-”KREŞİN TADI DAMAĞINDA KALMALI”-
Çocuğun, kreşte öğretmenine bağlanmasının da zaman alacağını vurgulayan Uslu, şunları kaydetti:
”İdeal olan, kreşe verirken, yumuşak geçişlerle aşamalı olarak ayrılık süreleri ayarlanmalı. Çocuğun kreşte vakit geçirdiği zaman dilimi yavaş yavaş artırılmalı. Başlangıçta, her gün düzenli olarak kreşe gitmeli ve anne de kreşte durmalı. Çocuk, ilk günlerde annenin yanından ayrılmayabilir, etrafı keşfetmeye çalışır ve dönüp dönüp anneye bakar ya da oynarken annenin yanına gelir ve tekrar oyuna döner. Bu şekilde adeta pilini şarj eder. Böylece yavaş yavaş ortama alışmaya başlar.
Çocuk, ilk günler 1 saat olacak şekilde anne ile birlikte oyun saatlerinde kreşe gitmeli. Kreşin tadı damağında kalmalı ki ertesi gün yine gitmek istesin. Kreş çıkışında çocuğa, beraber oynanacak bir oyun, birlikte parka gitme gibi ödüller verilmeli. Sonraki günlerde ise kreşte kalış süresini çocuğun tepkileri belirleyecektir. Ayrılma kaygısı sürüyorsa aşamalı alıştırma sürdürülerek faaliyet saatlerini de kapsamalı, üçüncü aşamada öğle yemeğine kadar kalınmalı, son aşamada ise uyku saati ve tam gün kreşte vakit geçirilmelidir. O süreçler içerisinde de anne, ilk günler orada otururken, daha sonra çocuğu ‘Şimdi gidiyorum, 2 saat sonra gelip seni alacağım’ diye bilgilendirerek ve mutlaka söz verilen saatte orada olunacak şekilde bir tutum sergilemeli. Kesinlikle, çocuktan gizlice kaçılmamalı ancak çocuğu bırakırken kararlı davranılmalı. Anne, ayrılıkla ilgili kendi kaygısını çocuğa yansıtmamalı.
Çocuklarda zaman kavramı gelişmediğinden dönüş saati ile bilgilendirme ”Uyandıktan sonra”, ”Oyun saatinden sonra” gibi faaliyetlerle anlatılmalı.”
-”BEYİN, EN YOĞUN OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE GELİŞİYOR”-
Uslu, kreşe alışma sürecinin çocuğun yapısına göre değiştiğini ancak tüm çocukların belli bir süreden sonra mutlaka birebir ilgilenen kişiden uzaklaşarak kreşe gitmesi gerektiğini söyledi.
Çocukların duygularının iyi gelişebilmesi için çevresel uyaranları yeterince alması gerektiğini anlatan Uslu, ”Bunlar karşılıklı iletişim, kitaplar, oyunlar, şekil ve sayı ile ilgili oyunlar, konuşma, dil kabiliyetidir. Bunlar da çevresel uyaranlarla daha hızlı gelişir” diye konuştu.
Uslu, çocuğun beyin gelişiminin en yoğun okul öncesi dönemde geliştiğine dikkati çekerek, bu nedenle bu süreçte verilecek uyaranların çok önemli olduğunu kaydetti. Çocuğunu kreşe gönderemeyecek durumda olan ailelere de uyarıda bulunan Uslu, ”Bu durumda da evde çocukla zihin gelişimini destekleyecek oyunlar oynanmalı, kitap okunmalı ve konuşarak iletişim kurulmalı” dedi.
Uslu, çocuğun, kardeşi dünyaya gelmeden kreşe başlatılması gerektiğine de dikkati çekerek, ”Çünkü, çocuk ‘kardeşim geldi, beni evden attılar’ gibi bir bağlantı kurabilir. Bu nedenle kardeş doğmadan bir süre önce çocuk kreşe başlatılmalıdır.” dedi.