Yalnızlıkla baş etme

Chocolita

Nirvana
Pro Üye
30 Ocak 2017
10.987
188.177
Öncelikle her türlü acı tecrübe ve yalnızlığın insanı değiştirip geliştiren durumlar olduğunu hatırlayalım

Mesela yolunu bulmak icin ekipmanların olmadan dik bir dağa tırmanman gerekse bunun sende iz bırakacağını bilirsin. Sen yeterince isteyip tırnakların kanayana dek tırmanmadikca dağın ötesini görmek mümkün olmaz. Sonra evi bulamasan bile o güvenli alanından, evden uzak olma düşüncesine alışırsın. Hayattan bu kadar korkan bir kadın için ürkütücü bir duygu. Ama içgüdülerin güven veriyor.
İşte acı tecrübe.

Benim acı tecrübelerim bana kısmen bir şeyler öğretti. Ama daha çooook yolum olduğunu biliyorum. Çünkü hala evi bulamadım. Ama bu içgüdüyle yürümeye devam ediyorum.

Gelelim yalnızlığa. Yalnızlık aslında bir boşluktan ibaret değilmiş. O senin henüz tanısmadığın yönlerin. Yol haritan. Ondan nefret etsen de kendini önce kendi fikrinden koruman gerektiğini gösteren bir nimet. Çünkü sağlıklı düşünemiyorsun.

Yalnızlık hissinin bir sürü 'çünkü'sü var. En saçma sebeplerle hassas olduğun noktaları sana yeniden hatırlatıyor. Sen bu noktayla barıştın ama bak, o nokta hala burada diyor. Tam bir sabır işi. Senin için o noktalar bir kazanım oluyor, ama karşı sesi duymak bitmiyor. Dolayısıyla bana da hep bunu nasıl yönettiğimi, kendime nasıl değer vermem gerektiğini hatırlatmak kalıyor. Yorucu evet. Ama dedim ya, yalnızlık iyi bir öğretici.
Çünkü kendinle çok konuşursun. Çok dinlersin.
Bu yüzden yalnızlığı da kucaklamali. Yoksa kendi evimizde kendimize ancak misafir olup, bizi seviyormuş gibi yapıp aslında nefret eden birini ağırlamış gibi hissederiz.

Verecek cevabın olmadığında teslim olmuşsun demektir. Teslim olduğumuzda neler hissettiğimizi hatırlayalım,
Merhaba gaflet uykusu. Başını taşıyamiyorsun. Tam bir kaygı makinesisin. O kadar çok sorguluyorsun ki saçma sapan hayaller canlanıyor gözünde. Beynini ellerinin arasına alıp tertemiz yıkamak, birinin seni alıp bütün yüklerinden arındırdiktan sonra yerine bırakması gibi. Saçma sapan her şekilde hafifleme hayalleri kuruyorsun sanki hiçbir şey senin elinde değilmiş gibi. Uyandığın zamanda başka bir şeye enerjin kalmiyor.

Ama bir gün o sesler kaybolup o sancılar rahat uykulara dönüşecek. Sadece bu süreçte teslim olmamayı öğrenmemiz gerek. Zaman zaten bütün taşları yerine oturtur.

Bugün bir yere zamanda yolculuk yapacak olsam 610 yılına gitmek istediğimi yazdım. Peygamber efendimizin dönemine. Gece bunu çok düşündüm. Eğer o dönemde yaşasaydım baş etmek daha kolay olurdu dedim. Bu kadar günahımız da olmazdı. Derdi olana Peygamberimiz mutlaka bir çözüm yolu gösterirdi. Onsuz çok yalnız hissediyorum. Keşke burada olsaydı da hemen gidip kapısını çalabilseydim. Çaresiz hissettiğimde çok salavat getiriyorum. Peygamberimizi hiç görmeden özlemek nasıl olur artık daha iyi anlıyorum

Ben çok dua ederim. Ne derdim varsa Rabbime anlatırım. Konuşmanın sonunda haşa anlattığıma pişman olmayacak olduğum "O"dur. Haşa yormayacak olduğum "O"dur. Dilim ne derse desin beni kalbimden sorumlu tutacak olan "O"dur. Bize böylesine merhamet edecek Allah'tan başka kimimiz var? Biz bile acimiyorken kendimize

Hani anlatacak arkadaşların vardır ama cevapların iyi gelmeyeceğini bilirsin de konuşmak istemezsin ya, çünkü daha kendin ikna olmamışsindir. Bu herkes için çok yorucu.

Önceden böyle değildim. Şimdi biliyorum ki dert bendeyse derman da bende. Öyleyse neden uzun uzun cümleler kurayım ki? Anlayacak mıyız biri daha söylediğinde? Daha önce söylenenlerin arasına atıp biraz hafiflemis olmaya kanacağız. Ve günler belki aylar sonra aynı önerileri farklı yüzlerden duyacağız. Ve acı olan, yine aynı cevapları vereceğiz.
Demek ki bizim önce kendimize vermemiz gereken cevaplar var.

Gerçek yalnızlık arkadaşının olmaması demek değildir.
Kendine misafir kalmak demektir. Güzel geçen bir günün ardından sahiplik etmediğimiz duyguların bize eziyet etmesine izin vermek demektir. Bununla kavga ettikçe kendimizden de uzaklaşıyoruz.

Yalnızlığın geriye bıraktıklarından kalan küçük bir parçayı esnetip esnetip boşlukları doldurmaya çalışmak büyük bir imtihan.
Rabbim bu manevi hastalıklar fiziksele dönüşmeden, kendimize geç kalmadan tamamlanmayı nasip etsin inşallah 🙏
Yoksa inan uçmadan havada yürüyüp, deprem olmadan sallanabileceğine. İnsan psikolojisi bu ya, canı isterse şaka kaldırmaz.
Unutmayalım ki bu dertlerin ötesinde de bir hayat var. İnşallah gaflet uykusundan uyanmanın güzelliğiyle duaların şifasiyla ferahlasin içimiz 🌼
 
Son düzenleme:
Tecrübe ve yalnızlığın insanı değiştirip geliştiren durumlar olduğunu biliriz

Mesela yanında ekipmanların yoksa ve yolunu bulmak için dik bir dağa tırmanman gerekiyorsa, bunun bir yerde sana iz bırakacağını bilirsin. Sen yeterince isteyene kadar, tırnakların parçalanıp kanayana kadar dağın ötesini görmek mümkün olmayacak. Dağın ötesinde karşılaştığın yerse evin değil. Yinede bu yol sana sonunu keşfetmen için bir imkan tanıyor. Seni kaybolmanin dışında bir şansın olduğuna inandırıyor. O zaman güvendiğin alanın dışında kalma düşüncesine alışıyorsun. Hayattan bu kadar korkan bir kadın için ürkütücü bir duygu. Çünkü içgüdülerin güven veriyor.
İşte acı tecrübe.

Benim acı tecrübelerim bana kısmen bir şeyler öğretti. Ama daha çooook yolum olduğunu biliyorum. Çünkü hala evi bulamadım. Ama yürümeye devam ediyorum.

Gelelim yalnızlığa. Yalnızlık aslında bir boşluktan ibaret değil. O senin bilemediğin yönlerin. İçgüdülerin güven veriyor demiştim ya, devam etmeni söyleyen sesi yalnız kalmadan duyamıyorsun. Yalnızlık senin haritan. Ondan nefret etsen de, gücünün azaldığı noktada en çok kendine ihtiyacın olduğunu hatırlatan bir nimet.

Her şey senden geçiyor. Kendini sevmenden, kendine inanmandan, değer vermenden.
Birden klişeleştim değil mi?
Bir şey neden klişelesir? Çünkü bir şey ne kadar eksikse hayatında o kadar söyletir kendini

Yalnızlık hissinin bir sürü 'çünkü'sü var. En saçma sebeplerle hassas olduğun noktaları sana yeniden hatırlatıyor. Sen bu noktayla barıştın ama bak, o nokta hala burada diyor. Senin için o noktalar bir kazanım oluyor, ama duymak bitmiyor. Dolayısıyla bana da hep bunu nasıl yönettiğimi, kendime nasıl değer vermem gerektiğini hatırlatmak kalıyor. Yorucu evet. Ama dedim ya, yalnızlık çok iyi bir öğretici

Çünkü kendinle çok konuşursun. Çok dinlersin. Duymama lüksün yok. Sen kendinden ne kadar emin olursan ol o sesi duymak zorundasın. Eğer sabırlı olursan verdiğin cevaplar hep daha doyurucu oluyor

O ses bir gün susacak. Ama şu an onu dinlemek bizi değiştirecek.
Bu yüzden bu yalnızlığı da kucaklayalim. Çünkü aslında en çok kendimize ihtiyacımız var. Yoksa kendi evimizde kendimize ancak misafir olup, sonrasında da bizi seviyormuş gibi yapıp aslında nefret eden birini ağırlamış gibi hissederiz

Bir gün derin bir sessizlik olacak. Kurcalayan sesler kaybolup uykular daha keyifli bir hal alacak. Bu şekilde hisseden ilk kişi değilsin ve son kişi de olmayacaksın. Sadece bundan nefret etme. Kabul et. Dinle ve cevap ver.

Verecek bir cevabın yoksa teslim olmuşsun demektir. Verdiğin cevaplara inanmıyorsan yine teslim olmuşsun demektir. O halde reddetmek yerine sadece dinle. Cevaplar yakındır. Zaman geçtikçe kendine karşı daha görünür olacaksın

Bugün bir yerde zamanda yolculuk yapsam 610 yılına gitmek istediğimi yazdım. Peygamber efendimizin dönemine. Bugün bunu çok düşündüm. Eğer o dönemde yaşasaydım baş etmek daha kolay olurdu dedim. Bu kadar günahımız da olmazdı. Derdi olana Peygamberimiz mutlaka bir çözüm yolu gösterirdi. Onsuz çok yalnız hissediyorum. Keşke burada olsaydı da hemen gidip kapısını çalabilseydim. Çaresiz hissettiğimde çok salavat getiriyorum. Peygamberimizi hiç görmeden özlemek nasıl olur artık biliyorum

Ben çok dua ederim. Ne derdim varsa Rabbime anlatırım. Konuşmanın sonunda haşa anlattığıma pişman olmayacak olduğum "O"dur. Haşa yormayacak olduğum "O"dur. Dilim ne derse desin beni kalbimden sorumlu tutacak olan "O"dur. Bana, bize merhamet edecek olan Allah'tan başka kimimiz var? Biz bile acımıyoruz kendimize.

Hani anlatacak arkadaşların vardır ama cevapların iyi gelmeyeceğini bilirsin de konuşmak istemezsin ya, çünkü daha kendin ikna olmamışsindir. Bu herkes için çok yorucu.

Önceden böyle değildim. Şimdi biliyorum ki dert bendeyse derman da bende. Öyleyse neden uzun uzun cümleler kurayım ki? Anlayacak mıyız biri daha söylediğinde? Daha önce söylenenlerin arasına atıp biraz hafiflemis olmaya kanacağız. Ve günler belki aylar sonra aynı önerileri farklı yüzlerden duyacağız. Ve acı olan, yine aynı cevapları vereceğiz.
Demek ki bizim önce kendimize vermemiz gereken cevaplar var.

Gerçek yalnızlık arkadaşının olmaması demek değildir.
Kendine misafir kalmak demektir. Sahiplik etmediğin duyguların sana eziyet etmesine izin veriyorsun. Onunla kavga ettikçe kendinden uzaklaşıyorsun.

Artık bu düşünceler fiziksele dönüşmeden, kendimize gecikmeden önce tamamlanma vakti.
Yani inan uçmadan havada yürüyüp, deprem olmadan sallanabileceğine.
İnsan psikolojisi bu, şaka yapmak isterse falan
Ama o kadar gerçektir ki komik değildir

Dedim ya, yalnızlıktan öğrenecek çok şeyimiz var.
Bilmeyen için lanet, farkına varan için nimettir yalnızlık
Bir gün daha sağlıklı nefes alabildiğimiz bugünün farkına varıp, kendimize sahiplik ettiğimiz bir ömür diliyorum hepimize 🖐️
İçimdeki duygulara tercüman olmuşsunuz❤
 
Yalnızlığı öyle tanımlamışsın ki, utandım yalnızım diye düşünmeye.
Ben meğer çok kalabalıkmışım kafamın içinde.
Yedi deliler, dokuz oturaklılar.
Unutmayalım, bu dertlerin ötesinde ve ölümden önce de bir hayat var. 🩵
 
Öncelikle her türlü acı tecrübe ve yalnızlığın insanı değiştirip geliştiren durumlar olduğunu hatırlayalım

Mesela yolunu bulmak icin ekipmanların olmadan dik bir dağa tırmanman gerekse bunun sende iz bırakacağını bilirsin. Sen yeterince isteyip tırnakların kanayana dek tırmanmadikca dağın ötesini görmek mümkün olmaz. Sonra evi bulamasan bile o güvenli alanından, evden uzak olma düşüncesine alışırsın. Hayattan bu kadar korkan bir kadın için ürkütücü bir duygu. Ama içgüdülerin güven veriyor.
İşte acı tecrübe.

Benim acı tecrübelerim bana kısmen bir şeyler öğretti. Ama daha çooook yolum olduğunu biliyorum. Çünkü hala evi bulamadım. Ama bu içgüdüyle yürümeye devam ediyorum.

Gelelim yalnızlığa. Yalnızlık aslında bir boşluktan ibaret değilmiş. O senin henüz tanısmadığın yönlerin. Yol haritan. Ondan nefret etsen de kendini önce kendi fikrinden koruman gerektiğini gösteren bir nimet. Çünkü sağlıklı düşünemiyorsun.

Yalnızlık hissinin bir sürü 'çünkü'sü var. En saçma sebeplerle hassas olduğun noktaları sana yeniden hatırlatıyor. Sen bu noktayla barıştın ama bak, o nokta hala burada diyor. Tam bir sabır işi. Senin için o noktalar bir kazanım oluyor, ama karşı sesi duymak bitmiyor. Dolayısıyla bana da hep bunu nasıl yönettiğimi, kendime nasıl değer vermem gerektiğini hatırlatmak kalıyor. Yorucu evet. Ama dedim ya, yalnızlık iyi bir öğretici.
Çünkü kendinle çok konuşursun. Çok dinlersin.
Bu yüzden yalnızlığı da kucaklamali. Yoksa kendi evimizde kendimize ancak misafir olup, bizi seviyormuş gibi yapıp aslında nefret eden birini ağırlamış gibi hissederiz.

Verecek cevabın olmadığında teslim olmuşsun demektir. Teslim olduğumuzda neler hissettiğimizi hatırlayalım,
Merhaba gaflet uykusu. Başını taşıyamiyorsun. Tam bir kaygı makinesisin. O kadar çok sorguluyorsun ki saçma sapan hayaller canlanıyor gözünde. Beynini ellerinin arasına alıp tertemiz yıkamak, birinin seni alıp bütün yüklerinden arındırdiktan sonra yerine bırakması gibi. Saçma sapan her şekilde hafifleme hayalleri kuruyorsun sanki hiçbir şey senin elinde değilmiş gibi. Uyandığın zamanda başka bir şeye enerjin kalmiyor.

Ama bir gün o sesler kaybolup o sancılar rahat uykulara dönüşecek. Sadece bu süreçte teslim olmamayı öğrenmemiz gerek. Zaman zaten bütün taşları yerine oturtur.

Bugün bir yere zamanda yolculuk yapacak olsam 610 yılına gitmek istediğimi yazdım. Peygamber efendimizin dönemine. Gece bunu çok düşündüm. Eğer o dönemde yaşasaydım baş etmek daha kolay olurdu dedim. Bu kadar günahımız da olmazdı. Derdi olana Peygamberimiz mutlaka bir çözüm yolu gösterirdi. Onsuz çok yalnız hissediyorum. Keşke burada olsaydı da hemen gidip kapısını çalabilseydim. Çaresiz hissettiğimde çok salavat getiriyorum. Peygamberimizi hiç görmeden özlemek nasıl olur artık daha iyi anlıyorum

Ben çok dua ederim. Ne derdim varsa Rabbime anlatırım. Konuşmanın sonunda haşa anlattığıma pişman olmayacak olduğum "O"dur. Haşa yormayacak olduğum "O"dur. Dilim ne derse desin beni kalbimden sorumlu tutacak olan "O"dur. Bize böylesine merhamet edecek Allah'tan başka kimimiz var? Biz bile acimiyorken kendimize

Hani anlatacak arkadaşların vardır ama cevapların iyi gelmeyeceğini bilirsin de konuşmak istemezsin ya, çünkü daha kendin ikna olmamışsindir. Bu herkes için çok yorucu.

Önceden böyle değildim. Şimdi biliyorum ki dert bendeyse derman da bende. Öyleyse neden uzun uzun cümleler kurayım ki? Anlayacak mıyız biri daha söylediğinde? Daha önce söylenenlerin arasına atıp biraz hafiflemis olmaya kanacağız. Ve günler belki aylar sonra aynı önerileri farklı yüzlerden duyacağız. Ve acı olan, yine aynı cevapları vereceğiz.
Demek ki bizim önce kendimize vermemiz gereken cevaplar var.

Gerçek yalnızlık arkadaşının olmaması demek değildir.
Kendine misafir kalmak demektir. Güzel geçen bir günün ardından sahiplik etmediğimiz duyguların bize eziyet etmesine izin vermek demektir. Bununla kavga ettikçe kendimizden de uzaklaşıyoruz.

Yalnızlığın geriye bıraktıklarından kalan küçük bir parçayı esnetip esnetip boşlukları doldurmaya çalışmak büyük bir imtihan.
Rabbim bu manevi hastalıklar fiziksele dönüşmeden, kendimize geç kalmadan tamamlanmayı nasip etsin inşallah 🙏
Yoksa inan uçmadan havada yürüyüp, deprem olmadan sallanabileceğine. İnsan psikolojisi bu ya, canı isterse şaka kaldırmaz.
Unutmayalım ki bu dertlerin ötesinde de bir hayat var. İnşallah gaflet uykusundan uyanmanın güzelliğiyle duaların şifasiyla ferahlasin içimiz 🌼

Benim tatlı çukelatam ne güzel yazmışsın. ❤️ 🤲 Maneviyatın ne kadar boş kalırsa insan kendine yetemez hale gelir. Kendisinden bile uzaklaştığı için yalnız kalır aslında.
 
Yalnızlığı öyle tanımlamışsın ki, utandım yalnızım diye düşünmeye.
Ben meğer çok kalabalıkmışım kafamın içinde.
Yedi deliler, dokuz oturaklılar.
Unutmayalım, bu dertlerin ötesinde ve ölümden önce de bir hayat var. 🩵
Konuştuğumuz yüz tane bizden birinin elinden tutsak yalnızlık son bulacak. Çünkü bir tane var bizden 🌼
 
Yalnızlığı öyle tanımlamışsın ki, utandım yalnızım diye düşünmeye.
Ben meğer çok kalabalıkmışım kafamın içinde.
Yedi deliler, dokuz oturaklılar.
Unutmayalım, bu dertlerin ötesinde ve ölümden önce de bir hayat var. 🩵
Aslinda en çok da ölümden sonrası aklıma geliyor. Sonuçta öbür tarafa da yalnız gideceğiz... yalniz geldik yalnız gideceğiz
 
X