Forumumuzun güzel doktoru
Unus
a rica ettim. Müsait olunca sağlık konusunda görüşlerini yazacak
Arkadaşlar tüm mesajlarınızı okuyamadım. Birkaç tanesine göz atabildim sadece. Avrupa ve Türkiye’nin sağlık sistemi karşılaştırıldığında ikisinde de kendince artıları ve eksileri var. Benim amcamlar danimarkada yaşıyordu. Oradakine daha hakim olduğum için yorumlarımı oraya göre yapacağım. Konu derin ben başlıyorum.
1.Benim amcam konjonktivit olmuştu. Göz doktoruna gitmesi gerekiyordu. Orada aile hekimin seni görmeden uzman doktoru göremiyorsun. Aile hekimine 5 gün sonraya sıra aldı. Aile hekimi onu göz hekimine sevk etti. Ertesi hafta göz doktorunu gördü. O süreçte zaten gözündeki enfeksiyonu viral kaynaklı olduğu için düzelmişti. Burada olsaydı mesai saati içerisinde olsaydı ona aile hekimi değilse acil tıp doktoru bakacaktı. Yazacağı da antibiyotik/antiviral etkinliği olan bir ilaç olacaktı.
2.Kuzenlerim grip enfeksiyonu geçirdiği zaman doktora hiç gitmiyordu. Telefonla doktorunu arıyordu doktor ona alacağı şeyleri söylüyordu o da gidip alıyordu. Bizim burada da acil serviste baktığımız en büyük hasta grubu mevsimsel salgın ekibi.
3.Yine kuzenim bisikletten düşüp kafasını vurdu. Acile gittiler. Kuzenimi doktor görmemiş hemşireler değerlendirmiş sadece.
Ben kıyaslarımı bu üç örnek üzerinden yapacağım.
Birinci olayda amcamın gözünde olan enfeksiyona direkt göz doktoruna gidebilseydi işi tek seferde hızlıca hallolacaktı. Ama sistemin gereksiz kitlemesi yüzünden gözünün ağrısı, akması, batması ile yaşamak zorunda kaldı 2 hafta boyunca. Basit bir antibiyotik damla reçetesi için bu kadar beklemesine gerek var mıydı? Bence yoktu. Burda olsa yazardık tek seferdi biter giderdi.
İkinci örnekte mevsimsel salgınlar griplerde bizim halkımız doktora çok kolay ulaşabildiği için en ufak bir şikayetinde koşuyor. Serumlar, iğneler, özel reçeteler bekliyor. Halbuki grip dediğimiz olay zaten geçecek. İlaç kullansan da kullanmasan da bir hafta sonra iyileşeceksin. Biz gereksiz ilaç kullanımını da teşvik etmiş oluyoruz böyle yaparak. Hastalıklı hal ne demek onu bile bilmeyen bir halk çıktı. Gribal enfeksiyonla genel hastaya sadece parasetamol yazıyorum dediğim zaman ama ben çok halsizim, yorgun hissediyorum diyor. Enfeksiyonda olan vücutta zaten böyle olur. İstiyorlar ki tek günde iyileşsinler.
Onlar acil servise gittiği zaman bile doktor göremiyorlar. Ölüm oranlarında ciddi bir artış var mı? Yok. Demek ki kalifiyeli hemşireye triyaj yaptırırsan sistemin acil açısından çarkı nasıl da güzel dönüyor.
Şimdi muhtemelen bana ben endoskopi için sıra aldım, ameliyat için sıra aldım bana bir sene sonraya sıra verdiler diyenler çıkacaktır. Türkiye’deki sistemin en büyük sıkıntısı bu. Nüfus çok fazla, doktor sayısı yetersiz. Gerekli gereksiz herkes hastanede. Onun yerine kadın doğuma hastalar sevkle gidiyor olsaydı mesela bu kadın doğum doktoru günde 20 hasta bakacaktı. Haftanın bir günü olan ameliyat günü ikiye çıkacaktı. Ameliyat sırası daha erkene gelecekti. Bunda hasta açısından değişen bir şey olacak mıydı? Hayır.
En önemli olan diğer konuya gelelim. Para konusuna. Orada sağlık sigortaları bizimkiler gibi ucuz değil. Hastalardan zibilyon tetkik istenmiyor. Bir tanı konulacaksa en sık görülenden en nadire giderek sıra ile bakılıyor. Tek bir gelişte devletin tüm imkanları önlerine sürülmüyor ödedikleri tüm yüklü sigorta paralarına rağmen. Bizim burada mesela sağ üst kadran ağrısı için bir hasta gelmiş olsun hastadan hem kan hem usg istiyoruz. Kanı hemen veriyor. Usg için sıraya giriyor. Danimarka gibi yerlerde önce sizden kan alınır. Kanda önce karaciğer kaynaklı mı diye bakılır. Sonuç pozitif gelirse karaciğerin belli bölgelerine spesifik kanlar istenir. Orda da pozitiflik varsa usg istenir. Biz gelen hastalardan geniş biyokimya al, usg kağıdını yaz eline ver gel yapıyoruz. İşler hasta açısından burada daha hızlı ilerlemiş oluyor. Tanı daha hızlı konuluyor.
Konu çok derin dediğim gibi İkisinin de kendince artıları eksileri var. Ben doktor olarak oradaki sistemi daha doğru buluyorum. Neden daha doğru buluyoruma gelecek olursak:
1. Kafasını vuran bir hasta bile olsa triyajı yapılıyor. Hemşeriler yakın takip ediyor. Doktora gerekli durumda haber veriliyor. Doktor gereksiz yere yorulmuyor. Bu söylediğime tepki gösterecek insanlar mutlaka çıkacaktır ama azıcık aklı olan bir insan bile nöbetinin 23. saatindeki doktorun 900. hastası olarak acil müdahale odasına girdiğinde kendisine müdahale etmesini istemez. Burada doktorlar 900 hasta ile gereksiz yere yorulduğu için belki de en çok canla başla müdahale etmesi gereken hastaya eforları kalmıyor.
2. Burada mevsimsel salgınlarda, diğer hastalıklarda gereksiz ilaç kullanımı çok fazla. Ben hastaya reçete etmek istiyorum antibiyotik mesela ama hasta bunu anlamıyor. Bir gribe 5 kalem ilaç yazılmaz. Ama yazmak zorunda kalıyoruz.
3. Hastalar çok fazla şımardılar. Bir enfeksiyonun bir günde geçmesini bekliyorlar. Böyle bir durum mümkün değil. Şımaran hastalar en ufak şikayette acile koşuyor. Serum vs gibi garip taleplerle geliyorlar. En büyük şikayetin kendisinde olduğunu sanıp kalp krizi hastasından önce muayene olmayı, çok uzun süre kapıda beklediği için kendisinde hak olarak görüyor.
4. Gerçekten uzman doktorun takip etmesi gereken durumlarda hasta hasta yükünden dolayı doktordan sıra alamıyor. Sevkle gidiyor olsaydı bu hasta o zaman geç de olsa bir randevu düşürebilecekti.