Blog

  • Topuk çatlaklarına limon

    Topuk çatlaklarına limon

    Konu ayaklar olunca en sık karşılaşılan sorunlardan birisi de topuk çatlakları.

    Topuk çatlakları, ayakların uzun süre ayakkabı içinde kalması ve çok fazla ayakta kalmak gibi nedenlerle ortaya çıkan, genellikle kadınlarda görülen sağlık sorunlarından biridir.

    Peki ne yapmak gerekiyor?

    topuk_catlaklari

    Nasıl uygulanır

    Büyük bir limonu ortadan ikiye ayırın ve ayaklarınızda sertleşen bölgeleri limonla ovun. Ardından limonu topuğunuza yerleştirin ve bir çorap yardımıyla sabitleyin. 1 saat ya da bütün gece limonu ayağınızda bırakın.

    Limonun içindeki asitler sertleşen derinin yumuşamasını sağlayacaktır. Limonu çıkardıktan sonra ayağınızı ılık suyla durulayın ve nemlendirici sürün. Duyduğunuzda garip bir yöntem gibi gelse de uyguladıktan sonra ne kadar işe yaradığına inanamayacaksınız.

  • Yaz gribi

    Yaz gribi

    Sıcak havaların gribe karşı kalkan görevi gördüğü düşünülse de, yaz ayları ateş, halsizlik, kas ağrılarıyla gelen grip benzeri şikayetlerin yaşanmasına neden olabilir. Halk arasında “Yaz gribi” olarak bilinen aslında kışın yakalanan gripten farklı bir hastalık olan “Lejyoner Hastalığı” kış gribinden farklı bir tedavi gerektirmektedir.

    Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Op. Dr. Hasan Yılmaz, yanlış klima kullanımı nedeniyle ortaya çıkan ve “Klima Hastalığı” olarak da bilinen “Lejyoner Hastalığı” ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

    KIŞ GRİBİNDEN FARKLI

    Yaz aylarında da soğuk algınlığı ortaya çıkabilir ve kendini grip, nezle, üşütme gibi belirtiler ile gösterebilir. Ancak halk arasında bilinen adı ile “yaz gribi” ifadesi kışın yakalanan gripten çok farklı bir anlam içerir. ‘Yaz gribi’ nin gerçek adı ‘Lejyoner Hastalığı’ veya ‘Klima Hastalığı’dır.

    KİŞİDEN KİŞİYE BULAŞMIYOR

    Yaz gribi ya da yaygın olarak klima hastalığı olarak adlandırılan lejyoner hastalığı; ateş, halsizlik, kas ağrıları, daha sonraki süreçte de öksürük, balgam çıkarma, derin nefes alma isteği gibi belirtilerle ortaya çıkar. Grip ile benzer belirtiler gösterse de hastalığın sebep olduğu organizmalar gribe göre çok farklıdır. Öncelikle bu hastalık kişiden kişiye bulaşmaz. Hastalık mikrobu; su tesisatlarında, soğutma kulelerinde, havalandırma sistemlerinde çoğalarak bulaşır. Bu cihazların içinden geçen suların zerreciklerinin solunması veya istem dışı nefes yollarına kaçması ile ortaya çıkar. Günler içinde kişinin yavaş yavaş hastalanmasına neden olur.

    KIŞ GRİBİ İLAÇLARINIZI KULLANMAYIN

    Lejyoner Hastalığı tedavisinde kesinlikle daha önce kış gribi ve soğuk algınlığında kullanılan ya da çevreden tavsiye edilen ilaçlar dikkate alınmamalıdır. Mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına muayene olunarak, doktorun tavsiye ettiği ilaçlar kullanılmamalıdır. Bu hastalığa en başından yakalanmamak için şu önlemler alınabilir;

    • Klimaların ve havalandırma sistemlerinin genel bakım ve temizlikleri ile periyodik filtre değişikliklerinin zamanında yapılmalıdır.
    • Havuzların bakım, ilaçlama, havalandırma işlemleri, su değişimi ve havuz suyu boşaltılarak yapılan detaylı zemin temizliğinin, zamanında ve özenle yapılmalıdır.

    KLİMAYI DOĞRU KULLANIN

    Yazın klima kullanımı genel olarak minimum düzeyde olmalıdır. Ancak klima kullanılması gerekiyorsa, klimanın sık sık kapatılması bir süre bekledikten sonra tekrar açılması, hafif ama kesintisiz birkaç saat çalıştırılması, sıcaklık ayarının çok düşürülmemesi, ideal serinliği elde edecek şekilde kurulması, bakımlarının düzenli olarak yaptırılması ve filtrelerinin zamanında yenilenmesi çok önemlidir. Uyunacak olan odanın pencere yoluyla havalandırılması, klima ile serinletilmesinden daha sağlıklıdır. Ancak çok sıcak günlerde klima kullanımı söz konusuysa ve klimalı ortamda uyunacaksa;

    •Gün boyu yaklaşık her saat başı bir bardak su içilmelidir.
    •Klimanın yaklaşık 22 – 23 derece civarında bir sıcaklığa ayarlı olmalıdır.
    •Soğuk hava çıkış hızı (üfleme) en düşük şiddette olmalıdır.
    •Soğuk hava çıkış yönü odanın tavanına dönük olmalı, sabit kalmalıdır.
    •Klima uyuyan kişilerin üzerine direkt yönlenmemelidir.
    •Hem pencere hem klimanın açık olduğu bir odada uyumamalıdır.
    •Kişi üşüme hissiyle uyanılırsa klimayı kapatmamalı, sıcaklık ayarını 3 – 4 derece artırmalıdır.

    Kaynak: Sabah.com.tr

  • İkizler ve Kardeşler İçin En İyi İsim Seçme Yolları

    İkizler ve Kardeşler İçin En İyi İsim Seçme Yolları

    Genellikle anne-babalar, ikiz ve kardeş isimlerinin ilk ya da son hecesini aynı olacak şekilde seçerek isimler arasında uyum yaratmayı tercih ediyorlar. Aslında iki ismi birbiriyle uyumlu ya da bağlantılı kılmanın farklı yolları da var. İkiz bekliyor ya da ikinci defa anne-baba olmanın heyecanını yaşıyor olabilirsiniz. Belki de bebek bekleyen ve isim konusunda size danışan yakınlarınıza tavsiyelerde bulunmak istiyorsunuz. Kıyafetleri, oyuncakları, odaları, hatta saç kesimleri uyumlu olan kardeşler için en iyi isim seçme yollarını sizin için araştırdık!

    İsim Seçme Yolları

    Baş Harf

    İki kardeş ismini birbirine uydurmanın en kolay yolu baş harflerini aynı seçmek. Mesela Aslı ve Arda, Ali ve Aras ya da Derin ve Defne. Baş harfleri aynı olmasına rağmen isimlerin tamamen bireysel olmasını, aynı ritimde olmamasını istiyorsanız da Sarp ve Serhat gibi iki isim seçebilirsiniz.

    Aynı Heceli İsimler

    İsimlerin baş harfini ortak seçmek kadar popüler bir diğer öneriyse ortak bir hece ya da eş hece sayısı seçmek. Ortak hece ister isimlerin başında ister sonunda olsun, iki ismi her zaman uyumlu kılıyor. Eşit hece sayılı ancak farklı ritimlere sahip isimlere örnek olarak Batuhan ve Melisa’yı verebiliriz. Ortak hecelilerse Gökhan ve Göksel ya da Mira ve Bora olabilir.

    Popülerliğe Göre

    Çağın popüler isimler listesinde art arda gelen iki ismi seçerek ikizlere ya da kardeşlere vermek hiç de kötü bir fikir değil. Bu dönemde ikiz kız çocuklarına düşünülebilecek isimler Azra ve Kayra uyumunda olabilir. Erkek çocuklar içinse Hazar ve Harun hem çağdaş hem de popüler isimler arasında.

    Bebeklerimizin Cinsiyetleri ve İsimler Tıklayınız!

    Tema Uyumu

    Aynı temadan iki isim seçmek, diğer isim verme yollarına benziyor olsa da içinde daha derin bir anlam taşıyor. Mesela Deniz ve Mehtap, Kaya ve Toprak, Yaprak ve Rüzgâr gibi doğa temasına sahip isim önerilerinden seçim yapabilirsiniz.

    ikiz_bebek_isim_Secme

    Aynı Kökene Sahip İsimler

    Farklı isimlere ilgi duyuyorsanız tarih kitaplarını ya da farklı dillerden dilimize geçmiş isimleri incelemenizde fayda var. Hem orijinal hem de melodik isimler bulabilirsiniz. Arin ve Alya, Nadin ve Letisya bu açıdan hem egzotik hem de son derece melodik isimler. Üstelik aynı kökenden geliyorlar.

    Anlam Uyumu

    İsimlerin anlamlarını araştırırken farklı isimlerin aynı anlama geldiğini mutlaka görmüşsünüzdür. Böyle çiftler yapmak da şüphesiz orijinal bir fikir olacaktır. Mesela Balın da Canan da sevgili anlamına gelmelerine rağmen birbirinden son derece farklı iki isim.

    Stil uyumu

    Klasik isimler seçerek aynı tarzda ama asla eskimeyen iki isimden güzel bir uyum yaratabilirsiniz. Ya da çocuklarınızın ikinci isimlerini birbirine benzer ve uyumlu seçip onlara değişik bir orijinallik de katabilirsiniz. İsimleri soyadınıza uygun da seçebilirsiniz.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/

  • Acı Çekmeden Topuklu Giymek

    Acı Çekmeden Topuklu Giymek

    “Bir kadın neden yüksek topuklu ayakkabı giyer?” sorusuna verilebilecek pek çok cevap var. Yürüyüşüne ve duruşuna çekicilik kattığı için, özgüvenini artırdığı için, ilgiden hoşlandığı için, ayağının topuklu ayakkabı içindeki duruşunu sevdiği için. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var; yüksek topuklar üzerinde yürümek de, günü ağrıyan ayaklar ve sızlayan bir bel ile bitirmemek da zor. Peki, acı çekmeden yüksek topuklar giymenin bir yolu yok mu? Aslında 1 değil, 10 yolu var.

    Acı Çekmeden Topuklu Giymek

    Ayakkabı alışverişini sabah değil, öğleden sonra yapın. Zira en ideali yorgun ve şiş ayaklarla deneme yapmak. Eğer beğendiğiniz ayakkabı ayaklarınız bu haldeyken bile konforunu koruyorsa, doğru seçimdir.

    Özellikle yüksek topuklu ayakkabı satın alırken sadece görüntüsünü değil, rahatlığını da göz önünde bulundurun. Vücudunuzu dengede tutuyor mu? Kalıbı çok dar ya da geniş mi? Tabanı yumuşak ve rahat mı? Bir model beğendiğinizde giyerek mağaza içinde dolaşın. İçinize sinerse alın, daha iyi alışmak için bir süre de evde giyip yürüyün.

    Tabanı ince ve yeterince desteklenmemiş ayakkabılar ayaklarınıza daha fazla yük binmesine neden olabilirler. İyi bir ayakkabının ayağın şekline uygun, içinde esneklik sağlayıcı destek bulunan, ortopedik taban astarı içermesi gerekir.

    Doğru numarayı seçtiğinizden emin olun. Unutmayın, ayak numaralarımız yıllar içinde, özellikle de doğumdan sonra farklılık gösterebilir.

    Topuğun yerini kontrol edin. Tercihen ökçenin ayakkabının en arka kısmından kavisli gelecek şekilde tam ayak topuğunuzun altına yerleştirilmiş olması gerekir. Eğer en arka uca sabitlenmişse ağrıya sebep olabilir.

    aci_Cekmeden_topuklu_giyme

     

    Yüksek topuklu ayakkabılar giydiğinizde gün içinde kısa molalar verin. Ayakkabılarınızı çıkarıp, ayak ve bileklerinizi esnetin.

    Dengede durmak için adımlarınızı yavaşlatın ve kısaltın, ayrıca yürürken dizlerinizi her zamankinden fazla kırmayın. Böylece hem yürüyüşünüz daha doğal görünür, hem de kendinizi daha rahat hissedersiniz.

    Daha dengeli yürümek için adım atarken önce topuğunuz, ardından ayak parmaklarınız yere değsin.

    Beden duruşunuzu düzeltin. Yanlış duruş alışkanlıkları vücudun gereksiz yere kasılmasına yol açabilir. Ayrıca yürürken vücudunuz öne değil arkaya meyletsin, omuzlarınız geride, sırtınız dik olsun.

    Yüksek topuklar vücut ağırlığınızın büyük kısmını topuklarınıza yükleyeceğinden, düzenli olarak ayak bakım ürünleri ve taban desteklerinden yardım almanızda fayda var.

    Fotoğraflar: Christian Louboutin 2016 İlkbahar-Yaz reklam kampanyasından

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/

  • Kaşları güçlendiren doğal tarif

    Kaşları güçlendiren doğal tarif

    Artık kalın kaşlar çok moda! Eskiden moda diye incelttirdiğimiz o kaşları şimdi tekrar çıkarma derdindeyiz… İnce kaşların yapaylığının yanı sıra kalın kaşların karakteristik ve doğal duruşu bütün kadınları cezbetti. Ama gelin görün ki bazılarımızın kaşları çok seyrek ya da çok güçsüz. Artık kaşlar için de makyaj malzemeleri var evet ama sihir değil ki kaşlarımızı yeniden çıkarsın. Bu nedenle biz de kaşlarımızı çıkartacak şeylere ihtiyaç duyuyoruz. Peki bunlar ne olabilir? İşte kaşlarınızı güçlendirmek için uygulayacağınız en basit formüller:

    Kaşları güçlendiren doğal tarif

    Vazelin
    Birkaç hafta içerisinde kaşlarınızda fark edebileceğiniz bir değişiklik görmek istiyorsanız kaşlarınıza günde birkaç defa vazelin uygulayın. Vazelini bitmiş bir maskaranızın fırçasıyla kaşlarınıza rahatlıkla uygulayabilirsiniz.

    Hint yağı
    Hint yağı kıl kökleri üzerinde inanılmaz güçlü bir etkiye sahiptir. Siz de bu etkiden kaşlarınız üzerinde nasiplenmek isterseniz hint yağını günde bir defa kaşlarınıza uygulayın ve ardından kaşlarınıza birkaç dakika boyunca masaj yapın. Hint yağını yıkamadan en az yarım saat bekleyin.

    Aloe vera suyu
    Güzelliğin vazgeçilmez malzemelerinden biri olan aloe vera suyu da kaşlar için eşsiz nimetlerden biri. Aloe vera suyunu günde bir defa uygulayarak kaşlarınızın kısa sürede artmasını sağlayabilirsiniz. Aynı zamanda aloe vera suyu yardımıyla kaşlarınız daha parlak olacak.

    Soğan

    Birçok kişinin evinden eksik olmayan soğan kaşlarımız için de bulunmaz nimetlerden biri. İçerdiği yüksek kükürt oranıyla kaş yapımını uyaran soğanı ezin ve suyunu bir pamuk yardımıyla kaşlarınıza uygulayın. En az birkaç saat boyunca yüzünüzü yıkamayın.

    Milliyet/pembenar

  • Bikini diyeti 2016

    Bikini diyeti 2016

    Bu bikini diyeti 2016 yapmadan bikini giymeyin! Yaza hazırlık yapmanın zamanı geldi! Okulların tatil olması, deniz mevsiminin tam başlamasına daha 1,5 ay var. Eğer gerçekten karar verirseniz bu sürede bayağı hafiflemek mümkün. Her birimiz farklıyız ve bu yüzden herkeste farklı bir diyet programı işe yarıyor. Biliyorum sürekli diyet yapmak çok sıkıcı, diyet sözcüğünden bıktınız! Amacım sizi cendereye sokmak değil, biraz hafifleterek rahatlatmak ve daha çok mutlu etmek. Azıcık emekle sadece bir haftada bile nasıl rahatladığınızı görmek hoşunuza gidecek.

    Bikini diyeti 2016

    Bazı kişiler saati saatine neler yiyeceklerinin yazılı olduğu programları kısıtlayıcı, hazırlaması zor buluyor. Bazıları içinse bu tür programlar ideal; dışına çıkmıyor ve çok başarılı olabiliyorlar. Eğer siz de bu ikinci gruptaysanız işte çok iyi sonuç alabaileceğiniz bir diyet:
    bikini_diyet_listesi
    KURALLAR
    – Üç ana öğün ve bir ara öğün var. Ara öğünü saat 9’u geçmemek şartıyla istediğiniz zaman kullanabiliyorsunuz. Yani illa saat 11’de veya saat 17’de kullanmanız gerekmiyor.
    – Bir hafta boyunca hamur işi tatlı yemiyoruz. Tatlı ihtiyacımızı çikolata, dondurma, bal ve meyve ile gidereceğiz. Tatlı yerine meyve yemeye başladığınızda meyvelerin tadını daha çok hissetmeye başladığınız fark edeceksiniz..
    – Her öğünde biraz protein de almaya gayret edin.
    – Yoğurt ve süt tüketiminizi artırın.
    – Bol su ve bitki çayı için. Ballı tarçın çayını şiddetle öneriyorum ve kendim de sürekli içiyorum. İçtiğinizde aynı tatlı yiyormuş gibi hissedeceksiniz.
    – Yağsız yağ yakamazsınız. Günde 1000 mg balık yağı kullanın. (Doktorunuza danışmalısınız) Günde en az 2 kaşık da zeytinyağı tüketin.
    – Her gününüze en az yarım saat hareket ekleyin; bahçede çalışmak, evde dans etmek, evde dvd eşiğinde spor yapmak, dışarıda yürümek… Bunların hepsi çok işe yarıyor.
    – Her konuda olduğu gibi kahkaha, pozitif bakmak kilo verme konusunda da işe yarıyor.
    bikini_diyeti
    BİKİNİ DİYETİ 2016 BİR HAFTALIK DİYET TAKVİMİNİZ
    Pazartesi
    Kahvaltı
    – 1 haşlanmış yumurta – 1/2 avokado – Çay/ Kahve
    Öğlen
    – Tavuk ızgara – Buharda karışık sebze – 1 top dondurma – 1 kase çilek
    Akşam
    – Somon (1 dilim)
    – Ispanak
    (zeytinyağlı) -1 armut
    Ara
    – 1 iri havuç – 5 diyet bisküvi
    (yarım paket) -1 elma
    Salı
    Kahvaltı
    – 1 muz – Kahve/ Çay
    Öğlen
    – Izgara köfte( 4 adet) – Salata
    – Kahve – Çikolata( 2 kare)
    Akşam
    – Lor peyniri (4 kaşık) -1 avuç kiraz domates – Salata
    Ara
    – 5 diyet bisküvi – 1 elma
    – 5 minik salatalık
    Çarşamba
    Kahvaltı
    – 1 dilim peynir – 1 dilim ekmek
    – 1 tatlı kaşığı bal – Çay/ Kahve
    Öğlen
    – 1 porsiyon döner ( pidesiz)
    – Salata – Kahve
    – Çikolata ( 2 kare bitter)
    Akşam
    – Ton balıklı salata – 1 armut
    Ara
    – 1 kase  çilek – 5 diyet bisküvi
    – 1 küçük kutu sade yogurt
    Perşembe
    Kahvaltı
    – 1 elma rendesi – 1 tatlı kaşığı bal -Süt -1 avuç müsli
    Öğlen
    – Izgara köfte – Çoban salata
    – Kahve – Çikolata
    Akşam
    – Karışık sebze tabağı
    – 1 avuç Kiraz domates
    – 1 elma
    Ara
    – 5 diyet bisküvi – 1 havuç
    – 1 kase çilek
    Cuma
    Kahvaltı
    – 1 kutu yoğurt -1 talı kaşığı bal
    – Kahve/ çay
    Öğlen
    – Omlet – Salata – 1 dilim ekmek – Kahve
    – 1 top dondurma
    Akşam
    – Izgara balık -Salata
    – 1 muz
    Ara
    – 5 diyet bisküvi – 1 kase erik
    – 1 havuç
    Cumartesi
    Kahvaltı
    – 1 haşlanmış yumurta
    – 1/2 avokado – Çay/ kahve
    Öğlen
    – Izgara et -Salata – Kahve
    – Çikolata
    Akşam
    – 1 kase domates çorbası
    – Ton balıklı Salata – 1 elma
    Ara
    – 5 diyet bisküvi – 1 kase minik turp – 1 kase çilek
    Pazar
    Kahvaltı
    – 1 kutu yoğurt – 1 tatlı kaşığı bal
    Öğlen
    – Izgara tavuk – Sebze – Kahve
    – Çikolata
    Akşam
    – Somon – Salata
    Ara
    – 5 diyet bisküvi – 1 havuç
    – 1 kase erik
    Hareket = Gençlik
    Hareket eden canlı daha genç ve sağlıklı kalıyor, daha uzun yaşıyor, kansere daha az yakalanıyor. Tüm bilimsel araştırmalar bunu kanıtlıyor. Fazla kilo sorunu gelip geçici bir sorun değil. Yaşam boyu mücadele etmemiz gereken bir sorun; çünkü yaşlandıkça kas dokumuz azalıp, yağ dokumuz arttığı için kilo almamız çok daha kolaylaşıyor. Yani 20-30’larınıza göre 40-50’lerde kilo vermek için çok daha fazla çaba harcamanız gerekiyor.  Etrafınız havlu atanlarla dolu, değil mi? Ama çok iyi örnekler de görüyoruz. Neden siz de 50-60 yaşlarına geldiği halde sağlıklı bir kiloda kalan enerjik insanlardan biri olmayasınız? Sürekli diyet yapmanız değil, hareket etmeniz gerekiyor.
    Kaynak: Gazete Vatan / Dr.Yasemin Bradley
  • Yediğinizi azaltmanın yolları

    Yediğinizi azaltmanın yolları

    Diyet sözcüğü ve diyet yapma fikri artık kimselere hoş gelmiyor. Oysa kişinin keyifle yediklerini, yeme biçimini başta çok değiştirmeden biraz azaltması, sonucu görmesiyle işbirliği çok daha kolay hale geliyor.
    Bu başlık yerine ‘Diyet yapın!’ deseydim çoğunuz ‘Üfff’ diyecektiniz. Diyet sözcüğü ve diyet yapma fikri artık kimselere hoş gelmiyor. Yoksunluk hissi yaratıyor ve çok itici bir sözcük halini alıyor. Oysa kişinin keyifle yediklerini, yeme biçimini başta çok değiştirmeden biraz azaltması, sonucu görmesiyle işbirliği çok daha kolay hale geliyor. Nasıl mı yapacaksınız? İşte yolları:

    Yediğinizi azaltmanın yolları

    1- Ekmekten başlayın. Bir günde kaç dilim ekmek tükettiğinizi hesap edin. 6 dilim mi? Bunu 4 dilime çekin. Dilimin büyüklüğüne göre 150-200 kalori tasarruf edeceksiniz.
    2- Porsiyon küçültün. Normalde tabağınıza aldığınız yemeği 2 kaşık eksik yiyin. İki öğünde 4 kaşık yağlı yemeği eksik yemek 100 kalori kadar tasarruf sağlar.
    3- Kuruyemiş yiyorsanız sayarak tüketin. Çoğumuz için kuruyemiş açlıktan yediğimiz değil, çatır-çutur yiyerek stres atmak, rahatlamak için kullandığımız bir atıştırmalık. Oysa dolu bir avuç kuruyemişten 200-250 kalori alabiliyoruz.
    4- Peynir diliminizi küçültün. Sabak kahvaltıda kibrit kutusu kadar peynir yiyen sadece diyetteyim diyenler. Herkes neredeyse 3 kişilik peynir tüketiyor bir oturuşta. Peynir çok lezzetli, yararlı ama yağ oranı da yüksek kalorili bir yiyecek. Kibar! dilimlerle yerseniz sorun yok. Peyniri küçültmekle en az 100 kalori tasarruf sağlarsınız.
    Sadece bu önerileri yapsanız bile bir gündeki kalori tasarrufunuz 600 kalori kadar. Hemen kilo vermeye başladığınızı göreceksiniz. Üstelik diyet yapmadan!
    diyet
    Çok düşük kalorili diyetler tehlikeli
    Çok düşük kalorili diyetlerde hızla kaybedilen kilonun çoğu su ve kas. Oysa ana amaç yağı yıkmak, yakmak olmalı. Bu tür diyetlerde en önemli olan yeterli  protein alarak kas yıkımının önüne geçmek. Yine de bu tür diyetler uzun vadede başarılı olmuyor. Öncelikle sağlıklı beslenme alışkanlıkları oturmuyor; kişi bu programdan çıkar çıkmaz eski alışkanlıklarına geri dönüp yine kilo alıyor. Ayrıca vücut bu tip diyeti kıtlık olarak algıladığı için kendini koruma amacıyla metabolizma hızını düşürüyor. Eskisinden çok daha hızlı kilo almaya başlıyorsunuz.
    Şişmanın tercihi
    – Asansör kullanır.
    – Alışverişte troley kullanır.
    – İşe arabayla gider.
    – Dükkanlara arabayla gider.
    – Akşam TV seyreder.
    – Bahçıvan tutar.
    – Suyunu getirtir.
    – Evde üst kata nadiren çıkar.
    – Arabasını yıkatır
    – İş toplantılarını içeride yapar.
    ‘Fit’in tercihi
    – Merdiven kullanır.
    – Alışverişte sepet kullanır.
    – İşe yürüyebileceği mesafede arabadan iner.
    – Dükkanlara yürüyerek gider.
    – Akşam spora gider.
    – Bahçe işlerini kendi yapar.
    – Suyunu kalkar kendi alır.
    – Üst kata olabildiğince çok inip çıkar.
    – Arabasını yıkar.
    – İş toplantılarını yürünecek yerde, dışarıda yapar.
    Çok hızlı mı kilo veriyorsunuz? Çoğu su!
    Vücudumuz şekeri (glikozu) glikojen olarak depoluyor. Her bir glikoz birimi üç birim suya bağlanarak depolanıyor. Bu şu demek; eğer enerji kaynağı olarak glikoz yoksa, o zaman vücut depodan size kaynak sağlıyor. Bu da bol su açığa çıkması demek. Düşük kalorili programlarda hızla kilo kaybediyorsunuz. Kilo vermenin tek yolu gün içinde aldığımız kalorinin yaktığımız kaloriden az olmasından geçiyor.
    ‘Geç kaldım, bu yazı boşver!’ciler
    Çoğu aile için yaz tatili Haziran ortası gibi okullar kapanınca başlayacak. Biz Türk kadınları çok uzun boylu değiliz, iki kilo bile bizlerde fark ediyor. 15 günde çok rahat iki kilo verebilir, tatile daha kendiniiz daha iyi hissederek başlayabilirsiniz. Yeterince kararlıysanız önünüzdeki engel kalmıyor, yıkıp geçiyorsunuz.
    ‘Ama benim tiroidim iyi çalışmıyor!’
    “Tiroidim alındı o yüzden kilo aldım…” diyen çok var. ‘Benim de tirodim alındı. Hormon hapı alıyorsanız o zaman bir sorununuz yok, eksik yerine konuyor’ dediğimde şaşırıyorlar.. ‘Tiroidi alınan biri ince olamaz, ince kalamaz ‘düşüncesi hakim. Bu düşünce yıkılınca sığındıkları özür de kalmıyor. Herkes şişmanlığa özür bulma derdinde.
    Profesyonel destek alın
    “Artık internette tüm bilgiler var kendi kendime de yapabilirim” diyen çok kişi var. Ancak diyette kesin ve kalıcı başarı için profesyonel yardım almanızı öneriyorum. Bir yere her hafta hesap vermek, bu işi resmiyete dökmek başarıyı kesinleştiriyor.
    Kaynak: gazetevatan.com / Dr.Yasemin Bradley
  • Doğumsal kalça çıkığı

    Doğumsal kalça çıkığı

    Doğumsal kalça çıkığı, ülkemizde sıkça görülen bir sağlık sorunu ve tedavi edilmediği takdirde her yıl 14-18 bin sakat kalma olasılığı olan bebek bulunuyor

    Doğumsal kalça çıkığı (DKÇ), kalçayı oluşturan yapıların anne karnında oluşumları sırasında normal olmalarına karşın çeşitli nedenlerle sonradan yapısal bozulma gösterdiği dinamik bir hastalıktır. Doğumsal kalça çıkığı, doğuştan femur başının asetabulumun dışında olması olarak tanımlanmaktaydı. Ancak kalça çıkığının her zaman yani doğumsal olarak ortaya çıkmaması nedeniyle “doğuştan kalça çıkığı” yerine bugün artık “gelişimsel kalça displazisi (GKD)” terimi daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de 1000 canlı doğumda 5 ile 15 arasında görülmektedir.

    Bebeklerde sıkça görülen bir sağlık sorunu mudur?

    Ülkemizde sıkça görülen bir sağlık sorunudur ve tedavi edilmediği takdirde her yıl 14-18 bin sakat kalma olasılığı olan bebek bulunmaktadır.

    Genetik midir? Hangi bebekler bu riski taşır?

    Sadece genetik hastalıktır demek doğru olmaz. Mekanik yapısal faktörler, (bağ doku gevşekliği, genetik (ırk özellikleri ve cinsiyet) ve mekanik çevresel faktörler (makat doğum, ilk doğum, doğum sonrası pozisyon) önemlidir. Kundak uygulanan bazı bebeklerde GKD daha sık görülmektedir.

    Doğumsal kalça çıkığı
    Doğumsal kalça çıkığı

    Gelişimsel Kalça Displazisi nasıl tespit edilir?

    Tüm yenidoğanlar yaşamın en geç ilk 4-6 haftasında kalça ultrasonografisi ile taranırlar. Yenidoğan kalçası ağırlıklı olarak kıkırdak yapıda olduğu için direkt radyografi ile değerlendirmek zordur. Anne karnında hastalığı önleyici bir yöntem yoktur.

    Hastalığın çeşitleri nelerdir?

    Hastalık teratolojik ve tipik kalça displazisi olmak üzere 2 tipe ayrılır. Teratolojik kalça çıkığı anne karnında gelişir, tek başına kalça çıkığı şeklinde ya da diğer deformitelerle beraber gelişir.

    Tedavi yöntemleri nelerdir? Tedaviye kaçıncı ayda başlanır?

    Doğumsal kalça çıkığının tedavisinde amaç; en kısa sürede kalça eklemini anatomik olarak yerine oturtmak, bunu sürdürerek asetabulum ve proksimal femurun normal gelişimini sağlamak, oluşabilecek kalıcı asetabular ya da femoral displaziyi gidermek ve femurbaşı avasküler nekrozu (AVN) oluşmasını önleyerek hastaya yaşam boyu işlevsel bir kalça eklemi sağlamaktır. Tedavide özellikle yaşamın ilk 2-3 ayı altın dönemdir.

    Bu hastalıkta erken teşhisin önemi nedir?

    Tanı ne kadar geç konursa yapılacak girişimlerin karmaşıklığı ve komplikasyon riski o kadar artar, başarı şansı o kadar düşer.

    Tedavi edilmezse ileride oluşabilecek sağlık sorunları nelerdir?

    Kalça displazisi uygun tedavi edilmediğinde erişkin hayatta kalça eklem artrozu ile sonuçlanır ve sıklıkla total kalça artroplastisi (TKA) ile tedavi edilir. Ülkemizde kalça displazisi sonrası gelişen koksartroz nedeniyle yılda yaklaşık 3 bin TKA ameliyatı yapıldığı tahmin edilmektedir.

    Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Atilla Polat

    Kaynak: posta.com.tr

  • Estetik uygulamalar ne zaman yaptırılmalı?

    Estetik uygulamalar ne zaman yaptırılmalı?

    Yavuzer, bilinenin aksine yaz mevsiminin estetik cerrahi işlemlerinin yapılamayacağı aylar olmadığını ancak hastanın üzerine düşen görevin arttığını söyledi. Güneşten korunmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Reha Yavuzer, estetik girişim yaptırmak isteyen kişilerin sonbahar, kış ve ilkbahar aylarını tercih etmesini öneriyor.

    Yavuzer ayrıca, ameliyatlı ve ameliyatsız uygulamaların uygun zamanlamaları ile ilgili de bilgi verdi.

    Ameliyatlarda mevsimsel zamanlama önerileri:

    Meme Kücültme veya Meme Dikleştirme: Bu operasyonlar yaz tatilinizden en az 1 ay öncesinde yapılmalıdır. Aslında günlük yaşantıya ameliyattan 1-3 gün sonra dönmek mümkündür. Ancak ameliyat izlerinin solmaya başlaması ve meme şeklinin yerleşebilmesi için aylara ihtiyaç duyulur. Rahat mayo giymek ve güneşlenebilmek için ise en azından bir aya ihtiyaç vardır

    Karın Germe: Bu operasyon yaz ayından en az 2 ay öncesinde yapılmalıdır. Hem ameliyat izlerinin solmaya başlaması hem de karın dokusunun yumuşaması ve şeklinin yerleşebilmesi için aylara ihtiyaç duyulur. Diğer estetik girişimlere göre daha uzun bir iyileşme süreci gerektirir.

    Meme Büyütme: Yaz tatilinizden 3 hafta önce yapılması yeterli olur. Meme büyütme işlemi çok küçük kesilerden yapıldığı için, daha hızlı bir iyileşme ve toparlanma süreci beklenir. İki hafta içerisinde güneşlenmemek şartıyla denize girebilirsiniz. Güneşlenebilmek için ise bir ayı tamamlamak gerekir.

    Estetik Burun Ameliyatı: Yaz tatilinizden 1 ay önce yapılması burun ameliyatları içinde yeterli olmaktadır. İyileşme aslında her ameliyatta 1,5-2 yıla kadar uzamaktadır ancak 2-3 aylık periyod tamamlandıktan sonra burun son şekline yakın bir hal almaktadır. Operasyondan bir ay sonra güneş gözlüğü kullanılabilir. Dalış veya balıklama suya atlamak için ise 2 ayı beklemek doğru olur.

    Estetik Göz Kapağı Ameliyatı: Eğer hem alt göz kapağı (göz altı torbaları) hem de üst göz kapağı beraber yapılıyorsa bu takdirde 2 aylık zaman gerekir. Şayet sadece üst göz kapağı yapılacaksa bu takdirde yaz tatilinden sadece 3 hafta önce yapılması yeterli olur.

    Liposuction: Yağ alma işlemlerinde incelme aylar içinde gerçekleşmektedir. Her ne kadar morluk ve şişlikler 2-3 hafta içerisinde yok olsada incelmenin belli bir noktaya ulaşması için liposuction ameliyatının yaz tatilinden 2-3 ay önce yapılmasında fayda olur. Aksi takdirde elde edeceğiniz sonucun bu yaz tadını çıkarmak mümkün olmaz.

    Kaş Kaldırma: Kaş kaldırma ameliyatları saç içinden gerçekleştirilir. Bu ameliyatıda yaz tatilinden 1 ay önce yapıldığı takdirde kişi bir aylık iyileşmeyi takiben yeterli görsel sonuca ulaşabilir.

    Yağ enjeksiyonu: Yağ enjeksiyonu sonrası uzamış morluk ve şişlikler olabilmektedir. Bu nedenle bu işlemin de en az 3 hafta kadar önce yapılmasında fayda vardır.

    Dolgu Uygulamaları: Yaz tatilinden 15 gün önce yapılması yeterli olur. Bu süreç oluşabilecek şişlik ve morluklar için yeterli olacaktır. Yaz öncesinde en çok tercih edilen dolgu bölgesini dudaklar ve elmacık kemikleri oluşturmaktadır. Böylelikle kişi adeta daha az makyaj kullanılan yaz dönemlerine hazırlık yapmış olur. Dudak dolguları ile dolgunlaşan dudakların ruj ihtiyacı ortadan kalkar, elmacık kemiklerinin belirginleşmesi ise, üst yanak bölgesinin hiçbir şey kullanmadan daha dikkat çekici ve sağlıklı görünmesini sağlar. Bu iki uygulama kişiyi daha sağlıklı gösterecektir. Buna ek olarak hyaluronik asit dolguların su tutucu etkisi ile derinin içeriden nemlenmesi gerçekleşecek ve yaz boyunca daha kur kalan cildimizi yıpranmaya karşı koruyucu bir etkiye sahip olacaktır.

    Nokta Lifting: Yüze daha kalkık ve gergin bir ifade vermek için özellikli bir dizi anatomik bölgeye noktasal olarak yapılan teknik bir dolgu uygulamasıdır. Yaz tatilinden 15 gün önce yapılması yeterli olur. Bu süreç oluşabilecek şişlik ve morluklar için yeterli olacaktır. Nokta lifting yüze daha dinamik ve genç bir görüntü sağlar.

    Botulinum Toksin (Botoks, Dysport) Uygulamaları: Yaz tatilinizden 10 gün önce yapılması yeterli olur. Etkinin tam oturması için ortalama geçen süre 7-10 gündür. Bu nedenle 10 gün öncesinde yapılan bir botulinum toksin uygulaması, yaz tatilinizde tam etkiye sahip olacaktır. Yaz boyu güneş ışınlarının daha dik gelmesi, bizlerin sürekli açık havada olmamız mimik kaslarımızı daha fazla kullanmamıza neden olmaktadır. Bunun sonucunda yaz mevsimi alın ve göz çevresi kırışıklıklarımızın daha fazla arttığı mevsimi oluşturur. Şayet yaz öncesi tatil hazırlığımızda botoks uygulaması yaptıracak olursak, oluşacak kırışıklıklarda azaltıcı bir etkiye sahip olacaktır.

    BBL (Broad Band Light): Işık enerjisi bazlı bu teknoloji yaz aylarında da rahatlıkla yapılabilen bir uygulamadır. Yaz aylarından önce yapıldığı takdirde deri altı kollajen dokusunda sıkılaşma ve kollajen üretiminde artış sağlayarak bizleri yaz aylarındaki UV hasarına karşı daha dayanıklı kılar. Seanslar halinde uygulanan bu yöntem yaz sonrasında da en sık tercih edilen yöntemlerdendir. Yaz ayı öncesinde uygulanıldığında selülit görüntüsü de azalmaktadır. Ancak selülit için fayda görebilmek amacıyla çok sayıda seans gerekir.

    PRP (Trombositten Zengin Plazma): Kişinin kanının alınıp belli kimyasallar yardımı ile büyüme faktörlerinin ayıklanarak kendisine geri verildiği bu yöntemde deri ve deri altı yapılarının güneş hasarına olan direncini arttırmaktadır. Cilt altı dokularının yenilenme sürecine faydası olan bu uygulama yaz boyu UV ile hasarlanan hücrelerin yenilenmesine de yardımcı olacaktır. Yaz tatili öncesinde bir aylık bir zaman içerisinde seanslar halinde uygulamak mümkün olur.

    Vitamin enjeksiyonları (Mezoterapi): Mezoterapi, vitamin enjeksiyonu gibi uygulamalar çok sık kullanılmasına rağmen halen faydaları bilimsel olarak tam gösterilememiştir. Ancak tüm dünyada yaygın kullanılan bu yöntemler, derinin nemlenmesinde, içerdiği vitaminlerle metabolik olarak daha dengeli davranmasında rol oynar. Bu uygulamaların etki edebilmesi için yaz tatilinizden en azından 2 hafta önce yaptırmakta fayda olur. İçeriklerinin miktarına göre depo formda olanlarda tek seans, diğer tip ürünlerde ise 3-4 seans uygulama gerekebilir.

    Karbon Peeling: Karbon moleküllerinin gözeneklerin içerisinde lazer yardımlı olarak patlatılması ile yağ dengesini ayarlar, gözenekleri daraltır ve daha pürüzsüz bir cilt sağlar. Tatilinizden en azından 2 hafta önce yaptırmakta fayda olur; sıklıkla 4-6 seans önerilir.

    kaynak: aksam.com.tr

  • Ayrılık konuşması yapamayanlar için

    Ayrılık konuşması yapamayanlar için

    İlişkiye son noktayı koyabilmek ve partneriyle bu konuda yüzleşebilmek herkesin atmaya cesaret edebildiği bir adım değil. Bunu fark eden bir girişimci ise bu zorluğu yenmenizde size yardımcı olabilir.

    37 yaşındaki Kristy Mazins insanların sevdikleriyle ayrılık konusunda yüzleşmekten kaçındığını ve hatta korktuğunu fark edince bunu bir işe çevirmeye karar verdi. Emekli hemşire olan Avustralyalı Mazins “Üzgünüm, artık bitti” (sorry it’s over) isimli bir hizmet vererek sizi ayrılık konuşması yapma zahmetinden kurtarmayı hedefliyor.

    Sistem nasıl çalışıyor?

    Mazins’in kurduğu şirket sizden ilişkiniz ve partneriniz hakkında özet bir bilgi istiyor. Ardından sizin isteğinize bağlı olarak, telefonla, maille, bir buket çiçekle ya da çikolatayla ayrılık mesajını karşı tarafa ulaştırıyor. Bu hizmet için de ortalama 5 dolar gibi bir ücret alıyor. İsteyenler duygu dolu bir yazı yazabilirken bununla uğraşmak istemeyenler hazır şablonlardan sadece boşlukları doldurarak da ayrılık yazısı oluşturabiliyor.

    Kristy Mazins; “Bu hizmet Facebook çağında insanlar için gerçekten gerekli ve onları büyük bir dertten kurtarıyor. Eski bir hemşire olduğum için de insanlara en stresli durumlarda bile nasıl davranılacağını biliyorum ve bu tecrübe de bu iş için biçilmiş kaftan” şeklinde konuştu.