80-89 Kilo Aralığındakiler Birlikte Zayıflıyor!

arkadaşlar nasılsınız inanın bu sefer geçmişi okuyamadım çok fazla sayfa olmuş inşallah bir problem olmamıştır,herkes iyidir.
Çok yoğun bir hafta geçirdiğimi,kızkardeşimin nişanı ile uğraştığımızı söylemiştim.Dün de bütün gün nikah işlemleri ile uğraştık.Düğünümün ve nikahımın aynı gün olmasını çok istiyordum ve sağolsun nişanlım beni kırmadı bu konuda :) Arada bayağı bir fark var da,düğün mekanına gelince 300 Tl nikah salonunda kıyılınca 45 Tl alıyorlarmış.Neyse bu işide hallettik :) Artık daha rahat 24/04/2010 da evleniyorum diyeceğim...
Ayrıca dün akciğer filmi için verem savaşa gittik orada kilomuzu tarttılar 78 kg. çıktım :) Artık ne kadar doğru bilemiyorum evdeki tartıdan sonra tartılara güvenim kalmadı da :) Ama bu durumda 1,5 kg. vermiş görünüyorum...
 

olumunekankayizsmile senle ben buranın demirbaşıyız zaten sırnaşık şeysırnaşık şey:roflol::roflol:


canım allah yardımcın olsun herşey gönlünce olur inş. çok özlettin kendini işlerini yoluna koy gel yine opuyorumnanaktan
 
ÇOK GÜZEL BİR HİKAYE





Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış... Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini...
Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam,
"Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş.
Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş. Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle. Birden siniri geçiveren ihtiyar,
"Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış.
Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş. Yaşlı işadam, terzinin yanına yaklaşıp,
"Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun. İstersen paltomu sana verebilirim" deyince,
"Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göstermiş" diye yanıt vermiş terzi.
Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış. Çünkü o da üzerindeki paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş.
"Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?" diye soran yaşlı adam,
"Ben terziyim" yanıtını alınca
"Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi.
Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş. Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş. Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş. Küçük dükkân önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş.
Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmasını sağlamış. Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş. Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü yaşlı adamı ziyarete gidememiş.
Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış. Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş.
Ve başlamış anlatmaya:
"Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş.
Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş. Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona
"Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın" demiş.
Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamış. Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş. Oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış.
Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını zor kurtarmış. İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış. Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın..."
Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi, çünkü söyleyecek bir sözü yokmuş...
Dostluk iplerinizi koparmamanız dileğiyle.......
 

nankör olmamak gerek yapılan iyiliği unutmamalı insan
 
Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama;
''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.

Yoksa zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?''
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

CAN YÜCEL
kızlar bugün duygusal moddayım muayyen günümden olsa gerek:gitme::gitme::gitme:
 
Fabrikada çalisan üç kafadar isçiden biri Kayserili, biri Adanali biri
de bizim Trabzonlu Temeldir.

Bunlar çalisirlarken hergun patronun erkenden isten ayrildigini fark ederler.

Uyanik kayserili diger iki arkadasini cagirir:

- "Bakin, patron boyle erkenden cikiyor ve donmuyor. Biz de o ciktigi
zaman pesinden cikip gidelim."

Digerleri bu teklifi hemen kabul ederler. O gün patron gene erkenden çikar.
Bizim üç kafadar da hemen pesinden disari segirtirler.
Kayserili doğruca evine gider ve yatar.
Adanalı hemen bir kebapçyya gidip güzelce karnini doyurur.
Temel de evine gider. Temel yatak odasından gelen sesler uzerine
kapiyi sessizce acar.
Yatakta karisina sarilmis bulunan patronunu gorur ve kapiyi sessizce
kapatip oradan cikar.
Ertesi gun Kayserili ve Adanali o gun de patronun pesinden cikmak
uzere plan yaparlar.
Temeli cagirirlar ve bugun de erk en cikacaklarini soylerler.

Temel hemen itiraz eder.
- "Yok usaklar ben cikmam! Dun az kalsin yakalaniyordum!!!


:roflol::roflol::roflol:
 

yok artık :roflol::roflol::roflol:sırnaşık şey
 

Güldalım canım ciğerim geçmişi okursan seni özlemişmiyyiz özlememişmiyiz görürsün yerimseniben sana bırakılmış bir mesaj orada
öpüyorum canım opuyorumnanaktan
 
kızlar koşubandına binme sürenizi yazarmısınız benim koşubandım bozuldu servisten gelenler 40 veya 45 dk binmemi söylediler bende 1 saat biniyorum

cnm ben 6 hızda 35 dk biniyorum.zaten nefes nefese kalıyorum.günde 2,5 la 3,5 km arası falan oluyor.
 
bugünki menüm
sabah 2 bardak su
kahvaltı
2 dilim çavdar ekmeği arasına sandviç(zeytin ezmesi,yarım domates,yarım salatalık,azcık dil peyniri)
şekersiz çay
ara
1 fincan yeşilçay
bişey yemedim sandviç oldukça doyurucuydu
öğle
1 tabak kıymalı bezelye yemeği
cacık
1 dilim ekmek
ara
armut+portakal
akşama belli değil salata çorba olabilir (annem bugün aşure yapıyormuş nasıl dayanırım bilmiyorum) bilmiyorumkismiledün akşam bantta 45 dk yürüdüm
 
bu zor günümde yanımda olan arkadaşlarım güzel temennileriniz için teşekkür ederim.hepinizi öptümopuyorumnanaktan
 

canım hayırlısı olsun özledik seni işlerini hallet biran önce gel maşallah kiloda vermişin telaştan heyecandan anlamadan gitmiş 1,5 kg ne güzel olumunekankayizsmile
 
neyse ben ogluş uyuyorken bi koşu bandına çıkıyım.bütün işlerde bekliyor ama zaten sularda kesik.3 gündür çıkamıyorum koşu bandına özlemiştir beni....hihoyyyt
 

:roflol: :roflol: :roflol:
yuh artık!! diyorum başkada bişey demiyorum :roflol:
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…