gelen görücülerim vardı o zamanlar bizim maaşlar düşüktü eşit işe eşit ücret sloganı ile birşeyler yaptı ya hükümet sağ olsunlar maaşlarımızın düzelmeden önceki hali kızlar içler acısıydı neyse zaten psikolojim bozulmuş mesele belli üstüne ne kadar maaş alıyorsunuz diye sorunca kovuyordum geleni

gelen bir öğretmene bana mı maaşa mı talipsiniz beyefendi demişliğim var

yine sorsunlar yine kovarım
paracıl bir tutumum yok yaşadıklarımdan öğrendiklerim var
adam olsun kendine güvensin evini geçindirsin bana değilll evet hayat müşterek ama güvenimi kazanması lazım müşterek olduğunu varsaymam için ata erkil düşünüyorum o konuda
katılıyorum sonuna kadar aşkkuşum...
şimdililer acayip bir şey olmuşlar canım paralı statülü özgür kadın arıyorlar... deliriyorum...
ben yaşıtlarımla bu yüzden hiç anlaşamadım...
hayatta bir kez aşık oldum...
2009-2010 baharı kuzenin patronu beni çok beğeniyormuş antalyada bir arkadaşıyla tanıştırmak istemiş yaşını o vakitler 38 dediydi evlenmek çocuk sahibi olmak isteyen belediyede çalışan biri diye anlatmıştı.. neyse biz telefonla ve netten iletişime geçtik tanıştık... ama hiç bir birimizi görmedik...
adamın özelliklerini ilk konuşmada anlatmasıyla öğrendim
yaş:48
eğitim: ankara gazi ünv.
meslek: inşaat mühendisi.
iş......: antalya belediyesi projeler koordinatörü ve müze küratörü
bisan bisikletlerinin eski sahibi
19 yaşında bir kızı var
eşini trafik kazasında kaybetmiş
6 hisse muhteşem kuvvetli bir adam..
5 dil bilen kültürlü sosyal çevresi kuvvetli bir vatandaş
neyse ben şok tabi o benim özellikleri duyunca benden şok çok genç olduğumu duyunca afalladı tabi..
aylar konuşarak geçti resimler gönderdik bir birimize sonunda
antalya ya davet etti biletlerimi alıp süpriz yaptı
ilk kez uçağa binip tek başıma hiç görmediğim o memlekete gittim.
beni karşıladı çok güzel ağarladı tüm şehri gezdırdi akşam yemeğinde beni aldı birlikteydik antalya balıkda balık yedik öyle dalmışızki bir birimize ve sohbete kafamızı bir kaldırdık gözlerimiz bir birinden ayrıldığı an farkettik ki mekan kapanmış bir sürü garson kapıda sıraya girmiş bizi izliyorlar bizi bölmek istememişler... onun yeşil derin gözlerinde kaybolup gitmişim...
ben onu ilk gördüğüm an işte bu demiştim aşık olmuştum sabah kahvaltı için beni yine aldı otelden onun kumsaldaki evin balkonunda hazırlanmış bir masaya devet edildim.. beni kırılacak bir biblo gibi görüyordu... dokunursa kırılacak konuşursa dağılacakmışım gibi sadece izliyordu... kahvelerimizi yudumladık öğlen olmuştu gitme vaktıne az kalmıştı saatlerce sohbet ettik balkonda deniz prıl pırıl o ise sıcacık yaz güneşi altında yemşeşil gözleriyle beni benden almıştı... ah ah kendi elleriyle balık hazırladı ben salatayı yaptım balkonda gün batımına karşı sohbetler eşliğinde yedik içtik.. sonra ayrılık vaktinin geldiğini hatırlattı gözlerim damlacıklara yenik düştü ağzımdan sadece şu cümle döküldü """" siz mucizem hayatımda başıma gelen en güzel şeysiniz.. gidiyorum ama kalbimi mavi yeşil memleketinizin koylarında bırakıyorum."
sonra ayrıldık uçak havalanıpta karanlık gökyüzünden antalya ya baktığımda hala hıçkırıklarla ağlıyordum.. ama not defterime şu cümleyi ekledim... rengarek ışıklarıyla antalya sizin gözleriniz kadar muhteşem değiller inanın bana..""
iner inmez attım mesaj olarak tepki gecikmedi aynı sıcaklıkla geldi karşılık.. sonra uzun zam devam etti konuşmalar ben gittim o geldi ama onun statüsü çevresi ayrı bir şehirde olması yaşım onun yaşı onu korkuttu galiba yavaş yavaş uzaklaştık ama hala görüşürüz dostça çünkü çirkin olan bir şey kırıcı olan bir söz olmadı aramızda şükür...
onun gibi bir tane arıyorum... aşkla sevgiyle vicdanla gözlerime bakacak sarıp rarmalayacak koruyacak gözünden sakınacak birini...
ay yaram depreşti ayol...