2009 Mayıs Anneleri

boşver canım iyiyse sorun yok ama anlıyorum seni insan yine de görmek istiyorr
sen ilçedeydin di mi antep maraşa yakın oraya gitseydin keşke merakın giderdi
maraş merkeze gitsem,orda da vardır ayrıntılı. ama maraş bile 2 saat bize. mesafeyi geçtim, arada bir püren geçidi var kii,yazın bile tehlikeli,kışın her yer buzzzzkafamçokkarıştı
oh maşallah kocaman olmuş seninki :teytey: benim her gidişimde dr aynı şeyleri yapıyor sadece bu kez kemiklerini saydı beynindeki sıvı miktarını ölçtü. sende ne yaptı. beynine baktı mı
yok yaa ne beyni! sadece kafasını ölçtü,karnının çevresini ölçtü,bide bacak boyu ve kilosu.yani herzaman yaptığı şeyler. netten baktım 23. haftaya kadar yapılıyormuş ayrıntılı inceleme. memlekete gittiğimde yaptırım belki geç oldu demezlerse. 2 haftam vardelikafadulden

senin iki tane,biri dursa öteki oynar:dance: benim oğluşum bi uyuşuk bi uyuşuk babası gibi! tam pijama erkeği olacak bu da:roflol: bugün ultrasonda yine ayak ayak üstüne atmış yatıyordukaydirigubbakcemile
 

aman boşver ayrıntılı bebeği görecem diye gitme tehlikeli yerlere eskiden ultrason mu varmış
ay anneannem gibi konuştumm:roflol::roflol::roflol:
 

cnm allahın izniyle bişeycik olmaz inşallah.dua ediyorum bende merak etme.sıkılmamaya calış elinden geldiğince ve yat dinlen bol bol cnm..

güzel anneler ben çıkmalıyım akşam yine girerim görüşürüzzz

güle güle tatlım....
 
İyi akşamlar kızlar,
Ben gelene kadar kaçmış herkes,bugün ultrasona girdik doktor teyzemiz bu şeferde kafasının çevresini foto diye verdi yaa bi daha omurilik kafa çevresi gibi yerlerini verirse söylicem artık düzgün bi resmini ver su çocuğun bana diyeklava:
sonra bebiş dükkanlarnı gezdik,dayanamadık 5li zıbın seti aldık oğluşuma,sizde görün diye önceden aldığım çoraplarla birlikte resmini koydum,masallah deyin canlarım olurmu,öptüm hepinizia.s.


Canım üzülme sen,Allah korur masumunu,inşallah tam zamanında kucaklarsın bebişini tatlım,sen dinlen gitme okula falan,rapor al bişeyler yap gitme
İnşallah büyümez şu miyomda, bebişin iyi olur canım...Dua et bol bol..



CERENCİM,baska bi yere yaptır canım ya,birkaç saat yakınlıktaki başka bir şehirde yaptır mesela,önemli bu çünkü,herşeyine bakması lazım doktorun
2 hafta sonra 24 haftalık oluyorsun canım,23. hafta son diye biliyorum ben..

 
ocak 25'te 23+5 oluyorum. ve memlekette oluyorum. şansımı denerim. olmazsa da artık inşallah dualarımız kabul olur:Saruboceq:
dediğim gibi,mesafe diil problem olan. yollar çok fena. hep kapanıp duruyor. o daha tehlikeli.:çok üzgünüm:
hani fotoğraflar annesi?
 

cnm evde daha çok kafayı yerim ya sabahdan beridir şimdiden mahvoldum üzüntüden birde doktor illa demedi işin ağırsa sen bilirsin dedi bende 2 hafta kaldı zaten tatile dedim iyi o zaman agrın olunca otur yat veya dinlen dedi bilmiyorumki üff ya çok mutsuzum acaba kan ilaçlarımı besledi şu miyomu off yasenağlamasenağlama
 

Canım ayakta durunca daha kötü olmayacaksa çalışsanda farketmez tabi,birde üzülürsen belki kötü etkisi olabilir tatlım bu yüzden aklını baska yere yönlendirmeye bak,sıkıntı daha çok zarar verir..Doktor ilaç verdimi peki?



CERENCİM,resimleri suraya ekledim canım:
http://www.kadinlarkulubu.com/mayis...i-bebeklerimize-neler-almaya-basladik-14.html

 
canım kendini üzme bu kadar. benim eltimde 40 yaşında kazara hamile kaldı. onun da kocaman bir miyomu vardı. sezeryanla doğum yaptığında bebek 37 haftalıktı ve doktor miyomunun bebeğin kafasıyla aynı büyüklükte olduğunu söyledi. artık büyüklüğünü sen düşün. şimdi çocukta, kendi de gayet sağlıklı.
 

cnm yok ya ne ilaç varmış iyi gelen ne başka bişey dua işde sadece dua allhım yardım et bize:CüvCüv:senağlama
 

hadi ya inş bizimde bu miyom taş koymaz ayağımızın altına ve sağlıcakla zamanında doğururum ya benim anlamadıgım önceden 4 cm ken doktor görünmez artık bu miyom dert değil dedi şimdi gittigimde karın ağrısı şikayetiyle 6 cm olmuş kötü olmuş plesentayla yan yana ki önceden karşı duvarında demişdi üff yasenağlama
 
iyi akşamlar kızlar!
benisec canım bence en önemlisi moralini yüksek tutmak. inşallah bişey olmayacak bebeğine. senini için dua ediyorum. kendini üzmemeye çalış (tabi demesi kolay biliyorum ama bebeğin için) sağlığıda yerindeymiş. bu senin mucizen seni bırakmaz sapasağlam çıkacak annesinin karşısına.
 

Sanada iyi akşamlar canım

 
Doğal Doğum Nedir?

Doğal doğum mümkün olduğu kadar müdahale edilmeden yapılan doğumlardır. Bu sayede aktive olan tüm doğal hormonlar, anne ve bebeğini doğuma en sağlıklı biçimde hazırlamaktadır.

Zaten doğal bir doğumda ebeler ve doktorların izleyici olup, sağlık kontrollerini yapmalarından başka bir müdahalesi olmamalıdır. Çünkü buna ihtiyaç yoktur.

Gereksiz yere yapılan her türlü müdahalenin doğumun işleyişi ve hormonların salınımı üzerine negatif etkileri vardır.Zaten doğal doğumu üstün kılan bu hormonların salgılanmasıdır.

Bu hormonlar içinde en etkili olan iki hormon oksitosin ve endorfindir.
Oksitosin rahimi kasıcı etkileri ile doğumun ilerlemesinden sorumlu
hormondur.Bu hormona "sevgi hormonu" adı verilmiştir. Yani sevginin olduğu her yerde oksitosin de vardır. Bu hormon doğumda gittikçe artan oranlarda salgılanarak doğum anında ve doğum sonrasında en yüksek seviyelerini bulur.
Kordon yoluyla da bebeğe geçer. Bebeğin de kendi hormonunu ayrıca
salgıladığını biliyoruz.

Diğer hormonumuz endorfin bedenin salgıladığı doğal bir ağrı kesicidir.Doğa, doğum yapan kadının kendini rahat hiisedebilmesi için herşeyi yapar.Oksitosin seviyesi yükselip, kasılmalar sıklaştıkça, beden endorfin salgısını arttırarak cevap verir. Böylece kadının bedeninde doğal bir anestezi sağlanır,Doğumda endorfin seviyeleri en yüksek noktadadır. Kordon yoluyla bebeğe geçer, bebeğimiz de kendi hormonunu salgılar.

Endorfinin bağımlılık yapıcı bir etkisi de vardır. Kişi endorfin
etkisindeyken çok daha sevgi dolu, karşısındakini kabullenicidir.
Bu iki hormon birleştiğinde müthiş bir güce ulaşır. Anne ve bebeğin bu ilk
karşılaşmada birbirlerine bağlanmasından bu hormonlar sorumludur.
Bu yüzden biz bebeğin doğar doğmaz anne kucağına verilmesini savunuyoruz.

İlk refleks ağlamalarından sonra anne kucağı ile buluştuklarında annesinin güven veren kalp atışlarını duyar, tanıdık sesini ve kokusunu hissederler. Ağlamaları yavaş yavaş azalır. Kendilerini bu güvenli sıcaklığa bırakırlar. Bu güvenli ve sevgi dolu başlangıç onların gelecekteki davranışlarını da pozitif yönde etkileyecektir.

Yapılan tüm çalışmalar doğal doğumların anne ve bebek üzerindeki pozitif etkilerini desteklemektedir.Bebeklerde solunum problemleri daha az olur, daha aktiftirler, daha iyi ve kolay emerler, bağırsak flora gelişimleri çok daha iyi olur.

Anne-bebek ilişkisi çok daha sağlıklı başlar, annelerimizde doğum sonrası depresyon çok daha az görülür.

 
Doğumda Müdahalelerin Etkileri Nelerdir?

Doğumun doğal işleyişine yapılan her türlü müdahale doğumun doğal gidişini etkiler. Bunların arasında aç bırakılmak, serum takılması, su kesesinin erken açılması, doğum başlamadan suni sancı ile doğumun erken tetiklenmesi, her gebeye epizyotomi dediğimiz vajinal kesi yapılması, hatta epidural anestezi kullanılması sayılabilir.

Bu uygulamalar eğer gerçekten bir neden yokken uygulandığında, doğumda salgılanan hormonların çalışma düzenleri bozulur.

Örneğin gerek yokken sadece doğumu hızlandırmak için takılan suni sancı annenin doğal oksitosin salgısını bozar.

Suni sancı olarak bildiğiniz, serumla verilen ve rahimi kasıcı etkileri olan yapay oksitosin beyin bölgesine geçemediğinden, beden doğal ağrı kesicisi olan endorfini salgılayamaz ve gebe kasılmaları çok daha şiddetli hissetmeye başlar.

Bu gebelerimizin doğum yaparken bebeklerine kavuşma değil, onlardan kurtulma hissiyle davrandıklarını görüyoruz. Bu da doğum anındaki o ilk buluşmayı bozar.

Epidural anestezide ve ağrı kesicilerde de aynı etkileri görüyoruz.Bu
uygulama doğuma yapılan büyük müdahalelerden biridir. Evet gebe doğumda hiç ağrı hissetmez ancak doğal hormonların salınımı da engellenmiş olur.

Bu doğumlarda gebe yatağa bağlı kalır, sürekli takip altında olmak zorundadır, doğumlar göreceli olarak uzar, vakum takma oranları artar, anne-bebek buluşması gecikir. Yapılan ağrı kesici ilaçların az ya da çok bebeğe geçtiklerini de biliyoruz. Bu ilaçların kısa ve uzun dönemli negatif etkileri konusunda çalışmalar devam etmektedir.

Bir diğer müdahale olan epizyotomi, yani doğumda vajinal kesi normal
doğumdaki negatif olayların başlıca sorumlusudur.


 
" DOĞUM KORKUSU".

Kadınlarımız doğumdan korkuyor ve korkuları toplum tarafından besleniyor. Korku gerginlik yaratıyor ve bedenimizde stres hormonlarının salgılanmasını arttırıyor.

Adrenalin başta olmak üzere salgılanan bu hormonlar doğumun doğal gidişini bozuyor. Beden bu korkular nedeniyle tehlikede olduğunu sanarak doğumu durdurmaya çalışıyor. Rahim kasları birbiriyle uyum içinde çalışacakken, birbirlerine karşı çalışır hale geliyor ve bu da ağrılı kasılmalarla sonuçlanıyor. Biz buna korku-gerginlik-ağrı çemberi adını veriyoruz. Yani kadınlarımız aslında kendi ağrılarını kendileri yaratıyorlar diyebiliriz.

Korku dolu bir doğumda istemesek de müdahaleler devreye giriyor. İlerlemeyen doğumlar karşısında suni sancılar uygulanıyor. Daha şiddetli kasılmalar sağlanıyor. Doğal işleyiş devre dışı bırakıldığından beden kendi ağrı kesicisi olan endorfini salgılayamıyor. Gergin ve ağrılı geçen saatler sonrasında bu gebeler bir şekilde doğum yapıyor belki ancak özellikle doğum anında tamamen kurtulma güdüleri ile hareket ediyorlar. O özel anı, o büyülü buluşma anını kaçırıyorlar. Akıllarında sadece ağrılar, yorgunluk ve korku kalıyor.

Tabii bu gebelerimiz daha sonra korkuyla besledikleri bu doğumları anne adaylarına bire bin katarak anlatıyor ve toplumsal korkunun kaynağı oluyorlar.

Yani toplum olarak doğum konusunda negatif bir hipnoz altındayız ve bir şekilde bunun yavaş yavaş kırılması gerekiyor.

Artan sezaryen oranlarının bir diğer sebebi yasal sorumluluklar ve aile
beklentileri. Aileler artık doğumda hiçbir ters giden olaya şahit olmak
istemiyorlar. Yani "garantili" doğum istiyorlar.

Oysa biz biliyoruz ki hayatımızın hiçbir aşamasında böyle bir garanti yok. Sağlığımızla ilgili aldığımız her kararın pozitif yanları olduğu kadar negatif yanları da var.

Bu doğum için de geçerli. Bazen işler istediğimiz gibi gitmiyor. Çok nadir karşımıza çıksada bu gibi istenmeyen bir olay olduğunda ilk suçlanan doktor oluyor ve neden en baştan sezaryen yapılmadığı sorgulanıyor.

Bazen olaylar gittikçe artan sıklıkta mahkemelere taşınabiliyor. Aile ve yasalarla baskı altına alınan doktorlarımızdan garantili sonuçlar beklendiğinde ister istemez sezaryen oranları artıyor.Tüm bunların önüne geçmek için ailelerin kendi sağlıkları ile ilgili sorumluluları alacak derecede eğitilmeleri gerekiyor.


 
Doğal Doğum Yolunda Neler Yapılabilir?

Sanırım bu aşamada en büyük görev kadınlarımıza düşüyor. Gerek hamilelik gerekse doğum planları için artık "Ben ne istiyorum?" sorusu yerine, "Bebeğim ne istiyor?" sorusunu sormamız gerekiyor.

İnanın bana bebeklerimiz travmasız, sakin ve dünyayla tanıştığı anda annesiyle buluşacağı doğal bir doğum istiyor.Bu onların geleceğini pozitif yönde etkiliyor, sevme kapasitelerini arttırıyor.Dünyada travmasız bir doğumla karşılaştırıldığında sezaryenin daha iyi olduğuna dair tek bir çalışma yok. Kadınlarımızın artık doğumlarına sahip çıkması gerekiyor..

Doktor ve hastane seçiminin iyi yapılması gerekiyor.
Eğer sizin doğum yapmaya karar verdiğiniz hastanede sezaryen oranı % 90'sa , bu aynı zamanda sizin de sezaryen oranınız demektir.

Eğitim verdiğim gebelerime genellikle hastane ve doktorlarını sorgulamalarını tavsiye ediyorum. Yine böyle eğitim alan bir gebemiz, büyük şehirlerimizden birinin tanınmış bir özel hastanesindeki doğum koşullarını araştırmaya gittiğinde ilginç bir olayla karşılaşmış.

Doğumla ilgili sorduğu her soruya çalışanlar sezaryen aşamaları ile ilgili bilgiler verince onlara normal doğum yapmak istediğini söylemiş. Verdikleri cevap ülkemiz gerçeğini göz önüne sermeye yetiyor "Ama bizim hastanemizde hiç normal doğum yapılmıyor ki!".

Normal ve doğal doğum isteyen kadınlarımız bunları sorgulamadıkça doğal doğum yolunda ilelememiz mümkün değil.

Son olarak gebelerimizin Doğuma veya sezaryene karar
verdiklerinde komplikasyon dediğimiz ters gidebilecek herşeyi öğrenmeleri ve bu sorumluluğu doktorlarıyla paylaşmaları hasta-hekim ilşikileri için çok önemli.

Elbette bunları gebelerimize öğretmek, sorumluluğu alan sağlık çalışanlarının görevidir. Bu durum doğal doğum isteyen gebelerimizde çok güzel işliyor. Doğum isteyen kadına doktoru "Ama bak bu, bu, bu riskler var, riske atmak istemezsin değil mi ?"diyerek zaten içinde var olan korkuyu daha da körüklüyor. Ancak gebemiz sezaryen istediğinde karşılaşacağı risklerden bahsetmek yerine sadece sezaryen tarihi için gün veriliyor.Böylece gebemiz sezaryenin kendisi ve bebeği için getireceği tüm risklerden habersiz sağlığı ile ilgili önemli bir kararı vermiş oluyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı doğal doğuma götüren kanıta dayalı 6 uygulama bir rehber niteliğindedir:

1 Doğum kendi başlamalıdır.

2 Doğum boyunca hareket özgürlüğü olmalıdır.

3 Doğum boyunca gebeye duygusal ve fiziksel destek verilmelidir.

4 Gereksiz her türlü müdahaleleden kaçınılmalıdır.

5 Doğumda sırtüstü yerine diğer pozisyonlar desteklenmelidir.

6 Doğum sonrası anne ve bebek bir arada kalmalıdır.

 
beniseccim canim cok cok geçmiş olsun..inşaAllah biran önce küçülüp yok olur miyomun..ama bence baska bir doktora daha git..illa benim bi doktorum var demene gerek yok ki..gidip bi kontrolden gec..belki baska yöntemleride vardir..lütfen moralini yüksek tutmaya caliş..kötü şeyler düşünme,okuma..ben o hatayi cok yaptim..okuyup agliyordum..inan hiç bi işe yaramiyor..güzel şeyler düşün..bebegini kucagina alacagina inan..inşaAllah biran önce herşey yoluna giricek canim benim..dualarim seninle..bebişe yasin oku bolbol..
 
birsencim sanada tekrar geçmiş olsun..inşaAllah gecicek bunlarda..tosuncuklari saglikla kucagina alicaksin inşaAllahhh a.s.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…