Avrupa Yakası - Atv

Dilber hala ile Azim'in diyalogları koparttı

Avrupa Yakası dizisi onca yaşanan olumsuzluklara karşın Gülse Birsel'in yarattığı yeni karaklerlerle hızından bir şey kesmiyor. Binnur Kaya'nın başarıyla canlandırdığı Dilber hala karakterinden sonra Ata Demirer'e verilen 'Dilber halanın aşığı Azim' karakteri, dizinin fanatiklerini kopartıyor.

ışte dizinin son bölümünde Dilber hala ile Azim arasındaki diyaloglardan örnekler:
Dilber: Beni elaleme malamat ettin.

Azim: Herifçi oğlu gelmiş kapının önüne 'Dilber bebeğim bak sana ne getirdim' diyor. Bizim nişan tabağı...


Dilber: Ya bi ağnasaydın.

Azim: Canım zumzuk vurmadık. Azcık yanağına çıbardık yaaa...

Dilber: Yanağına çıbartmak mevzu değil. Apartmanda eli ufak bit yavşak. Herkeşler duyacak deği yüreğim ağzıma geliyor. Namusum bir şarapçının iki dudağının arasında...

(Kapı çalar)

Dilber: Azim, bak hele ben kapıyı azgındıracağım sen böyle geç, bu yannı dıkıl...

Azim: Allah Allah...

...

Dilber: Hayatta günahım kadar sevmediğim maşallah dediği yedi gün yaşayan bir dul kadın benlen mavra yapıyor. Yarene söylerim diyerekten aba altından sopa gösterttiriyor.

Azim: Kurban olayım ne olacak ya. 30 sene önce Bahattin abine zumzuk vurduğumda heç böyle etmediydin. Kız, cıbır yaşta erken menopoza mı girdin yoksa.

Dilber: Azim defol get, get Azim Allah'ın cezası. Soykası çıkasıca. Ya bulutsuz günde başına yıldırım düşsün. Defol Azim, defol get...

...
Dilber: Azim ben seni kovmadım mıydı?

Azim: Biliyorsun Dilber, kapıdan kovarsın bacadan girerim.

Dilber: Azim bak hele heç şakam yok, fırıldaklık etme edebinlen get...

Azim: Sen benim fırıldaklığımı sevmedin mi? Avara bir tombik işcisiyken bana aşık olmadın mıydı?

Dilber: Azim köprülerin altından çook sular aktı. O 20 yaşındaki tazecek kız değelim artık. Nerden bakılırsan bakıl 40 varım.

Azim: 40 mı, oooo bak hele ben senden 5 yaş küçükken bir anda 15 yaş büyük mü oldum?

Dilber: Azim, tepemin tasını attırma haa...

Azim: Latife ediyorum güzeller güzeli Dilber. Şöyle bir bakıyorum da maşallah 20 yaşından daha çıbır, daha ele gelir gözüküyorsun.

Dilber: Azim, ben unumu eleyip elamı duvara asmışım düzenimi kurmuşum. Bu vakitten sonra Bahattin abime Selahattin abime onların uğursuz karılarına, yiğenlerime malamat olamam.

Azim: Onlar bilmeden gizli gizli sevişirik, ne olacak yaaa...

Dilber: Azim, bağa bak cinlerim tepeme ağacak şimdi ha... Dutsuz dutsuz konuşma selametlen get.

Azim: Ama ben sağa ne getirdim.

Dilber: Ney ki o.

Azim: Ciğer kebabı, özel yaptırdım, yer misin,

Dilber: ıstemez, sen ye yerken beni hatırlarsın.

...

Dilber: Bağa bu yaştan sonra fırıldak adam lazım değil. Uslu, oturaklı bir beyefendi adam lazım kısmetse.

Azim: Ne demek o kız?

Dilber: Ben lafımı ortaya korum beğenen alır geder beğenmeyen bırakır kaçar...


Televizyon Gazetesi
alıntıdır
 
Özcan’ın zor çekimi

MAGAZıN SERVıSı

Gazanfer Özcan’ın vefatı nedeniyle sarsılan atv’nin”Avrupa Yakası” dizisinin ekibine, iki usta tiyatrocu, Özcan’ın eşi Gönül Ülkü Özcan ve Müşfik Kenter katıldı. Diziye Hasibe Eren’in canlandırdığı Makbule’nin annesi Hamiyet ve babası Tevfik rolleriyle katılan Kenter ile Özcan senaryo gereği, Gaziantep’ten gelip Sütçüoğlu ailesinin evine yerleşecek. Eşinin vefatından sonra dizide oynamaya başlayan Gönül Ülkü Özcan, çekimlerde zaman zaman duygusal anlar yaşadı.
milliyet haberden alıntıdır
 
ınşallah umdukları gibi olur başarılı olurlar... ama Kadıncağızda hastaymış yaa....inşallah rahatsızlanmaz.sette.....Müşvik Kenter' i çok severim ..izleyebilirsem inşallah yazacağım yorumlarımı..
 
Tahsin babayi ozluyorum Humeyrayi da dizi hem yetim hem oksuz kaldi gelen iki oyuncuda cok degerli ama onlar buyuk kara delikler birakti diziye Gulse hala agliyormus sette kendini toparlayamamis bir reportajda cemin annesini oynayan kadin dedi
 
Bende seyrettim.Gülse Birsel çok üzülüyormuş hala.Tahsin Baba gerçek babası gibiymiş anlaşılan..............
 
Avrupa Yakası'nda Gazanfer Özcan'a vefa

MıLLıYET MAGAZıN SERVıSı

Geçen ay vefat eden Avrupa Yakası’nın Tahsin Baba’sı usta tiyatrocu Gazanfer Özcan anısına dizide özel bir köşe hazırlandı. Tahsin Baba’nın tespihinin ve gözlüğünün de bulunduğu köşe Avrupa Yakası’nın son bölümünde yer aldı. Senaryo gereği annesi ve babası geleceği için kalabalıklaşan evi düzenleyen Makbule, dayısı için hazırladığı köşeyi Aslı ve Volkan’a gösterdi. Aslı ve Volkan babalarının köşesini çok beğendiler. Aslı’nın “babamızı özlediğimiz zaman bu köşeye bakarız, buradaymış gibi olur” sözleri izleyiciye duygulu anlar yaşattı. Artık usta sanatçı Gazanfer Özcan’ın anısı, Sütçüoğlu rezidansında ona ayrılmış bölümde yaşayacak
 
Evet bende gördüm bu bölümde Gazanfer Özcan için ayrılan köşeyi dizide..........................
 
çok severek ve eglenerek izledigim bir dizi...hele Azim çok komik bir tip yaaa çok gülüyom o adama ''Nolacah Yaa'' demesi yokmu sırnaşık şey kopuyorum resmen
 
Her hafta insanı gülmekten nasıl kırıyorlar?merak ediyorum.Hiç enerjisi düşmüyor dizinin........................
 
Mesaj Linki

--------------------------------------------------------------------------------

Her hafta insanı gülmekten nasıl kırıyorlar?merak ediyorum.Hiç enerjisi düşmüyor dizinin........................


gulseyi tebrik etmek gerekk valla bende Azimle Şahikaya bayılıorumm
 
ben bütün karakterlere bayılıyorum bu dizide şahikayla volkanın berber olmasını istiyorum gülse birsele duyrulur
 
Evet .Şahika ile Volkan tam birbirleri için yaratılmışlar sanki.......................................
 
kizlar bugun varmi fragmani goren lutfen var yada yok desin malesef Turk tv yok fragman goremiyoruz
 
Koca değil, rol bekliyor
'Evde kalmış kız' rollerinin vazgeçilmez oyuncusu o... Sıdıka, Gülsün ve şimdi de Makbule... Olsun, o tiyatro yaptığı müddetçe hayatından memnun... Bir hayali var ama: Gerçekçi bir rol...


BıR PORTRE / ASU MARO

Yıl 1995, ıstanbul Üniversitesi'nde şenlik zamanı... Bahçede bütün kulüpler birer stant açarken, tiyatro kulübüne düşen de bir oyun sahnelemek... Şöyle az kişiyle oynanacak, dekorsuz kotarılacak basit bir şey. Mümkünse komedi. Kulüpten bir kız öğrencinin aklına "Sıdıka" gelir. Atilla Atalay'ın meşhur karakteri. Arkadaşlarının da aklına yatınca Atalay'ı arar, "Bize yarım saatlik bir oyun yazar mısınız?" diye. "Ben yazamam ama istersen sen metinleri birleştirip yazabilirsin" olur aldığı cevap. Oturup anne-kız diyaloglarından bir oyun yazar genç kız, Sıdıka rolünü de kendisi üstlenir.
Oyun bir yıl boyunca devam eder ve bir de üniversitelerarası star yaratır: Hayatını hiç hesaplamadığı kadar değiştirecek "Sıdıka" rolünü kendine kendi biçen Hasibe Eren.


Reklamcılık okudu ama...
Eren ailesinin üç çocuğunun ortancası, tek kızı olarak 6 Haziran 1975'te Almanya'da dünyaya gelir Hasibe 'Özlem' Eren. 9 yaşına kadar hayat güllük gülistanlıktır onun için. ıyi okullarda okuyan, belgeseller izleyip fabrikalara geziye götürülen bir çocukken Türkiye'ye gelirler ve aile ciddi bir ekonomik krizin içinde bulur kendini. Bu değişimden her ortama uyum sağlamayı bilen, güçlü bir kız çıkar ortaya. Ağabeyinin kıyafetleriyle büyürken hep genç kız gibi giyinmeyi hayal eden ama bunu kendine üzüntü vesilesi yapmamayı beceren bir kız.
Tiyatroya hep meraklıdır. Lisedeyken arkadaşlarıyla skeçler oynar, bir tiyatro topluluğu kurmaya çalışır ama idarenin engellemeleriyle karşılaşır hep. Üstelik ailesinin gözünde de pek geçerli bir meslek değildir tiyatroculuk. O da gider ıstanbul Üniversitesi'nde Piyasa Araştırmaları ve Reklamcılık okur. Ama okuldaki ilk işi Öğrenci Kültür Merkezi'nin tiyatro kulübüne girmek olur.
Diplomasını alıp anne babasını memnun edince, sıra gelir kendi isteğine... ıstanbul Üniversitesi'nin Dramaturji ve Tiyatro Eleştirmenliği bölümüne girer. Arada babası "Ne olunuyor orayı bitirince?" diye sorunca, "Öğretmen olabilirsin baba" gibi kaçamak yanıtlar verir.
Bütün donanımını borçlu olduğu, bir yandan ÖKM'de oyunlar oynadığı keyifli bir dönemdir onun için ikinci üniversite yılları. Tiyatro da okulda dayatılan bir ders değil, dört elle sarıldığı bir tutku... Böyle de gidecek, mezun olduktan sonra belki de oyun izlerken zaman zaman özlemle iç geçiren bir dramaturg olacaktır ama işte "Sıdıka"yla işler değişir birden.


Üniversiteli 'komik' kız ortalığı kırıp geçirirken diğer tarafta da Show TV'de başlayacak dizinin Sıdıka'sı aranmaktadır... Atilla Atalay Hasibe Eren'i izlemiş ve çok beğenmiştir ama "Kendi tanıdığına oynatmak istiyor" demesinler diye öneremez. Ama işte tesadüf bu ya, "Takva"nın yönetmeni Özer Kızıltan üniversitelilerin "Sıdıka"sını izler. Yetinmez, gider Füsun Demirel'e de oradaki yetenekli kızdan söz eder, Demirel de dizinin yapımcısı Atıf Yılmaz ve ekibine... Gerisi baş döndürücü bir hızla gelişir ve Hasibe Eren kendini birdenbire Türkiye'nin Sıdıka'sı olarak bulur. Babası "22 yaşındasın, ne diyebiliriz?" der ve macera başlar...
Bu gelişme, tiyatro tutkusunda hiçbir değişiklik yaratmaz. 1996'da ıstanbul Şehir Tiyatrosu Çocuk-Genç Eğitim Birimi'nde eğitmenliğe başlar. Bugüne kadar da aynı hevesle sürdürdüğü işinde en azından geleceğin bilinçli tiyatro izleyicisini yetiştirdiği için gurur duyar... Giderek aranan 'çocuk oyuncu koçu' haline gelir. "Babam ve Oğlum"daki, "Yağmur Zamanı"ndaki çocuk oyuncuları, hatta Azra Akın'ı o çalıştırır.
"Sıdıka"dan sonra "Mavi Ay"daki Bayan Topesto'ya benzeyen aptal sekreter ve evde kalmış kız rolleri gelir akın akın. "Güzel olmak gerek, âşık kadınları oynamak için. Klişelerle baktıkları için benim rollerim sınırlı" diye açıklar durumu. "Şaşıfelek Çıkmazı", "Canım Kocacığım", "Aşk Meydan Savaşı", "Yağmur Zamanı" dizilerinde oynar. Onun oyunculuğuna güvenip "Anlat ıstanbul"da bir fahişe rolünü teslim eden Selim Demirdelen'e müteşekkir olur. Ama onu yeniden 'parlatan' gene bir 'evde kalmış kız' rolüdür: "Avrupa Yakası"nın Makbule'si...
Gülse Birsel karakterin ana hatlarını çizse de Makbule terliklerini şaklatarak yürüyüşüyle, gözüne giren kahkülleriyle biraz da Hasibe Eren'in eseridir. Tanıdığı birkaç kadından esinlenmiştir onu yaratırken ve "Avrupa Yakası"nın en sevilen yıldızlarından biri olur kısa sürede.
Makbule şöhret basamaklarını tırmanadursun, Hasibe Eren hiç kondurmuyor bu ünlü olma durumunu kendine. Gece çıktığında fotoğraflarını çekecek olsalar "Ben ünlü değilim ki, neden çekiyorsunuz?" diye şaşırıyor. ıstanbul Şehir Tiyatroları'nda "Rumuz Goncagül"de Gülsün'ü oynuyor. Evet, gene evde kalmış bir kız. Olsun, o tiyatro yaptığı müddetçe hayatından memnun.
Bir hayali var ama: "Köşeleri olmayan, acılarıyla, sıkıntılarıyla" gerçekçi bir rol. Bir de dünya güzeli olmayanların da âşık olduğunu, heyecanlar, hüzünler, ilginç hayatlar yaşadığını fark edecek 'cesur' yönetmen ve yapımcılar lazım tabii...
 
Akşamki bölümde Burhan'ın evi süpürme şekline koptum yaa..................................................
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…