9 yıllık ilişkim 2 ayda nasıl bitti !

öncelikle düğün için önerilen mekanlara baktım. şehri sima 1100, cadde hare 1200 kapasiteli. sığarmışız gibi gelmedi bilemiyorum. taşhanın kapasitesini bulamadım zaten.

mart sonundayız, çoktan dolmuştur. şu an için hiçbir şey bilemiyorum. bu düğün en nihayetinde benim istediğim zamanda olacaksa ki olabiliyormuş demek ki, neden beni en başından bu kadar üzdüler onu da anlayamıyorum.

alınmayın ama, hani kır düğünü hayalim falan yoktu benim. hiç istemediğim bi şey hatta. tencere dibi çok sıyırdım çünkü, yağmur her türlü yağacak bence.

 

Ben de diyorum Allah Allah bitmemiş miydi bu ilişki , konu neden yukarıda bir kaç gündür gözüme ilişiyor diye meğer düğüm planları yapılmış Bize laf düşmez , sulh içinde bi evlilik dileyeyim o halde
 
bugün de bi sıkıntı yok. yemeği az aldım diye aşçı enişteleri söylendi biraz, yemekleri o yapıyor çünkü, kayınpederim de "kızım sen bunlara bakma, bunların sülale iki kişi bi koyun yer, sen ne kadar istiyorsan o kadar ye" dedi. hayır enişte tosun gibi olsa anlarım da sırım gibi bi şey. neresine yiyor bilemiyorum.

dün hala dehşete düştü "amca mı diyon" diye, "hee geçemedik biz daha" dedim.

bu akşam bi ara o küçük teyzeyle kayınpederim miras konusunda tartışıyordu, ben mutfağa geçtim. görümcem peşimden geldi, "gelsene içeri ne duruyorsun burda" dedi, "konuşuyorlar" dedim. "aman gel ya sanki devlet sırrı" dedi, gitmedim. bazı şeyleri bilmemem gerektiğini düşünüyorum. belki aile meseleleri konuşulurken kalkıp gitmemi de yanlış anlıyorlardır. sevgilim de "iyi yapmışsın" dedi.

bugün hala kayınvalidemle konuşuyordu, "çocuklar nişana hazırlanıyor" dedi, kayınvalideme döndüm, "nişan olacak mı" dedim. yemin ediyorum kadının rengi attı öyle bir surat düşmesi yok. "olmayacak mı" dedi, "size soruyorum olacak mı" dedim, "olmayacak mı" dedi, bi süre böyle devam ettik. sonra "bunu hep beraber bir araya gelince konuşalım, böyle olmaz" dedi. baktım olmayacak açık açık sormam gerekecek, "şu anki durumdan ötürü belki istemezsiniz diye düşündük, kararı size bıraktık" dedim. kadın hem rahatladı hem daha da şaşırdı. "ne kadar ince düşünmüşsünüz" falan dediler, "buruk olacak ama bunun yeri ayrı, bu da olacak" dedi, "52si falan geçiyor" dedi, "bunu sonra annenlerle konuşalım" dedi. "tabi konuşulur da insanlar hazırlık yapıyor diye ben şimdiden önereyim" dedim. çok düşünceli olduğumuz için teşekkür ettiler.

şu an için aklıma belirtmem gereken başka bi şey gelmiyor.

sonra sevgilim geldi. misafirler vardı zaten, oturdular falan filan. biz 10 gibi çıktık bi yerde kahve içip biraz konuştuk. orda bi arkadaşa denk geldik yarım kaldı.

ilk defa dışardan kız aldıkları için ailesinin bazı tedirginlikleri olduğunu söyledi. "annenler bize gelip gidiyorlardı ama hiç dedemi ziyaret etmediler. o yüzden benimkilerin kafasında soru işaretleri vardı ama cenazeden sonra yaptıklarınız o soru işaretlerini bertaraf etti" dedi, "iyi de yatan hastasını herkes göstermek istemeyebilir, bu teklif edilmez. ayrıca annemin size yaptıkları dünürü olduğunuz için değil. annem bir bardak çayını içtiği herkese bu kadarını yapıyor zaten. benim bu gelip gitmelerim de evleniyoruz diye değil. 9 yıllık arkadaşımsın, annenin sofrasına çok oturdum, söz bozulmuş olsa da ben gelir giderdim" dedim.

beni korumadığını, arkamda yeterince durmadığını söyledim. "ben babamla konuştum zaten. ben seni korudum. ben cevabını verdim. babam anladı.. ama siz aramayınca onlar da aramadılar. zaten durumu biliyorsun çok zor dönemdi kimse kendinde değildi. bundan sonra ben sorun çıkacağını sanmıyorum. sen geri durdukça yanlış anladılar, onlar yanlış anladıkça sen geri durdun. ben konuştum. anlıyorlar artık. ben her şeyin düzeldiğini düşünüyorum." dedi.


hadsiz komşu teyzeyle ilgileneceğini söyledi. "yiyorsa benim yanımda deseydi? diyemez. annem de yoktu di mi? illa laf söylemiş olmak için laf söylemiş, onun gelini gelip anneme sormasa annem bi şey demez, kız geliyor kendi soruyor. ama ben gider söylerim bi daha sana öyle bi şey demez" dedi. o kadın bugün gene ben bulaşık yıkarken arkamdan akraba olmadığım için bi şeyler söylüyordu, hala "bu da böyle oldu, değişiklik iyidir" dedi de susturdu.

teyzesiyle ve eniştesiyle selamlaşmadan öte konuşmadığımı ve konuşmak istemediğimi söyledim. onu da kendince açıkladı ama ben tatmin olmadım.

çat kapı meselesine "sen arayıp geliyorsun, annem de arayıp gelmesi gerektiğini bilir zaten" dedi.


hem çok şey konuştuk hem hiçbir şey konuşamadık. bu yazdıklarım sevgilimin kelimeleri değil ayrıca, ben toparlayıp özetledim. unuttuğum yerler olabilir şu an, aklıma gelirse tekrar yazarım.
 

2000 kişiye uygun yer var mı ben onu da bilmiyorum. düğün mekanını da onlar bulsun ben ya reddederim ya kabul ederim. ki bence nikahla düğünü ayırmak en mantıklısıydı, en son onu önericem.

düğün yeri genel bi konu zaten, şu an için benim düğünüm söz konusu değil. ailenin tavırları düzgün gidiyor ama bizim konuşmamız gereken çok şey var.
 
kendine notu ben de üstüme alıyorum üstelik kendi düğün mekanımı bakmaları için önerdim

önerin için teşekkür ediyorum. ama düğün mekanı için düğün benim istediğim şekilde olmazsa öneride bulunmayı düşünmüyorum.

zaten kayınvalidem hala dert yanıyor. "ah pofuduğum bana kalsa çoktan yuvanızı kurmuştunuz" diye, sonrasını dinlemiyorum. "napiyim yani" der gibi boynumu büküp gülümsüyorum. "9 yıldır nerdesin teyze" demiyorum. söylensin dursun.
 

güzel dileğiniz için teşekkürler, ama düğün planı yok. "ayrılmadan önce düğün için taşhan düşünülüyordu, bakmadım bile" falan deyince arkadaşlar sağolsun mekan önerisinde bulundular.
 

o değil de sen gölbaşı tarafını isteyeceklerini ne bildin?
 
hazır düğün mekanı konuşulurken bi şey daha yazıp öneri isteyeyim.

midas'ın roof bar'ını ben çok beğeniyorum. çok isterdim yani öyle bi yerde düğünüm olsun. ama orası sanırım maksimum 250 alıyor. o minvalde 1500-2000 civarı alan yer öneriniz varsa beklerim.

muhtemelen istedikleri gibi bi yeri kasım için bile bulamayacaklar. mecburen nikahla düğünü ayıracaklar. en son benim istediğime geleceklerdi de beni niye bu kadar üzdüler oturup düşünsünler. düğüne gitmesem oluyor mu öyle? hı nididin? hatta bence onlar zaten kına yapacak, sadece nikah yeter. hep öyle istedim. olmuyor mu öyle? nididin? düğün isteyen damat mı var bu devirde ya! sırf bu yüzden evlenmekten vazgeçmeyi düşünmüştüm bi ara ben. hof.
 
ha bi de nişanlık meselesini konuştuk. nişanlık baktığımı, beğenip seçtiğimi falan söylemedim. zaten model beğendim ama üzerinde oynayıp başka rengini diktirmek istiyorum.

benim istediğim renkle sevgilimin istediği renk farklıydı. benim istediğim rengin bana daha çok yakıştığını söylediğimde kabul etti. "annen "o renk olmaz" derse ne olacak?" dedim, ""bana çok yakışıyor" dersin" dedi. "neden ikna etmek zorundayım" dedim, "sen böyle söylediğinde zaten ikna olacak, neden kesip atalım ki" dedi. "ben seninle gitmek istiyorum" dedim, "biz gider seçeriz de almaya annem de gelir, çok hevesi var, çok istiyor" dedi. "o oğlunu evlendiriyor, bazı heveslerini kızında da yaşayabilir, ama ben evleniyorum. bu heveslerimi bi daha asla yaşayamayacağım" dedim. "ama biz seninle yine gideceğiz zaten, ikimiz hiç gitmeyeceğiz değil ki" dedi.

sonra nasıl oldu bilmiyorum, kahveler mi geldi aklımıza başka bi konu mu geldi noldu konu değişti.

bi de benim bazı batıl inançlarım var, ya da kendimce takıntılarım var diyeyim, nişanlık gelinlik falan denerken, alırken, aldıktan sonra sevgilimden başkası görsün istemiyorum. muhtemelen annemler görür de onlara da üstümde göstermem gibi geliyor. insanlar saçımla makyajımla salonda görsün. öylesi daha güzel geliyor.

göstermek istemiyorum kardeşim zorla mı ya!

ha beraber gitsek almaya nolur, gerçekten nişanlığımın görülmesini mi istemiyorum yoksa söz elbisesi yüzünden çok kırgınım da bi daha ne giyeceğimi onun görmesini mi istemiyorum işte onu bilemiyorum.

ha bi de sevgilim dedi ki, benim söz için kendi aldığım elbiseyi, o gün biz elbise bakarken de çok beğenmiş. "ben seni o elbiseyle ilk gördüğümde çok beğenmiştim, gidip aldığın için teşekkür ederim, çok güzeldin" dedi. siyahı beğenmemiş, giydiğimi daha çok beğenmiş.
 
Son düzenleme:
bi de bu akşam misafir kalabalıktı diye dayısı benden kızının ödevlerini beraber yapmamızı rica etti, o misafirlerin yanına gitti.

bence çocuklar ödevlerini kendileri yapmalı. ebeveyn sadece istendiğinde yardım etmeli ama onlar beraber yapıyorlar, beni ilgilendirmiyor.

biz çıkmaya başladığımızda yenge daha hamileydi, bu kızın doğumunu biliyorum ben. şimdi 2. sınıfa gidiyor. ve beni gerçekten çok seviyor. ayrıca inanılmaz uysal bi çocuk. neyse. anlatmak istediğim bu değil.

+ pofuduk abla, keşke sen her gün gelsen. ödevi seninle yapmak çok güzel.
- nedenmiş?
+ çünkü bazen (küçük teyzenin kızı) ablama gidiyorum ödevime yardım etsin diye, o çok kızıyor.
- hiiii nasıl kızarmış ki o sana? gidip dövüp geleyim mi hemen?
+ ihihihi haaayır.
- tamam o zaman.
+...
- nasıl kızıyor ki? ne diyor?
+ yavaş yazıyorum diye çok bağırıyor. ama hızlı yazınca yazım çirkin oluyor. öğretmenimiz "yavaş yazın ama güzel yazın" diyor.
-...

yemin ediyorum içim parçalandı. ki benim çocuklarla aram iyi değildir. çok da bayılmam. bu kız benim sevdiğim, anlaşabildiğim tek çocuk. ciddi söylüyorum ben hayatımda böyle sessiz, uysal, mazlum, olgun çocuk görmedim. ciddi ciddi çok üzüldüm. yapabileceğim hiçbir şey yok, ona daha çok üzüldüm.
 

Seni anlıyorum... Eğer kayınvaliden sürekli son ütücü gibi her konunun kontrolü bende olmalı diyorsa...

Eğer öyle değil, heves ediyorsa çok sert olduğunu düşünüyorum.
 

Seni anlıyorum... Eğer kayınvaliden sürekli son ütücü gibi her konunun kontrolü bende olmalı diyorsa...

Eğer öyle değil, heves ediyorsa çok sert olduğunu düşünüyorum.

şu an o ikisinin ayrımını yapabildiğimi sanmıyorum.

düğün, düğün tarihi, söz elbisesi gibi tecrübelerim var.

söz elbisesinde sadece siyah giymemi istemedi ama hediye elbise alırken kararı bana bıraktı. aslında kararı bana bırakmak da değil, üstüme ilk uyanı almak zorunda kaldık, 5 saat dolaştık ben sinirimden ağlıyordum artık.

ama beyaz eşya konusu da var. "ne alacağınızı bileyim "dedi, birkaç soru sordu, "fırın kendini temizliyor mu" falan gibi, "cam davlumbaz kiri çok gösterir" dedi. bu kadar.

kadının amacı hangisi ben de bilemiyorum. ama yanımda istememeye de sebebi önemli olmaksızın hakkım varmış gibi hissediyorum. canımı çok yaktı çünkü.

anneme "bohça yapmak isterse reddet" dedim, "sorarsa "siz bilirsiniz" diyeceğim. sana ne? hevesi varsa bırak yapsın" diyor. bi de beni bohça alışverişine götürürse oracıkta bileklerimi keserim. beni götürmezse, tek bir iç çamaşırı gecelikte daha kendimi doğrarım.

söz bohçasındaki geceliğe bakarken yerin dibine girdim ben. herkes gördü lan onu. kayınpederimin görmüş olması da çok büyük ihtimal. ben bakarken utandım. öldürsünler beni ya ben bi daha bohçadan öyle bi şey çıkarsa kaldıramam. gidip seçersem hiç kaldıramam.

annem de ayrı olay. "kadının hevesi var gitsen nolur" diyor. "cesedimi götürürsünüz" dedim. yapamam ben öyle bi şey. yok artık ya.

istemiyorum ben bohça falan. almasınlar bana hiçbir şey.
 


Bohça alışverişinde kayınbabanın ne işi var?
Bu bohça olayı da zaten bana çok gereksiz gelmeye başladı. Şimdi kimse istemiyor.
Çok mu önemli bilmiyorum.

Hani erkek tarafı ne yaparsa şanındandır derler ya, bunu çok önemsiyorlarsa yaparlar büyük ihtimal.

Anneniz çok ılımlı ve bence yapıcı davranıyor.


Vallahi k.k da senin için anket yapmak geçiyor içimden, gülümsüyorum...

Umarım kızmıyorsun. :))))
 

Böyle yazınca nispet gibi falan algılama sakın, benim kv aşırı hevesliydi öyle böyle değil, ki kızı da benden önce yaptığı düğününde kendi başına halletmiş bu işleri içi gidiyordu. Benimkiyle konuştuk; gelinlik işine bu sefer ben Ankara'dan gelemeyeceğim anneme söyleyim mi istersen o da sizinle gelsin zaten çok istiyor, devamlı söylüyor dedi, ben yok valla zahmet etmesin, annemle hallederiz dedim, gittik aldık falan sonrasında konuştuk ben aldım diye, o da annesine söylemiş halletmişler falan, oğlum gerçekten çok merak ediyorum evlerine gitsem ayıp olur mu? demiş. Buyursunlar gelsinler dedim ben de, bir saatlik yoldan geldi ki ortada gelinlik bile yoktu. 15 dakka için ayakkabılara, kına elbisesine falan baktık, ağzından çok güzeller, en güzellerini seçmişsin, bayıldımdan başka bir şey çıkmadı, ki yoktan yere hevesimi kırdığımı düşündüğüm için ufak bir hediye almıştım onu da giderken verdim kusura bakmasın diye düşündüğümden, daha da mutlu olarak gitti. Geçen yorumlarda vardı ya hani öyle bir erkek var mı, merak ediyorum diyordun. Benimki annesine düşkün erkeklerde top 5'e oynar. Buna rağmen benim tek cümleme bakıyordu gelip gelmemesi. Büyük çocuk olmak, tek oğlan olmak, oğluna çok düşkün olmak mesele değil, kendi aralarında ne yapıyorlar, ne konuşuyorlar hiç bilemem ama olayın benim tarafımdan görünen hali bu.
 

yok ya kızmıyorum, başlık anket gibi oldu zaten. amaç da bu. bu yüzden burdayız.

alışverişe kayınpeder neden gitti bilmiyorum ama o eşek ölüsü gibi sandığı, leğen kadar gümüşlüğü ve alınan şeyleri taşımaya adam lazımdı sanırım. o çirkef komşu da gitmiş anladığım kadarıyla. asıl beni götürmeleri gerekiyordu ya neyse. en azından sandığımı gümüşlüğümü gönlüme göre seçebilmeliydim. kayınpeder alışverişe gitmese bile gösterirlerdi ona ayrıca.

bohça bence de çok gereksiz ama kesin isteyecek. her şeye hevesi var çünkü. ne hevesmiş arkadaş beni kuruttu hevesleri bitmedi. şanından mıdır gereksiz işleri mi seviyor bilemiyorum. istiyor işte.

annem fazla ılımlı, fazla yapıcı. düğünü o geri çektirdi, elbise almaya beni o götürdü, 30 kişi gelmelerine ses etmedi. "sorun bizden çıkmasın"mış. bana da günah.
 


benimki evde falan değil, mağazada görmek istiyor sanırım. parası ödenmeden. açıkçası haber vermeden gidip halletmeyi bile düşünüyorum. kötü tecrübelerim var çünkü. seninkiyle benimki aynı değil ki.

benimki şimdiye kadar seçtiğim hiçbir şeye bayılmadı mesela. "hııı iyiymiş, hmm olur" falan. zevkimiz uymuyor çünkü. aşırı şaşaalı şeyler seviyor. bohçalardan belli. taşlı incili boncuklu. zevkimizin uyduğu tek şey söz bileziğiydi, onu da kuyumcu vermiş.

kendi aralarında ne konuşuyorlar ben de bilmiyormuşum. bugün anlattı babasıyla konuşmalarını falan. "ben halletmiştim zaten ama senin de üstüne bi cila atman gerekiyordu" tarzında bi şeyler söyledi.

bi de o gün gelirse ne olur bilemem de "annem de gelecek" demiyor. "hevesi var, gelse nolur, ne alacağına karışmaz, sadece gelmek istiyor" falan diyor.

o şansı kaybetti bence o. unutmuyorum. kırgınlığım geçmiyor. nişan olacak mı onu da bilmiyorum. kararımı vermedim zaten henüz.
 


Elbet hevesi olur ama nasıl?
Yani bir kayınvalidenin yapması gereken konularda.
Senin heveslerinle kendi heveslerini karıştırmamalı.
Sözde ne mi giymek istiyorsun? Bu senin hayalin keza nişanda da öyle.
Nasıl desem yerini bilmiyor, hevesleri karıştırıyor.

Yani empati yapıp, çok yönlü olmak bu kadar zor değil.

En güzeli nedir?
Nişanlıyla gidip beğenip almaktır.

Nişanlın bence uyumlu biri. Ve ben de mutlu olmanızı can-ı gönülden diliyorum.
 

İşte aynı durumda olsak ben haber vermeden gider alırım, merak ediyorsa eve gelir veya sonradan görür. Çünkü kv ile zevkimizin uymadığını zaten ben zaten biliyorum, fakat orada bana onu alma şunu al, o daha güzelmiş gibi bir laf etmeyeceğine de emindim ama yanımda istiyor muydum, ne işi var? diye düşünüyordum. Kendi kızıyla yaşabilirdi o hevesini, yaşamadığı için sorumlusu da ben değilim, kendisini seviyor muyum seviyorum da ama zaten toplu alışverişten nefret ederim. Benimki bilir. Bunları söylememe gerek almadı hiç ama, zahmet etmesin demem yetti.

"hevesi var, gelse nolur, ne alacağına karışmaz, sadece gelmek istiyor" , "neden bu iş için bile sorun çıkartıyorsun?" demek. özellikle; "gelse ne olur?" Bu kadar tiksinçli soru kalıbı yok gerçekten Türkçemizde. Neyseki atalarımız kalıbı bulurken elinin körü olur demeyi ve varyasyonlarını da unutmamışlar.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…