Blog

  • Kombu çayı neden iyi hissettiriyor ?

    Kombu çayı neden iyi hissettiriyor ?

    Nasıl hissettirmesin ki?

    Kombu çay yararlı bakteri, maya ve enzimler açısından dünyadaki en zengin gıdaların başında gelmektedir.

    NEDEN BAĞIRSAKLARI HEMEN VE ANINDA, TIKIR TIKIR ÇALIŞIR HALE GETİRİYOR? Probiyotik kelimesinin literatürdeki anlamı ‘’hayat için’’ demektir.Vücuttaki bütün bakterileri öldüren (hatta yararlı olanlarını bile) antibyotiklerin aksine probiyotikler bağırsak florasının doğal ekolojisini yeniden kurar.Probiyotikler ise:
    – bağışıklığı artırır,
    – sistemin modunu değiştir,
    – alerjilerle savaşır,
    – vücudu detoks eder ve vücudu toksinlerden temizler.BİR İLAÇ MIDIR?Tek kelimeyle hayır.
    Vücudun dengesini tekrar kazanmasını sağlar ve vücudun kendi kendini iyleştirmesini teşvik eder.Comboutea’nin bu kadar fazla şeyi başarmasının altında yatan neden, vücudun doğal bağışıklık sistemi ile birlikte mükemmel bir uyumla çalışmasıdır.

    BAKTERİLERE NEDEN İHTİYACIMIZ VAR? ONLARDAN KURTULMAYA ÇALIŞIP DURMUYOR MUYUZ?

    O reklamlarda bize dayatılan bir bilgi. Ama ya faydalı bakteriler?

    Bağırsaklarınızda 160 çeşit ve çoğu bakteri olan 100 trilyon mikroorganizma yaşadığını biliyor muydunuz? Evet, tam yüz trilyon.

    Faydalı bakterilere ihtiyacımız var. Ancak bütün antibiyotikler, el dezenfektanları vb. derken, kurunun yanında yaş da yandı. Kombu çay yararlı bakteri, maya ve enzimler açısından dünyadaki en zengin gıdaların başında gelmektedir.

    Vücudunuzdaki yararlı bakteri popülasyonunu artırarak, vücudunuzdaki zararlı bakterilerle, yararlı bakterileri yer değiştirebilirsiniz.

    Böylece, vücut pH’ınız daha fazla alkali hale gelecektir.Vücut kendini bu zararlı bakterilerden uzaklaştıracak ve açlık duygunuz normale inecektir.
    Yani, EVET, kombu çayı içerken, kilo da verebilirsiniz, eğer doğru kullanırsanız.

    Vücudunuz, ne yemeniz konusunda size daha sağlıklı sonuçlar verecektir.

    Bakterilere doğal çevremizde bize yardımcı olmaları için ihtiyacımız vardır.Vücudumuzun gıdaları absorbe etmesi ve sağlığımız için temel enzimlere ihtiyacı vardır.

    Kombu çayı işte bunları içeriyor. Ve bizi iyi hissettiriyor. Daha da iyi.

    Not: Ancak mayalı yiyecek ve içeceklere karşı intoleransı olanların tüketmemeleri önerilir.

  • Soğuk algınlığını geçirmenin 4 süper etkili yolu

    Soğuk algınlığını geçirmenin 4 süper etkili yolu

    Sonbahar yılın muhteşem bir mevsimi, hafif üşümek güzel bir his. Hele onca sıcaktan sonra.Sıcak çorbaların, bitki çaylarının ve güzel yürüyüşlerin zamanı.

    Eğer sonbaharı soğuk algınlığı ile karşıladıysanız, iyileşmeniz için işte size tavsiyelerimiz:

    1. BOL BOL SU İÇİN Hastayken yemek içmek hiç cazip gelmeyebilir ama susuz kalmadığınızdan emin olun-hele ateşiniz varsa.2. BİR SAAT FAZLA UYUYUN. HATTA BELKİ İKİ. Hastayken dinlenmeye vaktiniz olmamış olabilir. Gece erken yattığınıza, sabah uyanıp gerindiğinizde, çok memnun olacaksınız.

    3.BİR İÇECEK TARİFİ: “MUHAFIZ” İÇİN, İÇİRİN.

    1 su bardağı böğürtlen (dondurulmuş da olabilir)
    • Yarım su bardağı brokoli
    • 4-6 yaprak taze nane
    • Yarım taze sıkılmış limon suyu
    • 1 orta boy bardak içme suyu (250 ml)

    Yapılışı: 

    1. Tüm malzemeler hızlı bir blendera atılarak iyice karıştırılır.
    2. Üzerine bir kaç tane böğürtlen eklenerek servis yapılır.
    3. “MUHAFIZ”‘ınızı içerken her yudumunuzun doğanın sunduğu besinleri %100 canlı olarak içerdiğini ve bunların vücudunuzun canına can katacak tam şifa olduğunu hatırlayın.

    4.KOMBU ÇAYI İÇİN Bağışıklık sisteminizi güçlendirin.

    Soğukalgınlığınız varsa, çabucak iyileşmenizi, yoksa yukarıdakileri uygulayarak bu sezon mümkünse kendisi ile hiç tanışmamanızı dileriz:)

    Kundo

    Soğuk alğınlığını geçirmenin 4 süper etkili yolu
    Soğuk alğınlığını geçirmenin 4 süper etkili yolu
  • Yüzdeki Kırmızı Lekeler ve İltihaplar

    Yüzdeki Kırmızı Lekeler ve İltihaplar

    Yüzde kabarcık şeklinde veya yer yer kırmızı lekeler olabilir. Bazen tüm yüz, aşırı kırmızı olur ve yüze istenmeyen bir görünüm verir kırmızılıkların buluğ çağı ile pek ilgisi yoktur; her yaşta olabilir ve tedavi edilmezlerse böyle sürer gider…

    Yüzdeki bu kırmızılıklar, dış etkenler (kötü makyaj malzemeleri, sabunlar, deterjanlar, kremler, vs) sebebiyle de oluşurlarsa da, bunlar daha çok yüzün kan damarlarındaki dolaşım bozukluğundan veya deri altında bazı yerlerdeki bezelerin iltihaplanmasından olur.

    Yüz üzerinde yapılacak tedavilerle bu çeşitli kırmızılıklar giderilebilir. Bu hususta kullanılan faydalı bitkiler şunlardır:

    Atkestanesi (Aesculus hippocastanun)

    Yüzdeki tüm kırmızılıkların ve kırmızı lekelerin giderilmesi için çok faydalıdır.

    Hazırlanışı :

    Atkestanesi un haline getirilir ve tatlı bademyağı ile karıştırılır. Temizlenmiş yüzdeki kırmızı kısımlara akşamları krem gibi sürülür 20 dakika sonra ılık su ile yüz yıkanır. 1-2 hafta içinde kırmızılıklar geçer.

    Ayrıkotu

    Yüzdeki kırmızılıklarda, çiziklerde, makyaj yakmalarında, sivilcelerde kullanılır.

    Malzemeler ve Hazırlanışı :

    1 su bardağı suya 1 tatlı kaşığı kurutulup dövülmüş ayrıkotu kökü konur, 5 dakika kaynatılıp 15 dakika demlenir ve pamuktan süzülür. Sabah-akşam temizlenmiş yüze bol bol sürülür ve kurumaya bırakılır.

    Kızarıklıklar Havuçla Geçsin

    Yanaklarımda kızarıklıkları oluştu. Bunları nasıl yok edebilirim? E.K.

    Suna Dumankaya: Özellikle bir dermatologa görünün. Ayrıca her gün bir çorba kaşığı havuç suyu, bir tatlı kaşığı yaş maya ve beş damla karahindiba yağını karıştırıp yanaklarınıza sürün. Bu karışımı 20 dakika beklettikten sonra yüzünüzü yıkayın. Bu formülü haftada iki gün tekrarlayın.

  • Sonbahar Detoks Programı

    Sonbahar Detoks Programı

    Sağlıklı beslenme ve beslenme sistemimizde yapacağımız ufak değişikliklerden oluşan sonbahar detoksu yorgunluğu yenmenizde baş aktör olacaktır.

    İşte sonbahar Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan’ın önerileriyle yorgunluğunuzu atacak sonbahar detoksu!

    1- Su İçme alışkanlığı kazanın
    Hala su içme alışkanlığı kazanmadıysanız artık yeter, ekim detoksunu fırsat bilip, susamasanız da su için. Günde 8–15 su bardağı su kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak ve mevsim değişikliklerine bağlı oluşabilecek sindirim sistemi problemlerini çözecektir.

    2- C vitaminini yeterli ve düzenli tüketmeyi ihmal etmeyin
    Bahar mevsiminde tüketimine en çok dikkat etmemiz gereken vitamin C vitaminidir. Yemeklerinizde C vitamininden zengin olan yeşilbiber, kuşburnu, maydanoz gibi besinleri ve C vitamininin kaynağı olan taze sebze ve meyveleri her zaman tüketin.

    3- Alkol tüketimi minimum düzeyde olsun
    Alkol tüketimi, bahar yorgunluğunu kamçılar. Özellikle sonbaharda alkol tüketimi daha kontrollü olmalıdır. Alkol oranı düşük içecekleri tercih etmeli ve 1–2 kadehten daha fazlasını tüketmemelisiniz. Vücudunuzu alkolden daha çabuk temizlemek için alkollü içecekler ile birlikte ve sonrasında bol miktarda su içmelisiniz.

    4- Kafein tüketiminde çok serbest olmayın
    Sonbaharda, havaların soğuması, günlerin kısalması, gecelerin uzaması ile birlikte soğuk içecekler yerini sıcak içeceklere bırakır. Sabah uyanabilmek veya alkolün etkisinden kurtulmak veya gün içerisinde yorgunluğu yenmek gibi bir çok değişik nedenle sebep yaratarak, öğleden sonra beş çayında ve uzun akşam sofralarında da bol bol tükettiğimiz çay ve kahve tüketimini kontrol altında tutmalıyız. Bahar yorgunluğu ile savaşmak için aşırı kafein tüketmek yanlış bir uygulamadır. Çünkü kafein aşırı alındığında kalp çarpıntısına ve vücuttan su kaybına neden olabilir. Az miktarda kafeinin uyarıcı etkisi olduğu doğrudur fakat abarttığınız zaman faydadan çok zarar getirir.

    5- Yeterli, dengeli ve kendi içinde düzenli beslenmeyi ekim detoksu ile pekiştirin
    Az az ve sık sık beslenin. Düzensiz beslenme ve uzun süreli açlıklar kan şekerinin dengesiz yükselmesi ve düşmesine neden olur, bahar yorgunluğunu hat safalara getirir. Günde 6 öğün beslenmeye ve gün içerisinde 4 saatten uzun aç kalmamaya özen gösterin.

    6- Doğal, yöresel ve mevsiminde olan yiyecekleri tüketin
    Yiyecekleri mevsiminde, bulunduğunuz ortamda yetişen yöresel ve katkı maddesi içermeyen doğal olanları tercih edin. Yiyeceklerin içinde bulunan katkı maddelerinin miktarı ve yoğunluğu ölçüsünde sindiriminiz zor olmaktadır.

    7- Doğal baharatları sofranızdan eksik etmeyin
    Mide probleminiz yoksa yemeklerde kırmızıbiber ve karabiber kullanmanız metabolizma hızınızı arttırmanın yanında tuz tüketimini azaltmanıza yardımcı olur ve ödem problemi yaşamanızı engeller.

    8- Kıpırdayın
    Açık havada en az yarım saatlik orta tempoda yürüyüşler yapın ve oksijen kapasitenizi yükseltin. Gün içinde de olabilecek en yüksek seviyede hareketli olmaya çalışın.

    9- Düzenli ve yeterli uyuyun
    Düzenli ve yeterli uyumak günü düzenli yaşamanızı kolaylaştırır.

    1 haftalık sonbahar detoksu
    Kahvaltıdan önce
    – 1 su bardı ılık su
    – 1 su bardağı daha soğuk su

    Sabah
    – 1 adet haşlanmış yumurta
    – 1 dilim peynir
    – 2 dilim ekmek
    – Bol yeşilbiber, maydanoz, nane

    Kuşluk
    – 1 adet taze incir
    – 3 adet tam ceviz ( taze ceviz olursa daha iyi olur)

    Öğlen yemeği
    – Kırmızı mercimek çorbası
    – Sebzeli et sote
    – Bol salata ( az zeytinyağı ilaveli)

    İkindi – 1
    – 30 adet taze fındık
    – 15 adet çekirdekli iri siyah üzüm

    İkindi – 2
    – 1 su bardağı süt

    Akşam
    – 1 adet orta boy balık ızgara
    – 1 dilim ekmek
    – Bol salata (az zeytinyağı ilaveli)

    Gece öğünü
    – 2 adet taze mürdüm eriği

  • Makyaj Malzemeleri Nasıl Saklanır?

    Makyaj Malzemeleri Nasıl Saklanır?

    Eğer makyaj malzemelerinden daha etkin sonuç almayı siz de istiyorsanız, makyaj malzemeleri nasıl saklanır, ve makyaj malzemeleri nasıl temizlenir sorularının yanıtları ile birlikte, makyaj malzemeleri nasıl kullanılır sorusunun yanıtlarını da bilmeniz gerekmektedir…

    Makyaj malzemeleri nasıl saklanır sorusunun ilk yanıtı olarak, makyaj malzemelerinin kapaklarını sıkıca kapatmanız, ve hava almalarını önlemeniz gerektiğini unutmamanız gerekmektedir. Makyaj malzemeleri nasıl saklanır sorusunun yanıtlarından bir diğeri ise, makyaj malzemelerinin sıcaklık farklarından, saklanmaları sırasında korunmalarının gerekliliğidir.

    Makyaj malzemeleri nasıl kullanılır sorusunun yanıtları arasında ise şu bilgiyi kesinlikle unutmamanız gerekmektedir: kozmetik ürünlerini elinizle değil, fırça yardımı ile uygulamanız gerekmektedir. Bunun yanında, makyaj malzemeleri nasıl kullanılır sorusunun yanıtları arasında yer alan bir diğer detay: göz çevresine değdirmemenizin gerekliliğidir, göz çevresi, vücudunuzun en hassas bölgeleri arasında yer almaktadır; ve bunun yanında, kozmetik ürünlerinin zararlarından çok olumsuz etkileneceğini de unutmamanız gerekmektedir.

    Kozmetik ürünlerini kullanırken, yüzünüzde uçuk varsa, makyaj malzemelerinin kullanımını gerçekleştirmemeniz gerektiğini bilmelisiniz. Bununla birlikte, makyaj malzemelerinin, cildinize zarar verip vermeyeceğini anlamak için, ilk kullanımda, vücudunuzda küçük bir yere uygulayarak, alerji yapıp yapmayacağını denemenizde de fayda görülmektedir.

    Makyajın Püf Noktaları

     

  • Birbirine bağımlı vücutların sırrı?

    Birbirine bağımlı vücutların sırrı?

    Öyle çiftler var ki; dışarıda ayrı dünyaların insanı gibi dururken yatağa girdiklerinde çekim güçleri dillere destan oluyor. İster ten uyumu ister cinsel çekim gücü deyin bu kişiler birbirlerinden kalben kopsa da cinsel yönden kopamıyor. Peki nedir bu birbirine bağımlı vücutların sırrı?

    Yeni tanıştığınız bir erkeğin üzerinizde yarattığı ilk etkiyle elinizi tuttuğunda hissettiğiniz şey aynı değilse, birine çok güçlü duygular beslemeseniz de birlikte yatağa girdiğinizde tüm dünya duruyor, duygular bir yana bedenler bir yana dağılıyorsa siz de bir vücuda bağımlı olabilirsiniz demektir. Günümüzde çok fazla yaşanan sadece cinselliğe bağımlı ilişkilerin altında da bu bağımlılık yatıyor. Ten uyumu denen şey çoğu zaman birbirinden kopamayan çiftler yaratıyor. Normal ilişkilerde bu durum kabul edilebilir ve istenilen bir şey olsa da sadece cinselliğe bağlı ilişkilerde durumu karmaşık hale getirebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Cinsel Terapist/ Hipnoterapist Op. Dr. Gökçen Erdoğan tenlerin kimyası olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor; “Kimya, fizik, matematik adı ne olursa tenlerin bir ruhu var. Bu bir iletişim şekli ve kullandığı dil dokunmak! Onun kimyasının tek bir formulü var: Cinsel+ruhsal+fiziksel uyum = çekim.”

    Ten uyumu nasıl anlaşılıyor?
    Peki cinsel yaşam üzerinde bu kadar etkili olan vücutları birbirine bağımlı hale getiren ten uyumu olup olmadığını nasıl anlayacağız? Op. Dr. Gökçen Erdoğan “Birbirimizden ayrılamayız ya da onun nefesini hissetmeden yaşayamam diyen çiftler var. Karşınızdakinin dokunmasına karşı koyamazsınız, onunlayken hayatın akıp gitmesi umurunuzda olmaz, seversiniz sonuna kadar bağlanırsınız, yaşamla tüm bağınız o olur, onsuz hayat asla düşünmezsiniz, elini elinizde dudağını dudağınızda hissedersiniz. En önemlisi de hayatınızın cinsel alanı sadece ona tahsis edilmiş olur. Birbirinizin cinsel anlayışına hitap edersiniz, yatakta yaptığı her şey size hoş, sizin yaptığınız her şey ona müthiş gelir, bitmesini istemezsiniz kısacası cinsel olarak onunla var olmak istersiniz. Bu filmde başrolde aşk vardır, filmin yönetmeni ise ten uyumudur” diyor.

    Biriyle bir ilişki yaşarken başka birini sadece cinsel olarak arzulamanın altında yatan sebepler neler?
    Eğer ciddi bir ilişki yaşarken farklı birine de cinsel çekim duyuluyorsa ya ilk ilişki tatmin etmiyor ya diğer kişi çok etkileyici oluyor. Eğer ilk ilişki tatmin etmiyorsa onu doyurmak ya da değiştirmek için elinizden geleni yapmanız gerekiyor. İlk olarak partnerinizle konuşabilirsiniz. Yatak odasına heyecan katacak konuşmalar yapabilirsiniz.

    Ten uyumu olmadan da aşkın olabileceğini söyleyen Op. Dr. Erdoğan, aşkta bağımlılık yaratan kısmın ten uyumu olduğunun altını çiziyor ve toplumda aşk yaşayanların sadece yüzde 10’unun ten uyumu olduğunu söylüyor.

    Cinsel olarak fiziksel çekim aslında ilk başta hissedilebiliyor. O kişiye daha farklı dokunur onu daha farklı öpersiniz. Op. Dr. Gökçen Erdoğan’a göre ilk dokunduğunuzda içiniz bir tuhaf olur. Tüm damarlarınızın attığını hissedersiniz, özellikle de genital bölgenizde bir hareketlenme olur, onu ister onu arzularsınız, dudaklarınız kurur.

    Sadece cinsellik varsa…
    Günümüzde sadece cinselliğe bağlı ilişkilerin yaşanmasındaki en önemli sebep tekdüzeliğin dışına çıkmak, farklılık ve heyecan aramak oluyor. Fakat işin daha içsel yönüne bakıldığında karşılık beklemeden yaşanan, sorumluluk hissettirmeyen mutlu olma arzusu da var. Hep aynı kişiyle olmanın verdiği monotonluk insanları bu tür ilişkilere itiyor. Op. Dr. Gökçen Erdoğan, “Hem kadının hem de erkeğin heyecanlanma lüksü var. İçinde endişe ve yakalanma korkusu barındıran tek olay kaçamak tek gecelik bir ilişki oluyor. Fakat bu ilişkiler ilk başta fark edilmese de bağımlılık yapabiliyor. İki taraf bu durumu kabulleniyorsa ilişki normal kabul edilebiliyor, fakat eğer bu sürekli hal alır ve alışkanlık yaparsa işin psikolojik boyutunu araştırmak gerekiyor” diyor.

    Ten uyumu duygusallık olmadan yaşanan ilişkilerin temel sebebi olabiliyor. Ama ten uyumunu yakalamak zor. Yakalandığında ise bırakmak zor oluyor. Çünkü fiziksel, cinsel ve ruhsal uyumun toplamı oluyor. Bu da yaşamınızda, beyninizde, kalbinizde, cildinizin altındaki kan damarlarında ve sinirlerde yani tüm vücudunuzda hissediliyor.

    Hormonlarla ilişkisi var
    Her insanın teni farklı. Ten uyumu ve cinsellik arasındaki ilişki üzerine yapılan araştırmada feromon adı verilen moleküller keşfedildi. Aşkı bile kontrol eden bu zerrecikler burundan havayla beraber alınarak beyne iletiliyor ve bir ten haberleşmesi oluyor. Bu maddeler sayesinde kişinin ruh hali ve davranış şekilleri değişiyor. Örneğin yumurtlama dönemindeki kadınların etrafa yaydığı feromonlar erkeklere daha çekici geliyor. Feromonlar, vücudumuzun salgıladığı hormonlardan sadece biri.

    formsante

  • İlişkinin ipleri kadının ellerinde

    İlişkinin ipleri kadının ellerinde

    Mutsuzsak onların yüzünden, mutluysak onların sayesinde…

    Her şeyi dönüp dolaşıp erkeklere bağlamak yerine dönüp kendi özümüze bakmanın zamanı geldi galiba…

    Aslında doğanın da işaret ettiği üzere her şey kadınların elinde… Yeter ki ekolojimize ihanet etmeyelim.

    Aylık konu toplantımızda temmuz ayında ilişki başlığı altında işleyeceğimiz konu ‘Kadınların sık tekrarladığı ilişki hataları’ idi. Kendimizi daha iyi tanımak, hangi hataları neden yaptığımızı anlamak için nelerden şikayetçi olduklarını bir de çevremizdeki erkek arkadaşlarımıza sorduk… Biraz da keyifle saydılar; her şeye karışmak, çok konuşmak, şüphecilik, kıskançlık, evlenme merakı, her şeyi kontrol etme takıntısı… İstanbul Psikiyatri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Ayşegül Denizci’nin kapısı çalana kadar da çok daha hafif ve eğlenceli bir yazı konusuydu aklımızdaki… Ancak sohbet öyle bir seyir izledi ki aslında erkeklerin ağız birliği etmişçesine sıraladıkları hataların temeline, yani kadının kendi ekolojisini inkar etme gerçeğine kadar uzandık.

    Biz kadınların en temel sorunu nedir?
    Modernleşme süreci içerisinde kadın ve erkek arasındaki cinsel ayrımcılık her ne kadar dengeye doğru gidiyorsa, kadının sosyal hayata, iş hayatına aktif katılımıyla kişisel gelişimi ile ailenin dışındaki dünyayı kavrayışı artıyor ve erkek egemen olan alanlarda kadınların egemenliği artıyorsa da sorun devam ediyor. Kültürel olarak yetiştirilişten itibaren kadın cinselliği sürekli bastırıldığından, erkek cinselliği sürekli yükseltildiğinden büyük bir asimilasyon yaşanıyor ve ne kadın ne de erkek bunu bir türlü aşamıyor, buluşma olmuyor. İlişkilerin çatırdamasındaki en temel neden bu…

    Evliliğin insan doğasına aykırı olduğu doğru mu?
    Buna asla inanmıyorum. Evlilik denilen şey hukuksal mekanizma değildir. Hukuk yapalım diye mi imza atıyoruz? Hukuk ancak boşanırken aklımıza geliyor. Biz güzel hayallerle, dışardaki can pazarına karşı dayanışma için birliktelik oluşturuyoruz. Ancak çok ekolojik olan bir şeye ihanet ettiğimiz için evlilikler yıkılıyor.

    Kadınlar bu çatırdamayı hangi yaşlardan itibaren yaşamaya başlıyor?
    18-24 yaş arasındaki kızlar bunları henüz fark etmemiş oluyor. Onların peşinde her yaştan erkek koşuyor ve eğer çok tutucu bir ailede yetişmiyorlarsa bu ayrımın farkına varmıyorlar. Ortalama 25 yaşlarında evleniliyor (her ne kadar dünyada çocuk gelinler sıralamasında ilk sıralarda yer alsak da biz davranış bilimciler 25 yaşından önce evlenmenin sağlıklı olmadığını düşünüyoruz) ve cinsellik de evlenme ile birlikte akredite oluyor. Ancak günümüzde her iki evlilikten biri ilk beş yıl içinde boşanmayla sonuçlanıyor. İlişki için değil, özgürleşmek için evlenen kadın bu yükü üzerinden atıyor.

    Bu kadının artık özgür olduğunu söyleyebilir miyiz?
    Bu kadın için cinsellik hala özgür kabul edilmiyor, kendisi de cinsel açıdan özgür bir varlık olduğunun bilincinde olmuyor ve bu sefer beraber olduğu erkeklere yapışmacı bir tavır sergileyebiliyor. Erkek istediği gibi bir cinsel hayat yaşayıp alkışlanırken kadın için durum hala tam tersi devam ediyor. Oysa ülkemizden batıya doğru ilerlemeye başladığınızda böyle bir durum yok. Ülkemizdeki özgür(!) kadının en büyük mücadelesi aslında cinsel özgürlüğün kadın üzerinden tarif edilmeyişi ile düştüğü ikilem oluyor. Ancak bunun farkında olmayan kadınlar ben çirkin miyim, şişman mıyım, yeterince şık değilim, cildim kırıştı, botoks yaptırmam lazım gibi takıntılar geliştiriyor. Oysa bütün bunların altında kadının kendini yetersiz hissetmesi yatıyor. Ve bu yetersizlik duygusu erkeklerin ve toplumun çok işine geliyor. Özgür kadından başka herkesin işine geldiği için bu durum müthiş bir ağız birliği ile sürdürülüyor; yetersizsin, çirkinsin, kıskançsın diye diye… Bu durumu toplumdan çekip alırsanız sistem çökecek sanki…

    Biz kadınlar bunun farkında değil miyiz?
    Olamıyoruz çünkü bu konu ile ilgili sesimizi çıkardığımız zaman feminist, militarist, anarşist olarak itiliyoruz. Bir türlü kadın olamıyoruz. Biz o kadın kimliği içine girdiğimiz zaman kadından başka her şey olabiliyoruz. Bizim mutlaka makyaj yapmamız, bir erkeği sürekli pohpohlamamız gerekiyor ki kadın olalım. Feminist kadın çirkindir, bakımsızdır diye bir imaj çiziliyor.

    Mutlu kadınlar olmak için ne yapmalı?
    Kadın kendine ihanet etmesin yeter. Bunun için de öncelikle bir ilişkiden neler beklediğini kendine sorması gerekiyor; “Bu ilişkiye neden ihtiyacın var, ona bir daha bak. Sen yaşadıklarından, paylaşımlardan memnun olmak istiyorsun; hakaret edilmek, bastırılmak, yok sayılmak, şiddete, tacize uğramak değil… Çalışıyorsun, paranı kazanıyorsun, birçok alanda erkeklerden daha fazla para kazanıyorsun, o halde hiç kimseye ihtiyacın yok.” Ancak özgürleşmenin bedelinin yalnızlık olduğunu da unutmamak gerekiyor.

    Kadınlar yalnızlıktan mı korkuyor?
    Sonuçta bir erkeğin de bir kadına ihtiyacı var. Dolayısıyla bir kadının güzel bir ilişki kurabilmek için önce kendi benlik bilincine sahip olması sonra da hayatı paylaşacağı erkeği, kendisini anlaması konusunda desteklemesi gerekiyor. Çünkü bir erkek bir kadını, kadın anlatmadığı sürece asla anlamayacaktır. Freud, ‘İnsanı anladım ama kadını anlayamadım’ der. Biz kendimiz bile anlayamıyoruz çünkü insanlığın soyunu devam ettiren kadının farklı ve karmaşık bir yapısı var, duygusal zekası ise erkeğe göre çok gelişmiş durumda. Bunun farkında olmamız gerekiyor. Bunu bilmediğimiz anda kendimize ihanet başlıyor ve şu anda yaşadığımız toplum da bu anlayışla almış başını gidiyor.

    Kendimize nasıl ihanet ediyoruz?
    Kendimizi reddediyoruz. Duygularımızı, varlık nedenimizi reddediyoruz. Toplumsal mekanizmadaki fonksiyonumuzu reddediyoruz. Kadınsız bir dünya cehennem olur. Ne çocuk büyür ne de erkekler erkek olur. Dünyada kadın olmasaydı ne olurdu bir düşünün. Kadının toplumun içinde, insanlık tarihi içinde kendi fonksiyonunu hep hatırlaması ve bilmesi gerekiyor.

    Bu eğitimle öğrenilebilen bir farkındalık mıdır?
    Bu davranışlar otomatiktir ve kuşak geçişlidir. Örneğin anne eziliyor, adeta babanın kapatması gibi… Bu ailenin kızı bir yandan kuşak çatışmasının da etkisi ile ya ben de annem gibi olursam diye tepki gösterirken bir gün kendisi de bir kapatma oluveriyor. Benim işim de sabahtan akşama kadar kadınların kendi benliklerinin yeniden farkına varmalarını sağlamak…

    Evlenmek isteyen taraf gerçekten hep kadınlar mı?
    Bu söylem erkeğin işine geliyor. Hiçbir adamla evlenmeyin bakalım ne olacak? 30 yıl önce adamlar kızların peşinden nasıl koşardı? Nasıl liselerin kapı önlerinde beklerlerdi değil mi? Ve şimdi nasıl ferahladılar… Bu nasıl mı oldu? Kadının kendine ihanet etmesi ile oldu. Erkekler de şimdi beş tane sevgilim olur, çocuğa da bakmam, gel yapış bana diyebiliyorlar. Bütün bu adamlar işte bu hezeyanlı kadını tarif ediyorlar. Eğer insan kendi gerçekliğinin farkında değilse hezeyana düşer çünkü kendi çığlığını kendi bile duymuyordur. Bu durumdaki kadın hep daha yüksek bağırıyor, her şeyi kontrol etmeye çalışıyor çünkü hiçbir şeye hakim olmadığını düşünüyor. Birçok kadının her şeyi kontrol etme çabası da buradan kaynaklanıyor. Kadının kendi ekolojisine bakması, ‘Hep veriyorsun ey kadın, titre ve kendine gel’ demesi gerekiyor.

    Kadınlara bu anlamda nasıl destek oluyorsunuz?
    Buraya gelen kadınlar birkaç seansta toparlanıyorlar çünkü hepsinin duygusal zekası çok güçlü. Hemen, ‘Bir dakika ben ne yapıyorum?’ diyorlar. Kadın kontrolünde olmadığını düşündüğü için her şeyi kontrol etmeye çalışıyor oysa kontrol hiçbir zaman kadından çıkmıyor. Ancak gerçekle uyuşmayan bir imaj yaratılıyor, adeta kadın yok gibi… Kadın doğurmasın, emzirmesin, büyütmesin bakalım ne olacak? Bunu iyi düşünmek gerekiyor.

    Bir de annelik sorumluluğu var…
    Modern kadının işi çok zor… İçerde de dışarda da çalışacak, hem de iyi anne olacak. Ama böyle bir dünya yok. Kadın çocuk doğurduktan sonra hala stres alt›nda para kazanmaya çalışıyorsa o zaman o adamla ilişkisinde bir problem vardır. Babanın görevi geçinebilecek parayı kazanıp getirmek ve maddi yükü daha fazla yüklenmektir. Kadın da erkeği, dışarıdaki can pazarından para kazanıp getirmesi için destekler. Bu aşamada erkeğin de kendisini saf dışı bırakılmış hissetmemesi gerekiyor. Aldatma yoktur dediğimiz yer de burası. Adam gideyim de aldatayım demiyor, saf dışı bırakıldığı, dışarda kaldığı için gidiyor.

    Annelik ya da kariyer arasında seçim mi yapmalıyız?
    Anne olmanın gereklerinin modern toplumla bağdaşmadığını kabul etmek gerekiyor. Kadın, bebeğini doğurduktan sonra bakımı bir başkasına devrederek tekrar çalışmaya başlıyor. Ancak anne ve bebeğin bu uzak kalışı ikisine de iyi gelmiyor. Doğal olan 0-2 yaş arasında annenin, bebeğin tüm ihtiyaçlarını giderebilecek kadar bebeğine yakın olabilmesidir. Eğer anne çalıştığı yere bebeğini getirebiliyorsa, emzirebiliyorsa, altını değiştirebiliyorsa çalışmaya devam edebilir. Aksi takdirde kariyerine ara vermesi gerekiyor. Ancak birkaç yıl sonra iş yaşamına geri dönen kadın kendini zayıflamış hissediyor çünkü bir zamanlar beraber çalıştığı arkadaşlarını ilerlemiş, kendi yöneticisi olmuş buluyor. Burada bir sistem sorunundan bahsediyoruz. Durum böyleyken erkeğin kadını sonsuz desteklemesi, baba kimliği ile yapabileceği her şeyi yapması, iş kimliği ile de finansal sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor. Bu destek ünitesi kurulmadan çocuk sahibi olmak birçok soruna neden oluyor.

    EKOLOJİNİZE DÖNMENİZ İÇİN 5 TEKLİF

    1 – ŞİDDETİ GÖRMEZDEN GELMEYİN
    Bir erkek size bir kez kaba davranır, görmezden gelirsiniz. Bir sonrakinde desibel biraz daha artar ama kaybetmemek uğruna yine görmezden gelirsiniz. İşte bir adamın şiddeti adım adım artırması bu aşamalardan geçiyor. Aslında adam şiddetle bir şey ifade etmek istiyordur. Bu adam ne anlatıyor, bir durun ve dinleyin. Örneğin küçükken annesinin babası tarafından ezilmesi nedeniyle annesiyle özdeşlik kurmuştur ve bir kadında daha aynı şeyleri görmeye tahammül edemiyordur. O eski acılar köpük köpük kabarıyordur ama o farkında bile değildir. İlişkinizin neşeli dilinde ‘Sen bana kaba davranıyorsun, bana başka bir şey mi anlatmak istiyorsun? Neyin var, birlikte bulalım. Sana nasıl destek olabilirim?’ diye sorun. Çünkü erkeğe ancak kadın destek olabilir. Böylece hem erkek anlaşıldığını fark edecek hem de kadın ilk defa bir erkekle insani boyutta gerçek bir ilişki kurmuş olacak. Seks herkesle yapılır, yemek herkesle yenir ancak bu duygusal travmaların içinden geçmeyi herkesle yapamazsınız. Uzun soluklu, gerçek, ekolojik bir ilişki de ancak böyle kurulur.

    2 – EKOLOJİNİZE İHANET ETMEYİN
    Bedensel sağlık ile ilgili ne varsa duygusal sağlıkla ilgili de o vardır; yani duygusal sağlığın da beslenmesi gerekir. Beden ekolojik gıdalarla, ruh da ekolojik duygularla beslenir. Tabii ki çatışma olacak, acı olacak yeter ki sağlıklı bir açıklık ve netlikle doğamıza uygun yaşansın. Beton binaların, kulelerin içinde yaşayabiliriz yeter ki duygusal ekolojimize ihanet etmeyelim. Kendinize sorun, ‘Nedir beni tatmin etmeyen? Niçin bir şeyler eksik içimde?’ Bu eksikliğin içinden geçebilen kadın, erkeği suçlamak yerine nasıl olursa iyi olacağını erkeğe tarif edebilir hale gelecek. Beni mutlu edemiyorsun demek yerine, nasıl mutlu olabileceğini anlatacak.

    3 – AŞKIN TUZAĞINA DÜŞMEYİN
    Kadınların düştüğü bir başka tuzak ise aşk beklentisi tuzağı… Aşk söylemi o kadar abartılı ki sinemada beş filmin dördü aşk üzerine, kitaplar da öyle… Peki nedir bu aşk? Bir kaos ve kaosta bir ilişki olmaz. İlişki ve evlilik bir disiplindir, kutsaldır. Onu kutsal saymazsak hayatta başka bir anlam kalmaz. O kutsallığa ihanet kendimize ihanete dönüşüyor. İlişkiyi disiplinle, saygı duyarak, zamanın akışında paylaşımla, destekle, ortak dil kullanarak yaşamak, aşkı da güzel yemekler pişirmek için bir malzeme deposu gibi kullanmak gerekiyor.

    4 – İŞ İLE İLİŞKİ ZAMANINI AYIRIN
    İş hayatı, yoğun rekabet nedeniyle hızlı akan zamanı kullanıyor. Oysa ilişki başlıyor ve bir bulut gibi devam ediyor. Çalışan kadınlar kocalarıyla ve çocuklarıyla olan ilişkilerini de iş kimliği ile yönetiyor. Örneğin herkese onu getir, bunu yap, bu tiyatroya gideceksin, bu kursa devam edeceksin diyen bir kadın insan ekolojisine uygun davranmıyor. Bu tür ilişkiler de zamanla sağlığını yitiriyor.

    5 – BAŞKALARI İLE KIYASLAMAYIN
    Yetersizliklerinizi değil, yetkinliklerinizi ön plana çıkartın. Yetersizliklerinizi de yetkinliklerinizi örten değil, onları destekleyecek unsurlar olarak görün. Bir defter tutun, bir tarafa varlıklarınızı, diğer tarafa geliştirmek istediklerinizi yazın. Varlıklarınızı çoğalttıkça varlık bölümüne ekleyin. Varlıklarınızın arttığını görmek sizi rahatlatacaktır. Geliştirmeniz gerekenler konusunda kıyası kullanın ancak varlıklarınız için asla kullanmayın. Ne annenizle, ne arkadaşlarınızla ne rakiplerinizle kendinizi kıyaslamayın. Varlıklarınızı nasıl hazza dönüştüreceğinize odaklanın. Kadını mutlu görmenin erkeği de mutlu ettiğini unutmayın ve ona nasıl mutlu olacağınızı tarif edin, başardığında da bunu ona gösterin.

    formsante

  • Dar ve Uzun Yatak Odası Dekorasyon Fikirleri

    Dar ve Uzun Yatak Odası Dekorasyon Fikirleri

    Dar ve Uzun Yatak, Dar ve Uzun Yatak Odası, Dar Yatak Odası Dekorasyon, Dar Yatak Odası Dekorasyonu, depolama çözümleri, depolama sistemleri, dolap çözümleri, evinizi döşeme, genel aydınlatma, kıyafet dolabı, küçük yatak odası dekorasyonu, mekan aydınlatma, mobilya dekorasyon, mobilya yerleştirme, Uzun Yatak Odası, Uzun Yatak Odası Dekorasyon, Uzun Yatak Odası Dekorasyonu, Uzun Yatak Odası Dekoru, yatak odası, Yatak Odası Dekor, Yatak Odası Dekorasyon, yatak odası dekorasyonu, Yatak Odası Dekorasyonu 2013, Yatak Odası Dekoru, yatak odası döşeme, yatak odası yerleştirme, yatak odasını geniş gösterme

  • Paskalya Çöreği Tarifi

    Paskalya Çöreği Tarifi

    Paskalya Çöreği Tarifi

    Malzemeler:
    – 4 bardak beyaz un
    – Yarım (½) bardak şeker
    – Yarım (½) bardak süt, ılık
    – 3 yumurta, ayrı kapta çatalla çırpılmış
    – Yarım (½) küp (21 gm) yaş maya veya 1 çorba kaşığı instant kuru maya
    – Yarım paket tereyağı (125 gram), yumuşak
    – 2 tatlı kaşığı mahlep
    – 1 fiske tuz

    Üzeri için:
    – 1 yumurta sarısı
    – 2 çorba kaşığı file fındık veya badem

    – 3 adet orta boy örgü çörek

    Elde Yapılışı:
    1. Eğer elle yapıyorsanız unu, şekeri, tuzu, mahlebi ve kuru mayayı geniş bir kapta karıştırın. Oda sıcaklığındaki tereyağını karışıma ilave edip 1 dakika kadar yoğurun. Yumurtaları ilave edip karışıma yedirdikten sonra ılık sütü de ilave ederek hamurunuzu 5-6 dakika yoğurun. Hamurunuz oldukça yumuşak ve ele yapışır kıvamda olacaktır. Fakat, mayalanmanın tamamlanmasından sonra hamurunuz tam kıvamına gelir.

    2. Eğer mikser ile yapıyorsanız, mikserinize hamur yoğurma aparatını taktıktan sonra unu, şekeri, tuzu, mahlebi ve kuru mayayı mikser kabına alın. Oda sıcaklığındaki tereyağını karışıma ilave edip 1 dakika kadar yoğurun. Yumurtaları ilave edip karışıma yedirdikten sonra ılık sütü de ilave ederek hamurunuzu 2-3 dakika yoğurun. Hamurunuz oldukça yumuşak ve ele yapışır kıvamda olacaktır. Fakat, mayalanmanın tamamlanmasından sonra hamurunuz tam kıvamına gelir.

    3. Hamuru ağzı kapalı bir kaba alıp 4-5 saat oda sıcaklığında bekletin.

    4. Hamuru 3 eşit bezeye ayırın. Her bir bezeyi mutfak tezgahı üzerinde tekrar üç eşit parçaya ayırıp iki elinizle yuvarlayarak, gerektikçe un kullanarak, 40cm uzunluğunda 3 rulo haline getirin.

    5. 3 ruloyu resimdeki gibi aralıklı olarak tezgaha alıp saç örgüsü yapın. İki ucunu birleştirip hamurun altına doğru kıvırın. Pişirme kağıdı serilmiş tepsiye yerleştirin. Diğer bezeleri de aynı şekilde örüp tepsiye aralıklı olarak yerleştirin. 45 dakika, ılık bir yerde bekletip tekrar mayalayın.

    6. Çöreklerin üzerine iyice çırpılmış yumurta sarısını yumuşak hareketlerle sürün ve file fındık veya badem ile süsleyin. Önceden ısıtılmış 190° C fırında yaklaşık 20 dakika, ya da üstü iyice kızarana kadar pişirin.

    7. Fırından çıktıktan 5-10 dakika sonra bir soğutma teline alıp 20 dakika daha beklettikten sonra ılık servis edin.

    Paskalya Çöreği Tarifi
    Paskalya Çöreği Tarifi
    Paskalya Çöreği
    Paskalya Çöreği

    Afiyet olsun…

    40firinekmek

  • Kürtaj (Küretaj) Nedir?

    Kürtaj (Küretaj) Nedir?

    1. Kürtaj neden olunur?

    Kürtaj, belki de kadınların hayatları boyunca hatırlamak istemediği bir durumdur. İsteyerek ya da istemeyerek yaptırılan bu işlem sosyal, kültürel, çevresel, dini, ekonomik birçok sebep barındırabilir.

    – Yeni evlenmiştir; daha evine, eşine hatta cinselliğe alışmadan bir çocuk sahibi olmak istemez çiftler ve kürtaj olmak için gelirler.

    – Bazı ailelerin istedikleri kadar çocukları vardır, bu bebeğin fazla gelecektir yükü, diğerleri gibi büyütemeyeceklerdir ve istemeyerek vazgeçerler gebelikten.

    – Yeni gebelik yaşanmıştır bir süre önce ailede, korunulmamış ve tekrar gebe kalınmıştır, gebeliğini sonlandırmak isterler çünkü erken olduğunu düşünürler.

    – Bazı çiftler nişan yapmıştır kendi aralarında, evleneceklerdir ilerde, bu yüzden cinselliği de yaşamak isterler ateşle barut misali. Fakat oldubittiye gelip korunmamışlardır ve sonuç iki çizgi… Kendileri için sorun değildir ama çevre ve aileleri ne diyecektir, sonlandırmak isterler. Korunmamalarının ya da iyi korunamamalarının kurbanı olmuşlardır.

    – Belki de alışmamış bir bünye ve içilen içkiler arka arkaya geldiğinde bir gecelik kaçamağın sonucudur gebelik, bu yüzden hemen ve kimse duymadan bu işlemin gerçekleşmesi gerekmektedir.

    – Daha birçok sebep bulunabilir kürtaj olmak için.

    2. Kürtaj nedir?

    Kürtaj (Küretaj) küret aleti kullanılarak yapılan rahimden parça alınmasıdır. Bu alınan gebelik ürünü yani bebek olabileceği gibi rahim iç dokusu da olabilir, fakat halk dilinde kürtaj işlemi sadece gebelik sonlandırılması olarak düşünülür.

    3. Kürtaj için yasal sınır nedir?

    Ülkemizde bu işlemin yasal sınırı son adet tarihinin başlangıcından itibaren 10 haftadır. Yani iki buçuk ay. Genellikle çiftlerin gebelik haftası hesaplamaları yanlış olur. Onlar ilişkiden sonraki günleri hesaplarlar. Yapılması gereken son adet tarihinin ilk gününden itibaren saymaktır. Bu yüzden yasal sınırı geçiren ve istemedikleri gebeliği yaşamak zorunda olan çiftler vardır.

    Eğer gebeliğin devamı anne açısından risk teşkil ediyorsa (annede tansiyon yüksekliği, kalp hastalığı, böbrek hastalığı) ya da anne gebeliği etkileyecek bir ilaç kullanmış ise annenin sağlığı için gebelik haftasına bakılmaksızın gebelik sonlandırılabilir ki bu da resmi bir kurumdan alınan bir rapor ile gerçekleştirilebilir.

    4. Kürtaj tanı koymak için de yapılır!

    Gebe olmayan bir kadına tanı koymak amacıyla ya da tedavi amaçlı kürtaj işlemi yapılabilir.

    – Cinsel olarak aktif bir kadının adetleri çok fazla oluyorsa düzensizse ya da uzun sürüyorsa kürtaj işlemi uygulanır çıkan materyal patolojiye gönderilir.

    – Ultrasonda rahim içinde normal olmayan bir görüntü saptanmışsa küretaj işlemi uygulanabilir.

    – Menopoza girmiş bir kadında bir süre sonra (kesildikten 1yıldan sonra) kanama olmuşsa ya da rahim içi olması gerekenden daha kalın ise kürtaj yapılır.

    – Düşük yapan kadınlarda eğer bebek ile ilgili parçaların bir kısmı rahim içerisinde kalmışsa içeriyi temizlemek amacıyla da bu işlem yapılabilir.

    – Bu kürtaj işlemi ister gebelik için ister hastalık için yapılsın lokal anestezi ile ya da genel anesteziyle yapılabilir.

    – Lokal anestezide sadece rahim ağzı uyuşturulur. Bu işlem için anestezi doktoruna gerek yoktur. Kürtajı yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı bunu gerçekleştirir. Her ne kadar anestezi uygulansa da bir miktar ağrı hissedilir.

    – Özellikle işlem esnasında kasıklarda adet ağrısı gibi bir ağrı duyulur.

    Genel anestezi ise hastanın tamamen uyutulduğu bir anestezi şeklidir. Kürtajın ismi dahi ürperti verir, zor karar verilir ve sonuçta doktora gelinir. Zaten zor olan bu durum bir de ağrıyla perçenlemek istenmez. Sonuçta İşlem olur ve biter, çoğu kadın hayatında bu saatleri yaşanmamış sayar ve bu yüzden genellikle genel anesteziyi tercih etmektedir.

    Anestezi doktoru hastayı sorguladıktan sonra gerekli bilgileri verir ve hastaya koldan bir ilaç yapar yavaş yavaş hasta kendinden geçer, işlem bitene kadar birşey hissetmez. Kadın doğum uzmanı işlemi bitirdikten sonra hasta uyandırılır.

    Ortalama 10-15 dakika sürer ama bu süre gebeliğin büyüklüğüne göre de değişebilir. Uyandıktan sonra doktor işlem hakkında bilgi verir. Bir süre masada dinlendirildikten sonra hasta kendini iyi hissettiği anda bir süre oturtulduktan sonra kaldırılır. Hemşire yanında durur. Kanama olabileceği düşünülerek hastaya ped verilir. Üstünü giyerken yardımcı olunur.

    Kürtaj işlemi küret denilen keskin aletlerle yapılabileceği gibi vakum yardımıyla da yapılabilir. Bazı doktorlar ikisini birden tercih edebilirler..İşlem sonrasında problem çıkmaması için kürtaj işlemi titizlikle ve dikkatli bir şekilde yapılır. Yapılan yerin, aletlerin ve yapan doktorun bunda payı vardır. İşlemin gerçekleştiği yer temiz, aletler steril ya da tek kullanımlık olması tercih edilir. Kürtaj sonrasında en sık karşılaşılan problem rahim içinde parça kalmasıdır. Bunun için dikkatli bir şekilde içeri temizlenir.
    Günümüzde daha çok vakum yöntemi tercih edilmektedir.

    İşlem bittikten sonra hasta kasıklarında biraz ağrı hisseder. Fakat duyulan ağrı zaman geçtikçe hafifler.15 dakika sonra kasıklarda sadece bir sızı olur. İşlemden ortalama 1saat sonra hasta evine gönderilir. Yemek yiyebilir, içebilir. Çıkarken muhakkak kolundan biri tutmalı her an düşebileceği unutulmamalıdır.

    5. Kürtaj sonrasında yaşananlar ve yapılması gerekenler

    Kürtaj sonrasında 3-4 gün lekelenme tarzı kanama olabilir. Bu süre 10 güne kadar uzayabilir. Hijyene dikkat edilmeli, antibiotik başlanmışsa bu düzenli alınmalıdır. Bazen antibiotiğe gerek duyulmayabilir. Havuz ya da jakuziye girilmesi enfeksiyon açısından uygun değildir. Fakat duş alınabilir. Dikkat edilmesi gereken duşun çok sıcak olmamasıdır. Çünkü bir miktar kanama olmuş belki halsiz kalınmıştır. Sıcakla karşılaşıldığında baş dönebilir ve bayılma olabilir. Bu yüzden ılık duş en doğrusudur.

    Sonrasında muhakkak 1 hafta-10 gün sonra kontrole çağrılır. Ultrasonda rahim içi kontrol edilir.
    Titizlikle çalışılan bir ortamda, işinin ehli bir doktor tarafından yapılan kürtajda çok fazla problemle karşılaşılmaz.

    Fakat bazen…

    Rahim içinde parça kalabilir ki bu kendini fazla miktarda kanama ve ağrıyla gösterir, Bazen büyük parçalar düşürebilir, bu düşerken ağrı hissedilebilir. Kontrolde bu görüldüğünde antibiotik tedavisine başlanır ve içerdeki parça alınır.

    4-5 gün sonra ağrı kasıklarda dayanılmayacak şekilde olursa enfeksiyon gelişmiş olabilir. Bu sağlıksız koşullarda yapılan kürtajlarda, önerilere uyulmadığında ya da antibiotik düzgün kullanmadığında olabilir. Tedavide daha kuvvetli antibiotikler başlanır.

    Rahim içi fazla kazınmışsa içeride yapışıklıklar olabilir, bu genellikle vakum yöntemiyle yapılan kürtajda değil küretlerle yapılan kürtajlarda sıktır. Sonrasında 1-1.5 ayda adet görecekken adet görülmemesine ya da rahimin içinde yapışıklıklara sebep olabilir. Tedavisinde hormonal ilaçlar kullanılabilir, spiral takılabilir ya da optik aletlerle rahim yapışıklıkları açılabilir.

    Eğer 5 hafta ve daha küçük gebelikse tam olarak kürtaj gerçekleşmemiş gebelik kesesi rahimin içinde kalmış olabilir. Kontrol edildiğinde ultrasonda görülerek tekrar kürtaj yapılır.

    Gebe rahim normale göre yumuşaktır. Bu yüzden kürtajda çok dikkatli davranılır. Ani bir hareketle ve metal aletler kullanıldığında ya da gebelik biraz iri ise rahim yırtılabilir. Delik küçük ise rahim kendiliğinden bunu kapatır. Eğer büyük olursa muhakkak operasyon gerekir.

    Sonuç olarak kürtaj için karar verdiyseniz;

    – Steril bir ortam,
    – Steril ve tek kullanımlık aletler,
    – İşinin ehli bir doktor olması sağlığınız açısından çok önemlidir.

    Kürtaj nasıl yapılır ve riskleri nelerdir?

    Jinekoloji