Zayıflar Ülkesine Giden Gizli Geçit

Üstümde yine bir enerji, yine bir motivasyon var ki sorma günlük.
Bugün step çekerken yine extreme weight loss'ı izledim, belki de ondandır. Spor yapanları ve kilo verenleri görünce ben de gaza geliyorum.

4 hafta oldu, çok güzel ilerliyorum. Hiç böyle olmamıştı, umarım böyle de devam eder. Sonbahar geldi. Baharlık ceketlerimin hepsi birkaç kilo daha vereyim de içlerine girebileyim diye beni bekliyorlar. Hele ki kazaklarım... 2 sene önce aldığım ve bir türlü içine giremediğim bir kazağım var, umarım bu yıl girerim.

Bu site enteresan bir site... İnsanların başına öyle şeyler geliyor ki, onları okudukça bugün yaptığım bazı yanlışların ileriki hayatımda başıma neler açabileceğini görüyorum. Normal günlüğüm olsaydın çok şey yazardım sana ama maalesef yazamıyorum. Tek diyeceğim eğer bugünlerdeki şu malum iş planlarımız olmazsa bu kış daha geçmeden bir işe girmem gerektiği... Dürüst ve gerçekçi olmak lazım, gerçekten yapmayı istediğim şey çok vakit alan bir şey. O vakti boşa geçirmek de istemiyorum, bir yandan cebime para girsin istiyorum. Üstelik çalışırken o işe vakit ayırmak daha kolay oluyor, sonuçta her gün onun başında durabildiğin bir saat limiti var.

Günlük planıma bugün gayet iyi uydum, saati saatine ilerliyorum. Umarım hep böyle devam eder.
Mutlaka her ay en az 4 kilo vermeliyim günlük. Sanırım her gün 1000 kar kaloriyi garantilemenin zamanı geldi. Son günlerde 200 kalori de olsa fazla yedim, artık bunu daha fazla yapamam. Sıkı gitmek zorundayım. :)
 
300 gram vermişim bu hafta.

Bir ayda 4,1 kg etti. Ama bunun yarısından fazlasını ilk hafta verdim. O yüzden önümdeki aydan biraz korkuyorum. Ama bu hafta süper sıkı tutacağım. Belki de yaptığım spor artık işe yaramıyordur, onu değiştirmem gerekir.

Zaten canım da çok sıkkın, acilen bir şey yapıp keyiflenmem lazım ama ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok.
Oooof of!
 
Bu sabah 77,5 çıktım.
Eskiden olsa ne korkunç gelirdi gözüme... Ama birkaç ay 80'lere tekrar dönüş yaptıktan sonra şimdi rüya gibi geliyor. Ooof, ne korkunç günler geçirdim, hala da geçiriyorum. En azından 72'ye inmeden bana rahat yok. İnsanın verdiği kiloyu alması kadar psikolojisini alt üst eden bir şey yok. Kendine düşman olmaya başlıyorsun resmen... Gerçi artık verilen kiloları geri almak benim için çok zor çünkü ne et yiyorum, ne tereyağ, ne süt ürünü, ne yumurta... Bu da dışarda yiyebileceklerimi müthiş kısıtlıyor. Marketlerden alabileceklerimi bile kısıtlıyor, yeri geliyor bir çubuk kraker bile alamıyorum. Bu yüzden bir daha kilo alacağımı sanmıyorum, tabi ideal kiloma düştükten sonra... İnsülinin durumu malum, ne kadar kilo, o kadar yeni kilo... Şimdi rejimi bıraksam yine bir şekilde alırım ama 50'lerde bıraksam bir daha zor alırım.
Amma konuştum. Böyle işte... Tekrardan görüşmek üzere...
 
Günlükcüm günlükcüm...
O kadar güzel bir rakam gördüm ki bu sabah... Yüzüm de iyice inceldi, o yuvarlak yanaklar iyice söndü, kemiklerim yine görünür oldu. Benim için kilo verdiğimin en büyük ve de en güzel belirtisi yok olan yanaklarım olmuştur hep. :)

Bayramdan sonraki hafta erkek arkadaşımın ailesiyle gezmeye gideceğiz. Bunlar böyle aylarca tatile giderler. O yüzden onları en son gördüğümden beri rahat 3,5 ay olmuştur. Geldiklerinden beri özellikle onları görmeye gitmedim ki biraz daha kilo vereyim. :) Annesinin gözü çok keskindir, yarım kilo versem hemen fark eder. Herhalde erkek annesi olunca böyle oluyor. Kilo aldığımda hiç yüzüme vurmaz sağolsun. Ama tabi onlar beni 70 kiloyla tanıdılar, ben çıktım tekrar 80 küsürlere... Neyse, geçmişten bahsetmenin alemim yok, hızla eski kiloma dönüyormu nasılsa...

Acayip keyifliyim, iyi değerlendirmek lazım bugünü... :)
 
Canım neden günlüğüne de yazmiyosun
Özledik seni...

Öyle bir maratona girmiştim ki, daha birkaç dakika önce çıktım. Nefes almaya bile vaktim yoktu neredeyse. Cuma yarışmasındayım, orada bile izne ayrılmak zorunda kaldım.
Bir de kilom aşağı yukarı aynı, ondan günlüğe yazmaya da yüzüm yoktu pek. "Zarardan kar edeyim." kafasındaydım.

İş yerinde her gün pilav yemek zorunda kaldım, yaramadı. Ama Aralık ayında pilav günleri bitiyor çok şükür. Bomba gibi dönmeye çalışacağım geriye. Laf değil başarı göstermek istediğim için kısa kesiyorum. :)

Saygılar & Sevgiler
 
Merhaba günlük.

Seni bir türlü unutmadım. Tek başıma yapamam diye düşündüğümden bir türlü de geri dönmedim. Ama yine bir çıkar yol ararken yeni bir günlük açarak ortamı kalabalıklaştırmak istemediğimden sana geldim. Elimden geldiğince düzenli yazmayı deneyeceğim. Sanırım yol bulma konusunda zaman zaman hepimizin rehbere ihtiyacı oluyor. Bu girdiler bana bir rehber olacaktır. Geçmişi okumadım, neler var bilmiyorum, belki zamanla okurum.

Hikayemi yazmışımdır, şişman çocukluk, şişman gençlik. Genellikle balıketi yetişkinlik. Kilo alıp verme konusunda yüksek lisans falan filan...

Son bir yılda 20 kilo aldım, nasıl olduğu konusunda çok az fikrim var. Açlık ve tokluk kan şekerim sınırım üstünde çıkmaya başladı. Rejime başlamakta zorlandım çünkü eskisinin çeyreği kadar bile kolay gelmiyordu. Sonra bir şekilde başladım, 1,5 ay devam ettim, her gün spor yaptım ama bir şey değişmedi. Ben de doktora gittim ve insülin direnci kapısından girdiğimi öğrendim. Belki bu 20 kiloda onun da payı oldu.

Babam şeker hastası, benim de biletim kesildi. İşsizim ve iş başvurusu yapmaya motivasyonum yok, çünkü bu kiloyla kimsenin beni kabul edeceğini düşünmüyorum. Devir imaj devri, malum. :)

Şimdilik insülin direnci için ilacımı alıyorum, her gün 40 dakika terleten bir yürüyüş yapıyorum, 1500 kcal civarında da kalori alıyorum. 1,5 ayda indiremediğim tartı 3 günde inmeye başladı gibi görünüyor. :) Umarım öyle devam eder. Kırmızı kartı gördüm, artık bunun ötesi yok. Ya en kötü ihtimal 60'a ineceğim, ya da birkaç yıl içinde her gün üç posta parmaklarımı delip şeker ölçmeye ve kendime iğne yapmaya başlayacağım. Çok tatlı canlıyım günlük, iğne istemiyorum. İnsülin direncim 1.5'a insin ve o altın evleri göreyim istiyorum artık. Koca bir hayat şişman yaşanır mı, sorarım sana?
 
Vücut Kitle İndeksini 30'un üstüne çıkarmamak lazım. 27 olmakla 31 olmak arasında büyük fark var. 80 kilonun üstüne çıktığımdan beri gece yan yatarken sıkışıyorum resmen. Biraz daha abartıp 90'lara yaklaştığımda da merdiven inerken dizlerim acımaya başladı. Çıkmak zaten zor, ama inerken de acıyınca insan bir durup düşünüyor.

İnsani bir şekilden de 30'un üstüne gelince çıkmaya başlıyorsun, yani en azından benim göz zevkime göre. :) Evet 70'lerde ince olmuyorsun belki ama kalın bir 'insan' oluyorsun. VKİ (ya da alışkanlığa göre BMI) 30'u geçince göbeğin kendi başına var olmaya falan başlıyor, kollar kavun olmaya doğru gidebiliyor.

İlaca başladığımdan beri 1,5 kg gitmiş görünüyor, umarım böyle devam eder. Bir de bu ilaçları alıp "ishal yapıyor" diye bırakan bir dünya tanıdığım var. Karbonhidrat ağırlık yerseniz ishal yapıyor, benden söylemesi. :) Abartmazsanız gayet normal devam ediyorsunuz.
 
Bir haftada 2,4 kilo... Veremediğim tüm haftalar toplanıp birlikte gitmiş gibi... Haftaya da benzer bir sonuç alırsam kilolar gitmiyor diye ağladığım günleri geride bıraktığıma ikna olabilirim. :)
 
merhaba kolay gelsin yaşlarımiz, kilolarimiz, hikayelerimiz birbirine cok yakin. Bende 34 yasinda 158 boyunda 88 kiloyum. Daha önce başladığım tonlarca diyetten birine bugün itibariyle tekrar başladım. Bu sefer adini diyet değil yeni beslenme stili koydum çünkü artık diyet kelimesine alerjim var :) hedefim yeni yıla kadar ne kadar verebilirsem o kadar hafif girmek. Ayda bir tartilmayi düşünüyorum çünkü hızlı verince kendime ödül vermekten alikoyamiyorum. O ödülun de arkasi gelmiyir :) az vermissem de zaten veremedim deyip yiyorum. Onun için aylık tartilacagim. Benim topigime de beklerim, isterseniz bende buraya yazar birbirimize destek oluruz.
Başarılar diliyorum
 

Merhaba. Bildirimi gözden kaçırmışım galiba, mesajını ancak şimdi gördüm. Ben de yeni yıla 70'lerde girmek istiyorum, sanırım bunu ortak hedef yapabiliriz. :) Aslında ben de mümkünse ayda bir, hatta kiloyla değil de pound hesabıyla tartılmayı planlıyordum rakamlarla duygusal bağım olmasın diye. :) Ama bir yandan gaza gelip cuma yarışmasına katılmış bulundum, haftada bir ve kiloyla tartılmak durumundayım. Ama aylık kararını destekliyorum. :)

Ödül yemek olmamalı bence. Kıyafet olmalı, aksesuar olmalı, kozmetik ürünler olmalı... İlla yemek olacaksa da yılbaşı, yıldönümü, doğumgünü gibi özel günlerde olmalı sadece.

Sizin konunuza da bakacağım, destek olmayı çok isterim. Başarılar. :)
 
Bugün 80'lere ineceğime inanıyordum. Garanti olsun diye her gün yaptığım 40-45 dakikalık sporumu son iç günde 1,5 saate çıkarmıştım. 200 gramlar kaçırınca sinirim bozuldu. Sabahtan beri "O kadar uğraştım olmadı. Bari bugün bir şey yiyeyim, bir şey içeyim. Hangi tatlıyı yesem? Ne içsem?" modunda olsam da henüz hiçbir şey yemedim. Bilmiyorum akşama ne olacak.

Gidişatım belli olmuş aslında, 3 haftadır ısrarla 700-800 gram. Bir ay öncesine kadar kilo veremediğimi düşününce belki de nankörlük etmeden bu rakamları bağrıma basmam gerekir. Yine de insanın morali bozuluyor. Ortalama çabayla 700 gram, aşırı çabayla yine 700 gram.
 
Başladığımdan beri 4.8 kilo vermişim, 5 denebilir sanki artık. :)
Uzun sürüyor, her zamanki gibi ay başına ortalama 2 kilo gidecek gibi... Olsun. Vereyim de böyle olsun artık. Ben kilomla ne kadar agresif mücadele edersem o da benimle o kadar agresif mücadele ediyor.

Sanırım buraya daha sık yazmam lazım. Yediklerimi falan da yazmadığım için boş yapıyormuşum gibi geliyor. Ama kime ne? Sonuçta kendim için buradayım. Ben bu işe ne kadar odaklanırsam o kadar iyi olacak.

Pantolonlar daha rahat gelmeye başladı. 75'teyken aldığım ceketin içine en azından ince body'lerle girmeyi başarıyorum. Monta da yetişebilmek için acele etmeye çalışıyordum ama çok yetişemeyeceğim galiba. Ama bu kadar yağ varken eskisi kadar üşümediğimden onu da ince kıyafetlerle giyebilirim.

Lisedeyken aramızdan birinin geçme notu hesapladığı bir gün, hocamız şöyle demişti. "Geçen sene de tıpkı senin gibi biri vardı, her gün hangi sınavdan kaç alırsa geçeceğini hesaplıyordu. Sonunda hepsinden kaldı." :)

Ne kadar doğruydu bilmiyorum ama bazen böyle hissediyorum. "Ayda 4 kilo vermem için şu kadar kalori kesmem lazım. 3 kilo vermem için bu kadar lazım. 200 kalori de yürüyüş yapsam vs." Ne excel dosyaları hazırladım bunun için. Ama ne zaman kendimi böyle hesaplara ve o kaloriyi tutturmaya adasam o iddialı dosyalar ve hedefler çabucak terk edildi.

Her zaman yeni yıla 60'larda girme hedefi koyardım, bu sene 70'lerde bile giremeyeceği belli ki. Aslında birkaç yıl önceki ben olsam yine 70'ler hayallerini kurardım. Ama artık bıktım. Kilo, kalori hesabı yapmaktan bıktım. Bu demek değil ki hiç yapmıyorum. Ama her gün 1000 ya da 700 kalori kesemiyorum işte. Kesmeye kalktığımda 2 hafta sürüyor ve sonrasında iştahım tavan yapıyor. 500 de olur, neden olmasın? Hayatıma kuşbakışı baktığımda yolunda gitmeyen tek şey kilo, başka hiçbir şeyi etkilemeden tek başına orada duruyor. Öyleyse yavaş yavaş da gidebilir. Eğer yavaş olmasını kabul edip bu çizgide devam edersem belki gelecek yıl gerçekten 60'larda girebilirim. 1 yıl dediğinde bir sürü ay var sonuçta... :)

Kıyafetlerimi hiç giymeden eskitmekse, bir yıl geç eskitirim, ama giyerim. :)
 
Bu hafta kilo vermek çok daha zor oldu, belki de sabit geleceğim. Neden olduğunda dair pek fikrim yok. Geçen hafta vermeyi beklemiyordum aslında, belki geçen hafta su kaybı yaşadıysam bu hafta onun etkisiyle aynı sularda yüzüyor olabilirim.

Mont mevsimi geldi çattı. Geçen gün ince bir body ile montlarımdan birini giyebildim. Ama buz gibi günler geldiğinde ince mont beni kurtarmayacaktır. :) Şeytan yine acele etmem için dürtüyor. Ama ayda 4 kilo vermek için yarı aç dolaşmaya değiyor mu emin değilim. Yapacak bir şey yok, ayda 4 kilo alarak buralara gelmediğim gibi 4 kilo vererek aşağı inemeyeceğim. Zaten psikoloji hep aynı. 70 kiloyken de 75, 80'ken de "Bir 5 kilo versem çok daha iyi olacak, o zaman yavaşlayacağım" diyordum. Yani yarı aç olmaya dayanıp 2 ay sonra 80 bile olsam yine "bir 5 daha" diyeceğim muhtemelen.

Devirle beraber biz de garipleştik, kimse kendini beğenmiyor. Bir gün 55 bile olsam yine takacak bir yerimi bulurum herhalde... Aslında eskisi kadar da taktığımı söyleyemem. Ever, çok kilo aldım, kocaman oldum, metroda yanımda oturan insanları rahatsız edecek kıvama dayandım. Ama bir 10 yıl önce zayıf olmadığım sürece değersiz olacağımı düşünüyordum. Sanıyordum ki incecik olur, pahalı ve şıkır şıkır kıyafetler giyer, kirpiğimden tırnağıma kamera karşına geçecekmiş gibi makyajla dolaşırsam değerli olurum, o zaman insanlar beni sever.

Peki arada neler oldu? Öncelikle insanların beni sevmesi gerekmediğini fark ettim. İnsanlar kim ki? Onların çoğunu ben sevmezken onlar niye beni sevsin? Zaten kaç kişi insanlara gerçekten değer veriyor, onları seviyor? Arkadaş dediğimiz insanların bile belki yarısının o kadar da umrunda değiliz. Ardından insana kendini değerli hissettiren asıl şeyin kendi kişiliğinin peşinden gitmek olduğunu fark ettim. Kişilik derken de bizi biz yapan her şeyi kast ediyorum; zevklerimiz, hedeflerimiz, becerebildiğimiz ve beceremediğimiz şeyler... Bence herkesin bir ideal kendisi, yaşamak istediği ideal hayatı var, belki çoğu insan bunun farkında değil. Ama onlara ne kadar ulaşırsak o kadar mutlu oluyoruz. Hatta ona doğru uzanmaya başlayınca bu dünyanın dayattığı sözde değerlere gereksiz enerji harcamaktan kurtuluyoruz. Sanırım gerçek özsevgi o zaman geliyor, popon büyük de olsa, bacakların çarpık da olsa, saçın dökük de olsa sorun olmaktan çıkıyor. Tüm o aceleler ve gerilimler ortadan kalktığında hayata sabırla yaklaşıyoruz ve hayat da en tatlı meyvelerini o zaman vermeye başlıyor.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…