Popüler Konu 40 yasından sonra anne olmaya cabalayanlar

Aynen, erkek yeğenim bana geldiğinde etmediği eziyet kalmıyor yavruma. Benimki kendini korur, ısırıverir de.. Çok rahatsız ediliyor erkek çocuklar tarafından. Eşim hiç istemiyor papişkomu, bebek doğunca nasıl olacak bilmiyorum, şimdiden gönder bunu deyip duruyor.. Yıldım, bıktım!!
 

Aaaaa olur mu öyle şeyyy! Valla üzüntüden ölürler kıyamamm yaa kötü kaka kocaa oo...
Hayvan sevgisi bambaşkaa bi duyguu rabbim herkese nasip etsinn bence... Kıyamamm atmayınn ne olurrr
 
Aaaaa olur mu öyle şeyyy! Valla üzüntüden ölürler kıyamamm yaa kötü kaka kocaa oo...
Hayvan sevgisi bambaşkaa bi duyguu rabbim herkese nasip etsinn bence... Kıyamamm atmayınn ne olurrr
Evet, hayvan sevgisi bambaşka birşey, içinde olmayan anlayamıyor maalesef.. Bebek olunca astım olurmuş o çocuk tüylerinden dolay bla bla... Atar mıyım hiç ayol, evladım gibi o benim. Onun sayesinde ebeveyn oldum ben. Baba diyor bana.
 

Hİç bilimden haberi yok onun bence açsın okusun.Evde köpek veya kedi besleyen cocukların bağışıklıkları diğer cocuklara göre daha fazla oldugundan astıma yakalanma oranları hatırladıgım %40 daha az... Yani ekstra sanslı olacaklar bizimkkilerrr...
 
Kaka kocalar var tabi benimki canli olmayan pufidik kopucukgumu kiskaniyo yatakta benim kucagimda gorse kskaniyo lo benim karnimi isitiyo diyorum.ama bir kanis fazla buyumeyen kopek alacak bana bebisimiz yok kopsumuz olsun bari dedim.
 
Son bir hafta içinde yayınlanan iki araştırma evlerde köpek beslenmesinin astım ve solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruyucu etkisi olabileceğini gösterdi.

Bu araştırmalardan biri Finlandiya’ da 397 çocuk üzerinde yapıldı.

alpcemre kuzu bu benden kocana gelsinn ahahaha


Bu çocuklar hamileliğin son üç ayından bir yaşına gelene kadar takip edildi.

Anne ve babalardan her hafta çocuklarının hastalıkları ve köpek ve kedilerle temasları hakkında bilgi toplandı.

Bir sene sonra, evlerinde hayvan beslenen çocuklarda solunum yolları enfeksiyonlarının yüzde 30, orta kulak iltihabının yüzde 44 ve antibiyotik kullanımının da yüzde 29 daha az olduğu belirlendi.

Araştırmada, köpeklerin koruyuculuğunun kedilere göre daha fazla olduğu; köpeğin evde günde 6 saatten az kalması ve günün diğer zamanını sokakta geçirmesinin enfeksiyon riskini daha çok azalttığı görüldü.

Dr. Bergroth “Bulgularımız hayatlarının ilk senesinde evlerinde köpek beslenen çocukların solunum enfeksiyonlarına daha dirençli olduklarını gösteriyor.

Köpeklerin koruyuculuğunun neden daha fazla olduğunu bilmiyoruz ama köpeğin zamanın çoğunu dışarıda geçirmesi onun eve daha çok mikrop getirmesine yol açıyor olabilir” diyor.

Daha önce yapılan pek çalışmada çiftliklerde büyüyen çocuklarda astım ve alerjik hastalıkların ve soğuk algınlığının daha az görüldüğünü ortaya koymuştu.

Bu etkinin, hayatın ilk aylarında karşılaşılan bakterilerin çocukların bağırsak bakterileri ile karıştıkları ve bunun da bağışıklık sistemini güçlendirdiği düşünülüyor.

Farelerde yapılan araştırma

Amerikan Mikrobiyoloji Kongresinde sunulan ikinci araştırma ise üç grup fare üzerinde gerçekleştirildi.

Birinci grupta önce köpek beslenen evlerin tozlarına maruz bırakılan ve daha sonra kısa adı RSV olan virüs bulaştırılan fareler, ikinci grupta toza maruz kalmadan RSV bulaştırılan fareler ve üçüncü grupta ise RSV bulaştırılmayan fareler yer aldılar.

Sonuçta, daha önce köpekli evlerin tozlarına maruz bırakılan farelerde RSV enfeksiyonuna ait iltihap ve mukus artışı bulguları görülmedi ve bunların bağırsak bakterilerinin de farklı olduğu saptandı.

Uzmanlar, köpek beslenen evlerin tozunun fareleri RSV enfeksiyonuna karşı koruduğunu, bunun da astım riskini azalttığını savunuyorlar.

Çocukların hemen hepsinin 3 yaşına gelene kadar RSV ile karşılaştıkları, bunun yüzde 60’ ının da hayatın ilk senesinde gerçekleştiği, hastalık tablosunun ağır olduğu çocuklarda astım riskinin yüksek olduğu biliniyor.

Hijyen teorisi

Dünyanın özellikle gelişmiş ülkelerinde her geçen gün artan astım, saman nezlesi, egzama gibi hastalıkların “aşırı temizlik ve titizlikten’’ kaynaklanabileceği ileri sürülüyor.

“Hijyen teorisi’’ olarak bilinen görüşe göre, bu durumdan bebeklerin hayatlarının ilk döneminde çok temiz ortamlarda büyütülmeleri ve mikroplarla çok az karşılaşmaları sorumlu tutuluyor.

Büyük şehirlerde doğan ve apartman dairelerinde “el-bebek gül-bebek’’ sarılıp sarmalanarak, odası her gün silinip süpürülerek; yatak takımları, çarşafı sık sık yıkanarak bin bir ihtimamla “tertemiz’’ bir ortamda büyütülen çocuklar alerjik hastalıkların pençesine kolayca düşüveriyor.

Çünkü, bu çocukların ne kardeşleri var, ne de onları öpüp koklayan ve bu sırada taşıdıkları mikropları onlara bulaştıran akrabaları veya diğer misafirleri. Üstelik bu yavrular birçok hastalığa karşı aşılanıyor. Azıcık ateşleri çıksa, biraz burunları aksa, boğazları kızarsa hemen antibiyotikler veriliyor.

Böyle “tertemiz’’ ortamlarda büyüyen çocukların bağışıklık sistemleri mikroplarla karşılaşmadıkları için kendilerine, savaşacak yapay düşmanlar arıyorlar.

Tutuyor, evdeki tozlara, küflere, polenlere mikropmuş gibi davranıyor, onlara anormal tepkiler gösteriyor, onları yok etmeye çabalıyor.

İşte, bağışıklık sisteminin aslında kimseye zararı olmayan bir takım maddelere karşı gösterdikleri olmaması gereken abartılı tepkileri karşımıza alerjik hastalıklar olarak çıkıyor.

Gelelim neticeye

Son 10 senede yapılan pek çok araştırma hayatlarının ilk aylarını köylerde, çiftliklerde veya hayvan beslenen evlerde geçiren bebeklerde ileriki senelerde astım ve alerjik hastalık risklerinin daha az olduğunu gösteriyor.

Hatta bu durum hamileliğini çiftliklerde geçiren kadınların bebekleri için de geçerli.

Çocukların bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olmasının, astım gibi alerjik hastalıklardan uzak kalmasının sırrı “tabii hayata” dönmekle mümkün olabilir.
 
Anlamıyor tatlım, benim kocam saplantılı bir adam.. Kafaya bişeyi taktı mı tamam.. Aradan 10 yıl da geçse aynı şeyi söyler durur.. Nato kafa, nato mermer derler ya hani, o hesap. Saldım ben de artık.. vıdı vıdı ettiği zaman papişimi de alıp geçiyorum diğer odaya, açıyorum kitabımı.. Ohhhhh misssss...
 

Valla sal papişi üstüne gece uyurken ahahah görsün istememek neymiş:))
 

Hahahaha bayılıyorum sana ben :)
Bunları da yazalım bir kenara... şu salyangozlu isim yazma beğeniler arasında çıkıyor bildirimlerde alıntı gibi çıksa ne güzel olacak yahu 40Asistani inşallah "görersin" bunları da bir kenara not alırsın..


İnşallah tüm dileklerine kavuşacaksın canım, inanmaktan ara ara vazgeçsek de umut etmek lazım. Önce bebek sonra hayat vermek ne olursa olsun tüm dileklerin gelip seni bulsun...

ayy ben sizin hızınıza hiç ulaşamıyorum.. burası 18 yaş topiği gibi kızlar nekadar hızlı akıyor sayfalar her bakıyorum 20 sayfa gerideyim:))

:) 70'ler de mesaj yazacak kadar mecalimiz olur inşallah... Buralardayken akan sayfalar çok keyifli... Ama yoksa birikmişse işte o zaman çok fena oluyor... Arap atı gibi yetişmeye çalışırken dilim damağıma yapışıyor :)))


Bizde seni öpüyoruz 40'ların Bilge kadını
Eyyytttt, Ulu Manitu oldum ben
Uuuuu harikasınnnnnnnız süper lakap, süper tespitt :) Ugh... Ulu Manitu bizi korusun :)
ArkasınadaBakarakKoşanYavrubuyuguKıvırcıkTüyTayı adımla selamlıyorum :)



Hahahahah gülüyorum ama ben kendimle ilgili abuk durumlarada gülerim ondan gülüyorum. Umarım o kişi de hayatın böyle abuk anlarına gülebilenlerdendir, yoksa sinir bozucu olabilir. Benzer bir durumu ben farklı şekilde yaşadım bilenler azdı sevgilim ve ben :) Genelde kıyafetlerle sabahları savaş verme potansiyelim var. O yüzden giy çıkar yaparım. İç çamaşırları dışarı giysisi olduğundan sabah kalkınca kendileri henüz üstümde olmuyorlar. Bu giy çıkarlardan birinde kıyafeti seçip, elbisemi giyip (neyse ki!) içindekini unutmuşum... Allahım o gün bir serin bir serin, püfür püfür bi nevi cereyan var... Sonra çözdüm niye olduğunu, içimdekinin üstümde olmadığını :) eşime söylediğimde ilk tepkisi neeeeeeey! oldu sonra da tahrik unsuru! hahahaha sonrasını anlatmayayım :))) bippp


Ay asistan bunu da al yaz kıymetli bilgiler aralarda kalmasın üzülüyorum, huuu...
 
"Hadi"
hadiiiiiiiiiiiiiiiiiiii hahahahahaha ay ya yazamadım gülmekten...
Hııııııııııııı hıııııııııııııı diye psikoza girmiş gibi güleceğim korkuyorum valla, sevmem kadını ona benzeyeceğim :)




Günaydın kızlarr

Sen beni gülmekten öldüreceksin yaa sabah sabah öyle bi güldüm ki köpüşüm uykusundan uyandı ...hey allam yaa hadi diyince salaklaşan ahhhhhaaaahhaaa
 
Öncelikle belirtirim "usturuplu usturuplu" okuyacakken bir yerde bir mesaj hatta mesaja gerek yok bir minik kelime "hadi" gibi bir görüyorum 2220 den her şeye başka manalar sokuyorum hahahahah tüm kabahat öküzdaşımın :)

Merhaba, 1 tatlı kaşığı zeytinyağ içmeni tavsiye ediyorum, etkili oluyor. Sokum sıkım zeytinyağı ise günde 1 kaşık ilaç niyetine çok faydalıymış.
Sokum sıkım hahahaha soğuk sıkım olduğunu biliyorum ama sokum sıkıma takılı kaldım :) Niye bakınız mesaj başlangıcındaki mesajım :)))))
Günaydın tatlı portakal.. Nasılsın?
Bu da öyle... Günaydın tatlı portakal tanışalım mı? gibi geldi hahahaha yine bakınız ilk mesaj :)

Bilmez miyimmmmmmmmmmmmmmmm ah ah... Buralarda bakkal buldum mu ellerini öpesim geliyor, leblebi tozu var mı? çatpat patlayan şeker var mı? dememek için zor tutuyorum kendimi... çatpat şekerleri şu yeni moda prebiyotikli meyveli o bu şu yoğurtların üstünde bazen buluyorum...
Bir de tipitipppppppppppppp bulursam tadından yenmez. Ama kalp kalbe karşı dün sakız aldım onu da biliyorsun(uzdur) resmini yollayacağım birazdan :)


Bak teyzesi buna kıyılır mı yeni oyuncagı ile uyuyor:))
Allahım allahım o nasıl bir bakış... Ye onu benim için ye... Islak burnundan öp :) Göbeğinden kaşı patileri pıt pıt atsın :) Ödül kurabiyesi ver, benden olsun :)


Hahahahahahah "baba" kuşunun babası, eşinin karısı, bebeğinin annesi her şey yolunda mı... Ne zaman kısmetse bir doktora gidip kese pıt pıt vs baktırmak... 9 aya gidersin inşallah :))))


Hahahaha mor yazmış ya mooor :) Bu yazıya mor renk uygun görmüş, niye mor? Hahahaha eniştene mort ol mu diyorsun ay allahım. Yine diyorum manidarlık aramam ilk mesajdan dolayıdır. Kabahat 2220 nin :)
 

aHAHAHAH tamamen dikkat çeksin diyee olur muu eniştem mor olursa arkadaşım utanır onun için yapmam:)))
Seni de kızartıp yiyecem dur hele gebe olduğumu öğreniyimm sona saklıyorum ahahah
 
Sen ona köpekbalığı kemiği vermiyon mu? Kalsiyum ihtiyacını giderir, duvarın da sağlam kalır
(Bi naneyi de bilme be kadın )
Veriyorum tabii ki, kalsiyum blokları var, onu kullanıyoruz. Duvarı kalsiyum ihtiyacından dolayı kemirmiyor lakin, gaga çalıştırma ihtiyacı için saldırıyor. Evde dut dalı bulamadı mı, orayı kemiriyor, ya da tüneğini.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…