- Konu Sahibi gelinciksurubu
-
- #2.181
Evet kapasitem kadarıyla anlamam gerekeni anladım.
Siz kastettiğimiz canlı kavramını tam olarak anlayamamışsınız sanırım.
Bilim beyin ölümü gerçekleşmiş ama kalbi ve diğer organları çalışan insanı da canlı olarak kabul etmiyor. Çünkü kalp tek başına yaşam belirtisi değil.
Bilim sadece büyüyen bir yapıyı, yaşama hakkı olan canlı sınıfına sokmuyor. Bir insan öldükten sonra, bir süre hücreleri çoğalmaya devam eder. Beyin ölümü gerçekleşen insanın da hücreleri çoğalır. Bir miktar büyür. Doku kültürü de büyür. Ona bakarsanız mikroorganizmalar da büyür, çoğalır ve canlıdır.
Bitkiler de büyür(hem de sürekli) ve canlıdır. Ne dersiniz bitkileri katletmeyelim(?) bundan sonra? Ama bakın acı algısı olan hayvanların öldürülmemesi gerektiğini savunan, bunu yaşam felsefesi haline getiren insanlar var.
Bizim canlıdan kastımız; kalbi atan, büyüyebilen varlık değil. Sinir sistemi gelişmiş, acı algısı, ölüm korkusu, hayata bağı olan, öldürülmesi halinde toplumda problemlere sebep olan varlık.
Neyse, herşeyi geçtim ve size soruyorum; yetişkin, aklı fikri, acı algısı olan, hayata manevi bağı olan bir insan ile henüz sinir sistemi oluşmamış, yaşamı annesinin elinde olan bir canlının öldürülmesi bir midir? Bir embriyonun öldürülmesi, bir bireyin öldürülmesi kadar yara açar mı toplumda?
İkisi de cinayet olarak değerlendirilebilir mi?
Ya da şöyle sorayım; komşunuzun karnındaki çocuğu aldırması mı sizi etkiler, yoksa yürüyen, koşan, gülen, anne diyebilen çocuğunun ölmesi mi?
Etkilenmeyi geçtim birini ruhunuz bile duymazken öbürünü duymamanız imkansızdır.
Veya şu açıdan bakın; bir tarafta sinir sistemi gelişmiş, psikolojisi olan bir kadın, diğer tarafta tecavüz sonucu doğacak olan embriyo.
Hangisinin yaşam hakkını elinden alalım? Hangisine felç olmuş bir yaşam sunalım?
Bir tarafta yaşamı sonlandırılmış, herşeyden habersiz bir embriyo; diğer tarafta 'ben niye doğdum' diye isyan eden ve ömür boyu acısını yaşayacak olan iki hayat!
Ha tecavüzü küçümseyenler var aramızda;
Bir kadının bile tecavüze uğrayıp hamile kalması ve onu doğurması toplumu derinden sarsarken; bunu kimsenin ruhunun bile duymayacağı, günahını/acısını yapan kişinin çekeceği kürtajla kıyaslamak ne kadar doğru?
Başkasının yaptırdığı kürtaj niçin sizleri bu kadar rahatsız ediyor? Sizi çatala yatırıp zorla mı kürtaj ediyorlar?