annem ve babamın kendi aralarında sık sık anlaşmazlıklar oluyordu. oldukça uzun bir sürenin ardından boşandılar zaten. o zamanlar farkına varamamıştım, ancak kendim evlendikten ve eski eşimle sorunlar yaşamaya başlayınca, annemle babamın en iyi anlaştıkları noktanın çocuk eğitimi olduğunu anladım.
insani değerler, insanlara-çevreye-kendine saygı, okumanın önemi, karar alma yetisini geliştirme, çocuğa sorumluluk verme, tasarrufu öğretme, bilgiye değer verme... çocuğu merak etme, çocuğu üzüldüğünde onunla üzülme, sevindiğinde onunla sevinme, bir şey gizlemeye-yalan söylemeye ihtiyacı olmadığını hissettirme... özellikle kardeşimde de bende de yalan söyle(ye)meme durumunu anneme ve babama borçluyuz kesinlikle.
bu yüzden belki de bizler büyüyüp artık genç yetişkinler olduğumuzda sanırım ortak görevlerini de başarıyla tamamladıklarını düşündüler ve ayrılmayı göze aldılar(bence olması gereken bir durumdu, en azından ondan sonraki hayatları ayrı ama çok daha mutlu geçiyor)
tabii ki bunları bize verdikleri için hep minnet duyarım ama itiraf etmeliyim ki, iş yerinde ya da başka bir ortamda sinirlerim gerilip de eve gelip anneme "neden anne neden? neden böyle yetiştirdiniz ki? bu dünyaya uygun değiliz işte, görüyorsun, bu özellikler hayatı sadece zorlaştırıyor benim için, insanlarla farklı bir dil konuşuyor gibi oluyorum, kırılıyorum, sinirleniyorum...." diye isyanlarım çok olur istemeden de olsa. ama tabii ki o kriz anları dışında gurur duyarım.
6-7 ay önce hastanede numara almak için gişede sırada bekliyoruz. hani derler ya kelli felli 60 yaşlarında bir adam, arkasından karısı geldiler. kadıncağız uzakta durdu. adam geldi sıranın ön tarafına geçti. not: aç karnına kan tahlili yapılacak ve çoğu kişide şeker-insülin sorunu var. yani herkes bayılmaya aday:) ben zaten düşük de olan şekerin etkisiyle yüksek sesle konuşmaya başladım:
"anneme babama çok teşekkür ederim!"
herkes dönüp bir baktı.
"küçük yaştan beri insan olmayı, etrafındakilere saygı duymayı bana ve kardeşime öğrettikleri için!" diye devam ettim.
adam yan gözle baktı, duymazdan geliyor, karısı utandı, çaresizce...
"siz utanmayın hanımefendi, allah size de kolaylık versin!" dedim, "burada böyle davranıyorsa beyefendi kim bilir evde nasıldı?" diye... kadıncağızın dudaklarında bir gülümseme belirdi, kocasının bakıp bakmadığını gözleriyle kontrol ederek.
sıradaki başka bir yaşlı teyze," alışmamış işte " dedi.
ben de " okullarda öğrencileri, sokaklarda gençleri boşuna eleştiriyoruz! babası ya da dedesi böyle davranan bir çocuktan nasıl doğru davranış beklenebilir ki "
adam numarasını alıp gitti, ben ise en azından içimde kalmadığı için rahatlamış ve sıradaki diğer genç-yaşlıların da yüzlerinde biraz gülümseme ve memnuniyet gördüğüm için mutlu olmuştum.