Ben ne olursa olsun,çoook mutlu bir ilişki de olsa bir insanın sevdiğinin ileri gitmesine engel olmasına karşıyım. Bu yükseklisans için İstanbul'a göndermemek olur, nasıl evleneceğiz diye gelinlik hayalleriyle geç yaşta univeriste okumaktan alıkoymak olur, erasmusunun, dil okulunun, ya da bir ülkede bir sene yaşamasının önüne geçmek olur, o şehre nasıl gideceksin bebekle diye memuriyetine engel olmak olur...
Ama nedense bizim ülkede kadın olsun erkek olsun fedakarlık cok kutsal gibi gösteriliyor. Sanki fırsatları onun için kaçırmak normalmiş gibi...
Benim çok iyi anlaştığim, çokta sevdiğim bir sevgilim vardı. Türkiye onun geçiş ulkesiydi,AB'den bir ülkede yaşamak ister,bu yüzden kendi kendine ileri seviye dil öğrenirdi. Bri süre sonra kardeşleri, ailesi yavaş yavaş gitmeye basladi,ama benim çocuk 'ben burada çok mutluyum seninle' diye tüm firsatlari kaçırır olmuştu. Benim de o zamanlar hiç böyle bir niyetim yok, en sonunda artık aşık degilim diye ayrıldım, benden ayrıldıktan sonra zaten Hazırlıklarını vs yaptı, bir seneye kalmadan göçtü..beraber olsak belki mutlu olurduk ama bir insanı hayallerinden uzaklastirsam ben mutlu olmazdım.ya da yıllar sonra başka sebeple ayrılsak kaçan treninin ardından fırsatlarını kaçırmış o mutlu olmazdı...
Yani ne bileyim, ben yüksek lisansa karar versem bencilce 'ama beeeeeeen' diyen adamı hayatımda istemezdim.
Ama beeeeeeen'lik bir şey yok.
Gidecek, ya yuruteceksiniz, ya olmayacak ayrılacaksıniz. İki seçenek de insanlar icin