Blog

  • Yoğunlukdan diyete uyamayanlar için…

    Yoğunlukdan diyete uyamayanlar için…

    Yoğun iş temposu, uykusuzluk, hareketsizlik, düzensiz beslenme, tıkınırcasına yemek yemenin üzerine bir de depresyon ve ilaç kullanımı eklenince ortaya çıkan tablo açık… Yedikçe daha çok yiyen, duygusal açlığını kontrol edemeyen, mutfak fastfoodluğu dediğimiz mutfakta sürekli bir şeyler atıştıran şişman ve mutsuz insanlar…

    Öncelikle şuna açıklık getirmek gerekir. Toplumda ‘ diyet ‘ denilince akla tatsız, tuzsuz menüler, belli süreler uygulanan ve yasakların olduğu kağıt parçaları akla gelir. Aslında diyet denilen kavram ; sizlerin hayatlarına küçük dokunuşlar yaparak beslenmenizde yaşam boyu süren bir davranış değişikliği oluşturmak… Elbet biz diyetisyenlerde tatlı ve çikolata tüketiyoruz. Ama porsiyon miktarına diikat ederek ve hergün değil…

    Yoğunlukdan diyete uyamayanlar için…

    Aç kalarak zayıflamak ,tek bir besin tüketerek kilo vermeye çalışmak , sadece protein yiyerek kilo vermek ,ekmeksiz yaşam veya sadece sebze yiyerek zayıflamaya çalışmak… Hepsi zayıflama denemelerinin bir parçası.. Evet bütün bunların hepsi sizi zayıflatır. İstediğiniz kilo hedeflerinize ulaşırsınız. Ama ilerleyen dönemlerde iştah kontrolsüzlüğü ve yaşamınızın tekrar eskiye dönmesi ile birlikte verdiğiniz kiloları katlayarak eski halinizden belki daha kötü bir tabloyla karşılaşırsınız. Aynı diyetleri tekrar uyguladığınızda bu sefer aynı kilolara ulaşamazsınız. Ve bu diyet demelerinin uzun süreçli dönemde sizin bedeninizde yarattığı hasarları da göz ardı etmemek gerek…

    Bu konuda mutlaka beslenme konusunda bir eğitim almış beslenme uzmanlarından (diyetisyenlerden) yardım almalısınız. Bedeninize ve yaşam koşullarınıza en uygun beslenme programını birlikte konuşarak hazırlamanız sizin için doğru bir tercih olacaktır.

    Evden çıkınca diyet olur mu? Ya da misafir varken ? Dışardayken ne yemeliyim? Hareket edemiyorum şişmanlar mıyım? vb. sorular aklınızı karıştıran ve beslenme düzeninizi bozan engellerden olsa gerek. Hepimizin seyahatleri, yemekleri ,toplantıları zaman zaman oluyor. O halde ev dışında beslenmenin her türünden bahsetmek gerekir. Dışarıda tabiki diyet olur. Dışarıda tabiki yemek yenir ve tabiki hepimizin misafirleri gelebilir ve üstüne üstlük yoğun iş temposundan dolayı hareketsiz bir yaşama sahip olabiliriz …Diyete ayak uyduramıyorum diyorsanız bırakın diyetiniz size ayak uydursun. Dışarıda gezerken, işyerinizde çalışırken, misafirliğe gittiğinizde, yolculuk sırasında kısacası gittiğiniz her yerde ‘BEN NE YİYECEĞİM?’ sorusuna birlikte yanıtlar bulalım…

    Unutmayınız; beslenme alışkanlığı bir diyet listesinden ibaret değildir. Davranış değişikliği yaratarak yeme düzeninizdeki kalıcı değişiklikler sizin bir ömür boyu daha sağlıklı, düzenli ve mutlu bir hayat yaşamanızı sağlayacaktır.

    Dyt. Gizem TAŞKIN tarafından yazılmıştır.

  • Akıllı telefonlar çocukları kambur yapıyor…!

    Akıllı telefonlar çocukları kambur yapıyor…!

    Tabletler ve akıllı telefonlar, gelişme çağındaki çocukların omurgalarında ciddi hasara yol açıyor. Uzmanlar uyarıyor: En önemli tehlikelerin başında, boyun fıtığı ve kamburluk geliyor.

    AİLELERİN çocuklarını oyalamak için sıkça başvurduğu yöntem, tablet bilgisayar ya da akıllı telefonlar, çocuklarda ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor.

    Uzmanlar, bu aletleri yoğun kullanan çocukların boyun ve bel rahatsızlıklarının artacağını söyleyerek, kullanımı sınırlandırın dedi.

    Her gün hayatın bir alanında, telefon ya da tabletteki oyuna odaklanmış, çevresindeki olup bitenle ilişkisini tamamen kesmiş çocuklar görmek mümkün. Ailelerin de çocuklarını oyalamanın bir yolu olarak gördüğü bu yönteme karşı uzmanlar uyardı.

    Uzmanlara göre, dünya çapında genç kuşakları bekleyen en önemli tehlikelerin başında, boyun fıtığı ve kamburluk geliyor.

    Boyun, sırt, bilek ve göz ağrısı gibi hastalıklar, en fazla 5 – 9 yaş arası çocuklarda görülüyor. Bu tehlikeye karşı en iyi tedavi ise, çocukların tablet ve akıllı telefon kullanımını sınırlamak.

    ‘Engel olmak, tedaviden daha kolay’

    Belçika Gent Üniversitesi’nden Profesör Barbara Cagnie, aşırı kullanıma engel olmanın tedavi etmekten daha kolay olduğunu belirterek, “Çocuklarınızı uzun süre tablet ya da telefonla oynatmayın. Oynarken de sık sık oturuş şeklini değiştirmeye teşvik edin» dedi.
    YENİ YÜZYIL GAZETESİ

  • Mat rujlar hakkında tüyolar

    Mat rujlar hakkında tüyolar

    Mat rujlar hakkında tüyolar.. 2016 yılı itibariyle hayatımıza giren en büyük makyaj trendi, mat rujlar oldu! Kylie Jenner’in da oldukça yakından takip ettiği bu trend ile mat dudakları, özel davetlerden tut da sokaklara kadar her yerde görmek mümkün! Parlatıcı rujların tahtına oturan mat rujları dikkatli ve bilinçli uygulamalısın.

    Mat rujlar nasıl sürülür?

    1. Adım: Peeling

    Mat rujları uygulamadan önce dudaklarını yumuşatıp, ölü deriden arındırmalısın. Böylece mat rujlar dudaklarında ipeksi bir görünüme kavuşacaktır. Öncelikle dudaklarına, diş fırçası yardımı ile peeling yap ve ölü deriden arındır.

    2. Adım: Nemlendir

    Dudaklarına peeling yaptıktan sonra, dudak nemlendiricisi ile dudaklarına ihtiyacın olan nemi verebilirsin. Bu adımı sadece mat ruj sürmeden önce değil, her gece uyumadan önce yapmalısın.

    3. Adım: Rujunu uygula

    Mat rujunu uygulamaya, alt dudağının orta kısmından başlayabilirsin. Öncelikle dudaklarının çerçevesini belirleyip daha sonra içini doldur.

    Mat rujlar hakkında tüyolar
    Mat rujlar hakkında tüyolar

    Mat rujunu nasıl kombinleyebilirsin?

    Mat rujlar, makyajının başlı başlıca yıldızıdır. İster nude renkleri tercih et, ister kırmızı rujunu sür, mat rujlar arkadaşlarının arasında ilgi odağı olacaktır. Kylie Jenner’ın da tercih ettiği gibi, mat rujları ince kedi gözü makyajı ile birleştirebilirsin. Mat dudaklarını, mat cilt makyajı ve pembe allığın ile birleştirerek sağlıklı ve canlı bir görünüm de sağlayabilirsin. Tercih senin!

    Kaynak: makyaj.com

  • Kadınlar eşitliği, dünyayı yönetmeye tercih ediyor

    Kadınlar eşitliği, dünyayı yönetmeye tercih ediyor

    Online pazar araştırma şirketi DORinsight’ın 3 bin 933 katılımcı ile gerçekleştirdiği araştırmaya göre kadınların neredeyse tamamı Türkiye’de kadın haklarının yeterince korunmadığını ifade etti.

    Araştırmada ayrıca kadınların yüzde 78’i kadın ve erkek haklarının tamamen ve her ülkede eşit olmasını,  yüzde 14’ü ise dünyayı kadınların yönetmesini istediğini vurguladı.

    Türkiye’nin en büyük izinli veritabanına sahip online pazar araştırma şirketi DORinsight’ın 8 Mart’ta kutlanacak Dünya Kadınlar Günü öncesi Türkiye genelinde 3 bin 933 kadının katılımı ile gerçekleştirdiği araştırma çarpıcı sonuçları da ortaya çıkardı. Kadınlara çeşitli soruların yöneltildiği araştırmada ortaya çıkan sonuçlara göre kadınların yarıya yakını kendisini bir anne, bir eş veya bir sevgili görmekten çok bir kadın olarak görürken yarıdan fazlası ise kadınların yalnızca bir gün hatırlanmaması gerektiği görüşünde.

    Aynı araştırma sonuçlarına göre kadınların neredeyse tamamı Türkiye’de kadın haklarının yeterince korunmadığını ifade etti. Kadınların günlük ilişkilerinde karşı taraftan beklentilerinin başında ise dürüstlük geldiği ortaya çıktı.

    Kadınlar eşitlik istiyor

    “Kadınların dünyadaki yerinin ne olmasını isterdiniz?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 78’si “Kadın ve erkek haklarının tamamen ve her ülkede eşit olmasını isterdim” şeklinde yanıt verirken, yüzde 14’ü dünyayı kadınların yönetmesini istediğini vurguladı. Kadınların şu an dünya üzerinde yeterince söz sahibi olduklarını düşünenlerin oranı ise yüzde 6’da kaldı.

    Kadınların dünyadaki yerinin ne olmasını isterdiniz?

    Kadın ve erkek haklarının tamamen ve her ülkede eşit olmasını isterdim. %78
    Dünyayı kadınların yönetmesini isterdim. %14
    Kadınların şu anda dünya üzerinde yeterince söz sahibi olduklarını düşünüyorum. %6
    Diğer %2

    “Her şeyden önce bir kadınım”

    DORinsight’ın yaptığı araştırmada katılımcılara “Kendinizi ilk hangisiyle tanımlarsınız?” sorusu yöneltildi. Kadınların yüzde 42’si kendilerini ilk önce bir kadın olarak tanımladıklarını ifade ederken ikinci sırada yüzde 24’lük oran ile annelik yer aldı. Eş ve sevgili kavramları ise sırası ile yüzde 6 ve yüzde 4 oy oranları ile listenin sonlarında ancak yer buldu. Soruya verilen yanıtların sıralaması şu şekilde oldu:

    Kadın %42
    Anne %24
    Kız Evlat %13
    İş Kadını %8
    %6
    Sevgili %4
    Diğer %3

    Araştırmaya katılan kadınlara “Kadınlar Günü’nün nasıl olması gerektiği” sorusu da yöneltildi. Katılımcıların yüzde 52’si kadınların değerlerinin her gün bilinip ona göre davranılması gerektiğini ifade etti. Ayrıca katılımcıların yüzde 12’si ise Kadınlar Günü’nde kadın çalışanlara izin verilmesi gerektiğini savundu. “Sizce Kadınlar Günü nasıl olmalı?” sorusuna kadınların verdikleri cevapların sıralaması ise şu şekilde oldu:

    Kadınları yalnızca bir gün değerli kılıp onlar için kutlama yapmak yerine, her gün değerlerinin bilinip ona göre davranılması gerekir. %52
    Kadınlar Günü’nün çalışan kadınlara tatil olması gerektiğini düşünüyorum. %12
    Kadınlar Günü’nde eşimden/sevgilimden/çocuklarımdan/ailemden hediye beklerim. %9
    Kadınlar Günü’nde kadınlar için özel kampanyalar ve kutlamalar yapılması gerektiğini düşünüyorum. %9
    Kadınlar Günü’nde çalışan kadınlara işyerlerinden hediye ek ücret verilmesi gerektiğini düşünüyorum. %7
    Kadınlar Günü’nün kutlanması benim için çok da önemli değildir. %6
    Sadece sözle Kadınlar Günü’nün kutlanması bile beni mutlu eder. %5
    Diğer %1

    Kadınlar eşitliği, dünyayı yönetmeye tercih ediyor

    “Türkiye’de kadın hakları yeterince korunmuyor”

    Araştırmada ortaya çıkan en çarpıcı sonuçlardan birisi ise katılımcıların yüzde 93’ünün Türkiye’de kadın haklarının yeterince korunmadığını düşünüyor olması oldu. Katılımcıların sadece yüzde 7’si kadın haklarının tam olarak korunduğunu ifade etti.

     

    Kadın haklarının yeterince korunduğunu düşünüyor musunuz?

    Evet %7
    Hayır %93

     

    “Kadınların dünyadaki yerinin ne olmasını isterdiniz?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 78’si “Kadın ve erkek haklarının tamamen ve her ülkede eşit olmasını isterdim” şeklinde yanıt verirken, yüzde 14’ü dünyayı kadınların yönetmesini istediğini vurguladı. Kadınların şu an dünya üzerinde yeterince söz sahibi olduklarını düşünenlerin oranı ise yüzde 6’da kaldı.

    Kadınların dünyadaki yerinin ne olmasını isterdiniz?

    Kadın ve erkek haklarının tamamen ve her ülkede eşit olmasını isterdim. %78
    Dünyayı kadınların yönetmesini isterdim. %14
    Kadınların şu anda dünya üzerinde yeterince söz sahibi olduklarını düşünüyorum. %6
    Diğer %2

     

    Kadınlar ilişkilerinde dürüstlük arıyor

    Araştırmaya katılan kadınlara “Günlük hayattaki ilişkilerinizde (kadın-erkek) karşı taraftan bekledikleriniz nelerdir?” sorusu da yöneltildi. İlk sırada yüzde 34 oran ile “İnsanların dürüst olmasını ve yalan söylememelerini beklerim” yanıtı yer aldı.

     

    Günlük hayattaki ilişkilerinizde (kadın-erkek) karşı taraftan bekledikleriniz nelerdir?

    İnsanların dürüst olmasını ve yalan söylememelerini beklerim. %34
    Her insanın çevresine ve dünyada yaşanan sorunlara karşı daha fazla duyarlı olmasını beklerim. %26
    Kadınlara erkeklerle eşit davranılmasını beklerim. %16
    İnsanların egolarını dizginlemelerini beklerim. %11
    Verilen sözlerin tutulmasını beklerim. %8
    Karşı tarafın kıskanç davranmamasını beklerim. %2
    Diğer %1
    Hiçbir şey beklemem. %2

    DORinsight’ın araştırması, kadınların hayattan en çok “mutlu bir yaşam sürmeyi” beklediğini de ortaya koydu. “Ne olursa olsun mutlu bir yaşam sürebilmek” istediklerini ifade eden kadınların oranı yüzde 34 olurken, ikinci sırada yüzde 26 ile “mutlu bir aile” istekleri, üçüncü sırada ise yüzde 9 ile “Hayat boyu dürüst ve iyi insanlarla karşılaşmak”  seçeneği yer aldı.

    Genel olarak hayattan beklentiniz nedir?

    Ne olursa olsun mutlu bir yaşam sürebilmek %34
    Mutlu bir aile %26
    Hayat boyu dürüst ve iyi insanlarla karşılaşmak %9
    Özgür bir hayat %7
    Dünyayı gezebilecek kadar para %6
    İyi bir kariyer/iyi bir unvan %5
    Hayatımın sonuna kadar lüks bir yaşam sürmek %4
    Bol kazançlı bir iş %4
    Çocuk sahibi olabilmek %2
    Diğer %1

     

    Araştırmada ayrıca kadınların yüzde 49’u “Size yapıldığında en çok mutlu olacağınız jest nedir?” sorusuna “Sevildiğimi hissetmek benim için yeterli” yanıtını verdi.

     

    Size yapıldığında en çok mutlu olacağınız jest nedir?

    Jeste gerek yok, sevildiğimi hissetmek benim için yeterli. %49
    Bana özel hediyeler alınması. %19
    Benim için yazılmış bir söz, şiir, şarkı, kitap. %13
    Eşimin/sevgilimin eve çiçekle gelmesi ya da bana çiçek yollaması. %11
    Sürpriz akşam yemeği. %7
    Diğer %1

     

  • Emziklilik döneminin ilk 3 ayı

    Emziklilik döneminin ilk 3 ayı

    Emziklilik döneminin ilk 3 ayı ‘nda dikkat edilmesi gerekenler; Taze meyveler yüksek miktarda posa içerirler. Posa sindirim sistemi sağlığı için son derece gerekli olmasına rağmen barsağa sindirilmeden geldikleri için barsak bakterilerinin fazla çalışmasına neden olurlar. Bu da gaz problemleri yaratabilir.Bu dönemde muz hariç diğer tüm meyveler tüketilmemelidirler. Muzun sindirimi diğer meyvelere göre daha kolaydır.

    Doğum kadar sonrası da önemli!

    Kuru meyvelerin içerdikleri posa çeşidinden dolayı sindirimleri taze meyvelere göre daha kolaydır. Bu yüzden kuru meyveler rahatlıkla tüketilebilir.Hurmanın içindeki bir madde oksitosin salgılanmasını sağlar. Oksitosin emzirme döneminde sütün salınımını sağlayarak emzirmeye yardımcı olur. Bu dönemde hurma tercih edilebilir.

    Haşlanan meyvelerin taze meyvelere göre sindirimi daha kolay olduğu için kuru ya da yaş meyveler iyice haşlanıp taneleriyle birlikte şekersiz bir şekilde komposto olarak tüketilebilir.

    Sebzelerin yüksek posa içeriğinden dolayı mide ve barsakta kalma süreleri ve sindirimleri uzundur. Sebzelerden sadece kabak, patlıcan, bamya tüketilebilir. Bu sebzeler ince kabuklu oldukları için diğer sebzelere göre sindirimleri daha kolaydır ve gaz problemi yaratmazlar. Çiğ haldeki sebzeler salata vb. tüketilmemelidir.

    Bakliyatlar son derece besleyici olmasına rağmen içinde gaz yapan ‘rafinoz’ adlı doğal şekerden bol miktarda bulunur. Aynı zamanda bakliyatların posa içeriği yüksek olduğu için sindirimleri uzundur ve gaz problemleri yaratırlar. Bundan dolayı bakliyatlar (nohut,barbunya,fasülye,mercimek vb.) tüketilmemelidir.

    Kuruyemişler herhangi bir gaz problemi yaratmadığı için rahatlıkla (ceviz, badem, fındık vb. ) tüketilebilir.

    Sütün sindirimi zordur. Barsaklarda gaz problemleri yaratır. Bu yüzden emziren bir anne süt yerine sütlü tatlıları haftada 1-2 kez tüketilebilir ve biraz daha günlük yemesi gereken peynir miktarını arttırabilir.

    Yoğurt ve ayranın sindirilirken barsaklarda gaz oluşumuna sebep olduğu için bunların yerine yoğurt çorbası, yayla çorbası gibi çorbalar tercih edilebilir. Süt ürünlerinden kefir kullanılabilir. Ayrıca günlük gereken kalsiyum miktarını karşılamak için tüketilen peynir miktarı arttırabilir.

    Etler herhangi bir gaz problemi yaratmadığı için rahatlıkla kullanılabilir.

    Bulgurun İçeriğindeki yüksek posa içeriğinden dolayı sindirimleri zordur, barsakta kalma süreleri uzundur ve barsaktaki bakterilerin daha çok çalışmasına ve daha çok gaz üretilmesine sebep olurlar. Pirincin ise sindirimi bulgura göre daha kolaydır. Bu yüzden bulgur pilavı yerine pirinç pilavı tercih edilebilir.

    Kepek, barsaktaki bakterilerin daha çok çalışmasına ve gaz problemlerine sebep olur. Bu yüzden kepek ekmeği tüketilmemelidir. Ayrıca kepek demir emilimini azalttığı için emziren annelerin sağlığı açısında uygun olmayacaktır. İlk 1-2 haftadan sonra tam buğday ekmeği tüketilebilir.

    Dyt. Gizem TAŞKIN tarafından yazılmıştır.

  • Yalancı pencere nasıl yapılır?

    Yalancı pencere nasıl yapılır?

    Karanlık odaya yalancı pencere nasıl yapılır? Bodrum ve yarı bodrum daireler ya da karanlık odası bulunan evler için yalancı pencere nasıl yapılır? İşte inanılmaz yöntem…

    thatdbeagoodbandname isimli Reddit kullanıcısı, sadece 150 dolara bodrum katında yalancı bir pencere yapmayı başarmış.

    Karanlık odaya yalancı pencere nasıl yapılır?

    Gereken malzemeler, 2×4 ölçülerinde akrilik kaplama, biraz mısır nişastası, 2 LED ampul. Mısır nişastası plastiğe uygulandığında ışığı dağıtıyor ve doğal ışık görünümü elde etmenizi sağlıyor. İşte adım adım yapılışı…
    yalanci_pencere_yapimi (1) yalanci_pencere_yapimi (2)

    yalanci_pencere_yapimi (3)
    Yalancı pencere nasıl yapılır?

    yalanci_pencere_yapimi (4) yalanci_pencere_yapimi (5) yalanci_pencere_yapimi (6) yalanci_pencere_yapimi (7) yalanci_pencere_yapimi (8) yalanci_pencere_yapimi (9)

    Kaynak: Milliyet / Dekorasyon
  • Bağcıklı Babet Trendi

    Bağcıklı Babet Trendi

    Eski babetlerinizi yeni Bağcıklı Babet 2016 modasına ayak uydurabilirsiniz. Yeni bir babet almadan denemenizde fayda var :) Baharda vazgeçilmezlerimizden olucak gibi…

    Bağcıklı Babet nasıl Yapılır?

    bagcikli_babet_2016 bagcikli_babet_trendi_2016

    babet_2016_tasarim

  • Alkali diyet mucizesi

    Alkali diyet mucizesi

    Alkali diyet; genel anlamda et, süt, tuz, yağ, deniz ürünleri ve paketli yiyeceklerin tüketimini azaltarak , bunun yerine yapısı alkali olan meyve ve sebzelerin miktarını diyette artıran bir diyettir. Amacı , vücut ph ‘ını alkali yaparak zayıflamaya destek olmaktır.

    Öncelikle şunu söylemek gerekir ki; siz ne yerseniz yiyin vücudunuzun bazik veya alkali olmasını yediklerinizle ayarlayamazsınız. Vücut tüm organlarıyla ve sistemiyle bir bütün haldedir. Kan ph’ını dengede tutmak için vücudun bir tamponlama sistemi vardır.Fazla asidik veya fazla alkalik olma durumunda organizma bu sistemini kullanır. Örneğin; böbreklerin fazla asidik veya alkalik olan üreyi kanda toplayarak dışarı atılacak idrara dönüştürmesi vb.

    Alkali diyet mucizesi
    Alkali diyet mucizesi

    Alkali diyet mucizesi

    Yiyeceklerin içerisindeki asit veya alkali yapan mineraller birbirlerini dengelerler . Örneğin bir et yemeği yediğinizde (asidik yapı) yanında yediğiniz bol yeşillikli bir salata (alkali yapı) beslenmeniz için doğru bir seçimdir. Üzerinde durulması gereken ve unutulmaması gereken bir nokta; siz ister alkali isterse asidik beslenin , midenizde bütün besinler asidiktir ve ince barsaklarda pankreas salgılarıyla birlikte de bazik olurlar.

    HER METABOLİK OLAY SONRASI ASİT OLUŞUR..

    Her metobolik olay (yürüme, konuşma, düşünme, görme vb), beslenme yoluyla alınan besin değerlerinin kan yoluyla hücrelere taşınması ve besin değerlerinin, hücrede bir tür yanma yoluyla kimyasal reaksiyona girmesi sonucu çıkan enerjinin bıraktığı atık yine asittir. Yani siz istediğiniz kadar alkali diyet beslenirseniz beslenin vücudunuzun ürettiği enerji sonucunda ürettiği enerji atığı yine asidiktir.

    ALKALİ DİYET VÜCUDUNUZUN PROTEİN İÇERİĞİNİ YETERİNCE KARŞILAMAZ…

    Alkali diyetin temelinde meyve ve sebze ağırlıklı beslenip et ve süt ürünlerini ortadan kaldırmak amaçlanır.Unutmamak gerekir ki vücudumuzdaki tüm dokuların temeli proteindir. Eksik protein vitamin ve mineral kayıplarının yanı sıra , ilerleyen dönemde kas yıkımlarının sebebidir. Hızlı ağırlık kaybı yaşanır fakat hızlı kilo kaybı özellikle vücutta suyun da azalmasına sebep olur.

    HELİKOBAKTER PİLORİ: KANSER SEBEBİ

    Yanlış beslenmeye dayalı bir yaşam tarzı bir mide enfeksiyonu olan ve ilerleyen dönemde mide kanserine yol açabilen bir halk sağlığı sorunudur.

    Helikobakter pilori , (midenin son bölümüne yerleşir ve burada çok sayıda koloniler yapar. Helikobakter pilori kendisini midenin zararlı asitlerinden korumak için ortamı alkali yapmak suretiyle sürekli olarak amonyak üretir.

    Siz alkali bir su içtiğinizde, buna karşılık bazik ortamı asidik yapmak için asit salgısını daha da artırır. Bu da gastrit , reflü gibi hastalıkların temelini oluşturur. Kısacası midenin dengesini bozar ve yorarsınız.

    ASİT-BAZ DENGESİNİN BOZULMASI BEYNE ZARAR VERİR…

    Asit baz dengesinin vücutta bozulması özellikle sinir iletiminde aksamalara sebep olarak ilerleyen dönemlerde demans, alzehimer gibi hastalıkları tetikler…

    VE DİĞER HASTALIKLAR…

    Organizmanın yapısını değiştirmeye çalışmak, zorlamak, sıvı-elektrolit dengesinde bozukluğunun yanı sıra; hiperürisemi ve gut hastalıkları ilerleyen dönemde böbrek taşları ve kronik böbrek yetmezliğine kadar ilerleyen tablolarla bizi karşı karşıya bırakır. Doku proteinlerinin korunamaması bir diğer yandan myokard atrofisi ile sonuçlanan tablolar doğurur.

    VİTAMİN VE MİNERAL KAYBINA DİKKAT!!

    Bu diyetin uzun süre kullanımı vücutta demir, kalsiyum ve B12 gibi önemli minerallerin eksikliğine sebep olur. Özellikle midede B12’ nin emilimi gerçekleştiği için midedeki herhangi bir bozukluk ciddi B 12 kayıplarına yol açar. İstediğiniz kadar takviye dışardan mineral ve vitamin destekleri yapılsa bile besinlerden alınan vitamin ve minerallerin emilimleri bozulacağı için uzun süren bir alkali diyette vücudun yaşayacağı travma kaçınılmazdır. Vitamin ve mineral kayıpları bizim için birçok hastalığın göstergesidir.

    PEKİ NE YAPMAK GEREKİR?

    VÜCUDUNUZUN DOĞASINI BOZMAYIN!!…

    Alkali diyet mucizesi yerine yeterli ve dengeli beslenmek kilo kaybının en püf noktasıdır. Unutmayalım ki alkali diyetin herhangi bir bilimsel dayanağı yoktur, bu tür popüler hale gelmiş magazinsel bilgilere inanmamanızı tavsiye ediyoruz…

    Dyt. Gizem TAŞKIN tarafından yazılmıştır.

  • Renkli French manikür

    Renkli French manikür

    Defilelere çıkan modellerin sadece giydikleri değil tırnakları da bizi yakından ilgilendiriyor. Bahar mevsiminin ilk günlerini yaşarken, tırnaklarına da baharın enerjisini yansıtmak istiyorsan, bu Renkli French manikür mutlaka denemelisin.

    Renkli French manikür

    Moda haftalarının favorisi renkli tırnaklardı! Mavi, yeşil ve pembe renklerini sık sık gördüğümüz defilelerden bizde ilham aldık. Sen de aşağıdaki adımları takip ederek pratik ve oldukça modern görünümlü tırnaklara kavuşabilirsin. Bu tırnakları renkli gözlükler veya çantalarla kombinleyerek baharın ışıltısını meydana çıkart.

    Renkli French manikür
    Renkli French manikür

    1. Adım:

    Öncelikle tırnaklarını maniküre hazırlamak için baz kat uygulamalısın. Tırnağının ilk katına sürdüğün bu kat, tırnağının ojeden dolayı sararmasını ve zayıflamasını engelleyecektir.

    2. Adım:

    Şimdi rengini seçme zamanı! Bahar denilince aklına hangi renk geliyor? Mavi, yeşil veya sarı? Favori rengini seç ve tırnağının ucuna ince bir şerit halinde bahar rengini sür.

    Editörün önerisi: Eğer ince ve düz şerit çekerken sıkıntı yaşıyorsan ( çok normal) bantlardan yardım alabilirsin. Şeffaf bantı tırnak ucunu açıkta bırakacak şekilde yapıştır ve ojeni sür. Ojen tamamen kuruduğunda bantı kaldırabilirsin.

    3. Adım:

    Şimdi tırnağını parlatma zamanı. Tırnak ucundaki renkli ojen kuruduktan sonra şeffaf oje uygula. Böylece ojen daha uzun süre tırnakta kalacaktır.

    İşte bu kadar! Tırnak sanatının en pratik ve göz alıcı örneklerinden birini öğrendin. Artık okula veya işe giderken bu manikürü sık sık deneyebilirsin. Tercihine göre minik noktalarla tırnağını süsleyebilir veya sade bırakabilirsin. Emin ol arkadaşların tırnaklarını çok beğenecekler!

    Bantla French manikür nasıl yapılır?

    Kaynak: makyaj.com

  • Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGS) Yöntemi

    Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGS) Yöntemi

    Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGSYönteminin, Gebelik Şansını Yüzde 90 Oranında Artırdığı Doğru mudur ?

    NGS ile gebelik şansını artırmak mümkün müdür?

    Aşağıda isimleri yazan araştırmacılar Şubat 2016′ da yaptıkları araştırmada NGS testinin gebelik şansını artırmada her hangi bir katkısının olmadığı, bu tekniğin yaygın olarak kullanılmasının herhangi bir artı katkısının olamayacağını bildirmişlerdir.

    Bu çalışmanın sonuçlarına göre biyopsi yapılan embriyolarda mosaisizm (Bir embriyo içersinde hem sağlıklı hemde sağlıksız hücrelerin bulunması durumu) denilen gerçeğin yanlış tanı konulmasına yol açtığını ve gereksiz yere aslında sağlıklı olan embriyoların mosaisizm denilen durumdan ötürü atıldığını belirtmişlerdir.

    Aşağıda detayları verildiği gibi bu teknikle yapılan araştırmalarda %35.7 oranında ortaya çıkan mosaisizm durumunun işlemin ancak özel genetik hastaların taramasında etkili bir şekilde kullanılabileceği gerçeğini yansıtmaktadır.

    Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGS) Yöntemi

    Bu durumu açıklamak için hastaların aşağıdaki detayı bilmelerini  uygun görmekteyim.

    1– Hasta 35 yaşında olduğundan 10 adet yumurtasının olduğu ve 3 adet döllenme sonucunda blastosit geliştiğini farzedelim. Yapılan NGS sonucunda bir adet sağlıklı, bir adet sağlıksız ve bir adet mozaik sonucunu aldığımızda sağlıklı olan embriyoyu transfer edebiliriz. Yanlış tanı sonucu sağlıklı olan mozaik embriyoyu transfer etmeyip atarız. Sonuç olarak aslında sağlıklı olan mozaik embriyoyu kullanmayıp atmış oluyoruz. Böylelikle 2 embriyo transfer ederek alacağımız gebelik şansını NGS testinden sonra bir embriyo transfer ederek yarıya düşürmüş olmaktayız.

    2– Yasal olarak aynı hastanın kendi embriyolarını kullanmak mecburiyetimiz var. Aynı embriyoların gebelik şansını artırmak için bu testler ancak teşhis amaçlı kullanılacaktır. Embriyolar üzerinde her hangi bir gebelik şansını artıracak manipulasyon yani işlem yapamadığımıza göre hangi sebepten hastanın gebelik şansı artacaktır. 3 embriyonun da sağlam olduğunu düşünelim. Bu embriyoları transfer edelim.Hastanın gebelik şansı en ideal ortamda ortalama %70 olacaktır. Test yapmak bu sonucu değiştirmeyecektir.Gebelik şansını belirleyen, anne ve baba adayının yaşı, yumurta sayısı ve kadının cinsel organları gibi bir çok faktör vardır.

    3-Hedeflenmiş anne kanında bulunan cfDNA hücrelerinin analizi ile  yani kadın gebe kaldıktan sonra basit bir kan analizi ile bebeklerde kromozom taraması yapılabilmektedir. Hastaların bilinen genetik hastalarının araştırılmasında NGS yöntemi faydalıdır. Gebelik şansını artırmada hiç bir katkısı yoktur.

    Pub med adlı Amerikan Ulusal Tıp Kütüphanesinde yayınlanan hiç bir yazıda NGS yönteminin gebelik şansını artırdığına dair hiç bir yayın bulunamamıştır.

    Halkımızın bilinçlendirilmesi anlamında bu yazının yayınlanması elzem görülmüştür.

    Saygılarımla

    Dr. Halil İbrahim Tekin

    Kıbrıs Tüp Bebek Merkezi