Yes MakaRa Yes GıRGıR :)


ebet böbeğim.pucca
 
sorma ayy iki yüzümüzü güldürdü manyak hatun

geçti skıntın dmi :101::101:
geçti valla geçmez miii

evet PuCCa GüNLüK
şmdi onu okuyodum

ev mevzusunu okudun mu yarıldım
kardeşinin kaybolmasını okudumm atlayarak okuyorum sıradan değil hangisi evv
 
Bu aralar günlerimiz manitaya yeni ev aramakla geçiyor. Önce internetten bir güzel fotoğraflı ev ilanlarına bakmaya başladık ve bir süre sonra birbirimize komik video izletir gibi ilanlarla dalga geçtiğimizi fark ettik. Çok merak ediyorum, evin salonunu gösterirsin de be adam, salonda uyuyan yaşlı amcaya "bir çekil foto çekinelim" demezsin. Ya da kiracına bi evi toplattırmazsın, pijamasını çıkarttığı gibi yere atmış onun fotosunu bile çekmişler. Evden daha çok bu karede neye gülsek diye bakmaya başladık.
Geçmiş deneyimlerimden de tecrübe ederek, " interneti boş ver, gel adam gibi emlakçıya soralım" diye tuttum kolundan çıkardım dışarı. En son internetten kendime bir ev arkadaşı bulmuştum, dillere destandı. Kadının bıyıkları vardı yahu!!! İstediğimiz semtte emlakçıları dolanmaya başladık, beyefendi de yalnız öyle bir kriterleri var ki, "Mahalle istiyorum, bakkala sabah gideyim 'günaydın İsmail abi, ekmekler sıcak mı' diyeyim. Manavla konuşayım. Çocuk sesleri duyayım. Ama ev yepyeni olsun, havuz da olsun, güvenlikçisi de olsun ama uygun fiyatlı olsun" Oldu paşam, oldu canım, oldu ciğerim. Hayatını İstanbul'da geçirmişsin, 2 senedir buradayım ben böyle bir şey olmadığını biliyorum da ama hevesini de kırmayayım dedim tabii... Bir de aramızda şöyle bir durum var, o Anadolu yakası çocuğu. Oraya bayılıyor, ölüyor... Ne zaman bizim bu tarafa geçse, "ayyy burası bok gibi, ayy bu tarafta yaşanmaz, ohh Bostanc
ı, canım Kadıköy, I love Acıbadem." bundan kavga bile ettiğimiz zamanlar oluyor hatta. Ama şimdi Allah'ın sopası yok paşa paşa buraya taşınmak zorunda, onunda verdiği bir gurur kırıklığıyla hiç bir evi, hiçbir semti beğenmiyor beyefendi...
Emlakçıya girdik, derdimizi tasamızı anlattırken, adam "evli misiniz?" diye sordu, o an ağzım kulaklarıma vardı tabi, "Allah söyletti ihihi" diye kikirdedim, yan tarafıma bir döndüm,buz gibi gözlerle bana bakan sevgiliyi görünce bütün hevesim kursağımda kaldı. Adam evli değiliz diye hemen elindeki evlerden bir eleme yaptı, sonra da "Çook şirin bir ev var tam istediğin gibi" diyerek aldı bizi götürdü.

Evi gördüğüm an 'şirin' kelimesi bende bütün anlamını yitirdi! Abi evi bok götürüyor, yemin ederim 3 inek koy oraya sütten kesilirler. Yerin dibinin dibi, yukarda minnacık pencereleri var, milletin götünü başını izlersin. Öyle bir rutubet kokuyor ki, girer girmez zaten yapış yapış olduk. Bir de kirası var, 3 asgari ücret kadar. Şirin denilince ben de böyle çıtı pıtı pembişli falan kutu gibi ev sandım, bu köpek klubesi bile değil en azından o havadardır yani. Kalk kalk kalk bu adamdan kaçalım dedik başka emlakçıya gittik.
Orada da derdimizi anlattık bir güzel, "metroya çok yakın bir ev var elimde" dedi biz de hemen koştur koştur düştük adamın peşine. Metrodan indik, yürümeye başladık, tam yemin ederim 45 dakika sonra eve ulaştık. Yakın dediği ev cidden anasının amının taaa en derinliği. Hadi bebeğim, hadi canımın içi, hadi yavru kuşum diyerek oradan da vazgeçtik.
Sonra başka bir emlakçıya gittik, sevgili gene o mahalle arzunu anlattı. Adam, "tam senlik bir ev var elimde. Mahalle süper sabah gidersin bakkalla çayını içersin, herkes sana selam verir. Hadi gidiyoruz" dedi. Aldı bizi götürdü, götürdüğü yer gerçekten bir mahalleydi. Yalnız bakkalla çay mı içer, "akşam kaç ex sattın abi" diye mi konuşur; manava gittiğinde, "sol taraftaki binayı kerane olarak işletiyorlar mı" diye sorar, yoksa üç günde bir evi mi basılır, ya da en azından işten dönerken kesin gasp edilip bıçaklanır. Mahalleye girer girmez, birbirimize baktık, evi bile görmeden oradan hemen topukladık.
Sonra başka bir emlakçıya gittik, adam yine "evli misiniz?" diye sordu, tam ağzımı açıp Allah söyletti diyecektim ki, sevgili ağzımı kapadı "ilerde" dedi. Onu diyince hemen şaban gibi gülerek döndüm, "ne zaman pekii" diye sordum, sonra farkına vardım ki emlakçıda bunları konuşmak yersiz. Adam durdu durdu ikimize baktı, "Bir ev var ama sahibi namuslu kişiler istiyor, böyle evlilik dışı yaşam gelen giden bir olmaya...." daha cümlesinin devamı gelmemişti ki, sevgili kişisi direk dalmak için adama yumuldu, zar zor ayırıp oradan da çıktık.
Sonra bir yere daha gittik, artık umudumuz yok yani, hayır yani bir de öyle inat bir adamla beraberim ki, emlakçı bir ev gösterdiyse ve o kötüyse hemen ondan vazgeçiyor. Yook başka şans tanımıyor yani herife. İnşallah bizim ilişkimizde de böyle garip huyları olmaz diye de kara kara düşünmüyor değilim yani. Bu sefer bıkkın bıkkın ezberlediğimiz cümleleri anlattık, adam da aldı bizi götürdü bi eve dünyanın en tatlı evi... O eve göre kirası da uygun, ev gerçekten şekerlikten ölecek o derece güzel. Kutu gibi ama insan içinde kendini prenses gibi hissediyor. Ben hemen kendimce tasarladım evin içini. 2 artı bir olunca da, evlenince diğer oda çocuk odası olur, burayı ingiliz tarzı döşeriz, şuraya uçuşan kelebekli perdeler, balkonda kahvaltı masası diye hayallerden hayale uçarken, en son adam, benim çocuk odası yapacağım yeri, çalışma odam olur burası deyince gerçeklerle yüzleştim maalesef.
"Tamam" dedi, "tutuyorum" burayı. Sevinç çığlıkları içinde apartmanın merdivenlerinden inmeye başladık, hem benim evime de yakın, hem adamın tam istediği gibi, hem de deniz dibinde, hem de gerçekten ballı bir şekilde cuk bulduk orayı. O kadar gezmemize değdi diyerek son kata indik ki, iki tane kız kıkırdayarak apartmana girdiler.
Hemen o an sevgilimin gözlerine baktım, o ışıltıyı, o parıltıyı, o "iyi yere kapak attık iyi iyi" tanımlamasını gördüm. Anında burnumdan solumaya başladım, emlakçıya döndüm,
- Kim bunlar????
- Ne bilim abla öğrenci kızlar heralde
- Ne öğrencisi, burada okul mu varmış? hem öğrenciye neden ev veriyorlar? Bizim zamanımızda kan kusuyorduk ev bulmak için
- Boğaziçi yakın ya buraya
- Ben sevmedim burayı, ne biçim mahalle böyle. Kıkırdayarak yukarı çıkmalar, bi hoppalık, bi adam sendecilik, bi vurdum duymazlık. Yoook tutmuyoruz burayı.
Manita hemen tuttu kolumdan, ileri doğru götürdü beni, sinirli sinirli,
- PuCCa iyi misin sen, ne diyorsun.
- Karıyı kızı görünce hemen çakraların açıldı bakıyorum. Yok yaee tuzun var mııı diye hello kitty li pijamalarıyla kapını çalan kızlar istemem ben. Hem giren çıkan belli olmaz onlara, sesten rahatsız olursun. Başka bir ev bul kendine.
- Ya sen gerçekten hastasın
- Ne olduuu, iki kız sana kıkırdadı diye hasta olan ben oldum di mi. Ya bu ev, ya ben kararını ver. Ama eğer bu evi seçersen sana neler yapacağımı tahmin bile edemezsin. Onu da bil de!
- Ya saçmalama işten evin yüzünü bile görmem ki, sen komşuların kim biliyor musun? Komşuluk mu kaldı bu devirde, ev istediğimiz gibi tam sorun çıkarma ne olur.
- Ben söyleyeceğimi söyledim. O evi tutmayacaksın. Sen öyle minnacık etekli kızların apartmanlarda yaşa ohh keka ben de ortalarda karıyım diye dolanayım sonra.
- Şu an kamyoncu gibi konuştuğunun farkındasın değil mi?
- O evi tutarsan gerçekten şu an şurada bayılma taklidi yaparım, sinir krizi geçirme taklidi yaparım, hatta uyuşturucu krizi taklidi yaparım, hatta orgazm taklidi. Benim istediğim olacak o evde yaşamayacaksın.
Adam derin bir nefes aldı, 'ben ne yaptım ki sana bana böyle birini yolladın' diye Allah'a isyan edip, evden vazgeçtiğini söyledi.

Valla kusura bakmasın, bizim de üst katta bekar bebikler oturuyordu ve apartman gülünü bile düdüklemişlerdi. Ben kendime bu saatten sonra PuCCa godoş olmuş, rahat olmuş, geniş olmuş dedirtmem!








bi yarılma hikayesi daha kuzum
 
kızdaki laflara bakk bittimmmm

laaaaaağğğğğnnn benim buradan açılmıyor banada gönderin merak ediyorum tağam mıııııııııııııı:101:

ayyy evde okursun artıkınnn
 



yoruldummmmmmmmmm
 
İşte bu resmenn bennnn

kalktım gittim ben de kendimi odaya kitledim. Ağlama krizlerine girdim. ama ağlamıyorum aslında ağlamış gibi yapıyorum. arada sırada da "sorun maç değil sensin hıckk bana hayvan gibi davranıyosun böhüüüüü" diye ağlıyorum. hıçkırmış gibi falan yapıyorum sessizlik olduğunda yere kapıya bişiler atıp, sinir krizi geçirdiğimi sanmasını istedim ama bir işe yaradı mı diye bir sor...
Yaramadı..
ben orada kendi kendime dellenirken, içerde biri var diye kriz geçirmiş gibi yaparken, beyfendi çıkmış gitmiş evden..
Onu da şey de farkettim, işte ağlıyordum, kapıya askılığı fırlattım ses çıkmadı, "ayrılalım da mutlu olll" diye bağırdım ses yok.. sonra kapıya doğru yaklaştım, kulağımı dayadım ses çıkmadı. kapıyı bir açtım çekmiş gitmiş.
ben orada yani ciddi bir kriz geçirecek olsam bırakmış olacak beni..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…