Popüler Konu Verimli Rutin

Selamlar Hanımlar,

Bugün Ceren Yavuz'un ig'da şöyle bir paylaşımı vardı: Zaman öyle ya da böyle geçiyor. Bu zamanı ya yaşamak istediğin hayatı yaratarak ya da yaşamak istemediğin bir hayatı yaşayarak geçireceksin. Tercih senin.

Olmak istediğimiz kişiye dönüşmek için, günlük hayatımıza bazı şeyleri dahil etmemiz gerekiyor. Bunun için iradeye ihtiyacımız var. İrade, kendimize verdiğimiz sözleri tutmamıza olanak sağlıyor. İradesi güçlü insanlar hayatın getirdiği stresi daha iyi yönetebiliyor. Ancak irade, tıpkı zaman gibi tükenen bir kaynak.

Bu noktada alışkanlıklar devreye giriyor. Alışkanlıklar, iradeye olan ihtiyacı ortadan kaldırdığı, bizi karar verme sürecinden özgür kıldığı için değişimi mümkün kılar. Kendimizin en iyi versiyonunu oluşturabilmek alışkanlıklara ihtiyacımız var. Yeni alışkanlıklar kazanabilmek veya var olan alışkanlıklarımızı değiştirebilmek bir noktada kadere yön vermek anlamına gelir. Bunun için öncelikle kendi doğamızın alt yapısını tanımlamamız gerekir. Zira sadece kendi doğamıza uygun alışkanlıkları edinebiliriz.

Yeni bir alışkanlık edinmeye çalıştığımızda, kendimiz için bir beklenti yaratırız. Dolayısıyla alışkanlık edinmek, içte ve dışta beklenti yaratır. İyileştiren Alışkanlıklar kitabında, insanları bu beklentilere adaptasyon konusunda 4 gruba ayırıyor:

1. Uygulayıcı: İç ve dış beklentilere kolay adapte olur. Alışkanlık oluşturma sürecinde iç disiplinleri yüksek olduğu için dış kontrole ihtiyaç duymazlar. (Ben bu gruba giriyorum)
2. Sorgulayıcı: İç beklentiye kolay adapte olur, dış beklentiye direnir. Her türlü beklentiye şüphe ile yaklaşırlar, sadece kendilerine mantıklı gelen beklentileri karşılamaya eğilimlidirler. Yeni alışkanlık kazanabilmeleri için amaca ihtiyaç duyarlar.
3. Zorlayıcı: İç beklentiye direnir, dış beklentiye kolay adapte olur. Dış sorumlulukları karşılamada çok iyilerdir. Dolayısıyla alışkanlık kazanma aşamasında, başka biri tarafından izlenmek ve birine hesap vermek, alışkanlığı sürdürmelerini sağlar.
4. İsyancı: İç ve dış beklentiye kolay adapte olamaz. İçgüdülerine göre özgürce hareket etmek isterler ve alışkanlıklara direnirler.

Bugün kendinizi, beklentilere nasıl tepki verdiğinizi bu gruplama doğrultusunda bir düşünmenizi tavsiye ederim.
karma olabiliyor muyuz :) ya da birden fazla seçim yapabilir miyiz.

aslında hep iradesiz olduğuma dair olumsuz düşüncem vardı

son aylara bakınca hiç de öyle olmadığını düşünüyorum artık. Şöyle ki ' aslında bazı şeyleri nasıl yapıcamı bilmiyormuşum.
bir de omzumdaki yüklerden kurtulmak ve diğer farkındalıklar da etkiledi.
mesela kendine değer vermeyi öğrenmek ..harekete geçiren itici bir güç benim için
 
Selamlar Hanımlar,

Bugün Ceren Yavuz'un ig'da şöyle bir paylaşımı vardı: Zaman öyle ya da böyle geçiyor. Bu zamanı ya yaşamak istediğin hayatı yaratarak ya da yaşamak istemediğin bir hayatı yaşayarak geçireceksin. Tercih senin.

Olmak istediğimiz kişiye dönüşmek için, günlük hayatımıza bazı şeyleri dahil etmemiz gerekiyor. Bunun için iradeye ihtiyacımız var. İrade, kendimize verdiğimiz sözleri tutmamıza olanak sağlıyor. İradesi güçlü insanlar hayatın getirdiği stresi daha iyi yönetebiliyor. Ancak irade, tıpkı zaman gibi tükenen bir kaynak.

Bu noktada alışkanlıklar devreye giriyor. Alışkanlıklar, iradeye olan ihtiyacı ortadan kaldırdığı, bizi karar verme sürecinden özgür kıldığı için değişimi mümkün kılar. Kendimizin en iyi versiyonunu oluşturabilmek alışkanlıklara ihtiyacımız var. Yeni alışkanlıklar kazanabilmek veya var olan alışkanlıklarımızı değiştirebilmek bir noktada kadere yön vermek anlamına gelir. Bunun için öncelikle kendi doğamızın alt yapısını tanımlamamız gerekir. Zira sadece kendi doğamıza uygun alışkanlıkları edinebiliriz.

Yeni bir alışkanlık edinmeye çalıştığımızda, kendimiz için bir beklenti yaratırız. Dolayısıyla alışkanlık edinmek, içte ve dışta beklenti yaratır. İyileştiren Alışkanlıklar kitabında, insanları bu beklentilere adaptasyon konusunda 4 gruba ayırıyor:

1. Uygulayıcı: İç ve dış beklentilere kolay adapte olur. Alışkanlık oluşturma sürecinde iç disiplinleri yüksek olduğu için dış kontrole ihtiyaç duymazlar. (Ben bu gruba giriyorum)
2. Sorgulayıcı: İç beklentiye kolay adapte olur, dış beklentiye direnir. Her türlü beklentiye şüphe ile yaklaşırlar, sadece kendilerine mantıklı gelen beklentileri karşılamaya eğilimlidirler. Yeni alışkanlık kazanabilmeleri için amaca ihtiyaç duyarlar.
3. Zorlayıcı: İç beklentiye direnir, dış beklentiye kolay adapte olur. Dış sorumlulukları karşılamada çok iyilerdir. Dolayısıyla alışkanlık kazanma aşamasında, başka biri tarafından izlenmek ve birine hesap vermek, alışkanlığı sürdürmelerini sağlar.
4. İsyancı: İç ve dış beklentiye kolay adapte olamaz. İçgüdülerine göre özgürce hareket etmek isterler ve alışkanlıklara direnirler.

Bugün kendinizi, beklentilere nasıl tepki verdiğinizi bu gruplama doğrultusunda bir düşünmenizi tavsiye ederim.
merhaba elecda:) birkaç gündür çok güzel paylaşımlarınla ilham oldun yine:)) dün okuduğum pinpin tonları örneği hayatı sorgulamama neden oldu bu yazında da düşündüm de ben 3. gruptayım sanırım, hesap verme dürtüsü bir şeyleri düzenli yapmama yardımcı oluyor ancak, burda da düzenli yazdığım aylar daha verimli geçiyor mesela plan yapmayınca rasgele yaşıyorum resmen, bir yerlere yapacaklaımı yazıp üstüne çizik atmak bile verimi arttırıyor.
 
karma olabiliyor muyuz :) ya da birden fazla seçim yapabilir miyiz.

aslında hep iradesiz olduğuma dair olumsuz düşüncem vardı

son aylara bakınca hiç de öyle olmadığını düşünüyorum artık. Şöyle ki ' aslında bazı şeyleri nasıl yapıcamı bilmiyormuşum.
bir de omzumdaki yüklerden kurtulmak ve diğer farkındalıklar da etkiledi.
mesela kendine değer vermeyi öğrenmek ..harekete geçiren itici bir güç benim için
'kendine gereken değeri vermek' ne güzel tesbit.. hep unuttuğumuz ama insan olmanın gereği olan şeyler.. hani derler ya oksijen maskesini önce kendinize sonra çocuğunuzua takın diye, hayatta da öyle olmak lazım, uzun vadede mutluluk için
 
Selamlar Hanımlar,

Bu sabah 05:50'de kalktım. Yüzüme gül suyu ve nemlendirici uyguladım. Mumlarımı yakıp, limonlu suyumu hazırladım. Nefes egzersizi yaptım biraz. Sabahları uyandıktan sonra 1 saat ekran ışığına maruz kalmamaya çalışıyorum. Bu nedenle meditasyon uygulamaları üzerinden değil de kendi kendime nefes çalışması yaptım.

1 sayfa yazımı yazdım ve Ela'yı uyandırana kadar kitap okudum. Ela'yı kaldırdıktan sonra kahvaltı hazırladım. Ela, eşim ve ben kahvaltı yaptık. Onları 08:00'de gönderdim. Kendime 1 bardak daha çay ısmarladım ve Leman Sam'ın "Hey Yıllar" şarkısını açtım.

Ardından İpek uyandı. O hazırlanırken, çamaşır makinesini ve robot süpürgeyi ayarladım. Kahvaltısını yaptı, mutfağı topladım. Bulaşık makinesini çalıştırdım ve evden çıktık.

Dün bugünün ve yarının ana yemeklerini hazırladım. Bugün sadece makarna pişireceğim. İşyerinden de salata götüreceğim eve.

İpek'i kreşe bıraktıktan sonra, Nilay Örnek'ten-Judith Liberman'ı dinledim. İşe vardığımda yarısına gelmiştim podcastin. Dönüşte devam edeceğim. Judith Liberman'ı çok ilham verici buluyorum. Yetişkinlere masal anlattığı etkinliklerden birine katılmayı çok isterim. Ayrıca "Önce Hayal" diye bir çocuk kitabı var. Ela ile okuyoruz, çok güzel bir çocuk kitabı. Tavsiye ederim.

Bugün Ela'nın servisi değişecek ve servisle eşimin işine değil de eve gelecek artık. İlk zamanlar karşılayacağım ancak yeni yıldan sonra servisten inip, eve kendi girmesini sağlamak istiyorum.

İpek'i eşim aldığı için, Ela ile 2 saat kadar evde vaktimiz olacak. İpek'in sabote ettiği şeyleri yapmaya karar verdik beraber:) Meyveli bir ara öğün yiyecek ve sohbet edeceğiz. Ardından bitki çayı ile kitap okuma zamanı yapacağız. Herkes kendi kitabını okuyacak. Akşam yemeği hazırlayacağız beraber. Sonra Ela ödevini yapıp, Netflix seyredecek ben de yürüyüş bandında 30 dk yürüyeceğim.
Merhaba, ipek krese alistimi acaba. Oglum 6 aydir hala gitmek istemiyor,alisamadi.
Ne yapacagimi sasirdim artik..
 
Tam olarak bir isyancı olmayabilirim 😅 ama benim sorunum iradesizlik. Ruh halim tüm eylemlerimi belirliyor. Motivasyonum ve keyfim yerindeyken herşeyi başarabilirim ve değiştirebilirim gibi hissediyorken, modum düşükken akıntıda sürükleniyor gibi oluyorum, kolumu kaldıramıyorum
Modunu düşüren şeyleri fark ettiğin anda, telefonun notlar kısmına yazmakla başlayabilirsin. Ve her bir durum için bir aksiyon planı oluşturabilirsin kafanda. Ben bu yöntemi öfke krizlerim için kullanıyorum. Tetiklendiğim durumları kaydediyorum. Sonrasında benzer bir durumla karşılaştığımda nasıl davranmak istediğimi düşünüyorum. Ve o durum gerçekleştiğinde kafamdaki senaryoya göre hareket etmeye çalışıyorum. Bende işe yarıyor, bir denemeni tavsiye ederim.

Ayrıca duygularını bir nehir gibi, kendini de nehrin kenarında oturan biri gibi düşünebilirsin. Duygular gün içerisinde sürekli akar gider, belki 20 farklı duygu durumuna geçiş yaparız. Nehrin içinde değil, kenarında olduğunu ve duygularını yönetemeyeceğini ancak davranışlarını yönetebileceğini kendine hatırlatabilirsin.

Bir de kendini "ben böyleyim" diye olumsuz anlamda fazla etiketlediğini fark ettim. Bunun yerine "bu konuda gelişmeye ihtiyacım var, ne yapabilirim" gibi bir bakış açısına geçebilirsen, bir sürü konu kendiliğinden çözülür aslında. Düşünce duyguları, duygular davranışları oluşturur.

Son olarak, dijital minimalizm eğitiminde, telefonu sürekli eline almaktan şikayet ediyorsan, ana ekran görüntüsünü kocaman bir soru işareti olarak değiştir dendi. Böylece her telefonu eline aldığında soru işaretini göreceksin ve kendine mantıklı bir açıklama yapman gerekecek. Sadece sıkıntıdan eline aldığını fark edersen bırakmana faydası olur diye düşünüyorum.
 
karma olabiliyor muyuz :) ya da birden fazla seçim yapabilir miyiz.

aslında hep iradesiz olduğuma dair olumsuz düşüncem vardı

son aylara bakınca hiç de öyle olmadığını düşünüyorum artık. Şöyle ki ' aslında bazı şeyleri nasıl yapıcamı bilmiyormuşum.
bir de omzumdaki yüklerden kurtulmak ve diğer farkındalıklar da etkiledi.
mesela kendine değer vermeyi öğrenmek ..harekete geçiren itici bir güç benim için
Karma olmaz bence, şöyle düşünebilirsin, eğitim hayatında karşılaştığın kurallara nasıl tepki veriyordun? Dış kurallara direkt uyuyorduysan uygulayıcı veya zorlayıcı, mantıklı bulduklarına uyup, saçma sapan kuralla itiraz ediyorduysan sorgulayıcı, hiç bir kuralı kabul etmiyorduysan isyancı oluyorsun:) Ben öğrenciyken kural varsa uyulur mantığındaydım hep mesela.

Bence sen iç motivasyonu ve disiplini yüksek bir insansın. Dolayısıyla zorlayıcı veya isyankar olmadığını tahmin ediyorum.
 
merhaba elecda:) birkaç gündür çok güzel paylaşımlarınla ilham oldun yine:)) dün okuduğum pinpin tonları örneği hayatı sorgulamama neden oldu bu yazında da düşündüm de ben 3. gruptayım sanırım, hesap verme dürtüsü bir şeyleri düzenli yapmama yardımcı oluyor ancak, burda da düzenli yazdığım aylar daha verimli geçiyor mesela plan yapmayınca rasgele yaşıyorum resmen, bir yerlere yapacaklaımı yazıp üstüne çizik atmak bile verimi arttırıyor.
O zaman burayı günlük hesap verme yeri olarak kullanabilirsin:) Sabah günlük hedeflerini yazıp, akşam veya ertesi gün gerçekleşmeleri paylaşırsan hem senin için hem de bizler için faydalı olur.
 
Modunu düşüren şeyleri fark ettiğin anda, telefonun notlar kısmına yazmakla başlayabilirsin. Ve her bir durum için bir aksiyon planı oluşturabilirsin kafanda. Ben bu yöntemi öfke krizlerim için kullanıyorum. Tetiklendiğim durumları kaydediyorum. Sonrasında benzer bir durumla karşılaştığımda nasıl davranmak istediğimi düşünüyorum. Ve o durum gerçekleştiğinde kafamdaki senaryoya göre hareket etmeye çalışıyorum. Bende işe yarıyor, bir denemeni tavsiye ederim.

Ayrıca duygularını bir nehir gibi, kendini de nehrin kenarında oturan biri gibi düşünebilirsin. Duygular gün içerisinde sürekli akar gider, belki 20 farklı duygu durumuna geçiş yaparız. Nehrin içinde değil, kenarında olduğunu ve duygularını yönetemeyeceğini ancak davranışlarını yönetebileceğini kendine hatırlatabilirsin.

Bir de kendini "ben böyleyim" diye olumsuz anlamda fazla etiketlediğini fark ettim. Bunun yerine "bu konuda gelişmeye ihtiyacım var, ne yapabilirim" gibi bir bakış açısına geçebilirsen, bir sürü konu kendiliğinden çözülür aslında. Düşünce duyguları, duygular davranışları oluşturur.

Son olarak, dijital minimalizm eğitiminde, telefonu sürekli eline almaktan şikayet ediyorsan, ana ekran görüntüsünü kocaman bir soru işareti olarak değiştir dendi. Böylece her telefonu eline aldığında soru işaretini göreceksin ve kendine mantıklı bir açıklama yapman gerekecek. Sadece sıkıntıdan eline aldığını fark edersen bırakmana faydası olur diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ederim detaylı cevap için🤗 kaydettim mesajı. Tavsiyelerini uygulamaya çalışacağım. Akıntıya kapılmadan davranışlarımı yönetmeliyim. Ekran fotosunu da hemen değiştireceğim. Umarım işe yarar ♥️
 
O zaman burayı günlük hesap verme yeri olarak kullanabilirsin:) Sabah günlük hedeflerini yazıp, akşam veya ertesi gün gerçekleşmeleri paylaşırsan hem senin için hem de bizler için faydalı olur.
tamamdır:)
bu hafta düzene oturtmak istediğim davranış günde 30 sayfa kitap okumak. bunun önündeki en büyük engel de telefon youtube vs yani sosyal medya fazla kullanımı,bunu yapmak bana birşey katmamakla beraber kitap okumamı da engelliyor. bu hafta telefon kullanımını 2saatle sınırlandırıp akşam da 30sy kitap okumadan uyumamayı hedefliyorum. 3 tane yarım kitabım var uzun zamandır elimde, 20 aralıka kadar onları bitirmeyi planlıyorum:
-bülbülü öldürmek
-terapi odası konuları
-narsistle ateşkes
fazla hedef koyunca hiçbir şeyi yapmayıp tamamen saldığım için bu haftalık bu kadar yeter:)
 
Son düzenleme:
Selamlar Hanımlar,

Dün dört eğilimi tanımlamıştık. Bugün de doğamızın diğer yönlerini tespit etmeye çalışıyoruz.

1. Çayırkuşu mu, baykuş mu?
Yani gece insanı mı sabah insanı mısınız? Mesela bir baykuşun, sabah erken kalkıp ders çalışma gibi bir alışkanlığı edinme çabası ne kadar anlamsızsa, bir çayırkuşunun akşam yemeğinden sonra 2 saatlik bir çalışma sürecine ayak uydurmaya çalışması da o kadar anlamsızdır. Dolayısıyla, eğer sabah insanıysak, edinmek istediğimiz alışkanlıkları sabaha; gece insanıysak da akşam saatlerine planlamak daha faydalı olacaktır. Ben bir çayırkuşu olarak, alışkanlıklarımı sabah saatlerine planlamaya ve özellikle yatma saatine yapılacak bir şey bırakmamaya gayret ediyorum.

2. Maratoncu mu, kısa mesafe koşucusu mu, erteleyici mi?
Özellikle iş yeri alışkanlıkları için tercih edilen çalışma temposunu ayırt etmek en önemli noktadır. Şahsen ben maratoncuyum. Yavaş ve sabit tempoda çalışmayı severim. Kısa mesafe koşucuları aksine hızlı çalışmayı ve yoğun çaba sarf etmeyi severler. Günlük iş akışını ve planlamasını buna göre düzenlemek gerekir.

3. Alışverişkolik mi alışveriş savar mı?
Alışveriş savarların güzel alışkanlıklar kazanmak için para harcamanın önemli olduğunu hatırlamaları , alışveriş koliklerin ise sadece satın almanın, iyi bir alışkanlık edinme konusunda yeterli olmayacağını bilmeleri gerekir.

4. Sadelik mi abartı mı?
Sadeliği tercih eden insanlar minimalist bir masa veya ofiste daha verimli çalışırken, abartı sevenler için canlı ve görsel detaylı bir masa veya ofiste daha verimli olur. Ayrıca sadelik taraftarları genelde atmayı almaktan daha çok severler. Dolayısıyla birşeylerden kurtumak veya bırakmak şeklinde tasarlanan yeni alışkanlıkları edinmeleri daha kolay olur.

5. Başlatan mı bitiren mi?
Bir işi başlatmayı mı daha çok seviyorsunuz bitirmeyi mi?
Bitirmeyi seven insanlar için yapılacak listesi hazırlayıp, işleri bitirdikçe tik atmak, motivasyonu çok arttırır. Ben yeni bir şeylere başlama konusunda daha temkinliyim. Benim motivasyonum yapılacaklar listesini tamamlamak üzerine kurulu.

6. Destekleyici mi engelleyici mi?
Destekleyici gruba dahi olanlar çevreyi koruma amaçlı geri dönüşüm yaparken, engelleyici olanlar ceza ödememek için geri dönüşüm yaparlar. Sonuçta iki grupta aynı şeyi yapar ama motivasyonları farklı kaynaklardan gelir. Ben destekleyici olduğumu düşünüyorum.

7. Yenilik mi bilindik mi?
Bilindik taraftarları için alışkanlıklar aşina oldukça yani düzenli tekrarlanınca ve otomatiğe döndükçe kolaylaşır. Yenilikçiler ise "21 gün şekersiz" gibi kısa süreli aktiviteler ile daha mutlu olurlar. Ben oyumu bilindikten yana kullanıyorum:) Bu nedenle günlerimi aynı geçirmek beni tatmin ediyor, yenilikçi biri için bu durum depresyon sebebi olabilir:)

8. Büyük adımlar mı küçük adımlar mı?
Küçük adımlar atmak, yeni alışkanlıklara günlük düzenimiz içerisinde yavaş yavaş uyum sağlamamıza yardımcı olur. Ancak bazı insanlar daha büyük adımlar attıklarında daha iyi sonuç elde ederler. Şahsen küçük ve kararlı adımları tercih ederim. Böl, yönet sistemini hayatımın her alanında kullanıyorum.
 
tamamdır:)
bu hafta düzene oturtmak istediğim davranış günde 30 sayfa kitap okumak. bunun önündeki en büyük engel de telefon youtube vs yani sosyal medya fazla kullanımı,bunu yapmak bana birşey katmamakla beraber kitap okumamı da engelliyor. bu hafta telefon kullanımını 2saatle sınırlandırıp akşam da 30sy kitap okumadan uyumamayı hedefliyorum. 3 tane yarım kitabım var uzun zamandır elimde, 20 aralıka kadar onları bitirmeyi planlıyorum:
-bülbülü öldürmek
-terapi odası konuları
-narsistle ateşkes
fazla hedef koyunca hiçbir şeyi yapmayıp tamamen saldığım için bu haftalık bu kadar yeter:)
Ben mesela yatmadan önce 30 sayfa mümkün değil okuyamam. Bu nedenle sabah-öğle-akşam 10'ar sayfa okumak benim için daha sürdürülebilir oluyor. Gerçi dakika üzerinden gidiyorum ben. Sabah-öğle akşam 20'şer dakika okuma yapıyorum. Her birinde farklı tür okuyorum. Bazı kitaplar çok hızlı okunurken bazıları üzerine düşünmek gerekiyor.
 
Selamlar Hanımlar,

Dün dört eğilimi tanımlamıştık. Bugün de doğamızın diğer yönlerini tespit etmeye çalışıyoruz.

1. Çayırkuşu mu, baykuş mu?
Yani gece insanı mı sabah insanı mısınız? Mesela bir baykuşun, sabah erken kalkıp ders çalışma gibi bir alışkanlığı edinme çabası ne kadar anlamsızsa, bir çayırkuşunun akşam yemeğinden sonra 2 saatlik bir çalışma sürecine ayak uydurmaya çalışması da o kadar anlamsızdır. Dolayısıyla, eğer sabah insanıysak, edinmek istediğimiz alışkanlıkları sabaha; gece insanıysak da akşam saatlerine planlamak daha faydalı olacaktır. Ben bir çayırkuşu olarak, alışkanlıklarımı sabah saatlerine planlamaya ve özellikle yatma saatine yapılacak bir şey bırakmamaya gayret ediyorum.

2. Maratoncu mu, kısa mesafe koşucusu mu, erteleyici mi?
Özellikle iş yeri alışkanlıkları için tercih edilen çalışma temposunu ayırt etmek en önemli noktadır. Şahsen ben maratoncuyum. Yavaş ve sabit tempoda çalışmayı severim. Kısa mesafe koşucuları aksine hızlı çalışmayı ve yoğun çaba sarf etmeyi severler. Günlük iş akışını ve planlamasını buna göre düzenlemek gerekir.

3. Alışverişkolik mi alışveriş savar mı?
Alışveriş savarların güzel alışkanlıklar kazanmak için para harcamanın önemli olduğunu hatırlamaları , alışveriş koliklerin ise sadece satın almanın, iyi bir alışkanlık edinme konusunda yeterli olmayacağını bilmeleri gerekir.

4. Sadelik mi abartı mı?
Sadeliği tercih eden insanlar minimalist bir masa veya ofiste daha verimli çalışırken, abartı sevenler için canlı ve görsel detaylı bir masa veya ofiste daha verimli olur. Ayrıca sadelik taraftarları genelde atmayı almaktan daha çok severler. Dolayısıyla birşeylerden kurtumak veya bırakmak şeklinde tasarlanan yeni alışkanlıkları edinmeleri daha kolay olur.

5. Başlatan mı bitiren mi?
Bir işi başlatmayı mı daha çok seviyorsunuz bitirmeyi mi?
Bitirmeyi seven insanlar için yapılacak listesi hazırlayıp, işleri bitirdikçe tik atmak, motivasyonu çok arttırır. Ben yeni bir şeylere başlama konusunda daha temkinliyim. Benim motivasyonum yapılacaklar listesini tamamlamak üzerine kurulu.

6. Destekleyici mi engelleyici mi?
Destekleyici gruba dahi olanlar çevreyi koruma amaçlı geri dönüşüm yaparken, engelleyici olanlar ceza ödememek için geri dönüşüm yaparlar. Sonuçta iki grupta aynı şeyi yapar ama motivasyonları farklı kaynaklardan gelir. Ben destekleyici olduğumu düşünüyorum.

7. Yenilik mi bilindik mi?
Bilindik taraftarları için alışkanlıklar aşina oldukça yani düzenli tekrarlanınca ve otomatiğe döndükçe kolaylaşır. Yenilikçiler ise "21 gün şekersiz" gibi kısa süreli aktiviteler ile daha mutlu olurlar. Ben oyumu bilindikten yana kullanıyorum:) Bu nedenle günlerimi aynı geçirmek beni tatmin ediyor, yenilikçi biri için bu durum depresyon sebebi olabilir:)

8. Büyük adımlar mı küçük adımlar mı?
Küçük adımlar atmak, yeni alışkanlıklara günlük düzenimiz içerisinde yavaş yavaş uyum sağlamamıza yardımcı olur. Ancak bazı insanlar daha büyük adımlar attıklarında daha iyi sonuç elde ederler. Şahsen küçük ve kararlı adımları tercih ederim. Böl, yönet sistemini hayatımın her alanında kullanıyorum.
1-baykuşum sanırım. sınav dönemleri vs de sabah 5-6da kalkıp ders çalışmaktansa gece 1-2e kadar çalışmak benim için kolay olmuşyur her zaman. iş hayatı malum sabah erken kalkmak gerektiği için o kadar geç saatte verimli olamasam da sabah mecburi durumlar dışında erken kalkamıyorum maalesef son dk a kadar yatakta kalmayı seviyorum
2-genelde erteliyiciyim maalesef, son ana kadar erteleyebilirim
3-alışveriş konusunda dengeli olduğumu düşünüyorum,aşırı alışveriş manyağı değilim, ihtiycım yok benzeri var diye almadığım çok olmuştur, ama gerekliyse de alırım hiç düşünmem
4-kesinlikle sadelik. abartı dikkatimi çok dağıtır, düşünce uçuşmalarım başlar :KK70:
5-bitirmek, tik atmaya bayılıyorum, sabahları liste yapmaya çalışıyorum kendime basit bir kağıda da olsa, beni aşırı motive ediyor yaptıklarıma tik atmak, sırf bu yüzden ocak itibariyle bir ajand edinmeyi düşünüyorum. teknoloji ile aram aşırı iyi değil, bilgisyar uygulamasına adapte alabilir miyim bilmiyorum
6-konuya veya olaya göre değişebiliyor tavrım
7-bilindik her zaman güvenlidir :)
8-küçük adımlar:)) büyük adımlara niyetlenmek adım atmamak oluyor benim nezdimde
 
Ben mesela yatmadan önce 30 sayfa mümkün değil okuyamam. Bu nedenle sabah-öğle-akşam 10'ar sayfa okumak benim için daha sürdürülebilir oluyor. Gerçi dakika üzerinden gidiyorum ben. Sabah-öğle akşam 20'şer dakika okuma yapıyorum. Her birinde farklı tür okuyorum. Bazı kitaplar çok hızlı okunurken bazıları üzerine düşünmek gerekiyor.
sabah son dka kadar yatakta kalıyorum genelde, akşam da kızım uyuduktan sonra yaklaşık 1 saat vaktim oluyor, eğer bir planım programım olmazsa o sürede full youtube izliyorum veya tabletten yun vs oynuyorum hatta yatma saatimi bile geçiriyorum böyle yaparak. tembel biriyim biraz da dağınıkım, o saatte ev toplama , ertesi güne yemek yapma işlerine de girmek istemiyorum.kitap okumak en güzel vakit geçirme oluyor.
 
ben de bir şey sorsam, kendim için sorguluyorum nasıl azaltırım sosyal medya kullanımını diye, peki sizlerin ortalama sosyal medya kullanım süresi ne kadar? en çok hangi site/uygulamalarda vakit harcıyorsunuz?
 
Merhaba, ipek krese alistimi acaba. Oglum 6 aydir hala gitmek istemiyor,alisamadi.
Ne yapacagimi sasirdim artik..
Merhabalar.Alışamadı derken okul içinde de mutsuz mu yoksa sadece kapıda mı? Benim kız 3 yaşinda içeride gayet mutlu ve katılımcı ama evdeyken ben gitmek istemiyorum diyor hele ben varsa ağlıyor kesin. Sadece baba varsa genelde çok az tepki veriyor ama ben varsam ayrılması zor oluyor. Sizde durum nasıl, dert aynı olunca hemen yazmak istedim
 
Merhabalar.Alışamadı derken okul içinde de mutsuz mu yoksa sadece kapıda mı? Benim kız 3 yaşinda içeride gayet mutlu ve katılımcı ama evdeyken ben gitmek istemiyorum diyor hele ben varsa ağlıyor kesin. Sadece baba varsa genelde çok az tepki veriyor ama ben varsam ayrılması zor oluyor. Sizde durum nasıl, dert aynı olunca hemen yazmak istedim
Okulda cok mutlu. Evden cikana kadae hersey. Evde kalmak istiyorum,evde oynamak istiyorum,kalkmak istemiyorum yataktan.bu modda surekli. Haftanin 2 gunu ancak aglamadan gidiyor. Yani ben bukadar uzun surecegini dusunmemistim alisma suresinin. Bizdemi anormallik var,okulumu degissem diye dusunmeye baslamistim..
 
Okulda cok mutlu. Evden cikana kadae hersey. Evde kalmak istiyorum,evde oynamak istiyorum,kalkmak istemiyorum yataktan.bu modda surekli. Haftanin 2 gunu ancak aglamadan gidiyor. Yani ben bukadar uzun surecegini dusunmemistim alisma suresinin. Bizdemi anormallik var,okulumu degissem diye dusunmeye baslamistim..
Ayy ben de benim hatam mı diye düşünüyordum okula ağlayarak giren bi benim kız. Electra ve sizi duymak rahatlattı ne yalan söyliyim 😊 bu artık alışma süreci dışında bir şey sanki, çünkü öğretmene ortama tepkileri yok, sadece bizden ayrılmak zor geliyor galiba
 
X