Blog

  • Deodorant Lekesi Çıkarma Yöntemleri

    Deodorant Lekesi Çıkarma Yöntemleri

    Günlük hayatta sıkça kullanılan ve kişisel bakımın da önemli bir parçası olan deodorantlar, giysilerde iz oluşmasına sebep olmaktadır.

    Deodorantların yoğun şekilde kullanılması giysilerde leke oluşmasına sebep olur. Bu lekeler özellikle giysilerin koltuk altı kısmında oluşur ve bu lekeler normal yıkama ile çıkarılamayabilir. Bu sebeple lekelerin çıkarılmasında başka yöntemler denemek gerekir.

    Deodorant Lekesini Çıkarma Yöntemleri

    Deodorant lekesini çıkarmak için birkaç yöntem var. Bunlardan birini uygulayabilirsiniz.

    Elde yıkanabilen kumaşlardan birinde oluşan bir lekeyi çıkarmak için lekenin üzerine sıvı deterjan dökün. Bu şekilde yarım saat bekleyin. Ardından lekeli bölgeyi durulayın. Lekenin çıktığını göreceksiniz.

    Deodorant Lekesi Çıkarma Yöntemleri
    Deodorant Lekesi Çıkarma Yöntemleri

    Renkli giysilerdeki lekeyi amonyakla çıkarabilirsiniz. Bir kabın içinde eşit oranda su ve amonyağı karıştırın. Bir parça pamuğu amonyaklı suya batırın ve lekeli bölgeyi bu pamukla temizleyin. Amonyak, giysilerin renklerinin solmasına sebep olabileceğinden amonyağın ölçüsüne dikkat edilmelidir.

    Bir miktar salamuralık tuz ilave ettiğiniz ılık suyla lekeli bölgeyi silebilirsiniz. Ardından lekeli giysiyi yarım saat tuzlu suda bekletin. Sonra da bol su ile durulayın.

    Eşit oranda sirke ile suyu karıştırın. Lekeli giysiyi bu karışımda 1 saat bekletin. Ardından bol su ile durulayın.

    Beyaz renkli giysilerdeki lekeleri çamaşır suyu ile temizleyebilirsiniz. Fakat kullanacağınız çamaşır suyunun miktarına dikkat etmelisiniz. Çamaşır suyu giysinin yıpranmasına sebep olabilir.

    Beyaz renkli giysilerdeki lekeler oksijenli su ile de çıkarılabilir. Oksijenli suyla temizlenen giysiler bol su ile durulanmalıdır.

    Beyaz renkli giysilerdeki lekeler alkol su karışı ile de temizlenebilir. Fakat alkol giysinin yapısına zarar verebileceğinden lekeler temizlendikten sonra giysi bol su ile durulanmalıdır.

    Bu yöntemlerden biri ya da birkaçını kullanarak lekelerden kurtulabilirsiniz.

    Kaynak: Evhayat

  • Ramazanda diyet yapmak mümkün mü?

    Ramazanda diyet yapmak mümkün mü?

    Ramazanda diyet yapmak mümkün mü? Ramazan diyetinde neler olmalı? İşte, ramazanda beslenme ve örnek ramazan diyeti listesi…

    Ramazan ayında, gün içerisinde yemek yenilmediği için sahur ve iftar yemeklerine ayrı bir özen gösterilir. Hava sıcaklıklarının yüksek olması nedeniyle çok daha fazla özen gösterilmesi gereken bu ayda nasıl beslenmemiz gerektiğine ilişkin bilgileri Diyetisyen Ayşe Korkmaz anlatıyor.

    Ramazan ayında sahur normal kahvaltıdan, iftar ise akşam yemeğinden daha zengin hazırlanır. Bu nedenle ramazan ayı ile birlikte beslenme alışkanlıklarında da değişiklikler meydana gelebilir.

    Her zaman önerildiği gibi ramazan ayında da amaç, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayabilmek. Bu sebeple, bu ayda öğün sayısının en az üç olacak şekilde planlanması tavsiye edilir. Sağlıklı kişilerde bile zaman zaman sindirim zorlukları, mide ve barsaklarda aşırı gaz birikimi, ani tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıklar görülebilir. Özellikle bu dönemde tüketilen hamurlu tatlılar, pideler, böreklerin ve yüksek kalorili besinlerin tüketiminin artmasına bağlı olarak kilo artışı yaşanabilir.

    İFTAR YEMEĞİNE ÇORBA İLE BAŞLAYIN

    ramazan_diyeti

     

    Günün ilk öğünü olan iftar, su ve bir çorba ile açılmalı ve bir süre ara verildikten sonra yemeğe geçilmelidir. İftara peynir, zeytin gibi basit yiyeceklerle başlanarak, normal yemeğe bir süre sonra geçilmesi daha doğrudur. Başlangıç için beyne doygunluk hissi veren çorba en uygun yiyecektir.

    YAVAŞ YAVAŞ YEMEK YİYİN

    Oruç süresince, midenin uzun süre boş kalmasından sonra bir anda çok yiyecek tüketilmesi, mide ve kalp sorunlarına yol açabilir. Bunu önlemek için iftarda yavaş yavaş ve az miktarda yemek yenilmeli, dengeli olmak kaydı ile iftar ile sahur arasına da mutlaka bir ara öğün eklenmelidir.
    YAĞLI YİYECEKLERDEN UZAK DURUN
    Yağlı yiyecekler Ramazanda oruç tutarken beslenmeye daha çok özen göstermeli ve yağlı yiyeceklerden kaçınmalıyız. Yemeklerin ağır olmamasına, az yağlı ve yağda kızartılmadan yapılmış yiyeceklerin seçilmesine, sık aralıklarla az yemek tüketilmesine dikkat etmeliyiz.
    YEMEĞİ YEDİKTEN HEMEN SONRA YATMAYIN

    Yemekten sonra uyku Ramazan ayında en sık karşılaşılan sorunlar, mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflü ve kabızlıktır. Reflüyü önlemek için kahve, kakao, çikolata gibi aşırı kafein alımından kaçınmak; yağlı yiyeceklerden uzak durmak ve yemeği yer yemez yatmamak alınacak pratik önlemlerdendir.

    BOL BOL MEYVE VE SEBZE TÜKETİN
    Sebze Kabızlık problemi çekenlerin posalı besinleri daha fazla tüketmesi gerekir. Bunun için de meyve ve sebze tüketiminin artırılması; ekmek olarak tam buğday veya çavdar ekmeğinin kullanılması ve özellikle su tüketiminin artırılması gerekir.
    ramazan_diyet_listesi_2016
    Sahur
    1–2 dilim ekmek ya da pide
    1–2 dilim peynir ya da 1 adet yumurta
    5–6 adet zeytin
    Domates, salatalık

    Meyve ya da 1–2 çay kaşığı bal veya reçel

    Veya
    1 kase çorba
    1 kase yoğurt
    1 porsiyon etli sebze ya da et yemeği
    1 dilim ekmek
    Domates, salatalık
    İftar
    1–2 adet zeytin ya da hurma veya peynir
    1 kase çorba
    1 porsiyon et yemeği ya da etli sebze yemeği
    Salata (az yağlı)
    2–3 dilim ekmek ya da pilav veya makarna veya 1 dilim börek
    Ara
    2 adet meyve + 1 su bardağı süt ya da yoğurt
    Veya
    1 kase meyve kompostosu + gece yatarken süt

    Not: Bu beslenme planı, oruç tutabilen ve beslenmeyi etkileyebilecek herhangi bir sağlık sorunu olmayan yetişkinler için uygundur.

    Yaza özel ramazan diyeti
    Ramazan diyeti Ramazan ayında yavaşlayan metabolizmamızı hızlandırmak için ilk başta yapmamız gereken oruç tuttuğumuz zamanlar haricinde ana öğün ve ara öğün sayımızı mümkün olduğunca artırarak beslenmek olmalıdır. Ayrıca düzenli olarak yapacağımız egzersiz ve aktiviteler yavaşlayan metabolizmamızı hızlandırmamızı sağlayabilir.
    ramazan_diyet_listesi
    İşte ramazan ayında diyet yapanlar için Uzman Diyetisyen Deniz Berksoy’dan yaza özel kilo verdiren ramazan diyeti…
    Sahur
    2 ince dilim ekmek (50gr)
    60gr yarım yağlı beyaz peynir
    1 adet haşlanmış yumurta
    1 tatlı kaşığı reçel
    Yağsız söğüş
    Yatmadan önce: 1 su bardağı yarım yağlı süt
    İftar
    1 kase çorba
    6 çorba kaşığı etli sebze yemeği/ 6 çorba kaşığı kurubaklagil yemeği
    1 bardak buzlu naneli ayran
    Karışık salata
    İftardan yarım saat sonra: 1 ince dilim karpuz
    22.30: 1 su bardağı yarım yağlı süt veya yoğurt

    23.30: Uyku

    Diyetisyen Ayşe Korkmaz

    Kaynak: hurriyetaile.com
  • Bebekle Seyahat İçin 6 Tüyo

    Bebekle Seyahat İçin 6 Tüyo

    Bebeğinizle seyahate çıkarken düşünmeniz gereken ufak detaylar, sizi tatil yapma konusunda biraz zorluyor olabilir. Zaman farkından dolayı bozulan uyku düzeni, yolda değiştirilmesi gereken bebek bezleri, ihtiyaçları karşılamayan otel odaları ve benzeri sorunların üstesinden gelebilmenizi sağlayacak tüyolarla seyahatinizi çok daha keyifli hale getirebilirsiniz.

    Hemen Eşyalarınızı Yerleştirin

    Bavul yaparken hazırlayacağınız bir liste, unutulmaması gereken eşyaları size hatırlatması açısından ne kadar önemliyse tatil yapacağınız yere varır varmaz bavulunuzu açıp düzeninizi kurmanız da o kadar önemlidir. Yerleşirken eşyalarınızı evinizdeki düzene yakın şekilde organize ederseniz tatilinizi daha rahat geçirebilirsiniz.

    Bir Oyun Alanı Yaratın

    Kalacağınız odada bulduğunuz alçak bir rafa, bebeğinize okuyacağınız kitapları ve bebek oyuncaklarını yerleştirerek ortama hem ev havası katıp dağınıklıktan kurtulur hem de ihtiyaç anında kolayca bir oyuncak seçip bebeğinizi oyalayabilirsiniz.

    Kendi Mutfağınızı Oluşturun

    Odanızda bir mutfak olmayabilir ama lavabo varsa hemen yanına biberon, mama, havlu, atıştırmalıklar ve deterjan yerleştirebilirsiniz. Bu sayede hem bebeğiniz hem de aileniz için ufak bir mutfak yaratmış olursunuz.

    Uyku Düzenini Bozmayın

    Bazı bebekler, tatilde taşıması kolay olur diye yanınıza aldığınız hafif ve yer kaplamayan bebek arabalarında ya da odadaki yatakta uyuyamaz. Tatilinizi bebeğinizi uyutmaya çalışarak odada geçirmek yerine uyku saatlerinde bebek arabasıyla yürüyüşe çıkın. Eğer bebeğiniz bebek arabasında uyumuyorsa ana kucağı gibi pratik bir aparat da kullanabilirsiniz. Arabayla geziyorsanız da gideceğiniz yer ile kaldığınız otel arasındaki yolculuk zamanını bebeğinizin uyku saatlerine denk getirebilirsiniz. Böylece yolculuk daha rahat ve sessiz geçer.
    Bunların yanı sıra yorgun hissettiğiniz zamanlarda bebeğiniz uyurken siz de ufak şekerlemeler yapabilirsiniz. Unutmayın, siz ne sağlıklı ve enerjik olursanız bebeğinizle ilgilenmeniz de o kadar kolaylaşacaktır.

    Rutininizden Şaşmayın

    Evinizde bebeğinizle oluşturduğunuz düzenden şaşmamaya çalışın. Rutininizde uyku öncesi bir duş, uyku sonrası dışarda bir yürüyüş ya da mama yedirirken müzik dinlemek varsa aynı şekilde devam edin. Eğer bebeğiniz evdeyken kendi odasında uyuyorsa tek oda yerine süit tipi bir oda tutarak bebeğinize alıştığı ortamı yaratın. Evinizde balkon varsa ve bebeğinizle balkonda vakit geçiriyorsanız tatil odanızı da ona en yakın şekilde seçin. Çünkü bebekler rutinlerinden çıktıkları zaman huzursuzluk hissedebilirler.

    Yemek Saatine Dikkat Edin

    Eşinizle akşam romantik bir yemek yemek istiyor olabilirsiniz. Ancak akşam yemeklerini erkene alarak restoranları boş yakalamanız mümkün. Bu sayede hem rahatça yemeğinizi yersiniz hem de bebeğinizin karnını doyurabilirsiniz. Ayrıca her yerde emzirmeye hazırlıklı olun. Emzirme, bebeğe huzur verdiği gibi anneyi de rahatlatan en doğal beslenme yoludur. Bebeğinizi emzirmeye devam ediyorsanız tatilde de bu rutini koruyun.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

  • Silikon ameliyatı olan annenin emzirme engeli yok

    Silikon ameliyatı olan annenin emzirme engeli yok

    Prof. Dr. Koray Coşkunfırat, silikon meme proteziyle meme büyültme ameliyatı geçiren bir annenin emzirmesine engel olmadığını söyledi.

    Omuz genişliği, göğüs çevresi, bel ve kalça çevresi ölçümlerinde meme hacminin önemli yer tuttuğunu ifade eden Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Koray Coşkunfırat, “Memeler, yapısal olarak değişik nedenlerle küçük ya da biri diğerinden daha küçük, asimetrik olabilir. Doğumsal olarak biri hiç olmayabilir. Her iki memenin eşit hale getirilmesi ya da hacminin arttırılması için, günümüzde en geçerli yöntem silikon meme protezleridir” diye konuştu.

    “HER PROTEZİN AYRI AVANTAJ YA DA DEZAVANTAJI VAR”

    Kişinin dokularıyla meme büyütme ameliyatlarının denendiğini belirten Prof. Dr. Coşkunfırat, ancak limitli sonuçların elde edildiğini söyledi. Prof. Dr. Coşkunfırat, “Örneğin; kişiden yağ dokusu alınarak memelerin kısmen büyütülmesi sağlanabilir ancak yağ dolgusu tamamen kalıcı bir yöntem değildir. Meme protezlerinde esas madde protezin dış yüzeyinde yer alan silikondur. İçindeki dolgu maddesi farklı olabilir. Her protezin kendine göre avantaj ve dezavantajları mevcuttur” dedi.

    “HASTALIK GELİŞME RİSKİNİN ARTTIĞI YÖNÜNDEKİ BİLGİLERİN BİLİMSEL DAYANAĞI BULUNMAMAKTA”

    Bir yabancı cisim olan proteze karşı vücutta bazı bağ dokusu hastalıklarının geliştiğini kaydeden Coşkunfırat, “Bebeğe süt vermenin zorlaştığı, protezin kansere neden olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bunların hiçbiri bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. Silikon ameliyatı olan hastaların emzirmesine engel yoktur ve kanser dahil herhangi bir hastalık gelişmesi riski, silikonu olmayan kişilere göre artış gösterdiğini söylemek, mevcut literatür bilgilerine göre bilimsel dayanaktan yoksundur. Ancak, memenin büyütülmesi, vücut için yabancı bir maddeyle sağlanabildiğinden, proteze ait sorunlar olabilir” diye konuştu.

    “ZAMANLA BELİRGİNLİĞİNİ YİTİREN BİR İZ KALACAKTIR”

    Silikon meme protezli bir memede kanser gelişmesi riskinin artmadığının altını çizen Prof. Dr. Coşkunfırat, “Protez, normal meme dokusuyla aynıdır. Böyle bir durum oluştuğunda protezli memede de kansere yönelik ameliyat ve diğer tedavi şekilleri standartlar doğrultusunda uygulanır. Ameliyat genel anesteziyle hastane koşullarında yapılır. Ortalama 1,5-2 saat sürer. Protezin konabilmesi için 4-5 cm’lik bir iz açılır. Giriş yeri neresi olursa olsun bir iz kalacaktır. Bunlar başlangıçta belirgin, zamanla belli belirsiz hale gelen izlerdir” şeklinde konuştu.

    “4-5 GÜN İÇERİSİNDE HASTA İŞİNE DÖNEBİLİR”

    Ameliyat sonrasının genellikle rahat geçtiğine vurgu yapan Prof. Dr. Coşkunfırat, “Protez, göğüs kası arkasına konmuşsa birkaç gün kol hareketlerinde kısıtlılık olabilir. Ameliyat sonrası memeye sütyen ya da sargı uygulanır. Erken dönemde şişlik olabilir, meme başında hissizlik ve deri üzerinde morumsu renk değişimi olabilir. Bunlar kısa sürede kendiliğinden kaybolur. Hasta 4-5 gün içinde işine dönebilir. 3-4 haftadan sonra protez yerine yerleşir ve meme normal olarak işlevini kazanır” dedi.

    KAYNAK: İHA
  • Saç derinize domates suyu

    Saç derinize domates suyu

    Saç derinize domates suyu sürün Yüzde ve vücudun diğer yerlerinde olduğu gibi saç derisinde de sivilce oluşumu yaygındır.

    Saç derisindeki sebum ile bu bölgede bulunan bakteriler ve ölü hücreler bir araya geldiğinde saç derisinde akne oluşabilir. Hormonal değişiklikler, sağlıksız beslenme, alerjiler, kötü hijyen, nemli koşullar, kirlilik ve bazı kimyasal maddeler saç derisinde sivilcelere neden olabilir.

    Stres ve yorgunluk da saç derisinde sivilceyi tetikler. Saç derisindeki sivilce sorunu için mutlaka bir dematologa görünmeniz gerekmektedir.

    Nasıl tedavi edilir?

    Domates suyunun içindeki asit, akneleri kurutucu özellik gösterir.Taze domates suyunu saç derisine uygulayın, 10 dakika bekletin ve durulayın.

    1 kaşık domates suyu, birkaç damla limon ve yarım kaşık balı da karıştırarak aknelere uygulayabilirsiniz. 5 dakika bekletip ılık suyla durulayın. Bu tarifleri de birkaç günde bir uygulayabilirsiniz.

    Eşit miktarda elma sirkesi ve ılık suyu karıştırıp saçlarınızı durulayın. 5-10 dakika bekletip temiz su ile yeniden yıkayın. Saçınızı her şampuanladığınızda bu işlemi tekrarlayın.

    Aloe vera yaprağını kesip direkt olarak saç derisindeki sivilceye uygulayın. Haftada 2 kez bu işlemi tekrarlayın.

    Kaynak: Haber7.com/kadın

  • Sivilce giderici mısır unu maskesi

    Sivilce giderici mısır unu maskesi

    Cilt bakımı ve saç bakımı ürünlerinde yaygın olarak kullanılan Mısır unu, A vitamini ve beta karoten içeriğiyle cildinizi besler; siyah nokta ve sivilcelerle savaşır ve yaşlanmanın olumsuz etkilerine karşı cildinizi korur.

    Sivilce giderici mısır unu maskesi:

    1 kaşık mısır unu, 1 kaşık kil ve 1 kaşık el kremini kıvam alıncaya dek karıştırın. Biraz sulandırın ve elde ettiğiniz maskeyi cildinize masaj yaparak sürün. 10 dakika beklettikten sonra cildinizi ılık suyla yıkayın. Haftada 2 kez uygulayın.

    Sivilce izleri için mısır unu maskesi:

    2 kaşık mısır unu, 2 kaşık yoğurt ve 1 çay kaşığı limon usyunu karıştırıp cildinize uygulayın. 20 dakika beklettikten sonra cildinizi ılık suyla yıkayın. Kurulayıp nemlendirici sürün.

    Kaynak: Haber7.com

  • Hamilelikte oruç tutmak

    Hamilelikte oruç tutmak

    Kadın ve Doğum Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Şule Aydın, oruç tutmanın anne adayı ve bebeğin gelişimine olumsuz etkileri olduğunu belirterek, “Sağlıklı gebelik ve sağlıklı doğum süreci için tüm bu riskler bilinmeli ve önlem alınmalıdır” dedi.

    Yeni Asır’da yer alan habere göre Ramazan ayının bu yıl 6 Haziran’da başladığına dikkat çeken İzmirli Kadın ve Doğum Hastalıkları Uzmanı Aydın, “Ramazan yaza denk geliyor. Hem sıcaklar hem de oruç tutulacak süre göz önüne alındığında, sağlık yönünden gebeler üzerindeki etkileri kaçınılmaz hale geyiyor. Gebelerin oruç tutmalarıyla ilgili bilimsel bir çalışma yok. Gebelik hastalık değil ama beslenme ve sıvı alımının düzenli sürdürülmesi gereken bir dönemdir. Kadınların bu çok özel 9 ay boyunca vücut fizyolojileri değişir, ihtiyaçları artar. Gebelikte öğün sayısı artırılmalı ve her besin grubunu içerecek şekilde düzenlenmelidir. Gebeliğin 3’üncü ayından itibaren kan şekeri düzeyi gebelik öncesine göre inişli çıkışlı bir seyir gösterir. Bu yüzden gebelikte anne adaylarının sık sık ve az miktarda yemeleri önerilir. Uzun süren açlık durumunda kan şekeri düşüklüğüne bağlı olarak gebede baş ağrısı, halsizlik, baş dönmesi gelişebilir” diye konuştu.
  • Ramazan Ayında Beslenme ve Diyet

    Ramazan Ayında Beslenme ve Diyet

    Ramazan ayı, vücudumuzun uzun süre susuz ve aç kaldığı bir zaman dilimi olduğu için, beslenmeye dikkat edilmesi gereken zamanların başında gelir. Hem dini gereklerimizi yerine getirmek hem de vücudumuzu sağlıklı tutabilmek için ünlü diyetisyen Gözde Şahin ile Ramazan ayında beslenme ve diyet üzerine bir sohbet gerçekleştirdik:

    İmsak ve iftar saatleri arasındaki süre uzadıkça oruç tutanlar için açlık süresi de uzamakta bu da oruç tutan kişileri zorlayabilmektedir. Özellikle son yıllarda ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesi ve oruç süresinin 16 saatlere çıkması beslenmenin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlatmaktadır. Bu kadar uzun süren bir açlıkta maalesef metabolizma yavaşlıyor, vücut susuz kalıyor, kan şekeri düşüyor. Kişilerde zaman zaman zihin bulanıklığı, tansiyon düşmeleri, sinirlilik hali gibi değişimler de görülebiliyor. Tüm bu sorunlara karşılık oruç tutmak diğer taraftan vücudu temizliyor, arındırıyor ve manevi huzur yaşatabiliyor. Bahsettiğimiz tüm olumsuz durumları olumluya çevirebilmek bir nevi aslında kişinin kendi elinde.

    Sahur, ramazanda olmazsa olmaz bir öğündür. Kahvaltı nasıl günün altın öğünü ise sahur da ramazanın altın öğünüdür. Sağlıklı ve dengeli bir sahur ile oruca başlamak kişinin gün içerisinde aç kaldığı saatleri azaltır. Vücut dengesini kurmaya yardımcı olur. Sahurda kişinin beslenme alışkanlıkları ve ailesel gelenekleri tabi ki çok önemlidir. Sahuru kahvaltılıklar ile yapmak, vücudun alışkın olmadığı bir saatte hafif besinler tüketmesini sağlar ve bu da metabolizmayı daha çok rahatlatır.

    ramazan_diyet

    Sağlıklı bir sahur için en ideal kahvaltı menüsünde az yağlı az tuzlu bir dilim peynir, 4-5 adet suda bekletilmiş az tuzlu sele zeytin,1-2 dilim tam buğday ekmeği tercih edilebilir. Sahura yenilecek 2-3 adet ceviz gün içerisinde zindelik verir zihin bulanıklığını önler. İçilen 1 su bardağı yarım yağlı süt hem sıvı alımını arttırır hem de tok tutar. Kolesterol problemi olmayan kişiler haftada 4-5 gün yumurta yiyebilir. Yumurtayı sadece haşlama olarak değil de az yağlı peynirinizle hazırlanmış bir omlet veya bol domates ve biberli bir menemen olarak tüketmek de sahurunuza renk katabilir. Meyve yemeyi sevenler sahurda 1 porsiyon taze meyve veya kuru meyve de yiyebilir. Böylece menünün posa içeriği de arttırılmış olur.

    Geleneksel alışkanlıklarında sahurda yemek yeme alışkanlığı olan kişiler mümkün olduğunca az yağlı ve az tuzlu yemekler yemeye gayret göstermelidir. 1 kase çorba veya susuz az yağlı zeytinyağlı sebze yemeği yoğurt ve 1-2 dilim tam buğday ekmeği ile birlikte tüketilebilir.

    Tüm gün aç kalmak ve su tüketiminin azalması ister istemez beraberinde kabızlık problemlerini getirebilir. Kabızlığa karşı ekmekleri tam buğday veya kepekli tercih etmek; zeytin, ceviz, kuru meyve gibi posa içeriği yüksek besinleri sahura eklemek kabızlık için önlem veya tedavi olabilir. Ayrıca meyveli veya sade probiyotik yoğurtlar da sahur veya ara öğün olarak tercih edilebilir.

    İftar genellikle tüm ailenin bir arada yapmaya özen gösterdiği, mükellef sofraların hazırlandığı, davetlerin verildiği bir yemek şöleni oluyor. Tüm gün aç kalmaya bağlı oluşan kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) iftarda kontrollü yemek yemeyi engelleyebiliyor. İftarı 2 parçaya bölmek kontrolü tekrar ele almak adına en iyi yöntem olabilir. Hurma ramazanın geleneksel kuru meyvesidir. 16 saat açlık sonrasında ilk tüketilen besin olarak hurma posa ve meyve şekeri ile sağlıklı bir görüntüye sahiptir ve düşen kan şekerini tekrar regüle etmeye yardımcı olur. Gün boyu susuzluktan sonra suyu tek seferde çok miktarda içmek midede fazlasıyla şişlik yaparak rahatsız edebilir. Bu nedenle 1-2 adet hurma ve en fazla 2 bardak su ile orucu açmak en doğrusudur. Çorba hem sıvı hem de hafif bir yiyecek olduğu için tercih edilebilir. Çorba, salata ve 1-2 boğum pide ile ilk açlığı bastırdıktan sonra 10 – 15 dakikalık bir mola vermekte fayda var. Beyinde doyma merkezi ilk besini tüketmeye başladıktan 20 dakika sonra uyarılır. Bu nedenle yemekleri 20 dakikadan daha kısa sürede yemek doyma merkezi uyarılmadığı için çok fazla yemek tüketmenize rağmen tokluk hissi oluşturmaz. İftarda 10 -15 dakikalık bir mola vermek 20 dakikalık sürenin geçmesine yardımcı olur. Böylece çok yemek yemeyi engeller. Molanın ardından sebze ve et grubunun bir arada bulunduğu öğünler yapılabilir. Ayran ve cacık gün boyu bozulan elektrolit dengesini tekrar düzenlemeye de yardımcı olacaktır.

    İftar saatinin geç olması uykuyla yemek saati arasında geçen sürenin az olması ara öğün yapmamak anlamına gelmez. Yatmadan en geç 1 saat önce, iftardan 1 saat sonra gibi ara öğünler yapabilirsiniz. Ara öğün olarak meyve, fındık , ceviz , badem gibi yağlı tohumlar veya süt,  yoğurt, ayran tercih edilebilir. Ramazanla özdeşleşen tatlılardan güllaç, haftada 1-2 gün iftardan 1-2 saat sonra ara öğün olarak tercih edilebilir. Yaz mevsimi olması sebebiyle 2-3 top sade veya meyveli dondurma da iyi bir ara öğün tercihi olarak haftada 1-2 gün yenebilir.

    Diyetisyen Gözde Şahin

    Kaynak: Sözcü

  • Horlama doğal kurtulma yöntemi

    Horlama doğal kurtulma yöntemi

    Horlama pek çok insanın uyurken sergilediği bir sorundur ve onunla aynı yatakta, aynı odada yatan veya hatta aynı dairede yaşayan bir başkası için oldukça rahatsız edici olabilir. Bu aynı zamanda daha ciddi bir hastalıkla da ilişkili olabilir. Bu nedenle aşağıdaki makalede horlamadan kurtulmanıza yardımcı olacak bazı doğal tedavilerden bahsedeceğiz.

    Daha Fazla Yastıkla Uyumak

    Horlamanın havanın geçmesine izin verilen kanaldaki sorunlar nedeniyle görülmesi nedeniyle, oldukça basit ve pratik bir öneri, başınızın ve boynunuzun altına birkaç tane fazladan yastık koymanızdır. Bu şekilde hava kanalını açarsınız ve horlamayı önlersiniz.

    Yan Yatın

    Horlamadan kurtulmak veya en azından horlamayı azaltmak için bir diğer oldukça faydalı öneri, yana doğru uzanarak uyumaktır. Sırtüstü uyumanın dilinizin soluk borusunu bloke etmesine  ve horlamaya neden olduğunu biliyoruz. Yan yatmak bunu önleyecektir.

    Nane

    Nane, horlamanın özellikle soğuk algınlıkları veya griplerden kaynaklandığı durumda horlamadan kurtulmak için oldukça etkili ve doğal bir üründür. Bu durumda bir bardak soğuk suya bir damla nane ekleyin ve gargara yapın. Boğazınız ferahlayacaktır ve havanın geçmesine izin verecektir.

    horlama_Dogal_kurtulma

    Isırgan Otu Demleyin

    Isırgan otu horlamadan kurtulmak için oldukça etkili ve doğal olan bir diğer üründür. Bir ısırgan otu çayı hazırlayıp bunu on dakika bekletin. Ardından süzün ve için.

    Kilo Verin

    Obezite veya aşırı kilolu olma horlamanın başlıca nedenlerinden biridir. Bu nedenle, oldukça önemli bir tavsiye kilo vermektir. Bunu pek çok farklı şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Bu elbette sabır göstermenizi ve çaba sarf etmenizi gerektirecektir. Buna rağmen, kilonuza dikkat etmek oldukça önemlidir, çünkü bunun sonucunda hem daha sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz, hem de horlamadan kurtulabilirsiniz.

    Sigarayı Bırakın

    Aynı obezite örneğinde olduğu gibi, sigara içmek de horlamanın başlıca nedenlerinden biridir. Hepimizin bildiği gibi, bu vücudunuz için oldukça zararlı bir alışkanlıktır ve pulmoner amfizem ve bazı kanser türleri gibi ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Sigarayı bırakırsanız vücudunuz pek çok fayda görecektir. İyi bir sağlığa kavuşmanızın yanı sıra horlamanız da büyük ölçüde azalacaktır.

    Yatmadan Hemen Önce Alkol İçmeyin

    Alkol tüketimi de horlamaya neden olabilir. Alkol dilinizi ve vücudunuzun diğer organlarını gevşetir ve bu da hava geçişini engeller. Bu nedenle, özellikle yatmadan hemen önce alkollü içecekler içmemeniz önerilir.

    Mide Asidini Yatıştırmak

    Bunun horlamanın nedenlerinden biri olabilmesi nedeniyle bazı uzmanlara göre mide asidine de dikkat etmemiz gerekir. Bunu çözmek için farklı ilaçlar mevcuttur ve bunların çoğu doğal ilaçlardır. Ayrıca uyku apnesi gibi farklı bir hastalığın mevcut olup olmadığını belirlemek için farklı horlama türlerine de dikkat edilmesi önerilir.

    Umarız horlamadan kurtulmak için doğal tedavileri içeren bu listeyi faydalı bulmuşsunuzdur.

    Kaynak: sagligabiradim.com

  • 2016 XXL Küpeleri

    2016 XXL Küpeleri

    Aksesuarlar, bir kıyafeti canlandırmak ve en iyi özelliklerinizi vurgulamak için başvurabileceğiniz en iyi seçenekler. Peki, hazır başvurmuşken neden aralarından en dikkat çekici olanını seçmeyesiniz? Eğer 2016 İlkbahar-Yaz podyumlarına bakarsanız, ‘haşmetli’ küpelerin tekmili birden geri döndüğünü rahatlıkla görebilirsiniz. Tabii ki, modern dokunuşlarla yenilenmiş olarak.

    xxl_kupe_modelleri_2016

     

    Avizeden püsküle, halkadan topa, pirinçten reçineye envai çeşit form ve materyalde ama illa ki büyük boyutlarda 2016 İlkbahar-Yaz podyumlarını işgal eden XXL küpeler, moda sadelik ve minimalizmin etkisi altına girmediği sürece zaten her daim trend listelerinde kendilerine yer buluyorlar. Ve bu sezon kesinlikle onların sezonu.

    xxl_kupe

     

    Uzun uzun saymaya gerek yok lakin örnek vermek açısından Marni, Prada, Gucci, Alexander Wang ve Emilio Pucci, ilkbahar-yaz aksesuar koleksiyonları için “Ne kadar iri, o kadar iyi” fikrini benimseyen modaevlerinden sadece birkaçı.

    kupe_2016

    Tasarımcıları bir yana bırakıp kullanıcılara geçersek; büyük küpelerin ve genel olarak dikkat çekici aksesuarların en güzel tarafı; tek bir parçanın tüm kıyafetinizi öne çıkarmaya yetiyor olması. Ama bir anlamda iş yine sadelikte bitiyor, zira ideal görünümü yakalamak için belli bir denge tutturmanız gerekiyor. Bu da şu demek; aynı anda birden fazla dikkat çekici parça takmayın, illa takmak istiyorsanız birbirlerinden mümkün mertebe uzak tutun (örneğin küpelerinizi kolye değil bilezikle tamamlayabilirsiniz), ayrıca parlak ve cesur aksesuarlar en çok sade kombinlere yakışıyor. Favorilerimiz, düz siyah elbise ya da jean-beyaz bluz kombini.

    Fotoğraflar: Marni 2016 İlkbahar-Yaz

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com