Blog

  • En güzel 2016 gelinlik modelleri

    En güzel 2016 gelinlik modelleri

    2016 yılının trendi olan gelinlik modellerinde genellikle dantel ve taş işlemeleri kullanılmıştır. Yıllar geçseda taş ve dantel işlemeleri vazgeçemediğimiz tercihlerdendir. Zarif ve şık gelinlik modelleri arıyorsanız En güzel 2016 gelinlik modelleri bakmadan karar vermeyin

    Geniş basenlilerin kaçınması gereken modellerden birisi kesinlikle dar kesimli gelinlikler! Dar kesim gelinlikler basen bölgenizi ortaya çıkaracağı gibi üzerindeki işlemeler nedeniyle olduğundan daha büyük gözükmesini sağlayacaktır.

    Büyük göğüslü kadınların tercih etmemesi gereken modellerden birisi saten kumaşlı dekoltesiz gelinlikler. Kumaşın dokusundan ve göğüs bölgesini tamamen kapatıp (bastırmış gibi) duracağından şık bir görünüm olmayacaktır.

    En güzel 2016 gelinlik modelleri

    en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (1) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (2) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (3) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (4) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (5) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (6) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (7) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (8) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (9) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (10) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (11) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (12) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (13) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (14) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (15) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (16) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (17) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (18) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (19) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (20) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (21) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (22) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (23) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (24) en_guzel_2016_gelinlik_modelleri (25)

  • Ayrılık süreçleri

    Ayrılık süreçleri

    İlişkilerin belki de en sancılı dönemi olan ayrılık süreçleri iyi yönetilebilirse, partnerler bundan daha az zarar görüyor. Ancak türlü kafa karışıklıkları ve sosyal baskıları üzerinde hisseden taraflar ikileme düşebiliyor. Bu da hem ayrılmak isteyen hem de terk edilen taraf omuzlarında ağır bir yük oluyor.


    K
    imse, günün birinde biteceğini düşünerek bir ilişkiye başlamıyor. Fakat iki kişi arasındaki en güzel ve özel duyguların, anıların yaşandığı birliktelikler günün birinde içinden çıkılması zor durumlarla karşı karşıya kalabiliyor. Yeterince çaba gösterilse de sorunlar çözülemiyor. O zaman da ayrılık kaçınılmaz oluyor. Ama bu kararı almak her zaman çok kolay olmuyor. Alıştığı düzeni bozmak istemeyenler olduğu gibi, partneriyle aynı çatı altında bir dakika daha kalmaya tahammülü olmayanlar da çıkabiliyor karşımıza. Bu durumda “Gitmek mi zor, yoksa kalmak mı?” diye bir soru gündeme geliyor. Konuyla ilgili merak ettiklerimizi İlişki ve Aile Terapisti Ebru Üzümcü’den öğrendik…

    PARTNERLERDEN BİRİ İLİŞKİYİ BİTİRMEK İSTEDİĞİNDE EN TİPİK DAVRANIŞLAR NELER OLUYOR?

    Bu kişiler temelde iki duygu yaşıyor. Biri rahatlama, diğeri de kızgınlık. Bunların birbiriyle zıt durumlar olması ise kişinin davranışlarında tutarsızlığa yol açabiliyor. Bir an anlayışlıyken, birden tepkisel davranabiliyor. Karar almış olmaktan, ne yapacak olduğunu bilmekten dolayı rahatlama yaşasa da aslında bunu nasıl yapacağını bilmemek kişide gerilim yaratabiliyor. Bunun sorumluluğunu almakla ilgili yaşanan sıkıntı ise kızgınlık olarak açığa çıkıyor. İlişkiyi bitiren taraf olmak kişide biraz suçluluk, biraz da haksızlığa uğramışlık hissi yaratabiliyor. Örneğin bu kararı açıkladığında partnerinin nasıl davranacağı konusunda kaygılanabiliyor. Davranışlara gelince… İlişkiyi bitirmek isteyen kişi, bu kararın doğru olduğunu ispatlamak istercesine birlikteliği sabote edebiliyor. Bile bile partnerini rahatsız edecek davranışlar sergiliyor. İlişkiye dair yaşanacak olumlu paylaşımlara karşı direnç geliştirmeye başlıyor. Beraber zaman geçirmek istemiyor. Vazgeçiş davranışı gösteriyor yani yaşanan bir problemin ardından ilişkiyi tamir etmeye çalışmıyor.

    Her şey çocuğum için (!)

    Evliliklerin bitmesinde bazen yalnızca iki tarafın ayrılığı yeterli olmuyor. Eğer çiftin ortak çocukları varsa ayrılma kararı daha zor alınıyor. Çünkü bunun etki alanı daha geniş, kayıpları daha fazla oluyor. Bu tür durumlarda sorumluluk duygusunun daha fazla hissedildiğini belirten İlişki Terapisti Ebru Üzümcü, “Yönetilmesi gereken konular ve duygular sayıca daha çoğalıyor, nitelik olarak karmaşıklaşıyor. Mal paylaşımından tutun da çocuklara aile ortamı sağlayamamanın suçluluk duygusuna, boşanmış olma etiketiyle yaşamaktan ortak arkadaşlarla ilişkilerin düzenlenmesine kadar baş edilmesi gereken birçok konu ortaya çıkıyor” diyor.

    Bazı çiftler tam da bu nedenlerden ötürü aslında hiç iyi gitmeyen ilişkisini sürdürmeye çalışıyor. Peki çocuğunun iyiliği için ayrılmaktan vazgeçen çift, düşündüğünün aksine ona daha çok zarar veriyor olabilir mi? Üzümcü, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Eğer çift ilişkisini iyileştirmek için hiçbir şey yapmıyor, sadece çocuk için bir arada kalıyorsa, bu ona büyük bir yük oluyor. Çocuk ilişkinin hamallığını yapıyor. İlişki modellerken de anlamlı ve coşkulu bir ilişkiyi öğrenmiyor. Birbirimizle konuşurken ‘canım, cicim’ desek bile iletişimin çok büyük bir kısmı sözsüz gerçekleşiyor. Çocuk ortamda sevgi, dayanışma, empati olup olmadığını hissediyor ve bu havayı soluyor. Böylesi durumlarda anne ve babanın sahiplenmediği hayatları ile kararları yani boşvermişlikleri çocukta da baş gösteriyor.”

    Bu tür aile ortamlarında büyüyen çocuklar yetişkinliklerinde depresyona daha meyilli oluyor. Tepkisel, kaygı düzeyleri yüksek olmanın yanı sıra kolaylıkla suçluluk duygusuna kapılıyorlar. Dolayısıyla kendileri de anlamlı ilişkiler geliştirmekte zorlanıyor. Bu durum hem kendileri hem partnerleriyle ilişkilerinde de ortaya çıkıyor.

    ayrılık süreçleri
    ayrılık süreçleri

    Bir şans daha!

    Beraberliğinde sorun yaşayan çiftler günümüzde sıklıkla ilişkiye bir şans daha tanımak, sıkıntılarını çözmek için ilişki terapistlerinin kapısını çalıyor. Çift terapisi olarak adlandırılan bu yöntem, ilişkiyi sağlıklı bir alan haline getirebilmek için yapılan bilinçli bir müdahaleyi ifade ediyor. Kimsenin bir hareketi durup dururken ya da tesadüfen yapmadığını belirten İlişki Terapisti Üzümcü, “İnsan davranışının bir sebep-sonuç ilişkisi, ilişkilerin de tıpkı makineler gibi bir sistematiği var. Terapistler de bu alanda uzmanlaşmış kişiler olduğu için davranış kalıplarını, iletişim ve paylaşım tarzlarının altında yatabilecek nedenleri daha iyi tahlil edebiliyor. İki kişi birbiriyle ilişkiye devam etmek istiyorsa yani birbirinden bir tiksinme, küçümseme, ilgiyi tamamen kaybetmiş olma, umursamama, nefret etme durumu yoksa ilişkiler hızla tamir olabiliyor” diyor.

    PEKİ BU KARARI PARTNERİNE NE ŞEKİLDE SÖYLEMESİ GEREKİYOR?

    Ayrılmak isteyen tarafın kararı paylaşma sorumluluğunu üstlenmesi, kendisiyle olan ilişkisini dürüstçe yaşayabilmesi için önem taşıyor. Eğer ilişkiyi çekilmez hale getirmeye çalışıp, sonra da “Bak işte olmuyor!” derse bu kez kendine ihanet ediyor. “Ben mutlu değilim, ayrılmak istiyorum” gibi basit ve kesin bir ifade kullanması, her iki tarafa acı verse de aslında bir yandan da rahatlatıcı olabiliyor. Ayrıca böylesi sade bir ifade bu kararın bir cezalandırma değil, seçim olduğu mesajını da taşıyor. Bu da her iki tarafın hayatlarına devam etmede güç toplamasına yardımcı oluyor.

    VARSAYALIM, KİŞİ BİR SEBEPTEN AYRILMAKTAN VAZGEÇİYOR. BU DURUMDA İLİŞKİDE NELER DEĞİŞİYOR?

    Büyük bir tedirginlik ve alınganlık baş gösteriyor. Tedirginlik, ilişkiye olan güveni kaybetmekten geliyor. Düşünün ki evinizden taşındınız, sonra vazgeçip geri yerleştiniz. Ev aynı ev fakat duvarları yok. Hava gayet sıcak, perdeler duruyor ama cam ve duvarlar yok. Nasıl hissedersiniz? İşte ilk başta buna benzer bir durum yaşanıyor. Yeniden o sınırları belirlemek, ilişkinin etrafına o camı, duvarı örmek gerekiyor. Bu süreç içinde birbirinden şüphe duymak, kendini rahat hissedememek, tartışmalar yaşayınca ayrılık zamanını çağrıştıran korkuyu hatırlamak ve yeniden korkuyu yaşamak gibi duyguları süreçlemek gerekiyor.

    SAĞLIKLI OLARAK DEVAM ETMEYECEĞİNİ BİLE BİLE İLİŞKİYİ SÜRDÜRMEK NELERE YOL AÇIYOR?

    Kişinin doğru bildiğini yapmaması, üstelik yanlış olduğunu düşündüğü şeyi yaşaması, özsaygısını zedeliyor hatta yok ediyor. Doğru bildiğini yapamaması, ilişki içindeki özgüvenini ortadan kaldırıyor. Kendisi için iyi olanı seçememek, benlik imajını zedeliyor, depresyonu tetikliyor. Bu durum mide, cilt, bağırsak rahatsızlıkları gibi çeşitli psikosomatik hastalıklara da yol açıyor. Kişi kendini değersizleştirmeye başlıyor. Sonuçta ya kendini ya da ilişkiyi öldürüyor. İlişkisi devam edercesine yaşamını sürdürüp, kendine başka bir hayat kuruyor. Bu bazen bir başka ilişki, bazen de tüm varlığıyla işine odaklanmak oluyor. Örneğin böylesi durumlarda bazı ev kadınları kendilerini ev işlerine veriyor, çocuğu olanlar bütün ilgisini onlara yöneltiyor. Bu şekilde ilişkiyi yürütmeye çalışıyorlar.

    ÖRNEĞİN AYRILMAK İSTEYEN TARAF, PARTNERİNİ SEVİYOR AMA YİNE DE AYRILMAKTA KARARLI. BUNUN TEMELİNDE NE OLABİLİR?

    Bu bir imdat çağrısı olabilir. Yani “Beni kaybediyorsun, bir şeyler yap” demenin bir yoludur belki de. Umutsuzluk duygusu hakimse, kişi başka çaresi kalmadığına inanmışsa, sevdiği halde ayrılmak isteyebiliyor. Yani partnerini sevse de ilişkiye inancını kaybediyor. Kişi, kendine acıyan yani kendini zavallı olarak duyumsayan ve üzüntüden beslenen bir yapıdaysa, sevdiği halde ayrılmak isteyebiliyor. Bir sebep de bilgi eksikliği olabiliyor. Nasıl yoluna koyacağını bilememek de bazen oradan uzaklaşmak istemeye yol açabiliyor. Bazen de kişi partnerini seviyor fakat bu sevginin yıkıcı bir tarafı oluyor. O ilişki içinde olmanın kendisini bedenen ya da ruhen tehlikeye soktuğunu fark ederek, ayrılıyor. Kültürel ve sosyal baskılar da ayrılıklara neden olabiliyor.

    Mutsuz bir birliktelik mi insana daha iyi gelir, yoksa mutlu bir yalnızlık mı? 

    İkisi de iyi gelmiyor. Biz birbirini var eden bir türüz. İnsan yavrusu bir başka insan olmadan insanlaşamıyor. Bu nedenle ilişki içinde olmaya ihtiyacımız var. Tabii bu mutlaka romantik bir ilişki olmak zorunda değil. Yakın dostlar, aile, diğer insanlarla yakın ilişkiler içinde de mutlu olunabiliyor. Bu şekilde bakarsak mutsuz partner ilişkisi içinde olmaktansa, mutlu dostane ilişkiler içinde olmak daha iyi sonuçlar doğuruyor.

    DİĞER TARAFTAN BAKMAK GEREKİRSE, AYRILMAK İSTEYEN PARTNERİNDEN BİR ŞANS DAHA YAKALAYAN KİŞİLERIN RUH HALİ NASIL OLUYOR? 

    İlk başta minnettar, sonradan isyankar oluyorlar. Çünkü ilişki bir kişinin çektiği, diğerinin oturduğu bir araç değil. “Şansı yakalayan” kişi bir süre sonra doğal olarak “ilişkinin tüm sorumluluğu benim değil ki!” duygusunu yaşamaya başlıyor.

    KARŞI TARAFIN KENDİNİ ISTEMEMESINE RAĞMEN AYRILMAMAK İÇİN AYAK DİREMEK YERİNE, AYRILIĞI KABULLENMEK DAHA DOĞRU BİR DAVRANIŞ MI? 

    Bu bağlama göre değişiyor. Yani istememe durumu bir cezalandırma ya da bir tepki olarak gelişmişse, buna karşı direnmek gerekebiliyor. Ancak bu bir ayrılık kararıysa ve karşı taraf aslında duygusal olarak ilişkiden zaten çıkmışsa, o zaman ayrılığı kabullenmek sağlıklı oluyor.

    GİDEN TARAF KENDİNİ İYİ HİSSEDERKEN, KALAN BÜYÜK BİR ÜZÜNTÜ YAŞIYOR. BUNUN ÜSTESİNDEN GELMEK İÇİN NE YAPILABİLİR? 

    Bu durumu mutlaka yaşamak gerekiyor. Önce üzüntüyü ve kaybı kabullenme safhası var. Belki çok acı veriyor ancak bunu yaşamadan hayata devam edilemiyor. Süreç, bir kayıp sonrası hissedilen duyguları kapsıyor. Umutsuzluk, çaresizlik, kayıp, yas, yaşamaya isteksizlik, mutsuzluk, karamsarlık gibi… Bu duyguları yaşarken iki konu büyük önem taşıyor. İlki, mutlaka sevdiğimiz insanlarla paylaşım halinde olmak ve ailemizin, dostlarımızın şefkatine sığınmak. Diğeri de resim, dans, şiir, spor gibi hobilerle duygularımızı ifade edebileceğimiz yollar bulmak. Bu yıkıcı duyguları yapıcı bir ürüne dönüştürebilmek kişi için iyileştirici etki sağlıyor. Ayrıca böyle bir dönemde açık havada olmak, fiziksel açıdan aktif kalmaya çalışmak da süreci atlatmaya yardımcı oluyor.

    Formsanté 2015 – Aralık sayısı

  • Adet dönemin hamile kalınır mı?

    Adet dönemin hamile kalınır mı?

    Adet dönemin hamile kalınır mı ? Seksle ilgili efsanelere hepimiz bayılıyoruz itiraf edin. “Bizim kuzen şunu yapmış böyle olmuş”, “Bir arkadaşım var sevişmeden önce peynir yemiş de bilmem ne olmuş” gibi pek de gerçekle ilgisi olmayan şeyleri hem anlatmaya hem de dinlemeye bayılıyoruz.
    Adet döneminde hamile kalınmaz efsanesi de bunlardan biri.
    Adet döneminde cinsel ilişkinin zararlı olmadığını hepimiz biliyoruz. Tercih edilir edilmez orasını bilemeyiz. Kişinin kendisine kalmış bir durumdur. Lakin adetliyken hamile kalınmaz gibi kesin bir düşünce yanlıştır. Adetliyken kesinlikle hamile kalmazsınız garantisini vermek mümkün değildir.
    Uzmanlara göre pek çok kadın “Adet dönemindeyim, hamile kalmam” diye düşünerek korunmasız seks yapmaktadır.
    Görülen her kanamanın adet kanaması olmayabileceğini unutmamak gerekiyor.  Pek çok kadın iki adet dönemi arasında yumurtlar ve en doğurgan dönem bu dönemdir.
    Ancak yapılan araştırmalar bazen zamansız yumurtaların da söz konusu olabileceğini göstermektedir.
    Normalde adet döneminde atılan yumurta haricinde sağlıklı başka yumurtalar da üretilmiş olabilir. Bu yumurtalar adet dönemi bitmeden veya hemen adet dönemini takip eden günlerde bırakılabilir. Bu dönemde korunmasız cinsel ilişkiye girildiğinde hamile kalmamak için hiçbir neden yoktur.
    Adet dönemin hamile kalınır mı?
    Adet dönemin hamile kalınır mı?
    Uzmanlara göre ovulasyon söz konusu olduğunda yumurtaların yaşama süresi 4-5 gündür. Adetliyken kadın vücuduna giren spermlerin de 4 güne kadar dölleme özelliklerini koruduğu düşünülürse o an olmasa bile ilerleyen günlerde de hamile kalma ihtimaliniz bulunuyor. Nitekim hamilelik hesaplanırken tam olarak hangi gün döllenme olduğunu tespit etmek mümkün değildir. Bu sebeple hamilelik haftası son adet gününün ilk gününden itibaren hesaplanır.
    Adet döneminde ilişkiye girerken korunmak enfeksiyonlara karşı korunmanız için önemlidir. Yoksa kirli kanın atıldığı, adet kanamasının pis olduğu gibi bir durum yoktur. Sadece her iki taraftan birinde enfeksiyon varsa adet döneminde korunmasız cinsel ilişki esnasında bulaşma ihtimali artmaktadır.
    Lolipop
  • Feng Shui balkon dekorasyonu

    Feng Shui balkon dekorasyonu

    Feng Shui balkon dekorasyonu Günümüzde ev alırken veya kiralarken balkon ve teraslar olumlu şekilde değerlendirilen ayrı ayrı kriterlerdir.  Feng Shui balkon dekorasyonu Yoğun bir iş günü sonrası balkonda veya terasta içilen yorgunluk kahvesinin tadı bir başkadır. Fakat balkon ve teraslara Feng Shui felsefesinde sorunlu alanlar olarak bakılır.

    Feng Shui balkon dekorasyonu

    Çünkü bir salon balkonu plan dâhilinde denk geldiği pusula alanı için eksiklik yaratır. Teraslar, balkonlara göre daha büyük olduğu için eksiklik ve sorun daha da büyük olur. Kısaca balkonlar, teras ve verandalar büyüklük ve küçüklüklerine göre yarattıkları Feng Shui sorunları ile doğru orantılıdır. Bu mimari yapısal özellikler modern mimaride sorun olarak görülmezken Feng Shui ’ye göre oluşturdukları kayıp alanlar neticesinde, içinde yaşayan kişileri uzun vadede olumsuz etkiler. Bu kayıp alanlar hangi pusula alanı veya alanlarına aitse mekân içindekileri kaçınılmaz olarak etkiler. Örneğin; kariyer alanında ise iş anlamında büyük sorunlar doğurur. Sağlık, aile alanında ise aile ilişkilerinde kopukluklara, sağlık sorunlarına neden olur. Olumsuz örnekler çoğaltılabilir.

    Balkon ve terasların karşısındaki manzara da büyük önem teşkil eder. Park, yeşil alan, deniz, göl havuz manzarası tercih sebebi olmalıdır. Bu durumlarda etraftaki olumlu Chi’nin mekân içine alınması ile ilgili çalışmalar da yapılmalıdır.

    Feng Shui banyo dekorasyonu nasıl yapılır? Tıklayın!

    Gelelim Feng Shui’nin bu sorunlu alanları çözümlemesine. Eğer balkon teras, bir hastane, mezarlık, çok yoğun bir otoyol gibi alanlarla karşılıklı değilse içerdeki duvara bir ayna asılarak kayıp alan mekâna dâhil edilebilir. Sadece aynanın yeterli olmadığı durumlar da vardır. Plan üzerinde bakıldığında eksik olan alanı tamamlayacak büyük bitkiler yerleştirilebilir. Balkon çok büyük ise dış çerçeve boyunca sağlıklı dikey bitkiler yerleştirilerek eksikliği çözmüş olursunuz. Başka dekoratif bir çözümleme de, dış mekânlar için çok güzel süs havuzlarıdır. Bunlardan bir tane balkon veya terasın iki duvarının kesişme noktasına yerleştirerek mükemmel bir çözümleme de gerçekleştirebilirsiniz. Rüzgâr çanları da başka bir çözümleme araçlarıdır. Yalnız rüzgâr çanı kullanırken eksik alanın pusula yönünün istediği elementi tercih etmeniz gerekir. Eğer bu alanlar; güney, doğu, güneydoğu pusula yönü ise bambu rüzgâr çanlarını tercih etmelisiniz. Kuzey, batı, kuzeybatı pusula alanı ise metal rüzgâr çanları, kuzeydoğuda ise eksiklik seramik porselen rüzgâr çanlarını seçmelisiniz

    Başka önemli bir noktaya da kısaca değinmek isterim. Çok sık rastladığım şey balkonların veya terasların kullanılmayan gereksiz yığınlarla işgal edilmesi. Bu alanlar zaten Feng Shui açısından mekân içinde yaşayan veya çalışan kişilere sorun yaratmakla birlikte bir de yığınlarla doldurulmasıyla olumsuzluklar, tıkanıklıklar, sorunlar ikiye katlanabilir. Balkon ve teraslar içerden ayna çözümlemesini kullanarak, dışarıda da yukarıda bahsettiğim uygulamaları yaparsanız oluşturduğunuz davetkâr enerjiyle, keyifli vakitler için hiçbir engel kalmaz.

    Feng Shui balkon dekorasyonu
    Feng Shui balkon dekorasyonu

    Fotoğraftaki örnek uygulamada Feng Shui Akademisi iç mimarı Meral Akçay çözümleme örneğini anlatıyor. Güney pusula alanının bir kısmı balkonda kayıp alan olarak teslim alındı. Kısmet, şans pusula yönü tamamen kullanılmayan eşyalarla dolu idi. Bu mekân içinde yaşayanlar ağaç grubu insanlar ve bu pusula alanı oldukça büyük önem teşkil ediyordu. Özellikle anne ve babanın kişisel şanslı alanları olduğu için büyük sorunlar doğuruyordu. Açık balkon kapatılarak ailenin de isteği doğrultusunda mekâna dâhil edildi, asma çiçeklerle belirleyici bir hat oluşturularak eksiklik ortadan kaldırdı.

    Feng Shui Akademisi / Zeynep Akçay

  • Saç uzatma yolları kürleri

    Saç uzatma yolları kürleri

    Saç uzatma yolları , Hızlı saç uzatma için püf noktaları paylaşacağım sizinle. Saçınızı yaza kadar uzatmak istiyorsanız, hızlı saç uzatma yolları işinizi görecektir.

    Daha sağlıklı, ışıl ışıl, pasparlak ve göz alıcı güzellikte saçlara kavuşacaksınız. Bahara kadar kısacık olan saçlarınızın sağlıkla uzaması için önce varsa saçlarınızda kırıklardan kurtulmanız gerekiyor.

    Saç uçlarınızdaki kırıkları aldırın gitsin. Korkmayın, saçlarınız daha sağlıklı uzayacak. Saçlarınızı besleyin A,D,E ve C vitaminleri bakımından zengin beslenmeniz gerekiyor. Bu vitaminler saçlarınızın daha sağlıklı olması için hayati öneme sahip. Somon balığı, yeşil çay, levrek, hamsi, yumurta, kırmızı et ve havuç tüketin.

    Hızlı saç uzatma yöntemleri için tıklayın!

    Sigara kullanıyorsanız, sigara dumanına maruz kalıyorsanız saçlarınız bu durumda dökülür. Sigara dumanı saçların matlaşmasını ve dökülmesini kolaylaştırır. Sigara, saça büyük zarar verir. Bunun için, eğer sağlıklı saçlara kavuşmak istiyorsanız sigaradan uzak durmalısınız.

    Kimyasal saç bakım ürünleri kullanmayın Kimyasallarla dolu şampuan, saç kremi ve saç bakım maskeleri saçların dökülmesine neden oluyor.

    Özellikle saç bakım maskeleri saçların dökülmesini hızlandırıyor. Mümkün olduğu kadar az miktarda saç kremi ve saç maskesi kullanın. Kullanabiliyorsanız, organik saç bakım ürünleri kullanın.

    Doğal badem yağı,
    çam terebentin yağı,
    sarımsak ve ceviz yağı
    saç bakım yağınızı yaparak haftada bir kez saçınızı bu bakım yağı ile kaplayabilirsiniz. 3 saat saçınızı bone ile kapatın ve ardından her zamanki gibi yıkama işlemini gerçekleştirin.

    sac_uzatma_yollari_nelerdir
    Saç uzatma yolları

    Saç uzatma yolları

    Bu saç bakım yağı, saçınızın uzamasını hızlandıracaktır.
    Doğal elma sirkesi ile durulama işlemi yapın Saçınızı yıkadıktan sonra, doğal elma sirkesiyle durulayın.
    İşlemi şu şekilde yapın; 2 litre ılık su
    1 çay bardağı evde yapılmış katkısız doğal elma sirkesi
    Duştan çıkmadan önce saçınızı bu elma sirkeli su ile durulayın ve bu şekilde sıkarak fazla suyu saçınızdan sıkın.

    Saçınızı çok sıcak ayarda kurutmayın. Isıl işlem saçınızı yıpratır ve kırar, aklınızdan çıkarmayın. Demir ve çinko bakımından zengin beslenin.

    Demir saçlarınızın nefes almasını çinko ise saç diplerindeki gerekli yağ miktarının korunmasına yardımcı olur. Saçınızı her gün düzenli olarak taramalısınız.

    Taramak saç köklerindeki dolaşan kanı hızlandırır ve saç daha güzel beslenir. Ve saç taramak aynı zamanda sizi de rahatlatan bir aktivitedir.

    Doğal yollarla hızlı saç uzatmanın 27 yöntemi için tıklayın!

    Saç uzatma yolları
    Saç uzatma yolları
  • Karın eritme diyeti

    Karın eritme diyeti

    Karın eritme diyeti Bu şaşırtıcı zayıflama tüyolarıyla karın kasların saklandıkları yerden dışarı çıkacak. göbeğinizi eritmek için öncelikle genel olarak kilo vermeniz gerekiyor. Muhteşem Bir Karın İçin Neler Yemelisin? Seni tok tutacak ve inceltecek plan burada:

    Karın eritme diyeti

    KAHVALTI
    Yumurta ve Peynirli Sandviç 2 yumurtayı 1 dilim peynirle birlikte çırpıp pişir. Kızarmış sandviç ekmeği ile servis et.

    ÖĞLE YEMEĞİTon Balığı ve Salata

    120-180 gram kadar ton balığını 2 çorba kaşığı soya sosu, 2 tatlı kaşığı wasabi ve 1 çorba kaşığı pirinç sirkesiyle marine et. Karışık yeşillikler, brokoli ve biberden oluşan salata yanında servis yap.

    AKŞAM YEMEĞİ: Acılı Hindi
    180 gram yağsız hindi göğüs etini, istediğin kadar domates, 5 çorba kaşığı siyah fasulye, 2 çorba kaşığı mısır, acı biber, 2-4 çorba kaşığı çekilmiş keten tohumu ve 240 ml su ile pişir.

    ARA ÖĞÜNLER
    240 gram yoğurt (içine vanilya ekle), 1 avuç dolusu ceviz ve 1 elma

    Forma girmek için gösterdiğin onca çaba (reddetmeyi başardığın cupcake’ler dâhil) seni şimdiye dek elmas sertliğinde seksi bir karna kavuşturmalı ve onu gururla sergileyebilmeliydin. O hâlde göbek deliğinin hemen altında başlayan o hafif tümsek neden hâlâ gitmedi?

    Karın eritme çabasından bıkıp usanmış olan bir tek sen değilsin: Kadınların yüzde 62’si, vücudunda en çok utandığı bölümün karın bölgesi olduğunu söylüyor. Ama umutsuzluğa kapılma; sadece bakış açını değiştir. Kaliforniyalı Beslenme Uzmanı Alan Aragon, “Artık biliniyor ki, yıllarca uyduğumuz bazı beslenme önerileri aslında pek de bizim iyiliğimize çalışmıyor” diyor. Yapılan son araştırmalar, karın eritmek için yepyeni beslenme stratejilerini ortaya çıkardı (ve elbette kilo vermek için de). Bütün bu yeni bilgilerin ışığında, en çok sorulan soruların yanıtlarını Aragon’dan aldık. İşte seksi bir karna sahip olmak için bilmen gerekenler.

    göbek eritme diyeti
    karın eritme diyeti

    Kalori sayma yöntemi düz bir karna sahip olmayı garantiler mi?

    İnce bir bel için önemli olan, aldığın kalori ile yaktığın kaloriyi sürekli hesaplaman değil. Aragon, her öğünde ne kadar kalori aldığını bilmenin elbette ki sağlıklı bir yeme planı için işe yarayacağını söylüyor. Ancak kilo vermek söz konusu olunca bu bir gereklilik değil. Eğer aldığın her kalori senin için bir ızdırap hâline gelirse strese girersin. O yüzden hesap makinesini bir yana bırak. (Çalışmalar stresin aşırı yemeye neden olduğunu gösteriyor.) Bunun yerine tabağını sana enerji verecek gerçek yiyeceklerle doldur.

    Örneğin yağsız protein, sebze, meyve ve tam tahıllılar… Bunlar yüksek besin değerlerine karşın daha az kalori içerir. Böylece daha fazla yiyebilir ve bel çevreni genişletmeden doyabilirsin.

    Kilo veriyorum ama belim incelmiyor. Neyi yanlış yapıyorum?

    Aragon, “Büyük ihtimalle ağırlık egzersizleri yapmıyor ya da yeterli protein almıyorsundur” diyor. Hemen eline dambılları al ve egzersizden sonraki ilk öğününde 180 gram yağsız et ye. Et yemek istemezsen, iki kaşık protein tozunu smoothie veya yoğurdun içine karıştırabilirsin. Her iki seçenek de sana ihtiyacın olan 40 gram proteini kazandırır. Metabolizmanı çalıştıran kaslarını koruyabilmek ve bir yandan da yağ kaybetmek için bu miktarda proteine ihtiyacın var.

    Süt ürünleri tüketerek de karnımı düzleştirmem mümkün mü?

    Kesinlikle. Hatta The American Journal of Clinical Nutrition’a göre her gün süt ürünü tüketmezsen, bedenine daha fazla yağ hücresi üretmesi yönünde mesaj göndermiş olursun. Yeterli kalsiyum almazsan, bedenin her neredeyse oradan almaya çalışır ve yağ hücresi üretimini arttıran kalsitriol hormonunun salgılanması tetiklenir. Bedeninde daha az yağ hücresi istiyorsan, yeterli miktarda kalsiyum almalısın.

    Kalsiyum, yağları parçalama, yağ hücrelerini azaltma ve belini inceltme gücüne sahiptir. Süt içmekten, yoğurt ya da peynir yemekten vazgeçme. Ancak bu besinlerin kalorisi yüksek olduğundan, küçük porsiyonlar hâlinde ye veya az yağlı versiyonlarını tercih et. Amerikan Tarım Bakanlığı, kadınların günde üç porsiyon (720 gram) az yağlı süt ürünü almasını tavsiye ediyor.

    Hangi yağları yiyebilirim?

    Aragon, diyetinde yağ olmasının daha ince bir bedene kavuşmana yardımcı olacağını söylüyor. Institute of Medicine ise, gün içinde aldığımız kalorinin yüzde 20 ila 35’inin yağlı gıdalardan gelmesini öneriyor. Bu elbette en yakın fast-food dükkânına koşman için izin çıktı demek değil. Başta tekli doymamış yağlar olmak üzere, doğru yağları içeren yiyeceklerle beslenmelisin. Örneğin kuru yemişler ve avokado gibi besinler sağlıklı yağlar içerir.

    Trans yağ içeren işlenmiş besinlerden (pastane ürünleri gibi) uzak dur. British Journal of Nutrition’a göre, tekli doymamış yağlardan zengin bir diyet, aldığın kalori miktarı değişmese bile kilo vermene yardımcı oluyor. Johns Hopkins Üniversitesi’de yapılan bir araştırma da bunu destekliyor: Araştırmada yüksek karbonhidrat içeren diyet uygulayanların, yüksek yağ içeren diyet uygulayanlara göre beş kilo vermek için 25 gün daha fazla çabalaması gerekmiş. Üstelik yağ içeren diyet uygulayanların aldığı kalorinin yüzde 30’u yağdan geliyormuş. Kısacası sağlıklı besinlerden yağlı diye kaçma. Aksine, onlar diyetinde mutlaka yer almalı.

    Karın eritme diyeti
    Karın eritme diyeti

    Küçük öğünler hâlinde yemek acıkmamı engeller mi?

    Şimdiye dek duyduğunun aksine, “günde beş küçük öğün” stratejisi herkeste işe yaramıyor. Kendin için en çok işe yarayan beslenme şeklini seçtiğin takdirde sağlıklı olursun. Günde üç kez sağlam öğünler yemeyi tercih ediyorsan, böyle yapabilirsin. Aragon, kendini bunun aksine zorlamana gerek olmadığını söylüyor. Asıl önemli olan, öğün sayısından ziyade porsiyon büyüklüğü. Purdue Üniversitesi araştırmacılarına göre, ara öğün alışkanlıklarımızla ilgili en büyük problem, atıştırdığımız yiyeceklerin adeta bir ana öğün formatında olması; ana öğünlerimizin ise bir ziyafete dönüşmesi.

    Son 30 yılda, bir atıştırmalıktan aldığımız kalori miktarı 360’dan 580’e fırlamış. Her iş gününde standart bir kadının iki ara öğün yaptığını düşünürsek, bu her gün ekstra 500 kalori anlamına geliyor. Bu abartılı atıştırmalar (ne kadar “sağlıklı” olursa olsun), sadece iki haftada vücudunda yarım kilo yağ depolanmasına neden olur. Günde kaç öğün yemeyi seçersen seç, porsiyona dikkat et.

    Protein içecekleri sadece vücut geliştiriciler için mi?

    Reklamlarda gördüğün kaslı adamlara aldanma. Sporcu olsun olmasın, herkes protein tozlarının karın eritici gücünden faydalanabilir. Soya yerine whey proteinini tercih et: The Journal of Nutrition’da yayımlanan bir çalışmada, 23 hafta boyunca whey proteini içeren bir diyet uygulayan katılımcılar, soya proteini alanlara oranla daha fazla vücut yağı kaybetmiş ve daha ince bir bele kavuşmuş.

    Daha da ilginci, diyetinde whey proteini olanlar, kendileriyle aynı miktarda kalori alan ancak herhangi bir karışım içmeyenlere göre iki kat fazla yağ kaybetmiş. Karın kaslarını ortaya çıkartmak istiyorsan, günde bir kez (hiç değilse haftada birkaç kez) whey proteinli bir karışım içmeyi alışkanlık hâline getir.

    Karbonhidratlar karında yağlanmaya neden olur mu?

    90’ların sonunda yaygınlaşan nerdeyse her diyet planının inanmamızı istediğinin aksine, karbonhidratlar düşman değildir. Evet, çok fazla tükettiğinde kilo alırsın; tıpkı diğer yiyeceklerde olduğu gibi. Konu kilo vermeye geldiğinde, önemli olan kalori dengesi. Yaktığından fazlasını yersen, kullanılmayan kaloriler yağa dönüşür ve depolanır. Aragon, fazla kalorilerin nereden geldiğinin çok önemi olmadığını söylüyor.

    Karbonhidrat içeren bir yiyecek gördüğünde iraden sıfırlanıyorsa, bu tür yiyeceklerden uzak durmak kilonu kontrol etmenin en basit yoludur. Aldığın karbonhidratın tam tahıllı besinlerden, çiğ meyve ve sebzelerden gelmesine özen göstermek daha gerçekçi bir yaklaşım olur. Bu tür yiyeceklerde bulunan kompleks karbonhidratlar genellikle lifle birlikte gelir, bu da seni tok tutar. Üstelik porsiyon kontrolü yapmak, rafine karbonhidrat içeren ekmek, makarna, pirinç gibi gıdalardan daha kolaydır.

  • Gebelik Aşısı Nedir?

    Gebelik Aşısı Nedir?

    Gebelik Aşısı Nedir? Tüp bebek tedavisi günümüzde normal yollardan çocuk sahibi olamayan çiftler için hayalini kurdukları bebeklerine kavuşmalarını sağlayan ve çeşitli teknikleri ile bu başarı oranını arttıran, yardımcı üreme yöntemidir. Ancak başarısı her geçen gün artsa da, bazı faktörler doğrultusunda istenilen başarı tablosu elde edilememektedir. Özellikle gebelik oluşumunda önemli rol oynayan kaliteli embriyo ile tedavi desteklense de, çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Başarısızlığa neden olan faktörler ise;

    • Embriyo kalitesi
    • Embriyo gelişimin durması
    • Genetik sorunlar
    • Rahim içi astar dokusu endometrium kaynaklı patolojiler
    • İmmünolojik-bağışıklık sistemi ile ilgili bazı sorunlar nedeni ile tedavi başarısızlıkla sonuçlanmaktadır.

    Gebelik aşısı nedir?

    Yukarıdaki faktörler doğrultusunda gebelik sorunlarını ekarte edilmesi ve başlıca embriyo kaynaklı sorunların önlenmesi amacı ile gebeliği destekleyen uygulamadır. Tüp bebek tedavisinde anne adayını rahmine transfer edilen embriyo, fizyolojik olarak çeşitli büyüme faktörleri ve protein salınımı yapar. Bu esnada embriyonu endometrium tabakasına tutunmaya çalışır. Eğer bu süreç sağlıklı bir şekilde ilerler ise, gebelik elde edilmektedir.

    Ancak endometriumun embriyonun tutunma şansını arttıracak çeşitli molekül ve büyüme faktörlerinden yoksun kalması veya bu maddelerin dengeli salınmaması halinde, endometriumun fonksiyonelliğini etkileyecek enfeksiyon ya da adezyon (yapışıklık) gibi komplikasyonlar olması, embriyonu kaliteli olmasına rağmen gebeliğin oluşmasını engellemektedir. Gebelik aşısı da, endometrium tabakasından eksik olan bileşenlerin vücut tarafından karşılanması için uyarıcı görevini üstlenmektedir. Bu sayede anne adayının kendi kan hücreleri ile embriyonu rahme tutunma süreci sağlıklı bir şekilde ilerlemektedir. Kısacası gebelik aşısı, gebelik şansının arttırılmasında önemli rol oynamaktadır.

    Tüp Bebek Tedavisi ile ilgili Sorularınız için Tıklayın!

    Günümüzde tekrarlayan tüp bebek başarısızları için alternatif birçok çözüm önerileri geliştirilmiştir. Bu amaçla IMSI, PGD ve yapay rahim yöntemlerine başvurulmaktadır. Ancak bu yöntemlerin başarı sağlayamadığı durumlar için rahim içi ortamını iyileştirecek ve embriyonun rahme tutunmasını sağlamak için ek olarak gebelik aşısı geliştirilmiştir. Bu yöntem şuan için klinik pratikte uygulanmaktadır. Fakat hedef olarak endometrium tabakasının uyarılmasına ve embriyonun tutunmasına yardımcı olmasıdır. Bu yöntem için anne adayının bağışıklık sisteminde yer alan önemli hücrelerden yararlanılmaktadır. Elde edilen bu hücreler laboratuvar ortamında özel besi alanlarında geliştirilerek, büyüme faktörlerinin ve gebelik için gerekli olan hormonların salgılanmasını sağlamaktadır. Böylece transfer başarısı desteklenmiş olur. Gebelik aşısı günümüzde yalnızca birkaç tüp bebek merkezinde etkin olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle henüz başarı oranları hakkında yeterli bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat bu konuda birçok merkez diğer yöntemlerin sunduğu başarı oranları ile ilgili ne kadar etkili olduğu konusunda araştırmalara başlamıştır.

    Gebelik aşısı nasıl uygulanır?

    Öncelikle anne adayının rahim içi şartlarının gebelik için yeterli fonksiyonelliğe sahip olup olmadığı araştırılmaktadır. Bu aşamadan sonra yumurta toplama işleminde anne adayından elde edilen monosit isimli beyaz kan hücreleri ayrıştırılarak, özel kültür ortamlarında çeşitli işlemlerle geliştirilir. Elde edilen yumurta hücreleri mikroenjeksiyon yöntemi ile sperm hücresi ile döllenmeye maruz bırakılır. Bu aşamada laboratuvar ortamında geliştirilen hücreler kullanılmaktadır. Toplamda 48 saat süren bu aşamadan sonra, embriyo transferi yapılmadan bir gün önce anne adayının rahmine gebelik aşısı yapılır. Yapılan bu aşı ile embriyoların rahme tutunma çalışmalarının olumlu yönde olduğu tespit edilmiştir.

    Kaynak: http://jinekoloji.com/gebelik-asisi-nedir

  • Feng Shui banyo dekorasyonu nasıl yapılır?

    Feng Shui banyo dekorasyonu nasıl yapılır?

    Feng Shui Akademisi’nden Zeynep Akçay, Feng Shui banyo dekorasyonu düzenlemesinin nasıl olması gerektiğini anlattı.

    Feng Shui’ye göre banyo ve tuvaletler asla evlerin merkezinde bulunmamalıdır. Çünkü merkez alanları mekânın şans alanıdır.

    Çin kültüründe de, bizim Anadolu kültürümüzde de çok eskilerde banyo ve tuvaletler evlerin dışında bulunurdu. Bu durum günümüzdeki kadar sorun sayılmıyordu. Banyolar mekânda Yin enerji barındırır ve Feng Shui’de kirli suyun bulunduğu alan olarak kabul edilir.

    Feng Shui’ye göre banyo ve tuvaletler asla evlerin merkezinde bulunmamalıdır. Çünkü merkez alanları mekânın şans alanıdır.

    Banyonun bir duvarı kesinlikle dış kanatta olmalıdır.

    Feng Shui banyo dekorasyonu
    Feng Shui banyo dekorasyonu

    Banyo ve tuvaletlerin temiz, düzenli, havadar tutulması oldukça önemlidir. Tuvalet veya banyo kapısı ana giriş kapısından kesinlikle görünmemelidir. Bu durum büyük şanssızlıklara sebep olabilir. Banyo kapısı ve klozet kapakları sürekli kapalı tutulmalıdır, aksi takdirde yaşamsal Chi’nin eksilmesine sebep olur.

    Birden fazla katlı evlerde, üst kattaki bir banyo, ana giriş kapısının üzerinde olmamalıdır. Bu durum çözülmezse büyük kayıplara sebep olur. Chi’nin bu alanda fazla oyalanmasını sağlayacak parlak renkler, parlak yüzeyler, çok fazla aksesuar bulundurmamak gerekir.

    Parlak görünümlü yansıtıcı yüzeyler, para sıkıntısına sebep olurlar. Bu yüzden özellikle soluk mat renkler kullanılmalıdır. Mekânda, önemli ve şanslı alanlarınızdan birine denk gelen bir banyo için, 5 elementin yok edici döngüsünü veya kontrol edici döngüsünü kullanarak olumsuzluklar minimum seviyeye indirgenebilir.

    Günümüz modern mimarisinin yaşamlara getirdiği bir büyük sorun da ebeveyn banyolarıdır. Bunların kullanımda konfor, rahatlık hissi vermesi yaydıkları Yin enerji bakımından tamamen bir aldatmacadır. Çünkü ebeveyn banyoları da genel banyo ve tuvaletler gibi negatif enerji alanlarıdır.

    Banyo ve tuvaletler hangi pusula yönüne denk geliyorsa, (sağlık, zenginlik, ilişkiler, kariyer vs. ) ilgili pusula yönünün enerjisinin tamamen tuvaletten akıp gitmesine neden olur ki bu durum da büyük sorunlar getirir. Modern mimaride, ebeveyn banyo olmayan daireler bulmak imkânsız gibi. Bu olumsuz durumdan etkilenmemek için buranın kullanılmamasını önemle tavsiye edebilirim.

    Kaynak: Feng Shui Akademisi / Zeynep Akçay

  • Kafes saç örgüsü 2016 modelleri

    Kafes saç örgüsü 2016 modelleri

    Kafes saç örgüsü 2016 modelleri Geçtiğimiz sezonlardan farklı olarak bu sezonun örgüleri oldukça karmaşık ve kafes stilinde. Yapması sanıldığı kadar zor olmayan bu trend, boho çizgiye de göz kırpıyor. İşte en beğenilen 20 kafes saç örgüsü:

    Kafes saç örgüsü 2016 modelleri

    kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (1) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (2) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (3) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (4) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (5) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (6) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (7) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (8) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (9) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (10) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (11) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (12) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (13) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (14) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (15) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (16) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (17) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (18) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (19) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (20) kafes_sac_orgusu_2016_modelleri (21)

  • Saç rengi çabuk akmaması için öneriler

    Saç rengi çabuk akmaması için öneriler

    Kadınlar saçlarına ayrı bir önem verir. Saçlarını boyatanlarda hiç az değildir. Güzel görünmesi için boyatığınız Saç rengi çabuk akmaması için dikkat etmeniz gereken bazı hususlar vardır.

    İşte Saç rengi çabuk akmaması için öneriler

    Saç kremi seçimi’ Amonyaksız saç kremleri saçlarınızın rengini uzun süre korur. Ayrıca renginize göre saç kremi de seçebilirsiniz. Şimdi artık her saç rengine özel ‘Renk Koruyucu’ kremler piyasada bulunuyor.

    Sık yıkamayın’ Saçlarınızın rengini korumak için onları daha az yıkayın. Haftada 2 veya 3 kez yeterlidir.

    Kuru şampuan’ Haftada 2 veya 3 kez size az geliyorsa, saçlarınız yağlanıyorsa kuru şampuanlardan kullanın. Bu ürünler saçtaki yağı emer ve saçlarınızı temiz gösterir. Başınızı öne eğin ve saç köklerine kuru şampuan spreyi sıkın. Boyadan sonra hemen yıkamayın’ Saçınızı boyattıktan sonra yıkamak için en az 48 saat bekleyin. Renk iyice saça oturur.

    Çok sıcak sudan uzak durun’ Çok sıcak suları saç telinin rengini açar. Ilık ya da soğuk suyla saçlarınızı yıkayın.

    Her zaman şampuana gerek yok’ Bazen şampuanı pas geçip, direkt saç kremi kullanabilirsiniz. Böylece saçlarınız yumuşak ve nemli kalır. Şampuan, kremden daha çok saç rengini alır. İçinde arındıcı ajanlar barındırdığı için…

    Şampuan ve saç kremi birlikteliği’ Şampuanınızla eş özellikli krem kullanmaya çalışın, böylece etkisini güçlendirmiş olursunuz. Örneğin renk koruyucu bir şampuan ise, krem de renk koruyucu olmalı. Besleyici bir şampuan kullanıyorsanız, saç kremi de öyle olmalı.

    Renk solmasını önleyen koruyucu krem’ Saçtan durulanmayan özel bakım kremleri ile saç renginizi koruma altına alabilirsiniz. Hem bunlar saçlara bakım yaparak sağlık kazandırırlar.

    Ev bakımları’ Saçlarınızı boyadan boyaya kendi kaderlerine teslim etmeyin. Evde de bakımlar ve maskeler mutlaka yapın.

    Isı koruyucu’ Saçlarınızı fön makinesine ya da düzleştiriciye, maşaya maruz bırakmadan önce ısı koruyucu bakım kremlerinden kullanın. Bunlar yüksek ısının saça zarar vermesini önlerler.

    Sıcak yağ terapisi’ Saçlarınıza bakım yağınızı sürüp, ısıtılmış bir havluyla sarın. Bu saçlara nemi hapseden çok etkili bir bakımdır. Sonra soğuk suyla saçınızı yıkayabilirsiniz.

    Kepek şampuanı’ Saçlarınızın boyaya alerjik durumu varsa, boyadan sonra 1-2 yıkama boyunca kepek sorunu yaşayabilirsiniz. O yüzden boyadan sonraki ilk şampuanlamada kepek şampuanı kullanın.

    Vitamin desteği’ Vitaminler, boyalı saçları sağlıklı ve parlak tutmak için başka bir yoldur. C vitamini saç köklerini besleyerek sağlıklı saç derisi için kan dolaşımını destekler. Biotin, önemli bir B vitamini, zayıf saçları güçlendirir ve dokusunu geliştirir. Biotin somon, havuç, yumurta sarısı ve sardalya da bulunur. Sıkı diyet yaptığınızda saç dökülmesini önlemek için vitamin takviyesi gerekli olabilir.

    Islak saça fön kullanmayın’ Saçlarınız çok ıslaksa ısıya direkt maruz bırakmayın, kırılır ve yıpranırlar. Havlu ile nemini aldıktan sonra kurumaya yakın fön ya da düzleştirici uygulayın.

    Sağlıklı beslenin’ Demir açısından zengin gıdalar saçları güçlendirir, dokusunu geliştirir ve büyümesini uyarır. Bol bol yağsız et, balık, az yağlı peynirler, yumurta akı, ıspanak ve soya tüketin. Meyve, fındık, sebze ve tahıl da beslenme düzeninizde mutlaka olsun.

    Güneş koruyuculu ürünler kullanın’ Yazın saçlarınızı mutlaka güneşin zararlı ışınlarından koruyacak SPF’li saç bakım ürünleri kullanın.

    Klordan koruyun’ Havuza girerken klordan koruyucu saç bakım spreylerinden kullanın. Klor, boyalı saçı çok çabuk bozar.

    Sık boyatmayın’ Saçları sık boyatmak onlara zarar verir. İdeali 6 haftada bir boyatmaktır.

    Perma yaptırmayın’ Perma saça çok zarar verir çünkü çok kimyasal içerir. Mümkünse yaptırmayın.

    Sülfatsız şampuan kullanın’ Sülfatlı şampuanlar tuz içerir ve renk, nem kaybına sebep olurlar. Sülfatsız şampuan kullanın.

    Kırık uçlar’ Saçlarınızdaki kırıkları sık sık temizletin. Kırık uçlar saçlarda gereksiz ağırlık ve bakımsız bir görüntü yapar.

    Derin temizleyicileri boyadan önce kullanın’ Boyaya gitmeden önce saçtaki tüm kalıntıları (kir, sprey, vs.) temizleyen arındırıcı özel şampuanlardan kullanın. Böylece boya saç derinize daha iyi nükseder. Fakat bu tarz şampuanları sık kullanmayın, boyadan önce olması idealdir.

    Sıkı toplamayın’ Saçlarınızı çok sıkı topuzlara ve at kuyruklarına hapis etmeyin. Saç dökülmesine sebep olur çünkü saç havasız kalır.