Blog
-
Cinsel Narsizm Aldatma Nedeni
Aldatma nedenleri arasına cinsel narsizmi koyan araştırma sonuçları; Florida Eyalet Üniversitesi Psikoloji Bölümü ile Kuzey Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin ortaklaşa gerçekleştirdiği “Evliliğin İlk Yıllarında Narsisizm ve İhanet / Sadakatsizlik İlişkisi” konulu çalışmaya dayanıyor.Cinsel yönden kendilerini aşırı yetenekli görüyorlarToplam 123 evli çift üzerinde yapılan bu çalışmada cinsel narsisizmin evlilikte sadakatsizliği ne derece etkilediği konusu incelendi.Narsisizmin sadakatsizlikle ilişkisi olduğunu düşünmek için teorik düzeyde sebepler bulunduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, çiftleri yakından ilgilendiren bu önemli araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi:“Cinsel yaşamda ortaya çıktığı takdirde narsisizmin cinsel davranışları etkilediği fikrinden hareketle, kişideki cinsel narsisizm duyguları ve sadakatsizlik arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu düşünülüyor. Bu ilişkinin ortaya çıkma sebeplerini anlamaya yönelik yapılan çalışmalarda cinsel narsizmin dört farklı yönünün (cinsel istismarcılık, cinsel yönden kendini aşırı yetenekli görme, cinselliğin hakkı olduğunu düşünme ve cinsel empati eksikliği -sadece kocalarda-), bu duruma sebep olduğu ortaya çıktı.”Narsistler de aldatılırAraştırmaya katılan ve narsistlik düzeyi yüksek olan kişiler, geçmişte partnerlerine ihanet ettiklerini söylüyor. Öte yandan, narsistlik düzeyi yüksek kişilerin diğer kişilere göre partnerleri tarafından aldatılma riski daha fazla.4 yıl süren araştırmada 243 katılımcının hepsi (üç erkek katılmadı) ya da eşleri en az iki kez ihanet yaşadıklarına dair bildirim yaptı. Eşlerden 139’u ya da partnerleri (yüzde 57.2), araştırmaların yedi aşamasının hepsinde ihanet yaşadıklarını söyledi. 56’sı (yüzde 23) altı aşamada ihanet bildirimi yaparken, 15’i (yüzde 6.2) beş aşamada, 16’sı (yüzde 6.6) dört aşamada, 15’i (yüzde 6.2) üç aşamada ve ikisi (yüzde 0.8) sadece iki aşamada ihanet yaşadıklarını bildirdi.“Tatmin olmuyorsa ihanet eder”Psikolog Başkak’a göre, sadakatsizlik ve kişideki cinsel narsisizm arasında doğru orantı, sadakatsizlik, cinsel tatmin ve evlilikten duyulan memnuniyet arasında ise ters orantı var. Bu durum hem erkekler hem de kadınlar için geçerli.Cinsel narsistler aldatmaya daha yatkınAynı şekilde, cinsel narsizm duyguları yüksek olan eşler, kadın veya erkek fark etmiyor, bu duyguları düşük seviyede olanlara göre, eşlerini aldatmaya daha yatkın.Araştırmaya katılan erkeklerin yaş ortalaması 25,4. Ve ortalama 15,7 yıl eğitim almışlar. Kadınların yaş ortalaması 24,1 ve eğitim gördükleri süre ortalama 17,8 yıl. Eşlerin yıllık ortak gelirleri ise 40 bin ve 50 bin dolar arasında değişiyor.ntv.com.tr -
Evde yapacağınız kaş ve kirpik tarifleri
Ve bir elinde cımbız bir elinde ayna bilinçsizce işe koyulur çok erken yaşlarda. Oysa yüz kemikleri ve hatlar tam oturmadan bu yaş aralığı tercihen ve gelişmeye bağlı 18-24 yaş aralığındadır. Bu yaşlardan önce mümkün olduğunca kaşta yanlış ve kalıcı müdahaleden kaçınılması ve kaş köklerinin zarar görmemesi kaş sağlığı açısından son derece önemlidir.Kaşları renklendiren rimeller,kaş kalemleri de kaş köklerine zarar vermekte ve köklerin hava ile temasını engellemektedir.
‘Kaş küsmüş’ söylemini çoğumuz duymuşuzdur. Bu kadar duygu barındıran bir organın hassasiyeti sanırım bu sözlerle dillenmiş, kulaktan kulağa halk arasında yayılmıştır.Aynı durum kirpikler için de geçerli. Erken yaşlarda kirpik perması veya manuel kirpik kıvırıcı aletler,takma kirpikler, kötü kalite rimeller, göz makyajının doğru ürünle temizlenmemesi yüzünden kirpiklerimiz dökülmekte ve sağlığını kaybetmektedir.
Kaş ve kirpik sağlığımız için önemli bazı vitaminlerden de bahsetmek istiyorum. Bunların başında biotin (B7), pantotenik asit(B5), folic asit(B9), sülfür, demir ve E vitamini gelmektedir. Bazen kaş ve kirpik kaybının sebeplerinden biri vücuttaki bu vitaminlerden biri ya da birkaçının eksikliğinden kaynaklanabilir.
Evde yapacağınız kaş ve kirpik tarifleri
Sizlere evlerimizde kolayca hazırlayabileceğiniz bir karışımı önermek istiyorum. Şayet alın bölgeniz akneye yatkın ise lütfen bu karışımı yağları kullanmadan sadece vitaminlerle uygulayınız.
Evde yapacağınız kaş ve kirpik tarifleri 25 ml.Soğuk pres yöntemi ile hazırlanmış hint yağı
25 ml. Tatlı badem yağı
5-6 damla Lavanta yağı
2 adet B vitamini ampul
2 adet E vitamini ampul(Yukarıdaki maddelere duyarlılığı olan kişiler lütfen uygulamadan kaçınsın.)
Tercihen karışımı ışık geçirmeyecek özellikte koyu renkli bir şişede saklayınız. Dilerseniz tek uygulamalık miktarda da karışımı günlük taze hazırlayabilirsiniz. Gece uyumadan önce makyajdan arınmış bir yüze, gözümüzü koruyarak temiz bir rimel fırçası yardımı ile karışımı tıpkı rimel sürer gibi kirpik diplerinden uçlara uygulayabilirsiniz.
Aynı serumu kaş diplerinize hafif fırça darbeleri ile kökleri uyarmak suretiyle uygulayın. Sabah ılık bir suyla yüzümüzü temizleyerek güne başlayabiliriz.Ayrıca bu karışımdan birkaç damlayı günlük makyaj rimelinize damlatarak, rimelinizin kaş besleme özelliğini de artırabilirsiniz. Bu bakım ile üç aylık kür halinde biotin vitamin tableti kullanmayı ayrıca öneriyorum.
Şayet akneye yatkın yağlı bir cildiniz var ise karışımdaki yağları kullanmadan sadece E vitamini kapsülü steril iğne ile delmek suretiyle yine bir fırça yardımı ile kaş diplerinize gece uyumadan önce uygulayıp, sabah ılık suyla yıkayıp temizleyebilirsiniz.
Ayrıca hafta da 2 gece E vitamini yerine B vitamini ampulünü de kaşa aynı şekilde uygularsanız bakımınızın etkinliği artacaktır.
Dedim ya kaş, göz gerisi sadece SÖZ…
Ecz. Ezgi Koçak
Kaynak: Mynet/Kadın
-
Temizlikte yeni dönem : Vileda Actifibre
Yeni Vileda Actifibre bez ile tek hamlede iz bırakmayan temizliği siz de keşfedin!
Temizliğe harcadığınızda zamanda tasarruf yapmaya ne dersiniz? Daha az beden gücü ve daha etkili sonuçlar ‘Vileda Actifibre’ ile mümkün!
‘Vileda Actifibre’ su lekesi bırakmayan, süper emici ve mikrofiber temizlik performansı ile kolay ve etkili temizliğin vazgeçilmezi olacak. Ayrıca, yumuşak dokusu ve kolay durulama özelliği de olan bu temizlik ürününü tüm yüzeylerde kullanabilirsiniz!
Dahası mı? Vileda Actifibre patentli teknolojisi ile yüzeyleri benzersiz şekilde temizlerken sıvıları hapseder ve geriye pırıltılı yüzeyler bırakır. Yeni nesil mikrofiber bez Vileda Actifibre’yi hemen deneyin, zorlu kirleri tek hamlede iz bırakmadan silin geçin.
Vileda Actifibre sadece bir tık uzağınızda!
Kolay gelsin :)
-
Dondurma diyeti
Eminim dondurma sevmeyeniniz yoktur. Öyleyse size iyi bir haberimiz var. Diyet yaparken de pekâlâ dondurma yiyebilirsiniz. Çünkü besin değeri yüksek ama şeker oranı düşük dondurma kilo yönetiminde rahatlıkla tüketilebileceğiniz tatlılar arasında yer alıyor. Üstelik sindirimi de kolay.
ENERJİ DÜŞÜK VİTAMİN BOL
Dondurmanın enerjisi diğer tatlılardan düşük olmakla birlikte, kaliteli protein içeriği, vitamin ve mineral zengini olmasıyla da rahatlıkla tüketebileceğiniz sağlıklı bir alternatiftir üstelik beslenme kalitenizi de yükseltir. Süt, peynir, yoğurt gibi kalsiyum kaynağı olan dondurmada A, B, C, D, E vitaminleriyle, kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, çinko mineralleri de bulunur. Bu vitamin ve mineraller vücudumuzdaki birçok fonksiyonda görevlidir. Örneğin A vitamini cilt ve göz sağlığımızı korumamıza katkı sağlar ve bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Özellikle taze sütten yapılan dondurma A vitamini kaynağıdır. İçinde bulunan B6 ve B12 vitaminleri metabolizmamızda görev alır. E vitamini antioksidan bir vitamindir ve vücutta zarar görmüş hücreleri onarır.
dondurma diyeti Diyetin başarısı
Kalsiyum; kemik ve diş sağlığımızı korur, kalp kasının ve sinir fonksiyonlarının devamlılığı sağlar ve ayrıca metabolizma hızımıza pozitif etkileri vardır. Zayıflama diyetlerinin başarı oranlarını diyetin kalsiyum yeterliliği etkiler. Kalsiyumun yeterli ve doğal kaynaklardan alınması hızlı, kolay ve sağlıklı kilo vermemizi kolaylaştırır. Normal yetişkinin ortalama kalsiyum gereksinmesi günlük 1000- 1200 mg civarındadır. 30 gr’lık bir dilim peynirde; 200 mg, 1 su bardağı 200ml’lik sütte; 240 mg kalsiyum bulunurken, 2 top (yaklaşık 100 gr) sütlü dondurmada, 80 mg kalsiyum bulunur. Eğlenceli bir zayıflama diyetinde; peynir, süt ve yoğurdun yer aldığı bir beslenmeye dondurma takviyesi başarı oranını artırır.
Dondurma Diyet Listesi İçin Tıklayınız!
KIŞIN DA TÜKETEBİLİRSİNİZ
Dondurmayı, yaz mevsiminde tüketilebilen tatlı sınıfına koyuyoruz. Kış aylarında pek tüketmiyoruz, bahar mevsiminde temkinli yaklaşıyoruz. Dondurma yediğimizde hasta oluruz diye korkuyoruz. Aslında ne dondurma ne de dondurmanın soğukluğu bizi hasta eder. Dondurma yemek doğrudan üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olmaz. Dondurma yemekle boğaz enfeksiyonları arasında direkt ilişki olduğuna dair bilimsel çalışmalar yok. Hastalanmanın asıl nedeni; hijyenik koşulların kötü olması, dondurmanın üretiminde dağıtımında ve saklanmasında geçen süreçte soğuk hava zincirlerinin sürekli olmaması sonucu dondurmanın bakteri barındırır hale gelmesidir. Bu nedenle güvenmediğiniz yerlerden dondurma almamalıyız. Soğuk bir gıdanın tüketiminden sonra ağız içinde meydana gelen sıcaklık azalması nedeniyle, boğazda bulunabilecek bakteriler vücudun direncinde azalmaya neden olabilir. Dondurma yedikten sonra üzerine 1 bardak kadar oda sıcaklığında su içersek, boğazımızı bu etkiyi minimize etmiş oluruz.
İKİ TOP HAKKINIZ VAR
Hazır dondurmaların, etiketini iyi okumalı, taze sütten yapılan, yağ oranı düşük olanları tercih etmeliyiz. Özellikle paket içeriğindeki; krema, koruyucu maddeler ve katkı maddelerini çok iyi sorgulamalıyız. Tatlı isteğinizi karşılamak için tüketebileceğiniz hafif bir tatlı olan dondurmayı diyet yaparken rahatlıkla yiyebilirsiniz. Şerbetli ve yağlı tatlılara nazaran kalorisi düşük, besin değeri yüksektir. Günde 2 top dondurma diyetimizi sarsmaz. Ancak enerji içeriği yüksek soslu ve kremalı dondurmalar tercih etmek yerine, taze sütten yapılmış hafif dondurmaları tüketmelisiniz.
(NİL ŞAHİN GÜRHAN / AKŞAM)
-
Kaş yaparken göz çıkarmayın
Zamandan tasarruf olarak görülen kalıcı makyaj uygulamaları, aynı zamanda yeni bir güzellik trendini oluşturuyor. Her gün tekrarlanması gerekmeyen, su ile çıkmayan ve güzelliği sabitleyen bu teknik ne yazık ki enfeksiyon riskini de içeriyor.
Kalıcı makyaj uygulamasının tıbbı komplikasyonları olan estetik bir uygulama olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoli Bölümü Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Safiye Koçulu, “Yoğun tempolu, hızla akan hayatlar yaşıyoruz. Haliyle bu tür uygulamalar, daha çok talep görüyor. Ancak iğne vuruşlarının yapıldığı yerden çok azda olsa bir miktar kan çıktığını ve bunun da kan yoluyla bulaşan hastalıklara zemin hazırladığını unutmamak gerek. Aynı iğnenin farklı kişilerde kullanması, cilt florasında bulunan bakteri kaynaklı yumuşak doku enfeksiyonlarına sebep oluyor. Hepatit B, C, AİDS sözü edilen hastalıklardan sadece birkaçı. Tıbbı komplikasyonu olan bu estetik uygulamaların klinik ortamında, doktor denetiminde olması ve sertifikalı uzmanlar tarafından yaptırılması gerekir. İğne ile yapılan işlemde risk almayın” şeklinde konuştu.Kalıcı Makyaj ve Tıbbi Kamuflaj Uzmanı Demet Tecir ise, “Bakanlık tarafından denetlenen ve sertifikalı uzmanların çalıştığı yerlerde bile zaman zaman tek kullanımlık iğnelerle birden fazla uygulama yapıldığını görüyoruz. Bu da riski, çarpan etkisiyle artırıyor. Aynı şekilde ucuza yapılan işlemlerde, bu işi yeni öğrenen bir uzman adayının pratik yaptığı bir model olup olmadığınızı da düşünmeniz gerekiyor. Kobay olmak da risk faktörü” dedi.
Stok eritmek için tarihi geçmiş boyaların kullanıldığına dikkat çeken Tecir, “Ne yazık ki, özellikle grup indirimli yerlerden işlem alan kişilerin bu faktörü göz önünde bulundurması gerek. İşlem sırasında uzmanınızın iğneyi sizin yanınızda açtığından emin olun. Boya kutularını kontrol edin. Eldivensiz işlem yaptırmayın. Uygulamadan sonraki 24 saat içinde banyo yapılmaması, işlemin kalıcılığını sağlamak ve cilt tahrişini önlemek için doktorunuzun önereceği bir kremle bölgenin nemli tutulması önemli. Kremi el ile değil pamuk yardımı ile sürün. Güzellik önemli ama sağlığınız daha değerli, sağlıkla güzelleşmek de mümkün. Kaş yaparken göz çıkarmayın” dedi
Milliyet/Pembenar
-
Mesaj bağımlısı mısınız?
E-posta hesabınızı beş dakikada bir kontrol mü ediyorsunuz? Cep telefonunuzla dakikada bir mesaj mı gönderiyorsunuz? Teşhisi koyuyoruz: Siz bir mesaj bağımlısısınız.
Sevgilinizle uzak olduğunuzda mesajlaşmanız normal ancak aynı evde, yan yanayken bile mesajlaşarak iletişim kuruyorsanız bunda bir sorun var demektir.
Bu günümüz hastalığı sosyal olarak başlıyor fakat hızlı şekilde alışkanlık haline geliyor ve hayatınızda elektronik bir bip sesi olmadan yaşayamaz oluyorsunuz. Okurlarımızdan 24 yaşındaki Berna Okan, birinin sizinle iletişim kurup kurmadığını kontrol etmenin nasıl tutku haline geldiğini bakın nasıl açıklıyor: Yer: Ofis. Saat: 09:42. Outlook’u aç. Üç yeni e-posta gördüğüne sevin. Eğlenceli olanlarına ışık hızıyla cevap yaz, düşünmeni gerektirenleri daha sonraya bırak. Cep telefonunu al. Arayan kimse yok ama mesaj var. Cevap yaz, birkaç kere kontrol et ve gönder. 35 dakika çalış. E-postayı kontrol et. Sanırım biraz kontrol bağımlısı olduğumu söyleyebiliriz ve buna engel olamıyorum. Kontrol bağımlısı haline gelmek ise çok kolay çünkü günümüzde iletişim ağları çok hızlı ve eğer kısa süreliğine bile iletişimden koparsanız, çok önemli bir şey kaçıracakmış gibi hissediyorsunuz. Cep telefonları yokken, kimin bizimle konuşmak istediğini öğrenmemiz için eve gitmemiz gerekiyordu. Fakat şimdi gereksiz yerlerde ve zamanlarda bile ulaşılabilir olmaya alıştık. Diğer yandan da yoksunluk yaşamaya başladık. Örneğin öğle yemeğinden döndüğümde beni arayan veya mesaj gönderen kimse olmadığını gördüğümde kendimi kötü hissediyorum.”
Sürekli kontrol mu ediyorsunuz?
Uzmanlara göre bu bağımlılığın semptomları şöyle: 20 dakika mesajlarını kontrol etmeden duramamak, telefonunuz yanınızda olmadığında endişelenmek; tekrarlayan e-posta kontrolleri; tüm arayanların cevaplanması gerektiğine inanmak ve eğer cevaplanmazsa, insanların sizi sevmeyeceğini ve unutulacağınızı düşünmek. Böyle bir durumla karşı karşıyaysanız, uzmanlar telefonunuzu zaman zaman evde bırakmanızı ve e-postanızı çalışırken kapalı tutmanızı sadece saat başı kontrol etmenizi öneriyorlar. Takıntınızın yerine başka şeyler koyun. Kitap okuyun, çay veya kahve için ya da koşuya çıkın. Unutmayın ki teknoloji bizim onu kullanmamız içindir, onun bizi değil!
Neden kontrol ediyoruz?
Berna bağımlılığından rahatsızlık duymaya başladığında bunun nedenlerini düşünmüş ve kendisine göre şöyle bir çözüm bulmuş: Birisinin bizi düşünmesi hoşumuza mı gidiyor? Telefonumuzu açtığımızda mesaj gelmemişse, kimsenin bizi sevmediğini düşünüyoruz. Fakat kalbimizin derinliklerinde buna gerçekten inanıyor muyuz? Annem ve babam çok hızlı yaşadığımı, bu yüzden de bulunduğum yerin ve anın tadını çıkaramadığımı söylüyorlar. Gerçekten haklılar: Parmaklarımı ve gözlerimi telefonumdan ayırmadan gökkuşağının altından yürüdüğüm ve güzelim tarihi köprülerin altından geçtiğim zamanlar oldu. Bu gerçekten üzücü. Hepimiz üzerimizdeki teknoloji düğümlerini çözmek için çalışmalıyız. Tepki vermeye ihtiyacımız var. E-posta kontrollerime saat başı olmak üzere limit getireceğim ve kendime şirketteyken mesaj göndermeme kuralı koyacağım. Saati bile kontrol etmeyeceğim. Mesajlarımı kontrol etmektense gökkuşağını kaçırmamayı tercih ederim.
Kaynak: cosmopolitanturkiye.com
-
Sporcuların favorisi Paleo Diyeti
Hareketli, dayanıklı ve sağlıklı mağara adamları olmak için 10 bin yıl önceye gidiyor ve onlar gibi besleniyoruz.
Siz hiç şişman mağara adamı gördünüz mü? Fred Çakmaktaş ve Barney Moloztaş’ları saymazsak tabii.. O zamanlar cafe latte’lerin, hamburgerlerin ve patates kızartmalarının olmadığı düşünülürse, onların sırrı avlanmak için saatlerce koşmak ve yenilebilecek bitkiler toplamak için saatlerce dolaşmak, sadece taze et ve bitki ile beslenmek olmalı… Bugünden itibaren atalarımız gibi beslenmeye başlasak ne olur? Cevap basit: Daha fazla sağlıklı et, taze meyve-sebze yeriz, tahıllardan, şekerden, tuzdan, baklagillerden ve süt ürünlerinden uzak dururuz. Paleo Diyeti de işte tam bunu anlatıyor.
Adını insanoğlunun tarih öncesi dönemi olan “paleolitik”ten alan Paleo Diyeti son zamanlarda özellikle sporcular arasında oldukça popüler. Adından da anlaşılacağı gibi bu programda 10 bin yıl önce son bulan Yontma Taş Devri insanının mönüsünden bahsediyoruz. Paleolitik Diyet akımının kurucusu ve kitabının yazarı Dr. Loren Cordain, bu beslenme biçiminin sağlığınızı en iyi seviyeye çıkarmak, kalp damar hastalıkları riskini azaltmak ve kilo vermek için en ideal sistem olduğu konusunda iddialı.
Paleo Diyeti’nin 7 önerisi
1. Yüksek protein
Batı beslenme sistemlerinde proteinler günlük beslenmenin yüzde 15’ini oluşturuyor. Avcı-toplayıcı dönemde ise bu rakamın yüzde 19-35 aralığında olduğu düşünülüyor, modern çağın Paleo diyetinde et, deniz ürünleri ve diğer hayvansal ürünler beslenmenin başlıca unsurlarını oluşturuyor.
2. Düşük karbonhidrat ve düşük glisemik indeks
Bu beslenme modelinde karbonhidrat kaynağı olarak nişasta içermeyen meyveler ve sebzeler kullanılıyor ve günlük kalorinin yüzde 35-45’i bu gıdalardan sağlanıyor. Tamamı düşük glisemik indeks değerine sahip olan bu gıdalar kan şekerinin yavaş yükselip yavaş düşmesini sağlıyor, uzun süre tokluk hissettiriyor.
3. Yüksek lif alımı
Sağlıklı beslenmede liflerin önemi kabul ediliyor ancak bu diyette bunun kaynağı olarak tam tahıllar değil, nişasta içermeyen sebzeler kullanılıyor. Sebzeler, tam tahıllardan sekiz kat, rafine edilmiş tahıllardan ise 31 kat daha fazla tahıl içeriyor. Meyveler ise tam tahıllardan iki kat, rafine edilmiş tahıllardan yedi kat daha fazla lif içeriğine sahip.
4. Omega 3 – Omega 6 dengesi
Bu sistem, kolesterol seviyelerini ve kalp damar hastalığı riskini artıranın, kanser ve diyabeti tetikleyenin günlük alınan yağ miktarıyla değil, hangi yağın kullanıldığı ile ilgili olduğunu savunuyor. Buna göre trans yağları, çoklu doymamış yağları ve Omega 6’yı beslenmenizden çıkarıyor ve tekli doymamış yağlara ve Omega 3’e ağırlık veriyorsunuz.
5. Yüksek potasyum, düşük sodyum
İşlem görmemiş taze gıdaların potasyum içerikleri sodyum içeriklerinden beş kat daha yüksek. Taş devri insanlarının bedenlerinin bu orana adapte edilmiş olduğu düşünülüyor. Potasyum başta kalp ve böbrekler olmak üzere tüm organların düzgün çalışmasına fayda sağlıyor. Düşük potasyumun ise yüksek tansiyona, kalp hastalıklarına ve kalp krizine neden olduğu biliniyor. Yüksek sodyum alımının da aynı şekilde olumsuz etkileri bulunuyor. Günümüzde birçok insan potasyumun iki katı sodyum tüketiyor.
6. Asit-alkali dengesi
Beslenme ile vücutta oluşan asidi alkali hale getirmek gerekiyor. Sindirilen tüm yemekler böbreklere asit veya alkali yükü bırakıyor. Et, balık, tahıllar, peynir, bakliyatlar ve tuz asit; sebzeler ve meyveler ise alkali üretiyor. Hayat boyu sürekli yüksek asit üretimi kemik ve kas kaybına neden oluyor, kan basıncını yükseltiyor ve böbrek taşı riskini artırıyor. Ayrıca astımı tetikliyor.
7. Daha fazla vitamin, mineral, antioksidan
Tam tahıllar yeterli C, A ve B12 vitamini içermedikleri için doğal beslenen hayvanların etleri, meyveler ve sebzelerin yerini tutmuyor. Tam tahıllarda bulunan bazı mineraller ve B grubu vitaminler ise vücut tarafından yeterince emilemiyor. Paleo Diyeti’nde vitamin, mineral alımı için doğru adresin et, sebze ve meyve olduğu söyleniyor.
Paleo Diyeti’ne başlayanların ya da başlamak isteyenlerin en büyük kaygısı tahıllardan nasıl ayrı kalacaklarını ve yerine ne yiyeceklerini bilememeleri oluyor. Hatta sırf bu nedenle diyeti bırakanların sayısı hiç az değil. Bu konuda kafası karışık olanlara Dr. Loren Cordain şöyle yanıt veriyor: “Tabii ki yıllardır düzenli olarak yediğiniz gıdalardan uzaklaşmanız kolay değil. Ancak birkaç hafta sonra sebzeleri, eti, deniz ürünlerini ve yumurtayı daha lezzetli bulmaya başlayacak ve bu endişenizden sıyrılacaksınız. Paleo Diyeti’nde yer alan yağlar, meyveler, sebzeler ve kuruyemişlerle harika yemekler pişirebileceksiniz. Un ve süt ürünü içermeyen çok sayıda tatlı hazırlayacaksınız. Hatta ikram ettiğiniz insanlar aradaki un ve süt eksikliğini fark bile etmeyecek.”
Tahıllara veda
Yiyin:
– Doğada serbest dolaşan hayvanların eti
– Mevsiminde sebze-meyve
– Balık/deniz ürünleri
– Organik yumurta
– Yağlı tohumlar
– Sağlıklı yağlar (zeytinyağı, ceviz yağı, keten tohumu yağı, Hindistan cevizi yağı)
Yemeyin:
– Tam tahıllar
– Baklagiller
– Süt ve süt ürünleri
– Rafine şeker
– Patates
– Rafine gıdalar
– Tuz
MAĞARA ADAMININ MÖNÜSÜ
Kahvaltı
Kahvaltıda omlet yiyin. İçine soğan, biber, mantar, brokoli ekleyebilir, zeytinyağı ile Omega 3 içeriğini artırabilirsiniz. Yumurtalarınız mümkünse özgür tavuk yumurtası olsun.
Ara
Mevsim meyvesi
Öğle
Öğlen en sevdiğiniz yeşilliklerle salata yapın. Maruldan ıspanağa, salatalıktan avokadoya, biber çeşitlerinden havuca kadar bol bol seçeneğiniz var. Üzerine yağlı tohumlardan badem veya ceviz ekleyebilirsiniz. Salatanıza ayrıca et ve tavuk parçaları ya da deniz ürünleri koyabilirsiniz. Zeytinyağı ve limonlu sosunuzu da hazırladınız mı tamamdır. Çalışıyorsanız salatanızı evde hazırlayıp yanınıza alabilirsiniz.
Ara
Elma, ceviz
Akşam
Domates ve avokado dilimleri, ızgarada pişmiş derisiz hindi göğsü; buharda pişmiş brokoli, havuç ve enginar; bir kase taze böğürtlen, üzüm ve badem ile maden suyu. Her ne kadar atalarımız alkol tüketmiyor olsa da Paleo Diyeti sosyal hayatı göz önüne alıyor ve haftada üç kez diyet dışı gıda ve içecek tüketimine izin veriyor. Hakkınızı bir kadeh şaraptan yana kullanabilirsiniz.
Derleyen: Yaprak ÇETİNKAYA
Formsanté Dergisi Eylül 2014 sayısı
-
Romantizmin ömrü tam 937,5 gün
Romantizmin ömrü tam 937,5 gün … İngiltere’de aşk ve beyin fonksiyonlarının incelendiği bilimsel bir çalışma, aşk halinde romantizmin süresinin 937,5 gün sürdüğünü ortaya koydu.
Medicana International Ankara Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal, aşk ve nefretin çok yoğun duygular olduğunu ve bu duyguların beyin hareketliliği ve dışa vurum açısından benzer özellikler gösterdiğini söyledi.
Aşk ve nefret arasındaki en büyük farkın, muhakeme ve aklıselimin merkezi olan beyin korteksinin büyük bir bölümünün aşk esnasında etkisiz hale gelmesinden kaynaklandığının altını çizen Önal, “Nefret eden kişinin korteksi çalışıyorken, aşık olan kişilerde kortekste ışık gözlenmiyor” dedi.
‘AŞIK OLUNCA BEYİN KENDİSİNİ KAPATIYOR’
Önal, Prof. Dr. Semir Zeki liderliğinde İngiltere’de yürütülen ve Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme tekniğinden yararlanılarak gerçekleştirilen çalışmada, aşk gerçekleştiğinde, beyinde meydana gelen değişikliklerin incelendiğini anlattı.Önal, romantizmin süresinin de araştırmalarda “937,5 gün” olarak saptandığını ifade ederek, “Katılımcı çiftlerin yüzde 83’ü, evliliklerinin ilk aylarında el ele tutuştuğunu belirtirken, 937,5 gün sonra bu oran yüzde 38’e iniyor. Evliliğin üçüncü yılında ise çiftlerin yüzde 83’ü yıl dönümlerini kutlamak için uğraşmıyor” dedi.
‘KADIN VE ERKEK AŞKI FARKLI YAŞIYOR’
Önal, erkek beyninin nörolojik aşk devrelerinin kadınlarınkinden farklı olduğunu, bu durumun “ilk görüşte aşk” ve “tek gecelik ilişki”nin nedeni olarak gösterildiğini dile getirdi.Aşık olan kadınlarda beyin taramalarıyla yapılan çalışmalarda, aşık kadınların beyninde birçok alanın hareketlendiğinin tespit edildiğini anlatan Önal, “Özellikle içgüdülerle ilgili alanların, dikkat ve hafıza devreleri hareketleniyor. Erkeklerdeyse görselliğin işlendiği alanlarda hareketlenme yaşanıyor. Görsel verilerin işlendiği bölgelerdeki hareketlilikteki bu artış, aynı zamanda erkeklerin neden kadınlardan daha kolay ‘ilk görüşte aşık’ olduklarını açıklıyor. Kadın ise tecrübelerine önem veriyor. Bu nedenle tek gecelik ilişkiyi daha çok erkek yaşıyor” açıklamasında bulundu.
REEM Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz da duygusal yönelimlerin hoşlanma, aşk, sevda ve kara sevda gibi hafiften şiddetliye doğru farklı şekillerde insan hayatındaki yerini aldığını belirterek, aşk gerçekleştiğinde kişinin çevresiyle olan ilişkilerinin bozulmayacağını ve sosyal hayatın devam edeceğini ifade ederek, bu durumda iş hayatının da olumsuz etkilenmediğini söyledi. Kara sevda halinde ise kişinin kontrolünü kaybedebildiğine dikkati çeken Yavuz, “Kara sevdada kişi kendisini sosyal hayattan soyutlar, tamamen sevdasına odaklanır. Kara sevdada kişi bulunduğu andadır, duygu çıkmazına girebilir’” bilgisini verdi.
Yavuz, aşkta duyguların genellikle karşılıklı; kara sevdada ise tek taraflı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Aşk da psikolojik belirtiler gösterir. Duygu yoğunluğu ve saplantılı sevgi hali, sosyal normların dışına çıkmaz. Halbuki kara sevdada fizyolojik unsurlar da vardır. Kişi yemeden içmeden kesilir, zayıflar ve stres hormonlarının da etkisiyle vücut savunması düşer. Çeşitli hastalıklar baş gösterebilir, kişinin saçları beyazlayabilir.
Kara sevdada beyinde psikolojik hayata yön veren sol prefrontal korteksin fonksiyonları aksar. Ayrıca korku duyusunu kontrol eden kısımların çalışma karakteri de bozulur. Böylece kişi korkusuzca davranabilir. Prefrontal korteksin de bozulması ile kişi, sosyal normların dışında davranışlar sergileyebilir. Kişi servetini ve kariyerini bu uğurda terk etme davranışı da gösterebilir.”
Kaynak: cosmopolitanturkiye.com
-
Selülit diyet listesi
Selülit lenf dolaşımının bozulması sonucunda yağ hücrelerinde oluşan yapı bozukluğu nedeniyle ortaya çıkar. Portakalımsı görüntülerin nedeni; bu yapı bozukluğudur. Selülit, özel beslenme uygulandığında azalır.
Deniz mahsüllerinden karides, kalamar ve istakoz gibi deniz ürünleri içerdikleri kolesterol, kalori ve bazı yağlardan dolayı lenf dolaşımını bozma özelliğine sahiptir. Kızartma ve aşırı yağlı beslenme şekli de tehlikelidir. Zeytinyağı bile olsa aşırı yağ kullanımı selülit yapar. Aşırı tuzlu, salamura yiyecekler, özellikle de yağlı peynirler, koyun peyniri, eski kaşar ve tulum peyniriyle salam ve sosis gibi besinlerde selülite davetiye çıkartır. Su içmemek, aşırı derecede kahve tüketmek, alkol almak, asitli içecekler içmek ve siyah çay tüketmek de selüliti artırır.
Ananas, kivi, limon ve portakal; C vitamininden zengin oldukları için önemlidir. Sebzelerden de enginar, kereviz ve havuç çok önemlidir. Protein kaynağı olarak da balığı özellikle beslenmemizde bulundurmamız gerekir. Brokoli ve Brüksel lahanasıyla koyu yeşil yapraklı sebzeler selülit savaşında etkili olarak kullanılabilir. Ayrıca, soya eti ve soya fasulyesi de lenf dolaşımını düzene sokar.
Selülit diyet listesi Selülitlere karşı önlem almak istiyorsanız; öncelikle tuzu azaltın. Tuzu azaltmanın en iyi yolu hazır besinleri hayatınızdan çıkartmaktır. Potasyum alımını arttırın. Kuru kayısı, incir, kuru erik ve muz yiyin. Kahve, çay ve kafeinli ağrı kesicilerden mutlaka uzak durun. Bisküvi, şeker, çikolata ve dondurma miktarını azaltıp, kepekli ve yulaflı tahılların tüketimini arttırın. Kaliteli proteinler alın. Sebze ve meyvelerin gücünden yararlanın. Çilek, kuş üzümü, böğürtlen, greyfurt, portakal ve şeftaliyi mutlaka hayatınıza sokun. Bol bol kavun, salatalık, kereviz ve kuşkonmaz yemeyi de ihmal etmeyin.
Yoğun bir beslenme tedavisi, kilo verimi, masaj ve sporla bir ayda bile selülitlerinizin fark edilir oranda azaldığını görebilirsiniz. Hatta işi sıkı tuttuğunuzda, sadece bir haftada bile sonuç almanız mümkündür.
Op. Dr. Eser AYDOĞDU tarafından yazılmıştır.
-
8 adımda mükemmel bikini vücudu
Siz de yaz mevsimi yaklaştıkça hayatı kabusa dönenlerden misiniz? Artık istedğiniz bikini vücuduna kavuşmanızın vakti geldi. Blogunda verdiği sağlıklı beslenme ve egzersiz önerileriyle kısa sürede Türkiye’de de tanına Squatgirl’ün tavsiyelerini uygularsanız iki ay içerisinde sahile inmeye hazırsınız demektir.
1. Antrenman
Çok basit bir matematik var: Yediğinizden daha fazla kalori yakarsanız, kilo verirsiniz. Spor yapmak, stres seviyenizi azaltması bakımından da önemlidir; çünkü spor yapıp stres atmadığınız zaman bu stresi yemek yiyerek azaltmaya çalışabilirsiniz. Haftanın altı günü spor yapın. O göbeği eritmenin en etkili yolu budur.
2. Şeker ve tuzu kısıtlayın
Ne kadar rafine şeker yerseniz, canınız o kadar fazla tatlı çeker. Bu şekilde kilo alırsınız ve vücudunuz ödem yapar. Beslenme programınızdan gereksiz şekeri ve tuzu çıkardığınız anda, karın bölgenizin sadece iki hafta içinde daha ince bir hal aldığını göreceksiniz.
3. Ara öğünler yiyin
Eğer öğün atlarsanız, vücudunuz alarm moduna geçer ve metabolizmanızı yavaşlatır. Metabolizma hızınızı çiğ sebze ve tam tahıllı atıştırmalıklar yiyerek yüksek tutabilirsiniz. Antrenmandan önce basit karbonhidratlar tercih edin ve antrenmanın ardından kaslarınızı yüksek proteinli gıdalarla besleyin.
4. Kahvaltı edin
Sabah kalktığınızda metabolizmanızı uyandırmanız gerekiyor. Pek çok araştırmaya göre; kahvaltı eden insanların, öğlene kadar yemek yemeyen insanlardan daha az kilolu olduğu kanıtlanmış. Güne başlamak için 6 yumurta beyazı ve bir yumurta sarılı omlet, bir kase taze meyve, yağsız yoğurt ve bir fincan sade kahve ya da yeşil çay tercih edin.
5. Daha fazla yeşillik
Sebze yemenin en iyi tarafı, devasa porsiyonlar yemenize rağmen kalorilerinin düşük olmasıdır. Salatalık ve rezene gibi sağlıklı atıştırmalıkları, lor peynirine ya da taze otlarla çeşnilendirdiğiniz yoğurda batırarak yiyebilirsiniz. Sabah yediğiniz omleti sebzeli yapabilirsiniz ya da akşam yemeği için koca bir kase salata hazırlayabilirsiniz. İçine avokado, taze meyve, ceviz, az yağlı peynir ya da yağsız et koyarsanız, harika ve dolu bir öğün tüketmiş olursunuz.
6. Alkolü unutun
Sonuç olarak alkol de şekerdir ve kalorisi çok yüksektir. Eğer sahilde sükse yapmak istiyorsanız, biradan, rakıdan, şarap ve kokteyllerden uzak durmalısınız. Bir partiye ya da bara giderseniz, barmenden sade soda ve içine bir dilim limon isteyin. Herkes sizin cin tonik içtiğinizi zannedecek.
7. Su için
İnsan vücudu, su ve minerallerle çalışan bir makinedir. Neredeyse bütün aktivite ve iyileşme süreci suyla olur. Nefes almak için bile suya ihtiyacımız vardır. Oksijen alıp karbondioksit verdiğimiz anda, akciğerlerimizin nemli olması gerekir. Sadece nefes alıp verirken bile günde 0,5-1 litre su kaybederiz. İnsan vücudunun %70’i sudan oluşur. Eğer yeteri kadar su içmezsek eklemlerimizde ağrılar başlar ve kırışıklarımız yüzünden olduğumuzdan daha yaşlı görünürüz.
4 hafta boyunca günde 3 litre su içti! Sonuç için Tıklayın!
8. Daha fazla uyuyun
Araştırmalar gösteriyor ki, uykusuz kaldığımız zaman vücudumuz kilo almamızı sağlayan kortizol hormonu salgılıyor. Uykusuz kaldığımızda daha büyük porsiyonlar tüketiyoruz ve daha yağlı yiyeceklere yöneliyoruz. Bunu engellemek için günde 8 saat uyku uyumak gerekiyor.
Squatgirl kimdir?
Doris Hofer bundan 12 yıl önce Türkiye’ye yerleşti. Aynı zamanda sertifikalı bir Halkla İlişkiler Uzmanı olan İsviçreli gazeteci, kısa bir süre reklam sektöründe çalıştıktan sonra Amerikan Spor Konseyi onaylı antrenörlük derecesini aldı ve Squatgirl adıyla blog yazıları yazmaya başladı. Sağlıklı ve kaliteli yaşam, güzellik ve kilo verme konularındaki bütünsel yaklaşımı ile Hofer, insanların kendilerine yaşam hedefleri koymaları ve bunu gerçekleştirmeleri konusunda onlara fiziksel ve psikolojik ilham veriyor. Sosyal medyanın gücünden faydalanan Hofer, sağlık ve kaliteli yaşam mesajlarını geniş takipçi kitlesine ulaştırıyor ve onların hayatlarında fark yaratmalarına yardımcı oluyor.
Kaynak: cosmopolitanturkiye.com
Hazırlayan: Gizem Gürsoy