15 yıldır sevdiğim adam...

sunder

Üye
Kayıtlı Üye
28 Kasım 2018
55
20
Merhaba. Size belki de çok farklı gelecek bir sorunumu anlatacağım. Yıllar önce, üniversitedeyken, pekçok kızın başına geldiği gibi, ben de bir hocama aşık oldum. Tabii ki hiç belli etmedim hislerimi. Hatta o bana karşı çok fazla ilgili olmasına rağmen... Belki de bu ilgiydi beni aşık eden. Bana hediyeler aldı, kantinin ortasında ayağıma kadar getirip kahveler ikram etti, kantinin ortasında defalarca sarıldı bana ( yılın son günleri veya sömestr tatiline çıkacağımız zamanları bahane ederek yapıyordu bunu) ama kimsenin olmadığı yerlerde de kolunu omzuma atıp öyle yanyana yürüdü. Ben çok mutluydum. Gençlik cahilliği diyeyim bunlara. Çünkü o evliydi. Bu yüzden de, O'nun gösterdiği yakınlığa izin verme dışında birşey yapmadım. Bunun içinde suçlu hissediyorum, o ayrı. Eşiyle mutsuz değildi üstelik. Bana eşinin fotoğraflarını falan da gösterince, ben dedim ki, " kesin ben yanlış anlıyorum. O beni bir öğrenci gibi görüyor." bu yüzden de yakınlık kurmasına izin verdim biraz. Ben sınırları aşmıyordum, O da beni masumane seviyordu, öğrenci gibi yani diye düşünüyordum. Tabii okul bitti mezun oldum. Ama mail atmaya devam ediyorum. Gayet resmi mailler. Hatır falan soruyorum. Ama deli gibi özlüyorum, hiç belli etmiyorum hala. Mezun olduktan dört yıl sonra, hiç haber alamaz oldum birden. O da cevap vermedi uzun süre maillerime. Ben tamamen ümidi kestim. Aynı yıl, biri çıktı karşıma ve sevdiğim adamın evli olması, eşini sevdiğini düşünmem, beni tamamen unuttuğunu düşünmem yüzünden, yeni bir sayfa açmaya karar verdim ve O'nu tamamen unutmaya çalıştım. Başardığımı da sanıyordum. Bir buçuk yıldır hiç görüşmemiştik. Bitti artık diye düşündüm. Kendimi sarstım ve artık evliliğe hazır olduğuma inandım. Evlendim. İki ay sonra, O'ndan bir mail aldım. Uzun süredir, hayatının çok kötü bir aşamada olmasından dolayı bana cevap yazamadığını, evliliğinin bittiğini yazıyordu. Beynimden vurulmuşa döndüm. İç dünyam alt üst oldu sanki. Ama yine kendimi sınadım. Yine de şimdiki eşimle evlenmeyi seçerdim diye geçirdim içimden. Telkin miydi yoksa gerçek mi bilmiyorum bu hislerim. O'na da , evlendiğimi yazdım. Eşimle mutlu olduğumu... Bana cevap yazmadı, ortadan kayboldu yine. Facebook kullanıyordum ama O'nu hiç aratmadım. Sonra tesadüfen karşıma çıktı facete. Eklemedim. Dürüst olmak adına. Bu şekilde, beş yıl daha görüşmedik. Bu beş yıllık süreçte, eşimle ne yazık ki, anlaşmazlıklarımız oldu. Sürekli ayrılalım diyordu. Yetişme tarzımız farklıydı çünkü. Vs. çok sorun yaşadık. O sürekli ayrılalım deyince, en sonunda ben de pes ettim. Beş yılın sonunda, ayrılmak istiyorsa, kabul edeceğimi söyledim. Benim de gücüm bitmişti. Tabii bu arada ben de öğretmen olmuştum okuldan sonra. Eşimle herşey bitince, facete, sevdiğim o hocamı ekledim ama hala kayıtsızım. O kadar nötrüm ki O'na karşı. Ben bile hayret ediyordum. Unutmuşum sandım. Ama telefonla konuşmaya başladık ve sesini duyunca, asla unutmamış olduğumu anladım. Bütün dünyam O oldu birden. Hep O'nu düşünmeye başladım. Telefonda konuşurken, aşktan falan bahsediyordu bana. "Ben kolay açılamam, aşık olunca çok kötü halde oluyorum" vs. Bir gün telefonda, aşktan bahsederken, birden; " Seni seviyorum, sana aşığım!" cümlelerini söyledi birinin durumunu anlatırken. Ama öyle bir vurguyla söyledi ki, nasıl donup kaldım telefonda anlatamam. Sanki bana söylüyordu. Hatta bir gün, ben telefonu açınca, çok sık aradığımı ama neden böyle yaptığımı bilmediğimi söyledim. O da dedi ki, " Ben biliyorum. Sen de benim gibisin ama , bana itiraf edemiyorsun." Biraz kötü hissettim. itiraz ettim. "Ben öyle birşey söylemeyecektim" dedim. Başka bir gün, " karım gibisin" dedi bana. Telefon açılmayınca merak ediyorum diye. Bir başka sohbette, eski evliliklerden bahsederken : "benimle olsaydı, bazen kavga ederdik" dedi. Yine kal geldiği için, neden diye bile soramadım. O kadar şaşırmıştım ki... Sonra bir gün tartıştık. Telefonu açmaması yüzünden. O bana kızdı, tepki gösterdiğim için. Küstü. Yazdıklarımı okumaz oldu messengerda. Ben de geçmişteki aşkımın bütün detaylarını yazmaya başladım. Okulda O'nu görünce nasıl mutlu olduğumu, her dakikasını, her anını yazdım. Hatırladıklarıma o bile şaşırdı. Uzun zaman sonra barıştık. Ama öyle ki, ben artık aştım, iltifatlar yağdırıyorum. Açıkça anlaşılıyor aşık olduğum. Sonra bir gün pat diye fotoğraf gönderdi bana. Ardından da sordu, "sen bana aşık mıydın eskiden?"diye. Evet dedim ben de açıkça. Korkacak bir durum yok ya artık. Cevaben, "şimdi araç kullanmaya başlayacağım. Mecburum. Yarın konuşuruz eski sevgilim!" dedi. Ben mutluluktan uçuyorum tabii. Tam 15 yıl sonra, aşkımı itiraf etmişim. O da bana başına 'eski' sıfatını koysa da (öğrencilik yıllarıma gönderme yaparak) bana sevgilim demiş! Saçmaladım tabii hemen. Gece boyunca hep, bana söylediği kelimeyi düşündüğümü, çok mutlu olduğumu falan yazdım. Ertesi gün yine önce ben yazdım. Pek öyle kendimi geriye çekmek aklıma gelmez benim. Sonra korktu O. Geri çekti kendini. Benim fazla abartılı tepkim yüzünden. Ama yazdıklarımı okuyor. Öyle içten anlattım ki aşkımı. Hatta facete başka kadınlarla samimi konuşmalar yapıyordu mesela, ben de hemen tatlı sert tepkiler gösteriyordum. Bana hiç cevap yazmıyorsa da, bütün hislerimi biliyor ve okuyordu. Sükut ikrardandır gibi düşündüm sanırım. Beni onayladığını ama korktuğunu düşündüm. Eski mutsuzluğundan sonra, yeni bir ilişkiden, hele de benim gibi fevri davranan birinden korkuyor olmalıydı. Sonra, face profiline baktım. Eski yıllara. Hani ortadan kaybolduğu, benim evlendiğimi öğrendiği o yıla ait zamana baktım. Birkaç ay boyunca, hiç gönderi yoktu. Sonra ise, hep, yeniden hayata tutunma, güçlü olmayı öğrenme, geçmişte yaptığı hatalar yüzünden kavuşamadığı bir kadından ömür boyu ayrı kalmanın üzüntüsü ve bunu anlatan aşk şarkıları vardı. Üstüme alındım. Haksız mıydım bilmiyorum. Zamanlama tam da benim evlendiğimi öğrendiği o aylara denk gelince, başka türlü düşünemedim. Belki de öyle olmasını istediğim için. Bu gönderilerden bazılarını beğendim bile hatta. Şaşırmış olmalı ta sekiz-on yıl öncesinin gönderilerine bakmış olmama. Ama ses çıkarmadı. Aylardır sessiz. Ben o zaman daha çok cesaret buldum. Profilinde, kaybettiği kadının acısını anlatan ne varsa beğendim. O da başta benim bu tür gönderilerimi beğeniyordu. Yani, hiç bitmeyen ama kavuşma ümidi de olmayan aşkla ilgili gönderilerimi. Sonra derin bir sessizliğe gömüldü ve ne yazık ki ben bu profil işini abartınca, bir çeşit ruh hastası olduğumu düşünmüş olacak ki, en sonunda bana cevap yazmayı bırakın, beni engelledi. Çok ama çok üzgünüm. Ben şimdi bu adamı yanlış m anladım? Yoksa bir türlü hislerinden emin olamayıp da beni üzen kişi olduğunu düşünmekte haklı mıyım?
 
Sonuna kadar okudum
Bazen böyle.yazismalar mesajlar insanı yorar yada duygularindan emin olmaz insan.

Ogrrtmenainiz belli bir olgunluğunu var, neden yüz yüze görüşmüyorsunuz

Nerde olduğunu.biliyiraunuz. farklı şehirde de olsa.kalkin gidin yanına.
 
Aslında sömestr tatilinde O'nun yaşadığı şehirde bir seminer var. Ben de gideceğim. O'na da uğramalı mıyım yoksa daha kötü mü olur herşey bilmiyorum. Korkuyorum tamamen kaybetmekten...
 
Bir de, bana 'eski sevgilim' demesini nasıl yorumlarsınız? Eskiden beni sevdiği şeklinde mi, yoksa hâlâ seviyor ama söyleyemiyor şeklinde mi?
 
Evlendim. İki ay sonra, O'ndan bir mail aldım. Uzun süredir, hayatının çok kötü bir aşamada olmasından dolayı bana cevap yazamadığını, evliliğinin bittiğini yazıyordu. Beynimden vurulmuşa döndüm. İç dünyam alt üst oldu sanki. Ama yine kendimi sınadım. Yine de şimdiki eşimle evlenmeyi seçerdim diye geçirdim içimden. Telkin miydi yoksa gerçek mi bilmiyorum bu hislerim. O'na da , evlendiğimi yazdım. Eşimle mutlu olduğumu... Bana cevap yazmadı, ortadan kayboldu yine. Facebook kullanıyordum ama O'nu hiç aratmadım. Sonra tesadüfen karşıma çıktı facete. Eklemedim. Dürüst olmak adına. Bu şekilde, beş yıl daha görüşmedik. Bu beş yıllık süreçte, eşimle ne yazık ki, anlaşmazlıklarımız oldu. Sürekli ayrılalım diyordu. Yetişme tarzımız farklıydı çünkü. Vs. çok sorun yaşadık. O sürekli ayrılalım deyince, en sonunda ben de pes ettim. Beş yılın sonunda, ayrılmak istiyorsa, kabul edeceğimi söyledim. Benim de gücüm bitmişti. Tabii bu arada ben de öğretmen olmuştum okuldan sonra. Eşimle herşey bitince, facete, sevdiğim o hocamı ekledim ama hala kayıtsızım. O kadar nötrüm ki O'na karşı. Ben bile hayret ediyordum. Unutmuşum sandım.
 
Ama telefonla konuşmaya başladık ve sesini duyunca, asla unutmamış olduğumu anladım. Bütün dünyam O oldu birden. Hep O'nu düşünmeye başladım. Telefonda konuşurken, aşktan falan bahsediyordu bana. "Ben kolay açılamam, aşık olunca çok kötü halde oluyorum" vs. Bir gün telefonda, aşktan bahsederken, birden; " Seni seviyorum, sana aşığım!" cümlelerini söyledi birinin durumunu anlatırken. Ama öyle bir vurguyla söyledi ki, nasıl donup kaldım telefonda anlatamam. Sanki bana söylüyordu. Hatta bir gün, ben telefonu açınca, çok sık aradığımı ama neden böyle yaptığımı bilmediğimi söyledim. O da dedi ki, " Ben biliyorum. Sen de benim gibisin ama , bana itiraf edemiyorsun." Biraz kötü hissettim. itiraz ettim. "Ben öyle birşey söylemeyecektim" dedim. Başka bir gün, " karım gibisin" dedi bana. Telefon açılmayınca merak ediyorum diye. Bir başka sohbette, eski evliliklerden bahsederken : "benimle olsaydı, bazen kavga ederdik" dedi. Yine kal geldiği için, neden diye bile soramadım. O kadar şaşırmıştım ki... Sonra bir gün tartıştık. Telefonu açmaması yüzünden. O bana kızdı, tepki gösterdiğim için. Küstü. Yazdıklarımı okumaz oldu messengerda. Ben de geçmişteki aşkımın bütün detaylarını yazmaya başladım. Okulda O'nu görünce nasıl mutlu olduğumu, her dakikasını, her anını yazdım. Hatırladıklarıma o bile şaşırdı. Uzun zaman sonra barıştık. Ama öyle ki, ben artık aştım, iltifatlar yağdırıyorum. Açıkça anlaşılıyor aşık olduğum. Sonra bir gün pat diye fotoğraf gönderdi bana. Ardından da sordu, "sen bana aşık mıydın eskiden?"diye. Evet dedim ben de açıkça. Korkacak bir durum yok ya artık. Cevaben, "şimdi araç kullanmaya başlayacağım. Mecburum. Yarın konuşuruz eski sevgilim!" dedi. Ben mutluluktan uçuyorum tabii. Tam 15 yıl sonra, aşkımı itiraf etmişim. O da bana başına 'eski' sıfatını koysa da (öğrencilik yıllarıma gönderme yaparak) bana sevgilim demiş!
 
Saçmaladım tabii hemen. Gece boyunca hep, bana söylediği kelimeyi düşündüğümü, çok mutlu olduğumu falan yazdım. Ertesi gün yine önce ben yazdım. Pek öyle kendimi geriye çekmek aklıma gelmez benim. Sonra korktu O. Geri çekti kendini. Benim fazla abartılı tepkim yüzünden. Ama yazdıklarımı okuyor. Öyle içten anlattım ki aşkımı. Hatta facete başka kadınlarla samimi konuşmalar yapıyordu mesela, ben de hemen tatlı sert tepkiler gösteriyordum. Bana hiç cevap yazmıyorsa da, bütün hislerimi biliyor ve okuyordu. Sükut ikrardandır gibi düşündüm sanırım. Beni onayladığını ama korktuğunu düşündüm. Eski mutsuzluğundan sonra, yeni bir ilişkiden, hele de benim gibi fevri davranan birinden korkuyor olmalıydı. Sonra, face profiline baktım. Eski yıllara. Hani ortadan kaybolduğu, benim evlendiğimi öğrendiği o yıla ait zamana baktım. Birkaç ay boyunca, hiç gönderi yoktu. Sonra ise, hep, yeniden hayata tutunma, güçlü olmayı öğrenme, geçmişte yaptığı hatalar yüzünden kavuşamadığı bir kadından ömür boyu ayrı kalmanın üzüntüsü ve bunu anlatan aşk şarkıları vardı.
 
Üstüme alındım. Haksız mıydım bilmiyorum. Zamanlama tam da benim evlendiğimi öğrendiği o aylara denk gelince, başka türlü düşünemedim. Belki de öyle olmasını istediğim için. Bu gönderilerden bazılarını beğendim bile hatta. Şaşırmış olmalı ta sekiz-on yıl öncesinin gönderilerine bakmış olmama. Ama ses çıkarmadı. Aylardır sessiz. Ben o zaman daha çok cesaret buldum. Profilinde, kaybettiği kadının acısını anlatan ne varsa beğendim. O da başta benim bu tür gönderilerimi beğeniyordu. Yani, hiç bitmeyen ama kavuşma ümidi de olmayan aşkla ilgili gönderilerimi. Sonra derin bir sessizliğe gömüldü ve ne yazık ki ben bu profil işini abartınca, bir çeşit ruh hastası olduğumu düşünmüş olacak ki, en sonunda bana cevap yazmayı bırakın, beni engelledi. Çok ama çok üzgünüm. Ben şimdi bu adamı yanlış m anladım? Yoksa bir türlü hislerinden emin olamayıp da beni üzen kişi olduğunu düşünmekte haklı mıyım?
 
Cevapları sen de biliyorsun ilgi manyağı yapmissin adamı.Adam kaçmış.Geri dönmediği halde iletişim kuman çok saçma olmuş.Onurunu ön plana alarak hareket etmeye çalış bence bundan sonra.Oyle temiz aşktan anlamaz erkekler zaten.
 
Hiç böyle bir son beklemiyordum.. Kader tam anlamıyla bu olmalı diye düşündüm okurken Nazan Bekiroğlu'nun Nar Ağacı romanı geldi aklıma bir anda .. Neden böyle olmuş keşke hiç ilgi göstermeyip yüz yüze olmasını bekleseydiniz engellemesi de çok tuhaf belki de sizin hislerınız çok büyüktü ve ona aldanıp yanlış anladınız.. Zaten biz kızlar herşeyi yanlış anlamaya çok meyilliyiz :/ ama davranışlarını yanlış anlamanızda çok normal of :/
 
Çok teşekkür ederim yorumlarınıza. Peki ben o şehre gittiğimde O'na uğramalı mıyım sizce? Yüzyüze konuşmak bu sorunu çözer mi yoksa tamamen korkunç bir kavga ile biter mi herşey? Aslında kavga da etmek istiyorum O'nunla. Çünkü çok da kırgınım. Ama hâlâ çok seviyorum. Çok uzun süre mi geçmesi gerek hata yaptığını anlayıp öfkesinin dinmesi için yoksa iki ay yeter mi? Bence yetmez gibi geliyor. Ben güzel sözlerle iltifatlar ederken, keyifle okuyordu. Ama şimdi whatsapp'ta bile engellemiş. O kadar çok, o kadar çok seviyorum ki... Çok zeki ve birikimli biri. Neye kızdı bu kadar bilmiyorum. Çok ilgi gösterdiğim konusunda haklısınız. Böyle bitmemeli. Nedenini bile bilmeden, hayatımda duyduğum en büyük aşkı kaybetmemeliyim. Kalbim de çok kırık ama... Nasıl dayanacağım benden nefret etmesine? O olmadan yaşamak kolaydı ama O benden nefret ederken....
 
Şimdi,bir ihtimal geldi aklıma. Başka biri olabilir mi hayatında.Birlikte yaşadığı veya evlendiği.Yani bir anda engellemesi aklıma bunu getirdi.
 
Adamın hayatında başka biri var benim aklıma başka birşey gelmedi.Belki yüz yüze geldiğinizde sizde farklı hissedersiniz bence çıkın karşısına içinizde kalmasın
 
Benim de aklıma o geldi. Ama nasıl bu kadar çabuk olabilir anlamıyorum. Kesinlikle aşırı ilgiden oldu diyordum aslında. Yani ben çok boğdum. Ama şu anda ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Biz Onunla sadece sıradan konulardan konuşmadık üstelik. Her sohbetimiz ayrı güzeldi. Müzik, sinema, tarih, felsefe ve daha pek çok şey. Fikirlerimiz ve beğenilerimiz o kadar aynı ki...


Dediğiniz doğru ince bilek. Ama başka biri ile aynı frekansı bulamıyorum. Kimse O'nun gibi değil. Belki yüz yüze görüşürüsek, daha iyi anlarız birbirimizi. Belki beni görünce eski günleri hatırlar diyorum...
 
Bunca sene bekleyip bu kadar olay yaşamışken ve zaten kaybettiğini düşünürken yanına gitmek bence iyi fikir en azindan aklında kalmaz keşke gitseydim demezsin. Sorularına cevap araman en doğal hakkın. Ben senin yerinde olsam seminerim olmasa bile yanına giderdim. Kazanamamışken kaybedecek neyin var. Git ve aklında kalmasın. Ama mutlaka yaz neler olduğunu çok merak ettim yazını ilgiyle ve heyecanla okudum. Umarım mutlu son olur . Belki de kader sizi birbirinize yazdi ama zamanı var. Hee ne dersin inşallah gitmek iyi bi fikirdir.
 
Çok teşekkür ederim. Umut verdiniz. Kaybedecek neyim kaldı ki diyorum ben de. En azından bu kahredici sessizlikten iyidir. Bu kadar yıldır, doğru dürüst bir kavgamız bile olmadı. Küçük kırgınlıklar... O hep hatasını anladı ve barışmak için ilk adımı atmaktan çekinmedi. Okul yıllarında ve bütün sınıfın ortasında bile barışmak için çabalardı. İkimiz de zor yıllar yaşadık ve yıprandık. Eskisi gibi sakin olamıyoruz. Bu çok doğal. Zaten O'nun hayatında da sorunları var. Çok özel sırlarını bile paylaştı benimle. Çünkü, ömür boyu dargın kalsa dahi, kimseye söylemeyeceğimi biliyor. Beni kişilik olarak gayet iyi tanıyor. Zaten son yıllarda adıyla hitap ediyorum. Öyle istemişti. O'nun için çok değerli olduğumu defalarca söyledi. Hiç değilse, bir kez daha görmüş olurum bunca yıl sonra...
 
Merakımı mazur gör ama aranızda ne kadar bi mesafe var. Yani samimiyeti ilerlettiginiz dönemde neden görüşmediniz. Bide tam olarak sevgili olmadınız sanırım. Acaba siz mi öyle sandınız buda sizin duygulardan korktu da saplantili filan sanıp engelledi mi. Olabilir mi ?
 
Olabilir ne yazık ki. Sanırım O emin olmaya çalışıyordu benden ya da kendinden. Daha yeni samimi oluyorduk gibi. Tam ne olduğumuzu ben de bilmiyorum. Bir saat ya da daha fazla konuşurduk kimi zaman telefonda. Oysa pek sevmez öyle uzun konuşmayı. Hatta çoğu zaman telefonunu kaybeder evde. O kadar uzaktır yani telefondan. Ama benimle konuşurken, hep keyifliydi. Evin seslerini merak ederdi. Kapı çalınca dinlerdi ve yorum yapardı hayatımla ilgili. Ama kendisinin bu hayata karışmaya hakkı olmadığını düşünürdü. Çok öyle aşırı samimi olamadık. Hatta ben de hayatına karışma hakkım olmadığını söylemiştim O'na ve O da karışabileceğimi söylemişti.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…