- 7 Aralık 2013
- 5.214
- 3.508
- 448
- Konu Sahibi akideciknane
-
- #14.001
Tüpün tıkalı olması, dış gebeliğe neden olabiliyor. Açık ama sorunlu olması embriyoyu bozuyor. Tüpleri açtırmak istiyorsun, içindeki tüysü yapılar bozuluyor, açtırmasan embriyo oluşamıyor, tüpleri aldırırsan doğal gebelik imkanın kalmıyor, aldırmazsan yine olmuyor... Gidip ağlayayım ben.
evet son tedavin olacak çünkü bebeğine kavuşacaksın o açıdan bakıyorum.. yoksa mücadeleye son hız devam canım.
İnşallah bebeğime kavuşurum, benim de en büyük dileğim bu. Ama başka tüp bebek denemeyeceğiz.
Nisan ayının 7 siydi sanırım topladım yağmur suyu, 10 u gibi okudum, ertesi gün içmeye başladım ama tek ben içtim. Sonra tarihin erken olduğunu öğrendim, tekrar topladım, kısmetse yine okuyup içeyim. Heveslendim şimdi.
Hoşgeldin, sorunsuz şekilde bebişine kavuşman dileğiyle.
Dr. Tarlusal ile Cyclo progynova verdi. Bu ilaçları kullanan var mı?
Bazı sorunları hayatımıza kendimiz çekiyoruz sanki. Eskiden, bir haksızlık karşısında önce ben bağırmaya başlardım. Ebatlarıma bakmadan herkese dayılanırdım. Bir gün farkettim ki olay bitse de kafamın içindeki sesler bağırmaya devam ediyor eyvah dedim, ipin ucu kaçmış. Evlendikten sonra daha da depresif oldum. İşi bıraktım, çevre değiştirdik, ilişkiler çok saçma sapan geldi. Herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor ama sorsan herkes melek, tek şeytan benim. İyice eve kapandım, kendi kendime konuşmaya başladım. İş yapamaz oldum. Elimde kahve sigara, bilgisayar başında deli gibi... Bir ara ahşap boyama kursuna yazıldım. İki sene gittim ama ikinci sene tadı kaçtı. Bu yıl da açılmadı zaten ama açılsa da gitmeyi düşünmüyordum. Benim en önemli mutsuzluk kaynaklarım çevre, eşim, annem ve bebek konusu. Eşim, işten gelince kahvesini alır, geçer bilgisayarın başına, ben yemek yaparım o ya nettedir, ya oyun oynar, ya da gitar çalar kendi kendine. Yemek yerken bilgisayardan film izleriz sonra ben kendi bilgisayarımın başına o kendininkine. Evde T.V. izlenmez bizim. Komşuluk hiç yok. Aile ziyareti bilmiyor buradakiler. Erkekler kahvede, kadınlar dedikoduda. Ve herkesin her şeyi konuşuluyor. Evimde kedi köpek var diye bana gelen olmaz. Ben de artık gitmiyorum kimseye. Annem ayrı bir problem. Çalışan bir anneydi ama benimle ilgili çok katı istekleri vardı. Okulun en iyisi olmalı, o her çağırdığında gösterdiği işi yapmalı, onun dışında başımı dersten kaldırmamalıydım. Arkadaş lüzumsuz, eğlence gavur merakı idi. Dolabımın içine artistlerin resimlerini asamaz, saçımı modaya göre kestiremez, erkek arkadaş edinemezdim. 5 yaşıma kadar anneannem büyüttü, 11 yaşımda yatılı okula gittim, ardından üniversite yılları. Okuldan sonra ailemin yanına döndüm ve çalışmaya başladım. 5 yıl sonra kardeşimin okuduğu İzmir' e taşındım. Döndükten 4 ay sonra İstanbul' a gezmeye diye gittim, 2 senem geçti, oradan döndüm, 5 ay sonra Adapazarı. 2,5 yıl da orada yaşadım. Sonra evlilik... Yani hep yalnızdım aslında. Erkek kardeşim hiç birisini yapmak zorunda kalmadı üstelik. İstemiyorum dediği her şey yolundan çekildi, istiyorum dediği her şey önüne serildi. Babam, en çok kim bağırıyorsa onun yanındaydı. Genellikle de sesim çıkmazdı benim. Şimdi mi? Hiç bir şey değişmedi aslında. Geçen yaz eşimden ayrılmaya niyetlendiğimde babam boşanmama karşı çıkmanın yanında onlarla yaşamaktan başka çarem yokmuş gibi bir tavır takınınca, kötünün iyisini seçtim kendimce. Nasıl mı başediyorum? Ağlayarak. Biraz da buraya yazarak. Eskiden sigaram vardı hiç değilse şimdi o da yok. Bak yine kendimi zavallı gibi hissettim. Ama ben benim. Bir hayat yaşadım, bir sürü sınavdan geçtim. Dünyaya gelirken tek başıma ve çıplak geldim, giderken de öyle gideceğim. Hayatı eğri ya da doğru kendim keşfettim. Hatalar da yaptım, başarılı da oldum. İyisiyle kötüsüyle ben, benim. O yüzden aklıma geldiklerinde üzülsem de hepsini unutuyorum. Çünkü be hayatın kazıklarına göğüs gererken de yalnızdım. Şimdi aklımdaki en önemli konu için yola çıktım. Bir bebeğin annesi olma imkanım olursa, onu en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. O da olmazsa Bakırköy'den yer ayırttım
Bazı sorunları hayatımıza kendimiz çekiyoruz sanki. Eskiden, bir haksızlık karşısında önce ben bağırmaya başlardım. Ebatlarıma bakmadan herkese dayılanırdım. Bir gün farkettim ki olay bitse de kafamın içindeki sesler bağırmaya devam ediyor eyvah dedim, ipin ucu kaçmış. Evlendikten sonra daha da depresif oldum. İşi bıraktım, çevre değiştirdik, ilişkiler çok saçma sapan geldi. Herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor ama sorsan herkes melek, tek şeytan benim. İyice eve kapandım, kendi kendime konuşmaya başladım. İş yapamaz oldum. Elimde kahve sigara, bilgisayar başında deli gibi... Bir ara ahşap boyama kursuna yazıldım. İki sene gittim ama ikinci sene tadı kaçtı. Bu yıl da açılmadı zaten ama açılsa da gitmeyi düşünmüyordum. Benim en önemli mutsuzluk kaynaklarım çevre, eşim, annem ve bebek konusu. Eşim, işten gelince kahvesini alır, geçer bilgisayarın başına, ben yemek yaparım o ya nettedir, ya oyun oynar, ya da gitar çalar kendi kendine. Yemek yerken bilgisayardan film izleriz sonra ben kendi bilgisayarımın başına o kendininkine. Evde T.V. izlenmez bizim. Komşuluk hiç yok. Aile ziyareti bilmiyor buradakiler. Erkekler kahvede, kadınlar dedikoduda. Ve herkesin her şeyi konuşuluyor. Evimde kedi köpek var diye bana gelen olmaz. Ben de artık gitmiyorum kimseye. Annem ayrı bir problem. Çalışan bir anneydi ama benimle ilgili çok katı istekleri vardı. Okulun en iyisi olmalı, o her çağırdığında gösterdiği işi yapmalı, onun dışında başımı dersten kaldırmamalıydım. Arkadaş lüzumsuz, eğlence gavur merakı idi. Dolabımın içine artistlerin resimlerini asamaz, saçımı modaya göre kestiremez, erkek arkadaş edinemezdim. 5 yaşıma kadar anneannem büyüttü, 11 yaşımda yatılı okula gittim, ardından üniversite yılları. Okuldan sonra ailemin yanına döndüm ve çalışmaya başladım. 5 yıl sonra kardeşimin okuduğu İzmir' e taşındım. Döndükten 4 ay sonra İstanbul' a gezmeye diye gittim, 2 senem geçti, oradan döndüm, 5 ay sonra Adapazarı. 2,5 yıl da orada yaşadım. Sonra evlilik... Yani hep yalnızdım aslında. Erkek kardeşim hiç birisini yapmak zorunda kalmadı üstelik. İstemiyorum dediği her şey yolundan çekildi, istiyorum dediği her şey önüne serildi. Babam, en çok kim bağırıyorsa onun yanındaydı. Genellikle de sesim çıkmazdı benim. Şimdi mi? Hiç bir şey değişmedi aslında. Geçen yaz eşimden ayrılmaya niyetlendiğimde babam boşanmama karşı çıkmanın yanında onlarla yaşamaktan başka çarem yokmuş gibi bir tavır takınınca, kötünün iyisini seçtim kendimce. Nasıl mı başediyorum? Ağlayarak. Biraz da buraya yazarak. Eskiden sigaram vardı hiç değilse şimdi o da yok. Bak yine kendimi zavallı gibi hissettim. Ama ben benim. Bir hayat yaşadım, bir sürü sınavdan geçtim. Dünyaya gelirken tek başıma ve çıplak geldim, giderken de öyle gideceğim. Hayatı eğri ya da doğru kendim keşfettim. Hatalar da yaptım, başarılı da oldum. İyisiyle kötüsüyle ben, benim. O yüzden aklıma geldiklerinde üzülsem de hepsini unutuyorum. Çünkü be hayatın kazıklarına göğüs gererken de yalnızdım. Şimdi aklımdaki en önemli konu için yola çıktım. Bir bebeğin annesi olma imkanım olursa, onu en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. O da olmazsa Bakırköy'den yer ayırttım
evlatmı edineceksin yoksa boşanacakmısın canım.. neden denemiyorsun.
Bazı sorunları hayatımıza kendimiz çekiyoruz sanki. Eskiden, bir haksızlık karşısında önce ben bağırmaya başlardım. Ebatlarıma bakmadan herkese dayılanırdım. Bir gün farkettim ki olay bitse de kafamın içindeki sesler bağırmaya devam ediyor eyvah dedim, ipin ucu kaçmış. Evlendikten sonra daha da depresif oldum. İşi bıraktım, çevre değiştirdik, ilişkiler çok saçma sapan geldi. Herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor ama sorsan herkes melek, tek şeytan benim. İyice eve kapandım, kendi kendime konuşmaya başladım. İş yapamaz oldum. Elimde kahve sigara, bilgisayar başında deli gibi... Bir ara ahşap boyama kursuna yazıldım. İki sene gittim ama ikinci sene tadı kaçtı. Bu yıl da açılmadı zaten ama açılsa da gitmeyi düşünmüyordum. Benim en önemli mutsuzluk kaynaklarım çevre, eşim, annem ve bebek konusu. Eşim, işten gelince kahvesini alır, geçer bilgisayarın başına, ben yemek yaparım o ya nettedir, ya oyun oynar, ya da gitar çalar kendi kendine. Yemek yerken bilgisayardan film izleriz sonra ben kendi bilgisayarımın başına o kendininkine. Evde T.V. izlenmez bizim. Komşuluk hiç yok. Aile ziyareti bilmiyor buradakiler. Erkekler kahvede, kadınlar dedikoduda. Ve herkesin her şeyi konuşuluyor. Evimde kedi köpek var diye bana gelen olmaz. Ben de artık gitmiyorum kimseye. Annem ayrı bir problem. Çalışan bir anneydi ama benimle ilgili çok katı istekleri vardı. Okulun en iyisi olmalı, o her çağırdığında gösterdiği işi yapmalı, onun dışında başımı dersten kaldırmamalıydım. Arkadaş lüzumsuz, eğlence gavur merakı idi. Dolabımın içine artistlerin resimlerini asamaz, saçımı modaya göre kestiremez, erkek arkadaş edinemezdim. 5 yaşıma kadar anneannem büyüttü, 11 yaşımda yatılı okula gittim, ardından üniversite yılları. Okuldan sonra ailemin yanına döndüm ve çalışmaya başladım. 5 yıl sonra kardeşimin okuduğu İzmir' e taşındım. Döndükten 4 ay sonra İstanbul' a gezmeye diye gittim, 2 senem geçti, oradan döndüm, 5 ay sonra Adapazarı. 2,5 yıl da orada yaşadım. Sonra evlilik... Yani hep yalnızdım aslında. Erkek kardeşim hiç birisini yapmak zorunda kalmadı üstelik. İstemiyorum dediği her şey yolundan çekildi, istiyorum dediği her şey önüne serildi. Babam, en çok kim bağırıyorsa onun yanındaydı. Genellikle de sesim çıkmazdı benim. Şimdi mi? Hiç bir şey değişmedi aslında. Geçen yaz eşimden ayrılmaya niyetlendiğimde babam boşanmama karşı çıkmanın yanında onlarla yaşamaktan başka çarem yokmuş gibi bir tavır takınınca, kötünün iyisini seçtim kendimce. Nasıl mı başediyorum? Ağlayarak. Biraz da buraya yazarak. Eskiden sigaram vardı hiç değilse şimdi o da yok. Bak yine kendimi zavallı gibi hissettim. Ama ben benim. Bir hayat yaşadım, bir sürü sınavdan geçtim. Dünyaya gelirken tek başıma ve çıplak geldim, giderken de öyle gideceğim. Hayatı eğri ya da doğru kendim keşfettim. Hatalar da yaptım, başarılı da oldum. İyisiyle kötüsüyle ben, benim. O yüzden aklıma geldiklerinde üzülsem de hepsini unutuyorum. Çünkü be hayatın kazıklarına göğüs gererken de yalnızdım. Şimdi aklımdaki en önemli konu için yola çıktım. Bir bebeğin annesi olma imkanım olursa, onu en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. O da olmazsa Bakırköy'den yer ayırttım
Canım benım hayat maalesef acılarla dolu ve bunlarla yasamayı başa çıkmayı da yine ancak yaşayarak öğreniyoruz.zaten hep öyle değilmidir kendi bireysel sorunlarımızdan ziyade ailemiz eşimizin ailesı cevre derken bir bakmışmış bizim irademiz dışında olan pek çok gereksiz sorun hayatımızın merkezine dahil oluvermiş.senin yaşa dıklarına benzer sorunları yaşayan pek çok insan var çevrede insanların sahte yapmacık tavırlarının arkasında ne olaylar var ama çoğu rol yapıyor .benim bu saate kadar çocuk yapmayışımın geç kalışımdaki nedende malesef böylesi saçma sebepler haddini bilmeyen ınsanlardan kaynaklandı.eşimin ailesi evliliğimizin ilk 5 yılını bize zehir etti bende ayrılmayı düşündüm ve ailem hep karşı çıktı çocuk istemedim ayrılıcam diye ama bir baktımki olan benım hayatıma olmuş nezamanki o lüzumsuz insanları ruhumda affedip hayatımla barışık oldum ve o insanların düşüncesizliğinin aslında hiç mi hiç önemli olmadığının farkına vardım işte o zaman kendi hayatımın efendisi oldum .eşimle sorunumuz kalmadı onlar benim için eşimin hatırına birarada olduğum önemsiz silik insanlar oldu.eşimden iyiki ayrılmamışım hayatıma sahip çıkmışım diye mutluyum şimdi.fakat o dönemde yaptığım hata bana şu anda yaşadığım acıları getirdi yaş geçti ben hala çocuk sahibi olmaya çalışıyorum.sizlere naçizane tavsiyem öncelikle size geçmişte acı verenleri affedin (zira ancak bizler affedince ilahi adalet devreye giriyormuş) ki içinizde size acı veren fırtınalar son bulsun.en önemlisi kendi iç dünyanız huzura kavuşsun.evin kapısını kapatınca nasılkı içeride sadece bizler eşimizle oluyoruz hayatımızı da aynen o şekilde korumaya alır zarar veren insanların aslında o zararı bizim elimizle bize verdiklerini anlarsak hayat çok güzel olur canlarım.sevgilerimle
Histeroskopi endişelenmeni gerektireek bir operasyon değil. Senin konforun açısından hafif dozda narkozla yapılan, kürtajdan biraz daha ileri seviyede bir işlem. Önce bir kamerayla içeriyi inceliyor, ardından gerekirse aynı yoldan kamera yardımıyla müdahele ediyor. Sonrasında 2-3 gün hafif kanaman olabiliyor ama hayatını kısıtlayacak bir durum olmuyor. Genellikle aynı gün hastaneden çıkıyorsun. Narkoz verildiği, işlem ameliyathanede yapıldığı, dolayısıyla ameliyat kategorisine girdiği için ücreti var. Doktorundan ya da muhasebeden bilgi al o konuda. Fiyatlar değişken çünkü. Ancak rahim kalınlığının ölçüsünü öğrenip bir başka doktora da fikir danışmanı öneririm. Bir kaç yıl önce, adetimin 9. günü kadın doğum doktoruna gittiğimde 9 mm. kalınlığa fazla demişti. Smear da sorunlu olunca biyopsi yapıldı, rahimdeki fazlalık ta temizlendi. Geçen tüp bebek denememde yine ilk görüşmeye 9. gün gittim, 5,5 rahim kalınlığı az, bugün 9 mm olmalıydı dedi doktor. Senin durumun aynı olacak diye bir şart yok ancak başka bir doktordan fikir alman iyi olur.
Merhaba arkadaşlar kıbrısta tüp bebek yöntemi ile bebiş yapmak istiyoruz Dr. mürüde çakartaş dağdeleni tercih ettik yorumlarınızı bekliyorum herkese teşekkürler :)
Elbette soracaksın
Hepimiz yola ilk çıktığımızda okula başlayan yeni çocuk gibiydik... Bu nedenle de çok sormak, çok okumak ve araştırmak lazım. O zaman da bazı şeyleri niye yapmadı? niye yaptı? diye de karşılaştırmalar ve evhamlar da yapıyoruz ama olsun
Hazırlıklar, iğneler, opu vs. aşamaları geçmişsin artık onlarla ilgili tecrübelisin... Diğer aşamalar için istemesen de bilgileneceksin zatenve umarım yeni halin eskimeden hemen dileğin gerçek olur
2220 zanorkcum zaten histeroskopi için detaylı bilgi vermiş. Anestezi ile yapıldığı için bir sıkıntı duyulmuyor. Ben yaptırdım rahimde yapışıklıklar vardı onlar açıldı ve rahimden patoloji için hücre alındı. İltihap tespit edilldi. Zor bir operasyon değil ve ameliyat kapsamında olduğundan ücreti ayrı... Merkezden merkeze değişiyor 3000-4500 TL ortalama fiyatı.
Bence özellikle tüpleri kapalı ve iltihap sorunu olanlar için tüp bebekte yapılması gereken operasyonlardan birisi. Benim sorunum da her iki tüpümün kapalı olmasıydı, iltihaptan haberimiz yoktu histeroskopi ile öğrenmiş olduk, tedavi için ilaç kullandım.
Nacizane tavsiyem (aklımda kalır deme ben öyle demiştim sonradan fark ettim ki öyle olmuyor) her şeyi mutlaka not almakta fayda var. İster ajanda ister pc de. Muayene gününden, kullanılan ilaç rutinine, değerlerin, sonuçların, endometrium kalınlığına kadar... Sonrası için çok önemli oluyor. Rahim kalınlığını ölçerken zaten doktorunun söylüyor olması lazım... Özellikle sana söylemese de asistan hemşireye dosyana işletmek için söylüyor onu hemen not alabilirsin...
Genelde 2. günü muayanede ilk kalınlık zaten bir gösterge oluyor. Benim 6.5-7mm gibi başlıyor hep... Ayrıca yeni süreçte ilk muayenede rahim çiziği skreç yaygın olarak tutunma kesisi diye bilinen işlemi, anne kanından yapılan gebelik aşısı denilen uygulamayı transferden önceki gün yaptırabilirsin... Bu konuda doktorunun görüşleri önemli. Yine ayrıca kan pıhtılaşma testi, bağışıklık, genetik vb bir çok diğer testlerde izlenecek protokol için yol gösterici olabiliyor.
Bu doğrultuda ben açıkcası her şeyi yaptırdım gibi...
Bundan sonrası artık -laparoskopi hariç, sonraya erteledim- şunu da yaptırsaydım demeyeceğim diye düşünüyorum...
Uzun yazdım merak ettiğin bir şey olursa hiç çekinme yaz... Buradaki yol arkadaşlarımız bir çok konuda hem tecrübeli hem akılları başlarındakısaca olgun yetişkinler arasındasın mutlaka ortak bir tecrübesi olan paylaşımda bulunur. Umarım rahim kalınlığın -kalınlaşması için kullandığın- estrofemden kaynaklanıyor olsun. Doktorun yeni dönemde buna göre dozunu ayarlayacaktır.
Şansın bol olsun, sevgiler
arkadaşlar az önce hasteneden geldim rahim filmi ve AMH sonucumu aldım filmde tüpler açık dediler ama çok önemli değil tüplerle işimiz yok zaten dediler ama açık olması en azından rahimde bir soruna yol açmaz dedi ama bende miyom var bu rahmi bastırmış dedi doktor miyomları aldırıp öğle tedaviye başlamak daha iyi olur dedi ama memorıala semra hanıma gideceğimi biliyor sen yinede orda göster bakalım ne diyecekler dedi işin kötü tarafı miyomları aldırırsam tüp için 3 ay beklemem gerekiyor buda benim için büyük bir kayıp yaşımdan dolayı deyerlerim hızla kötüye gidiyor AMH ye gelince 1,31 çıktı hemen altındaki SI: 9.35 onu anlamadım doktor bakınca AMH biraz düşük fazla değil ama yaşına göre çok iyi dedi.
şimdi bir sonraki adetimi bekliyecem ve semra hanıma gidecem bakalım orda sonuç ne olacak çok karışık duygular içindeğim
yaşadığınız tecrübelere dayanarak sizinde fikrinizi alabilirmiğim lütfeeeen
Kendimi çoğu kez kelimelerin efendisi sanardım, ne yazacağımı bilemedim...
Dışındayken içi, içindeyken dışı bilinmez derler ya sen içinden kendine baktığında ne görüyorsun bilmem ama buradan bakınca "güçlü, dirayetli kadınsın vesselam" sakın vazgeçme hiçbir özelliğinden
Teşekkür ederim bilgilendirdiğin için.... Adana'da olduğum için çok fazla doktor alternatifim yok Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesine gittiğimde FSH yüksek çıkınca yüzüme bile bakmamışlardı. Şimdi Adana'da Ankada Tüp bebek merkezinde Gökhan Çiragil'e gidiyorum. Ona güveniyorum. Ama önerini dinleyip başka bi doktora da gidicem.
İnşallah en kısa sürede bebeklerimize kavuşuruz...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?