2013 Şubat Anneleri....

HANGI DOGUMU TERCIH EDERSINIZ

  • normal dogum

    OY: 67 56,8%
  • sezeryanla dogum

    OY: 30 25,4%
  • basarili gectikten sonra farketmez

    OY: 21 17,8%

  • Ankete Katılan
    118
  • Anket Kapalı .
artı benm kocamn adı ali vallahi aliler deli oluo cok sinirli bak. ve karakteri cok keskin sınırları asırı bellidir. isimlerin karakteri olduguna inanıorum ben :) aliler deli,keskin,zeki ve calıskan oluolar.tanıdıgım tüm aliler böyleydi :) delirtmesin seni sonra ali galip galip yerine baska bişey de bulabilrisin ya da diğerlerini koy dediğim gibi
 
 
 

bende çok ilaç içtim mantardan ama geçmiyo bana kalırsa boşuna içme sonunda temizledi doktor kendi mantarı gazlı bez ve batikonlu ilaçlı bi su ile öyle geçti



ya bişii sorcam. sanırım bende mantar enfeksiyonu geçirdim. 1 hafta kaşıntım ve süt kesiği akıntım oldu. ama kaşıntı sadece uykuya dalarken olyodu gündüz hiçbişi yoktu. denizdeyken doktorumu aramıştım 1 gün daha bekle geçmezse gel dedi. belirtiler hafifleyince bende gitmedim tam 1 hafta sürdü. şimdi kaşıntı yada akıntı yok. hatamı ettim gitmemekle dersiniz. sizin enfeksiyon nasıl oluyodu. hani normal doğumu engelliyo deyice korktum birden..
 

ayseylul kesinlikle katılıyorum şu anki boş vakitleri iyi değerlendirin.bi de hamişlerin duası kabul olurmuş ya dua edin bebişleriniz uyusun:))
 


canım benım de akıntım süt kesiği gibiydi ama kaşıntı yoktu bu normal olanı.. ama kaşıntı yapıp kokuluysa mantar var demektir.. ve tedavı edılmezse bebege de gecıyor bu enfeksıyon mesela ben de yaygın yanı doguma kadar cekıcem o yuzden de sezeryan olucam tatlım.. ama senın kı gecmıs bı sorun yok gıbı kontrole gıttıgınde mutlaka goster
 
 
okullar başlıyo diye bol bol hamiş kıyafetleri aldım.Alışverişimi yaptım rahatladım ohh dünya varmış çok özlemiştim...:)))
 
 
okullar başlıyo diye bol bol hamiş kıyafetleri aldım.Alışverişimi yaptım rahatladım ohh dünya varmış çok özlemiştim...:)))

resımlerını at bızde bakalımmm belkı alırız ya varya size cok ozenıyoruummm ne guzel cesıt cesıt gıyıyosunuz calısırken benım gıbı degılsınız rutın bellı.. yerınızde olmak ısterdııııımm :))
 
 

maşallah kızın pek şeker.benimde 2 .hamileliğim.cinsiyeti belli mi?ben de 14 .üncü haftada hissetmeye başladım.ilk gebeliğimde 5.5ayda önce hissetmemiştim.sağlıkla al kucağına...
 
maşallah kızın pek şeker.benimde 2 .hamileliğim.cinsiyeti belli mi?ben de 14 .üncü haftada hissetmeye başladım.ilk gebeliğimde 5.5ayda önce hissetmemiştim.sağlıkla al kucağına...

Canım 15. Ve 16. Haftada doktora gittim göstermedi. Tam kasigimda duruyor hala çıkmadı yukarı. Bağdaş kurmuş popoşunun üstüne oturmuş dedi doktor 2sindede öyle dedi. Cinsiyetini göstermedi yani dönemiyo göbek deliği hizasinda olması lazımmiş bu haftalarda ama benim bebis hala aşağıda aklımada kötü şeyler gelmiyoda değil bir hafta arayla gittim hala bağdaşi çözmemişmi. Eylül 18de yine gidicem doktora cinsiyetinide merak ediyorum en çok sağlıklimi onu merak ediyorum. Eşimin tarafında annesinin 9torunu var 8i kız 1i erkek kayinvalidem inşallah erkektir demeye başladı. Annemlerinde 3torunu var 3üde kız bakalım bu ne olacak göstermiyor cinsiyetini diye doktor kız olabilir dedi ama kızım 16. Haftada bacaklarını 2ye ayırıp göstermişti demekki illa kızlar göstermiyo değil ay yoruldum çok uzun oldu:-|
 
Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.

Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.

O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.

Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.

Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.


Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.

Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.

Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.

Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.

Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.

Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.

Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.

Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.

Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.

Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Dumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.


Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.

Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.

Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.

38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.

Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın aaafine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.

Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.

Sen olmasaydın eğer ben asla "anne" olmayacaktım.

Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!

 
bir yazı da benden ben okurken ağladım (( kızlar halinize şükredin ve bebişlerinizi de üzmeyin diye ekledim.... her şeyin çaresi vardır... allah çaresiz dert vermesin...



doğmamış çocuğa mektup

--------------------------------------------------------------------------------

Merhaba doğmamış ve hiç doğmayacak bebeğim

Nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum, fakat ne olursa olsun sana yazmak istedim.

Varlığını bile bilmeden ve hiç olmayacağını bile bile sana yazmak istedim.

Ah be! Bebeğim belki de kendimi sanki sen varmışsın gibi oyalıyorum.

Kim bilir, belki de bana böyle daha az acı veriyor.

Biliyor musun bebeğim, herkes anneni yani beni çok seviyor, teselli ediyor. Anne... "Anne" ne güzel bir kelime, değil mi?

Fakat ben hiçbir zaman bu güzel ve özel sözü duymayacağım.

Biliyorum sana hiçbir zaman sahip olamayacağımı.

Ben 15 yaşında, Türkiye’de öğrendim bu durumu kuzum... Evet bebeğim, buldum, senin adın Kuzum olsun.. Benim biricik Kuzum.

Bana doktor soğukkanlılıkla "Senin yumurtalıkların ve rahmin çok küçük, yani gelişmemiş" dedi.

O an kendimi zor tuttum ağlamamak için, sadece ona bir soru sordum: "Peki benim hiç çocuğum olmayacak mı?"

Doktor bana baktı Kuzum ve şunları söyledi annene: "Maalesef kızım!" O an koskoca hastanenin içinde koşarak ağlamaya başladım.

Emin olmak için annen, başka bir doktora gitti. O da beni iyice muayene etti. Beni bir sandalyeye yatırdılar ve muayene ettiler. Annenin çok canını yaktılar. Buna sırf senin için katlandım.

Ama orada da bana olumsuz bir yanıt verdiler; yine yıkıldım bebeğim.

Mecburdum senin için devam edip savaşmaya.

Almanya’ya döndüm. Dünyam yıkılmıştı artık, ama senin anneannen, yani benim annem senin ve benim için savaşmaya başladı.

Hiç pes etmedi, çünkü senin anneannen çok güçlü bir kadın... O gücüyle beni yeniden ayağa kaldırdı ve benden onun gibi savaşmamı istedi.

O günden sonra Kuzum; annen bir savaşa girdi. Evet, o savaş senin içindi. Anneannenin bulduğu yeni bir doktora gittik. Ama ne yazık ki o doktor da bana ümitsizce baktı be Kuzum.

Annen o günü hastanede geçirmişti. İşte orada öğrendi çare olmadığını. Senin bu annen, çimenlere yatıp çocuklar gibi ağladı. Daha sonra anneannen geldi, bana sarıldı, moral verdi, benimle birlikte ağladı çimenlerin üzerinde...

Yine elimden tuttu anneannen ve yine "Savaşı bırakmayacaksın" dedi... Oysa annen çok yorulmuştu savaşmaktan; hiç durmadan oradan oraya sürüklenmekten...

Bir başka doktora daha gittik. Annen çok ümitsizdi, fakat o doktor bana bir ışık yakmıştı.

Anneannenle çok sevinmiştik. "Bak kızım, sana demiştim her şeyin bir çaresi vardır diye" dedi bana.

Gülümsedim ve yeniden savaşmaya hazırlandım sırf senin için. Bu defa ilaç tedavisine başlamıştık.

Ya Kuzum, o ilaç tedavisi annene yaramıştı, çok seviniyordum. Çok mutluydum. Ta ki 1 hafta öncesine kadar... Annenin bir kontrolü vardı o sabah. Doktora gitmiş, muayene olmuştu. Bir test uygulanmıştı.

Ve kan istendi anneciğinden. Doktor ilk kan testinin sonuçlarını gördükten sonra bir kez daha kan istedi. Sonuçlara bakıp "Yok canım, olamaz. Kesin laboratuvarda bir sorun vardır, bir yanlışlık yapmışlardır" dedi ve beni eve yolladı.

O günden itibaren kan testinin sonuçlarını beklemeye başladım; kötü bir sonuç alındığını tahmin ediyordum. Telefonun başından hiç ayrılmadım o günlerde... Her çaldığında ben açtım ve sonunda beklediğim telefon geldi. Ama ben çok fazla dinleyemedim, titriyordum.

Anneannen aldı telefonu elimden, ben de hoparlörü açtım ve doktorun sözlerini duydum. Doktor, anneannene "Sonuç kötü" dedi: "Yumurtalıklar iflas etmiş, yani hiç çalışmıyormuş!" O an annen yıkıldı.

Bebeğim şimdi beni başka bir doktora sevk etmek istiyorlar. Uzmanmış güya... Yani anlayacağın, beni oradan oraya sürükleyip duruyorlar.

Gözyaşları içinde evden çıktım yeni bir uzmana muayene olmak üzere ve yine gözyaşları içinde döndüm.

Eve geldiğimde anneannen beni kapıda karşıladı ve ağlayarak kucakladı beni... Ben de ağlayarak ona sarıldım.

Ve senin anneannen bana ne dedi biliyor musun bebeğim? "Her şeyin bir çaresi vardır. Sen yeter ki üzülme. Hiç olmazsa sana benim yumurtalığımı veririm!"

O an yıkıldım bebeğim; o an yıkıldım Kuzum. Ya, senin anneannen benim için neler vaat etti...

Kendi kendime sordum "neden böyle oldu" diye, "neden ben" diye, "neden anneciğin" diye.

Ya Kuzum işte böyle...

Dayın geldi eve, "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Ben de ona ağlayarak anlattım. Dayın bana ne dedi biliyor musun? "Ağlama canım, her şeyin bir çaresi vardır. Tıp ilerliyor. Takma kafana, üzülme boş yere" dedi... Dedi de; ah be Kuzum kolay mı bu, kolay mı?

Sonra ninen yani anneannenin annesi açtı telefonu, o da "Kızım üzülme, her şeyin bir çaresi vardır" dedi.

İnsanlara ne kadar kolay geliyor bunu söylemek: "Yapma etme, bir çaresi vardır elbet, üzülme, bu da geçer" demek.

Ya Kuzucum, konuşmak çok kolay, çünkü onların başına gelmedi bu olay; konuşmak çok kolay...

Hiç kimse benim şu anki duygularımı bilmiyor, anlamıyor.

Anneciğinin ne durumda olduğunu ve neler hissettiğini anlayamıyorlar ki. Üzgünüm Kuzum, üzgünüm bebeğim, annenin artık savaşmaya gücü kalmadı.

Çok yoruldu, çok yıprandı oradan oraya sürüklenmekten... Boşa kürek çekmekten bıktı. Artık hayattan da bir zevk almıyor ki... Savaşmayı bıraktı, artık pes etti.

Doğmamış ve hiçbir zaman doğmayacak Kuzum, beni affet...
 
Sevgili anneciğim,

Henüz beni görmediğini biliyorum. Aynı zamanda ne kadar merak ettiğini de…
Aslında bende seni merak ediyorum. Seninle ilgili bazı konularda fikir sahibi oldum diyebilirim. Ne yersin, ne içersin biliyorum çünkü senden besleniyorum. Neye ne tepki vereceğini de az çok biliyorum. O yüzden doğduğumda ve büyüdüğümde seni üzmemek için elimden geleni yapacağım. Ama ne olur sen de ufak tefek yaramazlıklarıma kızma, beni dövme. Bir şeyleri kırdığımda beni cezalandırma. Ben seni hep seviyor olacağım. Bana en kızgın olduğun zamanlarda bile sen de beni seversin değil mi anneciğim?

Canım annem, biliyor musun? Dün babamla benim geleceğim hakkında konuşuyordunuz. Benim sizinle ilgili bütün kaygılarımı sildiniz aklımdan. Ama geleceğim ile ilgili bir sürü soru geliyor aklıma ve bir sürü de endişe…
Çok huzurlu hissettim kendimi. Sizi dinledim can kulağı ile. Bana olan sevginizden bahsediyordunuz. Hatta babam ile geleceğimi planlamaya başlamıştınız bile. Bu beni nasıl mutlu etti anlatamam. Babam bir ara elini senin karnına koydu. Ne sıcak eli vardı babamın. Ve ne büyük bir sevgiyle okşadı beni… Biliyorum babamla gelecekte de çok iyi anlaşacağız, ben babamla gelecekte her konuyu rahatlıkla konuşabileceğim. Her şeyimi anlatabileceğim. Ne mutlu bana… Canım babam benim. Babam bir kaygısından bahsetti anneciğim. Dedi ki: “karıcığım dünya her gün biraz daha kötüye gidiyor. Acaba iyi mi ettik çocuk sahibi olmakla? Ona istediğimiz geleceği sunabilecek miyiz?” Anneciğim ben nasıl bir dünyaya geleceğim. Dünya o kadar kötü mü? Yaşam o kadar zor mu? İnsanlar savaşıyor, cinayet işliyor diyordunuz. Savaşmak ne demek? Cinayet nedir? Oksijenimiz kalmamış. Peki, bu oksijen bizim için bu kadar önemli mi? Küçük çocukları organları işçin kaçırıyorlarmış anneciğim. Siz beni hep koruyacak ve bana kötülüklerin üstesinden nasıl geleceğimi öğreteceksiniz değil mi?

Ben çok korkuyorum anneciğim. Bu kadar kötü şeyler varsa bu dünyada, bunu kimse niye düzeltmeye çalışmıyor? Ben dünyaya geldiğimde, büyüdüğümde bunları düzeltebilirim değil mi? Bana erdemli bir insan nasıl olur öğretirsiniz değil mi anneciğim? Ben hiçbir şeyi bilmiyorum. Bana iyiyi, doğruyu, güzellikleri, insanlık için faydalı olmayı öğretirseniz, ben faydalı olabilirim değil mi anneciğim?

Anneciğim arada babamla tartıştığınızı duyuyorum, bu beni çok üzüyor ve korkutuyor. Ben doğduğumda bu tür tartışmaları yapmayacaksınız değil mi? Çünkü ben sizin birbirinizi hep sevmenizi istiyorum. Kavgalar etmenizi değil, sevgiyle kahkahalar atmanızı istiyorum.
Sabahları benimle sohbet ediyorsun ya, en eğlenceli anlarım o zamanlar. Arada da masallar okuyorsun, şarkılar dinletiyorsun bana. Ninniler söylüyorsun şimdiden. Doğduğumda da anlat o masalları bana anneciğim. Ninniler söyle o güzel sesinle. Göğsüne başımı koyup dinleyeyim senin o güzel masallarını, ninnilerini. Sımsıkı sar beni, uyut anneciğim dünyanın en güvenli yerinde, senin kucağında huzur bulayım, kokunu sindireyim içime…
Seni kimse ile paylaşmak istemiyorum. Bazen çok kıskanıyorum seni anneciğim. Benim senin karnımda olduğumu unutuyorsun. Aslında anlıyorum, gün içinde yoğun işlerin var be bana her zaman vakit ayıramıyorsun. Benim varlığımı unutup da başkaları ile ilgilendiğinde seni çok kıskanıyorum. O zamanlarda ben de hafif bir tekme atıyorum. “Ben buradayım” diye. Sen de hafif bir çığlık atıyorsun. Umarım canın acımıyordur? Acıtıyorsam özür dilerim. Sadece seni çok seviyorum ve paylaşamıyorum. Yalnız benimle ilgilen istiyorum. Ne olur kızma bana anneciğim.

Canım annem, seni daha tanımadan çok seviyorum. O kadar sıcak ve şefkatlisin ki. Hep benim iyiliğimi düşünüyorsun. Her gün heyecanım artıyor. Neden biliyor musun? Her gün, bir gün daha azalıyor sana kavuşmam için. Ne zormuş dokuz ay beklemek. Daha çok var mı anneciğim? Ne zaman kavuşacağız birbirimize. Babamı da, seni de çok merak ediyorum. Siz de beni merak ediyorsunuz değil mi? Aranızda konuşurken duydum. Babam “bana benzeyecek” diyor. Sen de “bana benzeyecek” diyorsun. Kime benzeyeceğimi bilmiyorum ama sizin gibi anne babam olduğu için çok mutluyum. Hanginize benzeyeceğimi bilmesem de gelecekte sizi örnek alacağım. Sizin gibi olmaya çalışacağım.

Canım anneciğim, daha aklımda milyonlarca soru var. Hepsini de öğrenmek istiyorum. Ben bu soruları sorduğumda, saçma bile gelse, bana sıkılmadan cevap verirsiniz değil mi? Her şeyin doğrusunu sizden öğrenmek istiyorum. Çünkü size sonsuz güveniyorum…
Anneciğim, babacığım, beni dünyaya getirmeye karar verdiniz. Bunu ben istemedim. Nasıl bir yer olduğunu da henüz bilmiyorum. Ama beni her zaman koruyacağınızı bildiğim için çok mutluyum…

Sizleri çok seviyorum…

Heyecan ve merak içerisinde sizlerle kucaklaşmayı bekliyorum…

Doğmamış bebeğiniz…
 
çok canım sıkılıyooooooooooooo AYSEEYLUL geçmişi okumaktan vazgeçte ıkı dk çene çalalım.. kocaaam gelecek şimdiii
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…