Görebildiğim kadarıyla;
Öncesinde zaten teşhisi konmuş bir problem nedeniyle yakın zamanda antibiyotik tedavisi görmüş bir üye, şimdi geri dönüp bakamaycağım ama sanırım bir kaç sonrasında gittikçe şiddetlenen, derse odaklanmasını engelleyecek düzeyde ve çok diye tanımladığı bir ağrısı olduğundan bahsedip, ne yapmalıyım? acile gitsem mi diye bir soru sormuş.
Ve sonradan doktor olduklarını öğrendiğim başka iki üye de, direk acile gitmektense öncelikle ağrı kesici almasını tavsiye etmişler ve zaten acile gitse de kulaktaki problem için mutlaka KBB polikliniğine müracaat etmeleri gerektiğini, yani probleminin tam manasıyla çözümü için acil doktoru değil KBB uzmanının işi olduğu gibi bir bilgiyi vermeye çalışmışlar.
Eminim ki, bu cevabı vermeden önce zaten konuyu açan kişinin satırlarını da oldukça dikkatli okumuşlardır diye tahmin ediyorum, bazen hiçbirimizin önemsemeyeciği ve bilgimizin çok dışında kalan bir takım bulgu veya şikayetler, bir hekim için derhal bir hastanenin acil kliniğine müracaat edin veya belki de hemen 112 yi arayın ve kendiniz mümkünse fazla hareket etmemeye çalışarak bekleyin ya da hastanızı fazla hareket ettirmeyin, şeklinde cevap vereceği durumlar olabilir.
Bunun değerlendirmesini bu mesleği yapan insanlar mutlaka ki, (her ne kadar ilgilenirsek ilgilenelim, her ne kadar tıp veya sağlık bilgimiz olursa olsun) bizlerden çok daha iyi tespit edebilirler.
Bizim farkında bile olamayacağımız veya bizim için hiç bir anlam ifade etmeyen örneğin gözbebeğindeki ölçüler , bir hekim için çok farklı bulgular veya müdahale edilmesi gereken çok ama çok acil bir sinyal anlamına gelebilir.
Konu acil vakalar, gidilip gidilmemesi, acilde doktorların hastalara davranışları ve değinmek istemediğim aynı zamanda okuduğumda üzüldüğüm bir dolu yerlere gitmiş.
Evet, her insanın ağrı eşiği farklıdır. Evet, kimisi bir kalp krizi sinyalini mide ağrısı diye beklenecek bir şey olarak görürken, bir başkası da tam tersine böyle bir bilgiyi biryerde okumuşsa veya böyle bir şeyi birinden duymuşsa veya birinde tanıklık etmişse, heleki bir de bu konuda sürekli panik veya evham derecesine gelmişse, sadece yediği bakliyat nedeniyle yaşadığı gaz sancıları için kalp krizi düşüncesiyle belki de her hafta bir veya iki kere acile müracaat ediyor olabiliyor.
Yaklaşık 25 yıldır sevgili anneciğimin rahatsızlığı nedeniyle sayısız kereler acile çok fazla gelip gitmişliğim var, aynı şekilde çocuğum küçükken de ve halen herşeyimizde zaman zaman gidiyoruz.
Gözümde iki yıldır Üveit ataklarım tekrarlıyor ve artık çok şiddetli ağrı yapıyor, yüzümünü o tarafı resmen kafam da dahil felç geçirir gibi.
Şu anda da aynı ağrım var ve bugün epey çok ağrı kesici aldım, hepimiz biliyoruz ki ağrılar, çocukların yüksek ateşli zamanları falan niyeyse hep gece ortaya çıkar veya çok daha şiddetlenir.
Şu an zaten kronik olan bir problem nedeniyle acile gitsem biliyorum ki beni çevirmeyecekler, üniversite hastanesine gidersem Göz kliniğinin nöbetçi doktoruyla görüşüp ona yönlendirecekler. Fakat sonuçta böyle olmasına rağmen yine de yarın veya verdikleri geçici damlayı kullanıp bir iki gün içinde yine gündüz göz polikliniğine gitmem gerektiği söylenecek.
Neden bu kadar uzun yazdığımı sorarsanız veya bize ne senin şu andaki göz probleminden diyecek olursanız, "şunun için" diyerek tamamlamak istiyorum yazdıklarımı.
Çünkü, her ne kadar doktorlar gibi genel tanımlamayla böyle kendi kendimize ahkam kesip bir takım davranışlarını eleştiriyor olsak da, hepimiz canımızla ilgili bir hadisede Allah tan sonra kendimizi onlara emanet ediyoruz, gerek kendimizin gerekse sevdiklerimizin canlarını.
Acil vaka nın tanımını veya tespitini bizlerin yapabilmesi komik olur. Çünkü uluslararası kabul görmüş standartlar ve öncelikler belirlenmiştir, triaj yani hasta önceliğinin belirlenmesi bu yüzdendir ve hekimler bunun neye göre olacağını en iyi bilenlerdir kuşkusuz. Örneğin; birtarafta şiddetli sancısı olan ve rontgende çok sayıda kırığı tespit edilmiş bir hastayla aynı anda yanında bir doğum ve aynı anda bir de daha farklıca bir hasta varsa, biz bunların öncelik ve acilliğini belirlemeye kalkarsak muhtemelen en sona alınabilecek olanı en acil diye düşünebilir ve öyle yorumlayabiliriz. Oysa hiç alakası olmayan bir önceliktir bizimkisi.
Zaten benim görebildiğim kadarıyla, doktor olan üyeler sen gitme acili boşuna meşgul edersin, gibi önü arkası olmadan sadece böyle bir cümle de sarfetmemişler veya yazdıkları şeylerde bu mealde bir şey göremedim ben açıkça söylemem gerekirse.
Bir vatandaşın acil kavramını doğru algılayabilmesi ve değerlendirebilmesi için, acil polikliniklerindeki olaylarla ilgili doğru yorum yapabilmesi için bence " Acil olarak düşündüğü veya çok çok şiddetli ağrısı olduğunu bildiği bir olayla aynı anda (Allah göstermesin) en sevdiği kişinin kalp krizi geçiriyor olduğunu veya beyin kanaması geçiriyor olduğunu veya iç kanama geçiriyor olduğunu veya çocuğunun 40 dereceyi aşmakta olan ateşi olduğunu veya havale geçirmekte olan bir bebeği olduğunu varsayarak düşünmesi gerekir.
Yok eğer bunu düşündüğü halde evet benim durumum daha acil, onlar acil vaka diye tanımlanmamalı veya bana göre ikinci öncelikli olmalılar diyebiliyorsa, evet benim durumum acil vaka diyebiliyorsa, işte o zaman ben birşey söyleyemem. Ve o zaman acil doktorlarını veya tıbben acil veya öncelikli vaka kavramını eleştirebilme hakları vardır ve dilediklerince eleştirebilirler. diye düşünüyorum.
Hoşgörü, anlayış, gözlem ve mantıkla, vicdan ve merhametle ve nüfusu oldukça kalabalık bir ülkede yaşadığımız gerçeğini unutmadan, olabildiğince objektif ve iyi tespitler yapmak suretiyle düşünmek ve hareket etmek, pek çok konuda olduğu gibi sağlık konularında ve özellikle acil poliiklinikleri hususunda, hepimizin yapması gereken en doğru davranış ve bakış açısıdır diye düşünüyorum. Bu başlık içerisindeki farkında olarak veya olmayarak ortaya çıkmış anlaşmazlık ise biraz fevri ve çok da irdelemeden, biraz ezberik davranmaktan kaynaklı olmuş sanırım.
Ya da ben doktor olduğunu sonradan okuduğum üyelerin başlangıçtaki ifadelerinde tepki verilecek bir şey bulamadım belki de ondan bana öyle gelmiştir, bilemiyorum.
Allah herkese sağlık versin doktorlarımıza da tabi ki, çünkü ilk ve son başvurduğumuz ve canımızı emanet ettiğimiz insanlar. İstisna davranışlarda bulunanları var ise de, hangi meslekte yok ki böyleleri diye düşünmek en doğrusu bence.