E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Minberin bilmeyenler için sırlarla dolu olduğunu ileri süren Ülgü konuyla ilgili olarak konuyla ilgilii olarak insanı hayretler içine düşürecek açıklamalarda bulunurken şunları söyledi " Minberin taşıdığı kıymet ve değerler açısından şu noktalara dikkat çekmek gerekiyor. Minber doğu yakası güneş sistemi, batı yakası ise gaksi sistemleri yerleştirilmek suretiyle bir kül halinde kainatı sembolize etmektedir. Mihraba bakan yüzündeki güneş sistemi yerleştirilirken dokuz gezegen olması gereken yerde, büyüklük küçüklük yakınlık uzaklık mukayesesi verilerek bilimsel anlamda tam yerli yerine yerleştirilmiştir. Bu platformda güneş ve gezegenler arasındaki büyüklük farkı çok fazla olduğundan (Güneş dünyamızdan 50.000 defa daha büyüktür) güneş yerleştirirken dokuz damlacıklı kurs halinde yerleştirilmiştir. Ayrıca gezegenleri temsil eden kabartmaların motif olarak hiçbirinin diğerine benzememesi o gezegenlere ait bazı özellikleri de sergilemektedir. Yine kündekari sanatının bir özelliği olan parçaların birleşmesi ile oluşan çukur kanal çizgileri gezegenlerle güneş arasınadaki yörüngeleride göstermektedir. Bu yüzeyde yer alan birbaşka gizem ise serpiştirilmiş halde yıldız motifleriyle kuyruklu yıldız motiflerine yer verilmiş olmasıdır. En önemli ayrıntı ise plüton gezegenin tek başına ayı platformda bir açı farkı ile gösterilmiş olmasıdır. Bilindiği gibi güneş sisteminin ilk sekiz gezegeni aynı düzlem içinde bulunmakta, plüton gezegeni ise farklı bir açı ile ayrı bir düzlemde dolanmaktadır.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Minberin batı cephesinde ise yedi adet galaksi formatı bulduğunu sözlerine ekleyen Fevzi Ülgü " Bu bölümde Samanyolu gibi uzayda yer alan ana birimlerin yedi farklı detayına yer verilmiştir. Bu platform tamamıyla beş farklı renkte sedef kakma ise mesajlanmıştır. Malesef bugün sedef kakmaların üzeri hatalı bir şekilde boyalı ve dolgu vernikleriyle örtülmüştür. Batı cephesinde ilginç olan birbaşka kayıt ise çift yıldız formatlarına yer verilmiş olmasıdır " diye konuştu. Tarihi Ulu Camii'deki minberin üzerindeki bir başka önemli detayın ise doğu cephesinde dikey platformun en altında üç farklı motife sahip dolap kapağı ile onun yanındaki platformun altında on farklı motifte dolap kapağının bulunmasıdır. Yine aynı şekilde batı cephesinde dikey platformun altında üç farklı motifte dolap kapağı ve yanındaki platformun altında da onki farklı dolap kapağı motiflerinin yer almasıdır. Ülgü bu ilginç ayrıntı hakkında da " Üçlü kapakların bozoklar ve gümüş okları onikili kapakların ise yirmi dört Türk boyunu sembolize ettiğini düşünmektedir. Ancak bugünde malesef bu dolap kapaklarınında büyük çoğunluğu tahrip edilmiş.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Sırlarla dolu minberin giriş kapısı üzerinde Murathan oğlu Yıldırım Bayezit hanın resmi emri ile hicri 804 yılında yaptırıldığı kayıtlanmıştır. Ayrıca minberle ilgili bugüne kadar yazılmış olan eserler incelendiğinde yapan kişiyle ilgili kayıtlar göze çarpmaktadır. Oysa minbere çıkışta trabzan'ın sağ ikinci dikey kemeri üzerinde minberi yapan kişi trabzan süsleme motifine uygun bir sülüsle ismini yazdığı tespit edildi. Yapılan inceleme sonunda bu kişinin oradaki yazıyla " Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmed'in işi" yazdığı belirlendi.
Minber kündekari sanat açısından da emsalsiz bir değere sahiptir. Alan sayımı yapıldığında muhtemelen 6666 adet abanoz ağacı parçasından yapılmış olması önemli bir hassasiyettir. Yine sınırlı bir yüzeyde güneş sistemi ve galaksi sistemlerinin çok maharetli bir biçimde yerleştirildiği görülür. Özellikle güneşin o alan dokuz damlacıklı bir kurs halinde yerleştirilmesi muazzam bir sanat olayıdır. Ülgün buradaki inceliği şöyle açıklıyor: " Minberin yapıldığı tarihte Bursa'da mülki sorumlu kişi Kadızade Rumi Efendi'dir. O tarihte 300-330 kadar sanat erbabı Tebriz'e gönderilmiş oradan da bir o kadar sanat erbabı Bursa'ya getirilmiştir. Maksat beceri ve bilgi alışverişidir. Devak Tebriz yakınlarında bir Türk köyüdür. Oradan gelen kündekari sanatçılarının başı Abdülaziz oğlu Mehmed'tir. Bu minber Abdülaziz oğlu Mehmed ve ekibinin Ulu Camii'ye bir hediyesidir. ". Türk dünyasının bilimle olan ilişkileri incelendiğinde doğu ve batı hakanlıkları olarak o tarihlerde yaklaşık 107 bilim merkezine sahip oldukları görülür. Başlıcaları İstanbul, Kahire, Tebriz, Taşkent, Selanik gibi. Özellikle doğu hakanlığı bünyesinde bulunan Buhara, Semerkant, Hibe gibi sayılı bilim merkezleri vardır. Mesela Hibe şehri kütüphanesi'nde 971 yılında 400 bin cilt el yazması bilimsel eserin bulunduğu batılı kaynaklarda mevcuttur. 973 yılında Türkistan'ın Hibe şehrinde doğan El Buruni'nin 995 yılında dünyanın çapını bugünkü bilinenden 15 km.lik yanılmayla dünyanın güneşe olan eğilimini ise 53 saliselik bir yanılmayla tespit etmiştir. Yine Ömer Hayyam, Ebu Muzaffer, İsfizari ve Necip Basitti uzaylı ilgili birçok alanda eserler vermiştir. Özellikle 1201'de dünyanın güneş etrafından dönme esasına dayalı Celali takvimi önemli bir kayıttır.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Güneş sisteminin dokuz gezegeniyle birlikte Bursa Ulu Camii'deki minbere işlendiği 1402 tarihinden tam 231 sene sonra 1633'de batıda da Galileo'nun dünya dönüyor dediği için engisizyonda yargılanmış olması batı bilim dünyasıyla Türk bilim dünyası arasındaki mesafeyi göstermesi açısından çok manidardır. Bir rivayete göre bu yargılamada şefaatçiler araya girmiş ve Gelileo'ya "ne olur dünya dönmüyor de yoksa kellenden olacaksın" demeleri üzerine Gelileo'da "dünya dönmüyor" diyerek kellesini kurtarmıştır. Ancak mahkeme çıkışında bir ara duraklamış " yahu dünya dönmüyor desede dönüyor ben ne yapayım" demiştir.