durumunuza gerçekten çok üzüldüm. fakat şöyle söyleyebilirim ki, kendi çocuğunuzu nasıl en iyi siz tanıyorsanız, sizi de en iyi kendi öz anneniz tanıyacaktır. böyle bir durumda onun asla yanınızdan ayrılmaması gerekirdi. ben evli biri değilim. ancak, evli olup başkaları tarafından doldurulan çok insan gördüm. anlaşılan sizin arkanızdan epey laflamışlar. şu an sizin payınıza düşen şey susmaktır. çünki konuşursanız ya sizi dinlemeyecekler veya susturmaya çalışacaklar. bırakın bir noktada kendileri size gelsinler ve konuşmanızı istesinler. o zaman da her insanın hata yapabileceğini söyleyin. acaba eşiniz kendi annesine karşı hiçbir hata yapmamış mı? akabinde kendini sokakta mı bulmuş? veya kayınvalideniz kendi eşiyle hiç tartışmamış mı? insanların gerildiği, agresifleştiği zamanlar olmuyor mu? bunu tatlı bir dille izah edin. ve yaptığınızdan pişman olduğunuzu, bunu farkında bile olmadan yaptığınızı "açık yüreklilikle belirtin". sivri ve dikine konuşmayın. yapıcı olun. çocuğunuz ve evliliğiniz için bazı fedakarlıklar gerekecektir. sizi gerçek anne yapacak şey de budur. unutmayın, musibet mükafatın mukaddimesidir, hem sebeb-i kemalattır. bu krizi fırsata çevirebilirsiniz. ezcümle: bir fatura kesilecekse önce bunu kendinize kesin. kendi kendinize bir muhasebe yapın yani (ki bunu zaten yaptığınızı düşünüyorum) sonra karşı tarafı yumuşatın ki, şekil alabilsinler. kapı gocurduyorsa ona bir yağ sürmek gerekir. onların yanlışları onlarla kalacak. bırakın doğrular sizinle kalsın. zaman hakiki bir müfessirdir. gece gündüzü nasıl takip ediyorsa, bu hal de gelip geçecek. bir gün gelecek. vaziyet değişecek. siz onlara iyilik yaptıkça, eğer kalpleri varsa ve ölmemişse mutlaka pişman olacaklardır. ayrıca, eşinizle de özellikle konuşun. onu hassasiyetinizle, inceliğinizle, masumluğunuzla dövün. daha yazıcaktım, çok uzadığından burada kesiyorum.