedavinin başarısız sonuçlanması olduğunu dikkate alırsak, başarının yüksek olmasının stresi azaltmada çok önemli olduğu bir gerçektir. Son yıllarda bilim ve teknolojideki gelişmeler sonucu artık hastalarımızın büyük bir çoğunluğu evlerine bebekle dönebilmektedir, bunun bilinmesi de tedavi başındaki başarısızlık stresini en aza indirmektedir.

Sebebi ne olursa olsun stres azaltıldığı taktirde gebelik başarısının arttığı bilinmektedir. O taktirde bunu sağlamak üzere yapılabilecek en önemli hamle kısır çiftlerin tedavilerinin yapıldığı ortamları onların tedavi streslerini ortadan kaldıracak hatta mümkün olduğunca bu tedaviyi ‘keyifli’ bir hale getirmektir. Dünyada bu konu düşünülmüş ve ideal çözüm olarak sadece kısır çiftlere hizmet veren özel merkezler açılmıştır. Başka hastaların olması – özellikle gebelerin – kısır çiftleri bekleme odasında olumsuz olarak etkilemektedir. Ayrıca kısır çifte hizmet veren sağlık personelinin de bu konuda özel olarak eğitilmiş ve tecrübeli olması gerekmektedir. Bu tip özel merkezlerin en önemli yanı hastaneye benzememesi renkli rahat ortamlarının olması, asla hastane kokusunun olmayışı ve sanki bir arkadaşının bürosunu ziyarete geliyormuşcasına bir atmosferin yaratılmasıdır.



Kaynak:EUROFERTIL Tüp Bebek Merkezi Kısırlık ve Stres - EUROFERTIL Tüp Bebek Merkezi
 
$laparas.jpg

Laparoskopik uygulamalar tanısal ve tedavi edici veya cerrahi laparoskopik uygulamalar olmak üzere ikiye ayrılır.

Tanısal laparoskopi

Günümüzde tanısal laparoskopi eski değerini kaybetmiş ve giderek daha az yapılan bir uygulama haline gelmiştir. Tanım olarak öyküsünde ve muayenesinde herhangi bir anormallik olmayan bir kadına kısırlığın nedenini ortaya koymak amacıyla yapılan laparoskopidir. Öyküsünde sonradan başlayan şiddetli adet ağrıları, ilişki sırasında ağrı, pelvik cerrahi (kist veya myom alınması, dış gebelik çıkarılması gibi), cinsel yolla bulaşan enfeksiyon (bel soğukluğu, klamidya, pelvik infalmatuvar hastalık gibi), rahim içi araç kullanımı olmayan bir kadında muayene ve ultrason bulguları ve rahim filmi (HSG) de normal ise laparoskopi yapıldığında görülebilecek kayda değer herhangi bir hastalık olmayacaktır. Böyle bir durumda laparoskopide hafif endometriosis, hafif yapışıklıklar, veya tüplerde tıkanıklık görülme olasılığı vardır. Rahim filminde tüpleri açık olan bir kadında laparoskopide tüplerin tıkalı görülmesi çok nadirdir ve genellikle işlem sırasında tüplerde olan bir kasılma (spazm) nedeniyle olur. Hafif yapışıklıklar ve hafif endometriosisin ne derecede kısırlık nedeni olduğu ve tedavinin ne derecede faydalı olduğu tartışmalıdır. Bu bulguların görüldüğü olgularda tedavi nedeni açıklananmamış kısırılıktaki gibidir. Tanısal laparoskopi kapsamından değerlendirilebilecek diğer bir girişim ise hidrolaparoskopidir. Burada genel anestezi kullanılmaz. Vajenin üstünden ine bir iğne yardımı ile karın boşluğuna girildikten sonra su verilerek tüpler, yumurtalıklar ve pelvis peritonu (karın içi zarı) değerlendirilir. Tanısal laparoskopi bağlamında bakıldığında hidrolaparoskopinin vereceği bilgilerin çifte olan yaklaşımı değiştirmeyeceğinden yapılma endikasyonu çok tartışmalıdır.

Muayene ve görüntüleme teknikleri ile saptanan bir hastalığın tedavisi veya hastalıklı organın alınmasına yönelik olarak yapılan laparoskopik uygulamalardır.

Gebe kalabilirliği artırmak amacı ile yapılan laparoskopik uygulamalar

Adezyolizis, salpingostmi, ve fimbrioplasti: Daha önceden geçirilmiş enfeksiyonlar veya pelvik cerrahi genellikle tüp ve yumurtalığın ilişkisini bozan yapışıklıklara yol açar. Yapışıklıkların ince ve teknik olarak açılabilecek durumda olmaları durumunda adezyolizis adı verilen laparoskopik yapışıklık açma işleminden fayda görülebilir. Tüp ve yumurtalıklar arasındaki normal anatomik ilişkinin tekrar sağlanmasından sonra kadının yaşı ve ek kısırlık faktörlerinin olup olmamasına bağlı olarak %30-60 arasında gebelik oranları bildirilmiştir. Yapışıklıkların çok yoğun olduğu durumlarda açılma işlemini takiben tekrar yapışma olasılığı yüksek olduğundan gebelik oranları düşüktür. Laparoskopi sırasında kapalı olan tüplerin de açılma olasılığı vardır. Özellikle karın boşluğuna açılan kısmından tıkalı olan tüpler (hidrosalpinks) salpingostomi adı verilen bir işlem ile açılabilir. Tüpün iç tabakasının hasarı durumuna, tüpün çeperinin kalınlığına ve çevre yapışıklıkların varlığına göre tekrar kapanma oranları %30-100 arasında ve gebelik oranları da %10-70 arasında değişir. Tüplerin açılmasının olanaksız olduğu durumlarda ise daha sonraki tüp bebek uygulamasına hazırlık olarak tüpler alınmalıdır. Tıkalı tüplerin yerinde bırakılması tüp bebek uygulamasındaki gebelik oranlarını olumsuz olarak etkilemektedir.

Laparoskopik endometriosis cerrahisi

Laparoskopinin en sık kullanıldığı hastalıklardan biri endometriosistir. Endometriosis hastalığı rahim içini döşeyen hücrelerin rahim dışında yerleşmesi ve üremesi ile ortaya çıkar. Hastalık en sık olarak periton adı verilen karın zarı ve yumurtalıkları tutar. Ayrıca rahim ve kalın barsak arasındaki bölgeye yerleşerek ağrılı lezyonlara neden olur. İleri safhalarında rahim, tüpler, yumurtalıklar, ve barsakları birbirine yapıştırarak ağrı, kısırlık, ve kitle semptomlarına yol açar. Hastalığın erken evresinde karın zarı üzerine barut yanığı tarzında lezyonlar vardır. Bu lezyonlar laparoskopi sırasında yakılarak veya lazer ile buharlaştırılarak giderilebilir.
Daha ileri safhalarda yumurtalıklar içinde endometrioma adı verilen kistik yapılar oluşur. Endometriosis kistlerinin laparoskopik olarak alınması ile kısır çiftlerdeki gebelik şansı artmaktadır. Laparoskopinin yumurtalık kapasitesine zarar vermeyecek şekilde dikkatli yapılması çok önemlidir. Endometrioma kist kapsülünün soyulması sırasında normal yumurtalık dokusunun zarar göremesi ve yumurtalık kapasitesinde azalma olma olasılığı vardır. Endometriosisin hem kendisi hem de yapılan müdahale kaçınılmaz olarak yumurtalık rezervinde azalmaya neden olabilir. Bu nedenle son yıllarda özellikle kistleri tekrarlayan kadınlarda tekrar cerrahiden ziyade çocuk isterği varsa tüp bebek yapılması tercih edilmektedir. Yakınma ağrı ise tekrar cerrahiden başka şans genellikle yoktur. Laparoskopik endometriosis cerrahisini takiben gebe kalamayan çiftlerin yaklaşık %50 sinde 6 ay içinde kendiliğinden gebelik oluşur. Kendiliğinden gebe kalamayanlarda ise 1 yıl bekledikten sonra tüp bebek yapılması gerekir.
Derin endometriosis adı verilen ve rahim ve barsak arasındaki bölgeyi tutan endometriosis lezyonlarının laparoskopik olarak çıkarılması mümkündür. Bu lezyonların alınması ile ağrı genellikle giderilir. İleri evre endometriosis cerrahisi uzun süren ve deneyimli bir cerrahın varlığı gerektiren bir tedavidir. Endometriosisin tekrarlama riski olan bir hastalık olduğu unutulmamalıdır. Kadınların özellikle menopoz öncesi yaşamlarında %50 tekrarlama riski vardır. Bu nedenle çocuk isteyen kadınlarda tüm endometriosis lezyonlarının temizlendiği bir operasyonu takiben 6 ay içinde gebelik olmamışsa tüp bebek yapılmasını öneriyoruz. Aşılama tedavileri genellikle düşük gebelik oranı ile seyrettiğinden önerilmemektedir.

Paraovarian kistler: Yumurtalığın komşuluğunda doğumsal artıklardan gelişen kistlerdir. Nadiren kötü huylu olma potansiyeli taşırlar. Büyük boyutlara ulaştıklarında alınmaları gerekir. Laparoskopik olarak çıkarılmaları kolaydır.
Kistadenomlar: Yumurtalık içinde gelişen ve kötü huylu olma potansiyeli taşıyan tümörlerdir. Ultrasonda sıvı ve katı yapıların beraber izlenmesi ile şüphelenilir ve kesin tanı kistin çıkarılması ile konur. Seröz ve müsinöz kistadenomlar en sık görülenleridir. Laparoskopik olarak çıkarılmaları kolaydır. Menopoza yakın olan kadınlarda yumurtalığın alınması daha doğru olan girişimdir. Daha genç olan kadınlarda ise sadece kist alınabilir ancak operasyon sırasında patolojik inceleme (frozen section) yapılıp kötü huylu olup olmadıklarının değerlendirilmesi gerekir.

Dermoid kistler: Dermoid kistler vücudun tüm dokularından parçalar içeren kistlerdir. Bunların içinde yağ, kıl, diş, sinir ve kas dokusu bulunabilir. Genellikle doğumdan önce bu hücrelerin yumurtalık içinde sıkışması sonucunda oluşurlar. Hangi nedenden dolayı büyüdükleri bilinmemektedir. Dermoid kistler en çok torsiyon adı verilen bir komplikasyona sebebiyet verirler. Torsiyon yumurtalığın komşuluğundaki tüp ile beraber kendi ekseni etrafında dönmesi ve bunun sonucunda da kanlanmasının bozulmasıdır. Zamanında laparoskopik olarak müdahale edilmediği takdirde yumurtalık ve tüpte nekroz olur ve alınmaları gerekir. Dermoid kistler özellikle 3-4 cm çapına ulaştıktan sonra alınmaları gerekir. Laparoskopik olarak çıkarılmaları oldukça kolaydır. Kadınların %15 inde her iki yumurtalıkta da dermoid kist olabileceğinden sağlam gibi görünen yumurtalığın da dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekir. Dermoid kistlerin %1 olasılıkla kötü huylu olma olasılıkları vardır. Kötü huylu olanların içinde immatür sinir dokuları bulunur.

Laparoskopik Myom Cerrahisi
Myomların önemli bir kısmı laparoskopik olarak çıkarılabilir. Myomlarda operasyon endikasyonları aşağıdaki gibidir:

Boyut: Genellikle 6 cm yi geçmiş olan myomların ve yakın zamanda hızlı büyüme göstermiş olan myomların alınmaları önerilmektedir.

Kanama: Myomlar rahim iç tabakasına (endometrium) girmedikçe veya bası yapmadıkça kanamaya neden olmazlar. Rahim içine girmiş olan myonlarda eğer kanama da varsa boyutlarına bakılmaksızın cerrahi önerilir. Burada yapılacak olan cerrahi müdahale histeroskopik myomektomidir yani myom aşağıdan girilerek histeroskopi ile alınır.

Bası yakınmaları: Myomlar intraligamenter diye tabir edilen bir konumda oldukları zaman üreter adı verilen böbreklerden mesaneye idrar getiren kanallara baskı yapabilirler. Bu konumda olan bir myomun baskı semptomları verdiğinde alınması gerekir. Rahimin önünde gelişen myomlar mesane üzerine arkada gelişen myomlar ise rektum üzerine baskı yapabilirler.

Kısırlık: Myomlar genellikle kısırlık nedeni değildir. Ancak yapılan araştırmalarda kısırılığı açıklayacak hiçbir neden bulunmamış ise alınmaları gerekebilir. Genellikle 5 cm ve üzerinde olanların alınmaları önerilmektedir. Eğer rahim içine giren bir myom varsa ve çift gebe kalamıyorsa başka yakınma olup olmadığına ve myomum boyutlarına bakılmaksızın alınmaları önerilmektedir.
Laparoskopik olarak çıkarılmaya müsait olan myomların boyut olarak 8 cm den küçük olmaları, 3 cm den büyük olanların toplam sayı olarak 3 veya daha az olmaları ve derin olarak rahim duvarına gömük olmamaları tercih edilir. Laparoskopik olarak myomlar alındıktan sonra 3 ay gebelik olmasına izin verilmez. Yapışıklık oluşma olasılığı karın açılarak yapılan myomektomilerden daha azdır. Laparoskopik myom cerrahisi myomların boyut ve yerleşimlerine bağlı olarak 1-3 saat sürebilir. Hasta genellikle hastanede 1 gün kalır ve ertesi gün taburcu olur.

Kaynak:İstanbul Tüp Bebek Merkezi | Laparoskopi | İstanbul Tüp Bebek Merkezi
 
$histeroskopi.jpg

HİSTERESKOPİ NEDİR?

Histeroskopi ışıklı bir optik cihaz yardımı ile rahim iç boşluğunun görüntülenmesine verilen isimdir. Tanısal veya tedavi edici amaçla yapılabilir. Tanısal amaçla bugün büyük çoğunlukla ofis histeroskopi’den yararlanılmaktadır. Tedavi edici amaçla yapılan histeroskopilerde genellikle anestezi verilir ve rahim içine rahim ağzı genişletildikten sonra elektrorezektör adı verilen bir alet sokulur. İşlemin genel anestezi altında yapılması tercih edilir.

• Polip ve miyomların çıkartılması

• Yapışıklıkların açılması: Rahim içinde adet kanamalarına sebep olan endometrium yüzeyinin yapışması Asherman sendromu olarak adlandırılır. Yapışıklıklar adet düzensizliğine ve infertiliteye neden olabilir.

• Septum: Rahmin doğumsal bir anomalisidir ve tekrarlayan düşükler veya infertilite ile ilişkilidir. Histeroskopi ile septum kesilerek rahim içi normal bütünlüğüne kolayca kavuşturulmaktadır.

• Anormal kanamalar: Aşırı ve ağır adet kanamasının nedenlerinin tespiti ve endometriumun yakılması ile şikayetlerin azaltılması mümkündür.

• Essure: Essure ile tüpler ve rahim arasındaki bağlantı kanalı mekanik olarak tıkanmaktadır. Gebelikten korunmak için kullanılan bu yöntem kliniğimizde anestezi altında uygulanmakta yarım saatlik bu operasyon sonrasında hastalarımız hiçbir şikayetleri olmadan normal yaşamlarına dönmektedir.

Histeroskopinin Riskleri varmıdır?

Tanısal histereskopide çok az komplikasyon görülür ve hemen hemen hiç bir zaman hayatı tehdit edici bir sorunyaratmaz.Operatif histereskopi daha deneyim gerektiren daha zor işlemler olduğundan %1-2 oranında komplikasyon meydana gelir.İşlem esnasında rahim delinmesi (uterin perforasyon) en sık görülen komplikasyondur, ancak oluşan delikler çoğunlukla başka ek bir cerrahi girişime ihtiyaç olmadan izlem ve ilaç tedavileriyle kendi kendine iyileşir.

Diğer bazı komplikasyonlar da işlem esnasında rahmi genişletmede kullanılan sıvılara bağlı olarak oluşabilir. Ciddi allerjik reaksiyonlar, vücut ısısında düşme, pıhtılaşma problemleri, solunum güçlüğü, akciğerde sıvı birikimi (pulmoner ödem) bunlar arasındadır. Ancak işlem süresinin çok uzatılmaması, alınan sıvı miktarının cerrah tarafından sıkı kontrolü ve deneyim ile bu tür bir problem de nadiren görülmektedir.

Histeroskopi Sonrası..

Histeroskopiyi takip eden birkaç günde bir miktar vajinal akıntı ve kramplar hissedilmesi normaldir. Enfeksiyon ve ağrıyı önlemek için ağrı kesici ve antibiyotik verilir.

Histeroskopinin yapılabilmesi için rahim ağzı genişletildiğinden enfeksiyon gelişmemesi açısından cinsel ilişkiden birkaç gün kadar kaçınılmalıdır.

Kaynak:İstanbul Tüp Bebek Merkezi | Histeroskopi | İstanbul Tüp Bebek Merkezi
 
- Türkiye, Yunanistan ve Fransa'dan bilim adamlarının uyguladığı bilimsel bir yöntem çocuk sahibi olamayanlara umut oldu. Tüp bebek tedavisinde 'gömülme' sorunu, gebelik aşısı yöntemi ile aşılacak.

Yunanistan Girit Üniversitesi Üreme Tıbbi Başkanı Prof. Dr. Antonis Magkrigiannakis, Paris ATD Genetik Araştırma Geliştirme Laboratuvarından Prof. Dr. Moncef Benkhalifa ve Prof. Dr. Timur Gürgan'ın beraber düzenlediği basın toplantısında gebelik aşısı olarak adlandırılan, çocuğu olamayanlar için yeni bir umut olacak bilimsel çalışma tanıtıldı. Prof. Dr. Gürgan, tedavide amacın kadının kendi özel kan hücrelerinin kullanılması ile rahim içinde embriyonun gömülmesini sağlayacak maddelerin elde edilmesi olduğunu söyleyerek, tedavinin yapılabilmesi için gerekli olan işlemler hakkında bilgi verdi. Gürgan, "Her şeyi iyi görünen çiftler de bazen çocuk sahibi olamıyor. Bilimsel olarak eksikliği nasıl giderebiliriz diye düşündük. Önce gebelik oluşmaması ile ilgili olarak rahim iç zarında problem olduğu tespit edilmelidir" diye konuştu.

Tüp bebek tedavisi gören kadınların yüzde 30'unda embriyonun rahim içine gömülme problemi bulunduğunu, bunun tedavinin başarısını etkileyen en önemli unsurlardan biri olduğunu söyleyen Gürgan, gebelik aşışı olarak da adlandırılan tedavi ile daha önce tüp bebek tedavisinde 2-3 uygulamaya rağmen gebelik oluşmayan, rahim içi kalınlığı artmayan ve rahim içinde gömülme problemi olduğu testlerde saptanan hastaların yüzde 43'ünde başarı elde edildiğini vurguladı. Gürgan, gebelik aşısının yan etkisi olmadığını ifade ederek, laboratuvarda elde edilen, gebelik aşısı olarak da adlandırılan sıvının, embriyoların yerleştirileceği günden bir gün önce veya aynı gün rahim içine verildiğini, bu işlemin, rahim içini, transfer edilecek embriyonun gömülmesine uygun hale getirdiğini anlattı. Gürgan, bu yöntemde daha sağlıklı gebelik oluşacağı için düşüklerin de önlenebildiğini açıkladı.

Tedavi yönteminin Türkiye'de de denendiğini ve yapılan denemelerde başarılı sonuçlar alındığını dile getiren Gürgan, gebelik aşısı öncesinde yüzde 8-10 olan tedavide başarı şansının, yüzde 40'ın üstüne çıkarılabildiğini vurguladı.

Bu arada gebelik aşısı yöntemiyle ikiz çocuk sahibi olan Sakine-Ergün Dere çifti 6 yıldır bebek sahibi olmak istediklerini söyleyerek, bu yöntemi herkese tavsiye ettiklerini belirtti. Sakine Dere, "Başka yerde 3 defa tüp bebek uygulaması yapıldı. Tavsiye üzerine buraya geldim. Burada tetkiklerim oldu. Yumurta toplama esnasında rahim duvarı tırtıklaması oldu kanlanma olsun diye. Transfer zamanı aşıyla birlikte atıldı embriyolar. Normal hayatıma devam ettim. 12 gün sonra pozitif olarak sonuç aldım. Şu an 47 günlük 2 tane Efe ve Ege isminde 2 oğlum var" dedi.

Kaynak : Çocuk Sahibi Olamayanların Yeni Umudu Gebelik Aşısı - SON GELİŞMELER
 
"Tüp bebekle ilgili gelişmeler nereye varacak?" sorusunun artık yeni bir yanıtı var: "Hapla tüp bebek tedavisi." Yöntemin uygulanması için anne adayının düzenli adet görmesi yetiyor. Böylece klasik tüp bebek tedavisindeki enjeksiyon uygulaması ve bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin maddi ve psikolojik yıkımları ortadan kalkıyor.

Tüp bebek, ilgi ve rağbetin gündemden düşmediği ve tüm gelişmelerin dikkatle izlendiği bir alan. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler için her gün bir yenisinin eklendiği son gelişmeler, özellikle anne adaylarına önemli avantajlar sunuyor. Bu gelişmelerden bir tanesinin de anne adayına uygulanan ve enjeksiyon tedavisini ortadan kaldıran, "Haplı tüp bebek tedavisi" olduğu belirtiyor.Türkiye'de kısa süre önce uygulanmaya başlanan yöntem, bir yandan az ilaç kullanımı sağlarken, diğer yandan da anne adaylarını ilaç tedavisinin yan etkilerinden koruyup tedavi maliyetlerini düşürüyor. Dr. Hakan Özörnek, pek çok çiftin son dönemde bu yöntemle tedavi olmaya başladığını ve artık yumurta sayısının değil, kalitesinin önem taşıdığının anlaşıldığını söylüyor. Hapla tüp bebek tedavisinin düzenli adet gören her kadına uygulanabildiğini belirten Özörnek, " Japonya ve Kore'de tüp bebek hastalarının neredeyse yarısının bu yöntemi tercih ettiğini belirtiyor. Özörnek'e göre, bu yöntem kendilerine enjeksiyon uygulanan ve iğne olmaktan çekinen kadınların duydukları korkudan kurtulmalarının yolunu açıyor.

SEÇİMİ DOĞA YAPIYOR

Tüp bebek tedavisinde daha önceki amacın, birden fazla yumurta üretip daha çok yumurta döllemek olduğuna, hapla tüp bebek tedavisinin ise bu anlayışı yok ettiğine dikkat çeken Özörnek, "Kadınlar her adet döneminde bir yumurta üretiyor ve yumurtluyor. Klasik tüp bebek tedavisindeki amaç ise birden fazla yumurta üreterek daha fazla yumurtayı döllemek"diyor. Bunun için kullanılan ilaçlar hem yan etki bakımından hem de enjeksiyon tedavisinin beraberinde getirdiği sorunlar yüzünden hastalarda bazı rahatsızlıklara neden olabiliyor. Hapla Tüp Bebek yönteminde ise kadınların normal adet dönemlerinde oluşacak olan yumurtaları basit bir hap tedavisi ile destekleniyor ve bir anlamda doğanın seçtiği yumurtaya tüp bebek işlemi uygulanıyor. Burada önemli olanın yumurtanın ilaç zoruyla değil tamamen doğal olarak seçilmesi olduğu belirtiliyor. Ancak bu yöntemin uygulanabilmesi için anne adayının yumurta rezervinin iyi durumda olması gerekiyor.

YAN ETKİLER ORTADAN KALKIYOR

Hapla tüp bebek tedavisi, özellikle anne adayları için çok sayıda avantaj içeriyor. Dr. Hakan Özörnek, yöntemin en olumlu yönünün karında şişlik, ağrı ve bulantı gibi yan etkilerin görülmemesi olduğunu belirtiyor. Hormon değerleri aşırı artmadığı için tedavi sürecinde kan testine gerek olmuyor. Sadece hap ve burun spreyi formunda ilaçlar kullanıldığı için yöntem sıfır enjeksiyonla, acısız ve stressiz olarak gerçekleşiyor. Dr. Özörnek, yumurta toplama işleminin 5 dakika sürdüğünü ve çok hafif anestezi kullanıldığı için hastaların operasyondan 15 dakika sonra taburcu edildiklerini belirtiyor.

ÇOĞUL GEBELİK RİSKİ YOK

Hapla tüp bebek tedavisini klasik tüp bebek tedavisinden ayıran bir başka özelliğin ise çoğul gebelik riskine yol açmaması olduğuna dikkat çekiliyor.

HAP ALIMINA ADETİN 2. GÜNÜ BAŞLANIYOR

Söz konusu hap, temelde meme kanseri tedavisinde kullanılmasına karşın kadınlarda yumurta geliştirici etkisinden de yararlanıldığı belirtiliyor. Dr. Hakan Özörnek, uygulamada herhangi bir yan etki görülmediğini, yöntemin ailesinde meme kanseri bulunan ve hormon değerlerinin yükselmesinden korkan kadınlar için de ideal bir çözüm olduğunu söylüyor. Hap alımına, adetin 2. veya 3. günü başlanıyor ve 5 gün süreyle günde 2 tane kullanılıyor. Bu süre ve dozajın, yumurta gelişimi için yeterli olduğunu söyleyen Özörnek, normal adet döngüsünde bir veya iki yumurta geliştiğini ve tüp bebek tedavisinin bu yumurtalarla yapıldığını söylüyor. Yumurta çatlatma iğnesi yerine ise özel bir burun spreyi uygulamasından yararlanılıyor ve böylece normalde yaklaşık 25 civarında iğneyle gerçekleştirilen tüp bebek tedavisi hiç iğne kullanmadan ve kan almadan tamamlanıyor.

Kaynak:TP BEBEKTE YEN YNTEM - Son Dakika Haberleri
 
İnfertilitede en önemli faktör nedir?

En önemlisi kadının yaşıdır. 22 yaşında bir kadının kısır olma riski yüzde 10 iken, 37 yaşında risk yüzde 30 civarındadır. Yani yaşla birlikte infertilite riski artıyor. Erkeğin yaşla ilgili bir riski yok.


Şişmanlık gebe kalmayı güçleştirir mi?


Kesinlikle güçleştirir. Şişmanlık hem insülin direnci hem de polikistik over sendromundan dolayı riskli. Ayrıca gösterilmiştir ki beden kitle indeksinin (BKİ) 26'dan 27'ye çıkması gebe kalmayı güçleştiriyor. Avustralya ve Yeni Zelanda'da bir kadının BKİ'si 35'in üzerindeyse (morbit obez) devlet infrtilite masraflarını karşılamıyor.


Zayıflık da kısırlık yapar mı?


Evet, çok zayıflık da böyle bir riske neden oluyor. Çok zayıf olmak da hormonları bozduğu için (anoreksia nervoza hastaları ve uzun maraton koşan atletler vs..) yumurtlama bozukluğu görülür.


Bir kadın hamile kalıp kalamayacağını önceden öğrenebilir mi?


En önemli şey kadının âdet düzenidir. Âdetleri düzenliyse, ultrasonda baktığınızda polikistik overleri yoksa, yumurtalık rezervi iyiyse, hormonlarında sorun yoksa, tüylenme sorunu, ciddi âdet ağrısı veya cinsel ilişki sırasında ağrısı yoksa, rahmi iyi görünüyorsa büyük ihtimalle bu kadın gebe kalabilir.


Peki ya erkekler?

Erkeğin geçmişinde herhangi bir testis travması, testis enfeksiyonu, belsoğukluğu yoksa, geçmişte işkenceye, travmaya maruz kalmamışsa, daha evvel kemoterapi, radyoterapi görmemişse, çocukluğunda sperm yollarını bozacak herhangi bir operasyon geçirmemişse büyük ihtimalle normaldir ve çocuk sahibi olabilir diyebiliriz. Ama erkekte çocuk sahibi olamamayı anlamak yine de zordur. Çünkü erkek kısırlığının yüzde 60-70'inde sebep bulunamıyor. Her şey normal görünüyor ama çocuğu olmuyor. Bu nedeni bilinmeyen kısırlıktır.
 
Bir çiftin bebek sahibi olamadığını söylemek için ne kadar süre denemiş olmaları gerekir?

Haftada bir ilişkiye giriyorsa bir yıl deneyip çocuk sahibi olamamışsa bu durum araştırılmalı. Eğer çift risk faktörlerine sahipse ve kadının yaşı 35'in üzerindeyse bu süre dört-altı ayla sınırlandırılmalı.


Bir çift çocuk sahibi olamıyorsa önce kim doktora başvurmalı? Kadın mı erkek mi?


Önce erkeğin spermine bakılmalı. Erkeğin spermi normalse onu atlayıp kadına bakıyoruz. Erkeğin sperminde bir anormallik varsa mutlaka altı-sekiz hafta sonra bir daha bakıyoruz. Erkekte sorun yoksa kadına geçiyoruz.
 
Endometriozis nedir ve kısırlık yapar mı?

Rahim içi tabakasının rahim dışında yerleşmesidir. Normalde rahim iç tabakası her ay âdetle birlikte atılır.
Bu tabaka en çok yumurtalıkları sever. Yumurtalıklara yerleştidiğinde buna endometrioma (çikolata kisti) deniyor. Gebeliği olumsuz etkiliyor. Son yıllarda gösterildi ki bunlar yumurtayla spermin birleşmesini engelliyor. Endometriozis kısırlığa yol açıyor.


Endometriozis tedavi edilebiliyor mu?


Dört evre endometriozis var. Evre 3 ve 4'te çare, çikolata kistinin cerrahi yöntemle alınmasıdır.
Evre 1-2 ise tüm dünyada tartışma konusu. Kısırlık yapıp yapmadığı tartışılıyor. Ama pek çok bilim adamı kısırlık yapabilir diye nitelendiriyor. Endometriozis olgularında cerrahi tedaviye rağmen çocuk olmuyorsa çare aşılama veya tüp bebek denemektir.


Polikistik over sendromu nedir?


Yumurtalıkların şeklinin bozuk, yani yumurtalıkların küçük küçük foliküller halinde olmasıdır. Polikistik over toplumda yüzde 20 oranında görülür. Ultrasonda bu görüntüyü görmek illa polikistik over veya illa kısırlık anlamına gelmez. Ama polikistik over görüntüsü yanında klinik bulgular, laboratuvar bulguları varsa buna sendrom denir. Polikistik over başka, polikistik over sendromu başka bir şeydir. Polikistik over sadece ultrason görüntüsüdür, sendrom ise ultrason, klinik ve laboratuvar bulgularının tümüdür.


Sendromun belirtileri var mı?

Bu kadınlarda yumurtlama bozukluğu vardır. Kadın yumurtlayamaz, âdet göremez veya geç yumurtlar ve geç âdet görür. Bu kadınlarda tüylenme, ciltte yağlanma, akne daha fazladır. Göbek çevresi yağlanması denilen erkek tipi şişmanlık bu kadınlarda daha sık görülür.


Nasıl tedavi ediliyor?

İlk başta hastanın fazla kilosunu vermesi gerekir. Sonra yumurtlatıcı ilaçlar verilir. Eğer bu başarılı olmazsa tüp bebeğe geçilir

Bebek sahibi olamayan çiftlerin umudu tüp bebek. Ancak 1978 yılından beri uygulanan ve pek çok çiftin bebek özlemini gideren tüp bebek yöntemine gelene kadar yapılabilecekler var. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve International Hospital Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Engin Oral, kimi zaman hormon den- gesizliklerinin bebek sahibi olmayı güçleştirdiğini belirterek, "Özellikle prolaktin hormonunun yüksekliği kadında yumurtlama bozukluğu, tüylenme ve baş ağrısı yapabilir. Prolaktin dışında guatr, hipertiroidi veya hipotiroidi varsa bu hormonları düzelterek gebeliği kolaylaştırabiliriz" diyor.


Kısırlık şüphesiyle başvuran bir çifte neler yapılıyor?


Erkeğe sperm analizi yaptıktan sonra kadına geçiyoruz. Önce kadının üçüncü gün hormonlarına, ardından da yumurta rezervine bakıyoruz. Rezerv iyi mi değil mi? Rahim içinde bir sorun var mı? Eğer bir sorun varsa rahim filmi istiyoruz; buna HSG deniyor. Bu, bize kadının rahminin iç yapısı ve tüplerinin açık olup olmadığı hakkında fikir verir. Yumurtlama var mı yok mu diye yumurtlama takibi yapıyoruz veya âdetin ikinci yarısında progesteron hormonuna bakıyoruz. Bunlar temel testler. Çiftlerin yaklaşık yüzde 10'unda bir sorun tespit edemiyoruz ama buna rağmen gebelik oluşmuyor. Buna 'açıklanamayan infertilite' deniyor.


Sorun varsa nasıl bir yol izliyorsunuz?


Eğer yumurtlama bozukluğu varsa yumurtlama ilaçlarıyla tedaviye başlıyoruz. Kadının hormon bozukluğu varsa bunları düzeltiyoruz. Bazen sadece bunlar bile kısırlık nedeni olabiliyor. Özellikle prolaktin hormonunun yüksekliği kadında yumurtlama bozukluğu, tüylenme ve baş ağrısı yapabilir. Eğer prolaktin yüksekse düşürücü ilaç vererek gebeliği sağlamaya çalışıyoruz. Guatr, hipertiroidi veya hipotiroidi varsa bu hormonları düzelterek gebeliği kolaylaştırabiliriz.
Kadında eğer rahim içinde şekil bozukluğu, yapışıklık, polip, miyom varsa bunları operasyonla gidererek gebeliği sağlayabiliriz. En zor olgular yumurtalık rezervi azalmış olanlardır. Erken yumurtalık yaşlanması da gebelikte sıkıntı yaratır. Bunlarda yumurtalık sayısı az üstelik kalitesi de iyi olmuyor. Bu olgulara hemen beklemeden tüp bebek yapılması gerekir. Ama Türkiye'de sorun şu: Bazı çiftler takiple, aşılamayla bebek sahibi olabilecekken hemen tüp bebeğe geçiliyor. Bazı olgular ise gereksiz yere bekletiliyor, hastanın yaşı ilerliyor ve şansı azalıyor.
 
Tüp bebek aşamasında çiftleri neler bekliyor?

Bazı olgularda direk tüp bebeğe geçeriz. Bu olgular, ağır erkek faktörü varsa, üç kez aşılama yapılmış ve başarısız olunmuşsa, kadının yaşı 35 üstüyse ve yumurtalık rezervi azsa, kadındaki ağır evre 3-4 endometriozis tedavi yapmamıza rağmen başarılı olunmazsa, 7 veya 10 yıl üzeri infertilite varsa, bu gibi olgularda direkt tüp bebeğe geçiyoruz. Tüp bebek ve mikroenjeksiyon birbirine sürekli karıştırılıyor. Tüp bebek daha doğal bir yöntemdir. Kadından aldığınız yumurta ve erkeğin spermini laboratuvar ortamında bir sıvı içinde yan yana koyuyor ve döllenmesini bekliyorsunuz. Mikroenjeksiyonda ise spermi alıp yumurtanın içine sokuyorsunuz. Bu daha garantili bir yöntem ve özellikle ağır erkek faktörünün olduğu durumlarda (spermi az veya testisinden sperm çıkarılan olgular) kullanıyoruz.


Tüp bebeğin aşamaları neler?


Danışmanlık hizmetleri: Tüp bebek yapmaya karar veren veya yapan bir çifte mutlaka danışmanlık hizmetleri verilmeli. Bu, Türkiye'de en çok ihmal edilen konudur. Neden gebe kalmadığı, tedaviyle gebe kalma şansı ve oluşabilecek riskler anlatılmalı ve mutlaka psikolojik destek verilmeli.
Yumurtalık uyarma: Tüp bebekte çok yumurta istiyoruz ve bunun için hastaya günlük iğneler veriyoruz. Artık iğneler insülin gibi hasta tarafından yapılıyor. 10 gün kadar takip ediliyor. Günü geldiğinde yumurtaları olgunlaştırmak için 'çatlatma iğnesi' yapıyoruz. 36-38 saat sonra hastayı uyutarak, steril koşullarda yumurtayı toplama işlemini yapıyoruz. Anne adayının yarım saatlik bir operasyonla vajinal yoldan ve ultrasonografi yardımıyla yumurtalarını alıyoruz. İdeal bir siklusta 10-15 yumurta normaldir. Yumurtaları aldıktan sonra ertesi gün tüp bebek veya mikroeenjeksiyon yapıyoruz. Sonrasında ise döllenme olup olmadığına bakılıyor. Ardından transfer yapıyoruz. Ülkemizde üç embriyoyu rahime transfer etmeye izin var. Eğer bir fazla embriyo vereceksiniz bunu mutlaka açıklamanız ve belgelemeniz gerekiyor. 30 yaşın altında iki, 30 yaş üstüne ise üç embriyo transfer ediyoruz. Transfer sonrası iki hafta hastaya oluşan embriyoların rahime iyi yapışması için destekleyici ilaçlar veriyoruz. İki hafta sonra da gebelik testi yapıyoruz. Negatif ise "Olmadı" diyoruz. Pozitif ise emin olmak için iki gün sonra tekrar test yapıyoruz. Pozitif çıkarsa kesin gebelik olduğunu söyleyebiliyoruz.


Başarısızlık neden olur?

Yapışma kusuru, yumurta kalitesi, döllenme bozukluğu veya genetik kusur olabiliyor.


Genetik tarama yapılmıyor mu embriyolara?


Eğer ailede genetik bir bozukluk varsa, anne yaşı ileriyse (38 üstü) daha önce genetik bozukluğu olan bir çocuk dünya getirilmişse 'preimplantasyon genetik tanı' (PGT) yapıyoruz. Her vakaya yapılmıyor.


Tüp bebek kaç kez denenebilir?

Yılda üç veya dört defa. Yedi-sekiz defa başarısız olunmuşsa tek çare donörden yumurta alınmasıdır. Ancak bu da ülkemizde yasak.


Tüp bebek deneme aralıkları ne olmalı?

İki-üç ay olmalı.


Tedavi ne kadar sürüyor?

20-25 gün devam ediyor.


Tüp bebeğin maliyeti nedir?


İlaçlar dahil 5000-7000TL arasında değişiyor.
 
Tüp bebekte başarı oranı nedir ve başarıyı artıran yöntemler var mı?


Lazerli yuvalama:
İyi bir tüp bebek merkezinde 100 kişiden ortalama 40 gebelik elde edilmeli, 30-32 bebek eve götürülmeli. Yüzde 60-80 başarı oranı diye bir şey yok. Yuvalama yöntemi yaşlı kadınlarda işe yarayabiliyor. Lazerle, oluşan embriyoda delik açılıyor ve rahime yapışmasını kolaylaştırıyoruz. Kadının yaşı 37 üstündeyse, daha önce başarısız tüp bebek denemesi olunmuşsa yöntem denenebilir.

Blastokist transferi: Örneğin daha önce başarısız denemesi olmuş bir çift var. Yumurta ve sperme döllenip embriyoyu oluşturmuş olsun. Üçüncü günde diyelim ki sekiz embriyo var. Bunları hemen rahime transfer etmiyoruz ve beşinci günü bekliyoruz. Çünkü kalanlar dayanıklı embriyolardır. Laboratuvar ortamında daha uzun süre dayananlar en fazla gebelik şansı olanlardır.


Yumurta, sperm dondurma:
Yumurta dondurma ülkemizde yasal değil. Evli çiftler için beş yıllığına dondurabiliyor embriyo. Sperm dondurma ancak tıbbi koşullarda yasal. Yumurta dondurma dünyada belli merkezlerde yapılıyor. Çünkü dondurup çözdüğünüz zaman başarı oranı düşüyor. Bu teknik henüz gelişmedi. Özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri hastalara çok embriyo transferi yapmıyor. Bir embriyo transfer ediliyor kalanları donduruluyor ve sonra teker teker transfer ediliyor. Böylece çoğul gebelik riski azaltılıyor. Dondurma-çözme sonrası eğer bir laboratuvar yüzde 30 gebelik elde ediyorsa bu iyi bir sonuçtur ve laboratuvar iyidir.
Çok sayıda embriyomuz varsa mutlaka donduruluyor ama bunu her merkez başaramıyor. Embriyonun genetik yapısına bakabiliyoruz.
Sadece en sık görülen hastalıklara bakıyoruz, down sendromu gibi. Genelde 5 kromozoma bakılıyor veya preimplantasyon genetik tanıda annenin genetik bozukluktan kaynaklı bir hastalığı varsa PGT yapılıyor.

Invitro maturasyon: Polikistik over sendromu olan hastalarda yumurtayı ilaçla uyarmak yerine yumurtaları daha küçükken alıp laboratuvar ortamında büyütüp dölledikten sonra anneye verme işlemidir.

(Kaynak: Bu yazı 7 bölüm halinde Haziran 2007'de Radikal Gazetesinde yayınlanmış ve Hatice Yaşar tarafından hazırlanmıştır.)
 
Son düzenleme:
Prof. Dr. Mustafa Bahçeci tüp bebek tedavisinde ailelerin mutlak ve mutlak bilmesi, bu doğrultuda karar vermesi gereken detayları açıkladı.


1.Çocuğu olmayan bir çift ne zaman doktora gitmelidir?


Kadının yaşı burada çok önemlidir. 35’in altında, çiftin özgeçmişleri ve aile öykülerinde bu konuyla ilgili risk yoksa korunmasız-düzenli bir yıllık cinsel ilişki sonrası gebelik elde edilemiyorsa doktora başvurulmalıdır. Aynı koşullarda kadın 35 yaş üstünde ise 6 ay, 38’in üzerinde ve yumurtalıklarını olumsuz etkileyebilecek kemoterapi veya yumurtalıkla ilgili bir ameliyat geçirmişse, erkek de de sperm değerlerini kötü yönde etkileyecek kemoterapi veya ameliyat öyküsü varsa çiftler derhal doktora gitmelidir.


2-Aşılama denenmeden tüp bebeğe tedavisi doğru mudur?


İnfertilite (kısırlık) nedenine bağlı olarak bazı hastalarda aşılama öncesi yumurtlama uyarısı veya aşılama gibi üremeye yardımcı yöntemler uygulanmalıdır. Bu grup hastalarda ancak bu yöntemlerin başarısızlığı durumunda tüp bebek tedavisine geçilir. Ancak belirli bir grup hastada ise diğer yöntemlerin başarı ihtimali ya hiç yoktur ya da çok düşüktür. Bu hasta gurubunda tüp bebek ilk seçenek olmalıdır.


*Her iki tuba uterinası ( tüpleri) tıkalı olan kadınlar,
*Azospermi olguları (erkekte sperm olmaması)
*İleri kadın yaşı ( örn.: 38 yaş üstü kadınlar) doğrudan tüp bebek uygulanması gereken çiftlerdir.


3.Tüp bebek tedavisinde hangi sırayla hangi testler yapılır?

Kısırlık araştırması çiftlere eş zamanlı olarak yapılmalıdır. Başlangıç aşamasında yapılan temel testler şunlardır:
a. Erkeğe sperm testi,
b.Kadının yumurtlamasının araştırılmasına yönelik kan (hormon) testleri ,
c. Kadının tüplerinin açık ve rahim içerisinin normal olup olmadığının araştırılmasına yönelik testler. Bu amaçla en sık ilaçlı rahim röntgen filmi ( Histero-salpinga-grafi, HSG) çekilmektedir.


4. Tüp bebekte başarı oranı nedir?


Tüp bebekte başarı oranı birden fazla ölçütle değerlendirilmektedir.
1-Fertilizasyon ( Laboratuvarda Döllenme) Oranı: Bu oran iyi laboratuvarı olan merkezlerde %80’ in üzerinde olmalıdır.
2-Biokimyasal Gebelik (Kanda gebelik testinin pozitif çıkması): Bu oran %50 civarındadır.
3-Ultrasonografi İle Görüntülenebilen Ve Takip Edilen Gebelik Oranı: Bu oran %40 civarındadır.
4-‘’Eve Canlı Çocuk Götürme’’ Oranı: Bu oran ise %30 civarındadır. Hastaları ilgilendiren temel değerin de sonuncusu olması gerekir.

Üç başarısız deneme sonrası aileler için gebelik elde etme oranını maalesef çok arttırmamaktadır. Preimplantasyon genetik tanı (embriyo transferi öncesi genetik araştırma), co-culture ( laboratuar ortamında suni ana rahimi oluşturulması) , sperm seçim yöntemlerinin değiştirilmesi gibi ek uygulamalar yapılmaktadır. Ancak bu yöntemlerin de başarıyı anlamlı oranda artırdığına dair yeterli kanıt henüz yoktur. Benim şahsi tecrübelerime göre bu hastalara blastosist transferi önerilmeli ve bu hastalarda eğer embriyoları blastosiste gitmiyorsa transfer yapılmamalıdır. Böylece hastanın, transfer sonrası boşu boşuna büyük ümitlerle beklemesinin önüne geçilmiş olur.


5.Blastosist transferi nedir? Hangi durumlarda bu yönteme başvuruluyor?

Günler boyunca gelişip hücre sayılarını artıran embriyolar beşinci günden itibaren iki ayrı hücre tipine ayrılarak aralarında bir sıvı biriktirir. Bu embriyolara ‘Blastosist’ denir. Ne yazık ki her embriyo bu aşamaya kadar gelişimini devam ettiremez, daha erken bir dönemde gelişimini durdurur. Sadece o embriyoyu oluşturan sperm ve yumurta kaliteleri fazla düşük değilse embriyo gelişimine devam eder, aksi halde vücut savunma mekanizmasının bir sonucu olarak düşük kaliteli hücrelerin birleşmesiyle oluşan embriyoların gelişimlerini daha erken bir dönemde durdurur. Yapılan çalışmalar, blastosist evresine ulaşmış embriyoların dahi bir bölümünün gebelik oluşumuna ya da gebeliğin devamına izin vermeyecek kadar düşük kaliteli hücreler içerdiğini göstermiştir. Ancak bu oran erken dönemde gelişimini durduranlara oranla çok daha düşüktür. Sonuç olarak; hastaya blastosist transfer etmek gebelik şansını artırmak anlamına gelir. Hastaya ne kadar az embriyo transfer edilirse blastosist transfer ederek gebelik şansı o kadar artırılmış olur. Bu nedenle, transfer sayısının kısıtlandığı durumlarda blastosist transferi uygulaması başarıyı artırıcı bir etki yapar. Örnek olarak ülkemizde iki yıl önce uygulamaya giren yönetmelik transfer edilen embriyo sayısına kısıtlama getirmiştir. Bu uygulama sonucu tüp bebek sonucu oluşan çoğul gebelikler ki bunlar çok riskli gebelikler idi, anlamlı olarak azalmıştır. Bu yeni durum bizim merkezlerimiz de dahil olmak üzere bazı kliniklerin daha fazla blastosist transferine yönelmelerine neden olmuştur. Bizim merkezlerimizde artık tüm transferlerin yaklaşık yarısına yakını beşinci günde yapılmaktadır. Hastadan yeterli miktarda ve kalitede blastosist elde edilmesi durumunda, tedavilerin başarısız kalma nedeni olarak embriyo dışı nedenlere yönelmek faydalı olacaktır. Neden tüm embriyolar blastosist aşamasına kadar bekletilip ondan sonra transfer edilmiyor? Bu sorunun yanıtında da blastosist transferlerinin dezavantajlarından söz etmemiz gerekir. Bugün tüp bebek uygulama teknolojileri ne kadar gelişirse gelişsin unutmamalıyız ki insan vücudunun sofistike ve mükemmel mekanizmasını bire bir taklit edebildiğimizi söylemek çok güçtür. Zira insan vücudu ve biyolojisiyle ilgili bilgimiz ne kadar artarsa, bilmediklerimizin ve yeni soruların farkına varmaya devam ediyoruz. Sonuç olarak embriyoları laboratuar şartlarında uzun süre bekleterek blastosist evresine ulaşmalarını beklerken onları daha erken bir dönemde vücudun doğal ortamına bırakarak orada gelişmelerini sağlamalarına göre ne kadar ödün verdiğimizi bilmiyoruz. Özetle kendimize su soruyu soruyoruz: bu embriyo blastosist oluşturmadı, acaba ben bu embriyoyu gelişiminin daha erken bir döneminde rahme vermiş olsaydım acaba orada blastosiste ulaşacak mıydı? İşte blastosist transferinin riski budur, bu nedenle her vakada uygulanmaz. Elimizde bu riski karşılayacak sayıda embriyo olması ya da dediğim gibi, ne olursa olsun embriyoların uzun dönem gelişimlerini izlememizi gerektirecek gerçek sebepler olması lazımdır.


6.Sperm seçiminde yenilikler nelerdir?



Günümüzde sperm kalitesi dendiğinde artık eskiden olduğu gibi sperm sayısı, hareketliliği, şekli gibi parametreleri düşünmüyoruz. Biliyoruz ki, spermin gerçek kalitesi yukarıdaki soruda da anlattığım gibi onun kalıtsal yapısı ve bu yapının çevresel faktörlerden ne kadar etkilendiğidir. Çünkü embriyo gelişimine spermin asil katkısı bunlardır. Geleneksel sperm tetkik parametreleri ile bahsettiğim kalıtsal özelliklerin durumu arasında direk bir ilişki gösterilmemiştir. Artık sperm analizi yaparken embriyo gelişimine etki edecek gerçek kalitelerinin durumunu anlamaya çalışıyoruz. Önemli olan kalıtsal özellikleri en az hasar görmüş, mümkünse hiç görmemiş spermleri seçebilmek ve yumurta hücresi ile bunların birleşmesini sağlayabilmektir. Sperm hücresinin yüksek büyütmede seçilmesi (IMSI), bazı moleküllere bas kısmının bağlanması ya da bağlanmaması yoluyla seçimleri (PICSI ya da MACS benzeri yöntemler) bu amaçla kullanıma girmiştir. Ne yazık ki, bu seçim yöntemlerinin geçerliliği tam anlamıyla ve en doğru bilimsel yöntemlerle henüz kanıtlanmamıştır. Bunun için daha zamana ihtiyaç duyulmaktadır. Gene de bizim laboratuarlarımız da dahil olmak üzere bu tip yenilikleri kullanıp hastaların gebe kalma olasılıklarını artırmaya çalışan çok sayıda merkez bulunmaktadır.


7-Genetik incelemelere ne zaman ihtiyaç duyulur?


Genetik incelemelere kesin ihtiyaç duyulan durumlardan ilki; ailede kalıtsal yolla geçen, doğacak bebeğe intikal edebilecek ve sorumlu kromozom ya da gen bölgesinin bilindiği durumlardır. Bu bölge ya da kromozomlar embriyolar üzerinde incelenip hastalıksız embriyolar transfer edilebilir. Bir diğer durum tekrarlayan gebelik kayıpları, yani ard arda düşük yapma ya da tam tersi tekrarlayan başarısızlıklardır. Her iki durumda da bazen embriyoların genetik olarak problemli olmaları sorunun kaynağı olabilir. Dolayısıyla çiftlere tüp bebek tedavisine başlamadan önce detaylı olarak tetkik yapılmalı ve embriyoların genetik problemi dışında aynı soruna neden olabilecek diğer nedenler ayıklanmalıdır. Bundan birkaç yıl önce bayanın ileri yaşı, ileri sperm problemleri (çok kısıtlı sayıda sperm bulunması ya da hiç olmaması) gibi durumlarda da embriyo üzerinde genetik incelemelere ihtiyaç duyulur denirdi. Günümüzde bu bakış acısı biraz daha gevşemiş gibi duruyor.


8.Tüp bebek tedavi yöntemlerindeki yenilikler nelerdir?


Tüp bebek tedavi yöntemleri ve uygulamaları baş döndürücü bir hızla gelişiyor. En güncel tekniklerden biri embriyoların dinamik takibidir. (Embriyoscope) Bu tekniği Türkiye’ye ilk defa bizim ekibimiz getirdi ve en çok da bizim laboratuarlarımızda uygulanıyor. Artık embriyolar takipleri süresince çok kısıtlı bir zaman dilimindeki görüntüleri ile değil, her 15-20 dakikada bir yedi bölgeden alınan görüntülerinin birleşmeleri ile oluşan videolar ile inceleniyor, kaliteleri bu verilere göre saptanıyor. Bu demektir ki artık embriyoların gelişimleri hakkında çok daha fazla elimizde bilgi birikiyor. Tüp bebek uygulamalarının başladığı yıllardan bu yana ilk kez embriyo gelişimi hakkında bu kadar fazla veri toplayabildik ve elimizdeki bu bilgiler çok değerli. Şu anda Türkiye’den bizim dahil olduğumuz uluslararası bir bilim grubu bu veriler üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Yeniliklerle başarı şansı ne kadar artıyor? Bu sorunun cevabı için biraz daha beklememiz gerekiyor. Ancak embriyo secimi için sunulan dinamik izleme tekniği gerçekten başarı sansını artırıyor. Ancak burada dikkatli olunması gereken nokta; birkaç farklı şekilde dinamik embriyo takibi yapılabiliyor ve bunların hepsi aynı sonucu vermiyor. Bizim kullandığımız sistem şu anda dünyada bulunan en sofistike dinamik takip sistemidir. Biz ve bizim kullandığımız sistemi kullanan diğer merkezler (şu anda dünyada 100 dolayında var) başarı oranlarının arttığını gösterdiler. Umudum, bu sistemin diğerleri ile bilimsel karsılaştırmasını yapan bilimsel çalışmaların bir an önce yayınlanması ve farkın kanıtlanmasıdır.


9.Dondurma tekniğinde son aşama nedir?


Günümüzde iki farklı dondurma tekniği var; yavaş ve hızlı. Beş yıl öncesine kadar yavaş dondurma daha çok uygulanırken günümüzde hızlı dondurma tekniği tercih ediliyor. Çünkü bu teknikle embriyoların tamamının, yani tüm hücrelerinin hiç hasarsız canlıklarını devam ettirmeleri ihtimali daha yüksek. Bu da doğal olarak başarı oranlarına yansıyor. Burada dikkatinizi çekmek isteyeceğim nokta; bize başvuran çiftlerimizden aldığımız izlenim dondurma-çözdürme işlemlerine biraz çekingen yaklaştıklarıdır. Oysa tüp bebeğin geleceği dondurma-çözdürme işlemlerinde. Çünkü; artık uluslararası anlamda başarı bir çifte uygulanan birkaç tedavi sonrası elde edilen gebelik oranı olarak ölçülüyor. Doğal olarak bu birkaç tedavinin içinde dondurma-çözdürme sikluslarının olması istenen bir durum, zira her tedavide kadına yeni baştan hormon vererek yumurtalıkları uyarmak yerine bir seferinde elde edilen birkaç kaliteli embriyonun saklanarak sonraki uygulamalarda bunların çözdürülerek transferi daha çok istenen bir durum. Üstelik dondurma-çözdürme tedavilerinin bir avantajı daha var; bazen yumurtalıkların uyarıldığı tedavilerde kullanılan ilaçlar yumurtaları büyütürken rahim dokusunun embriyoyu kabul etme mekanizmasına zarar verebiliyor. Oysa dondurma-çözdürme tedavilerinde rahim dokusu diğer duruma göre çok daha doğal bir halinde ve embriyoyu kabul etme mekanizması zarar görmemiş. Bugün dünyada birçok merkez (bizim merkezlerimiz de dahil) rahimim bu durumunu transfer öncesinde değerlendirip, çiftin gebelik şansını artırabilmek adına, elde ettiğimiz tüm embriyoları donduruyor ve bir sonraki ay rahimim doğal haline kavuştuğunda çözdürüp transfer ediyoruz. Bu uygulamanın geçerliliği ve çifte faydası artık bilimsel yayınlarla ispat edilmiştir. Kısaca özetlemem gerekirse, dondurma-çözdürme teknikleri merkezlerin toplam başarılarında önemli bir yer tutar. Hastalar bu parametreyi çok iyi incelemelidir diyorum.


10.Tüp bebek denemesi kaç kez tekrarlanmalıdır?



Bu soruyu şöyle yanıtlayacağım; ortalama üç! Ama bunu da açıklamam gerekir. İstatistiksel olarak tüp bebek tedavisine başvuran çiftlerin %95’i üç kez tekrarlamalıdır. Geri kalan %5’i içinse bir sınır yoktur. Bize başvuran bir hasta gebe kaldığında önceden dışarıda on altı deneme yapmıştı. Bu çift yüzde beş’lik dilimde idi. Ama bilimsel yayınlar göstermektedir ki, tüp bebek tedavisine giren çiftlerin yüzde doksan beşi ilk üç denemeden sonra gebelik şanslarını anlamlı olarak artıramamaktadır.

KAYNAK : Milliyet
 
[video=youtube;r-Yrz56UNrc]http://www.youtube.com/watch?v=r-Yrz56UNrc[/video]
 
[video=youtube;BLTPydTd-FA]http://www.youtube.com/watch?v=BLTPydTd-FA&feature=related[/video]
 
[video=youtube;Wn1Ptg6HjOQ]http://www.youtube.com/watch?v=Wn1Ptg6HjOQ&feature=related[/video]
 
[video=youtube;kShAZqU-zts]http://www.youtube.com/watch?v=kShAZqU-zts[/video]
 
[video=youtube;QHyy1HdOEJI]http://www.youtube.com/watch?v=QHyy1HdOEJI&list=UUd-aDP2i39TqNTecNfV-Vew&index=14&feature=plcp[/video]
 
[video=youtube;imPBwYO-zs4]http://www.youtube.com/watch?v=imPBwYO-zs4&list=UUd-aDP2i39TqNTecNfV-Vew&index=17&feature=plcp[/video]
 
X