60-69 Kilo Aralığındakiler Birlikte Zayıflıyor!

Az ve Sık Yemeye Başlayın

Bir kişinin yemek yeme sıklığı, nerede yemek yediği, yemeğin miktarı, yemek yerken ruhsal durumunun nasıl olduğu ve yaptığı hareketler kilo verme açısından önemlidir.

Yeme öncesi ve sonrası nasıl bir psikolojik durum kazanıldığı da büyük önem taşır.

Fazla kilolu kişilerin üzüntü veya kızgınlık gibi durumlarda aşırı yemek yediği bilinmektedir. Bu öğrenilmiş bir davranıştır ve amaç negatif durumu yani üzüntü ve sıkıntıyı düzeltmektir. Sevinçli ve neşeliyken ise durum bunun tam tersidir.

Üzülüp sıkıldığında aşırı atıştıran veya tıkanırcasına yemek yeme nöbetleri yaşayan kişilerin, psikolojik destek alıp tedavi olması gerekir. Bu kişilerin yeme alışkanlıklarını değiştirmesi de çok önemlidir.

Tekrarlayan aşırı miktarda yemek yeme nöbetleri kilo alımını artırır. Fazla kiloluların %30’u bu şekilde davranır ve bunun kontrol edilmesi tedavinin başlangıcını oluşturur.

Yeme alışkanlıklarını değiştirmek için aşağıda sıralanan önlemler faydalıdır:

Günde üç defa ana öğün 3 defa da ara öğün yemek; aynı saatlerde yemek yemek; evde aynı yerde oturarak yemek yemek; yenen yiyeceğe konsantre olmak; yemek yerken gazete okumamak ve televizyon seyretmemek; porsiyonların ve tabakların ufak olması; az miktarda yemek pişirmek; her lokmadan sonra çatalın veya kaşığın masaya bırakılması, yani yemeği yavaş yemek, iki lokma arasında su içmek ve yiyecek alışverişine aç karnına değil yemekten sonra gitmek, acıkınca tatlı yerine meyve yemek

Yaşam tarzı değişikliklerinden en önemlisi beslenme şeklini değiştirmektir. Gıdaların seçimine dikkat etmek, düşük glisemik indeksli gıdalarla beslenmek önem taşır. Hergün çikolata yiyorsanız bu alışkanlıktan kurtulmak, kola içiyorsanız onun yerine su içmek gerekir. Eğer bu tür davranış değişiklikleri yapmazsanız sadece az yemekle belki kısa bir süre zayıflarsınız ancak sonra tekrar kilo alırsınız.

Davranış değişikliklerinden en önemlisi hareketli olmaya çalışmaktır. Çalıştığınız yerde akşama kadar masa başında oturmak yerine saat başı beş-on dakika ayağa kalkıp dolaşmak, öğle arası biraz yürümek veya akşam mümkünse biraz yürümek faydalıdır. Hareketi artırdıkça zayıflamaya başladığınızı göreceksiniz. Akşam eve gelince televiyon başına oturup yatıncaya kadar bir şeyler yemek yine kilo alınmasının en önemli nedenidir.



Bol Su ıçiniz

Ülkemizdeki en önemli sorunlardan birisi su içme alışkanlığı olmamasıdır. Sağlıklı bir yaşam için günde en az 2-2.5 litre su içmek gerekir. Yeterli ve bol su içen kişilerde fazla kiloluluk daha az görüldüğü gibi çeşitli hastalıklara daha az yakalandıkları ve yaşlanmanın geciktiği ortaya konmuştur. Günde en az 8 bardak su içmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir. Az su içtiğinizde idrarın rengi koyulaşır. ıdrar rengine bakarsa da az su içip içmediğimizi anlayabilirsiniz. Koyu sarı idrar varsa az su içiyorsunuz demektir. Normalde idrar beyaz veya açık sarı renkte olur. Bu nedenle idrar rengi açık oluncaya kadar su içiniz.

Gıdasız yaşamamızı sürdürebildiğimiz halde, suzuz birkaç günden fazla yaşayamayız. ıçilen su gıdaların emilimini ve hazmını kolaylaştırdığı gibi dolaşıma faydalı olur, vücut sıcaklığını kontrol eder, eklemlerin kayganlığını sağlar, cildin daha sağlıklı olmasını sağlar ve vücuttan zararlı maddelerin atılımını sağlar.

Hergün idrar ve terle kaybettiğimiz suyun alınması gerekir. Vücut susuz kalınca biz bunu susayarak anlarız.

Vücudumuzda %1-2 oranında su kaybı olunca susamaya başlarız ve su içeriz. Dışarısı sıcak olunca veya egzersiz yapınca su ihtiyacı artar.

Yaşlandıkça susuzluk veya susama mekanizması daha az çalışır. Bu nedenle yaşlılar suyu düzenli içmelidir ve idrarlarının açık renkte olduğuna dikkat etmelidir.





Uykunun Önemi:



Uykusuzluk gıda alımını ve atıştırmaları artırır. Uykusuz kişiler daha fazla atıştırmalar yapar. Bu nedenle iyi uyumaya çalışın. Uykudan önce, hatta öğleden sonra kahve ve kola gibi kafeinli içecekler içmeyin. Uykusuzluk insanı sinirli, alıngan, ani reaksiyon veren bir hale sokar ve işine konsantre olmasını zorlaştırır.



Alışverişi Yaparken Dikkat:



Yiyecek alışverişine tok karnına gidin

Alışverişe meyve ve sebze reyonundan başlayın

Yemememiz gereken yiyecekleri almayın

Alışverişe bir liste ile gidin

Kalorisi düşük olan yiyecekleri satın alın

Aldığınız gıdaların kalori etiketlerini okumayı alışkanlık haline getirin

Sucuk, salam , sosis, reçel, bisküvi, kek ve beyaz ekmek almayın



Diğer Öneriler:



Ekmeğe tereyağı veya margarin sürüp yemeyin
Mutlaka kahvaltı yapın ve çocuklarınızın da kahvaltı yapmasını sağlayın. Kahvaltıda mutlaka taze meyve suyu içmeye veya meyve yemeye çalışın
Kızartılmış yiyeceklerden uzak durun
Yemeklerden sonra tatlı yerine meyve yemeye çalışın
Kola veya gazoz içmeyin, onun yerine su içmeye çalışın
Bol sebze ve meyve yiyin. Ancak incir, üzüm ve kayısı gibi tatlı meyveleri fazla yemeyin. Meyve ve sebzelerin renkli olanlarını tercih edin.
Porsiyonları küçültün ve daha ufak tabaklarda yemeğe çalışın
Yemekleri yavaş yiyin ve yemeğe konsantre olun
Süt içemiyorsanız brokoli yiyiniz
Yemeklerde sos kullanmayın, dışarıda sucuk, sosis, salam ve mayonezli yiyecekler yemeyin , evinize de almayın
Yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalayın
Yemeğe salatayla başlayın
Sabah ve öğlen daha fazla akşam ise az yiyin ve akşam yemeğinden sonra yemek yemeyin
Meyve suyu içecekseniz domates suyu içmeye çalışın. Meyve sularını maden suyu ile sulandırarak içmeyi adet haline getirin
Ara öğünlerde bisküvi yerine elma , 3-4 tane ceviz, badem veya yer elması yiyin.
Yemeklerden önce 1 bardak su için ve günde en az 8-10 bardak su içmeye çalışın.
Günde 2-3 fincan yeşil çay için
 
lunapienacımm süpersin canım tebrikler...hihoyyyt hihoyyyt hihoyyyt
[/B]

Çok teşekkürler derincimmmm...kaydirigubbakcemile3



selam arkadaşlar bende 68,1 kiloyum
masa başında çalışıyorum ve elma krom kullanıyorum
hedefim 58 kilo olmak .

sizce neler yapabilirim en büyük sorunum kalçalarım :S


mende deldimmmmmmm

Hepiniz hoşgeldiniz kızlarrr...:enbuyukkk:

Kızlar tartıldım bugün 63.8 çıktı
700 gram daha verdim :teytey:


Oooo hacercim ben de seni yürekten kutluyorum....Darısı fazlasıyla diğer haftalara....a.s.
 

canım benim afiyet olsun...aslında bugün ikinci çorba tarifimi de yazacaktım ama pazartesi gününe kadar yokum demiştin ya göremezsin diye vazgeçtim...çok beğenilen çorpalarımdan yazacağım yine sana...cokacimcoook
 
ZAYIFLAMA DıYET ÖRNEKLERı



1000 kalorilik zayıflama diyeti



Sabah
Çay (şekersiz)

Beyaz peynir (1 kibrit kutusu)

1 dilim kepekli ekmek

Ara Öğün
1 Meyve

Öğlen
Izgara köfte 2 adet (60 gr)

Pilav (4 yemek kaşığı)

Salata

Zeytinyağlı sebze yemeği (4 yemek kaşığı -
1 porsiyon)

Ara Öğün
1 meyve

Akşam
Zeytinyağlı kabak yemeği

Yoğurt (1)

2 dilim ekmek

Ara Öğün
Meyve (1)




Bu diyet %54 karbonhidrat, %16 protein ve %30 yağ içerir. Ara öğünler saat 10:30, 15:30 ve 22:30’da alınmalıdır.





1200 kalorilik zayıflama diyeti



Sabah
Yarım su bardağı süt (şekersiz)

Beyaz peynir (1 kibrit kutusu)

2 ince dilim kepekli ekmek

Ara Öğün
Meyve (1)

Öğlen
Mantı (1 porsiyon)

Salata

Ara Öğün
Meyve (1)

Akşam
Etli kabak dolma (2 adet)

Yoğurt (Yarım su bardağı)

2 dilim ekmek

Ara Öğün
Meyve (1)




Öğle yemeği alternatifi olarak: 1 porsiyon kıymalı bezelye, 4 yemek kaşığı pilav, ½ su bardağı yoğurt olabilir. Bu diyet %55 karbonhidrat, %15 protein ve %30 yağ içerir.



1400 kalorilik zayıflama diyeti



Sabah
Ihlamur


Yumurta (1)


2 dilim ekmek

Ara Öğün
Meyve (1)

Öğlen
Kuru Baklagil 12 yemek kaşığı


Pilav (6 yemek kaşığı)


Salata

Ara Öğün
Meyve (1)

Akşam
Zeytinyağlı sebze yemeği (4 yemek kaşığı)


Çorba (1)


Salata + (1 kibrit kutusu peynir)


3 dilim ekmek

Ara Öğün
2 galeta veya 5 eti form




Öğle yemeği alternatifi şöyle olabilir: 3 ızgara köfte+ 1 porsiyon zeytinyağlı taze fasulye, 4 yemek kaşığı pilav, salata ve 1 dilim ekmek. Bu diyet %56 karbonhidrat, %15 protein ve %29 yağ içerir.



DEĞıŞıM LıSTELERı



ET GRUBU (1 PORSıYON MıKTARLARI):



30 gram tavuk, balık, kırmızı et (yağsız)

1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir

1 yumurta



TAHILLAR-KURUBAKLAGıLLER:



1 ince dilimli kepekli ekmek

1 kepçe çorba

2 yemek kaşığı bulgur, pirinç pilavı veya makarna

1 orta boy patates
 
HAREKETı ARTIRINIZ



Kilo vermek ve sağlıklı olmak için mutlaka düzenli egzersiz yapılmalıdır. Diyet yapmadan sadece egzersiz yapmakla kilo verilemez. Egzersiz, kalori azaltılmasına yardımcı olduğu gibi şeker hastalığı ve koroner kalp hastalığı riskini de azaltır. Egzersiz ile yağ dokuları kaybolup yerine kas dokuları geçer. Egzersiz yapmanın amacı da budur.

En iyi egzersiz kişinin kendi başına düzenli ve rahat bir şekilde yapabildiği egzersizdir. Haftanın büyük bir bölümünde, 30 dakika civarında, orta yoğunlukta bir egzersiz yapılması çok faydalıdır. Bununla birlikte insanların sadece %25’i buna uyabilmektedir. Başlangıçta 10-15 dakikalık egzersizin her gün yapılması gerekir. Aerobik, dinamik egzersiz, yüzme ve bisiklete binme zayıflamak için uygun egzersizlerdir. Haftada 3 gün yarım saat yürüme ile egzersize başlamak ve bunu haftada 5 gün yoğun ve tempolu 45 dakika yürümeye çıkarmak uygun bir plandır. 40-50 yaşından sonra yapılacak en iyi ve en güvenli egzersiz yürüyüş yapmaktır. Yürüyüşün vitrin seyrediyor gibi yavaş yapılmasının fazla bir faydası olmaz. En iyisi tempolu yürümedir.

Diğer bir öneri, başlangıçta her gün 4.000 adım yürümek, sonra bunu 6 ayda 12.000 adıma kadar çıkarmaktır.

Egzersizin faydalı olması için, egzersiz sırasında kalp atım sayısının belirli bir rakama ulaşması gerekir. Fazla kilolu bir kişide kalp hızının ulaşması gereken sayı şu formülle hesaplanır:



Egzersizde ulaşılması gereken kalp atım sayısı = 200-(0.5 x yaş).

Yapılan egzersizlerde bu rakamın %80’ine ulaşılması gerekir.

Günlük yaşamda hareketi artırmak için, otomobil kullanımını azaltmak, asansör yerine merdivenleri kullanmak, yakın mesafelere yürüyerek gitmek gibi önlemler de kilo vermeye katkıda bulunur.

Günlük yaşamda yapılan hareketlerin çok az kalori harcadığı bilinmelidir. Evi temizlerken 227 kalori; dans ederken 250 kalori harcarsınız.

Alışveriş yapmak; 45-60 dakika süreyle otomobilinizi temizlemek; 45-60 dakika uğraşarak pencereleri ve yerleri silmek; 30 dakika bisiklet pedalı çevirmek; 30 dakika bahçede çalışmak; 30 dakikada 3 km yürümek; 15 dakika merdiven çıkmakla sadece 150 kalori harcanır.

Küçük bir çikolatalı bisküvi yaklaşık 50 kaloridir ve bunu yakmak için 10 dakika tempolu yürümek gerekir. Fast food lokantasında bir hamburger, bir patates yiyip bir kola içtiğinizde 1500 kalori alırsınız. Bunu harcamak içinse 2.5 saat tempolu koşmanız gerekir.

Yapılan çalışmalarda egzersiz programlarına başlayanların %50’sinin ilk 3-6 ayda egzersizi bıraktığı saptanmıştır. Bu nedenle egzersiz yapmayı sürdürmek için çaba göstermek, bir alışkanlık oluşana kadar ısrar etmek gereklidir.







Fizik aktiviteyi artırma ile ilgili öneriler :

Otobüs veya minibüsle gideceğiniz yere bir durak kala inmek ve yürümek
ışyeri ve alışveriş merkezinde aracınızı en uzak yere park etmek
Asansör yerine merdiven kullanmayı alışkanlık haline getirmek
Farklı aktiviteler bulmak (bahçe işleri, tamir, araç temizleme vs).
Eve kondisyon cihazları alıp soğuk havalarda bunları kullanmak
ışyerine mümkünse bisikletle gitmek


Egzersiz yapmanın kilo vermenin ötesinde kemik erimesini, depresyonu, şeker ve kalp hastalığını önlediği bilinmektedir. Egzersiz yapmak tansiyonu ve kan yağlarını da düşürmektedir. Uzun yaşamanın sırrı az yemek ve spor yapmaktan geçmektedir.

Kullanılmayan bacak kasları ve diğer kaslar zamanla yok olur. Bir hafta devamlı olarak yatakta yatan bir kişinin kas kitlesinde %20 azalma olmaktadır. Kullanılmayan organ kaybedilir kuralı gereğince, kaslarımızı kullanmak zorundayız. Egzersiz büyüme hormonu salgısını da artırarak yağların erimesine ve kasların artmasına neden olmaktadır. Günde bir kilometreden az yürüyen bir kişi günde 2 kilometre yürüyen bir kişiye göre iki kat daha hızla ölüme yaklaşmaktadır. Yaşamı uzatan en ucuz ve en etkili yöntem spor yapmaktır.
 
ZAYIFLAYAMIYORUZ, NEDEN?



Hızlı kilo verirken altıncı ayda ve birinci yılda boy, ağırlık, vücut kitle indeksi, bel çevresi ölçülmeli ve ne kadar zayıflandığı takip edilmelidir. ılaç alanların daha sıkı takip edilmesi gerekebilir. Diyet yapan kişinin, altı ay-1 yıl içinde ağırlığının %10’nunu kaybetmesi, zayıflama programının iyi gittiğinin bir işaretidir. O zaman bu kiloyu muhafaza etme aşamasına girilir. Risk faktörleri devam ediyorsa yoğun kilo verme programına devam etmelidir.

Kilo verme çabası başarısızlıkla sonuçlanmışsa, bunun nedenlerini değerlendirmek gerekir. Kilo verememenin nedenleri genellikle şunlardır:



Fazla yemeye devam etmek
Hareketi yeterince artırmamak, devamlı oturmak
Psikolojik olayların araya girmesi
Ailede diğer kişilerin yardımcı olmaması ve sosyal baskılar
Depresyon, tıkınırcasına yeme nöbetleri (yeme davranış bozuklukları)
Tiroid hormon yetmezliği veya başka hormon bozukluğu olması
Yumurtalarda kist olması (Polikistik over hastalığı)
Kanda insülin hormonunun yüksekliği ve açlık ataklarının devamı
Erkeklerde kanda erkeklik hormonu testosteronun azlığı
Kanda kalsiyum, selenyum ve mağnezyum azlığı
Öğünleri atlamak
Yemekleri zamanında yememek
Az su içmek
Alkol kullanmaya devam etmek






Yukarıda belirtilen durumlardan birisi sizde varsa ona yönelik girişimde bulunmak gerekir. Fazla yemek yiyorsanız zayıflayamazsınız. Az yediğiniz halde hiç hareket etmiyorsanız yine problem var demektir. Hareket etmeden zayıflamak mümkün değildir. Psikolojik problemleriniz ve aşırı stres varsa başarısız olma olasılığı yüksektir. Bir psikolog veya psikiyatristten yardım almak ve gevşeme tekniklerini öğrenmek size yardımcı olabilir. Geceleri uyanıyor ve doğru buzdolabına gidip atıştırmalarda bulunuyorsanız kanınızda insülin hormonunda yükseklik olma olasılığı vardır. Bunun için uygun ilaçlar almanız ve diyetinizi ayarlamanız gerekir. Bu amaçla bir endokrinoloji uzmanına gitmeniz gerekir.

Kilo veremeyen kişilerin bir kısmında tiroid hormon yetmezliği olabilir. Tiroid hormon yetmezliği kilo vermede zorluk yaratabilir. Önceden tiroit bezi yetmezliği olanlarda (hipotiroidi veya Hashimoto hastalığı gibi) kullandıkları ilaçlar az geliyor olabilir. Bu ilaçların doz ayarlaması için endokrinoloji uzmanı bir doktora başvurmanız gerekir. Kadınlarda menopoz döneminde de kilo vermede bazı sıkıntılar olabilir. Menopozdaki kadınlarda doktorunuz sizin durumunuza göre diyet, ilaç ve egzersiz ayarlaması konusunda yardımcı olabilir. Polikistik over hastalığı olan kadınlarda da bu durum önceden bilinmiyorsa diyet tedavisiyle zayıflamada zorluklar olabilir. Erkeklerde erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron hormonunun kanda az olması da kiloyu artırır ve şişmanlık yapar. Bu eksiklik tedavi ile düzelmez ise kilo vermek çok zordur.

Yukarıda anlattığım nedenler bize zayıflama diyeti veya programına başlamadan önce mutlaka bir endokrinoloji uzmanına muayene olmak için gitmeniz gerektiğini gösterir. Herhangi bir hormon bozukluğunun bulunduğu bir durumda bu tetkik ve tedavileri yapmadan hemen diyete başlamak başarısızlıkla sonuçlanır.

Sıklıkla karşılaşılan bir durum ise, belirli bir kilo verdikten sonra, daha fazla kilo verememektir. Bunun nedeni vücudun kendini koruma mekanizmasıdır. Bu koruma mekanizmalarından biri, kalori azalınca tiroid hormonu olan T4’ün T3’e dönüşümünü sağlayan 5’ deiyodinaz enziminin çalışmasında bir yavaşlama olmasıdır. T4 hormonundan T3 hormonu az oluştuğu için, metabolizma biraz yavaşlar ve bu durum da kilo vermeyi önler. Kilo veren kişilerin kanlarındaki T3 isimli tiroid hormonunun azalmasının bir başka nedeni de, insülin direncinin düzelmemesidir. ınsülin hormonunun kanda yüksek olması ve hücrelere kan şekerini sokamaması nedeniyle ortaya çıkan duruma insülin direnci adı verilir. ınsülin direnci yüksek olan kişilerde, kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) atakları oluşur. Bu durum insanı şekerli şeyler yemeye yöneltiği için zayıflamak mümkün olmaz. Uygun diyete rağmen açlık atakları devam eden kişilerde doktorunuz gerek görürse insülin direncini azaltan acarboz veya metformin gibi ilaçlar bu konuda faydalı olabilir. Kilo vermeyi engelleyen bir diğer hormon, midemizden salgılanan ghrelin isimli hormondur. Kilo vermeye başladıkça kanımızda ghrelin hormonu artmaya başlar ve bizi yemek yemeye yönlendirir. Beyinden salgılanan oreksin isimli hormon da yemek yemeyi artırmaktadır. Leptin isimli hormondaki değişiklikler de kilo vermeyi önlemektedir. Yağ kaybettikçe veya kilo verdikçe, kanımızdaki leptin hormonu düşer. Düşük leptin düzeyleri bu defa beyini uyararak yemek yemeyi artırır. Gördüğünüz üzere vücudumuz salgıladığı hormonlarla, devamlı kilo vermeye karşı direnç gösterir.

Belirli miktarda kilo verildikten sonra, vücut yeni duruma karşı bir denge sağlamaya çalışır ve kilo kaybı azalır, bazen durur. Bu kişiler ümitsizliğe kapılmamalı, sağlıklı beslenme ve egzersize devam etmeli hatta egzersizi biraz daha artırmalıdırlar.

Stres ve depresyon kilo vermeyi engeller. Bu hastaların bir kısmında tıkanırcasına yeme krizleri ve gece atıştırmaları fazla görülür. Beynimizin hipotalamus bölgesinden salgılanan kortikotropin hormonu (CRH) ve böbrek üstü bezinden salgılanan kortizol isimli hormonun stresli kişilerde iyi çalışmadığı saptanmıştır. Bu hormonların bozukluğu ise iştahı artırmakta ve kilo alınmasına neden olmaktadır. Stresli kişilerde artan kortizol hormonu ‘’Konfor Sağlayıcı Gıdalar’’ denilen yüksek yağlı ve şekerli gıdalar yenmesine neden olmaktadır. Stres ve depresyon yeme bozukluğu olan kişilerde sıklıkla birlikte bulunur. Konfor gıdalarını yani yağlı ve şekerli gıdalar yenince beyindeki stres hormonu CRH azalmakta ve kişiler rahatlamaktadır. Bu kişilerin kanlarında kortizol ve ACTH hormonu biraz fazladır. Kilo alan, fazla yiyen ve depresyonda iken fazla uyuyan kişilerde stres hormonu bozukluğu mevcut demektir. CRH’yi azaltmak için kısa zaman için bu gıdaları yemek stresi giderir, ancak uzun devam etmesi halinde kilo alımı olmaktadır. Stresi azatlamak için şunlar yapılabilir:

1-Egzersiz yapınız. Egzersiz stresi giderdiği gibi zayıflamanıza da faydalı olur.

2-Kahvaltı mutlaka yapınız ve öğün atlamadan az yemeye çalışınız.

3-ıyi uyku uyuyunuz ve dinlenmek için kendinize zaman ayırınız.

4-ışinizden arta kalan zamanlarda başka işlerle meşgul olmaya çalışınız.

5-Kahve, sigara ve alkolü azaltın

6-B kompleks ve C vitamin desteği alınız.
 
LAHANA ÇORBASI DIYETI ZAYIFLATIR MI?

Son zamanlarda internette yurtiçi ve yurtdışında lahana çorbası diyeti ile zayıflamanın mümkün olduğuna dair yazılar ve lahana kapsulleri populer olmuştur.

Şurası bir gerçek ki bu konuda yapılmış klinik bir araştırma ve bilimsel bir veri yoktur.

Lahana çorbası diyetinde bir hafta boyunca limitsiz olarak lahana çorbası içilmesi önerilmekte ve bir haftada 7-8 Kg verildiği iddia edilmektedir. Eğer bu diyetle bir haftada 7-8 Kg veriliyorsa bu verilen kilolar bir haftada verilen su kaybından başka bir şey değildir. Kalıcı kilo kaybı oluşmaz. Sonra tekrar kilo alırsınız.



Bir kişinin yarım kilo vermesi için fazladan 3000-3500 kalori harcaması gerekir. Bunu gerçekleştirmek için az yemeli ve fazla spor yapmalıdır.

Bu diyette genellikle lahana, domates, yeşil biber, havuç, soğan, mantar ve meyve suları vardır. Bu çorbadan günde bir kase içmek faydalı olabilir ancak sınırsız olarak tüketmek sağlığa zarar verebilir.

Bu diyetin en önemli sakıncası içinde protein ve karbonhidrat olmamasıdır. Bu diyet özellikle Şeker Hastalarında zararlı olabilir. Yeteri kadar besin içermeyen bu diyet ile vücutta bir çok rahatsızlıklar oluşabilir. Bu şekilde bir beslenme ile ilk hafta su kaybından dolayı kilo verseniz bile eski beslenmenize donunce kiloları çabucak alırsınız. Bir diyetin sağlıklı olması onun devam ettirilebilir olmasına bağlıdır. Lahananın fazla alınması da ayrıca gaz yapar. Bu tur diyetlerle verilen kilolar çabucak geri alınır.

Bunun yanında günlük beslenmede lahana kullanmak faydalıdır. Lahana da lif yani posa, C vitamini, anti-kanserojen maddeler, folik asit ve A vitamini vardır. Bir bardak kadar pişirilmiş lahanada 20-30 kalori vardır. Lahana kalorisinin az olması ve doygunluk vermesi nedeniyle tercih edilebilir. Ancak hergün lahana veya çorbası yemek dengesiz beslenmeye ve hastalıklara davetiye çıkarır.

Zayiflayamamanin altinda yatan nedenler insulin hormon yuksekligi, tiroid-guatr hastaligi, yumurtalik kistleri-polikistik over, prolaktin hormon yuksekligi gibi hormon bozukluklaridir.. Bunlarin degerlendirilmesi yapilmadan ve tedavi edilmeden kilo veremezsiniz.

EN SAĞLIKLI DıYET GLıSEMıK ıNDEKS DıYETıDıR

Zayıflamak isteyen kişilerin glisemik indeksi (Gı) düşük gıdalarla beslenmesi gerekir. Glisemik indeksi (şeker yükü) yüksek olan gıdalar yani rafine edilmiş şekerler, nişastalı yiyecekler, baklava, börek, reçel ve patatesin çok az yenmesi gerekir. Kişilerin her gıdanın glisemik indeksini ayrı ayrı bilmesi çok zor ise de, zayıflamak isteyen bir kişinin bazı gıdaların bu özelliğini bilmesi gerekir. Her türden şeker, bal, reçel, muhallebi ve keşkül gibi sütlü tatlılar, baklava ve kadayıf gibi irmikli ve unlu tatlılar, meşrubatlar, çikolata, bazı meyve suları, meyve kompostoları, bira, tatlı kekler, kurabiyeler, bisküviler ve tatlı pudingler fazla miktarda basit karbonhidrat (şeker) içerirler ve glisemik indeksleri (şeker yükü) yüksektir. Bu tür şekerlerden uzak durulmalı, beyaz ekmek, beyaz pirinç ve patates gibi şeker yükü fazla olan gıdalar az tüketilmelidir. Tüketilmesi önerilen düşük şeker yüklü gıdalar ise, yulaf, kuru baklagiller, kepek ekmeği ve tam buğday ekmeğidir.



Cabuk sinirlenme, terleme, depresyon, huzursuzluk, acikma, tatli istegi varsa ve diyetle kilo veremiyorsaniz insulin hormonunuz bozuktur. Diyetle kilo verseniz bile hizla kilo alirsiniz. Bu durumun tedavisi uygun ilaclarla yapilabilmektedir. Once hormon analizi yaptirmaniz gerekir. Piyasada veya internette satilan zayiflama haplari, bitki, sebze ve meyve haplari yerine once hormonlarinizi olcturun. Kilolu kisilerin hemen hepsinde hormon bozuklugu vardir. Bunun saptanip tedavi edilmesi gerekir. Aksi taktirde uygulayacaginiz diyet veya kullanacaginiz luzumsuz haplar sizde kilo kaybi yapmayacaktir.

Glisemik ındeksle ılgili Bazı Pratik Noktalar:

Karbonhidratları seçerken düşük glisemik indeksli olanları seçmek gerekmektedir.

1.Rafine karbonhidratlar yani beyaz un ve rafine tahıldan yapılmış karbonhidratlar yüksek glisemik indekslidir.

2.Beyaz ekmek yüksek glisemik indekslidir.Tam buğday veya kepek az GI’lidir.

3. Diyetteki lif oranı artınca GI’i azalır.

4.Karbonhidrat içinde amiloz ve amilopektin vardır. Amilopektin fazlaysa kan şekeri daha çok artar Amilopektini fazla olanlar ekmek, beyaz patates, beyaz un, amiloz içerenler ise tam tahıllar,hububatlar ve tatlı patatestir.

5. Rafine olanlar rafine olmayanlardan daha fazla glisemik indeksi artırır. Rafine demek işlenmiş fabrikaya girmiş gıda demektir. Rafine olan karbonhidratlar beyaz ekmek, beyaz pirinç, kurabiye,meyve suları, şekerlerdir. Rafine olmayanlar doğal halde bulunanlar olup GI’i düşüktür. Bunlar daha fazla lif veya posa içerir. Örnek olarak sebze meyve, badem, ceviz, bezelye verilebilir.

Düşük Glisemik ındeksli Beslenmenin Faydaları

Yüksek glisemik indeksli (GI) yiyecekler, düşük GI yiyeceklere göre tokluk kan şekerinde ve yemek sonrası 2 saatlik kan şekeri cevabında daha çok artışa neden olurlar. Dünya Sağlık Örgütü sağlıklı yaşam için nişasta içermeyen polisakkaritlerden oluşan, düşük GI’li karbonhidrat ağırlıklı diyetin (Enerjinin %55’inden fazlası karbonhidrattan) tüketilmesini desteklemektedir.

Besinlerin kısa süreli doyurucu etkileri incelendiğinde düşük GI’li besinlerin yüksek olanlara göre daha doyurucu olduğu bulunmuştur. Yüksek GI ‘li öğünler, düşük GI’li öğünlerle karşılaştırıldığında yemek sonrası dönemde, kan şekerinde daha fazla yükselme ve düşmeye ve insülin düzeylerinde daha fazla artışa sebep olurlar. Sonuç olarak ileri saatlerde yağ asitlerinde ve kan şekerinde daha fazla düşüşe ve acıkmaya neden olurlar. Düşük GI li gıdalarla ise insülin fazla yükselmediğinden kan şekeri fazla düşmez ve açlık olmaz.

Düşük GI’li besinlerin tüketilmesinin obez çocuklarda vücut kitle indekslerinde (kilolarında) daha fazla azalmaya neden olduğu bildirilmiştir.

Düşük GI’li diyetin obezite, kolon kanseri ve meme kanseri gelişiminde de koruyucu olduğu gösterilmiştir Düşük GI’li ve yüksek lifli besinler diyabetli bireylerde tokluk kan şekeri ve kilo kontrolünde düzelmeye yol açtığı için Kanada Diyabet Derneği, Avustralya Diyetisyen Cemiyeti, Avrupa Diyabet Çalışma Cemiyeti tarafından önerilmektedirler.

Glisemik indeksi düşük gıdalarla beslenince insülin hormonunda azalma ve enerji artması oluştuğu gibi yağ depolanması azalır ve mevcut yağlar yakılmaya başlar. Sonuçta da kilo kaybı oluşur. Düşük GI’li beslenme kilo kaybını 2 mekanizmayla yapar:

1. Doygunluğu artırarak

2. Yağların yakılmasını artırarak



Düşük GI’li gıdalar yüksek GI’li gıdalara göre daha uzun süre tok tutarlar ve bu nedenle sonraki öğünde daha az yemeyi sağlarlar. Bir yemekteki GI oranını % 50 artırdığınızda doygunluk hissinde % 50 azalma olmaktadır. Doygunluk hissindeki bu artış bağırsaktan salgılanan kolesistokinin hormonunun düşük GI li diyetle daha fazla artış göstermesine bağlıdır.

Diğer diyetlere karşılık bu Gı diyetinin faydalı olmasının nedeni insülin direncini kırmasıdır. 1200 kalorinin altında diyet yapmak insülin direncini arttırır ve kilo aldırır. Kilo vermek için acıkmanın ve tatlıya saldırmanın önlenmesi gerekir. Bunun yolu da düşük glisemik indeksli gıdalarla beslenmekten geçmektedir.

Diyetteki yağı azaltmakla veya toplam kaloriyi çok azaltmakla veya karbonhidrat miktarını çok azaltmakla açlık hissi baskılanamaz ve tekrar kilo alırsınız. Düşük glisemik indeksli beslenmede aç kalma veya özel bir beslenme şekli, yani bir gıdaya dayalı beslenme, yoktur.

Düşük glisemik indeksli beslenme ile

1. Yemeklerden sonra oluşan uyku basması, öğleden sonraları oluşan enerji kaybı, halsizlik yok olur. Enerji kaybı veya halsizlik yemek sonrası oluşan insülin ve şekerdeki dalgalanmalardan kaynaklanmaktadır. Beyine yeterli glukoz geldiğinden konsantre olursunuz. ve yorgunluğunuz ortadan kalkar.

2.Tip 2 diyabet, kalp hastalığı, tansiyon, depresyon ve bazı kanserler önlenir.

3.ıyi uyku uyursunuz.

4. Acıkma nöbetleri azalır ve kalkar



Normalde acıkma vücudun yemek ihtiyacı olunca ortaya çıkan bir durumdur. Ancak acıkmanın vücudun ihtiyacı olmadığı zamanlarda oluşması normal değildir. Bu nedenle de ihtiyaç olmadan yemek yenildiği için kilo alınır. Normal olmayan bu acıkma atakları kandaki insülinin dalgalanmasından oluşur. Yüksek Gı’li karbonhidrat yenince kan şekeri ve insülin hızla yükselir ve sonra kan şekerini hızla normalin altına indirir ve tekrar acıkma oluşur. Tekrar tatlı bir şeyler yerseniz aynı durum tekrar eder gider. Eğer bu acıkmalar sırasında yüksek GI’li gıda yerine düşük GI’li gıda yenirse acıkma nöbetleri azalmaya başlar.

Acıkma ataklarını stres de artırabilmektedir. Stres artınca tatlı gıdalara yönelme olmasının nedeni beyindeki serotonin denen mutluluk hormonunun bu gıdalarla artması yüzündendir. Stresle artan kortizol hormonu da serotonini azaltmaktadır. ıyi uyuyamayan kişilerde de acıkma atakları olma nedeni serotonin azlığındandır





KAYNAK.

<!--[if !supportLists]-->1. <!--[endif]-->Prof Dr Metin Özata, Gı Diyeti, Erko yayıncılık, 2007

<!--[if !supportLists]-->2. <!--[endif]-->DIYET, HIPOGLISEMI, ZAYIFLAMA, DUSUK SEKER PROF DR METIN OZATA - Home
 
günaydınnnnn
ay yarın büyük gün bi tane sınawım war aslında ben hazırımda yinede stres war işte
neyse ewlibarklıcım sana diyeceklerim war resimlere baktım pilaw günü içinn olanlara hepsi çok güzel ayrıca gayet zayıf görünüyorsun ama o zayıflıkta yinede biraz göbek çıkmış canım özellikle şu habersiz çekilen fotoda ama yinede çok güzel canım
 
bu arada arkadasın warya kankin işte benim fiziğim fotoda ona benziyo onunda göğüsleri büyük sanki ama o daha uzundur benden çünkü sendende uzun dimi
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…