Blog

  • Emzirme dönemi ve beslenme

    Emzirme dönemi ve beslenme

    Emzirme dönemi ve beslenme… Emzirme döneminde beslenmeniz bebeğinizin gelecekteki sağlığı ve anne sütü verimliliği için çok önemli.Hamileliğinizdeki beslenme alışkanlığınıza emzirirken de devam edin. Değişik besin gruplarından beslenmeye ve öğün aralarında sağlıklı atıştırmalar yapmaya özen göstermelisiniz. Bebeğini emziren anne ne iki kişilik yemeli, ne de hızla kilo vermeye çalışıp diyet yapmalıdır. Emzirme sırasında normal kalori ihtiyacınıza ek olarak 300-500 kalori daha fazla beslenmeniz yeterlidir. Bu ihtiyacı karşılamak üzere ek olarak, 1 su bardağı süt, bir yumurta veya 1 köfte kadar et, 1 ince dilim ekmek ve bir adet meyve eklemeniz yeterlidir.

    Emzirme dönemi ve beslenme

    Emzirme sırasında normal olarak kilo vereceksiniz.

    İlk 4 ayda her ay yaklaşık 500 gram ile 1 kg arası kilo vereceksiniz, Ancak tartı kaybı açısından emziren anneler arasında büyük farklar görülür. Ayda 2 kilodan daha fazla tartı kaybetmek asla doğru değildir.

    Emzirme sırasında fazla sıvı ihtiyacınız olacaktır.

    Her emzirme seansında bir bardak, yani 200-250 ml.su için. Sütün sık aralıklarla sağılmasının süt üretimini daha olumlu etkilediği bilinmektedir. Emzirme döneminde kendinizi susamış hissettiğiniz zamanlar daha fazla olacaktır. Günde 2.5-3 litreye yakın sıvı almaya dikkat edin. İhtiyaç hissettikçe, yeterince su, bitki çayları, meyve suyu, ayran, komposto gibi sıvılar tüketin. Kompostoyu şekerli yapmanıza gerek yok. Meyvenin kendi şekeri yeterli olacaktır.

    Emzirme dönemi ve beslenme
    Emzirme dönemi ve beslenme

    Hamilelikte aldığınız multivitamin tabletine bir süre devam edin.

    Ancak bundan alacağınız vitamine güvenerek günlük taze sebze ve meyve tüketiminizi kısmamalısınız. Süt verme süresi ve hacmine göre, hekim veya beslenme uzmanı ile görüşüp, daha sonra aldığınız vitaminleri kesebilirsiniz.

    Sigara içmemelisiniz.

    Araştırma sonuçlarında, nikotinin sütü azalttığı gösterilmiştir. Tamamen bırakamıyorsanız, içtiğiniz miktarı en aza indirgeyin ve zaman olarak bebeği emzirdikten hemen sonrayı seçin. Bebeğin sigara dumanına veya annenin üstüne sinmiş kokuya maruz kalması bir yana, anne sütündeki kalıntılar da huzursuzluk, kusma ve ishale, bebeğin yeterli kilo alamamasına yol açabilir. Bu nedenle, hamilelik dönemini fırsat bilerek sigarayı bırakmanız ve emzirme döneminde de içmemeniz hem sizin hem de bebeğinizin yararınadır.

    İlaç almanız gereken bir durum olursa, mutlaka doktorunuza danışın.

    Tıpkı gebelik döneminde olduğu gibi, emzirme döneminde de ilaç alımı konusunda dikkatli olmanız büyük önem taşır. Besinler gibi, ilaçlar da anne sütü aracılığıyla bebeğe ulaşabildiğinden, bu konunun üzerinde titizlikle durulması gerekir.

    Emziren annenin kaçınması gereken gıdalar nelerdir?

    Eğer, bebeğiniz sizin aldığınız bazı gıdalara hassasiyet gösteriyor, emzirme sonrasında huzursuz oluyorsa, bir süre o gıdadan uzak kalmayı deneyebilirsiniz. Bebeğinizin rahatladığını fark ederseniz, emzirme süreci boyunca o gıdayı beslenmenizden çıkarmanızda yarar vardır. Ailede belli bazı gıda alerjileri varsa, bu gıdaları tüketirken de dikkatli olmanızda yarar vardır. Kesin kanıtlanmış olmasa da, lahana, karnabahar, kuru baklagiller, soğan, sarmısak gibi keskin kokulu gıdalar sıkça suçlanmakta, bebekte gaz sancısını artırdığı ileri sürülmektedir. Böyle bir durum gözlemlerseniz, bir süre bu gıdalardan uzak kalmayı deneyebilirsiniz.

    Emzirme dönemi ve beslenme
    Emzirme dönemi ve beslenme

    Emzirme döneminde aklınızda bulunsun!

    • Vücudunuz 1 ml süt salınımı için yaklaşık 7 kalori harcar.

    • Protein yeterli miktarda alınmalıdır. Özellikle balık haftada en az 2 kez tüketilmelidir.

    • B12 vitamini süt verimliliği için önemlidir. En iyi kaynağı ise, yağsız kırmızı et ve yumurtadır.

    • Kalsiyumun yeterli alınması, annenin kemik sağlığı için önemlidir. Kadınlardaki osteoporoz riski unutulmamalıdır.

    • Folik asit gebelik döneminde olduğu kadar, emzirme döneminde de önemlidir. Yeşil yapraklı sebzeleri bol yemek gerekir.

    • B vitamini tüketimi de yeterli olmalıdır. Bunun için tam buğday, bulgur ve kuru baklagiller tercih edilebilir.

    • Magnezyum ve çinko her kadın için yaşamın her döneminde önemlidir. En iyi kaynaklarından biri ise fındık‘tır

    • D vitamini anne sütünde yeterli değildir. Bebeğe yapılan takviyeye rağmen, güneşli havalarda her gün 15-20 dakika açık havaya çıkarmak, bu vitaminin sentezi için faydalı olur.

    • Kompostolar şekersiz hazırlanabilir. Bunun için meyvelerin doğal şekeri yeterlidir.

    • Demir eksikliğiniz varsa, meyve sularına pekmez veya kuru üzüm ekleyebilirsiniz. Basit şeker tüketmeniz gerekli değildir.

    • Tatlı yemek isterseniz, gaz yapmayacak şekilde sütlü tatlıları tercih edebilirsiniz.

    • Süt protein, karbonhidrat ve kalsiyum açısından ideal dengeye sahiptir ve emzirme döneminde süt tüketmeye özen göstermeniz gerekir. Gaz yaparsa, laktozsuz sütleri tercih edilebilirsiniz. Probiyotik ve prebiyotikler de kullanılabilir.

    • Bilimselliği kanıtlanmasa da soğan, ısırgan otu çayı ve malt, süt salınımına genelde pozitif etki yapmaktadır.

    Kilo verirken nelere dikkat edilmeli?

    Anne sütü doğadaki en değerli besindir. İlk 6 ay süresince bebeği her ağladığında emzirmek ve ona anne sütünden başka besin vermemek, etkin süt verme şeklidir. Anne sütünün verimi bebek için çok önemlidir. Sadece anne sütü ile beslenen çocukların bağışıklık sistemi daha güçlü olur ve bu sayede birçok hastalığa karşı korunurlar. Anne sırf bu sebep için bile olsa, kilo vermek uğruna sütünü tehlikeye atmamalıdır. Emzirme döneminde, her gün yaklaşık 6 -7 çay bardağı, yani 600- 700 ml süt salgılanır. Bunun için harcanan kalori ise, her gün için 500 -700 kalori civarındadır. Bu kalori kaybı, 1 saat orta seviyede egzersize eşdeğerdir. Bu sebeple emzirirken dengeli beslenen ve yeterli sıvı alan anne, eğer doğumu normal kabul edilen sınırlardaki kilo kazanımı ile bitirdiyse, 6 ay sonunda doğumda aldığı ve süt üretmek üzere depoladığı fazla kilolardan kurtulur. Benin önerim, annenin bir beslenme ve diyet uzmanı ile görüşmesi, randevuya gitmeden önce ise bir hafta boyunca yediklerini ve süt verdiği zamanları kaydetmesidir. Çünkü süt verimi ve beslenme ilişkisi çok önemlidir.

    Emzirme döneminde ayda kaç kilo vermek sağlıklı kabul edilebilir?

    İlk 4 ayda aylık yarım-bir kg zayıflama normaldir. Anne çok şişmansa, ayda 2 kg kayıp da gözlenebilir. Ancak ayda 2 kg’ın üzerinde zayıflamak emziren anne için sakıncalıdır. Hekim izni olduktan sonra hafif yürüyüşler yapmak ve düzenli egzersizler kilo vermeyi çabuklaştıracaktır.

    Dyt. Perihan ÇİÇEK

  • Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Denenir?

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Denenir?

    Tüp bebek tedavisi, başından sonuna kadar yaklaşık olarak 1 ayda tamamlanan bir tedavi yöntemidir. Tedavi, 5 aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamaların hiçbirinde anne ya da baba adayının hastanede kalmasına gerek yoktur. Gerekli muayene ve kontroller yapıldıktan sonra çift evine gidebilmektedir. Yumurta toplama ve embriyo transfer aşamasında da anne adayı merkezde birkaç saat dinlendikten sonra evine gidebilmektedir. Bu aşamaların hiçbirinde anne adayı ağrı ya da acı duymamaktadır.

    Geçmiş zamanlarda anne adayları tüp bebek tedavisinde ağrı ve acı çekecekleri düşüncesi ile çekin-mekte idi. Ancak günümüzde, tıbbi ve teknolojik gelişimler sayesinde tüp bebek tedavileri oldukça hasta dostu, pratik bir tedavi haline gelmiştir. Bu sayede de anne adayları herhangi bir şekilde ciddi sorunlar yaşamamaktadır.

    Tüp bebek tedavisinde ağrı duyar mıyım?
    Tüp bebek tedavisinde ağrı duyulabilecek tek bir aşama vardır. Bu aşama, yumurtaların toplanma aşamasıdır. Ancak bu sorun; anne adayına sedasyon ya da lokal anestezi uygulanması ile ortadan kaldırılmıştır. Bu aşamada lokal anestezi uygulanmasının sebebi ise, anne adayının daha rahat his-setmesini sağlamak ve işlem sırasında heyecan sebebiyle olumsuz hareketler yapmamasına yardımcı olmaktır. Diğer aşamalarda ise anne adayına herhangi bir anestezik işlem uygulanmaz. Bu sebeple tüp bebek tedavisi, anne adayının ağrı ya da acı duyacağı bir tedavi değildir.

    Tüp bebek tedavisi en fazla kaç defa denenebilir?
    Tüp bebek denemelerinde herhangi bir sayı sınırı yoktur. Çiftler, maddi ve psikolojik durumları el verdiği kadar deneme yapabilirler. Ancak çiftin gebelik için düşük şansa sahip olduğu doktorları tara-fından bildirilmiş ise, bu durumda diğer seçenekler denenmesi çiftin psikolojik durumu için faydalı olacaktır. Bazı çiftler ilk denemede başarı sağlarken, bazı çiftler 6. Tüp bebek denemesinde gebelik sağlayabilmektedir. Bu durum, çiftin kısırlık nedenine, anne adayının yaşına ve yumurtalık rezervlerine, tercih edilen merkeze, laboratuvar koşullarına, doktorun ve ekibin deneyimine, sperm hücrelerinin özelliklerine ve çiftin tedaviye ne kadar katıldığına bağlı olarak değişebilmektedir.

    Tüp bebek tedavisinde anne ve baba adayının uyması gereken kurallar nelerdir?
    Anne ve baba adayının tedaviye başlamadan en az 3 ay önce sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkları bırakması ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemesi, tedavinin başarı şansını etkileyecektir. Bununla beraber, tedavi süresince doktor talimatlarına uymak ve kontrolleri aksatmamak oldukça önemlidir. Verilen ilaçlar gününde ve saatinde alınmaya dikkat edilmelidir. Stres, kontrol altına alınmalıdır. Çift, doktorlarına merak ettiği her şeyi sorabilmeli ve mutlaka güvendikleri bir merkezi tercih etmelidir.

    Kaynak: formsante

  • Cinsel sorun yaşayanlara Isırgan tohumu

    Cinsel sorun yaşayanlara Isırgan tohumu

    Cinsel sorun yaşayanlar ısırgan tohumu ile güç kazanıyor. Bu tohum balla karıştırılıp yenildiğinde, bomba etki yaratıyor…

    Takvim’de yer alan habere göre kanı temizleyen, alyuvarları yenileyip kan yapan ısırgan tohumu cinsel sıkıntı yaşayanlarda afrodizyak etkisi gösteriyor.

    Mutlaka öğütülerek tüketilmesi gereken ısırgan tohumunun bal, pekmez veya yoğurt ile karıştırılarak bir tatlı kaşığı yenmesi öneriliyor.

    Bu güçlü gıdanın sağlığa faydaları şöyle:

    Kan şekerini düşürür, ödemi giderir.
    Bağırsak temizleyici ve gaz gidericidir.
    İdrar söktürür. İdrar yolları hastalıkları ve iltihaplarında etkilidir.
    Bedeni güçlendirici ve uyarıcıdır, vücudun savunma gücünü arttırır.
    Adet kanamalarını düzenler.
    Karaciğer, akciğer, safra kesesi, dalak hastalıklarında kullanılır.
    Boğaz ağrılarında, göğsü yumuşatmada etkilidir.
    Soğuk algınlığına karşı koruyucudur.
    Tansiyon düşürür.
    Emziren kadınlarda süt yapar.
    Saçları güçlendirir ve kepeği yok eder.
    Cinsel gücü arttırıcı özelliği vardır.
    Kabızlığa karşı iyi gelir.

  • Kıl tekniği ile doğal kaş

    Kıl tekniği ile doğal kaş

    Kaşlarında doğal ve estetik bir görünüm elde etmek isteyenlerin tercihi olan kaş kontürü yaza girmeye hazırlandığımız bu aylarda daha çok talep görüyor.

    Kalıcı makyaj ve kaş kontürü özellikle yaz ayları için tüm hanımların başvurduğu en gözde uygulamalardan biri oluyor. Güzellik uzmanı Reyhan Boğa; “Kalıcı makyaj, cildin eksikliklerini tamamlayan bir çalışma. Kaşta kalıcı makyaj uygulamalarında tek kullanımlık iğnelerle deri altına pigment yerleştiriyoruz. Bu kıl tipi veya tüm dolum olabiliyor. Doğal durduğu için kıl tekniği en tercih edilen yöntem. Kimi hastalarımızda gölgelendirme işlemi yapıyoruz. Önemli olan ihtiyacı olan kişiye uygulama yapmak. Kemoterapi görmüş ya da seyrek kaşı olanlarda işçiliğimiz asıl kendini gösteriyor ve amacımız tamamen eksikleri gidermek diyor.

    İşlem yaklaşık 1 ya da 1,5 saat sürüyor ve en az iki seansta istediğiniz kaşlara kavuşabiliyorsunuz. Kullanılan ürünlerin kalitesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Güzellik uzmanı Reyhan Boğa;“Kullandığımız ürünlerde kimyasal yok denecek kadar az, renk konusunda çok hassasız, doğal görüntü her zaman bizim de tercih ettiğimiz bir yöntem, ihtiyacı olan herkese uygulanabilir” diyor.

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Balmain 2016-17 Sonbahar-Kış

    Balmain 2016-17 Sonbahar-Kış

    Dünyanın moda başkenti Paris, moda dünyasına yön veren tasarımcıları ağırlamaya devam ediyor. Moda Haftası’nın üçüncü gününde Kendall ve Gigi saçları değiştirerek, Balmain podyumunun en iddialı geçişlerine imza attı.

    Moda dünyasının ayrılmaz ekürileri Kendall Jenner ve Gigi Hadid, Balmain Sonbahar/Kış 2016-17 koleksiyonu için saç renklerini değiş tokuş yaptıkları yeni görünümleriyle podyumu salladı. Saç stilisti Sam McKnight’in ellerinde şekillenen modeller arasında sarışınlıktan esmerliğe geçen Rosie Huntington-Whiteley de vardı.

    Kendall’ın saçlarını gerçek sananlar dahi oldu. Ancak sır, fark edilmeyecek kadar doğal olan peruklarda saklıydı. Paris’in gözbebeği Balmain, markanın kreatif direktörü Olivier Rousteing önderliğinde yeni kreasyonunu sergiledi.

    Odak noktasını iç çamaşırı ve korselerin oluşturduğu koleksiyonda, vücudu tamamen saran elbise ve etekler, klasik Balmain çizgisini yanısttı. Vintage süsü verilmiş işlemeli elbiseler, inci, tül ve püskül detaylarıyla yeniden yorumlandı. Pastel tonların hakimiyetindeki koleksiyon, süet ve angora kumaşlarla yenilikçi ve gösterişli bir havaya bürünürken, Olivier Rousteing’in sofistike bakış açısıyla yeniden hayat buldu.

    Balmain 2016-17 Sonbahar-Kış Defilesi

    Balmain_2016_2017_moda_defile_elbise_modelleri (1)
    Balmain 2016-17 Sonbahar-Kış

    Balmain_2016_2017_moda_defile_elbise_modelleri (2) Balmain_2016_2017_moda_defile_elbise_modelleri (3) Balmain_2016_2017_moda_defile_elbise_modelleri (4) Balmain_2016_2017_moda_defile_elbise_modelleri (5) Balmain_2016_2017_moda_defile_elbise_modelleri (6) Balmain_2016_2017_moda_defile_elbise_modelleri (7) Balmain_2016_2017_moda_defile_elbise_modelleri (8)

  • Bilinçsiz yapılan diyet saçları döküyor

    Bilinçsiz yapılan diyet saçları döküyor

    Uzman kontrolü dışında yapılan diyetlerin saça zarar verebileceğini dile getiren Saç Sorunları ve Kozmetik Birimi Koordinatörü Yasemin Gülgör, sağlıklı bir saç için sağlıklı beslenmek gerektiğini söyledi.

    Sağlıklı saçlar için sağlıklı beslenmeye önem vermek gerektiğini dile getiren İzmir Özel Gazi Hastanesi Saç Sorunları ve Kozmetik Birimi Koordinatörü Yasemin Gülgör, uzman kontrolünde diyet yapılmasının önemine değindi. Kulaktan dolma bilgilerle, uzmana danışmadan yapılacak diyetlerin saç sağlığını olumsuz etkileyebileceğini anlatan Gülgör, önemli uyarılarda bulundu. Gülgör, “Beslenme bozuklukları, saç yapısında değişikliklere neden olabilir. Yanlış diyet yapıldığında saçlarınızda dökülme meydana gelebilir. Bunun nedeni eksik alınan vitamin ve minerallerdir” diye konuştu.

    SPOR SAÇA ZARAR VERİR Mİ?

    Yaz aylarının yaklaşmasıyla kişilerin diyet ve spora ağırlık verdiğini ifade eden Gülgör, spor yapmanın saçlara zararı olmadığını söyledi Egzersiz yapmanın ya da ağırlık kaldırmanın saç dökülmesine sebebiyet vermediğinin altını çizen Gülgör, “Çoğu kişi, diyetle beraber spor da yapıyor. Yapılan hiç bir spor, saça zarar vermez,dökülmesine neden olmaz. Saç sağlığına önem veren kişinin yalnızca diyet yaparken aldığı besinlere dikkat etmesi gerekir. Çünkü açlık ve beslenme bozuklukları saç yapısında değişikliklere sebep olabiliyor. Vücudun ihtiyacı olan besinler düzenli alınmadığı takdirde saçta sorun başladığını görüyoruz” dedi.

  • Güzellik sırrı DNA

    Güzellik sırrı DNA

    “Skin DNA” adı verilen bu test sayesinde cildiniz için en uygun koruma yöntemlerini öğreniyorsunuz.

    Skin DNA testi, genlerinizi baz alarak sizin için en uygun cilt bileşenlerini ve tedavi yöntemlerini belirlemek için kullanılan bir yöntem. Genetik yapınızın belirlendiği bu yöntemle sizin için tasarlanmış, ömür boyu kullanabileceğiniz bir rehbere sahip oluyorsunuz. Yani çıkan sonuçlar bilimsel olarak kişiselleştirilmiş bir rehber niteliği taşıyor. İlk önce yanak içinden özel bir çubukla bir sürüntü örneği alınır ve laboratuara gönderilir. 15 gün sonra DNA raporunuz çıkar. Sonucunuza göre doktorunuz size özel cilt bakım tavsiyeleriyle cildinize gereken uygulamaları yapabilir.

    CİLDİNİ GENLERİNDEN SOR 

    Belirtiler görünür hale gelmeden, kollojen kaybıyla ilişkili genetik yatkınlığınızın olup olmadığı belirlenir. Çünkü genetik yatkınlık, hem kollojen üretiminin hızını hem de bozulma hızını belirler. Her üç kişiden birinin cildinde kollojen bozulmasını yatkın hale getiren genetik bir varyasyon vardır. Bunu bilmek ve önlemini almak sizi çok büyük ölçüde rahatlatır. Genetik yatkınlığımız serum glikoz seviyelerinin belirlenmesinde büyük rol oynar. Vücudumuzun ana yakıt kaynağı olan glikoz yani şeker doğru metabolize edilmediği taktirde doku hasarı meydana gelir. Cilt gevşer, çatlar ve incelmeye başlar ayrıca kızarıklık da oluşur. Bunu önleyecek tedbirleri almak sizi bir adım daha öne götürür.

    ÖZEL KORUMA SUNAR

    Güneşten gelen UV ışınları cilt yaşlanmasında  çok etkilidir. Genetik yatkınlığınız cildinizin güneş ışınlarıyla nasıl baş edebileceğinizin belirlenmesinde de önemli rol oynar. Skin DNA testi, güneşten korunma faktörüne, cildinizin ne kadar ihtiyacı olduğunu ortaya çıkarır ve genlerinize özel olarak tasarlanan güçlendirilmiş koruma sistemi sunar. Serbest radikallerin tüm vücudumuzdaki sistemler gibi cildin yaşlanma süresince etkili olduğu kanıtlanmıştır. Serbest radikaller herkeste aynı miktarda bulunmaz. Antioksidan koruma moleküllerinin üretimi kişiden kişiye değişir. Serbest radikallere karşı genetik olarak korunuyor musunuz bunu ancak DNA’larınıza bakarak öğrenebilirsiniz.

    (HİLAL KORAL / AKŞAM GAZETESİ)

  • Anne adayı için gerekli besinler

    Anne adayı için gerekli besinler

    Uzmanlar, hamilelikte anne sağlığı ve bebeğin gelişimi için gereken besinleri sıraladı: 1-Tahıllı gıdalar 2-Baklagiller 3- Narenciye ürünleri 4- Somon, 5- Yoğurt 6- Yeşil yapraklı sebzeler..

    Sabah’ta yer alan habere göre ABD’li beslenme uzmanları, hamile kalmaya çalışan veya hamile kadınların yemesi gereken besinlerin sağlıklı beslenme öğelerinden farklı olmadığını ancak özellikle bazı ana besinlerin hem anne hem de bebek sağlığı açısından önemli olduğunu vurguluyor. Hamilelik boyunca annenin sağlığını koruması ve bebeğin doğru gelişimi için yenmesi gereken besinlerin ilki, tam tahıllı gıdalar olarak belirtiliyor. Lif açısından zengin E vitamini, selenyum ve demir deposu olan tam tahıllı gıdalar, hamilelik döneminde zorunlu olarak tüketilmesi gereken gıdalar arasında gösteriliyor. Patlamış mısır ise yine bu grupta, bir atıştırmalık olarak öneriliyor.

    YÜKSEK LİF ORANI

    İkinci sırada ise baklagiller var. Demir, folik asit, kalsiyum ve çinko deposu olan baklagiller grubunda kuru fasulye, nohut, bakla, barbunya, kırmızı ve yeşil mercimek ile Meksika fasulyesi yer alıyor. Listenin üçüncü sırasında C vitamininin vazgeçilmez deposu narenciye ürünleri var. Her gün yeterli miktarda C vitamini almak, bebeğin vücuduna demirin daha iyi işlemesi için önemli bir unsur olarak belirtiliyor. Dördüncü sırada Omega-3’ün öncelikle kaynağı somon yer alıyor. Somon, bebeğin beyin gelişimi, gözleri ve merkezi sinir sistemi için önemli olarak kabul ediliyor. Listenin beşinci sırasında kalsiyum deposu yoğurt yer alıyor. Kalsiyum annenin kemiklerini sağlam tutarken, bebeğin de kemik ve dişleri açısından çok önemli. Son sırada ise yeşil yapraklı sebzeler var.

    A, C, K vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, demir ve potasyum gibi önemli mineralleri içeren yeşil yapraklı sebzelerin yüksek lif oranına sahip olması da hamilelikte yaşanan kabızlık sorunu üzerinde olumlu bir etki yapıyor.

  • Sağlıklı ayaklar için

    Sağlıklı ayaklar için

    Ayakkabı yerine çıplak ayakla koşmak, her türlü sakatlanmanın önüne geçiyor. Çıplak ayakla koşmak bacak eklemlerini korurken, spor ayakkabıyla koşmak bacak eklemlerine ciddi zarar veriyor.

    Çıplak ayakla koşarken dikkat!

    Çıplak ayakla koşmak bacak eklemlerini korurken, spor ayakkabıyla koşmak bacak eklemlerine ciddi zarar vermektedir.

    Çıplak ayakla koşu sırasında, topuk ile yer arasında ayakkabı tabanı olmadığı için, adım uzunluğu spor ayakkabıyla koşuya göre daha azdır ve ayağın yerle ilk teması sırasında ayak açısı normalden daha dardır.

    Yalın ayak koşudaki bu açısal avantajın, spor ayakkabıyla koşarken kaybolduğu, spor ayakkabıyla koşarken diz kapağına, diz ve ayak bileği eklemlerine binen yükün arttığı belirlenmiştir.

    Bu olumsuz değişimler yüzünden ayak parmaklarına daha fazla yük binmekte, özellikle de ayak başparmağını diğer parmaklara doğru zorlayan kuvvette de belirgin bir artış meydana gelmektedir.

    Bu biyomekanik çalışmalar ışığında üretilen hafif (ayakkabının ağırlığı azaltılmış ve topuk yüksekliği ortalama 6mm) ve minimalist (topuk yüksekliği 4 mm civarında) spor ayakkabıları da ne yazık ki çıplak ayakla koşunun üstünlüğünü yenememiştir.

    Teknolojiyle süslenen bu modern ve artistik spor ayakkabılar milimetrik bile olsa sahip oldukları topuk yükseklikleri nedeniyle yaralanmalara davetiye çıkarmaya, tüm bacak eklemlerini, özellikle kıkırdak ve menisküs gibi eklem içi yapılarını zorlamaya devam etmektedir.

    Afrikalılar’ın sırrı

    Ayakkabı giymeyen Afrikalılar’ın en iyi ayak mekaniğine sahip olduklarını belirten Doç.Dr. Defne Kaya, sağlıklı ayaklar için şu tavsiyelerde bulundu:

    “Gün içinde ayağınızın ayakkabı içinde geçen süresini azaltın. Evde terlik ya da ayakkabı kullanmayın. Spor ve egzersizi çıplak ayakla yapın. Koşu bandı dâhil tüm yüzeylerde çıplak ayakla koşun. Bu durum sizi yaralanmalardan korur.”

  • Metabolizmayı Hızlandıran 10 Bilimsel Öneri

    Metabolizmayı Hızlandıran 10 Bilimsel Öneri

    Metabolizma ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, metabolizmayı hızlandıran 10 bilimsel öneriyi anlatıyor!

    Metabolizmayı Hızlandıran 10 Bilimsel Öneri

    1- Düzenli uyuyun. Gece en geç 24.00’de uyuyun, sabah en geç 07.00’de uyanın. Çünkü vücut kendini uykuda onarır.

    2- Düzenli olarak aerobik egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirin. Haftada en az 3 gün 45 dakikalık bir tempolu yürüyüş yapın.

    3- Ağırlık çalışmayı ihmal etmeyin. Metabolizma hızının en belirleyici faktörü kas dokusu olduğu için kaslarınızı da düzenli çalıştırın.
     4- Kola, gazoz gibi asitli ürünler yerine su için. Su insan vücudunun en önemli bileşenidir. İyi bir metabolizma, iyi bir dolaşımdan bu da iyi bir boşaltımdan geçer. O nedenle günde 2-2,5 litre su içmeye özen gösterin.
    5- Acıktığınızda mutlaka vücudunuza cevap verin. Açlığı ertelemek metabolizma hızını yavaşlatır. Küçük bir meyve bile yeseniz yeterli olur.
    6- Metabolizmayı en çok çalıştıran yiyecekler proteinlerdir. Beslenmenizde dengeli bir şekilde protein tüketin. Ancak hiç karbonhidrat almadan sırf protein yenilerek yapılan diyetler son derece yanlış. Bu tür diyetlerle hızlı kilo verilse bile, damar hastalığına yakalanma riskini artırdığı biliniyor.
    7- Az az sık sık yemek metabolizmayı canlı tutuyor.
    8- Yemeklerinizin yanına eklediğiniz iki-üç kaşık yoğurt yüksek kalsiyum içeriği nedeni ile metabolizma üzerine olumlu etkileri var.
    9- Lif oranı yüksek olan yiyecekler, özellikle taze sebze ve meyveler, kurubaklagiller ve tam tahıllı ürünleri de düzenli tüketmek şart.
    10- Yeşil çay için. Kahve ve çay içerdiği kafein içeriği nedeni ile metabolizmayı çalıştırır. Ancak çok fazla tüketilirse çarpıntı ve uykusuzluğa neden olabilir. Yeşil çayın antioksidan kapasitesi çay ve kahveye göre daha fazladır. Günde 1-2 fincan yeşil çay tüketmek hem metabolizmayı hızlandırır hem de yaşlanmaya gidiş sürecini yavaşlatır.
    Kaynak: Habertürk