2010'da evlendik kızlar, peki ya sonrası, hadi paylaşalım... :)


patatesli kek tuzlu canım

yıldız şehriyeyi haşlıyosun
içine havuç maydanoz domates koyup
yağlı limonla karıştırp afiyetle yiyosun tavsiye ederim
 
vişneyi hangi aşamada koyuyorsun...vişne reçelimi katıyosun...
hani kakodan biraz ayırıp kek piştikten sonra üzerine sos niyetine döküyosun ya ..ozaman mı döküyosun vişneyi...

birsu bardağı üzerine dökmek için hazırladığım sosu alıyorum

reçeli döküp bi karıştırıp sonra un kabartma tozu vanilin

pişincede ilk önce 200ml vişneli meyve suyu ardından sosu döküyorum
 

son bişey canım .... malzemelerin içine ne kadar reçel koyuyorsun kaç kaşık...

vişne suyu 200ml
reçel ?
 
kızlar bayram tatilimiz belli oldu... pazartesi gelmiyoruz ama cuma ve cumartesi çalışıyoruz, cuma da tam gün. ben büyük ihtimalle görümcem geleceği için cuma günü izin alıcam. maaştan kesilir mi bilmiyorum
 
slm herkese bizimde tatil 8 gün biraz dinlenmek iyi gelcek sanırım bide erken kalkmıcam ya en güzeli o :) bu ara çok uykuya düştüm ben yaa
 
biraz muhabbete pat diye dalmış gibi oldum ama okuyorum arada işlerden ve patrondan vakit bukup yazamıyorum müsaitken yazıyım dedim bende 2010 geliniyimde 4.ayımız olcak :)
 
biraz muhabbete pat diye dalmış gibi oldum ama okuyorum arada işlerden ve patrondan vakit bukup yazamıyorum müsaitken yazıyım dedim bende 2010 geliniyimde 4.ayımız olcak :)

soprun yok cnm..
ee nasıl gidiyor hayat peki:97:
 
işe git eve gel kısaca bundan ibaret ama arada tabi evliliğin tadını çıkartıyoruz eve geç kaldın olayı yok nasılsa eyvah babam arıyor yok alışmaya çalışıyoruz şaka bi yana sorumluluk elbet evlilik maddi manevi
 

herşeyin agası ..paşası sensin evde oh ne güsel dimi:79:
 
iyi sevindinmi bari kız

yok canım sevinemedim. ablamların bakıcısının programı olduğu için çocuğa bakamayacağını söyledi. ablamla ben aynı iş yerinde çalışıyoruz ve grafik hariç aynı işleri yapıyoruz. anlayacağınız ikimizin birden izin alması zor biraz. bakalım ne olacak


hoşgeldin canım aramıza. evliliğin tadı bambaşka bence de. sorumluluklar daha tam alışmadığımızdan biraz fazla yoruyor hepimizi. tabii çalıştığımız için de zorlanıyoruz. ama gün geçtikçe daha bi oturuyor düzenimiz.

herşeyin agası ..paşası sensin evde oh ne güsel dimi:79:

işte evliliğin en güzel yanı bu bencede. şimdi düşünüyorum çok sevsem de bir hafta görümcemle nasıl yaşayacağız diye... çok uyumludur, hiç sorun çıkartmaz ama yine de evde 3. bir kişinin olacağını düşünmek kasılmama yetiyor.
 
"AŞKA VE TERKE DAİR"
Dair

Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...

...En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişlerinizin sebebi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.

Göz yaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...

Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur.

Lakin gün gelir anlarsınız içten içe bir şeyin kanadığını...

Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Şurasından burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."

Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.

Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya..." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirilerin kapısı; açıldıkça bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından.

Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz.

O, sevgisizliğinize yorar bunu. İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.

"Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler...

Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya,bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...

Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar, mahkum eder.

Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...

"İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşayamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz.

İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz...

"Madem öyle"nin çağı başlar ondan sonra...

Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde günah sizden gitmiştir.

Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...

Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni. Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...

Gurur duyar onlarla, koynunda besler gözünü oysunlar diye...

Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne... Kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre. Ama sonra... Ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da bir kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...

Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz, türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi...

Karşı nehrin kıyısından hasret şiirler haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye...

Dönüp "Seni hâlâ seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.

Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...

Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.

Sürünür gidersiniz.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…