Ailesi yüzünden boşanıyoruz

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu arada anladığım kadarıyla evlendiğiniz şahıs da okuyormuş, bu mesajım da ona olsun.

Beyefendi tebrik ediyorum iyi yere kapak atıp senelerce sömürmüşsünüz.

Hem hizmet görsün hem hesapları ödesin hem de herşeye eyvallah desin vallahi de billahi süper emeklilik gibi bir şey.

Annenize bu denli sahip çıkmanız ise cidden takdire şayan, Yağmur hanım sizden görüp kendi annesine uygulayamamışsa o da onun ayıbı değil mi? Neticede kendi annesine saygı duymayan bir kadının annesine neden saygı duyulsun ki? Halbuki sizin anneniz öyle mi, tam bir hanımefendi.

Bizde "anası ne ki, danası ne olsun" derler, bu kadar mı cuk oturur. Öyle bir hanımefendiye de sizin gibi beyefendi bir evlat yakışırdı.

Hakkınızda hayırlısı demek isterim naçizane, bence iki gün yüzüne gülüverin de barışın eşinizle, aklı olan kimse altın yumurtlayan tavuğu kesmez.
Hayır bide annesine değer veriyor ama başkasının parasıyla! 🤦🏻‍♀️
 
Hepsini okuyamadım ama boşanın.
Mutlu mu olacaksınız eziyete devam mı edeceksiniz?
Şu an yaşadığınız sıkıntılardan daha kötüsü olmayacak boşanınca.
Yine aşkı da bulacaksınız sevgiyi de yuvayı da... Şu an bir yuva değilsiniz.
 
Durun, çok uzun demeden ilk paragrafı bari okuyun. "Böyle de gelin mi olur" dedirteceğim size söz :)
Aslında ailesi yüzünden değil de benimle bir aile olduğunu algılayamayan eşim yüzünden boşanacağımızı biliyorum. Ama konum okunsun, dikkat çeksin istiyorum. Hayatınızda böyle bir hikaye duymadığınızdan eminim. Mümkün olduğunca kısa anlatacağım, ne kadar mümkün olursa... Eğer evliyken yaşadıklarımı okuyup yorum yapmak isteyen olursa bu "asıl" olayları anlatmaya başladığım yeri koyu işaretliyorum...

Eşimle tanıştığımda farklı bir şehirde üniversitede 6 yıldır birinci sınıfı okuyordu. Serseri bir hayatı vardı, uyuşturucu kullanıyordu. Çok uzun hikayeler ama şöyle diyeyim, onu bulunduğum şehre geçirdim, evini tuttum, tüm masraflarını karşıladım, her an yanında oldum ve dereceyle mezun oldu. Annem onu başından beri istemedi. Anneannem vefat ettikten sonra yalnız kalamadı annem bir süre, anneannem-annem-ben üçümüz yaşıyorduk. Babamla annem ben 1 yaşındayken ayrılmışlar. Bu süreçte eşimle görüşmelerimizde annem hep yanımızdaydı. Annem ona hep ters davrandı, uyuşturucu meseleleri ve beni sürekli terk etmeleri, üzmeleri, başka kızlarla düşüp kalkmaları yüzünden. Eşime sorsanız "bunlar bana yaptıklarına sebep değil!" diyecektir. 18 yaşında başladı ilişkimiz. Annemle bu olanlar ise 21-23 yaş aralığımda oldu.

Eşimi tanıdığım günden itibaren maddi manevi tüm ihtiyaçlarında yanında oldum. Ailesi de farklı bir şehirdeydi, onları bizim bulunduğumuz şehre taşıdı. Babası borç bırakıp çeker çeker giderdi, yalnız kalırdı annesiyle. Hep arkalarındaydım. Öğrenciliği boyunca 1 gün çalışmak zorunda kalmadı. Öyle çok sevdim ki onu, hiçbir yanlışı ondan kopmamı sağlayamadı.

Okulu benden 1 sene sonra bitirdi. Sonraki 1 sene de KPSS'ye hazırlandı. Kursa gitti geldi, bu süreçte yine babasının olayları, ben yine yanındaydım. Sınav sonucu açıklandı, artık evlenmek istiyorduk. Yani ben onun da istediğini sanıyordum. İstekliydi de aslında. Ama parası yoktu. Babamla tanıştırdım onu. Eski mevzuları hiç anlatmadan. Her şey güzel olacak dedim. Eşyalarımı aldım. Gelinliğimi aldım. Nişanlandık, yüzüklerimizi aldım. İsteme çiçeğimi aldım. Çikolatamı aldım.

Sonra bir sorun daha vardı askerlik. Bedelli askerliğe gönderdim onu. Öyle mutluyduk ki. İnanın o askerden dönene kadar yaşadığım mutluluğu bilebilseydiniz şu an bana içinizden "salak" diyor olmazdınız. O güne kadar yaptıklarımdan hiç pişman değilim.

Askerden geldi, 1 ay geçti annesinin meme kanseri olduğunu öğrendi. Korkunç durumdaydı doğal olarak. Hep yanlarındaydım. Annesi beni çok severdi. Kar tanem derdi bana. Annem gibiydi. Ameliyatını yaptırdım en iyi doktorlara. Hastane odasından geceliklerine kadar, sayısız test, tetkik, sayısız muayene görüşmeleri, her şey tamam. Düğünü ertelememiz gerekir mi diye sordum doktora, gerekmez dedi. Bu da tamam. Bu süreçte eşim kendini belli etmeye başladı. Annesini zaten tedavi ettiriyordum. Ama ettirmezsem beni bırakıp gitmekle tehdit etti. Öyle bir hal almıştı ki artık masraflar bana sorulmuyordu bile. Sadece ödüyordum. Hatta hiç unutmam hastanede bütçemi ayarlayayım diye "tek kişilik oda ücreti ne kadar?" diye sorduğum için kavga etmişti benimle. Öyle bir "para sorun değil" tavrı vardı ki, sanki o kazanıyordu, o çalışıyordu sabahlara kadar. Benim için önemli değildi.

Nişanlılığımız boyunca, tam 10 ay, bana eziyet etti. Annem hakkında ileri geri konuştu, ona defalarca saygısızlık yaptı. Hepsini yuttum, onun adına anneme hediyeler gönderdim, aralarını düzelttim. Babamla da iyi ilişki kurmuştu. Babam hep sevdi ve kolladı onu. Eşimin annesiyle ilgili takıntısı inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Hepimiz (kayınvalidem, annem, ben) çok iyi anlaşıyor, beraber çok eğleniyor, harika zaman geçiriyorduk. Ama eşim annesine saldırdığımızı düşünüyordu. Annesi düğüne 4 ay kala ona "annecim" demediğim için büyük bir sorun çıkardı. Kemoterapi almaya başladıktan sonra evlerine sık sık gitmememiz gerektiğini söylemişlerdi bize. Biz de gitmiyorduk. Telefonda konuşurken de "annecim" dememişim. Eşim tam olarak beni desteklemedi, ama ezdirmedi de. Ama annesine takıntısı asla bitmedi ve onu haklı bulduğunu hep hissettim. Evet doğru tahmin ettiniz, paranoid kişilik bozukluğu tanısı var. İlaç da kullanıyor. Doktoruyla görüştüğümde "durum böyle, sen bilirsin" dedi. Ben biliyordum tabi.

Sonra evlendik. Balayında bile boşanmak istediğini söyledi. Sürekli annesini öne sürdüğü için kavga çıkıyordu ve ben de sinirlenince ağır konuşan biriyim, bu yüzden. Döndüğümüz ilk gün annesi kendi kızkardeşinin kızı için borç para istedi. Eşim karşı çıktı. Ama onunla biz bir aileyiz diye değil, paramız bizim bütçemiz diye değil, teyzesini sevmediği için karşı çıktı. Her gün, her Allah'ın günü eşimden eziyet görüyordum (fiziksel şiddet hiç olmadı, ben yaptım hatta maalesef). Sürekli olarak annesiyle ilgili bir gündem oluyordu ve bana saldırıyordu. Bu süreci anlatmam mümkün değil. Şu evin her köşesinde ağladım öyle diyeyim. Defalarca evi terk ettim geri dönmemi istedi. Ama eziyeti hiç bitmedi. Kendimi çok çaresiz ve savunmasız hissediyordum. Bir gün "anne pazar günü gel yağmura yemek öğret" dedi (bu sıralar yaptığım her yemeğe laf eder, çamaşır katlama şeklimi bile eleştirir, beni inanılmaz aşağılardı). Ben de "hiç yemek bilmiyor değilim benim de annem var sonuçta" dedim. Bu laf yüzünden öyle çok işkence çektim ki. Annesi domates rendelerken "KADIN DEDİĞİN BÖYLE OLUR BÖYLE" diye bağırıyordu bana. Neden böyle yaptı hiç anlamadım. Ben de acemiydim daha. Evliliğimin 20 küsürüncü günüydü o sıralarda. Annesi yer elması pişirmişti. Hayatımda ilk kez yedim, sevmediğimi söyledim. "B*K YE!" diye bağırışını unutamıyorum eşimin.

Bu sırada eşim hala işsiz, zamanındaki meseleler yüzünden denetimli serbestliği var ve giremiyor hiçbir yere, bir kurumun sınavını birincilikle kazandığı halde. Bunu da hallettim, araya birileri girdi ve işe başladı. Mutlu olmadığı ve alanında olmayan bir işi var ama işsiz değildi artık. Annemle karşılıklı oturuyoruz bu arada. Ama annem eşimi bildiği için evime 3 kere bile adım atmadı. Yok gibiydi, zaten farklı bir şehre abimin bebeğine bakmak için gitti. Aylarca da burada değildi. Nişanlıyken çok yalvardım kayınvalidemlerin de yakına taşınması için. Kredi bile çektim taşınma masrafları için. İstemediler, taşınmadılar. Bize arabayla 15 dakika mesafede oturuyorlar. Eşim işe girdikten birkaç gün sonra annem yine gidecekti, kayınvalidemi davet etti. Gitmeden beraber bir gün geçirelim dedi. Harika bir gün geçirdik, hediyeleşildi, annem dört döndü kayınvalidemin etrafında. Ertesi gün kayınvalidem annemi aradı.

HAYATINIZDA DUYMADIĞINIZ BİR ŞEY OLDUĞUNDAN EMİNİM: Anneme "sen bundan önceki görüşmemizde bana poponu dönerek oturdun" dedi. Annem ne olduğunu bile anlamamış şekilde "başından beri mi öyle yapıyorum" falan dedi. Kayınvalidem de "seni gördüğüm günden beri iyi hissetmiyorum bana iyi gelmiyorsun" dedi. Hastanede yatarken ona ev yemeği taşıyan annem. Geceliklerini kendisi seçip götüren annem. Evlerinde klozet yok diye hasta tuvaleti almamı söyleyen annem. "Odası yok" diye koca bir oda takımı almamı söyleyen annem. Hiçbir hizmeti, hürmeti esirgemeyen annem.

Bu şekilde anneler arası bağ koptu. Eşimin bana eziyeti daha da arttı. Çok ezilmiş, dışlanmış ve yalnızdım. Eşim ve annesi bir aileydi, bense yabancı biriydim. Babam çok koruyucu ve güçlü bir adamdır. Ona sığındım. Ben itildikçe babama yaklaşıyordum ve babamdan başka kimsem olmadığını hissediyordum, zaten öyleydi de. Ve tam yedinci yıldönümümüzde babama her şeyi anlattım. Yıllardır tanıştığımızı, her şeyi. Babam tek bir şey sordu, "peki şimdi geçmişle mi yaşayacaksınız yoksa mutlu mu olacaksınız?"

Eşim hayatı zindan etti bana. Babama anlattığım için ailesini kötü duruma düşürdüğümü söyledi. Oysa babama ben her şeyi tam anlattım. Benim istediğimi, her masrafı kendim, bilerek, isteyerek yaptığımı. Onların bir zorlaması ya da talebinin olmadığını. Ama olmadı. Eşim beni bir türlü karısı olarak göremedi. Ben bu süreçte annesine hep yakın olmaya devam ettim. Sık sık arıyordum, uzun uzun konuşuyordum. Bir akşam bana "ben sana kırgınım" dedi. Nedenini sordum, o olaydan sonra gönlünü almaya çalışırken "Anne poposunu dönmüşse ne olmuş, biz sizi elimizde ayağımızla popomuzla her yerimizle severiz, ne kadar samimiyiz bilmiyor musunuz sanki" demiştim. Bu lafa çok kırılmış. Sürekli, ama sürekli, 1 ay boyunca belki daha fazla, BANA İLGİ GÖSTERMİYORSUN diyerek hayatı bana zindan etti.

Birkaç gün sonra eşimle beraber onlara gittik. Mutfakta fısır fısır konuştular. Zaten hep eşim kapıları kitler annesiyle gizli gizli konuşurdu. Balayındaki kavga nedenimiz de buydu. Gizli konuşmaları. Yanlarına gittim eşim "annemin senin de ailenin de kendisini istemediğinizi düşünüyor" dedi. Şoka girdim, kimseyi "acaba istiyor muyum" diye düşünmem ki. İşin kötüsü istiyordum da kayınvalidemi. Çok seviyordum onu. Artık gerçekten yılmıştım. Bir çığlık gibi koparıp atmak istedim her şeyi. "Bu evlilik anneni pohpohlamama bağlı olacaksa istemiyorum" dedim. Ve çıkıyordum evden. Eşim arkamdan gelirken annesi "sen nereye?" dedi. Eşim gelmedi. Bana sürekli "ya anana ya babana gidersin" diye zavallı muamelesi yapıyordu. Gitmedim. Babamın ofisine gidip saklandım. Ölmek istedim. Buldular beni. Bu sırada babam dokuzuncu kez ameliyat olalı 2 gün olmuştu. Hastanede refakatçi kalmıştım 2 gün. Hemen sonrasında yaşanıyor bunlar. Eşim beni bulamayınca babamı aramış. Hastaneye gelmiş. Orada "karını nasıl bırakırsın" diye 2 tokat yemiş. Ben ayrılacağımdan çok emindim. Ayrılamazsam ölecektim. Ölmeyi de becerirdim, yılmıştım çünkü.

Bu olaydan sonra babamda kalmaya başladım. Yani hastanede. Elimde üç beş parça kıyafet, hastane odasında evliliğim biterken refakatçi yatağında ağlayarak yaşadım günlerce. Bu sırada eşimin teyzesi (hani o borç vermediğimiz) babama "senin kızın üç sene çıktım beş sene çıktım deyip evlenmeye zorladı" dedi. Babam "senin de kızın var" deyince "benimki seninki gibi salak değil" dedi. Kafamı duvarlara vurdum sinirimden. Acilde de zaman geçirdim epeyce, çeşitli sakinleştiriciler kullanarak.

Babam eve çıkınca onunla gittim. Eşim sürekli geldi gitti, barışmak için çabaladı. Barıştık döndüm evime. Ayaklarım geri geri gitti dönerken. Biliyordum olmayacağını. Annesine olan takıntısı ve benle bir takım olamaması, aile olamaması beni mahvedecekti biliyordum. Öyle de oldu. Sürekli kavga ettik, sürekli. Şubat başında yine kavga ediyorduk bir sabah, işe gönderdim onu. "İstemiyorum seni" dedi. Aradım işteyken. Beni sevdiğini ve istediğini söyle gitmeyeyim dedim. Yüzüme kapattı. Toplandım gittim babama. Babamla konuştu telefonda. "Senle yüz yüze görüşeceğiz, benden o tokatlar için özür dileyeceksin" dedi babama. Babam zaten "o tokatı ben yemiş oldum" gibi şeyler söylemişti eşime biz barıştıktan sonra. Ama eşim hasta bir yapıda olduğu için babama saygısızlık yaptı, hiçbir alakası yoktu babamın olayla. Her zamanki gibi konu annesiydi. Abim eşimin annesine "artık böyle şeyler yapmayın yeter" temalı bir konuşma yaptığı için zamanında, abime de düşmandı. Onla da telefonda kavga etti. Abim alkol sorunu olan biri, babamsa tüm çalışanlarının hatta çevresinde gördüğü herkesin babası gibi olan, güçlü bir adam. Abim olacak zırdeli bir arkadaşıyla eşimi işyerinden aldı ve darp etti. Arkadaşı eşime bir yumruk atmış.

Bu olayın üzerine ben kıyamadığımdan, dayanamadığımdan, eşimin yanına gittim. Beni istemedi. Babama döndüm, iki gün sonra işyerine gittim. Ailemi ikna et dedi. İstemiyorlar dedi. Kayınvalidemin yanına gittim. Bana, aileme küfürler ve hakaretler etti. Oğlum seni sevmiyor, hiç sevmedi dedi. O sırada teyzesi aradı, teyzesi küfürler etti. Çantamla montumu kucağıma verdiği gibi itekleye itekleye evinden kovdu beni. Eşimin yanına gittim yeniden, işyerine. Çıkınca beni yemeğe götürdü. Annesi aradı, benle olduğunu söyleyince "eşyalarını topla git" dedi. "Ya eşin, ya biz" dediler eşime. Eşim eşyalarını aldı ve biz beraber evimize döndük. İnanamıyordum, gerçekten inanamıyordum bu nasıl olabilirdi? Eşim beni mi seçmişti? Bizim aile olduğumuzu algılamış mıydı artık? Annesine hissettiği o inanılmaz bağı bana da hissetmesi gerektiğini, bunları anlamış mıydı yani?

Tabi ki anlamamıştı. Eşimle ailesi 1 hafta konuşmadılar (eşim defalarca aradı tabi), evliliğimizdeki mutlu tek hafta o hafta oldu. Sonra görüşmeye başladılar. Annesiyle ben o zamandan beri 2-3 kez konuştum. Babası benle konuşmayı bile kabul etmedi. Eşim bu süreçte ailesini haklı buluyordu yine çoğu zaman, bana "geleceğimiz yok", "senden çocuk yapacağımdan emin değilim, yapmayacağımdan emin olursam boşanırız senin de anne olma şansın kalır" gibi şeyler söylüyordu. Annesi de en son konuşmamızda "çok söyledik ona, istemedik, ayrıl dedik ama gitti seninle" dedi. Yine canımı yakmayı başardı. İlgi, ilgi, ilgi, ilgi istiyorum, ilgi! İlgi diye delirtmişti beni. Yine yaptı yapacağını. Eve döndükten sonraki süreç boyunca eşimle kavga ederken ağzıma ne gelirse sayıyordum. Yanlış. Ama benim de sanırım bunca emek verip böyle suçsuz yere üzerim çizildikten ve evliliğimde mutluluk yüzü göremedikten sonra delirmeye biraz hakkım vardı.

Ben çok üzüldüm. Eşim "yanındayım, seni anlıyorum, sen haklısın" dedi. Bir suçumun olmadığını söyledi. Haksızlığa uğradığımı söyledi.

Bugün ise virüs nedeniyle uzun zamandır görüşemediği ailesine gitmek istedi. Korkuyorduk virüsten ama gitti. Sabah giderken ona sarıldım, "unutma bu anı, biz aileyiz, şimdi nasılsan akşam da öyle ol söz mü?" dedim. Söz verdi, sarıldık. 8 saat geçirdiler beraber. Eve geldi, soğuktu, beni öpmedi bile. Anlamıştım durumu. Öfkelendim. "Olmuş yine olan" dedim. Babası "siz hep kavga ediyorsunuz" demiş. Babası çok gerçekçiymiş. Keşke babası neden kavga ettiğimiz konusunda da gerçekçi olabilse. Annesi de babası da benzer hastalıklara sahipler, psikiyatrik rahatsızlıklar ve ilaç kullanıyorlar.

Sonuç olarak, eşim akşam geldikten 1 saat sonra bana ayrılmak istediğini, benimle mutsuz olduğunu, beni istemediğini söyledi. Saatlerce konuştum, bak böyle, biz aileyiz, biz takım olmalıyız... Hayır. Ailesiyle samimi olmadığım için (evden kovulduğumda bile tek bir saygısızlık etmedim, kendisi benim ailemde saygısızlık yapılmadık insan bırakmadı ama) beni istemiyormuş. Çok mutsuzmuş. Ailesiyle yakın olmadığım için.

Altı taksitle aldığım o gelinliğin hakkını bir gün olsun veremedim. 8 aydır evliyim. 8 aydır ağlıyorum. Yedi sene bu adamla yuva kurmak için canımı dişime taktım. Olmayacakları oldurdum. Hayatımı, gençliğimi adadım ona. Heveslerle aldığım mutfak eşyalarımın bile tadını çıkaramadım. Gençliğim, hayatım yandı gitti. 25 yaşındayım. Ama bundan sonra bir gelecek olur mu bilmiyorum. Bu toplumda "dul kadın" olmak zor.

Bu arada cinsel yaşamımız da yok eşimle. Kullandığı ilaçlar nedeniyle. Herhangi bir isteği yok. Bir gün hazırlanıp ona sürpriz yapmak istemiştim. "Yarın annemin ultrasonu var nasıl bunu yaparsın" diye saatlerce azarlamıştı beni.

Bütün bunlara rağmen ona sarılıp mutlu hissettiğim o nadir anları özleyeceğim. Hiçbir suçum yokken istenmeyen gelin ve istenmeyen eş oldum. 7 senede bir gün jest, hediye, romantizm, sevgi gösterisi görmedim. Birbirimize uyarlayıp söylediğimiz çizgi film şarkıları dışında... Bu yazıyı o da okuyacak. Ona linki gönderip, sabah öyle gideceğim zorluklarla kurduğum yuvamdan. Keşke annesinin sahip olduğu değerin binde birini bana verebilseydi. Ona anne de, baba da, kardeş de, eş de olmuştum oysa. Ona yardım ettiğim zamanlarda kimse yoktu yanında. Ben vardım. Umarım annesiyle çok mutlu bir yaşamı olur. Yanan da benim gençliğim, hayallerim olsun.

Okuyan sabırlı kadınlar, her yorumunuz altın değerinde. Hele ki bana destek olup "atlatırsın kız, seni istemeyen adamı sen hiç isteme" derseniz çok mutlu olurum. Ben acı içinde uykusuzken, onun rahatça uyuyabilmesi çok canımı acıtıyor çünkü. Bana bu evden güçlü bir şekilde çıkıp gitmem için yardım edin.


Ne okudum ben şimdi...Bu adama neden bunca zaman katlandınız, cazgır annesi, cazgır teyzesi pısırık bir koca...Bu adama beslediğin en başından beri ''ACIMAK'' başka bir şey değil. Sonrasında acıdıkça yanında oldukça emek sarf ettikçe kopman imkansız olmuş. Evren defalarca sana sinyal göndermiş ''Boşan'' hele onu işe güce yerleştirmen tam bir olay... adam ve anası verdiğin maddi destekten ötürü seni kullandıkça kullanmışlar sende seviliyorum sanmışsın. Tek bir soru soracağım: Bu adam senin için ne yaptı?
 
Ne bekliyorsun evden gitwmk yada onu göndermek için.. annen de aklına zora düşünce geliyor kv annene hakaret ederken niye gelmedi aklına..
 
Yazdım yazdım sildim gerçekten. Eğer arkadaşım olsaydınız sanal bir platformda olmasaydık çok daha ağır konuşurdum. Olabilecek en kibar şekilde yazmaya çalışacağım.

Eşinizin ailesi yüzünden boşanmıyorsunuz. Eşiniz yüzünden boşanıyorsunuz. Size üzülmedim çünkü yaşananların hepsi sizin tercihiniz. Bence haketmişsiniz zaten. İnsanın kendisine yaptığı kötülüğü başka kimsenin yapamadığı konulardan biri daha. Hala o evde kaldığınıza göre biz belli ki boşa konuşuyoruz. Sadece anne babanıza üzüldüm. Kınamak istemiyorum, kız evladım var umarım sizin gibi biri olmaz. Bu aşk değil, bu hastalıklı bir duygu. Bu bağımlılık.

İşin maddi boyutuna girmek bile istemiyorum. Kendinize resmen koca satın almışsınız. Acilen psikolojik destek almanızı Öneririm
 
Yazdım yazdım sildim gerçekten. Eğer arkadaşım olsaydınız sanal bir platformda olmasaydık çok daha ağır konuşurdum. Olabilecek en kibar şekilde yazmaya çalışacağım.

Eşinizin ailesi yüzünden boşanmıyorsunuz. Eşiniz yüzünden boşanıyorsunuz. Size üzülmedim çünkü yaşananların hepsi sizin tercihiniz. Bence haketmişsiniz zaten. İnsanın kendisine yaptığı kötülüğü başka kimsenin yapamadığı konulardan biri daha. Hala o evde kaldığınıza göre biz belli ki boşa konuşuyoruz. Sadece anne babanıza üzüldüm. Kınamak istemiyorum, kız evladım var umarım sizin gibi biri olmaz. Bu aşk değil, bu hastalıklı bir duygu. Bu bağımlılık.

İşin maddi boyutuna girmek bile istemiyorum. Kendinize resmen koca satın almışsınız. Acilen psikolojik destek almanızı Öneririm
sıze katılıyorum resmen parasıyla adamı satın almıs sonra sıkayetcı kızım adam senı degıl parayı sevdıgı ıcın senle bırlıkte sımdı bır de bankalar borclar var dıyor e halıyle adam tuymeye calısıyor calısıpta odeyecek mı okadar borcu
 
Kusıra bakma ama sende pek normal birine benzemiyorsun.
Senin yaptıkların iyiniyet değil ki artık daha ileri boyutu
Ahmak yerine koymuşlar.
Neden kendine bınu yaptın?
Bu kadar değersiz misin
Adamın koltukları kabarmış sen değer verince
İyice sömürmüş.
Aç kalınca döner yine bana kalırsa.
25 yaşındasın bence acilen bir terapi almalısın kendini mi ezik hissediyorsun neden bu kadar fedakarlık yaptın diye
Geçmiş olsun.
Sakın seni yeniden kandırmasına izin verme
 
Sizin bunu ısrarla eşinize okutmak istemeniz, ben napıcam nasıl vazgeçicem gibi cümleler yazıp okumasını sağlamanız sizi sadece daha da değersizleştirecek. Nedne bunu kendinize yapıyorsunuz? Bende boşanıyorum yenidoğan bebeğim ve 3 yaşında bir kızım var eşim iyi biri değil.. Gel git akıllı evet bazı günler beni çok sever şımartır ne dersem yapar dünyanın en güzel kadınıyöışım gibi hissettirir sonra bide bakmışım beni terk etmiş gitmiş? Hamileyken de terk edildim 1 aydır ayrıyız ve boşanacağız ama asla ona böyle ay ben napıcam gibi cümleler yazıp okumasını sağlamam.kendini küçük düşürme. Bende üzülüyorum ama kimseyi kendime güldürme. Dünya birinin üzerine kurulu değil. Üstelik benim senin gibi bi işim gelirim de yok. Ama bi gururum var lütfen seninde olsun
 
Bu konuda en cok benim zoruma giden kvnin yaptiklari ya kadin sana en zor aninda destek olmus tedavi ettirmis el ustunde tutmasi gerekirken eziyet etmis resmen Allah her seyin hayirlisini versin
 
Konunun tamamını okudum
Büyük konuşmayacağım
Ama hiç utanmadınız mı?
Eşinizin teyzesi annesi ve kocanız tarafından oradan oraya kovulup yine eşinin yanına dönmekten
Annenize babanıza hakaret küfür eden insanlara hala muhattap olmaktan
Eşinizin teyzesine hiç kızmayın gerçeği söylemiş
Hikayede asıl sorunlu olan sizsiniz

Umarım sosyal deney yapıyorsundur
 
Sadece sevilmek istedim ben inanın, eminim şuradaki kadınların %99'u bir yemeği sevmediğinde "b*k ye" lafını duymuyordur sırf kayınvalidesi yaptı diye. "Aşkım sevmedin mi başka bir şey yer misin" falan diyen insanlar benim hayal dünyamda değiller değil mi? Gerçekten varlar değil mi?
Nasıl atlatacağım bilmiyorum, elim ayağım titriyor daha şimdiden...

Evet iyi bir işim var çocuk da yok, ailem de arkamda, gözümü onunla açtığımdan mı bilmiyorum. Çok korkuyorum, çok. Nasıl yapacağım bilmiyorum.

Hayır Hayal dünyasında yok sadece.

Az bir kısmı çekirdek ailesinin değerini bilmiyor. Onlarda yok olsunlar cogalmadan inşaallah.

Bu da kadınların elinde. Böyle erkekleri gördüklerinde çocuk sahibi yapmayacaklar onları, Hemen boyayıp kapıya koyacaklar.

O zaman cogalamazlar işte. Kendi aptalliklarinda boğulurlar.

Sizde artık kendinizi kurtarmazsaniz bunun adı enayilik olur. Hayatı çöp yapmak olur, onurunuzu huzurunuzu hiçe saymak olur.

Her şey sizin elinizde.

Ayrıca " dul " kelimesi tarihte kaldı. Medeni bir toplumun ıcınde böyle bir kelime yok. Sizde tekrarlamayin bundan sonra.

Her şey sizin elinizde , ister devam edin , çöpe dönsün ömrünüz, ister ayrılın kıymet bilen birine ömrümüzü verin.
 
Konunuz çok gerçek dışı, inşallah da gerçekten de öyledir diye umut ediyorum. Yani bir değil, iki değil, bu ne saçma durumlar. Hala, evet saygısızlık yaptım ailesine gibi laflar geçiyor konunuzun içinde.

başlıkta da ailesi yüzünden boşanıyoruz yazmışsınız. Adamın kendisi başlı başına boşanma sebebi, ailesine ne lüzum var?

anneniz boşu boşuna ayırmaya çalışmamış sizi. Ve bu kadar şeyin üstüne hala ailenizden destek görüyorsanız, ellerinden öpün ve ailenizin yanında yeni bir hayata başlangıç yapın. Henüz çok gençsiniz.

tez zamanda ayrılın ve çok uzun bir süre hayatınıza hiç erkek almayın. Sizin de psikolojiniz hiç normal Değil. Bu bağımlı karakterden kurtulmanız lazım. Bunun için kendi biz için yaşamayı öğrenmeniz lazım.

yoksa hep böyle sömürücü tiplere av olur, hayatınızı eziyet çekerek geçirirsiniz. Size ve sizi doğuran anneye yazık.

Benim tanıdıklarım oldu böyle, uyuşturucu suç vs. İle ilgili kocaları olan, hatta onlardan çocukları olan. Hepsi de boşandı, çocuklarına dağ gibi sahip çıkarak, çalışarak kendi hayatlarını kurdular.

o adamdan bir cacık olmaz. Parazitin kendisi, hem size bağımlı yaşıyor, hem de üzerinde bulunduğu bünyeye zarar veriyor.

konu gerçekse, en kısa zamanda aklınızı başınıza toplamanızı diliyorum.
 
Eşiniz psikolojik haplar kullanıyorsa dengesiz oluşu ondandır ki zamanında uyuşturucu da içmiş beyne zarar veren maddeler
Psikolojik ilaçlar karekter bozukluğunu tetikliyor anne oğul dengesizler, birde erkeğe çok fedakarlık yapan kadın her zaman kayıp ediyor, çıt kırıldım ve süslü kadın daha değerli oluyor
 
Hiç bir erkek görmedim ki kendisine bu kadar fedakarlık yapan kadını ki bence (ENAYİLİK) sevsin değer versin. Üzülerek yazıyorum bir hem cinsimin bu kadar akıl dışı davranması... Hersey den önce bir an evvel terapi alın lütfen.
 
O ca döktügünüz paraya yeni insan yapilirdi be. Hem de en iyisinden :KK66: uzulmeyin nolur. Bosanin gitsin bu salaktan. Kendi salak,anasi salak,babasi salak. Banlanirsam da banlanayim simdi. Abinizin eline saglik,keske daha cok döveydi bu sekilsizi.
 
Topluca bir cevap yazayım dedim.

Öncelikle konumu en fazla 2 kişi okur diye düşünüyordum, hayatımda ailem dışında bu yazıyı okuyarak bana emek vermiş tek insanlar siz bu konuyu okuyan kadınlar olabilirsiniz. Çok teşekkür ederim.

Sert mizacı olanlar salak demiş, yumuşak mizacı olanlar kıyamamış yazık sana demiş. Hepinize katılıyorum. Sorularınızı da cevaplayayım.

Üniversite 2. sınıftayken çok parasızlık çekiyordum. Babamın maddi durumu çok iyi, müteahhit. Ama babamla şu olayları ona anlatana kadar yakın bir ilişkim olamamıştı hiç. Eşime de bir KYK kredisiyle destek olmaya çalışırken debelenip duruyordum, babamdan aldığım harçlık da yetmiyordu. İnternetten SEO uyumlu makaleler yazmaya başladım. Sayfası 1 liraydı o zamanlar. "Halı yıkama" diye aratanlar için mesela, onlarca sayfa yazı yazıyordum her bir sayfada farklı şeyler anlatarak, yaptığım son işti bu "halı yıkama", bu yüzden aklımdan çıkmaz hiç. Bu işi yaparken bir kadınla tanıştım. Bulunduğumuz sitede yazdıklarımı okuyor, bu iş yerine başka bir iş yapabileceğimi söylüyordu. Onunla tanıştıktan sonra proje danışmanlığını iyice araştırdım, öğrendim, onunla ortaklık kurduk ve kosgeb, kalkınma ajanslarına vb. proje hazırlamaya başladım. Evimden çalışıyordum, hala da evimden çalışıyorum. Harcadığım paraların hepsini de bir anda harcamadım, bir anda kazanmadım çünkü. Ama küçük de olsa bir birikimim vardı ve sürekli para kazanabiliyordum. Evlendikten sonra sürekli kavgalar, krizler yüzünden işlerime hiç odaklanamadım. Birikimimi zaten harcamıştım. İşlerimi yapamadığım için insanlar haklı olarak benden memnun kalmadılar, iadeler yapmam gerekti. Böyle böyle çöktüm, şimdi para kazanıyorum yine. Ama borçlarım olduğu için birikim vs. yapamıyorum. Corona nedeniyle bazı borçlarımı ertelettim. Bu durumdan istifade ayağa kalkmaya çalışacağım diyordum. Ama yine sabaha kadar oturmuş ve ağlamış halimle burada sizlere yazıyorum. Babama yaşadıklarımı anlattıktan sonra çok büyük maddi-manevi destek gördüm. Borçlarım için de. Eşim bu sırada sayemde kazandığı maaştan ailesine para vermenin savaşını yapıyordu, ben bu durumdayken. Annesi de babası da emekli öğretmen bu arada. Paralarının neden yetemediğini sorgulamam bile kavga sebebi oluyordu. Çünkü anneciğinden başkasına ait olamazdı onun parası, sevgisi, gücü, her şeyi.

İkinci olarak, güzel falan değilim. Kilo problemim var. Eşim bunu sorun etmedi hiç, yani bana söylemedi böyle bir şey. Ancak kayınvalidem beni evden kovmadan önce "seni kilona rağmen kabul ettim" demişti. Bunu unutamıyorum. Buradan arkadaşlar edinebilirsem, bu süreci atlatmak için, fotoğraflarımızı zaten göreceklerdir.

Bu adama bağımlı olduğum doğru. En büyük sebebi hayallerim. Evli olanlar, ya da uzun süreli ilişkisi olanlar düşünmeli, sadece sevdiniz ve üzerinize düşeni yaptınız. Şöyle haksızlıklar görseniz üzülmez miydiniz geçen zamanınıza ve emeklerinize? Ben üzerime düşenden de çok fazlasını yaptım, çok şeyin savaşını verdim. Şimdi her birini geride bırakmak hem de hiçbir suçum yokken, çok canımı yakıyor. Yapmam gereken bu biliyorum. Tutmamış bir yatırıma hayatımı harcadım. Artık daha fazla harcayıp yatırımın tutmasını beklemek salaklık, biliyorum. O yatırım hiçbir zaman tutmayacak çünkü.

Bir kez daha "salak!" diye suratıma bağırın, ama ben bu adamı çok sevdim. Eskisi gibi değilse de, hala seviyorum. Ama dün gece ona "bizim aile olmamız için ailenle yakın olmama gerek yok, beni sevmiyor musun" dediğimde bana söylediği gibi, "sevgi yetmiyor."

O en kötü zamanlarında içindeki ışığı görebildiğim biriydi. Onu o karanlıktan tutup çıkarmak istemiştim. Bu yüzden parayı, pulu hiç önemsemedim. Ama ne yazık ki o karanlığa çekti beni. Annemin söylediğiniz gibi beni alıp kurtarma şansı da yoktu, çünkü hep annem "ilişkimizin düşmanı" rolündeydi, evlenmeden önce denemedi de değil. Ama yapamadı. Çünkü ben izin vermedim. Yapma çabaları da hep eşim tarafından anneme hakaret olarak kullanıldı.

Ben gençliğimi, hayallerimi, hayatımı aldım, çöpe attım. Bundan sonra da bir gelecek yok benim için diye düşünüyorum. Dün annesinde teyzesinin gönderdiği yiyeceklerden yemiş. Ben ayrılalım dediğimde beni durdurup barışmak isteyen adam ortada hiçbir şey yokken ayrılalım dedi. Nasıl bir enerji yükledilerse o yiyeceklere ben de istiyorum inanın :)

İşin şakası bir yana, eşimin psikiyatrik rahatsızlığı önemli bir boyutta, ailesinin de öyle. Benim psikotik bir rahatsızlığım yok ama (onun psikiyatristine kendim de uzun süre muayene oldum, en son bu corona olayından önce gitmiştim) korkunç bir depresyonun içindeyim uzun zamandır. Diyetisyenimle arkadaş gibiydik, ona bunlardan bahsederken "kurtar kendini" demişti bana. "Ama hocam perdelerimi bile diktirdim" demiştim. Acıyarak gülmüştü bana. Şimdi o acımayı çok iyi anlıyorum.

Ben ayağa kalkmak için savaşacağım. Söylediğiniz gibi ezik, zavallı olmayacağım. En azından deneyeceğim. O ailesinin yanına, ben ailemin yanına gittiğimizde onu aramak, ondan bir güzel söz duymak için saatlerce acı çekip ağlayacağım biliyorum, ama başaracağım bunu. Çünkü hepiniz haklısınız, bu adam beni sevmiyor. Hep git gel yaşadım bu konuda, bazen öyle şeyler yaptı ki beni sevdiğine kendimi ikna etmeme yardımcı oldu, ama sevmiyor işte. Hiçbir zaman da sevmeyecek.

Bu arada artık ona ya da ailesine karşı herhangi bir maddi desteğim yok. Sadece borç ödeyip geçimimi karşılayacak param var çünkü.

Kayınvalidem de eşim de kötü insanlar. Bunu biliyorum. Ve benden bu kötülüklerini hiç esirgemediler. Kayınvalidem evlendikten sonra böyle yapmaya başladı bana. "İlgisizsin" diyerek. Oysa inanın gerçekten ilgiliydim.

Çekeceğim acıyı sorgulayacağınızı biliyorum, ben size anlattığım adamdan ayrı kalacağım için acı çekmeyeceğim. Bu koltukları, bu halıları, her bir bibloyu, helva şekillendirmek için kullanılan zımbırtıyı bile "mutlu olacağım günler" için aldım, evimi yerleştirirken bile kimse yoktu yanımda. Her bir damlasında umudum var bu yuvanın. İşte bunun için acı çekeceğim. Olmadı diye. Mutlu olacağım günler asla gelmedi diye. Ve bunda hiçbir eksiğim yok diye. Keşke eksiklerim olsaydı, güzel olmamak dışında. O zaman hak ettim diyebilir ve mutlu olmaya çalışabilirdim. Geleceğim yok. Mutlu olacağım günlerim de yok. Duyduğum onca hakaret, yaşadığım onca eziyet yanlarına kar kalsın. Hiçbir şekilde tek kuruş nafaka ya da tazminat vs. istemeyeceğim. Annesine harcasın.
Birgün iki gün hadi üç gün ağlarsın ama sonunda geçer. Yeniden seversin, yeniden başlarsın. İlla biriyle olmakta şart değil ama en azından kafa ve ruh olarak hem sağlıklı hem özgür olursun. Kaçanı kovalamaktan, olmayanı oldurmaya çalışmaktan daha güzel şeyler var hayatta. Bu esaretten bir an önce kurtulmanı dilerim. Yaşın genç daha yolun başındasin. Daha tecrübeli ve insanları daha iyi tanıyarak yeni bir sayfa açmış olacaksın.
 
Merak etmeyin bırakmaz eşiniz sizi. Ne de olsa bu kadar saçmalığa rağmen gözü açılmayan bir karısı var. Siz de artık beni bırakmasın diye annesine köle edersiniz kendinizi. Allah aşkına kendinize gelmeniz için daha ne olması lazım? 25 yaşındasınız ve hayatın bittiğinden anne olamayacağınızdan bahsetiyorsunuz. En büyük suçlu sizsiniz, her şeyi bilip hala eşinizle olmayı umut ediyorsunuz. Eğer dur demezseniz bundan sonra hayatınız bitecek haberiniz olsun.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X