sevilmeyen evlat olmakla başa çıkamamak

Selam hanımlar,

İç dökmeye geldim. Ne kadar uzun olacak şu an için bilmiyorum. Gözü korkacak olanlar hiç başlamasın. Aslında okumasanız da olur, benim anlatmam lazım. Öyle çok atraksiyonlu, aşk, nefret, aldatılma içeren bir konu değil. Yaşı bana yakın olanlar bilir İclal Aydının görüntülü sözcüklerinde bir cümle vardı “mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum” diye. Çok içime dokunmuştu o zamanlar, halbuki daha 20 yaşında bile değildim duyduğumda.

Bütün derdim kök ailemle. Sevilmeyen evlat olduğumun yüzüme vurulmasını kaldıramıyorum artık.

Annenle ilgili eski bir konum var zaten profilim açık olduğundan isteyen bakabilir. Tek derdim annem değilmiş meğersem, aslında babam da beni asla insan yerine koymamış ve ben bunu yıllarca görmezden gelmeyi başarmışım çünkü annemle cebelleşmekten babama bakamıyormuşum bile. Oturup düşündüğümde meslek sahibi olana kadar hep sığıntı gibi yaşamış olduğumu farkediyorum. Neresinden anlatacağımı da bilmiyorum aslında, zaten ağlayarak yazıyorum çünkü şu an en büyük ihtiyacım ağlamak.

Önce babamdan bahsedeyim. Kendisi emekli polis, ben ortaokulu bitirdiğim yıl emekli oldu ve köyüne taşındık. Hayvancılık yapmaya başladı. Maddi sıkıntısı olacak durumda bir adam kesinlikle değildi. Tarlası arazisi zaten babadan kalma. Babam bizi hep pohpohlar görünürdü ama aslında hep görmezden gelirmiş. Anne olduktan kocamın babalığını ve başka aileleri gördükten sonra anladım bunu. Ayağıma yılda bir defa ayakkabı alınırdı mesela ve onun eskidiğini kimse farketmezdi. Lise öğrencisiydim arkadaşlarımın cebinde hep harçlıkları olurken benim uç alacak param bile olmazdı. Bu durumun farkına varıp babamdan düzenli harçlık istediğimde “gerekirse veririz” dedi ama asla gerektiğini düşünmedi. Kardeşim liseye başladığı yıl ben üniversiteyi kazandım, (hiç dersaneye gitmeden ve babamdan 1 test kitabı bile istemeden, eğitim fakültelerinin kapanın elinde kaldığı mezunların beklemeden atandığı dönemlerde Türkçe öğretmenliği kazandım) üniversiteden geldiğim ilk tatilde kardeşime düzenli harçlık verildiğini ve eve bir cep telefonu alındığını, bu cep telefonunun kardeşimin cebinde okula gidip geldiğini öğrendim (2000 yılı). Bana da alın dediğimde “ihtiyacın yok, yurtta telefon var” cevabını aldım. “onun ne işine yarıyor?” diye sorduğumda “hava atıyor arkadaşlarına” dedi. “ben üniversite öğrencisiyim, bütün arkadaşlarımda telefon var bir tek bende yok” dediğimde suratı düştü. O yaz tatil için eve geldiğimde öğrenim kredim karşılığında kardeşimin “hava attığı” telefonu bana vermelerini sağlayabildim. Kardeşime gidip yenisini aldı. Bir sonraki yaz eve gittiğimde kardeşimin elinde 4. Telefon vardı. Madem bu kadar telefon değiştiriyorsunuz bana da bir 3310 alın dedim, sırıttı babam ama “tabi kızım biraz da senin gönlün olsun” demedi. Kısa bir süre sonra elinde bir 3310 kutusuyla girdi eve, gözlerime inanamadım. Sevinecek oldum ama telefonun kardeşime alındığını öğrendim. Yalan söylemeyeceğim ağzıma geleni saydım ve o yazın öğrenim kredisini kendilerine hediye ederek o 3310u onlardan satın aldım. Ünvde olduğum 4 yıl boyunca ne harçlığıma bir kuruş zam yapıldı ne de yetiyor mu diye soruldu. Ünv bitti. İlk atamaya yetişemedim şubat atamasına kadar evde beklemek zorunda kaldım, bir ihtiyacın var mı diye soran olmadı. Atandım, cebime şimdinin 5bin lirası gibi bir para koyup elime valizimi verip gönderdi beni atandığım şehre. Bir daha ne arayan ne soran. Haftada bir annemle konuşuyorum havadan sudan onda da ben arıyorum sürekli.

Atamamın senesi bile olmadan kardeşim kız kaçırdı. Babam düğün yapmak için tarla sattı gelinimizin kollarına bilezikler dizildi. Dört dörtlük ev düzüldü. Bunlar yapılırken de kesinlikle gocunulmadı feda olsun gelineme dendi. Hatta ben o dönemki öğretmen kampanyasından faydalanıp bilgisayar aldım diye yemediğim laf da kalmadı. Düğüne kredi çekememişim borca girmişim diye. Kapıda bekleyen bir öğrenim kredisi borcumun varlığı kimsenin umurunda olmadı tabi.

Doğu görevi vaktim geldi, aldım başımı gittim. Yine ne yaptın ne ettin diyenim yok. Hatta giderken tenbihledi “evleneceğin adamı bulursan bizi elle pazarlığa oturtma, konuş anlaş bize bir düğün yapmak kalsın”.

Kısmette varmış, gerçekten evleneceğim adamı buldum, tanıştırdım. Memleket ve ırkından dolayı beğenmedi zat-ı şahaneleri, olmasın dedi ama kararlı olduğumu görünce kendi halime bırakmaya mecbur oldu. Ama bunu burnumuzdan da fitil fitil getirdi. İstemeye geldiler istemelerine fırsat vermeden “verdim gitti” deyip gelen misafirlerle bütün gece siyaset konuştu. Düğün vakti geldi, davetiye basıp bıraktık dağıtsınlar diye. Düğün nasıl olsa bayramda, herkes köyde olacak dağıtmaya gerek yok deyip dağıtmamış düğünü yapmaya gittiğimizde öğrendik. Hamile kaldım, siz çocuk bakamazsınız o kapasite sizde yok dedi. Yıllarca böyle devam etti bu, asla lafın altında kalmadım, kocama laf söylemelerine izin vermedim. Hep bir savaş halindeydik.

Evliliğimin 5. Yılında benim memlekete tayin olmayı başardık. Onlarla aynı ilçeye değil tabi, il merkezine geldik. Beğenmedikleri eşim her işlerine koştu, ben koştum. Bütün doktor randevuları bizim elimizden geçti. Yeri geldi köyden il merkezindeki hastaneye zorlanmadan gelsinler diye taksi görevi bile yaptık. Cennet ebeveynlerin ayağının altında ya, elimizden gelen hizmeti eksik etmedik. Kendimizi beğendiremedik o ayrı ama mesafeli bir şekilde ihtiyaç duydukları her işlerine koştuk. Eşim kendi için tenezzül edip kullanmayacağı dostlarını onların tedavi işleri için torpil olarak kullandı.

Bu yıl babamın cilt kanseri olduğunu öğrendik. Biopsisinden ameliyat sürecine nekahat dönemine kadar her şeyinde eşim ve ben vardık. Kardeşim hayvancılık yaptığı için refakat süreçlerinin hiçbirine dahil olamadı. 23 gün hastanede kaldı. Bunun 16 gününde 24 saat kesinitisiz yanında ben vardım. Kalan 7 günün 4ü yoğun bakımda geçti zaten kalan 3ünde ben gündüz işe gittim akşamları yine eşimle yanındaydık, kalan zamanlarında halam ilgilendi. Bu süreçte 9 ve 13 yaşında olan iki evladım evde neredeyse yalnız yaşadı çünkü eşim de işten dönüp çocukları doyurduktan sonra yanımıza uğruyordu. Sağlığı yerine gelsin diye maddi manevi ne gerekirse yaptık. Tabi biz bunları yaparken o bana eziyet etme konusunda elinden ne gelirse yaptı. Sorun çıkarmasın çabuk iyileşsin diye günde 300mg antidepresan dayadılar yine beni dinlememek için direndi. Birkaç gün işe gitmem gerektiği için gelinimizi refakatçi olarak çağırmam gerekti. Duyunca kıyameti kopardı “GENCECİK GELİNCİĞİMİ hastanelere sokamam” dedi yüzüme karşı (gencecik gelinciği 37 yaşında, elinden her iş gelir beceriklidir de sağ olsun, öyle cahil safçana falan değil yani, bir de epitopu 3 gün öyle bir hafta falan değil. O sürede ben işe gideceğim sonra yine devralacağım refakati) tabi bu durumda ben delirdim “20 gündür gecem gündüzüm burada geçti, çocuklarımın yüzüne hasretim ben insan değil miyim? Gencecik dediğin GELİNCİĞİN gözü açılmadık sığırcık yavrusu mu?” diye bağırdım. Sözde sustu ama bu defa da hemşireleri örgütlemeye çalışmış GELİNCİĞİ gelmesin diye. Oğlu torunları yalnız kalırmış olmazmış. Benimkiler sokak köpeği zaten evlat olmak ne hadlerine.

Kavga dövüş hastaneden çıkmayı başardık, gelinciği geldi tabi hiç gocunmadan, zaten süreç boyunca hep aradılar “bir telefonun yeter geliriz” diye. Aynı bahçede yaşadıklarından ve asıl sorumluluk hep onlarda olduğundan mecbur kalmadan çağırmadım. Halâ dikişleri olduğundan ve doktor 3 günde bir kontrole çağırdığından köye göndermedim, bacağından yüzüne deri kas ve damar nakli yapıldığından yüzü dışında bacağında da 40 civarı dikişi vardı ve hafif enfeksiyonluydu. Sürekli pansuman yapıyordum. Bu süreçte de laflarıyla yerden yere vurdu bizi. Deprem ve seçim dönemlerinde olduğumuzdan gündem ve siyasi görüşlerimiz üzerinden yapılan hakaretler ayrı, oğlumu tetikçi yetiştirdiğimizi bile söyledi. (karı koca öğretmeniz vatanımız için elalemin evladını yetiştiriyoruz ama çocuğumuz etikçi olacakmış, sırf sosyal demokrat olup eleştiri yaptığımız için) Polisken öğrendiği bütün beyin yıkama taktiklerini denedi üzerimizde, psikolojik şiddetin dibini gördük. Kimi zaman “he” diyerek kimi zaman karşılık vererek cinnet geçirmeden çözmeye çalıştık ama ağrımayan midem hiç geçmeden ağrır hale geldi. Yine kontrole götüreceğimiz bir gün “siz buradasınız tabi ama siz olmasanız da bizim işlerimiz yürürdü” dedi yüzümüze karşı, a kardeşimde kalırdım, b kardeşim hastanede bakardı (en genci 60 yaşında bu kardeşlerin), ben hastanede yalnız da kalırdım gibi saçma sapan laflar. Sürekli kardeşimin onun gözünde benden daha kıymetli olduğuna dair imalar. Sözü dönüp dolaştırıp kardeşim için yaptıklarına ve yapacaklarına getirmeler. Duymazdan geldik, lafı çevirdik yine döndü dolaştı aynı mevzular. Bir sabah ben yatak odasında evrak işi yaparken büyük halama telefon etti, ne konuştular bilmiyorum ama “zemheripoyraz da şu anda beni duyuyor, benim için iki evladım asla bir değil, neyseki onların arası iyi” dedi. Bunu duyunca bende film koptu.

Bunca yılda buraya yazmadığım başka onca aşağılanmaya rağmen saygımı ve mesafemi koruyup evlatlık vazifemi yapmaya çalışmışım aldığım ödüle bakın. Tek istediğim “allah razı olsun elinizden geleni yaptınız” demesiydi. Çocukluğumdan beri onca mücadeleyi verirken canım hiç bu kadar yanmamıştı. Kendini böyle vicdansızca imha etmesi çok canımı yaktı. O saatten sonra onunla mecburiyet dışında hiç konuşmadım. Ertesi gün de götürüp köyüne bıraktım. Kontrollere geliyor, randevularını alıyoruz, doktorla görüştürüyoruz evine yolluyoruz. Köye gidince de muhattap olmuyorum. Öldü benim için.

Şimdi geleyim mutfağımdaki kedere. Ben yıllarca hakkım olduğunu düşündüğüm şeyler için, evlatlık vazifelerim için, çocuklarımın aile bağları olsun diye ite kaka götürdüm bu ilişkiyi, cevval ve vurdum duymaz sayılabilecek de bir insanım, enerjim azmim hırsım asla bitmez-di. Şu an canlı bir cenaze gibiyim. Mutlu olamıyorum, hayattan zevk alamıyorum, elimi kolumu oynatıp hayat düzenimi sürdürmek için resmen kendimi zorluyorum. Ben zaten sevilmeyen evlat olduğumu biliyordum, hiç de umursamıyordum çünkü mükemmel bir çekirdek ailem var. Şart mıydı bunu duymam, neyin intikamını aldı bu adam benden, yaşama sevincimi neden aldı elimden. Başa çıkamıyorum bu duyguyla. Psikolojik destek almak istiyorum aslında ama bunlar bir başkasına nasıl anlatılır, tekrar tekrar yaşamaya nasıl dayanılır bilmiyorum. Ban affet mantıklı gerekçe bul diyecekler ne affedebilirim ne de mantıklı bir açıklama beni tatmin edecek. Nefret ediyorum ebeveynlerimden. Ben nasıl eski ben olacağım bilmiyorum.
Çok uzun ama madem aile sorunlu neden aynı şehre tayin aldınız
 
Ya benim babam da engel olmamıza ragmen bir işin peşine kosarken tuttu kaza gecirdi. Kendi gibi bir akrabası da beraber yaralandı. Ameliyat bakım vs derken abim ona günlerce baktı. Her bakımını yaptı anlayın yani. Bir de akrabasının bakımında da destek olduk🤣ayrılmak istemiyoruz dediler, özel odaya bile cıkamadık düşünün yani. O sürecte hergün abime sövdü. Abim bedensel yorgunluğun yanında bir iş teklifini de geri çevirmişti. Oğlum işi boşver oarasını veriririm dedi. vermedi🤣🤣🤣
Bizi küçükken hep eksik büyüttüler. İnanın naylon ayakkabı giyerdim (genellikle köyde giyilen, şehirde okula pek giyilmeyen renkli naylonları bileniniz vardır) utanırdım. Birgün bilmem ki okul acılıyor ya bir önlük almaya gidelim ya bir yeni mendil. Nerde eski güneste kalmış dükkanların solmuş satılmayanı varsa onu bulur getirirlerdi. İki üç sene büyük bi sene normal sonra küçülmüş giyerdik🤣🤣🤣
Şimdi diyor ki al kızım bu 150 bin senin. Bana simdi para lazım değil. O para 5 yasında kirazlı şapka istediğimde lazımdı. Yirmiüçnisanda herkes gazoz içerken lazımdı. 5 e giderken test kitabı için lazımdı. Şimdibize servet bıraksan hayatımızda ne değişecek.
Son paragrafınıza takıldım kaldım çıkamıyorum, ömrümce unutmam bu okuduğumu sanırım.
 
Önumüzdeki ilk nayram kesinlikle ziyarete gitmeyin kuru kuru arayin .ay ben burda cok sinirlendim .nasilsa.iki evlatta bir degil bayramda gekincikleriyle otursunlar .
 
Konu öyle tanidikki. Benim ailem de erkek kardeşime ev aldı borçlarını ödedi. Diğer erkek kardeşim evlendi yuva kurdu. Ona bana yaptığının 2 katı altın taktı. Nisanda bana bilezik takmislardi onu bilegimden cikarip dugunde tekrar taktilar. Salon parasini da nisanda takilan paralarla ödediler. Yatak odası bile almadılar herşeyi kendimiz yaptık. Kısacası erkek evlat olsaydın başka olurdu. Bazı aileler böyle ama insan ne kadar alıştım da dese hazmedemiyor. Daha sakladığım nice şeyler var da kelimelere yazık. Bağınızı koparın. Değil aile kim olursa olsun sizi değersiz hissettirmeye hakkı yok. Ben annemle bu konuları konuştum asla kabul etmiyor. Biraz ağlıyor duygu sömürüsü yapıyor sonra hiçbişey olmamış gibi devam ediyor. Ama ben de hiçbişey eskisi gibi değil o da farkında ve artık geri dönülmez şekilde yara aldım. Ilahi adalete güveniyor ve erkek evlatlarıyla sinanacagi günü bekliyorum.
 
Selam hanımlar,

İç dökmeye geldim. Ne kadar uzun olacak şu an için bilmiyorum. Gözü korkacak olanlar hiç başlamasın. Aslında okumasanız da olur, benim anlatmam lazım. Öyle çok atraksiyonlu, aşk, nefret, aldatılma içeren bir konu değil. Yaşı bana yakın olanlar bilir İclal Aydının görüntülü sözcüklerinde bir cümle vardı “mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum” diye. Çok içime dokunmuştu o zamanlar, halbuki daha 20 yaşında bile değildim duyduğumda.

Bütün derdim kök ailemle. Sevilmeyen evlat olduğumun yüzüme vurulmasını kaldıramıyorum artık.

Annenle ilgili eski bir konum var zaten profilim açık olduğundan isteyen bakabilir. Tek derdim annem değilmiş meğersem, aslında babam da beni asla insan yerine koymamış ve ben bunu yıllarca görmezden gelmeyi başarmışım çünkü annemle cebelleşmekten babama bakamıyormuşum bile. Oturup düşündüğümde meslek sahibi olana kadar hep sığıntı gibi yaşamış olduğumu farkediyorum. Neresinden anlatacağımı da bilmiyorum aslında, zaten ağlayarak yazıyorum çünkü şu an en büyük ihtiyacım ağlamak.

Önce babamdan bahsedeyim. Kendisi emekli polis, ben ortaokulu bitirdiğim yıl emekli oldu ve köyüne taşındık. Hayvancılık yapmaya başladı. Maddi sıkıntısı olacak durumda bir adam kesinlikle değildi. Tarlası arazisi zaten babadan kalma. Babam bizi hep pohpohlar görünürdü ama aslında hep görmezden gelirmiş. Anne olduktan kocamın babalığını ve başka aileleri gördükten sonra anladım bunu. Ayağıma yılda bir defa ayakkabı alınırdı mesela ve onun eskidiğini kimse farketmezdi. Lise öğrencisiydim arkadaşlarımın cebinde hep harçlıkları olurken benim uç alacak param bile olmazdı. Bu durumun farkına varıp babamdan düzenli harçlık istediğimde “gerekirse veririz” dedi ama asla gerektiğini düşünmedi. Kardeşim liseye başladığı yıl ben üniversiteyi kazandım, (hiç dersaneye gitmeden ve babamdan 1 test kitabı bile istemeden, eğitim fakültelerinin kapanın elinde kaldığı mezunların beklemeden atandığı dönemlerde Türkçe öğretmenliği kazandım) üniversiteden geldiğim ilk tatilde kardeşime düzenli harçlık verildiğini ve eve bir cep telefonu alındığını, bu cep telefonunun kardeşimin cebinde okula gidip geldiğini öğrendim (2000 yılı). Bana da alın dediğimde “ihtiyacın yok, yurtta telefon var” cevabını aldım. “onun ne işine yarıyor?” diye sorduğumda “hava atıyor arkadaşlarına” dedi. “ben üniversite öğrencisiyim, bütün arkadaşlarımda telefon var bir tek bende yok” dediğimde suratı düştü. O yaz tatil için eve geldiğimde öğrenim kredim karşılığında kardeşimin “hava attığı” telefonu bana vermelerini sağlayabildim. Kardeşime gidip yenisini aldı. Bir sonraki yaz eve gittiğimde kardeşimin elinde 4. Telefon vardı. Madem bu kadar telefon değiştiriyorsunuz bana da bir 3310 alın dedim, sırıttı babam ama “tabi kızım biraz da senin gönlün olsun” demedi. Kısa bir süre sonra elinde bir 3310 kutusuyla girdi eve, gözlerime inanamadım. Sevinecek oldum ama telefonun kardeşime alındığını öğrendim. Yalan söylemeyeceğim ağzıma geleni saydım ve o yazın öğrenim kredisini kendilerine hediye ederek o 3310u onlardan satın aldım. Ünvde olduğum 4 yıl boyunca ne harçlığıma bir kuruş zam yapıldı ne de yetiyor mu diye soruldu. Ünv bitti. İlk atamaya yetişemedim şubat atamasına kadar evde beklemek zorunda kaldım, bir ihtiyacın var mı diye soran olmadı. Atandım, cebime şimdinin 5bin lirası gibi bir para koyup elime valizimi verip gönderdi beni atandığım şehre. Bir daha ne arayan ne soran. Haftada bir annemle konuşuyorum havadan sudan onda da ben arıyorum sürekli.

Atamamın senesi bile olmadan kardeşim kız kaçırdı. Babam düğün yapmak için tarla sattı gelinimizin kollarına bilezikler dizildi. Dört dörtlük ev düzüldü. Bunlar yapılırken de kesinlikle gocunulmadı feda olsun gelineme dendi. Hatta ben o dönemki öğretmen kampanyasından faydalanıp bilgisayar aldım diye yemediğim laf da kalmadı. Düğüne kredi çekememişim borca girmişim diye. Kapıda bekleyen bir öğrenim kredisi borcumun varlığı kimsenin umurunda olmadı tabi.

Doğu görevi vaktim geldi, aldım başımı gittim. Yine ne yaptın ne ettin diyenim yok. Hatta giderken tenbihledi “evleneceğin adamı bulursan bizi elle pazarlığa oturtma, konuş anlaş bize bir düğün yapmak kalsın”.

Kısmette varmış, gerçekten evleneceğim adamı buldum, tanıştırdım. Memleket ve ırkından dolayı beğenmedi zat-ı şahaneleri, olmasın dedi ama kararlı olduğumu görünce kendi halime bırakmaya mecbur oldu. Ama bunu burnumuzdan da fitil fitil getirdi. İstemeye geldiler istemelerine fırsat vermeden “verdim gitti” deyip gelen misafirlerle bütün gece siyaset konuştu. Düğün vakti geldi, davetiye basıp bıraktık dağıtsınlar diye. Düğün nasıl olsa bayramda, herkes köyde olacak dağıtmaya gerek yok deyip dağıtmamış düğünü yapmaya gittiğimizde öğrendik. Hamile kaldım, siz çocuk bakamazsınız o kapasite sizde yok dedi. Yıllarca böyle devam etti bu, asla lafın altında kalmadım, kocama laf söylemelerine izin vermedim. Hep bir savaş halindeydik.

Evliliğimin 5. Yılında benim memlekete tayin olmayı başardık. Onlarla aynı ilçeye değil tabi, il merkezine geldik. Beğenmedikleri eşim her işlerine koştu, ben koştum. Bütün doktor randevuları bizim elimizden geçti. Yeri geldi köyden il merkezindeki hastaneye zorlanmadan gelsinler diye taksi görevi bile yaptık. Cennet ebeveynlerin ayağının altında ya, elimizden gelen hizmeti eksik etmedik. Kendimizi beğendiremedik o ayrı ama mesafeli bir şekilde ihtiyaç duydukları her işlerine koştuk. Eşim kendi için tenezzül edip kullanmayacağı dostlarını onların tedavi işleri için torpil olarak kullandı.

Bu yıl babamın cilt kanseri olduğunu öğrendik. Biopsisinden ameliyat sürecine nekahat dönemine kadar her şeyinde eşim ve ben vardık. Kardeşim hayvancılık yaptığı için refakat süreçlerinin hiçbirine dahil olamadı. 23 gün hastanede kaldı. Bunun 16 gününde 24 saat kesinitisiz yanında ben vardım. Kalan 7 günün 4ü yoğun bakımda geçti zaten kalan 3ünde ben gündüz işe gittim akşamları yine eşimle yanındaydık, kalan zamanlarında halam ilgilendi. Bu süreçte 9 ve 13 yaşında olan iki evladım evde neredeyse yalnız yaşadı çünkü eşim de işten dönüp çocukları doyurduktan sonra yanımıza uğruyordu. Sağlığı yerine gelsin diye maddi manevi ne gerekirse yaptık. Tabi biz bunları yaparken o bana eziyet etme konusunda elinden ne gelirse yaptı. Sorun çıkarmasın çabuk iyileşsin diye günde 300mg antidepresan dayadılar yine beni dinlememek için direndi. Birkaç gün işe gitmem gerektiği için gelinimizi refakatçi olarak çağırmam gerekti. Duyunca kıyameti kopardı “GENCECİK GELİNCİĞİMİ hastanelere sokamam” dedi yüzüme karşı (gencecik gelinciği 37 yaşında, elinden her iş gelir beceriklidir de sağ olsun, öyle cahil safçana falan değil yani, bir de epitopu 3 gün öyle bir hafta falan değil. O sürede ben işe gideceğim sonra yine devralacağım refakati) tabi bu durumda ben delirdim “20 gündür gecem gündüzüm burada geçti, çocuklarımın yüzüne hasretim ben insan değil miyim? Gencecik dediğin GELİNCİĞİN gözü açılmadık sığırcık yavrusu mu?” diye bağırdım. Sözde sustu ama bu defa da hemşireleri örgütlemeye çalışmış GELİNCİĞİ gelmesin diye. Oğlu torunları yalnız kalırmış olmazmış. Benimkiler sokak köpeği zaten evlat olmak ne hadlerine.

Kavga dövüş hastaneden çıkmayı başardık, gelinciği geldi tabi hiç gocunmadan, zaten süreç boyunca hep aradılar “bir telefonun yeter geliriz” diye. Aynı bahçede yaşadıklarından ve asıl sorumluluk hep onlarda olduğundan mecbur kalmadan çağırmadım. Halâ dikişleri olduğundan ve doktor 3 günde bir kontrole çağırdığından köye göndermedim, bacağından yüzüne deri kas ve damar nakli yapıldığından yüzü dışında bacağında da 40 civarı dikişi vardı ve hafif enfeksiyonluydu. Sürekli pansuman yapıyordum. Bu süreçte de laflarıyla yerden yere vurdu bizi. Deprem ve seçim dönemlerinde olduğumuzdan gündem ve siyasi görüşlerimiz üzerinden yapılan hakaretler ayrı, oğlumu tetikçi yetiştirdiğimizi bile söyledi. (karı koca öğretmeniz vatanımız için elalemin evladını yetiştiriyoruz ama çocuğumuz etikçi olacakmış, sırf sosyal demokrat olup eleştiri yaptığımız için) Polisken öğrendiği bütün beyin yıkama taktiklerini denedi üzerimizde, psikolojik şiddetin dibini gördük. Kimi zaman “he” diyerek kimi zaman karşılık vererek cinnet geçirmeden çözmeye çalıştık ama ağrımayan midem hiç geçmeden ağrır hale geldi. Yine kontrole götüreceğimiz bir gün “siz buradasınız tabi ama siz olmasanız da bizim işlerimiz yürürdü” dedi yüzümüze karşı, a kardeşimde kalırdım, b kardeşim hastanede bakardı (en genci 60 yaşında bu kardeşlerin), ben hastanede yalnız da kalırdım gibi saçma sapan laflar. Sürekli kardeşimin onun gözünde benden daha kıymetli olduğuna dair imalar. Sözü dönüp dolaştırıp kardeşim için yaptıklarına ve yapacaklarına getirmeler. Duymazdan geldik, lafı çevirdik yine döndü dolaştı aynı mevzular. Bir sabah ben yatak odasında evrak işi yaparken büyük halama telefon etti, ne konuştular bilmiyorum ama “zemheripoyraz da şu anda beni duyuyor, benim için iki evladım asla bir değil, neyseki onların arası iyi” dedi. Bunu duyunca bende film koptu.

Bunca yılda buraya yazmadığım başka onca aşağılanmaya rağmen saygımı ve mesafemi koruyup evlatlık vazifemi yapmaya çalışmışım aldığım ödüle bakın. Tek istediğim “allah razı olsun elinizden geleni yaptınız” demesiydi. Çocukluğumdan beri onca mücadeleyi verirken canım hiç bu kadar yanmamıştı. Kendini böyle vicdansızca imha etmesi çok canımı yaktı. O saatten sonra onunla mecburiyet dışında hiç konuşmadım. Ertesi gün de götürüp köyüne bıraktım. Kontrollere geliyor, randevularını alıyoruz, doktorla görüştürüyoruz evine yolluyoruz. Köye gidince de muhattap olmuyorum. Öldü benim için.

Şimdi geleyim mutfağımdaki kedere. Ben yıllarca hakkım olduğunu düşündüğüm şeyler için, evlatlık vazifelerim için, çocuklarımın aile bağları olsun diye ite kaka götürdüm bu ilişkiyi, cevval ve vurdum duymaz sayılabilecek de bir insanım, enerjim azmim hırsım asla bitmez-di. Şu an canlı bir cenaze gibiyim. Mutlu olamıyorum, hayattan zevk alamıyorum, elimi kolumu oynatıp hayat düzenimi sürdürmek için resmen kendimi zorluyorum. Ben zaten sevilmeyen evlat olduğumu biliyordum, hiç de umursamıyordum çünkü mükemmel bir çekirdek ailem var. Şart mıydı bunu duymam, neyin intikamını aldı bu adam benden, yaşama sevincimi neden aldı elimden. Başa çıkamıyorum bu duyguyla. Psikolojik destek almak istiyorum aslında ama bunlar bir başkasına nasıl anlatılır, tekrar tekrar yaşamaya nasıl dayanılır bilmiyorum. Ban affet mantıklı gerekçe bul diyecekler ne affedebilirim ne de mantıklı bir açıklama beni tatmin edecek. Nefret ediyorum ebeveynlerimden. Ben nasıl eski ben olacağım bilmiyorum.
Allah büyük canım . Kalbini ferah tut … hiç muhattap olma köye de gitme randevularını da boşver a kardeşine gitsin b kardeşi baksın .. Kalp kıran kötü insanlarla kendinizi muhattap etmeyin daha çok kalbiniz kırılır hiç görüşmeyin kendi kötü kalplerinde boğulsunlar
 
Hepsini okudum. Ben de benzer şeyleri annesinden görmüş biri olarak şunu söylemek isterim derhal psikolojik destek alın. Ailenin açtığı yarayı kimse kapatamaz ama sağlığınız için destek almak zorundasınız. Bütün sevgisizliklerine rağmen kendinizi hatta eşinizi ve çocuklarınızı bile kurban etmişsiniz onlara. Nolur en kısa zamanda destek almaya başlayın. Kendinize yapmayın bunları.
 
Konu öyle tanidikki. Benim ailem de erkek kardeşime ev aldı borçlarını ödedi. Diğer erkek kardeşim evlendi yuva kurdu. Ona bana yaptığının 2 katı altın taktı. Nisanda bana bilezik takmislardi onu bilegimden cikarip dugunde tekrar taktilar. Salon parasini da nisanda takilan paralarla ödediler. Yatak odası bile almadılar herşeyi kendimiz yaptık. Kısacası erkek evlat olsaydın başka olurdu. Bazı aileler böyle ama insan ne kadar alıştım da dese hazmedemiyor. Daha sakladığım nice şeyler var da kelimelere yazık. Bağınızı koparın. Değil aile kim olursa olsun sizi değersiz hissettirmeye hakkı yok. Ben annemle bu konuları konuştum asla kabul etmiyor. Biraz ağlıyor duygu sömürüsü yapıyor sonra hiçbişey olmamış gibi devam ediyor. Ama ben de hiçbişey eskisi gibi değil o da farkında ve artık geri dönülmez şekilde yara aldım. Ilahi adalete güveniyor ve erkek evlatlarıyla sinanacagi günü bekliyorum.
Ben işin maddi kısımlarına hiç girmedim, onlar da başka başka hikayeler. Benimkiler oğluyla sınanmaz. Gerçekten iyi niyetli bir kardeşim var, ona da çok eziyetleri var aslında, mesafeli bir şekilde ihtiyaçlarını karşılamakla durumu kurtarmaya çalışıyor. Allah hepsine sağlık ve huzur versin de benden uzak dursunlar artık, başka temennim kalmadı
 
Allah büyük canım . Kalbini ferah tut … hiç muhattap olma köye de gitme randevularını da boşver a kardeşine gitsin b kardeşi baksın .. Kalp kıran kötü insanlarla kendinizi muhattap etmeyin daha çok kalbiniz kırılır hiç görüşmeyin kendi kötü kalplerinde boğulsunlar
Onu yapmaya çalışıyorum. Bu ruh da beden de bana ve çekirdek aileme lazım. Ruhsal mesafemiz arşa çıktı zaten, bedensel mesafe de ona uyum sağlayacak yavaş yavaş. Hep çok dirençliydim ben, asla lafımı esirgemedim, her şeylerini anında yüzlerine vurdum, ruhuma yük etmemeye çalıştım. Adam ölümle bu kadar burun buruna gelince kalkanım düşmüş farkına varamadım. Çok yaraladı bu sefer, ama yazıp ağlayınca, insanlardan da destek görünce rahatladım biraz. Ağlamak çok büyük nimet aslında kıymetini bilmemiz lazım
 
Hepsini okudum. Ben de benzer şeyleri annesinden görmüş biri olarak şunu söylemek isterim derhal psikolojik destek alın. Ailenin açtığı yarayı kimse kapatamaz ama sağlığınız için destek almak zorundasınız. Bütün sevgisizliklerine rağmen kendinizi hatta eşinizi ve çocuklarınızı bile kurban etmişsiniz onlara. Nolur en kısa zamanda destek almaya başlayın. Kendinize yapmayın bunları.
Ben onu kurban etmek olarak görmüyorum aslında bütün ömrümü onlara adamadım, sağlık sorunuydu hastane süreciydi, kim olsa anne babası için bu geçici zamanda elinden geleni yapardı bence. Ha tekrarı olacağını hiç sanmıyorum. O kadar fedakarlık yapmam artık. Ben evlatlık vazifesi olarak yapmıştım çünkü zaten bana bayılmadığını biliyorum, ben de ona bayılmıyorum. O bunu kendimi sevdirme çabası olarak mı anladı da bu kadar ezme hakkı gördü kendinde bilemiyorum. Karışık mevzu, desteğe ihtiyacım var farkındayım
 
Okurken o kadar üzüldüm ki.Tum erkek evletlarini, kız evlattan üstün tutan ailelerden nefret ediyorum.Ben de benzer seyler yaşadım, yaşıyorum.Kardesimin dugunu olunca anladım ki,gelinlerine bile kız evlatlarından çok daha onem veriyorlar,seviyorlar.Bende de yaşam sevinci yok.Sanirim içten içe ailenin bile sevmediği birini kim niye sevsin diye düşünüyorum.

Ama kendi ailemi bir kenara bırakıp ,kızımı hayattaki herşeyden daha çok sevmeye odaklanmaya çalışıyorum.Gerisinin bı önemi yok.Artik anne kız denkleminin diğer anne tarafındayım ve bu yazgiyi değiştirebilirim.Evladimi değerli hissettirebilirim.Belki böylece kendi yaralarimi da biraz onarabilirim.Siz çok iyi evlatsiniz ama anneniz ,babanız ve erkek kardeşimiz kötü insanlar hepsi bu.

Fırsatım olunca ben de iyi bir psikiyatriste gitmeyi düşünüyorum.
 
Okurken o kadar üzüldüm ki.Tum erkek evletlarini, kız evlattan üstün tutan ailelerden nefret ediyorum.Ben de benzer seyler yaşadım, yaşıyorum.Kardesimin dugunu olunca anladım ki,gelinlerine bile kız evlatlarından çok daha onem veriyorlar,seviyorlar.Bende de yaşam sevinci yok.Sanirim içten içe ailenin bile sevmediği birini kim niye sevsin diye düşünüyorum.

Ama kendi ailemi bir kenara bırakıp ,kızımı hayattaki herşeyden daha çok sevmeye odaklanmaya çalışıyorum.Gerisinin bı önemi yok.Artik anne kız denkleminin diğer anne tarafındayım ve bu yazgiyi değiştirebilirim.Evladimi değerli hissettirebilirim.Belki böylece kendi yaralarimi da biraz onarabilirim.Siz çok iyi evlatsiniz ama anneniz ,babanız ve erkek kardeşimiz kötü insanlar hepsi bu.

Fırsatım olunca ben de iyi bir psikiyatriste gitmeyi düşünüyorum.
Bi onlara sevdirememişim kendimi, çok şükür güzel bir evliliğim var, huzurlu bir ailem ama öyle bir hale getiriyorlar ki beni çekirdek aileme verecek enerjim kalmıyor. İlk yazdığım zamana göre çok iyiyim. Ben onları değil onlar beni kaybetti, çünkü onlar benim için zaten yok gibiydi.

Kuzenimin bir lafı vardı 'akrabalık cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır' diye. Haklı, kurtulamıyorsun.
 
Babaniz sizin erkek kardesinizi kiskanmanizi ozellikle istemis. Birine deger vermemek var, bir de birini kiskandirmaya calismak var. Yani benim de anannem oyleymis hala hayatta. Annemin camasirlarini yikamaz ayirirmis sadece erkek cocuklarina hizmet edermis. Annemi de evin hizmetcisi gibi kullanirmis. Annem babasi oldugunde ise hic uzulmemis. Ananem dayilarimdan biriyle birlikte yasiyor. Ama diger dayimla cok gorusmediler. Ben de cocukken diger dayimin cocuguna ozel bir elbise aldigini gordum cok guzeldi ve bir dolapta sakliyordu. Bana hic oyle hediye almamisti. Karsiliginda ben de babannemi ananemden daha cok sevdim. Bir keresinde annemin ve benim yanimda muhabbetini yapiyordu. Yegenlerinden en cok dayimin cocuklarini seviyormus. Bunu soylemesini cok garipsedim ama uzulur diye saygisizlik olur diye ben de babannemi senden cok seviyorum demedim. Sasirdigim sey neden bunu bize soyleme gereksinimi duydugu. Sevgi karsiliklidir. Siz erkek kardesinize alinan telefonlari satin almak istemissiniz. Bu da normal degil. Bunun yerine yeni telefon isteyebilirdiniz. Almiyorlarsa da evlat ayiriyorsunuz ben bunu kabul edemem deyip gidebilirdiniz. Siz cok sevgi ve ilgi gostermissiniz bunun nasil karsiligi olmaz? Ben babanizin gercek babaniz oldugundan kusku duydum. Ama asiri ataerkil kadin dusmani biri de olabilir. Allah korusun ama vefat ettiklerinde size hic bir sey birakmayacaklar buna hazirlikli olun. Hic bir sey yapmayin onlar icin ki bu durum yasandiginda baska bir yikim daha yasamayin. Onlar icin sadece erkek cocugu onemli. Cinli bir kiz arkadasim da anlatiyordu adini cince "yeter" koymuslar erkek cocuklari olsun diye. Erkek cocuga da ev almislar her yatirimi parayi ona vermisler. Kiz cocuklarina 5 kurus yok. Kiz ailesini hic umursamiyor ozlemiyordu ve gayet de mutlu bir yasam suruyordu. Yani gidip de hizmet etmiyordu ailesine. Birakin da ogluyla gelini ugrassin o kadar para ve ev alacaklar karsiliginda. Acikca da soyleyin: bana haksizlik yaptiniz yillarca, sonunda beni kaybettiniz deyin. O sozlerinizi unutamasinlar. Olurken de hatirlasinlar.
 
Artık ben o yokmuş gibi davranıyorum ama ona sayamadığım cümleler içime oturdu kanımı emiyor resmen. Aileli ailesizleriz işte, olmasalar yok dersin en azından böyle ruhunu emmeye devam ediyorlar ömür boyu. 😔 benim annemle babam ruh emici, pek çok ailede kardeşlerden biri de ebeveynlere benzer bizde olmamış o, yeğenimle konuşuyoruz o bile hayret ediyor "böyle hasta ruhlardan doğup ikiniz de nasıl bu kadar sağlıklısınız' diye. Kimsenin yaşamasını istemeyeceğim bir durumdayım. Mücadele becerimi kaybettim.
Sayamadiginiz o cumleleri sayin yuzlerine karsi. Ama hakaret degil de net ve anlasilir olsun. Psikologlar icinizde tutmayin diyorlar, hasta olursunuz sonra.
 
Babaniz sizin erkek kardesinizi kiskanmanizi ozellikle istemis. Birine deger vermemek var, bir de birini kiskandirmaya calismak var. Yani benim de anannem oyleymis hala hayatta. Annemin camasirlarini yikamaz ayirirmis sadece erkek cocuklarina hizmet edermis. Annemi de evin hizmetcisi gibi kullanirmis. Annem babasi oldugunde ise hic uzulmemis. Ananem dayilarimdan biriyle birlikte yasiyor. Ama diger dayimla cok gorusmediler. Ben de cocukken diger dayimin cocuguna ozel bir elbise aldigini gordum cok guzeldi ve bir dolapta sakliyordu. Bana hic oyle hediye almamisti. Karsiliginda ben de babannemi ananemden daha cok sevdim. Bir keresinde annemin ve benim yanimda muhabbetini yapiyordu. Yegenlerinden en cok dayimin cocuklarini seviyormus. Bunu soylemesini cok garipsedim ama uzulur diye saygisizlik olur diye ben de babannemi senden cok seviyorum demedim. Sasirdigim sey neden bunu bize soyleme gereksinimi duydugu. Sevgi karsiliklidir. Siz erkek kardesinize alinan telefonlari satin almak istemissiniz. Bu da normal degil. Bunun yerine yeni telefon isteyebilirdiniz. Almiyorlarsa da evlat ayiriyorsunuz ben bunu kabul edemem deyip gidebilirdiniz. Siz cok sevgi ve ilgi gostermissiniz bunun nasil karsiligi olmaz? Ben babanizin gercek babaniz oldugundan kusku duydum. Ama asiri ataerkil kadin dusmani biri de olabilir. Allah korusun ama vefat ettiklerinde size hic bir sey birakmayacaklar buna hazirlikli olun. Hic bir sey yapmayin onlar icin ki bu durum yasandiginda baska bir yikim daha yasamayin. Onlar icin sadece erkek cocugu onemli. Cinli bir kiz arkadasim da anlatiyordu adini cince "yeter" koymuslar erkek cocuklari olsun diye. Erkek cocuga da ev almislar her yatirimi parayi ona vermisler. Kiz cocuklarina 5 kurus yok. Kiz ailesini hic umursamiyor ozlemiyordu ve gayet de mutlu bir yasam suruyordu. Yani gidip de hizmet etmiyordu ailesine. Birakin da ogluyla gelini ugrassin o kadar para ve ev alacaklar karsiliginda. Acikca da soyleyin: bana haksizlik yaptiniz yillarca, sonunda beni kaybettiniz deyin. O sozlerinizi unutamasinlar. Olurken de hatirlasinlar.
Telefon fasılları yaşandığında 18 19 yaşlarındaydım. Üniversiteye 17 yaşında başladım zaten, hayatla yeni tanıştığınız yıllarda neyle nasıl başa çıkacağınızı bilemiyorsunuz. Aklıma gelen en kolay çözümleri uyguladım. Öğrenci olduğumdan evi terketme gibi bir fikir de asla aklıma gelmedi. O zamanlar bu kadar dışa dönük bir insan da değildim, zamanla değiştim. Atanacağım dönemde yaşadığım ilde boşluk olmasına rağmen edirne yazdım ve evden bu şekilde ayrılmış oldum. Tabi yazlar yine beraber. Onu çözemedim kolayca.

Kıskandırma konusunda hakkısınız, ben hiç böyle bakmadım ama yapmaya çalıştığı düpedüz buymuş. Gerekçesini anlayamadım ama öyle. Benim üzüldüğümü görmek için özellikle uğraştı sanki ameliyattan sonra.

Evimiz arabamız ve kendimizi rahat ettirecek kadar bir gelirimiz var çok şükür babamdan kalacak bir kuruşa muhtaç da değilim. Ben elimdekileri satsam babamdan kardeşime kalacak olandan fazlasını yapar, hepsi kardeşime kalsın hiç umurumda değil, o konudaki planlarının farkındayım, hatta tarlaları kardeşimin üzerine geçirdi bile bir kaç yıl önce 'genç çiftçi projelerinden faydalanabilsin' gerekçesiyle. Üzerinde muhtemelen sadece evlerinin olduğu arsa var. Maddi konulara olabildiği kadar girmedim konumda o kısım ayrı bir felaket. İletişimi de tamamen kestim sayılır, hiç muhattap olmadan doktora getirip gönderiyorum. Sorduğu sorulara gerekmiyorsa cevap da vermiyorum. Çok zoruna gittiğine eminim 😁 sevgi dileneceğimi falan sanmıştı sanırım, ya da ağladığımı falan görmekti amacı ama bunu ona vermedim. Şimdi de duvar gibi devam ediyorum ilişkime. Sevgim zaten bitmişti artık saygım falan da kalmadı. Sadece söylediklerini anlamlandıramadım. Bilmekle duymak aynı şey değilmiş kolay taşınmıyor.
 
Sayamadiginiz o cumleleri sayin yuzlerine karsi. Ama hakaret degil de net ve anlasilir olsun. Psikologlar icinizde tutmayin diyorlar, hasta olursunuz sonra.
Mutlaka o cümleler için uygun kapıyı açacak onlar. Beklemedeyim. Benden mal kaçırdığının farkında olduğumu iki yüzlülük yapmasına gerek ol adığını vurmuştum zaten yüzüne, bunun da yüze vurulma vakti gelecek.
 
Onaylarını almak için paralamıyorum aslında sadece ben ilgilenmediğim için ölmelerini kaldıramayacağım onlar da bunu kötüye kullanıyor.
Gecmiste yaptiklari haksizlarin ki gelecekte de miras olayinda yapacaklar. Bunun bir bedeli olmali. Siz onlara muhtacken size yardim etmediler. Onlarin size muhtac olacagi tek durum ise bu. Elden ayaktan dustuklerinde onlara hizmet etmemek, bakmamak. Olurlerse suclu falan degilsiniz. Ayrica bu konuyu erkek kardesinizle de konusun. Psikolojinizi nasil bozduklarini ve bu sebeple olum doseginde bile olsalar bir daha gorusmeyeceginizi soyleyin. Onlarin canini ancak bu sekilde yakabilirsiniz. Yaptiklarini karsiliksiz birakmayin. Hakkinizi helal etmediginizi de babanizin yuzune soyleyin ve gidin. Bunu yapmazsaniz bir omur boyu kendinize yapilan haksizliklara sinirlenir kendinize acir durursunuz.
 
Gecmiste yaptiklari haksizlarin ki gelecekte de miras olayinda yapacaklar. Bunun bir bedeli olmali. Siz onlara muhtacken size yardim etmediler. Onlarin size muhtac olacagi tek durum ise bu. Elden ayaktan dustuklerinde onlara hizmet etmemek, bakmamak. Olurlerse suclu falan degilsiniz. Ayrica bu konuyu erkek kardesinizle de konusun. Psikolojinizi nasil bozduklarini ve bu sebeple olum doseginde bile olsalar bir daha gorusmeyeceginizi soyleyin. Onlarin canini ancak bu sekilde yakabilirsiniz. Yaptiklarini karsiliksiz birakmayin. Hakkinizi helal etmediginizi de babanizin yuzune soyleyin ve gidin. Bunu yapmazsaniz bir omur boyu kendinize yapilan haksizliklara sinirlenir kendinize acir durursunuz.
Kardeşim her şeyi an be an biliyor zaten. Benimle birlikte o da delirdi ne yapmaya çalışıyor bu adam diye. Vakti gelince eksik kalanları yüzüne karşı söyleyeceğim. Sırasını bekliyorum. Şimdiye kadar yaptıklarının gayet farkında olduğumu yüzüne hep vurdum, sonuncuyu da uygun zamanda yapacağım emin olun
 
X