“Ekmek, pirinç, patates, makarna, baklavalar, börekler, içtiğiniz şekerli içecekler, gazlı içecekler, meyve suları kan şekerinizi fırlatır.”

Prof. Dr. Canan Karatay, bütün hastalıkların kaynağının vücudumuza giren şeker olduğunu söylüyor. Şeker dediğimiz zaman sadece çay şekeri anlaşılmasın. Prof. Dr. Karatay’a göre aslında yediğimiz ekmek, makarna, pirinç pilavı da bize düşman… Bol bol yağ yemeyi tavsiye eden Prof. Dr. Karatay’a kolesterolümüzü hangi seviyede tutmak gerektiğini soruyoruz…
-Kolesterolün düzeyi yoktur. Sizinki başka benimki başka, Ali beyinki başkadır. O düzey de zaten yapay. Bu düzeyleri 8-9 kişiden oluşan komiteler koyuyor. Giderek de, söyledikleri rakamlar aşağı çekiliyor. Onların da kolesterol ilacı firmalarından milyon dolarlar aldıkları gösterildi. Son kitabımda hepsinin adını ve ne kadar aldıklarını söylüyorum.
KALORİ HESABI DİYE BİR ŞEY YOK
-Yağın kalorisi de yüksek. İstediğimiz kadar yağ yemek vücudumuza giren kalori miktarını artırmıyor mu?
Bu rakamları artık unutmamız gerek. 30-40 yıl öncesinin bilgilerine dayanan kalori hesabı artık tarihe karıştı. Kalori hesabı termodinamik kuralına dayanılarak yapılmıştı. Yani kilo almamak için vücuda giren kalori miktarından daha fazlasını harcamak gerekiyordu. Oysa termodinamik kuralının insan vücudu için geçerli olmadığı artık anlaşıldı. Çünkü artık yediğiniz yiyeceğin kalorisi değil, kalitesi yani vücudunuza girdiği zaman neye dönüşeceği önemli. Siz 1 kaloriyi şekerden alırsanız hastalanırsınız. Halbuki 1 kaloriyi yağdan alırsanız sağlıklı kalırsınız.
-Hangi yiyecekler şekere dönüşür?
Ekmek, pirinç, patates, makarna, baklavalar, börekler, çay şekeri, meyve şekeri, içtiğiniz şekerli içecekler, gazlı içecekler, meyve suları vücuda girdiği zaman kan şekerinizi fırlatır. Ketçapların, bütün sosların içinde gizli şeker var. Bunlar insan vücudu için zehirdir. Bu zehir vücudumuzda uzun süre kalmasın diye, vücut kendini koruma amacı ile pankreastan insülin hormonu salgılatır. İnsülin hormonu da, kan şekerini, dolaşımdan hemen uzaklaşsın diye trigliseride çevirerek depoya gönderir. İnsülin hormonu salgılatan her şey hastalıkların sebebidir. Şişmanlamanızın sebebi de bunlardır. İnsülin hormonunu salgılatmayan besinler, köy tereyağı, sızma zeytinyağı, Omega- 3 balık yağıdır. Bunların kalorisinden korkulmaması gerekir. Çünkü sağlıklı yağ yerseniz, o yağ vücudunuzda yağ olarak birikmez. Tam tersine kilo verdirir. Yağ yiyerek vücuttaki birikmiş yağlardan kurtulabilirsiniz. Çünkü yağ sizi acıktırmaz. Yağ size sürekli, uzun süre devam eden sağlıklı bir enerji sağlar.
-Niye şişmanlıyoruz?
Yağ yemediğiniz için şeker yiyorsunuz. Şekeri de karbonhidrat olarak alıyorsunuz. Bunlar vücutta yağ olarak depo ediliyor. İnsanlar bu nedenle şişmanlıyorlar.
-Sağlıklı bir beslenme nasıl olmalı?
İnsan vücudu yüzde 60 su, yüzde 20 protein, yüzde 19.9 yağdır. Bunlar olması gerektiği gibi dengeli olarak vücuda girmelidir. Hayatta kalmak için İhtiyacınız olan şeker yüzde 1’den aşağıdır. Siz yağları kaldırdığınız zaman onun yerine karbonhidratlar gelince vücudun bütün dengesi alt üst oluyor. Şeker direkt olarak ya da karbonhidratlar yoluyla vücuda girdiği zaman vücutta serbest oksijen radikalleri meydana getirir. Serbest oksijen radikalleri de bütün hücreleri bozarak kansere sebep olur. Siz şekerli, karbonhidratlı, rafine gıdaları yediğiniz sürece devamlı insülin salgılanır. Fazla insülin salgılanması da tek başına kanser sebebidir. Çünkü insülin hormonu yüksek olduğu zaman büyüme hormonu ve tiroid hormonu da salgılanmaz. Fazla insülin tansiyonu yükselten hormonların daha fazla salgılanmasına sebep olur. İnsülin hormonu yüksek olduğu zaman vücudumuzda zararlı, insüline benzer bir tür büyüme hormonu salgılanır. Bu zararlı hormonun etkisi ile hücrelerimiz aşırı düzeyde ve kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya başlar. Kanser meydana gelir.
-Niye mutsuz olduğumuzda tatlıya saldırıyoruz?
-Çünkü vücudunuzda hormonal denge altüst olmuştur. O dengesizlik sizi mutsuz yapıyor. Diğer bir sebep de şekere olan bağımlılığınız. Şeker morfin gibidir, bağımlılık yapar. Şeker en tatlı zehirdir. Birçok kişi ben ekmeği bırakamam diyor. Haklılar… Çünkü ekmekte şeker, yani früktoz var. Früktoz karaciğeri yağlandırır ve beyinde morfin gibi etki yapar.
-Gebelik diyabetini ortaya çıkarmak için şeker yüklemesi yapılmaması gerektiği konusundaki sözleriniz de çok eleştirildi.
Evet çünkü anneye şeker yüklemesi sırasında verilen şekerin tamamı bebeğe geçiyor. Bu da düşüklere, bebeklerin anne karnında ya da doğduklarında hipoglisemiye girmelerine sebep oluyor. Hipoglisemi ölümle sonuçlanabilecek bir durumdur. Bu sebeple gerek İsviçre’de gerek Fransa’da anne ve çocuk zarar görmesin diye şeker yüklemesi yapılmaz Bilimsel çalışmalar gösterdi ki, şeker yüklemesi yapılmasa bile çok tatlı ile beslenen annelerin bebeklerinde insülin direnci gelişiyor. Anneye verdiğimiz 75-100 gr sıvı şekerle hem ana rahmindeki bebekte hem de annede hipoglisemi yapıyoruz!
GEBELER NE YAPACAK?
-Gebelik diyabetini belirlemek için ne yapmak gerekir?
Bütün gebelerde insülin yüksekliği olur. İnsülin yüksekliğini yapan da yedikleri şeker, tatlı, ekmek, börek gibi glisemik indeksi yüksek gıdalardır. Bunlardan uzak durulması gerekir. Bunun yanında gebelik hormonu olan progesteron da insülin yüksekliği yapar. İnsülin yağları depo eden hormondur. Gebelerde yağlar depo edilecek ki, bebeği korusun. Bu doğaldır, fizyolojiktir. Ama çok fazla tatlı ve şeker vs. yerseniz o zaman insülin daha da yükselir. Hamileler doğal beslensinler, bol yağ, et, yumurta, yoğurt gibi gıdalardan yesinler, hareket etsinler, her gün 1 saat yürüsünler hiçbir şey olmaz. Sakın korkmasınlar!
Ben tetkik yapılmasın demiyorum. Anneye ve çocuğa zarar vermeyen tetkikler yapılsın istiyorum. Bu tetkiklerin en önemlisi kanda insülin hormonunun bakılmasıdır. Hamilelere en önemli tetkiklerden biri de kanda D vitaminin bakılmasıdır. Hamilelerde D vitamini 100 ng/ml’nin üstünde olmalıdır. Çünkü D vitamini annenin kan şekerini, bebeklerin kemik gelişimini düzenler. En önemlisi bebek daha anne karnındayken insülin direnci riskinden korunmuş olur.

SAHURSUZ ORUÇ ŞİŞMANLATIR!
-Sahurda ne yiyelim de daha az acıkalım ve daha az susayalım?
Ramazanda en önemli noktalardan biri sahur yemeğinin mutlaka yenmesidir. Sahurda sağlıklı protein olarak yumurta, peynir ve yoğurt yenebilir. Sağlıklı karbonhidrat olarak da fındık, fıstık, ceviz, badem ve kuru meyveler tercih edilebilir. Sağlıklı yağlar ise tereyağı ve zeytinyağlarıdır. Örneğin tereyağında pişirilmiş iki yumurta, bir avuç içi kadar beyaz peynir, yanında bir çay bardağı kadar ceviz içi, 10-15 zeytin ya da bir avuç içi kadar ramazan pidesi içine peynir, domates, salatalık eklenerek 10-15 zeytin ile birlikte yenebilir. Yanında bol süt, çay (şekersiz), ayran içilebilir. Bir kahve (Türk kahvesi) fincanı taze sıkılmış meyve suyu karbonhidrat ve günlük C-vitamini kaynağı olarak yeterli olacaktır. Fazlasına gerek yoktur. Ayrıca tatlı, bal, reçel gibi yüksek glisemik indeksli karbonhidratlar yenmemelidir.
-Aslında oruç tutarken, dini vecibelerin yerine getirilmesi yanında biraz da kilo verilmesi hedefleniyor. Bunun için mutlaka sahura kalkılmıyor.
Sahura kalkmadan aç kalarak kilo verilmiş olsa bile daha sonra fazlasıyla geri alınmaktadır. Bilimsel olarak, bu olay karaciğer ve pankreası yorup, yağlandırdığı için sağlığa zararlı olmaktadır.

Karatay diyeti için tıklayın!