40 Yıllık Hatırı Olan Kahve`nin Öyküsü…

Nevreste

Bir garip yolcu
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
290.065
595.879
42
KAHVENİN-FAYDALARI.jpg
Yorgun olduğunda içtiğin kahve hafifletir seni… Kendine getirir, unutturur günün ağırlığını… Kahve aynı kahvedir belki… Köpüğüyle, dumanıyla, rengiyle aynı kahvedir ama içilen kahveler ruhun süzgecinden geçer ve tadı değişir. Her kahve aynı değildir bu yüzden…

Bir fincan kahve insanları tatlı sohbetlere sürükleyen ve aralarında dostluk bağları sağlayan en ayrıcalıklı içecektir. Kahveyi özenle seçtiğiniz insanlarla içmek isteyerek adeta ruhunuzu ısıtmak istersiniz. Kahvedaşınızla öyle sohbetlere dalarsınız ki bitmemesi için adeta küçük yudumlarla içersiniz. Kahvenizi yudumlarken gönülden gönüle sayısız köprüler kurulur. Ruhunuzu tarifsiz bir sıcaklıkla ısıtırsınız. Yani aslında kahve bahane; muhabbetse şahanedir…

“Gönül ne kahve ister ne kahvehane/Gönül muhabbet ister kahve bahane” demiştir atalarımız…

KAHVEYİ KEÇİLER Mİ KEŞFETTİ?

En fazla anlatılan şekline göre Habeşistan (Etiyopya) kökenli olan kahveyi ilk keşfeden canlılar keçilerdir. Rivayete göre keçi sürülerini gütmekte olan bir çoban, keçilerin garip bir ağacın meyvesini yedikten sonra daha canlı ve hareketli olduklarını görünce “Bunda bir hikmet var” diyerek durumu dervişleri Şazili’ye bildirir. Bu ağacın suyunu kaynatıp içen Şazili kendisi de aynı canlılığı duymuş ve kahvenin meziyetleri böylece anlaşılmıştır.

Cezayir kaynaklarına göre, kahveyi keşfedenler arasında Şazili’yle birlikte İdris adı da geçiyor. Hatta ilk zamanlarda kahveye “Şazili” adı verilmiştir. Fakat kahve ağacının meyvelerinin bugünkü anlamda sulu bir içecek hâline dönüşmesi ilk kez Yemen’de olmuştur. İlk defa sofiler kahve içmişler, ibadet ve zikir esnasında özellikle akşamları uyanık kalabilmek için kullanmışlardır.

Adının nereden geldiği hakkında da çeşitli rivayetler vardır. Kahve kelime olarak Arapça “kahva”dan geliyor. Akla en yakın olan seçenek ise Habeşistan’da kahve yetişen bölge olan Kaffa’nın adından esinlenilmiş olmasıdır. Kahve, rayiha; yani koku anlamına gelmektedir.

1669 yılında Osmanlı elçisi olarak Paris’e giden ve Fransızlara kahveyi sevdiren Süleyman Ağa’ya göre kahve, insana kuvvet verdiği için bu adı almıştır.


0277d796a63790cb7bafacfafe8150a6_f1537.jpg


KAHVENİN HATIRI NEREDEN GELİYOR?

İstanbul’un yemiş iskelesinde kahve yapan ve satan Üsküdarlı bilge bir zat varmış. Her telden insan kahvecinin sohbetini dinlemeye, iki çift nasihatini almaya, derdini paylaşmaya gelirmiş. Günlerden bir gün bu kahvehaneye bir yeniçeri gelmiş. Kahveciye herkese kendinden kahve ikram etmesini fakat içeride yalnız başına oturan Rum gemi kaptanına vermemesini söylemiş. Kahveci de herkese yeniçerinin kahvesini ikram ettikten sonra 2 kahve yapıp Rum kaptanın yanına oturmuş. Yeniçeri hiddetle “Ona vermeyeceksin demedim mi?” Demiş. Kahveci de “bu senin değil benim ikramım” diyerek cevap vermiş. Rum kaptana dönen kahveci, kaptanla hem sohbet etmiş hem de kahve içmiş.

Aradan 40 yıl kadar geçmiş. Sisam Adası`nda büyükçe bir isyan çıkmış. Rumlar isyan etmiş. Bizim kahvehaneci de bir şekilde Rumların eline geçmiş. O zamanlarda Rumlar eline geçirdikleri esirleri pazarda satıyorlarmış. Kahveciyi de yaşlı bir adam satın almış ve ıssız bir yere götürmüş. Adamın kendini öldüreceğini sanan kahveci korkuyla yaşlı adama bakarken adam ona kendisinin 40 yıl önce bir kahve ikram ettiğini ve o kahvenin hatırını unutmadığını söyleyerek kahveciyi serbest bırakmış.

İşte anlatılana göre bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır sözü buradan gelmektedir.

11176341_845615948845229_1022380860_n.jpg


KAHVELER YEMEN’DEN Mİ GELİYOR?

Kahvenin ilk vatanı olarak Yemen bilinir. Hatta halk arasında kahve geciktiği zaman “kahveler de Yemen’den mi geliyor?” şeklinde yaygınlaşmış bir darbı mesel de vardır. Fakat ilk kahve Yemen’e, Habeşistan’dan gelmiştir.

Miladi 1000 yıllarında Habeşistan’daki fidan boyundaki yeşil ağaçların meyvesi olarak bilinmekteydi. O tarihlerde kahve, karın doyurucu bir madde olarak hamura karıştırılıp ekmekle kullanılırdı. Bu şekilde istimali 5 asır kadar sürdü.

Horasan’ın Rey şehrinde doğan (1450-1525) yılları arasında yaşayan Türk asıllı Ebubekir’in Arapça yazdığı tıp kitabında 1420 yılında kahve kullanıldığını oradan Aden’e gönderildiğini belirtmektedir.

Ahmet Raşit’in Yemen ve San’a Tarihi adlı kitabında kahveyi Habeşistan’dan Yemen’e getiren kişinin Özdemir Paşa olduğu ve orada üretilerek “Yemen Kahvesi” diye ün yaptığı kayıtlıdır. Kahve o zaman ki Osmanlı sınırları içinde bulunan Kahire, Şam ve Halep’ten sonra İstanbul’a geldi.

16.yy`da Kanuni Sultan Süleyman zamanında İstanbul’a gelen kahve, tadına hayran kalan Kanuni sayesinde kısa sürede Osmanlı sınırları içinde yayılmıştır.

Osmanlı tacirleri tarafından Avrupa ülkeleri arasında ilk İtalya’ya götürülmüş, ama Papa Clement içilebilir diye fetva verene kadar yayılmamıştır. İstanbul’dan yaklaşık 90 yıl kadar sonra 1645 yılında ilk kez kahve dükkânı açılmıştır. Daha sonra Viyanalılar ona köpüklü süt ve şeker katarak kendi usullerini geliştirmişlerdir.

Kahve kanserden koruyor mu?

Dünya genelinde o denli çok tüketilmektedir ki pek çok kaynağa göre sudan sonra yeryüzünde en çok içilen sıvıdır.

Kahvenin faydaları:

1-Kahve uyanık kalmamızı sağlar. İçindeki kafein adenozin maddesine direnir ve reseptörleri bloke eder. Böylece daha uzun süre ayakta kalırsınız. İçindeki kafein olmazsa kahvenin etkisini azaltır.

2-Strese iyi gelir. Sabah kahvesi stresi, tasayı yok eder.

3-Kahve konsantreyi artırır. İçindeki kafein sayesinde dikkati artırarak iyi konsantre olmanızı sağlar.

4-Kan basıncını yükseltir. Spor öncesinde içilen kahve vücudu yeni rekorlar kırmaya teşvik edebilir.

5-Safra taşlarını düşürmeye yardımcıdır.

6-Bağırsakları çalıştırır.

7-Zehirlenmeye karşı etkilidir.

8-En önemlisi kahve insanı kanserden korur. İçinde antioksidan bulunmaktadır.

Tabii ki faydaları olduğu kadar zararları da vardır. Malumunuz her şeyin fazlası zarardır. O yüzden kontrollü tüketilmesi lazımdır. Özellikle hamilelerin dikkatli kullanması gerekir.

Kaynaklar:

-Elias petropulas, Yunanistan’da Türk kahvesi, İstanbul, İletişim Yayınları

-Taha Toros – Kahvenin Öyküsü – 1998

-İstanbul Ansiklopedisi, v, 2808 – Prof. Dr. Erkan TOPUZ

Asude Usluer Uğurlu

Genç Dergi
 
X