Blog

  • Burundaki Siyah Noktalar Nasıl Yok Edilir?

    Burundaki Siyah Noktalar Nasıl Yok Edilir?

    Siyah noktalar özellikle burun üstüne konuşlanmıştır. Burunda olan siyah noktalar temizlense de sık sık yeniden doğar. Bu durum kaçınılmazdır. Kesin bir çözümü yoktur.
    Hepsi etkili ve faydalıdır.

    Biyolog ve Kozmetolog Pervin Bulgak Türk Kahvesi Peeling Maskesi
    Malzemeler :
    1 tatlı kaşığı Türk Kahvesi
    1 tatlı kaşığı sısma zeytinyağı
    Malzemeleri karıştırıyoruz. Bu kremsi maskeyi göz çevrelerimiz hariç, siyah nokta bulunan kısımlara dairesel hareketler ile uyguluyor, peeling işlemi yapıyoruz. Sonra da yüzümüzü soğuk su ile yıkıyoruz. Soğuk su cilt için çok önemli bir güzellik ürünüdür.

    Burundaki Siyah Noktalar İçin Ev Yapımı Maske
    Malzemeler :
    1 kaşık süt
    1 kaşık toz jelatin alıyoruz
    Kase
    Maske fırçası
    Bu siyah nokta soyucu ev yapımı bir maskedir. Hazır satılan ve siyah nokta çıkaran maskelerden çok daha faydalıdır. Yapılması da son derece kolaydır.
    Malzemeleri kasede karıştırıyoruz, mikrodalga fırında veya normal fırında yüksek ısıda 1 dakika bekletiyoruz. Varsa eğer maske fırçası yardımı ile siyah noktalı bölgeye sürüp 15 dakika bekletiyoruz. Yüzümüzde soyulabilir bir maske haline gelecektir, soyulabilir bir maske haline geldiğinde onu bir ucundan tutup tamamen kaldırıyoruz, çıkarıyoruz ve bütün siyah noktalar o kaldırdığımız jelatinin üzerine yapışıyor. Sürülebilir kıvamda olması önemli. Isısını ve kıvamını kontrol ettikten sonra sürüyoruz.
    Bildiğiniz gibi siyah noktalar, çene ve burun bölgesinde olmaktadır. Çıkardığınızda siyah noktalar üzerinde oluyor. Hafif kalın olacak şekilde bal kalınlığında sürüyoruz. Çok çabuk donar. Donduğunda kaldırınız.
    Bunu her gün yapmamız doğru değil haftada 1 yapılmalıdır.

    Ev yapımı maske tarifleri için tıklayın…

  • Güzelleşmenin doğal yöntemi; YAĞ TRANSFERİ

    Güzelleşmenin doğal yöntemi; YAĞ TRANSFERİ

    Yağ dolgusu operasyonları vücudun hemen hemen her bölgesinde kullanılıyor. Yapılan yağ enjeksiyonlarıyla popo, meme, baldır büyütmek, ayak bileği kalınlaştırmak, bacaklardaki şekil bozukluklarını gidermek de mümkün. İmep Estetik’ten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker Manavbaşı, yağ dolgusu işlemiyle ilgili merak edilenleri açıklıyor.

    Yağ Dolgusu Yağ Transferi ile Yeni Bir Görünüm Kazanın

    Her kadının şikayetçi olduğu yağların, bir gün güzelleşmek için kullanılan sihirli bir çözüm olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Günümüzde vücudun herhangi bir bölgesinden alınan yağlar, gözaltı, elmacık kemikleri alın başta gelmek üzere; el sırtı, popo, göğüs, ayak bileği, basenlerde istenen görünümü elde etmek amaçlı uygulanıyor.

    Yağ transferi işlemiyle ilgili bilinmesi gerekenleri açıklayan Opr. Dr. İlker Manavbaşı, “Yağ transferi, kişinin herhangi bir yerinden alınan yağın vücudun başka bir yerine enjekte edilmesi işlemidir. Pek çok kadında bölgesel yağ fazlalığı olduğu gibi, bir kısmında da bölgesel yağ eksikliğine bağlı kontür bozukluğu görülür. Bu sorunların düzeltilmesi, vücut yağlarının fazla olduğu bölgelerden az olduğu bölgelere transfer edilmesi ile gerçekleşir. Bu yönteme, yağ şekillendirme anlamına gelen liposculpturing, liposhaping gibi isimler verilir.” diyor.

    Vücuttan alınan yağlar kısa sürede tekrar vücuda verilmeli

    Yağ fazlalığı olan bölgelerden liposuction yöntemi ile alınan yağlar, yine benzer kanüllerle, yağ eksikliği olan bölgelere verilir. Bu bölgeler, genelde; basen-bel arası, poponun üst kısmı, uyluk iç-orta kısmı ve baldırlar olur. Verilen miktar, liposuction ile alınan yağ dokusuna bağlı olarak toplamda 1 litreye yaklaşabilir. Verilen yağ miktarının yaklaşık yüzde 40’ı birkaç ay içinde vücut tarafından emilse de kalan miktar hastayı memnun eder. Hastaya sadece yağ enjeksiyonu yapılacak ise çoğu zaman sedasyon ve lokal anestezi yapılır. Ancak bu işlem başka bir ameliyat ile beraber yapılacaksa genel anestezi tercih edilir.

    Yağ Dolgusu

    Opr. Dr. İlker Manavbaşı, yağ transferi işlemi sırasında dikkat edilmesi gerekenleri ise şu şekilde açıklıyor: “Alınan yağlar o anda herhangi bir işleme tabi tutulmadan transfer edilebilir. Çünkü yağları saklamak canlı yağ hücresi sayısını ciddi miktarda azaltır. Yağ dokusu çok hassas bir dokudur, sıcaklık, kuruma ve fiziksel stresler ile hemen canlılığını kaybeder. Yaklaşık bir saat süren bir zaman zarfında bu işlemler tamamlanmalıdır. Eğer daha uzun sürecek ise alınan yağın soğutulması gerekmektedir. Ancak alınan yağların saklanarak başka bir seansta tekrar enjekte edilmesi önerilen bir yaklaşım değildir. Bu tip uygulamalarla canlı yağ dokusu son derece azalmaktadır. Alınan yağ miktarı, enjekte edilecek bölgenin durumuna göre değişir. Örneğin yüze ve ellere genelde 15-45 cc yağ enjekte etmek yeterli olurken, popoya ve göğüse 600-700 cc enjekte edilebilir.

    Yağ Transferi hem doğal, hem risksiz

    Yağ transferi ile hem bölgesel incelme sağlandığını, hem de istenilen bölgede arzu edilen şekle kavuşulduğunu belirten İlker Manavbaşı, “deyim yerindeyse bir taşla iki kuş vurulur” diyor: “İşlemde amaç fazlalıkları almaktan öte, transfere yetecek kadar yağ almaktır. Yağ dokusu çok ince liposuction kanülleri ile alındığı için birkaç milimetrelik kesi ile bu işlemler yapılabilmektedir. Bu küçük operasyonda yağ çekilen yerler kendiliğinden iyileşir, yara izi kalmaz. Hatta hastalar işlem yapılan yeri bile fark etmezler. Operasyondan birkaç gün sonra hasta işine, normal hayatına rahatlıkla dönebilir. Her hastaya kendi yağı kullanıldığı için hastalık kapma riski de yoktur.

    Opr. Dr. İlker Manavbaşı, yağ transferinin aynı zamanda yanık izleri veya travmaya bağlı yumuşak doku eksikliği durumlarında da çözüm sunduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Enjekte edilen yağ kişinin kendi dokusu olduğu için vücudun bunu kabul etmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Ayrıca enjekte edilen yağ dokusunun içindeki kök hücreler sayesinde enjekte edildiği bölgede hücre yenilenmesine katkı sağlar. Hasta açısından değerlendirdiğimizde ve piyasadan temin edilen geçici dolgularla karşılaştırıldığında steril şartlar ve ek cerrahi aletler gerektirir. Fakat bu sayede hasta kalıcı bir sonuç elde edilmiş olur.

    Vücut güzelleştirmede en kalıcı çözüm;Yağ dolgusu

    Yağ enjeksiyonu, etki süresi olarak kalıcı dolgu kategorisindedir. Enjekte edilen yağlar uygulanan tekniğe göre yüzde 40-70 oranında kalıcıdır. Yağ enjeksiyonu temelde iki bölgeye yani; yağ içeren ve içermeyen bölgelere uygulanır. Bu iki farklı bölgede enjekte edilen yağlar farklı davranış sergilerler. Dudak, el sırtı, alın gibi normalde sadece çok ince cilt altı yağ dokusu içeren bölgelerde bu yağların hiçbir zaman erimeyeceği kabul edilmektedir. Elmacık kemikler, şakak bölgesi gibi bölgelerde ise enjekte edilen yağların o bölgelerdeki yağların fizyolojik değişimine uğrayacağı ve çok uzun yıllar varlığını devam ettireceği tespit edilmiştir. Bu sürenin de uzunluğu göz önüne alındığında tüm bölgelere enjekte edilen yağ dokusunun kalıcı olduğu kabul edilmektedir. İlker Manavbaşı, burada belirleyici unsurun, vücut dokuları ile dolgu amacıyla uygulanan maddelerin uyumlu olması, vücuda zarar vermemesi olduğunu ve bu bağlamda, en uygun materyalin kişinin kendi yağı olduğunu belirtiyor.

    Yağ enjeksiyonu ortakları: Botoks ve PRP

    Botoks uygulaması, bir tür bakterinin ürettiği toksinin çok düşük dozlarda belli kasların içine verilmesi sayesinde o kaslarda geçici hareket kaybı elde edilmesini sağlar. Estetik cerrahide kullanımı ise; yüzde mimik oluşturan bazı kasların geçici fonksiyon kaybına uğratılarak zamanla oluşmuş kırışıklıkların düzeltilmesini içerir. Bunlar çoğunlukla, kazayağı, alındaki çizgiler ve boyun altı bantlarıdır. Botoks ile yağ enjeksiyonunun etkilerinin birbirlerinden çok farklı olduğunu belirten Opr. Dr. İlker Manavbaşı, birbirlerinin yerine değil birbirlerini tamamlayacak şekilde kullanılmalıdır açıklamasını yapıyor:

    Yağ Dolgusu

    “PRP, kişiden alınan kandan hazırlanan ve kan hücreleri tarafından üretilen bir takım hormonların daha konsantre hale getirilerek o kişinin arzu edilen bölgesine enjekte edilmesidir. Dolgu yapmak amacıyla kullanılmaz. Bu hormonların etkisi ile enjekte edilen bölgede, fibroblastlar, saç derisine uygulandıysa, saç kökü hücreleri uyarılarak, cildin daha gergin, tonunun daha artmış olması, lekelerin azalması ve saç köklerinin daha canlı hale gelmesi sağlanır. On beşer gün ara ile 4 seans uygulanması ve 6 ay sonra tekrarlanması önerilir. Yağ enjeksiyonu ile beraber kullanılması o bölgedeki gençleştirici etkiyi artırır.”

    Yüz ve El sırtı uygulamaları

    Yaşlanma sebebiyle yüzde yumuşak doku erimesi ve zayıflama aynı anda görülür. Kırışıklar da bu tabloya eşlik eder. Yaşlanmanın erken dönemlerinde yüzde zayıflık ve boşalmanın daha yoğun olduğu hastalarda uygulanması gereken ilk çözüm yağ enjeksiyonudur. Cilt altı dolduğunda mevcut kırışıklıklar da bir miktar açılacaktır. Yaşlanmanın etkisi sadece yüzde değil, el sırtında ve dekolte bölgesinde de gözlenir. Cilt altı dokularda incelme ve ciltte leke oluşumu en belirgin göstergedir.

    Bu sorunlara yönelik yapılan işlemlerin yine PRP ve yağ enjeksiyonu olduğunu vurgulayan İlker Manavbaşı, PRP ile cildin daha gergin, parlak ve canlı olurken yağ enjeksiyonu ile daha dolgun ve genç bir yapıya kavuştuğunu, kombine müdahalelerde başarının bir basamak yukarı taşınarak, çok doğal ve mutlu edici sonuçlar alınmaya başlandığını söylüyor.

  • Fantastik yatak odası modelleri

    Fantastik yatak odası modelleri

    Fantastik yatak odası modelleri galerimizde sizlerle…

    Fantastik yatak odası modelleri

    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri
    Fantastik yatak odası modelleri

    Path Included fantastik_yatak_odasi_modelleri (2) fantastik_yatak_odasi_modelleri (3) fantastik_yatak_odasi_modelleri (4) fantastik_yatak_odasi_modelleri (5) fantastik_yatak_odasi_modelleri (5) fantastik_yatak_odasi_modelleri (6) fantastik_yatak_odasi_modelleri (6) fantastik_yatak_odasi_modelleri (7) fantastik_yatak_odasi_modelleri (7) fantastik_yatak_odasi_modelleri (8) fantastik_yatak_odasi_modelleri (9) fantastik_yatak_odasi_modelleri (10) fantastik_yatak_odasi_modelleri (11) fantastik_yatak_odasi_modelleri (12) fantastik_yatak_odasi_modelleri (13) fantastik_yatak_odasi_modelleri (14) fantastik_yatak_odasi_modelleri (15) fantastik_yatak_odasi_modelleri (16) fantastik_yatak_odasi_modelleri (17) fantastik_yatak_odasi_modelleri (18) fantastik_yatak_odasi_modelleri (19) fantastik_yatak_odasi_modelleri (20) fantastik_yatak_odasi_modelleri (21) fantastik_yatak_odasi_modelleri (22) fantastik_yatak_odasi_modelleri (23) fantastik_yatak_odasi_modelleri (24)

  • Yoğurt zayıflatır mı?

    Yoğurt zayıflatır mı?

    Evet zayıflatır! Sadece zayıflatmakla da kalmaz, tok tutar, tatlı krizine iyi gelir, kemikleri güçlendirir, kas kitlesini korur, yağ yakımında etkilidir ve bağışıklık sisteminde büyük rolü vardır.

    Günde 2 kez yoğurt
    Görüştüğüm herkese mutlaka sorarım. Günde kaç kez yoğurt yersiniz? Cevap %80 aynıdır. “Yemeğin yanına yakışırsa, yani dolma yiyorsam mutlaka yoğurt yerim. Ya da masada yoğurtlu bir salata var ise Bir de mantı üzerinde tabii”. Yemeğin yanına yakışmasını beklemeyin. Siz sofranıza 1 kase yoğurt hep koyun.

    Zayıflatıyor mu?
    Hiçbir besin tek başına zayıflatmaz diyoruz ya.Yoğurt için de aynı şey geçerli, sadece yogurt yiyerek zayıflamaya çalışırsanız yukarıda saydığım faydaları göremezsiniz. Tek bir besin size zarar verir. Tüm ihtiyaçlarınızı karşılayan bir beslenme düzeniniz olacak ve bu programın içinde mutlaka 1 bardak süt +1-2 kase de yoğurt olacak. İşte o zaman bu faydaları görebilirsiniz.

    Hayat İçin ! Güçlü olmak için !
    Yoğurdun içinde bulunan ve bağışıklık sistemine çok iyi gelen bakterilere probiyotikler diyoruz.Probiyotik ; ‘for life’ ‘Hayat İçin’ anlamına geliyor. Bizi ayakta tutan, hastalıklara karşı koruyan bu bakteriler bağırsaklarımızda yaşıyor. Hergün yogurt yerseniz bu gerekli bakterileri sürekli vücudunuza sağlarsınız ve vücudunuz mikroplara karşı daha güçlü savunma sistemi kurabilir. Kısacasıyoğurt size güçlü yapar.

    Kilo verirken destek oluyor
    Bir insan mutlu olmak için ne ister? Önce sağlık… Besinler bunu sağlayabilir mi? Kesinlikle evet.. tabiiki hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyi yogurt devreye girip değiştiremez.. ama yogurt içindeki vitaminler ile emin olun sizin sağlığınız için elinden geleni yapar. Yoğurt suyunda bolca bulunan riboflavin enerji oluşumunu sağlar, cildinizi korur. Ve en çok merak ettiğiniz de zayıflamadaki rolü!Yoğurt deyince ilk akla gelen ‘Kalsiyum’ yağ yakımını sağlar ve bu da daha kolay zayıflamanız anlamına gelir. Tam da istediğimiz gibi.. zayıflayalım ve hepsi de yağdan gitsin istemiyor muyduk? O zaman yoğurtlar sofraya!

    Meyveli yoğurt yiyelim mi?
    Bu alışkanlık aslında bizim mutfağa uygun değil. Meyveyi ayrı yemeyi seviyor ve yoğurdu da yemeğin yanında yiyoruz. Ara öğün olarak 1 kase yogurt yemek bile garip geliyor bazen. Ama bir yandan da sürekli aynı şeyi yemekten sıkılanlar için, tatlı tadı sevenler veya meyveyi tek başına yemeyi çok sevmeyenler için bir seçenek meyveli yoğurtlar. Diyet yapanlara uygun, şekersiz meyveli yoğurtlardan da ara öğün olarak kullanabilirsiniz, fakat bunları yediğinizde sadece yogurt yediğinizi düşünün. Yani günlük meyve ihtiyacınızı almış olmuyorsunuz. Bunun içine ilave kuru veya taze meyve eklemek daha doğru olur. Tam da burada özlelikle kabızlık şikayeti olanlara küçük bir tarif ;
    1 kase yogurt + 1 çay kaşığı keten tohumu + 1 şeftali + 1 kuru kayısı + toz tarçın
    Her gün değil ama haftada 2-3 gün bunu kahvatıdan once yemek bağırsak düzeninize iyi gelebilir.

    Ayran light mı normal mı?
    Ayranın light’ı mı olurmuş… Olur , olmalı da. Özellikle dışarıda sık yemek yiyen biri iseniz ve bir de tansiyon probleminiz var ise piyasada bulunan tuzu ve yağ oranı azaltılmış ayranlar tam size göre. Aslında restoranlarda hala light yada tuzsuz ayran isteseniz bulamayabilirsiniz. Ama marketlerde artık daha sık görüyorum. Ayrıca tansiyon problemi olmasa da, hamileler, ödem problemi yaşayanlar, kilo problemi yaşayanlar da tuz ve yağı azaltılmış ayranlardan tüketebilirler. Şu sıcak yaz gününde buz gibi ir ayrandan daha iyi bir seçenek düşünemiyorum.

    Kefir de bir seçenek
    Daha önce bhsettiğim bu probiyotikler kefirde biraz daha fazla. Hatta bağışıklık sistemi güçlensin diye kefir içenleri duymuşsunuzdur. Kefir de çok sık aklınıza gelmiyor ama gün içindeki yoğurtlardan birinin yerine 1 bardak kefir eklenebilir. Kefirin de yağ oranı azaltılmış (light) olanları var.

    Dondurma da olabilir mi?
    Ben süt ürünleri her gün olmalı deyince nedense sizin aklınıza ilk önce dondurma gelebiliyor. eee.. dondurma mı , süt mü desem çoğunuz tatlıyı tercih eder. Sütlü dondurma aynı süt gibi her gün 1 top mutlaka demem, ama arada bir 1 bardak süt yerine 2 top sütlü dondurma olabilir. Diyabet sorunu olanlar, insülin direnci ve hipoglisemi problemi olanlar, şekersiz olanları tercih ederseniz , diyetinizi de bozmamış olacaksınız.

    Turuncu Gerçek :
    Çok düşük kalorili diyetler hızlı zayıflatır ve sonrasında bu kilolar aynı hızla geri gelir.

    Diyet İtirafı :
    Eşimden gizli gizli diyetisyene gidiyorum. Ona söylemiyorum çünkü söylersem bana hiç yemek vermez.

  • Yeni Boşanma Bahanesi

    Yeni Boşanma Bahanesi

    Evlenen çiftleri bekleyen en kötü sürpriz ise evlilik yorgunluğu…

    Kutsal kurum olarak adlandırılan evlilik, çoğu insanın hayallerini süslerken, kimileri için de ciddi bir korku kaynağı. Çeşitli zorlukları aşarak evlenen çiftleri bekleyen en kötü sürpriz ise evlilik yorgunluğu. 4 bin yıllık toplumsal bir kurum olan evlilik; kimilerinin rüyası kiminin de kâbusu. Çoğunluk için gereklilik olan bu kurum, bazı çiftleri zamanla yoruyor ve evlilik hüsranla sonuçlanıyor. Eskiden ‘şiddetli geçimsizlik’ olarak adlandırılan boşanma nedeni ise günümüzde ‘evlilik yorgunluğu’ denilen evlilik yozlaşması halini aldı ve deyim yerindeyse boşanmalarda moda haline geldi. İlişkinin belirli dönemlerinde ortaya çıkan bu problemin nedenlerini ve önleme yollarını Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzman Nörolog Mehmet Yavuz’dan aldım.
    Yorgunluk
    “Aşkım, sevgim bitti, artık heyecanım kalmadı’’ gibi ifadelerle sonlandırılan evliliklerde biten aslında aşk ve sevgi değil, dostluk ve paylaşımdır. Yapılan araştırmalarda evlilik yorgunluğunun evlendikten 2.5 yıl sonra başladığını belirten Dr. Mehmet Yavuz, günümüzde birçok çiftin aşkı; dostluk ve sevgiye dönüştürebildiğini, bunu beceremeyenlerinse soluğu mahkemede aldığını söylüyor.
    Eğitim uyumu önemli
    Evlilik yorgunluğunu önleyen en önemli faktörün eğitim uyumu olduğunu belirten Dr. Yavuz, böyle çiftlerin birbirini anlayabildiğini, birçok konuyu birlikte tartışıp paylaşabildiğini ve en önemlisi konuşabildiğini vurguladı. Dr. Yavuz, konuşan bir çiftin de çok önemli sorunlar olmadıkça evlilik yorgunluğuna yakalanma riskinin az olduğunu düşünüyor. Eşlerden her ikisinin de çalışıyor olması, evliliğiyorgunluğa götüren nedenlerden biri.

    Çalışan kadına, ev işlerinde erkeğin yardımcı olmamasının yozlaşmayı artırdığını belirten Dr. Yavuz, çalışan kadınların profesyonel alanda ve evinde iki farklı role sahip olmasının yorucu olduğunu hatırlattı. Çalışan kadın evine vakit ayırdığı zaman kariyeri tehlikeye giriyor, kariyerine yöneldiğinde evini ihmal ediyor. İşine daha çok vakit ayırdığında, eşler bunu anlayışla karşılamayabiliyor. Tüm bu nedenler doğrultusunda çalışan kadınlarda çalışmayanlara göre 6 kat daha fazla boşanma vakası görülüyor.
    Neler yapılmalı?
    Elinizdekilerin değerini bilin: Sağlığınızın, ailenizin, çocuklarınızın, dostlarınızın değerini bilin. Eşinizle ortak arkadaşlıklar kurun.
    Mutluluğunuz için araya hedefler koymayın
    Kendinize ev, araba alınca, çocuk olunca ya da başka bir olay gerçekleşince mutlu olacağız gibi hedefler koymayın. Mutluluk hedef değil, uzun bir yolculuktur.
    Her eleştiriye kulak vermeyin
    Çevrenizdeki insanların eleştirilerine ve önerilerine göre yaşarsanız, kendiniz için yaşayamazsınız.
    Hatalara duyarlı olmayın: Hatalar, tekrarlanmadıkça görmezden gelinmelidir. Gördüğünüz şeyi söylemezseniz hafızanızdan uçup gider, söylerseniz hafızanızda yer eder. Her olumsuzluğu söze dökmeyin.
    Evliliğinize zaman ayırın
    Çiftler, akşam yemeklerini birlikte yemeye gayret göstermeli, pazar sabahları hep beraber uzun kahvaltı keyifleri yapmalıdır. Ayda birkaç kez konsere, sinemaya, tiyatroya bu da olmazsa pikniğe gidilmeli, seyahatlerden eşlere hediyelerle dönülmelidir.
    Başkalarına yardım edin
    Yardıma muhtaç insanlara birlikte destek olmaya çalışmak, birliktelik duygusunu pekiştirir. Bu da beraberliğe takım ruhu kazandırarak ilişkinin doğru çizgide ilerlemesini sağlar.

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği için Tıklayın!

  • Yarım leblebi kadar diş macunu

    Yarım leblebi kadar diş macunu

    Gürgan, reklamlarda macunun diş fırçasının tamamına yayıldığı şeklinde görüntüler verildiğini, bunun ticari amaçlı olduğunu ifade etti.

    Dişi temizlemede fırçanın daha önemli olduğunu belirten Gürgan, macunun içindeki maddenin ikinci safhada rol oynadığını, dişler için önemli olanın mekanik temizlik olduğunu vurguladı.

    Her diş macununun kendi materyalleri ve birtakım fonksiyonlarının olduğunu aktaran Gürgan, bunların tek başına işe yarayamayacağına değinerek, şöyle konuştu:

    “Bizim için mekanik temizlik önemli. Bazı özel macunlar bu hassasiyeti gidermeye yardımcı oldukları için kimyasal yapıları farklıdır. Bunların çok düzgün kullanılması lazım. Özellikle bunların içinde flor, modifiye edilmiş flor aparatları, türleri var. Biz o yüzden dişlerin, macun ne olursa olsun sabah kahvaltıdan sonra akşam yatmadan önce fırçalanmasını istiyoruz. Macunda şöyle bir alışkanlık var, tabi bu reklamlardan kaynaklanıyor, bir ticari ürün oldukları için o firmalar daha çok satılsın istiyorlar. Ancak biz hiçbir zaman macunu reklamlardaki gibi tüm fırça boyunca sıkılmasını istemiyoruz. Çünkü, macunun içinde deterjan türü maddeler vardır, köpürsün ve ağzın her yerine yayılsın diye. Dolayısıyla bir fırçanın boyunca sıkarsanız çok fazla almış olursunuz. Önerimiz, yarım leblebi kadar macunu sıkıp o macunu ağzınıza yayıp dişlerinizi öyle fırçalamalısınız.”

    Prof. Dr. Gürgan, bakteri plağı denilen birikinti ve kütleyi ortadan kaldırmak için dişlerin fırçalandığını dile getirerek, şunları kaydetti:
    “Macunların içinde abrezil dediğimiz aşındırıcılar, bakterileri öldüren flor gibi kimyasal maddeler bir de kendi yapısından dolayı köpürten ve ağız içinde yayılmasını sağlayan katkı maddeleri ile koruyucular var. Macunsuz da temizlik yaparız ama macunun içindeki dişleri koruyan flor gibi iyonlar ve bakterileri öldüren enzimlerle birtakım kimyasal maddelerin etkilerinden yararlanıyoruz. Organik diş macunu ürünlerinin içinde de bu özellikler var. Ancak, tek başına bunlar hiçbir zaman çözüm değil. Tıp doktorları ilaçlarla çözüm bulabiliyor ama diş ağrısını durduran bir ağrı kesici yoktur.”

    “Vatandaşlar hangi diş macununun tadını seviyorsa onu alsın”
    Diş macunlarının arka bölümündeki bazı renklerle içeriği hakkında bilgi verilmeye çalışıldığını aktaran Gürgan, şunları anlattı:
    “Macunların içinde aşındırıcılar var, gittikçe daha hissedilmez hale getiriyorlar ki fırçalama daha rahat olsun. Eskiden çok daha büyük partiküller vardı. Pomza taşı, silika tozu artık bu daha da değişti artık nanoteknoloji kullanılıyor. Bunlarda, aşındırıcı olarak dolayısıyla kimyasalların ve içeriklerinin çok büyük farklılıkları yok, Hiçbir ürün yoktur ki o özelliğinden, içeriğinden dolayı diğerlerinden üstün olsun. Diş macunlarının arkasındaki yeşil rengin doğal, siyah rengin kimyasal, mavi rengin doğal ve tıbbi ürün karışımı, kırmızı rengin ise doğal ve kimyasal malzeme karışımı maddelerden oluştuğunu gösteren görseller var. Bunlar yanılgıya düşürmemeli. Diş macununun arkasındaki renkler kullanıcılar için pek bir anlam ifade etmemeli. Vatandaşlar hangi diş macununun parasını ve tadını seviyorsa onu alsın.”

    Özel bazı macunların doktor kontrolünde kullanılması gerektiğini dile getiren Gürgan, diş hassasiyeti olan kişilerin ağız bakımı için güvenilir markaları tercih etmelerinin daha yararlı olacağını sözlerine ekledi.

    Doğru Diş Fırçalama Nasıl Olmalıdır?
    Doğru diş fırçalama en az iki dakika yani tam 120 saniye sürse de çoğu yetişkin dişlerini bu kadar süre fırçalamaz. En az iki dakika fırçaladığınızdan emin olmanız için zaman tutabilirsiniz. Dişlerinizi doğru bir şekilde fırçalamak için kısa ve nazik hareketlerle fırçalayın, dişeti çizgisine özel önem gösterin ve dişlerin arka kısımlarına, bilhassa dolgu, kuron ve diğer restorasyonların çevresindeki alanlara ulaşmaya dikkat edin. Doğru fırçalama için aşağıdaki maddeleri sırayla uygulayabilirsiniz.

    • Önce üst dişlerinizin daha sonra da alt dişlerinizin dış yüzeylerini fırçalayın
    • Önce üst dişlerinizin daha sonra da alt dişlerinizin iç yüzeylerini
    • Bütün dişlerinizin çiğneme yüzeylerini yani üst yüzeylerini temizleyin
    • Daha ferah bir nefes için dilinizi de fırçalamayı unutmayın
  • 2013-2014 Sonbahar sokak modası

    2013-2014 Sonbahar sokak modası

    Sokağın kalp atışlarına göre tasarlanmış 2013 sonbahar sokak modası, en iddialı tasarımları galerimizde sizlerle…

     2013-2014 Sonbahar sokak modası

    kis_2013_sokak_modasi (1) kis_2013_sokak_modasi (2) kis_2013_sokak_modasi (3) kis_2013_sokak_modasi (4) kis_2013_sokak_modasi (5) kis_2013_sokak_modasi (6) kis_2013_sokak_modasi (7) kis_2013_sokak_modasi (8) kis_2013_sokak_modasi (9) kis_2013_sokak_modasi (10) kis_2013_sokak_modasi (11) kis_2013_sokak_modasi (12) kis_2013_sokak_modasi (13) kis_2013_sokak_modasi (14) kis_2013_sokak_modasi (15) kis_2013_sokak_modasi (16) kis_2013_sokak_modasi (17) kis_2013_sokak_modasi (18) kis_2013_sokak_modasi (19) kis_2013_sokak_modasi (20) kis_2013_sokak_modasi (21)

  • Portakallı Kakaolu Dilimler Tarifi

    Portakallı Kakaolu Dilimler Tarifi

    Portakallı Kakaolu Dilimler Nasıl Yapılır ? Portakallı Kakaolu Dilimler Malzemeleri Nelerdir ? Portakallı Kakaolu Dilimler Tarifi…

    Malzemeler

    Tabanı için:
    İki buçuk çorba kaşığı kakao
    Bir buçuk su bardağı un
    200 gram tereyağı
    Yarım su bardağı pudraşekeri
    Bir tutam tuz
    Üzeri için:
    Üç buçuk su bardağı portakal suyu
    1 adet portakalın rendelenmiş kabuğu
    1 su bardağı portakal marmeladı
    10 çorba kaşığı irmik
    1 çorba kaşığı tereyağı
    Çikolatalı sos için:
    120 gram bitter çikolata
    3 çorba kaşığı krema

    Portakallı Kakaolu Dilimler Yapılışı
    Tabanı hazırlamak için; kakao, un, tereyağı, pudraşekeri ve tuzu iyice yoğurun. Alüminyum folyoya sarıp, buzdolabında 1 saat dinlendirin. Çıkarıp yağlanmış ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine elinizle bastırarak yayın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, kıtır olana kadar pişirin. Üzeri için, portakal suyu, rendelenmiş portakal kabuğu, portakal marmeladı ve irmiği tencerede lapa oluncaya dek pişirin. Ocaktan alıp tereyağı ilave edin. Karıştırarak soğutun. Daha sonra hazırlamış olduğunuz tabanın üzerine yayıp 15-20 dakika dinlendirin. Çikolatalı sos için, bitter çikolatayı benmari usulü eritip krema ile karıştırın. Bu karışımı portakallı harcın üzerine yayın. Soğuyunca dilimleyip, süsleyerek servis yapın.

  • Cildinize muhteşem bir karışım tarifi

    Cildinize muhteşem bir karışım tarifi

    Bayat ekmeğin aslında doğru şekilde kullanılırsa bir gençlik iksiri olduğunu biliyor musunuz? Güzellik uzmanları ve deneyenlere göre bu aynen böyle.

    Malzemeler ve hazırlanışı

    Bir dilim bayat ekmek içi ile 1 tatlı kaşığı yer fıstığı ezmesi, 1 tatlı kaşığı süzme bal, 1 yumurta akı, 2 yemek kaşığı nar suyu, 2 yemek kaşığı zeytinyağı ve 1 yemek kaşığı yoğurdu blender ile karıştırın. Temizlediğiniz cilde bu karışımı uygulayın ve yaklaşık 20 dakika bekletin.

    Ekmek olarak her türlü bayat ekmeği kullanabiliyorsunuz. Kepek, çavdar ya da tam buğday olup olmaması fark etmiyor…

  • Efsane Kadınlardan Baştan Çıkarma Tüyoları

    Efsane Kadınlardan Baştan Çıkarma Tüyoları

    Marilyn Monroe, ilk gençlik yıllarından itibaren, erkeklerin üzerindeki gücünü keşfetmeye başlamıştı. “Onların beni öpmek, bana sarılmak istemesinin suçu bendeymiş. Bazıları, onlara tutku dolu gözlerle baktığımı söyledi. Bazıları ise sesimin kendilerini baştan çıkardığını söyledi. Bir kısmı ise onları yere yatıran titreşimler yaydığımı iddia etti” sözleri günlüğüne yazdığı erkeklerle ilgili itiraflardan sadece biriydi.Hem arzulu bir kadın hem de masum bir kız çocuğu olun:

    Marilyn Monroe, sanki benliğinin bir bölümü cinsellik çığlıkları atarken, geri kalanı bunun farkında değilmiş gibi saf ve utangaçtı. Bu çelişki erkeklerin başını döndürüyordu. Bir kadının hem korunmaya muhtaç hem de cinsel açıdan heyecan verici görünmesi erkeklerin en büyük fantezisidir.

    Sesinizi Marilyn Monroe gibi kullanın:

    Marilyn Monroe, ses tonunu, küçük bir kız ile vamp bir kadın seslerinin karışımına kadar alçaltıyordu. Hareketlerinizi şehvet yönlendirsin:

    Marilyn Monroe, her oynadığı sahnede, seksi düşünüyormuş, şehvetin pençesine kapılmış gibi cinsel titreşimler yayıyordu. Sevilmek ve arzulanmak isteği, davranışlarınıza ayrı bir çekicilik katar, ama bu etkiyi yaratırken masumiyeti de ön planda tutun.

    ONLARI KLEOPATRA GİBİ DİZE GETİRİN!

    Romalı yazar Dio Cassius, “Kleopatra, kişiliği ve konuşmasıyla en soğuk ve en kararlı düşmanını bile baştan çıkarabilirdi. Sezar da onu gördüğü ve sesini duyduğu anda büyülenmişti” diyor.

    Ondan üstün olduğunuzu düşündürün:

    Kleopatra, Sezar’la sohbetlerinde soyundan geldiğini iddia ettiği Büyük İskender’den söz ederdi. Bu da Sezar’ın kendini daha aşağıda hissetmesine ve erkekliğini kanıtlama konusunda hırslanmasına neden olurdu. Siz de onun kendini eksik hissetmesine yol açacak konuları açın.Yaşamının sıkıcı olduğunu ona gösterin:

    Kleopatra, Marcus Antonius’u tavlamak için de, onu Mısır’da ziyafetlerle karşıladı; türlü eğlenceler sundu ve Mısır yaşamının Roma yaşamından en azından eğlence konusunda daha üstün olduğunu ona sergiledi. Siz de ona yaşamının sıkıcı ve ilginç olmadığını düşündürün.

    TANRIÇA AFRODİT OLABİLİRSİNİZ!

    Afrodit, cinsel yönü çok gelişmiş, inanılmaz derecede özgüvenli, bitmek bilmeyen zevkler ve biraz da tehlike sunan kadınların en ünlüsüdür. Bu yüzden, bu efsanevi kadın, diğer tüm kadınlar için iyi bir örnek olacaktır.Afrodit gibi gözlerinizle konuşun:

    İşin anahtarı, bakışların kısa ve delici olması ve ardından başka yöne çevrilmesidir. Gözleriniz arzunuzu anlatırken, yüz ifadeniz sakin olmalı. Gülümsemeyi, gülümsemek yarattığınız etkiyi yok eder. Kadınlar da, hayatın her alanında erkek gibi yaşıyorlar.

    Tehlikeyi çağrıştırın:

    Günümüz dünyası, erkekler için daha az macera içeriyor. O yüzden erkeklere genlerinde ihtiyaç duydukları tehlikeyi sunun. Dengesiz olun, açık olmayın. Bu hem onları heyecanlandıracak hem de içinizi okuyup zayıf yönlerinizi görmelerini engelleyecektir.Güvendiğiniz fiziksel özelliklerinizi kullanın:

    Her kadın fiziksel özelliklerini ön plana çıkaracak kadar kadınsı ve özgüvenli değildir. Giysileriniz cinsellik çığlıkları atmasın, ama vücudunuzun güvendiğiniz ve karşınızdakinin hayal gücünü harekete geçirecek bir bölümünü sergileyin.

    JOSEPHINE GİBİ BİR NAPOLEON FETHEDEBİLİRSİNİZ!

    Napoleon, karısı Josephine’i o kadar çok seviyordu ki, İtalya’da savaştayken, ona pek de sık mektup yazmayan Josephine’in yanına dönebilmek için savaşı erken bitirmeyi bile göze almıştı. Napoleon adeta Josephine için yaşıyordu.

    Kolay teslim olmayın:

    Josephine, önce bakışları ve davranışlarıyla Napoleon’u kendine çekti; istediği etkiyi yaratınca da, kendini geri çekerek Napoleon’un peşinden gelmesini sağladı. Siz de kontrolü ona vermeyin, ilgisini yitireceğinden korkarak ipleri ona kaptırmayın.

    Kıskançlık yaratın:

    Josephine’in bir aşığı olduğu dedikoduları Napoleon’u Josephine konusunda daha da hırslandırıyordu. Siz de üçüncü kişilere ilgi gösterin, kurbanınıza belki de onunla sandığı kadar ilgilenmediğiniz sinyalini gönderin. Aklınızdan neler geçtiğini belli etmeyin:

    Josephine, Napoleon’a gözünü çok önceden dikmişti. Ama neyin peşinde olduğunu hiç hissettirmedi. Siz de dolaylı yaklaşın, tehdit edici görünmeyin, bırakın siz ağlarınızı ustalıkla örerken, o sizi tavladığını sansın.